@lectea
|
-DAHA YENİ BAŞLIYORUZ- Alen’den Devin ve ağabeyimi camdan izlerken bu işin olduğunu anladım. Kendi kendime gülümseyerek aşağı kata indim. Dolaptan biraz cips aldıktan sonra merdivenlere yöneldim. Ta ki sehpada duran ağabeyimin telefonunu görene kadar. Eğer şuanda telefonundan Yavuz’un numarasını almazsam, başka nereden bulabilirim hiçbir fikrim yoktu. Elimdeki tabağı hızla sehpaya bırakıp, telefonu elime aldım. Ekranı kaydırdığımda karşıma bir şifre çıktı. İyi de ne olabilirdi ki ağabeyimin şifresi? Kendi adımı, Büge’nin ve Göker’in adlarını denedim. Hiçbiri olmamıştı. En son aklıma gelen adı yazdım. Leyla… Açılmıştı. Ekran bir anlığına bulanıklaşınca gözlerimin dolduğunu anladım. Vakit kaybetmeden rehberine girdim. Adı en baş sırada yazılıydı. Hemen numarayı kendime atıp mesajlar kısmından sildim. Tam telefonu koyacağım sırada arkamdan adım sesleri duydum. Yakalanmıştım. ‘‘ Açıklay-’’ Arkamı sönünce gelenin ağabeyim değil de Devin olduğunu gördüm. ‘‘ Devin ödümü patlattın, seni ağabeyim sandım.’’ Sanki beni duymamış gibi hızını kesmeden yukarı çıktı. Yanına gitmem gerektiğini biliyordum o yüzden hemen telefonu bırakıp yukarı çıktım. Devin’in kalacağı odaya gelince kapıyı tıklattım. ‘‘ Devin, iyi misin?’’ Devin cevap vermeyince bir kez daha tıklattım. ‘‘ İyiyim Alen.’’ Sesinden bile iyi olmadığı o kadar belliydi ki. Onu konuşmak için zorlamamam gerektiğini biliyordum. ‘‘ Tamam, bir şeye ihtiyacın olursa yanıma gelebilirsin. Odandan çıkmak istemezsen de araman yeterli. Tamam mı Devin’im?’’ Cevap gelmemişti ama beni duyduğunu bildiğim için kendi odama geçip kapıyı kapattım. - - - - - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Uzun bir süredir telefonumla bakışıyordum. Yavuz’a mesaj mı yazmalıydım? Yoksa aramalı mıydım? En iyisi kısa bir mesaj yazmak olacaktı.
Siz: Yavuz, ben Alen. Bu da numaram. Kaydedersin
Mesajı yazdıktan sonra sanki zehirli bir şeymiş gibi yatağa fırlattım. Ne yazacağı hakkında bir fikrim yoktu. Belki de neden ona yazdığımı soracaktı. Ya da işi uzatmadan engelleyecekti. Bu kara düşüncelerimi telefonumun bildirim sesi böldü. Yavuz: Numaramı nereden buldun? Eğer yalan söylersem iş uzayacaktı. O yüzden dürüstçe cevap yazdım. Siz: Ağabeyimden. Yavuz: Kaydettim numaranı. Mesajına ‘ok’ anlamında emoji bıraktım. Birkaç saniye sonra tekrar telefonum titredi. Yavuz: O geceden sonra bir daha konuşmayız sanıyordum. En azından bana yazacağını düşünmüyordum. Tam da istediğim yere gelmişti konu. Siz: Aslında bende tam o konu için yazmıştım. Mesajım görüldüğünde yazmaya devam ettim. Siz: Özür dilerim Yavuz. Maçta ağır konuştuğumu kabul ediyorum. Sonrasında yaşananlar içinse… Hiçbirisi senin hatan değildi. Haklısın, sinirlerime hâkim olma konusunda kötüyüm. Yavuz: Sorun değil. Benim senin arkandan gelmem bir hataydı. Bir dakika? Arkamdan gelmek? Ama beni takip etmediğini söylemişti. Siz: Hani beni takip etmemiştin? Adını altındaki ‘‘yazıyor…’’ bir görünüp bir kayboluyordu. Adis Yavuz Gürsay yakalandığını itiraf edemiyordu! Siz: Bir cevap bekliyorum. Yavuz: Tamam seni takip ettiğimi kabul ediyorum ama iyi olup olmadığını görmem gerekiyordu. Işıklarda seni gördüğümde iyi olduğunu anladım. Zaten basıp gidecektim. Ama siz ZİFİFR HANIM tanımadığınız birisine yarış teklif ettiniz. Şuanda suçu bana atmaya çalışıyordu. Sinirle yanıt yazmaya başladım. Bir de adımı büyük harflerle yazmıştı!
Siz: Kabul etmeyebilirdiniz YAVUZ BEY. Silah dayamadık başınıza. Yavuz: Salondaki kavgamızdan sonra çantandan silah çıkarıp kafama dayasan şaşırmazdım. Nefesimi oflayarak dışarı verdim. İlk defa kendim kadar, belki de benden daha fazla, inatçı ve zor birisiyle karşı karşıyaydım. Ah Oktay! Ben neden senin aklına uyup bu egoiste oyun oynamaya çalışıyorsam. Bir de gönlünü alacakmışım. Kolaysa gel kendin yap! Yavuz’un mesajına görüldü attıktan sonra telefonumu yatağa fırlattım. Yorucu olan bugünün ardından tek istediği uyumaktı. Ama bu basit isteğim kapının çalınmasıyla gerçekleşemedi. ‘‘ Gel.’’ Kapı yavaşça açıldı. Tek gözümü açıp kim olduğuna baktım. Devin ’di. Hemen doğruldum. Devin ’in ağlamaktan gözleri şişmişti. Yavaş ve küçük adımları hızlandı ve göz açıp kapayıncaya kadar kollarını bana sarmış, ağlamaya başlamıştı. Olan biteni ağzım açık bir şekilde izliyordum. Bir elimi saçlarına götürüp okşamaya başladım. Geldiğinde fark etmemiştim, saçlarını kesmişti. ‘‘ Devin, ne oldu? Anlatmak ister misin?’’ Devin geri çekildi. ‘‘ Alptuğ…’’ ‘‘Konuşmanız iyi geçti diye düşünmüştüm. Gülüyordunuz. Hatta saçlarına dokundu. Yoksa bir şey mi dedi?’’ Kafasını eğip elleriyle oynamaya başladı. ‘‘ Hayır, hiçbir şey demedi. Gayet güzel geçti konuşmamız.’’ Kafamı sağ tarafa yatırdım. ‘‘ O zaman sorun ne canım?’’ Kafasını kaldırdı. Yeşil gözleri dolu doluydu. ‘‘ Saçlarımı neden kestiğimi sordu. ‘Saçlar anıları saklarmış.’ dedim. Bu lafımın ona olduğunu anlayınca duraksadı. ‘Belki tekrar uzatabilirim.’ deyince yüzündeki ifadeyi görmen lazımdı. 3 yaşındaki bir çocuğa şeker alınması gibiydi. Çok masumdu Alen…’’ Anlatmaya devam etmesi için yüzüne baktım. ‘‘ Ama ben güvenemiyorum Alen, gerçekten doğru mu söylüyor inanamıyorum. Ona haksızlık mı ediyorum?’’ ‘‘ Devin, siz Alptuğ ile normal bir ayrılık yaşamadınız. Sen onu terk ettin. Ki bunda haklıydın. Sonrasında pişman olduğuna hepimiz şahidiz. Ama şuanda karar senin. Doğru hissettiğin şey ne ise, onu yap. Evet, bu ikinizin ilişkisi. Ama önce kendin için sağlıklı olanı yap.’’ Devin verdiğim peçeteye burnunu silerken ben sadece onu izliyordum. Aşk insanın canını yakar mıydı? ‘‘ Devin ‘im. Kendini çok yıpratıyorsun. Birazcık dikkat et, lütfen.’’ Kafasını yavaşça aşağı yukarı salladı. O kadar çok ağlamıştı ki, yarın yüzünün balon balığı gibi şişeceğine emindim. Devin ’le biraz daha sohbet ettikten sonra benim uykum kaçmıştı, o ise yatmak için odadan ayrılmıştı. Telefonumu elime alınca Yavuz’dan mesaj geldiğini gördüm. ‘‘ Salı 22.00, sahil yolunda yarışa var mısın?’’ Hayır dersem korktuğumu düşünecekti. Evet dersem de onunla vakit geçirmeye meraklıymış gibi görünecektim. Eğer bu işi en temiz şekilde halletmem gerekiyorsa, yavaş hareket etmeliydim. Siz: Programıma bakayım. Sizi bilgilendiririm Yavuz Bey. 5 dakika sonra tekrar mesaj düştü telefonuma. Yemiyor, içmiyor, bana mesaj atıyor bu da! Yavuz: ? Siz: Uygundur. Yavuz: Yine bağırıp çağırmazsın umarım. Siz: Yine anahtarımı almazsın umarım. Yavuz göz deviren emoji atınca yüzümde minik bir sırıtış belirdi. Daha sonra neye sırıttığımı fark ettim. Daha yeni başlıyoruz Alen… Napacağım ben? |
0% |