@lelouchuss
|
Toprak yarın seçmeler olacağının farkındaydı, kafası çok karışmıştı. Yetimhanenin bahçesinde bir ileri bir geri yürüyüp duruyordu, camdan onu izleyen Sabit beyin farkında bile değildi. Doktor sabit bey onu uzunca bir süre izledi, toprak hakkında elbette kafasında oluşmuş bir profil vardı. Bulunmuş olduğu konum itibariyle bir çok farklı zümreden insanla tanışmış, onların çocuklarıylada epey zaman geçirmişti. O çocukların ailelerinden ve çevrelerinden kaynaklı egoistlikleri olduğunu biliyordu. İlk zamanlar toprağında egoist bir çocuk olduğunu düşündü, oturması kalkması, konuşması, kıyafetlerinin temizliğine verdiği önem hatta yemek yerken ve yürürken ki halleri bile bir çocuğun davranışında değildi. Toprakla biraz sohbet muhabbet ve yapmış olduğu gözlemlerden sonra aslında karakterinin bu şekilde evrildiğini görmesi, kimseye kötülük düşünmemesi hatta konuşurken kullandığı kelimeler kendini büyükmüş gibi göstermeye çalışan bir çocuk imajı çizse de toprak nasılsa öyle içinden geldiği gibi bir çocuktu. Sabit bey bunca gözlemden sonra ona karşı olan tutumunu tamamen değiştirmişti. Toprak uzunca bir süre daha volta attıktan sonra kendini yere bıraktı. Bahçenin ortasına uzanmış gökyüzünü izlemeye başlamıştı. Kafasında binbir türlü soru vardı. Yanında bir kıpırdanma hissetinde baktığında Sabit beyin yanına uzanmış aynı onun gibi sessizce gökyüzünü izlediğini gördü. Bir süre sessizliği bozmadan uzanan ikili uzaktan bakıldığında mutluymuş gibi görünseler de ikisinin de kendine göre sıkıntıları vardı. Sabit bey çocukların artık yetimhaneden gideceği için üzgündü, en çokta toprak için onu yetimhanede bir nevi kendine arkadaş olarak görmeye başlamıştı. İşin diğer yüzüne bakarsak büyüyorlardı ve yollarını çizmeleri gerekiyordu, sonsuza kadar çocuk kalamazlardı. Toprak ise hala düşünceleriyle boğuşuyordu kimi seçmeliydi? Birden doğruldu ve doktora döndü ‘’ben ne yapmalıyım, kimi seçmeliyim bu seçim benim geri kalan hayatıma çok etkisi var ve ben ilk defa kendimi bir köşeye sıkışmış hissediyorum.’’ Toprak merakla sabit beye bakıyordu, sabit beyden hiç ses yoktu sadece yanına uzanmasını işaret etti. Toprak tekrar eski konumunu alınca eliyle gökyüzünde ki bulu işaret etti, ‘’ Bu bulutu izle ve ne gördüğünü söyle.’’ Toprak şaşırmıştı sorduğum soruyla bulutun ne alakası var diye geçirdi içinden ama yinede izlemeye devam etti. Kısa bir süre daha izledikten sonra doktora döndü, ‘’yani bilmiyorum buluttan ne anlamam gerekiyordu’’ ‘’ Bak toprak bulut ilerlediği yol boyunca şekil değiştirdi. Büyüdü, küçüldü, yok olma derecesine geldi ama sonrasında arkadaşlarına katıldı ve büyük bir alana ulaştılar.’’ Çocuğun anlamaz gözlerle ona baktığını gören doktor devam etti. ‘’ Yani bu ne demek biliyor musun hayat dediğin yolda karşına bir sürü engel çıkacak, tonlarca seçim yapman gerekecek, seçimlerin senin hayatını etkiler ancak bir amacın varsa amacına giden yola her an her zaman girebilirsin, yarın nereyi seçersen seç senin için önemli ama senin tahmin ettiğin kadar bir değeri yok canım.’’ Toprak başını tekrar gökyüzüne kaldırdı, doktor’un dediklerinde haklılık payı vardı ama ben her şeyden öğrenmek istiyorum diye geçirdi içinden. ‘’ Peki doktor bey ben her şeyi öğrenmek istiyorsam nereyi seçmem lazım?’ ‘’ O zaman şöyle yapalım, ben sana tüm akademileri tek tek sayacağım sende hepsinde kendini hayal et hangisinde daha mutlusun böyle senin için daha iyi sanki ne dersin?’’ Toprak bu fikri beğenmişti, hızla başını onaylar şekilde salladı. Doktor cebinden tüm akademilerin ve özelliklerinin yazılı olduğu broşürü çıkardı. ‘’ O zaman kapat bakalım gözlerini. Şimdi bölgemizde ki akademileri sayacağım sen merak ettiğinde sor önce ondan başlayalım.’’ Toprak gözlerini kapatıp çimlerin üzerine uzandı. ‘’ Mavi akademi, ışık akademisi, doğa akademisi, kızıl akademi bu dört akademi bizim şehrimizin akademisi canım.’’ ‘’Kızıl akademiden başlayalım doktor.’’ ‘’ Peki. Önce şunu belirteyim en eski ve köklü akademi canım devam edelim. Kızıl akademi şehrin tam ortasına kurulu çok geniş bir arazi üzerinde, yurtları, kütüphanesi, spor salonları, 10.000 öğrenci kapasiteli bir okul, sadece pozitif ilime dayalı eğitimi var ve okulun sahibinin kim olduğunu kimse bilmiyor. Ayrıca Toprak burası şehrin en prestijli okuludur.’’ ‘’Şimdi de Mavi akademi olsun doktor.’’ ‘’ Evet, mavi akademi seninde bildiğin üzere Papaz Martin’in çalıştığı akademi ve kurucu üyesidir ayrıca. Akademisi kızıl akademinin yalnızca 30km uzağında büyüklüğü kızıl akademinin yarısı kadar, öğrenci kapasitesi yaklaşık 4.000. Sadece negatif ilime dayalı yani din eğitimi üzerine. ‘’ ‘’ ilginç, ışık akademisiyle devam edelim.’’ ‘’ Işık akademisi, burası da bundan on yıl öncesinde popülerdi diyebilirim neyse. Şehre biraz uzak ama her gün gidip gelebilme imkanı var. Sahibinin ismi Sami, 6.000 öğrenci kapasitesi var. Öğrenci sayısı açısından en büyük ikinci akademi. Işık akademisi de sadece din üzerine eğitimler veriyor. Bu arada din üzerine dediklerimin hepsi sadece tek bir din değil gelmiş geçmiş tüm dinleri kapsayan eğitimler bunu unutma. Ayrıca şimdiye kadar saydıklarımın hepsinin kendine ait küçük ya da büyük bahçeleri ve orman tarzı yerleri var.’’ Doktor bir süre sustu Topraktan bir tepki gelmeyince son kalan akademi olan Doğa akademisiyle devam etti. ‘’ Burada ki son akademiye geldik canım, Doğa akademisi çok yeni bir akademi Harun Pak hoca tarafından bir yıl önce başlandı, bu yıl tamamlandı. Bina olarak zaten vardı eski bir binaydı, restore etti orada akademi kurma kararı almış. 1.000 öğrenci kapasiteliymiş, kütüphanesi çok büyükmüş sekiz katlı olduğu yazıyor, dağın eteklerinde bir akademi, doğa gezisi, bitki bilimi, pozitif ve negatif ilimler bir aradaymış. Ayrıca diğerlerinde olamayan bir özellik akademi sınırları içinde bir de göle sahip oldukları yazıyor.’’ Sabit bey bunları anlatınca fark etti ki toprağın stresli hali bir nebze olsun azalmıştı. ‘’ne dediniz doktor anlamadım’’ ‘’ ben bir şey söylemedim toprak.’’ ‘’ ama ben bir ses duydum, siz söylemiş olmalısınız.’’ ‘’ hayır toprakcım ben bir şey söylemedim, hadi bizde kalkalım belli ki yorgunsun ve uykun var sabah seçmeler erken başlayacak, kaçıncı sıradasın bu arada.’’ ‘’ Müdire hanım benim hocalarla ayrı görüşeceğimi söyledi ne zaman sıram gelir bilmiyorum.’’ Toprak hızla yerinden kalktı ‘’ Doktor sizinle tanıştığımızdan bu yana bana çok yardımcı oldunuz. Teşekkür ederim, okuma yazmayı bile bana siz öğrettiniz, ben okulumu seçip gittiğim zaman galiba en çok özleyeceğim kişilerden birisiniz. ‘’ Toprağın ses tonu ağlamaklı olmaya başlamıştı. Gözyaşları yanaklarından yavaş yavaş süzülmeye başlamıştı, arada minicik olan ellerinin tersiyle gözyaşlarını siliyor, kızaran burnunu çekiyordu. Bu hali doktora çok tatlı gelmişti. ‘’ Doktor beni orada yalnız bırakmazsınız değil mi? beni orada görmeye gelirsiniz. Sevda hanım beni sevdiğinizi ve hep görmeye birlikte geleceğinizi söyledi.’’ Toprak sözünü bitirir bitirmez elleriyle gözlerini kapattı. Ağladığını göstermek istemiyordu. Onun bu haline sabit beyin bile gözleri dolmuştu, eğildi dizlerini yere koydu toprakla aynı hizaya gelmişti. ‘’ toprak canım ellerini gözlerinden çek ve bana bak lütfen.’’ ‘’ toprak lütfen bana bak.’’ Toprak zor da olsa ellerini çekip doktora baktı, ona şefkatle baktığını hissetti. Doktor kollarını iki yana açmış toprağın sarılmasını bekliyordu. Toprağın ağlaması bir nebze kesilince minik kollarını sabit beyin boynuna doladı ama birleştirememişti. ‘’ Toprak senin yanında olmak benim bir nevi görevim her zaman ve koşulda yaptığım gibi.’’ Bu cümleyi duyunca toprak biraz uzaklaştı. ‘’ umarım hep beraber oluruz. Hep benim yanıma gelirsiniz.’’ Sabit bey yavaşça ayağa kalkıp toprağın elinden tuttu. Toprak yatağına girene kadar onun başında bekledi. Gözleri hep yarı açık uyurdu toprak mavi ve yeşil karışımı gözleri hep açıkta olurdu. Alnına küçük bir öpücük bırakıp kendi odasına doğru gitti. İlaç çekmecesinden birkaç ilaç içip yatağına uzandığında başucunda duran kelepçeyi aldı bir tarafını koluna diğer tarafı yatağa takıp gözlerini kapatt |
0% |