21. Bölüm

Bölüm 13

ALEYSYAAA
lesyamm

Herkese merhabalar.

Yeni bölümle karşınızdayım.

Yorum yapmayı oy vermeyi unutmayın.

İyi okumalar

 

Bölüm size emanet

 

NOT. bölümü fazla inceleyemedim yazım yanlışlarından ötürü özür dilerim

 

~●~●~●~● 13.bölüm●~●~●~●

 

Boşta kalan elini gözlerimin önüne getirip, gözlerimi kapattı. Ve öylece bekledi.

 

Dudaklarını dahada yanaştırdı.

 

Üst dudağımı dudaklarının arasına alıp öpmeye başladı..

 

Nefesimi tutup öylece bekledim. Aslanın gözümü kapatan elini gözlerimden çekmek istedim ama güçsüz kalan kollarım buna müsaade etmedi..

 

Öpüşü gittikçe derinleşiyor. Dudaklarını dudaklarımın üzerinde gezdiriyordu.Üst dudağımı emiyor, zevkli bir mırıltıyla alt dudağıma geçiyordu...

 

Nefes almam gerekiyordu.

Durmalıydı, ben durduramıyorsam o durmalıydı.

 

Ağzını hafifce araladı. Dilini dudaklarımın üzerinde hissetmemle ellerimi omuzların koydum.. tırnaklarımı gömleğinin üzerinden ona batırmaya başladım.

Ağzıma doğru inleyerek mümkünmüş gibi belindeki eliyle beni dahada bastırdı kendine..

Son güçümle omuzlarından tutup ittirmeye çalıştım. İsteğimi anlamış olmalı ki

Öpüşünü durdurmuştu. Dudakları dudaklarıma varla yok aradı temas ediyordu. Sıcak Nefesi dudaklarıma çarpıyor göğüsünün hızla kalkıp inişini hissediyordum.

Gözümdeki elini yavaşca çekti. Alnını alnıma yasladı..

 

"Asya" dedi boğuk çıkan sesiyle "...nefes al"

 

Oksijensiz kalan bedenimin farkına varıp derin bir nefes çektim ciğerlerime. Göğüsüm hızla kalkıp iniyor bir türlü nefesimi toparlayamıyordum. Elini belimden çekeceğini hissettiğim an kollarına tutundum. Korkuyla başımı hızla yukarı kaldırıp gözlerine baktım, mırıltı gibi çıkan sesimle "bırakma" dedim. Bıraktığı an düşmekten korktum. Bacaklarım hâlâ titriyor bedenimi taşıyacak dermanı yok gibiydi.

Gözlerini kısıp dudaklarını iki yana kıvırdı. Şuan ona yapışmış olmamdan gayet hoşnut gibiydi.

"Şu saatten sonra Sen istesende bırakmam seni" deyip saçlarımı koklayıp alnıma derin bir öpücük bıraktı..

Elini başıma götürüp göğüsüne yaslanmamı sağladı.İki elinide belimde birleştirip o şekilde sardı bedenimi. Kalp atışlarını kulaklarımda hissediyor kendimden geçmeme neden oluyordu. Gözlerimi yavaşca kapattım. Her yerde uyuyamayan ben bu adamın kollarında, ayakta uyuyabilecek kıvama gelmiştim. Kalp atışları bana huzuru fısıldıyor, kokusu beni mayıştırıyordu.

Şuan zaman kavramını yitirmiştim. ne kadar uzun süre bu şekilde kaldık bilmiyordum... ne o benden ayrılmak istedi nede ben şu an ki huzuru bırakmak.

Derin bir nefes aldım.

İçime kaçmış sesimle "Aslan" dedim.

Başıma yaslı kafasını kaldırıp "Söyle güzelim" dedi.

Güzelim? Bir ergen gibi güzelim kelimesine kalbimin heyecanlanacağını kırık yıl düşünsem inanmazdım. Ama zorla sakinleşen kalbim yeniden hızlanmaya başlamıştı bile.

Tekrar derin bir nefes alıp. "Beni eve bırakabilir misin?." Diye sordum.

Belimdeki ellerini çekip kollarımın iki yanından tuttu. Bir adım geriye gitmesiyle bedenim sanki koca bir boşluğa düştü.

Elini çeneme getirip hafifçe tuttup başımı yukarı kaldırdı. Gözlerime bakıp "yürüyebilecek misin? Diye sordu. Onun gözlerine bu denli bakarken sesimin çıkacağını düşünmediğimden başımı olumlu yönde aşağı yukarı sallayıp onayladım.

Dilim damağım kurumuş. Birbirine yapışan dudaklarımı dilimle ıslatmıştım. Aslanın gözleri dudaklarıma gitmiş ordanda gözlerime bakmıştı. Dudağını dişleri arasına alıp ısırdı "eğer bayılmak istemiyorsan o diline hakim ol" deyip ben daha ne dediğini idrak etmeye çalışırken dudağıma kısa ama derin bir öpücük bırakıp geri cekildi.

Gözlerim yerinden fırlayacakmış gibi açıldı, olduğum yerde donup kaldım. Bu adam benim burda kalpten gitmemi istiyordu anlaşılan..

Eliyle elimi tutup dudağını iki yana kıvırıp "nefes al,nefes" deyip yürümeye başladı. Onun komutuyla nefes alıp vermeye başladım. Şuan kendimi onun robotu gibi hissediyordum..

O benden bir adım önde giderken ben aramızdaki birbirine tutuşan ellerimize bakarak arkadan ilerliyordum.

 

Yol boyunca beni ve Aslanı gören ilk önce ellerimize bakmış sonrada Aslana selam verip hayırlı olsun demişti.

Aslan bu durumdan gayet hoşnut bi şekilde herkese sırıtıp teşekkür edip durmuştu.

 

Arabanın yanına gelene kadar elimi hiç bırakmadı. Arabanın Sağ kapısını açıp binmemi bekledi.

 

Başımı ona kaldırıp "Aslaaan" dedim.

 

Gözlerime anlamaz şekilde bakıp "Söyle boncuk gözlüm" deyip dudaklarını iki yana kıvırdı. Yanaklarım tekrar kızarmaya başlamıştı bile.

Aramızda kalan ellerimizi havaya kaldırıp "elimi bırakırsan arabaya binebilirim" dedim.

Aslanın dudakları iyice kıvrılmış gülmeye başlamıştı. Elini elimden çekmeden önce elimin tersini öpüp "hadi bin bakalım" deyip elimi bırakmıştı. Arabaya binmemi bekleyip ardındanda kapımı kapatmıştı.

 

Aslanda arabanın önünden geçip kendi tarafına binip emniyet kemerini taktı.

İçli bir nefes çekip başını bana döndürüp bakmaya başladı. Baktığını hissediyor ama bir türlü ona dönemiyordum. Başımı arabanın camına döndürüp dışarıyı izlemeye başladım.

O da bir süre sonra arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.

Aramızdaki sessizlik Aslanın "Sen veterinerlik mi okudun?" sorusuyla bozulmuştu.

Başımı olumlu yönde sallayıp "evet. Bu sene bitirdim" deyip yüzüne baktım.

 

Anladım dercesine başını salladı. Bir anda kaşlarını çatıp "peki o lâvukla." deyip derin bir nefes aldı "çok samimiydiniz" deyip sustu.

 

Kaşlarımı çatıp "Kutay.. onun adı Kutay" deyip devam ettim "üniversiteyi birlikte okuduk. Onca senelik arkadaşlığımız var".

 

Düz tutmaya çalıştığı sesiyle "Onunla bir daha görüşmeni istemiyorum Asya." Dedi.

 

Onun sözleri beni Yavaş yavaş sinirlendirmeye başlamıştı. Derin bir nefes alıp "Sen kimsin yaa"......."Sen kimsinde bana arkadaşımla görüşme diyorsun."

 

Aslan elini hızla direksiyona vurdu. "Sana bunu söyledim Asya ben senin evleneceğin adamım!! O piçin bakışlarında arkadaşlık yoktuuu" direksiyonu tutan elini sıkmaya başlamış, parmak buğumları sıkmaktan bembeyaz olmuştu. Boynundaki ve alnındaki damarlar iyice belirginleşmişti.

 

Elini ensesine götürüp derin derin nefes alıp vermeye başladı.

 

Önüme dönüp susmayı tercih ettim, yoksa bu iş iyice çığrından çıkacaktı.

 

Düz tutmaya çalıştığı ses tonuyla "gitmeyi düşünüyorsun. Bugün ailenede gideceğini söyledin, o lâvuğun yanında da tekrar edip durdun bunu.. farkında değilsin galibaa, ama biz evleneceğiz" sona doğru sesi yükselmiş kızgın bir hâl almıştı..

Bana zorla berdeli kabul ettiren kendisi değilmiş gibi normal birşeyden bahseder gibi evlilikten bahsetmesi daha fazla susmama engel oldu.

Yüzümü ona dönüp "evlilikmiş" Histerik bir gülüş çıktı dudaklarımdan. "Babamın alnına silah dayayarak kabul ettirdiğin evlilik. Haaa unutmadan bide nişanlın vardı demi. Sahi yaaa, ne yaptın onu söylesene. Aynı evde yaşıyorsunuz, duyduğuma göre teyzenin kızıymış bide.. onu o gün mağzada görmüştüm. Gercekten güzel kızz. Eee ilk önce kimle evleneceksin, benimle mi onunla mı? Aaaaa bak dur şimdi ilk önce nişanı o yaptığına göre evlilik onun hakkı bende kuma olarak gelirim artık.."

sinirlerime gittikce hakim olamıyordum iş çığırından çıkmıştı artık. Susmaktan devam ettim.

 

"bir gün onun koynuna girersin ikinci gün bana gelirsin... ..hiç sorun değil" deyip başımı iki yana salladım.

 

Kulaklarım ağzımdan çıkanları duymuyordu. Gözlerim dudaklarımdan çıkan sözcüklerle çoktan dolmaya başlamıştı bile. Elimin üzerine birer birer gözümdeki yaşlar akıyordu..

 

"Susmasana Aslan ağaa söyle hadii!!. Daha yeni bağıra bağıra konuşuyodun Cevap versene banaa!!"

 

Aslan arabanın hızını arttırmış karışısına çıkan araçları sollayarak gaza basıyordu. Sinirden tüm bedeni gerilmişti.

Direksiyonu sağa kırmış ani fren yapıp arabayı durdurmuştu. Elini art arda direksiyona vurmuş derin derin nefesler alıyordu.

Elini direksiyona vurmasıyla korkuyla yerimden sıçradım.

Gözümden akan yaşları elimin tersiyle silip önüme döndüm.

İkimizde susup bir müddet bekledik.

Sakinleşip derin bir nefes aldı. "Halledecem" dedi "kuma falan yok! olmayacak!! Elifle konuşup halledecem" dedi.

Demekki hâlâ onunla olan bağı devam ediyordu. Aynı evin içinde birlikte yaşıyorlardı.

Gözümdeki yaşları elimin tersiyle sildikce yenileri akıyordu.. burdaki kötü kadın olmak, bir başkasının nişanlısını elinden almış gibi hissetmek... Kalbime inanılmaz bir sancı saplanmıştı.

 

Aslan bakışlarını bana cevirip "Ağlama.... Lütfen benim yüzümden gözünden o yaşları akıtma" dedi

 

Başımı önüme eğip "evet Senin yüzünden." .... "seninle evlenmemi ismemiş olsaydın gözümden yaş akmazdı. Ben o gün gidecektim," derin bir nefes çektim "neyin içine düştüğümü bile anlamadan berdel deyip mahkûm ettiniz beni"

Başımı öne eğmiş titreyen ellerimi izliyor. Kanatırcasına tırnaklarımla oynuyordum.

Aslan başını bana döndürüp

"Berdel...... ben olmasaydım bir başkası olurdu" dedi.

Başımı ani bir hareketle ona döndürdüm, yüksek çıkan sesimle "nişanlı bir adam olacağına bir başkası olsaydı o zamannn!!" Diyek hıçkıra hıçkıra ağladım. Bu yaşadıklarım artık çok ağır gelmeye başlamıştı. Beni bir başkasına mal gibi vermeleri değersiz hissettirmişti.

 

Aslanın kömür karası gözleri gözlerime bakarken dahada kararmaya başladı..

Başını sağa sola sallayıp "olmaz" dedi "bir başkası olmaz".

Bedenini bana doğru yanaştırıp Ellerini uzattı. Yüzümü avuçları içine alıp baş parmaklarıyla yanağımı ıslatan yaşları sildi.

"Dayanamam Asya! senin bir başkasıyla evlenmene dayanamam ben." Derin bir nefes çekti içine, bir süre düşündü. Yüzümdeki ellerini çekti.

"Berdelin bozulması demek sizden birinin ölmesi demek. Söyle,..... hangisinin ölmesine dayanabilirsin?" başımı olumsuz yönde sağa sola sallayıp "dayanamam" dedim. Ailemden birinin ölmesini düşünmek bile tüylerimi diken diken ederken onların benim yüzümden ölmesi dayanılmazdı.

"Düşünmedim mi sanıyorsun Asya. Narin.." dedi. Kaşlarını çatıp devam etti "...... hamile olduğunu söylemeseydi işler bu raddeye gelmezdi. Durmazlar... ne amcam ne başka biri. Miran aşiretinden kan akıtmaya bahane arayanlar. Onlar durmaz!"

 

Sustum... içime gömdüğüm çaresizlikle dizlerimi kıvırıp bedenime doğru çektim. Kollarımı bacaklarıma dolayıp başımı dizlerime dayadım. Göz yaşlarım pantolunumu ıslatırken Sessiz sesiz ağlamaya devam ettim..

 

Aslanın derin iç cekişlerini, nefes alışverişini duyuyordum.

Bir süre sonra arabayı çalıştırıp yola devam etti.

Ne o bir şey söyledi ne de ben dizlerime dayalı başımı kaldırıp ona baktım.

 

Bu yaşadıklarımı bir başkası bana anlatmış olsa tüm dik başlılığımla kızardım karşımdaki kadına. Nasıl böyle bir şeyi kabul eder diye. Ama benim başıma gelmesi, hiç birşey yapamamak elimin kolumun bağlanması bambaşka birşey.

 

Arabanın durmasıyla konağa geldiğimizi anlayıp, başımı dizlerimden kaldırıp bacaklarımı yere indirdim. Aslanın yüzüne bakmadan Emniyet kemerimi çıkarttıp arabanın kapısını açtım.

Aslanın "Asya" demesiyle durdum ama ona cevap vermeden kapıyı kapatıp yürümeye başladım. Sesindeki çaresizliği hissetmek... o da acı çekiyordu..

 

~~~~~~~~~~~~~~~~

 

Aslan tüm öfkesiyle ve arada kalmışlığıyla amcasının konağına sürdü arabasını.

 

Asyanın döktüğü yaşlar hançer gibi saplanmıştı yüreğine.

 

Bu işi bugün halletmeliydi. Asyanın daha fazla üzülmesine müsaade edemezdi.

Konağın önüne gelen Aslan emniyet kemerini çıkartıp arabasından indi.

Kapıda bekleyen korumalar Aslana doğru hızlı adımlarla gelip "hoşgelmişsin ağam" diyerek onu karşıladır.

Aslan "amcam nerdedir" diye sorup avlunun ortasında bekledi.

 

Aslanın sesini duyan amcası Arif konağın merdivenlerinden oğlu Beratla birlikte indiler.

Aslanın buraya bu saatte gelmesine şaşıran Arif "hayırdır yeğen bi sıkıntı yoktur inşallah" deyip Aslanın karşısında durdu.

Beratda "hayır olsun Aslan ağa" deyip Aslana elini uzatıp tokalaştılar.

Aslan derin bir nefes alıp "bi oturup konuşalım amca" deyip avludaki çardağa doğru ilerledi.

 

Arif ve Berat oturduğu yerde merakla Aslanın konuşmasını beklediler.

Aslanın endişeli hali onları da geriyordu.

Aslan amcasına başını kaldırıp gözlerine baktı. "Berdeli bozacam amca" dedi.

 

Aslan Asyanın üzülmesindense kendisinin bir ömür acı cekmesine razıydı. Ama onu daha fazla bu acıya mahkûm edemezdi.

Amcası kaşlarını çatmış elini masaya vurdu "Sen ne dersin Aslan!!! Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? Berdel bozmak da nedir!!!"

 

Aslan yavaştan sinirlenmeye başlamıştı bile.. "Berdel olmayacak! Kan dökülmeyecek amcaa! " diye sert sesiyle amcasının karşısında dikleşerek oturdu.

Amcası oturduğu yerden ayağa kalktı "Sen aşiret ağasısın nasıl yönetirsin ağalı. Ağlar ne der bu işee hiç düşünmedin mi?"

 

Aslan "Ben aşireti toplayıp konuşacam. Sende benim yanımda olacaksın. Beni onaylayacaksın" dedi kararından emin bir şekilde.

 

Arif ellerini arkada birleştirip Aslana arkasını dönerek "ben yokum senin yanında" deyip yüzünü Aslana döndü "Salihin Halimeye yaptığını unutmadım ben. SENDE UNUTMA HALANA YAPILANLARI" diyerek bağırdı Aslana. "İlk kanı ben akıtırım Aslan bilesin" diyerek devam etti..

 

Aslan elini masaya vurup "amcaa!!" Diyerek ayağa kalktı. "KAN DÖKÜLMEYECEK!!"

 

Arif yiğeninin gözlerindeki kararı ve öfkeyi görüyordu. Derin bir nefes aldı "at yüzüğü" dedi. "Madem sen kan dökülsün istemezsin" başıyla Beratı gösterip "Berata berdel yaparız"

 

Aslanın öfkesi tüm bedenini sarmıştı. Masadaki eli yumruk olmuş damarları patlayacak derecede belirginleşmişti. Amcasının durmayacağını bilirdi.

Arif oğluna dönüp "Sen nedersin Berat" diye sordu sert sesiyle.

Berat babasının gözüne girmek için her yolu deneyen biriydi. Yıllardır anasının ağalığın onun hakkı olduğunu der dururdu. Berdeli Aslanın bozup onun kabul etmesi hem babasının gözünde hemde aşiretin gözünde onu iyi bir konuma getireceğini bilirdi.

Berat babasına bakıp "sen uygun gördüysen ben kabul ederim" diyerek babasını onayladı.

O gece Asyayı gördüğünde dik başlılığı ve cesaretinden etkilenmişti Berat. Güzel kız olduğunu düşünmüştü. Berdeli ilk kendisine dediklerinde de kabul etmeye hazırdı ama Aslanın itirazıyla sesizliğini korumuştu. Ne de olsa Aslan aşiret ağasıydı lafının üzerine laf söyleyemek ona düşmezdi.

 

Aslan gözlerinden ateş fışkırtırcasına hızla Beratın yanına gidip yakasından tuttu. Oturduğu yerden ayağa kaldırıp "sikerim senin belanı!!! Sen ne dersin" deyip bağırdı Berata "Size berdel olmayacak derim anlamaz mısınız?" Beratı sertce oturduğu yere ittirdi.

 

Arif elini masaya vurarak "o zaman ilk akan kan Salihin olacak!!" Aslan öfkeyle döndü amcasına. Amcası Aslanın gözlerine bakarak "İyi düşünesin Aslan" deyip konağın merdivenlerine doğru yürüdü.

 

Aslan sinirle elini ensesine atıp hızla uzaklaştı konaktan.

 

Aslanın kafasını dağıtması lazımdı. Arabasına binip mekana sürdü. Yol boyunca yaktı sigarasını ardı ardına. Arabasını park edip arka kapıdan giriş yaptı. Gündüz vakti olmasından dolayı. Mekan boştu. Üst kata çıkıp her zamanki yerine oturdu. Aslanın geldiğini öğrenen arkadaşı Metin odasından çıkıp Aslanın yanına gitti.

"Hayırdır Aslan ağa sen bu vakitte uğramazdın" deyip Aslanın yanına oturdu.

 

Aslan yanındaki garsondan viski isteyip başını arkaya doğru yasladı.

 

Metin "Sen gündüz vakti içmezsin" deyip başını sallayarak göz kırptı. arkadaşının düşünceli hâlini anlamaya çalışıyordu.

Aslan yerinden doğrulup iki dudağını yana kıvırdı "bugün Asyayı öptüm" dedi.

Metin "Hadi canım" diyerek şaşkın gözlerle Aslana baktı.

 

Aslanın yüzü düşünceli bir hâl alınca Metin elini Aslanın dizene vurup "ee yüzün neden düşük o zaman" diye sordu.

Aslan garsonun önüne koyduğu viskiyi kafasına dikip

"Berdeli bozacam" dedi.

Metinin kafası iyice karışmıştı. "Lan oğlum adam gibi anlatsana şunu hem öptüm diyosun hem berdeli bozacam"

 

Aslan tekrar doldurdu bardağını. Eline aldığı bardakla yaslandı arkasına. "Asya da istiyor beni. gördüm bugün gözlerinde ama.... Elifle olanlar elimi kolumu bağlıyor" Aslan elini saçlarına götürüp geriye doğru yatırdı. Çaresizlik onunda bedenini sarmıştı. Kısaca anlattı arkadaşına bugün olanları.

 

Metinde arkadaşının derdiyle dertlendi. Oda doldurdu bardağını dikti kafasına viskisini.

 

~~~~~~~~~~~~~~~~~~

 

Güneşin yansıyan ışıkları odasını doldururken başındaki ağrıyla yatağında huzursuzca kıvrandı Aslan. Gece odasına ne zaman geldiğini bile hatırlamıyordu.

 

Odanın kapısının aniden açılıp "amcaaaaa" diye bağıran iki yaramazın yatağına çıkıp zıplamasıyla şaşkınlıkla gözlerini açan Aslan yatağından doğruldu..

 

Yeğeninin birini bir koluna diğerini bir koluna alıp yatağın üzerine attı. "Sizi yaramazlar" deyip onları bir yandan öpüyor bir yandan da gıdıklıyordu.. çocukların gülüşü odanın içini dolduruyordu.

 

Kapının pervazına yaslanıp onları izleyen abisini görüp ayağa kalktı Aslan. Abisine doğru yürüyüp "hoşgelmişsin" deyip sarıldı abisine.

 

Abisi Hakan kardeşine sarılıp "Ne bu hâlin oğlum. Leş gibi içki kokuyorsun. Ağalık yaramamış sana". Deyip Aslanın omuzuna vurdu.

 

Hakan İngilteredeki şirketin başına geçmiş ailesiyle orda yaşıyordu. Onun gidişi, babasının ölümü sonrası hiç istemesede ağalık Aslana kalmıştı. Aslanın genc yaşına rağmen sert ama mert oluşu adaleti sağlayışı herkes tarafından takdir edilirdi.

 

Hakan yatağın üzerinde zıplayan çocuklarına doğru yürüyüp "ikizlerr!!! hadi biz inelim amcanız hazırlanıp gelsin" deyip ikisini de kolları arasına alıp çıktı odadan.

Aslan üstündeki geceden kalma kıyafetlerini çıkartıp girdi banyoya.

Başından aşağı akan buz gibi suyun altında yasladı bir elini duvara. Kapattı gözlerini, derin bir nefes çekti icine. Asyanın mavi gözleri, çicek bahçelerini kıskandıran kokusu geldi aklına. Onu öperken kolları arasında kuş gibi titreyişi...kıvırdı iki dudağını yana. Keşke biraz daha öpseydim diye geçirmeden edemedi içinden. Doyamamıştı Asyasının sıcacık nefesini kesen dudaklarına. Buz gibi suda fayda etmedi Aslanın içinde yanan eteşe.

 

Ağlayışı geldi aklına iç çekişleri yanağını ıslatan göz yaşları.. soldu yüzündeki tebessümü aniden . Boşta kalan elini yumruk yapıp vurdu banyonun soğuk fayanslarına. Bu seferde elindeki acı bile gecemedi yüreğindeki acının önüne..

 

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°

Aslan ağa indi konağın merdivenlerinden. Jilet gibi simsiyah takım elbisesi tam oturmuştu geniş omuzlu bedenine. Emir ve İpek koştu amcalarına doğru. Aslan tek dizini yere koyup eğilip aldı ikisinide kucağına. 4 yaşında olmalarına rağmen buğum buğum olan kolları ve boyunlarından öptü doyasıya. Kahvaltı masasına yürüyüp "hayırlı sabahlar" deyip oturtturdu ikizleri sandalyesine.

 

Yengesi Leyla kalktı sandalyesinden. Kardeşi gibi sevdiği Aslana "Aslan ağam yok mu yengeye hoşgeldin demek" deyip sarıldı boynuna. Aslan "Hoşgeldin yenge" deyip o da sarıldı yengesine. Zamanında az kormumaştı Leyla abisinin gazabından Aslanı.

 

Herkes masadaki yerini almış kahvaltı yapmaya başlamıştı. " Eeeeee abi erken gelmişsiniz haber etseydin karşıladık sizi" dedi Aslan elindeki çayından bir yudum alarak.

 

Hakan "Ne erkeni oğlum konakta kıyamet kopmuş haberimiz yok." Elindeki çatalı tabağının kenarına koyup ....."Narin nasıl böyle bişey yapar bize" deyip derin bir iç çekti. Hakanda kardeşi Aslan gibi çok severdi tüm kardeşlerini. Onunda ağırına gitmişti Narinin kaçması. Hiç beklemezdi böyle bişey. Şimdiye kadar korur kollardı bir dedikleri iki olmazdı. Aklı almıyordu.

 

Aslan, abisine bakıp "onun yeri iyidir üzülmeyesin" dedi.

Leyla kaynına bakıp "eeee Aslan berdeli kabul etmişsin." Gözlerini devirerek masada oturan Elife baktı "Malum Elifle de nişan yapmışsın..... Neyse Elif e de başka kısmet buluruz artık" deyip iki dudağını kenara kıvırdı.

Elif çatmış olduğu kaşlarıyla karşısında oturan Leyla ya baktı.

 

Niğar kızını ezdirmemek için "Ne kısmeti Leyla. Nişanları devam eder. Aslan bırakmaz Elifi yüzüstü" diyerek imalı bakışlarını Aslana cevirdi.

 

Leyla "kız yoksa kuma olmayı mı kabul ettin sen" deyip şaşkın şaşkın baktı Elifin yüzüne. Elifin sinirden elleri titremeye başladı. Masadan kalkıp gitmek istesede Leyla mutlu etmemek için oturdu yerinde.

 

Leyla Elifin cevap vermesini bile beklemeden gülen yüzüyle Aslana döndü. "Aslan anlatsana yeni eltim güzel mi" Aslanın aniden iki dudağını kenara kıvrıldı. Güzeldi.... hemde ne güzeldi ama anlatmanın yeri değildi.

Leyla Aslanın yüzündeki heyecanı gözünden kaçmamıştı. "Baksana benim şu eltiye nasılda güldürür Aslan ağanın yüzünü"

Gülfem daha fazla sessiz kalamadı. "Leyla yenge bir görmen lazım. Masmavi gözler, sapsarı güneş gibi parlayan saçlar." Gülfem, Aslan abisine muzip bir bakış atıp "Abimin isteme günü saçındaki tokayı bir çıkartışı vardı, Asya yengemin saçlarını bir görmen lazımdı beline doğru su gibi akıp gitti" deyip eliyle ağzını kapatıp gülmeye başladı.

 

Elif Gülfemden duyduklarıyla elindeki çatalı tabağın üzerine düşürdü. Bir kere gördükleri kızı nasılda hemen sevmişlerdi. Kıskançlık bütün bedenine işledi.

 

"Leyla yengem sen asıl beni dinle" diye atıldı Furkan "Abim isteme günü Asyaya kutu kutu takı götürmemi istedi." Hakan Furkanın lafını bölüp ensesine tokatı çaktı "oğlum ne Asyası yenge desene terbiyesiz" deyip çıkıştı kardeşine

Furkan elini ensesine götürüp "Abi bi dinlesene önce anlatıyoruz şurda. Asya ablacığım benim ona yenge dememi yasakladı da ondan demiyorum yenge. Yoksa Leyla yengemden sonra biricik ikinci yengem. Valla o gün beni vuracak diye korktum. tövbe yenge demem bir daha" Furkanın anlattıklarıyla gülmeye başladılar.

 

Leyla Aslana dönüp "valla Aslanım ağzıma layık bir elti bulmuşsun. Ben çok merak ettim bu Asyayı" dedi.

Gülfem "yenge bugün düğünleri var gidip görürürüz" deyip abisine ve annesine baktı.

Sultan hanım başını olumlu yönde sallarken Aslan yüzündeki tebessümle "Gideriz hep bilirlikte görürüz yengenizi" dedi.

Masada konuşalanlardan hoşnut olmayan Halime, Niğar ve Elif nemrut suratlarına asıp oturdular kahvaltı masasında. Üçüde istemezdi o kızın bu konağa gelin gelmesini.

 

Sultan hanım yüzü gülen evlatlarını izlemişti uzun süre. Daha konağına gelmeden evlatlarının yüzünü güldüren Asyayı o da onlar kadar sevmişti şimdiden.

 

●●●●●●bölüm sonu●●●●●●

 

Buraya kadar okuyup geldiysen bölüm hakkındaki fikirlerini yazabilir misin.?

Bölüm kısa diye sitem etmeyin lütfen 2 günde anca bu kadar oluyor.

Yeni bölüm geldiğinde haberdar olmak isteyenler yorumların sonuna ❤️ kalp emojisı koysunlar. Yeni bölüm attığımda yorumunu beğenip haberdar edicem

Bölüm : 24.10.2024 20:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...