28. Bölüm

Bölüm 18

ALEYSYAAA
lesyamm

Herkese merhabalar

yeni bölümle karşınızdayım.

Yıldıza basıp oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

bölüm size emanettt

 

●●●●●●●●18.bölüm●●●●●●●

 

Aslan ağa simsiyah giydiği gömleğin düğmelerini ilikleyip ceketini kollarından geçirip üzerine giydi.

 

Bugün onun için herşeyin biteceği gündü. Tüm ağaları konağında toplamış, berdeli bozduğunu duyuracaktı...

 

Yanında olan ya da olmayan herkese gece haber salmış sabahına konağın avlusunda toplamıştı.

Ağalar merakla oturdukları yerde Aslan ağanın açıklama yapmasını bekliyorlardı..

 

Hakan, ağların karşısında oturmuş, sorulan sorular karşısında sessizliğini bozmuyordu. Kardeşine, sevdanın ateşinde yan demişti, o da yanmayı mı seçmişti, peki kendisiyle birlikte kaç kişiyi daha yakacaktı. Gözü kardeşinin canını bilemi görmezdi.

 

Kadınlar da konağın terasında oturmuş merakla bekliyorlardı.

 

Elif telaşla tırnak etlerini koparmakla meşguldü. Annesi kulağına eğilip "dua ette bu işin sonu bize patlamasın."

İçi içini yiyen Elif korkuyordu. Ya Aslan ağa nişanı bozarsa. Sabahtan abisine haber göndermişti konağa gelmesi, nişan bozulursa itiraz etmesi için.

Günler öncesi teyzesi ona ortalık durulana kadar bekle demişti. O da sessiz sedasız konaktaki varlığını sürdürmeye devam ediyordu.

 

Sultan hanım ise neler olacağını az çok tahmin edebiliyordu. Ama bu işin sonunu düşünmek dahi istemiyordu. Bir tarafda oğlu Aslan, bir tarafta hamile olan kızı Narin. iki evladı da ateşin ucundaydı...

 

Bir ana hangi evladı yansın isterdiki.

İçindeki ateşin sönmeyeceğini bile bile Gülfem'in önüne koyduğu sudan kana kana içti.

 

~~~~~~~~~~~~

 

Metin telaşla Aslan'ın odasına girdi.

Kapıyı hızla kapatıp "Abi sen kafayı mı yedin. Bir gece de tüm aşireti toplamak da ne. Hakan abi kafayı yiyor aşağıda. Kimseye açıklamada yapmıyorsun."

 

Arkadaşı Metin güçlü aşiret ağası Hasan ağanın oğluydu. Kendi kanından olanlar yanında olmasa da bugün onların desteğine, yanında olmalarına ihtiyacı vardı.

 

Aslan koluna gümüş saatini taktığı esnada parmağındaki yüzüğe gözü ilişti. Yüreğindeki tonlarca ağırlık onu güçsüz kılıyordu. Ama Asyası için herşeyi göze almıştı bir kere. Onun gözünden akan tek damla yaşa, ortalığı yakıp küle çevirirdi. Gerekirse ağalığı bırakacak canını ortaya koyacaktı. Ama ne olursa olsun bu işi bugün bitirecekti.

 

Aslan elini arkadaşının omzuna koyup "bugün ne olursa olsun yanımda ol. Ne karar verirsem onu destekle"

 

"Abicim orası tamam da konu ne. Berdeli mi bozacaksın?" Metin arkadaşı için hem üzülüyor hem de korkuyordu. Bu işin sonuçlarını nereye gideceğini biliyordu.

 

Aslan sessizliğini koruyup odanın kapısına doğru yürüdü.

 

Artık konuşma vakti gelmişti....

 

Her attığı adımda tabiri caizse konakda yer yerinden oynuyordu..

 

Konağın balkonuna geldiğinde aşağıda oturan ağaları inceledi. Bugün burda kıyamet mi kopacaktı yoksa barış mı sağlanacaktı, hep birlikte göreceklerdi.

Adımlarını merdivenlere doğru yönlendirip inmeye başladı.

 

Aslan ağayı merdivenlerden inerken görenler, yaşlı genç demeden saygıdan oturdukları yerden ayağa kalkıyordu..

 

Aslan'ın heybetli duruşu, kendinden emin attığı adımlar, sert cehresi...

 

Kimilerine korku salarken, kiminide grurlandırıyordu.

 

 

Aslan, ağaların yanına geldiğinde sert bakışlarını hepsinin üzerinde tek tek gezdiri.

Bakışları Kalender ağayla kesişti. Sabah onada haber salmıştı, tek başına gelmesi için özellikle rica etmişti. Eğer işler istediği gibi gitmezse onun canını korumak daha kolay olurdu...

 

Eliyle sandalyeleri gösterdi "Hoşgelmişsiniz ağalar, buyrun oturun yerlerinize"

Herkesin yerlerine geçmesiyle derin bir nefes alıp baş köşesine yerleşti Aslan ağa... Metin de arkadaşının yanındaki sandalyeyi çekip oturdu yanına.

 

Samet, Kalender ağanın arkasına geçmiş, olacaklara karşı heran tetikdeydi. Aslan'dan aldığı emirle ters bir durumda ilk koruyacağı kişi Kalender Ağaydı.

 

"Eee Aslanım, deyesin hele bizi bu kadar acil toplamanın nedeni nedir" Hasan ağanın konuşmasıyla tüm gözler Aslan'ın üzerine çevrildi.

 

Aslan derin bir nefes aldı. Nişan gecesi Asyanın saçından çıkarttığı tokayı cebinden çıkartıp avucunun içine aldı. Zira bugünden sonra ona kavuşmak için hiç bir nedeni kalmayacaktı. Avucunun içinde kaybolan tokadan bedenine büyük bir cesaret dalgası yayıldı.

Tüm oturan ağların, gözlerinin içine bakarak

"Berdeli bozuyorum" dedi otoriter çıkan ses tonuyla.

Ağlar ne olduğunu anlamayıp birbirleri yüzüne baktılar. Şaşırmışlardı, bir ağa nasıl olurda berdeli bozardı.

 

Yukarda onları dinleyen kadınlar kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı bile.

 

Onlar için görülmüş şey değildi berdel bozmak.

 

Halime iki dudağını kenara kıvırdı. Olanları büyük bir keyifle izlemeye başladı.

Sevinenlerden biride Elif ve annesi oldu. Elif aşağıda oturan abisiyle göz göze gelince derin bir nefes aldı. Demek Aslan o kızdan vazgeçti, diye geçirdi içinden.

 

Amcası Akif elini masaya vurarak "ne dersin Aslan sen!!!" gür çıkan sesi tüm konakta yankılandı.

 

Aslan, amcasının karşısında kaşlarını çatıp bedenini dikleştirdi. "Ne dediğimi duydun amca berdeli bo...." dışardan gelen tek el silah sesiyle Aslan'ın konuşması yarıda kaldı. Dizginleyemediği öfkesiyle amcasına baktı. Taa en başından belliydi Arif'in amacı, kan dökülene kadar durmayacaktı.. Ama bu kadar erken olacağını tahmin etmemişti Aslan ağa. Konuşup anlaşmak orta yolu bulmak istemişti.

 

Dışardaki hareketlilik bir anda artmaya başladı. Kadınlar çığlıklarını bastıramazken Sultan hanım çöktüğü yerde ağlamaya başladı. Korkuyordu, evlatlarının kılına zarar gelmesinden çok korkuyordu.

 

Avlunun dışında ve içerde olan korumalar bellerindeki silahları hızla çıkarttılar.

Kendi ağalarını korumak için siper oldurlar. Aslan Samet'e bakıp gözleriyle Kalender ağayı korumasını işaret etti. Emri alan Samet, Kalender ağanın önüne geçti silahını onu korumak için karşıya doğrulttu. Bugün akan kan Miran aşiretinden olmayacaktı. Söz vermişti Asyasına, ailesine zarar gelmeyecekti.

 

Aslan ağa oturduğu sandalyesini geriye ittirerek ayağa kalktı.

Kadının çocuğun olduğu yerde silah çeken hadsize haddini bildirmeliydi. Elini hızla belindeki silaha götürdü.

Silahı çıkartacağı esnada, Berat'ın kolundan tutarak kapıdan içeri getirdiği kişiyle, yerinde dona kaldı..

Ne eli belindeki silaha gidebildi,ne de tek adım ileri.

Berat yüzünde saklamadığı büyük grurla avlunun ortasına doğru adımlarını attı.

 

"AĞALARR" dedi bedenini gerdirip başını dikleştirerek.

 

"TÖRELERİMİZE GÖRE BERDELDEN KAÇAN KIZIN HÜKMÜ NEDİR?"

 

 

 

 

 

●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●

 

 

Gözümden akan yaşlarla birlikte doldurdum valizimi. İçine koyduklarım bir kaç kıyafetten ibaret değildi ki. Duygularımı, göz yaşlarımı, kalbimin inatla inkar etmek istediği sevdamı, tek tek özenle yerleştirdim içine.

Çektim fermuarını ebediyen açılmamak üzere...

 

Ben bunu istememişmiydim ki neden akıyordu göz yaşlarım.

 

Komidinin üzerindeki yüzüğü aldım elime. Son kez taktım parmağıma. Ne de güzel yakışmıştı oysaki parmağıma.

Kanaya kanaya sökercesine çıkarttım, bana ait olmayan yerden.

 

Yatağıma doğru adımladım. Kokusunun sindiği yastağı aldım elime. Buram buram o kokuyordu hala.

Dün gece sarıp sarmalayan adamın sevgisini özlemek...

Onun iç çekişlerini duymak, öperken içinin gittiğini hissetmek... Saçlarıma dokunurken bile zarar vermekten korkması.

 

Bu kadardı bize ayrılan sürenin zamanı...

 

Aldım elime valizimi. Son kez baktım ardımdaki biz kokan yatağa.

 

Adımlarım evin içinde yankılanırken sessizce çıktım konaktan. Herkes uyuyordu. Kimseye haber vermemiştim bu sefer.

Sessizce yok olup, gidecektim bu şehirden.

 

Çağırmış olduğum taksi yolun karşısında bekliyordu. Beni gören taksici arabadan indi "günaydın" deyip elimden valizimi aldı, arabanın bağajına koydu.

 

Arabanın arka koltuğuna geçip oturdum.

Sürücü koltuğuna yerleşen taksici."nereye gidiyoruz" deyip arabayı çalıştırdı.

"Hava limanına lütfen"

Sesimin titrediğini duyan taksici dikiz aynasından yüzüme baktı. Başımı önüme eğdim. Görmesin istedim gözyaşlarımı.

Araba ilerlemeye devam ederken telefonumu elime alıp babama gittiğime dair mesaj attım. Konakta beni göremeyince telaş yapıp merak etmesini istemiyordum.

 

Başımı arkaya doğru yaslayıp gözlerimi kapattım..

 

Arabanın ani firen yapmasıyla savrulup ön koltuğa çarptım. Ağzımdan ufak bir çığlık çıkmıştı. Kendimi toparlayıp

Neler oluyor diye dışarıya baktığımda taksinin önünü kesen siyah arabayı gördüm. İçinden inen eli silahlı adamları görmemle gözlerim açıldı. Hızla inip taksinin etrafını sarmaya başladılar.

 

Neler oluyordu?

 

Siyah giyimli adamlardan biri öndeki arabanın arka kapısını açtı.

Elinde sigara olan adam arabadan inip taksiye doğru yürümeye başladı. Ben daha neler olduğunu anlamadan taksinin kapısını açıp bana doğru eğildi.

 

"Selam güzellik, yolculuk nereye?" suratındaki pis sırıtış midemi bulandırmıştı.

Kaşlarımı çatıp "Sen de kimsin?"

Yüzündeki alaycı ifade gittikçe büyüyordu.

"Aaaaa, beni tanımaman ne kadar da ayıp" deyip koluma yapıştı. Elimdeki telefonu alıp yere vurarak paramparça olmasını sağladı.

Kolumu çekiştirerek taksiden aşağı indirdi. Silahlı adamlardan biri taksicinin olduğu bölüme silahını uzatmış tehditvari gözlerle taksiciye bakıyordu..

Ağzımdan çıkan çığlıklar korkunun etkisiyle gittikce artıyordu.

"Bırak beni."..... "kim oluyosun Sen "

Kolumu sertce tutan adam yüzünü bana dönmeden "tanıyacaksın güzelim hiç merak etme"

 

"Yardım edin" diye bağırıyor kolumu çekmeye çalışıyordum. Ağlayış sesim boş sokakta yankılanıyordu. Taksiciye bakıp defalarca yardım et desemde acıyarak bakmaktan başka bir şey yapamıyordu.

Kolumu o kadar sert tutuyordu ki canım fazlasıyla acımaya başlamıştı. Acımasızca sürükleyerek götürüyordu.

 

Boşta kalan elimin tırnaklarını koluna batırmaya başladım. Arabanın yanına geldiğimizde adamlarından biri arka kapıyı açtı.

Tırnaklarımı batırmamın etkisiyle canın acıdığını, çatmış olduğu kaşlarından anlayabiliyordum.

 

Arabanın arka koltuğuna ittirerek oturmamı sağladı. Yanıma oturmaya çalıştığı esnada "bırak beni" diyerek bağırıyor bir yandan da ayaklarımla ona vurmaya çalışıyordum.

 

"Siktirtme şimdi belanı" kızgın çıkan sesi kulaklarımda çınlarken belindeki silahı çıkarttıp bana doğru uzattı.

O iğrenç eliyle çenemi tutup "Bak güzelim, sabrımı taşırıyorsun, güzel yüzünde hasar bırakmak istemiyorum" kaşlarını havaya kaldırarak "uslu dur!!"

 

Ne olacaksa olsun deyip Adamın iğrenç suratına doğru tükürdüm. Ne kadar çok korkuyor olsamda onun bu iğrenç sözlerine daha fazla tahammül edememiştim.

Kimdi bu adam? Ne amaçla kaçırıyordu beni?

Yüzündeki sert ifade gitmiş, dudaklarını iki yana kıvırmıştı. Suratına tükürmem hoşuna gitmiş gibi gözlerini gözlerime dikti. Çenemdeki eli gevşemiş, baş parmağı çene kemiğimde gezinmeye başladı.

Yüzümdeki iğrenmeyle elimin tersiyle koluna vurup, cenemden elini sertce çektim.

Gözümdeki iğrenç bakışlarını çekmeden cebindeki mendili çıkartıp yüzünü silmeye başladı.

"Aslan nasıl olurda senden vazgeçer?" deyip onaylamaz şekilde başını iki yana salladı.

Ağzından çıkan isim beynimde yankılanmaya başladı. "Aslan" dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. Bu olanların onunla ne ilgisi vardı.

Adamın Yüzündeki gülümseme gittikce büyümeye başladı. "Aslan ağa, amca oğlum" dedi merakımı gidermek istercesine..

 

Aslan mı istemişti beni ona götürmesini. Ama nasıl olur. O değilmiydi bana git diyen değişen neydi?

Beynimdeki sorular şakaklarıma keskin bir ağrı girmesine neden oldu. Gözlerimdeki yaşlar birer birer akıyordu.

Bu adamın elinden kurtulamayacağımı anlamış yol boyunca konuşmamıştım..

İğrenç gözlerini üzerimde gezindiğini hissediyordum.

Arabanın içinde telefonunun sesi yankılandı. Telefonu kulağına götürüp "Söyle" dedi.

Karşı tarafda konuşan kişinin cevabıyla dudaklarını iki yana kıvırıp bana dönerek telefonla konuşmaya devam etti. "Uyanık olun, Miran konağından dışarı kuş uçmayacak"

Adamın sözleriyle gözlerim yerinden çıkacakmış gibi açıldı. Korku bütün bedenimi ele geçirmişti. Titreyen bacaklarıma ve ellerime hakim olamıyordum...

Yüzündeki pis sırıtışla telefonu kapatıp cebine koydu. "Bugün Miran konağın da küçük bir gösteri olacak güzellik" alaycı bir ifadeyle "Orda olmayı çok isterdim ama bizim senle başka gösteride yer almamız gerekiyor" yüzüme doğru uzattığı elini vurarak uzaklaştırdım.

Başımı iki yana sallayıp "yapamazsın, aileme zarar veremezsin" diye bağırdım. Aslan bana söz vermişti, ailemden kimseye zarar vermeyecekti.

 

Adamın ağzından kahkaha sesleri yankılanırken öfkeme hakim olamayıp üstüne doğru atıldım. Yakasından tuttum, tırnaklarımı yüzüne geçirip boydan boya çizik içinde bıraktım...

 

"Siktir" deyip ellerimi tutup sertçe arabanın kapısına doğru ittirdi. Kapının kulpuna sertce gelen sırtımın acısıyla gözlerimi sıkıca yumdum... Derin nefesler alıp kendime gelmeye çalıştım..

 

Arabanın durmasıyla "geldik" dedi arabayı kullanan adam

 

Dudaklarını iki yana kıvırıp "gösteri başlasın" deyip kolumdan tutup kendisiyle birlikte arabadan indirdi. Kolumu o kadar sıkı tutuyordu ki ne kadar cekmeye çalışsamda kurtulamıyordum.

Etrafıma baktığımda buranın Karabeyli konağı olduğunu gördüm. Beni Aslan'ın evine getirmişti.

Dışarda duran onlarca araba, onlarca insan vardı. Konağın kapısından girmeden elindeki silahı havaya kaldırarak ateşledi. Korkuyla çığlık atıp yere çökmek istedim, kolumdaki eli buna müsaade etmeyip "yürü" diyerek cekiştirmeye başladı.

Bacaklarım korkudan birbirine dolanıyor, adımlarımı doğru düzgün atamıyordum..

 

Gür çıkan sesiyle "AĞLARRR" diyerek bağırdı. Sertçe kolumdan tutup yere doğru fırlattı bedenimi. Dudaklarımdan çıkan acı inlemeyle dizlerimin ve ellerimin üzerine düştüm.

 

"TÖRELERİMİZE GÖRE BERDELDEN KAÇAN KIZIN HÜKMÜ NEDİR?"

 

Duyduğum sözlerle yüzümü kapatan saçlarımı geriye doğru verip karşıma baktım.

 

Aslanın kömür karası gözleri kilitlenmiş gibi gözlerime bakıyordu.. Derinden aldığı nefesler göğüsünü kaldırıp indiriyordu.

Göğü inleten sesiyle "Laaannn" diyerek bağırdı. Adımlarını bana doğru atarkenken gözlerini benden çekip arkamdaki adama baktı. Kaşları çatılmış yere basan sert adımları sıklaşmıştı..

Elindeki silahı adama doğru uzatıp "Sen" dedi gözlerinden ateşler çıkarken "Sen ona hangi cesaretle dokunursun" silahından çıkan sesle kulaklarımı kapatıp dudaklarımdan tiz bir çığlık sesi çıktı.

 

●●●●●●●●BÖLÜM SONU●●●●●

İki bölüm birden attım. Diğer bölüme gelmeyi unutma 😉

Buraya kadar gelip okuduysan bölüm hakkında düşüncelerinizi yazabilir misiniz.

 

Sessiz okuyucularımında düşüncelerini çok merak ediyorum.

 

Gelecek bölümden haberdar olmak istiyorsanız küçücük bir emoji dahi koymanız yeterli.

 

Bölüm geldiğinde beğenip haberdar edicem.

 

Ara ara kitappad çöküşe uğruyor o yüzden bölümleri wattpad uygulamasında atıyorum. Buraya giremezsiniz ordan okuyabilirsiniz.

 

İnstagram @aleysyam1

 

 

Bölüm : 05.11.2024 22:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...