
Kulaklığımı almadığıma şu an daha pişmandım. Bu, bugüne kadar yaşadığım en baskın duygu karmaşasıydı.
İnsanların neler yaşadığını bilmem için onlarla konuşmama gerek yoktu. Duygularını duymak bana bilmek istediğimden çok daha fazlasını veriyordu. Kütüphaneye doğru koşturan kalabalığın arkasından sakin bir şekilde yürümeye başladım. Aslında kendimi birazdan yaşayacağım duygulara hazırlamaya çalışıyordum. Ve kütüphanenin kapısına ulaştım.
Cesaretimi toplayıp içeri girme vaktiydi. İçeriye adım atmamla beraber insanların fısıldaşmalarının dışında yaşadıkları duygular üzerime saldırdı.
"Bu intihar değil."
" Biri onu bıçaklamış"
" Yazık oldu kıza."
" Acaba bi düşmanı mı vardı?"
Acı.. Ve daha çok acı. Merak, pişmanlık,heyecan, memnuniyet...
Evet memnuniyet. Buna çok şaşırmıştım. Başım daha çok ağrımaya başladı. Burayı hemen terk etmem gerekiyor.
Bu işin peşini bırakamazdım. Biri o kıza bilerek ve isteyerek zarar vermişti.
3 saat sonra:
Kütüphanedeki olay yüzünden bugün okuldan erken çıktık. Okul bahçesinde daha fazla duramam. Kızın ailesinin yaşadığı acı sadece beynime değil vücuduma da zarar veriyor. Sanki etimden et çekiliyor.
Polisler, ambulans, izleyiciler, okulun önünden geçen insanlar ve arabalar...
Buradan uzaklaşmam gerekiyor. Yönümü okul bahçesinin kapısına döndürdüm ve oradan hızla uzaklaşmaya başladım. Sığınağıma kaçıyordum.
Burada avcı değil avdım. Beynimdeki sesleri bir şekilde durdurmayı öğrendim. Ama tek yol kaçmak olduğu zaman da bekleyecek kadar salak değildim. Şu an bu durumda kaçmam gerekiyor mesela.
İzlendiğini hisseder ya insan. Şu an izleniyorum. Arkamı döndüğümde Alazla göz göze geldim.
ALAZLA GÖZ GÖZE GELDİM. BEN.
3 yıldır gizli gizli izlediğim,yaptığı herşeyden haberimin olduğu adamla göz göze geldim. Evet,adam. Alaz bizden 4 yaş büyük. Ünlü bir iş adamının tek evladı o. Tek gecelik bi ilişkinin meyvesi. Babasıyla görüşmediğini biliyorum. Bazı geceler yer altındaki bir depoda dövüştüğünüde. Onun duygularını duyamıyorum. Herkes kalabalıkken o da benim gibi yapayalnız. Aramızdaki fark onun çevresinde benim hiç sahip olamadığım kadar insan var. Herkesin duygularını duyabilirken ona sağırım. Bunu liseye başladığım ilk gün fark ettim. O günden sonra da hep gizli bir şekilde takip ettim onu.
Konunun çok dışına çıktım. Şu an koşar adım yürüyorum. Sığınağıma gitmem gerek. Evim bi ara sokakta, bir apartmanın bodrum katı. Orayı kendime göre düzelttim. Kendi duygularımı duyduğum tek yer orası. İnsanlardan uzak ve kendimle baş başa.
Eve girdiğim gibi mutfağa yöneldim. Açım. Her zaman açım aslında. İnsanların duyguları beni acıktırıyor. Enerjimi sömürüyor. Önce markete gitmem gerek galiba. Ekmek ve evin bir kaç ihtiyacı için.
Kapıya çıkmamla bir çığlık duymam bir oldu. Ardından iniltiler... Ara sokaktan geliyordu sesler.
Şehvet,faydalanma isteği,cinsel ihtiyaç... İğrenç bi çok duygu...
Üzerime doğru çevrilen şaşkın ve meraklı bakışlara rağmen koşmaya başladım. Benliğimi kaplayan acının götürdüğü yere gidiyordum.
Bu sefer av değil,avcıydım...
Çığlık bunları düşünürken biraz gerisindeki adam elindeki cihaza şu cümleyi söylüyordu;
" Evet efendim Alfa görev için hazır ."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |