3. Bölüm

SIĞINAK

Neslihan Taş
lethee

Bir kaç dakikadır olduğum yerde mıhlanmış karşımdaki manzaraya bakıyordum. Kızın çığlıklarını,içindeki o derin ve uçsuz bucaksız korkuyu dinliyordum. Adamın vahşi hareketlerini, kızın geriye kaçışını izliyordum. Kızın duygularını duyamasaydım bile o içli içli çığlıkları bana kendimi berbat hissettirirdi. Buna eminim.

 

Adamın kıza attığı tokatla geldim kendime. Eli kemerine gitmişti şerefsiz herifin. Kemerini çözdü ve yüzündeki iğrenç gülümseme bir kat daha genişledi. Kızsa olabilecekmiş gibi daha da titremeye,daha fazla ağlamaya ve daha fazla bağırmaya başladı.

 

Sert ve tok bir ses bağırdı adamın sağından:

"Elerini çek kızın üzerinden!"

Kafası ağır bir şekilde sağına döndü adamın. Keskin bir endişe sardı beynimin etrafını. Endişelendirmiştim kendini avcı sanan avı. Şu an göz gözeydik. Sesin sahibinin kendim olduğunu anlamam tam da o anda oldu. Sesim ilk defa o kadar tok ve sert çıkmıştı. İnsanlarla iletişimi kesmek için genelde soğuk konuşurdum ama ilk kez bu kadar istediğim gibi çıkmıştı.

 

Gülümseyerek baktım adamın gözlerinin içine. Bedenindeki rahatlamayı iliklerime kadar hissettim.

 

"Sana da yer var yavrum. Gel sende katıl bize. "

 

Kanımın donduğunu hissettim ve aynı zamanda kızın gözlerindeki endişenin artışına bir kez daha şahit oldum.

 

"Neden olmasın? " diyerek adama doğru yaklaşmaya başladım. " Önce benimle başlamak istemez misin?" dedim gülümseyerek. Yüzündeki memnuniyet o kadar iğrençti ki. Gülümsemekte zorlanıyordum. Yüzüme yapışmıştı sanki bu iğrenç gülümseme.

 

Adam mırıldanarak bana doğru yaklaşmaya başladı. Şu an yapmam gereken tek şey gözlerimi kapatıp kendimi kızın acısına odaklamak ve o acıyı daha da harmanlayıp adama aktarmaktı.

 

Adam elini boynuma doğru yaklaştırdı elimi omzuna koydum sakince. Gülümseyerek biraz daha yaklaştım leş kokan vücuduna. Gözlerimi kapattım ve acıya odaklandım. Adam beni öpmesine istediğimi düşünmüştü, o pis nefesini biraz daha yaklaştırdı yüzüme. Kızın yaşadıklarını düşünmeye başladım. Kızın acısıyla beraber kendi hissettiklerimi ekledim ve adamın omzuyla boynu arasındaki çıplak kısma elimi daha çok bastırıp içimdeki bütün negatif duyguları vücuduna aktardım.

 

"Ahh...n-ne nee yapıyorsun,aahh" inliyordu adi herif. Sarhoş olmasına rağmen hala karşımda ayakta duruyordu. Acıyı bir kat daha artırdım. Yaptığım şey onun yaşadığı duyguyu harlayıp ona daha derin olarak aktarmaktı. Önümde diz çöktü. Ağlasın istiyordum. Yalvarsın. Acı çeksin. Acı peşini hiç bırakmasın istiyordum.

 

"L-lü-lütt-fen lütfen bırak ahh!! Yalvarırım bı-bıraaakk!" Ağlıyordu karşımda.

 

Şimdi asıl yapmam gerekeni yapacaktım.

 

"Kalk." dedim. Başımı hafif soluma döndürdüm ve kızın gözlerinin içine baktım.

 

Şaşkınlıktan göz bebekleri büyümüştü. Tir tir titriyordu. Acı bitmişti ama endişe hala yerindeydi. Buna ek olarak şaşkınlık. Anında ayağa kalkmaya çalıştı. Yürümeyi yeni öğrenmiş bir çocuk gibiydi. Üçüncü denemesinde kalktı ayağa. Yeşil gözlerini gözlerime dikti hafif bir çekingenlikle.

 

"Gel." dedim.

Yanıma doğru adımladı ürkek adımlarla ve hemen yanımda durdu. Bunları yaparken aynı zamanda adama acıyı daha da artırarak aktarıyordum.

 

Gözlerimi adama odakladım.

 

"Özür dile hemen. "

Adam yalvararak özür dilemeye başladı.

 

"Lü-lütfeen durmasını söyle. Yall-yalva-yalvarırım durdur onu. Öldürecek beni lütfen ya-yardım et." diye yalvardı kıza bakarak.

 

Gözlerimi tekrar kıza çevirdim.

 

"Tamam. Bırak ölecek."dedi titrek ve korkmuş bir sesle.

Ellerimi çektim adamın omuzlarından arkamı döndüm. Adam yere kapaklandı ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. Yürümeye başladım. Kız şaşkın şaşkın adamın haline bakıyordu. Onu burada bırakamazdım.

 

"Yürü. " Dedim.

İstifimi bozmadan yürümeye devam ettim. Biraz sonra arkamdaki adım seslerini duydum. Koşar adım bana yetişmeye çalışıyordu. Adımlarımı yavaşlattım bana yaklaşmasına izin verdim. Şu an yan yana yürüyorduk onunla. Ara sokaktan çıkmak üzereyken üzerimdeki montu çıkarıp ona uzattım. Üzerindeki kazağı yırtmıştı şerefsiz herif. Şaşkınlıkla elimdeki monta baktı. Ellerini tutup montu avucuna bıraktım.

"Giy şunu. Bir kez daha böyle bir şey yaşamak istemeyiz değil mi?" Deyip gülümsemeye çalıştım. Şu an özürlüye benzediğimi falan düşünmüştüm. Ben gülümsemezdim ki. Hızla başını salladı ve montu üzerine geçirdi. Beden ölçülerimiz aynıydı büyük ihtimal.

Ona dönüp:

"Bakkala gireceğim,yiyecek bir şeyler almam gerek. Beni burada bekle. Ya da gitmen gereken bir yer varsa gidebilirsin."

 

Yine o cılız ve ince sesiyle konuştu:" teşekkür ederim"

 

"Önemli değil teşekkür edilecek bir şey yok. " Deyip bakkala girdim. İki ekmek ve yiyecek bir kaç şey daha aldıktan sonra çıktım bakkaldan. Bakkalın biraz ilerisinde beni bekliyordu. Onu umursamadan yanından geçtim ve eve doğru yürümeye başladım. Peşimden geliyordu. Apartmana girdim ve yönümü aşağı doğru çevirdim. Şu an tedirgin olduğunu hissediyordum. Ama peşimden gelmeye devam etti. Kapının önüne gelince anahtarı deliğe sokup kapıyı açtım. Ona geçmesi için yol verdim. Gidecek yerinin olmadığını da anlamış oldum. Kim bir adamı bir dokunuşuyla ağlatan birinin peşinden korkusuzca gelirdi ki? Ya bir casustu, ki bu konuda idmanlıydım. Ya da gerçekten gidecek yeri yoktu.

 

İçeriye şaşkın şaşkın bakmaya başladı. "Burası çok,çok..."

"Ürkütücü" diye tamamladım sözünü. Hızla başını salladı. Kaşlarımı kaldırıp yüzüne diktim gözlerimi.

"Güzel"

Tepkisi beni şaşırtımıştı açıkçası. Fazla zayıf ve masum duruyordu. Evim güzel değil, ürkütücüydü. İçten içe memnun olmadım diyemezdim tabi, o evime gelen ilk insandı. Sığınağıma kimseyi getirmezdim ben.

Oturması için koltukları gösterdim bir elimi havaya kaldırıp geçmesi gereken yönü gösterirken. Tebessüm etti ve gösterdiğim tarafa doğru ilerleyip koltuklardan birine oturdu.

 

Karşısındaki koltuğa oturdum gözlerine bakarak "adın ne " diye sordum.

"Sedef, senin adın ne?"

"Çığlık " ismimi duyunca hafif açık olan dudaklarını kapatıp kafasını aşağı yukarı salladı. Beğendiğini biliyordum.

"İsmin çok güzel. " teşekkür ederek ayağa kalktım ve mutfağa yöneldim. İki sandviç yapıp geri döndüğümde bıraktığım yerde boşluğa bakarak oturuyordu. Ona yöneldim elimdeki sandviçi ona uzattım. Kafasını kaldırıp irkilerek bana döndü. Bu gün yaşadığı şeyler kolay değildi. Biliyordum. Dalgın bir şekilde elindeki sandviçi bitirdi ve tekrar teşekkür etti. Dinlenmesi gerekti.

"Sana yatacağın yeri göstereyim " diyerek ayaklandım.

" O yaptığın neydi,o adamı nasıl önünde diz çöktürüp ağlattın?"

Bu soruyu bekliyordum. Ama bu kadar çabuk değil. Ona doğru döndüm.

Gözlerinin içine bakarak " Bu konuyu yarın konuşalım yaşadıkların kolay şeyler değil. Dinlen biraz ". Diyerek ona tekrar arkamı dönerek yatacağı odaya girdim. Yorganı açtıktan sonra arkamı dönerek çıktım odadan. Kapıyı kapatmak için elimi kapı kulpuna uzattım. Tam kapatacağım sırada bağırarak " açık kalsın! Yani,şeeeyy açık kalsa olur mu?"diye sordu. Kafamı sallayıp kendi odama yöneldim. Yatağa girdim ve olanları düşündüm. Bu gün sürekli ilklerimi yaşıyordum. Sanki görünmez bir el hayatımın düzenini değiştiriyordu. Alaz geldi aklıma. Onunla göz göze geldim. Beni ilk defa fark etti. Yıllar boyunca çabalamalarıma rağmen varlığımı bile fark etmeyen adam bu gün gözlerini o okul bahçesinden çıkana kadar ayırmadı üzerinden. Göz kapaklarım yavaş yavaş kapanmaya başlarken Sedef'i düşündüm. Yaşadıklarını ve bundan sonra neler olacağını... Sonra da uyuyakalmışım zaten.

 

Gözlerimi açtığımda hava karanlıktı. Uyanmama sebep olan şey susamak ya da acıkmak değildi. Sedef'in hıçkırarak ağlamasına uyandım. Yatağımdan hızla kalkıp odasına doğru yürüdüm. Odanın kapısında duraklamak zorunda kaldım çünkü oda çok ağır bir şekilde hüsranla kaplıydı. Kendimi zorlayarak kapıdan içeri girdim yatağa yaklaşıp ona baktım. Cenin pozisyonunda omuzları sarsıla sarsıla ağlıyordu.

 

Yatağın önünde eğilip ona seslendim " Sedef,iyi misin?" Kafasını yavaşça kaldırıp gözü yaşlı bir şekilde bana baktı. Kafasını iki tarafa sallayıp kollarını boynuma sardı. Bu da çok farklı bir duyguydu. Çünkü insanlar benden kaçardı. Bana sarılmazlardı. Şaşırmıştım. Ellerimi yavaşça kaldırarak sırtına koydum. Ve tıpkı bir bebeği pışpışlar gibi ellerimi sırtında gezdirerek "tamam,hepsi geçti" diye fısıldamaya başladım. Ağlamaları bir süre sonra iç çekişlere döndü. Yavaşça benden ayrılıp yatağa uzandı ve fısıldayarak teşekkür etti yine.

 

Minik adımlarla odasından çıkıp tekrar yatağıma gittim. Bir süre etrafı dinledikten sonra uyuduğunu düşünüp gözlerimi kapattım ve kendimi uykunun sıcak ve huzursuz kollarına bıraktım.

 

Sabah alarmın sesiyle uyandım. İhtiyaçlarımı karşıladıktan sonra kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittim. Sedef mutfaktaydı ve masayı kuruyordu. Önce ufak bir şaşkınlık yaşadıktan sonra " günaydın" deyip sandalyeye oturdum.

" Bu kadar zahmete gerek yoktu. Uyusaydın keşke." Dedim.

Gözlerimin içine bakarak "olur mu öyle şey ben zaten genelde de bu saatte uyanıyorum" dedi. Başımı salladım ve kahvaltıma gömüldüm. Kafamı kaldırarak onu izlemeye başladım.

 

"Ailen var mı?"bu sorum onu afallatmıştı.

"Hayır " dedi başını olumsuz anlamda sallayarak.

" Kalacak yerin var mı?" çekingendi.

"Hayır " dedi yine. Bir anda başımı aşağı yukarı sallayarak

"Burada kal." Dedim. Bunu neden söylediğimi bilmiyordum ama söylemeliymişim gibi hissediyordum. Gözlerini şaşkınlıkla açarak "gerçekten mi" dedi. Başımı salladım tekrar " evet hem bende tekim, arkadaş olursun bana" kocaman gülümsedi. Yanaklarında iki çukur vardı. Gerçekten güzel bir kızdı Sedef.

 

Kahvaltı boyunca konuştuk. Uzun zaman sonra bir insanla bu kadar çok konuştum. Bu çok farklı bir his. Okuyormuş ve psikolog olmak istiyormuş. Anne ve babası o çok küçükken bir trafik kazasında ölmüş. Teyzesiyle yaşıyormuş ama teyzesi bundan bir kaç ay önce bir serseriyle evlenmiş. Adam onu sürekli dövüyormuş o da kurtuluşu evden kaçmakta bulmuş. Kaçtığı günün akşamında da o adamla karşılaşmış. Hikayenin gerisini biliyordum.

Dün kolundaki ufak çantayı fark edememiştim. İçindeki formalarını çıkardı ve giyinmek için odasına yöneldi.

"İstersen benim okuluma aldırabiliriz kaydını. Hem teyzenin kocası bulamaz o zaman seni. "

Gözleri parladı gülümseyerek "oluuurr" dedi. Bende gülümsedim, dudaklarımın yukarı doğru görünmez iki el tarafından çekildiğini düşündüm bir an. En son yıllar önce gerçekten gülümsediğimi hatırlıyorum. Onun ardından yaşadıklarım bana gülmeyi yasak kılmıştı.Bu çok farklı bir duyguydu. Gülümsemek...Sedef'i kendime çok yakın hissediyordum. Bir kız kardeşim olma ihtimali olsaydı ona karşı böyle şeyler hissederdim herhalde. Hemde bu kadar kısa sürede. İçindeki saf mutluluğu hissediyorum ve bu bana da pozitif enerji olarak geri dönüyordu. Ona bu gün evde kalmasını yarın beraber gidip kaydını yaptırabileceğimizi söyledikten sonra. Sonunda evden çıkabilmiştim. Apartmanın kapısını açtığım anda karşı binadan çıkan kişiyle şok oldum. O buradaydı.

 

Alaz Karacan karşımdaki binadan çıkıyordu. İrice açtığım gözlerimle ona bakıyordum. Sanki vücudum felç olmuştu. Şaşkınlıktan bir tepki bile veremedim. Her zaman boş olan gözlerini gözlerime uzun süre kitledikten sonra arkasını döndü ve sanki bundan bir kaç saniye önce bana bakan o değilmiş gibi rahat ve umursamaz bir havayla yürümeye başladı. Bende adımlarımı onunla arkamdaki mesafe biraz daha açılsın diye küçük ve kısa tutarak onu takip etmeye başladım.

 

Aynı saniyelerde onu takip eden adam eline yine o telsize götürdü ve şu sözleri söyledi:

 

"Evet efendim Alfa ilk deneyi başarıyla geçti. İkinci deney için plan uygulamaya koyuldu."

 

MERHABAA:))

Uygulamayı yeni keşfettim ve kafamdaki kurguyu sizinle paylaşmak istedim. Benimle bu yolda ilerlemek isterseniz çok sevinirim. Lütfen yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın;)

Bölüm : 08.12.2024 10:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Neslihan Taş / ALFA / SIĞINAK
Neslihan Taş
ALFA

89 Okunma

13 Oy

0 Takip
5
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...