@leydiasteria
|
Giray, Leyla’nın ardından hastaneden ayrılalı yarım saati geçmiş sayılırdı ama kafası dalgındı, genç kadının Ateş ile ne işi vardı? Leyla her ne kadar adres sorma olarak geçiştirse de inandırıcı gelmediğini itiraf etmeliydi. Leyla gibi birinin Ateş’in yanında ne işi vardı ki? Sevgili olabilirler miydi? Ya da arkadaş ya da sadece adres soran bir yabancıdan başkası değildi belki de. Birbiri ardına aklından geçen cümleleri dile dökmek istememişti, nedensizce adres sorma cevabına inanmayı tercih etmeyi seçse de zihni bunu didiklemeden durmayacak gibi görünüyordu. “Daha birkaç saattir tanıdığın kadına karşı ne bu merak oğlum ya, bir kendine gel git şirkete çalış sen en iyisi” diye kendi kendine söylenirken az ilerde kenara çekilmiş bir araba görmüştü, muhtemelen araba su kaynatmış olmalıydı göründüğü kadarıyla ön motor kapağı da açık duruyordu. Arabayı sağ şeritte uygun bir boşluğa yaklaştırıp arabadan indi. Arabanın ön kısmına doğru ilerlediğinde bugün yaşadığı üçüncü tesadüfe şaşkınlıkla bakarken önünde varlığından habersiz bir şekilde telefonla konuşan tanıdık simayı görünce istemsizce gülümsemişti. Bir değil iki değil, üçüncü karşılaşmalarıydı bu. Giray “Bu kadarı da tesadüf olamaz ya” diye söylenirken genç kadın telefonu kapatınca göz göze gelmişlerdi. Leyla şaşkınlıkla konuştu. “Giray Bey” Giray yaşadığı şaşkınlıktan genç kadının sesiyle sıyrılırken konuşmaya başlamıştı. “Araba bozuldu sanırım” “Öyle görünüyor, bir anda kaldım yolda… Yol yardımı da aradım ama bir kaza olmuş, gelmesi bir iki saati bulacak gibi” “Bir de ben bakayım isterseniz” Leyla hayretle karışık merakla sordu. “Anlar mısınız ki?” Giray da “Lise yıllarında tamirhanede çalışmıştım, bir bakayım ben” diye karşılık vermişti. “Zahmet olmasın size” Giray tebessümle “Lafı bile olmaz” diye karşılık verirken üzerindeki ceketini çıkarmış, arabasının üzerine bırakacaktı ki Leyla’nın elleri araya girmişti. “Arabanın üzeri tozdur şimdi leke olmasın ben tutayım” “Yorulmayın ya” dese de Leyla uzanıp almıştı ceketi eline. Giray “Neyse ben şu arabaya bir bakayım” diye karşılık verirken bakışlarını zor da olsa genç kadının gözlerinden ayırıp arabaya yönelmişti. Leyla şaşkınlıkla olanı biteni izlerken genç adamın sesi duyulmuştu. “Leyla Hanım rica etsem bir marşa basabilir misiniz?” dediğinde Leyla’nın “Tabi” diye karşılık verdiğini duymuş, ardından da arabadan garip bir homurtu ile birlikte kesik bir ses geldiğini duymuştu ki o da çok sürmemişti zaten hemen kesilmişti. “Bulabildiniz sorunun ne olduğunu?” “Anladığım kadarıyla motordan kaynaklı, tamirhane görmeden düzelmez” Leyla “Anladım” diye mırıldanırken genç adamın eline bulaşan yağ lekesini silmesi için çantasından çıkardığı mendili Giray’a uzatmıştı. “Eliniz için yağ olmuş da alın lütfen” Giray “Ben hallederdim” diye itiraz edecek gibi olsa da genç kadının ricasını geri çevirmemiş ve mendili almıştı. Mendille elini silip yolun kenarındaki çöp kutusuna attıktan sonra genç kadının elindeki ceketini alıp giymişti. “Yol yardım gelinceye kadar burada mı bekleyeceksiniz?” Leyla “Bir taksi bulurum bulamaz…” diye karşılık verirken cümlesini genç adamın aceleci cümlesi yarıda kesmişti. “Ben bırakayım sizi” “Benim yüzümden yolunuzdan olmayın şimdi” Giray gülümseyerek “Yolumuz aynı gibi yani aynı yöne gidiyormuşuz zaten” dedi arabaların yönünü işaret ederken ve peşinden de ekledi. “Siz nereye gidiyordunuz sabahki pastaneye mi?” “Evet oraya gidecektim” Giray “Benim yolumda oradan geçiyor yani sizi bırakabilirim” dedi ve yanlış anlaşılmamak adına devam etti. “Rahatsız olmazsanız tabi” Leyla sessizliğinin genç adam tarafından yanlış anlaşılmaya mahal verdiğini fark ederken konuşmaya başlamıştı. “Rahatsız olacak bir şey yok ki, size zahmet olmasın diye demiştim” “Olmaz, bana zahmet olmaz” Leyla tebessümle “O zaman ben arabayı kilitleyeyim” diye karşılık verirken arabasına doğru ilerlemişti. Ceketini alıp arabayı kilitledikten sonra arkasını döndüğünde Giray’ı arabanın ön yolcu kapısının önünde bulmuştu. Şaşırmıştı ama bir şey demeden genç adamın kendisi için açtığı kapıdan geçip ön koltuğa oturmuştu. Kapı yavaş bir hamleyle ardından kapanırken Giray şoför koltuğuna geçmiş, oturmuştu. İkisi de sessizce emniyet kemerlerini taktıktan sonra genç adam arabayı çalıştırmış ve pastaneye doğru yola çıkmışlardı. Aradan geçen zaman diliminde sessizlik bir mızrak misali keskinliğe bürünürken Leyla kendi tarafındaki camı indirip içeri hava girmesine izin vermişti. “Orkideler için teşekkür ederim, bugün gelmişlerdi çok güzeller” “Rica ederim, beğenmenize sevindim” dedi ve ekledi. “Bugün sabah sizi gördüğüm pastane sizin mi?” “Annemindi” dedi sakince. “Şimdi teyzem ilgileniyor” “Şimdi nerde anneniz?” “Hayatta değil” Giray içinden kendi yaptığına kızarken söylenmeyi de ihmal etmemişti. “Aferin Giray aferin, senin açtığın muhabbete sorduğun soruya…Tövbe tövbe” diye ağzının içinden mırıldanmıştı. “Kusura bakmayın ya ben de böyle sormuş bulundum” Leyla tebessümle “Kusurluk bir şey yok Giray Bey” diye karşılık vermişti. “Kalp doktoru olmak nasıl bir şey?” Konu tatsız konudan uzaklaşsın diye sorulmuş öylesine bir soru olduğunu farkındaydı Leyla, o yüzden üstelememiş ve sorulan soruya odaklanmıştı. “İnsan bedeni için en kıymetli organlardan biri, defalarca elimde atışını hissetmiş olduğumu da düşünürsek fazlasıyla tuhaf ama insanlara faydalı olmak çok çok kıymetli tabi ki” “Gerçekten de öyle olmalı çok şanslısınız” Leyla merakla “Siz, siz ne iş yapıyorsunuz?” diye sormuştu sohbeti devam ettirmek adına. Giray tebessümle “Fındık ürünleri ve inşaat sektörüyle ilgileniyorum, iki şirketim var” diye karşılık vermişti. “Fındık sever misiniz?” “Alerjim var istesem de tüketemiyorum maalesef” “Anladım” dedi ve ekledi. “Kahve sever misiniz peki ya da çay?” “Severim, siz sever misini peki?” “Severim ama yalnız içmeyi sevmem” Leyla gülümseyerek “Sizde haklısınız aslında yalnızken keyfi pek olmaz” diye karşılık verirken Giray yoldan içeri sapıp mahalle arasına girmişti. Birkaç dakikalık yolculuğun ardından pastanenin önünde durmuşlardı. “Buraya kadar getirdiğiniz için teşekkür ederim” “Rica ederim” “Size bir şeyler ikram etseydim işiniz yoksa tabi o kadar yardım ettiniz bana sonuçta” Giray tebessümle “Yardım için değil ama bir çayınızı içebilirim aslında” diye karşılık verirken araya giren telefon sesiyle konuşmaları bölünmüştü. Giray yaka cebinden telefonu çıkardığında kuzeni Emir’in aradığını görmüştü. “Rahatınıza bakın lütfen konuşun siz” diye karşılık verirken Giray telefonu açmıştı. “Efendim kuzen” “Kuzen umarım müsaitsindir çünkü hemen gelmen lazım” Giray merakla sordu. “Ne oldu?” “Şantiyede işçiler kavga etmişler neden bilmiyorum da bende çıkamıyorum görüşmeye adamlar gelecek biliyorsun” “Biliyorum bende şirkete gelecektim tamam neyse ben geçerim şimdi şantiyeye, bakarım ne olup bittiğine” “Tamam bana da haber et olur mu?” Giray “Olur tamam görüşürüz” dedikten sonra telefonu kapatmıştı. “Bir çay sözüm olsun size olur mu daha sonrası için?” Leyla “Olur, olur tabi siz işinize bakın lütfen” dedi ve ekledi. “Umarım kötü bir şey yoktur” “Şantiyede bir sorun olmuş da bir gidip bakmam gerek” Leyla tebessümle “O zaman size kolay gelsin, tekrar teşekkür ederim bıraktığınız için” diye karşılık vermiş, ardından da arabadan inmişti. Giray da Leyla pastaneye girene kadar beklemiş, sonrasında da şantiyeye doğru arabasıyla yol almaya başlamıştı. |
0% |