@leydiasteria
|
Giray hastanenin karşısındaki hastaneye ait otoparka arabasını park etmiş, ardından da arabadan inip hastane bahçesindeki merdivenlere doğru yürümeye başlamıştı. Görünürde amacı tahlil sonuçlarını öğrenmekti istese hastaneye gelmeden de öğrenebilirdi ama o zaman Leyla’yı göremezdi o yüzden gün içindeki son toplantıyı Emir’e bırakmış, kendisi de soluğu hastanede almıştı. Bunu yaptığına inanamıyor olabilirdi ama aklından çıkmayan o bakışlar, çimen yeşili gözler ona başka şans tanımamıştı. Kolundaki saate baktığında saatin 1’e geldiğini görmüştü, öğlen tatilinin bitmesine az kalmıştı. Leyla’nın odasında olabileceği ihtimalini düşünerek asansörlere yönelmiş, asansöre binip birkaç saniye içinde Leyla’nın odasının olduğu kata ulaşmıştı. Koridordaki danışmada da kimse yoktu, genel olarak ise koridorda sessizlik hakimdi. Giray ezbere bildiği odanın kapısına doğru ilerledi, tam kapıyı çalacaktı ki arkasından seslenen görevlinin sesiyle duraksadı. “Giray Bey, tahlil sonuçlarınız için geldiniz sanırım” “Evet, evet tahlil sonuçları için geldim de Leyla Hanım yok galiba” “Az önce hastanenin kafeteryasındaydı” diye karşılık vermişti Leyla’nın sekreteri Esin. “Anladım, teşekkür ederim” “İsterseniz odada bekleyebilirsiniz” Giray tebessümle “Yok ben daha sonra tekrar gelirim” diye karşılık verdikten sonra ilk hedef olarak hastanenin kafeteryasına inmek için merdivenlere yönelmişti. Çok geçmeyen birkaç dakikanın ardından kafeteryanın giriş kapısına geldiğinde oldukça geniş ve konforlu tasarlanan dinlenme alanında ve kafeteryada gözlerini gezdiriyordu ki kafeteryanın arka bahçeye açılan cam kapısından bahçedeki çardakta oturan genç kadını bulmuştu göz bebekleri. Saçlarını mavi renk bir fularla gevşek bir şekilde bağlamış, dünün aksine bugün daha koyu tonlarda bordo renk V yaka uzun kollu bir bluz ve siyah renk diz üstünde bir etek tercih etmişti, tüm bunların üzerinde de bembeyaz doktor önlüğü vardı ve kucağına aldığı minik yavru kediyi seviyordu. Sadece birkaç dakika olduğu yerde izlediği bu manzaranın tadını çıkarmayı tercih etmişti; 3 dakika 10 saniye kadar… Ama böylece beklemenin kendisine bir faydası olmadığını farkındaydı o yüzden kafeteryaya doğru ilerledi. Dün arabadaki kısa yolculuk esnasında çay ve kahve sevdiğinden bahsetmişlerdi o halde bir fincan çay ya da kahve içmekten kimseye zarar gelmezdi ama kahvesini nasıl içtiğini bilmediği için riske atmayıp iki fincan çay sipariş edecekti. “Kolay gelsin iki fincan çay alabilir miyim?” “Tabi ki hemen hazırlıyorum siparişlerinizi Giray Bey, başka bir şey ister misiniz?” “Hayır çay yeterli” Ücretini ödedikten sonra tepsiyi alıp otomatik açılıp kapanan kapıya doğru ilerledi, kafeteryanın tam karşısındaki çardakta tek başına oturuyordu Leyla. Leyla yoğun geçen sabah ve öğle arasındaki gürültüden sıyrılıp kendini öğle arasında boş bulduğu bu çardağa bırakmıştı. Sabahtan beri epey yoğun geçmişti, öğleden sonrası da hem epeyce dolu sayılırdı hem de akşamüzeri emlakçıyla buluşup uzaktan kiralamış sayıldığı ama henüz yakından görmeye fırsatı olmadığı evini görmeye gidecekti, fotoğraflardan iyi görünüyordu ama bir de yakından görse iyi olurdu ona göre eşyalarıyla yüklü araç buraya gelmek üzere yola çıkacaktı. Teyzeleri buna biraz kızabilirdi ama yapacak bir şey yoktu, ev ev üstüne olmazdı ve kendine ait bir yuvası olmalıydı hem bu ev hastaneye de onlara da uzak değildi yani büyük kolaylık olacaktı. Kucağındaki kediyi usulca yere bırakıp gitmesine izin verirken hafifçe eğildiği yerden doğrulduğunda elinde tepsiyle kendisine doğru yaklaşmakta olan genç adamı görmüştü. Dünkü gibi takım elbise tercih etmiş olsa da genç adam için bugün ceket yerini beyaz gömlek üzerine siyah kolsuz yeleğe bırakmış görünüyordu. “Otursam rahatsız etmiş olur muyum Leyla Hanım?” Leyla genç adamı burada görmeye şaşırmış olsa da herhangi bir rahatsızlık hissetmediği için gülümseyerek “Yoo oturun lütfen Giray Bey ne rahatsızlığı” diye karşılık verirken Giray elindeki tepsiyi masanın üzerin bırakmış, ardından kendi de Leyla’nın karşısındaki boş yere oturmuştu. “Birbirimize bir çay sözümüz vardı, dün içme fırsatımız olmamıştı” “Bunun için mi geldiniz yani?” “Hayır aslında sizin için geldim” diye karşılık vermişti bir anda. Verdiği cevabı fark ederken bakışları Leyla’nın afallamış bakışlarıyla karşılaşması uzun sürmemişti. “Benim için mi?” “Evet yani hayır” diye karışık bir cevap verince Leyla istemsizce kıkırdamıştı. Genç adam hem şaşkın hem de tatlı görünüyordu zira. “Üstüme alınmıyorum o halde gelişinizi yani gelebilirsiniz tabi nihayetinde hastane sizin” Giray tam anlamıyla liseli aşıklara döndüğünü fark etmişti ama yapacak bir şey yoktu. Yeleğinin cebine koyduğu mor renkli fuları çıkarıp Leyla’ya uzatmakta bulmuştu çareyi. “Bu sizin galiba, dün arabamda düşürmüşsünüz” Leyla dün akşam birkaç dakika boyunca bu fuları aradığını net hatırlıyordu hatta kendi arabasında düşürdüğünü sanıyordu. “Teşekkür ederim bende dünden beri bunu arıyordum ama keşke zahmet etmeseydiniz buraya kadar bir fular için” Giray içinden “Gözlerin için, şu bakışın için bile yeter iste dünyaları getireyim bırakayım dizlerinin dibine” diye mırıldanmıştı bu cevap karşısında. Leyla henüz duymamıştı bu kalpten mırıldanışı ama düşünülmek hoşuna gitmişti. Giray tebessümle “İnanın hiç zahmet olmadı” dedi ve ekledi. “Çaylarımız soğumasın” Leyla “Haklısınız bence de soğumasın” diye karşılık verirken fincana uzanıp bir iki yudum içmişti. Birkaç dakika sakince çaylarını içip karşılıklı oturmuşlardı. “Size bir şey sorabilir miyim yani belki haddim değildir ama, cevaplamak istemezseniz de anlarım” “Siz sorun ben karar vereyim” “Dün akşam hastanenin kapısında yanınızda…” diye soru cümlesini tamamlamasına fırsat vermeyen bir telefon sesi yükselmişti aralarında. Leyla’nın telefonuydu, hastanenin acilindendi bu çağrı. “Efendim… Anladım tamam hemen geliyorum…” derken ayağa kalkmıştı. “Benim acil gitmem gerek, çay için teşekkür ederim fular içinde” Genç adam “Rica ederim” diye karşılık verse de Leyla onun cevabını duyamadan uzaklaşmak zorunda kalmıştı. Giray koşar adımlarla hastanenin içine giren Leyla’nın ardından bakarken banka geri oturmuştu.
|
0% |