Yeni Üyelik
10.
Bölüm

❤️10.Bölüm❤️

@leydiasteria

6.5 Yıl Önce (Devamı)

Lema dudaklarını aşkla örten dudakların varlığıyla sevdiği adamın kollarının arasında daha da sakinliğe kavuşurken Pamir hafifçe geri çekilmişti. Pamir şefkatle gülümseyerek alnını alnına yaslamış ve konuşmuştu.

"Seni zevkle sonsuza dek öpebilirim ama istersen şimdilik yürüyüşümüze devam edelim"

Lema olumlu manada kafasını sallarken "Haklısın hava almak iyi gelecek" diye mırıldandı ve genç adamın elini tutmasına izin verdikten sonra birlikte yürümeye başlamışlardı.

"Daha iyi misin?"

"Bir anlık sinir yüzünden gerildim öyle geçti şimdi, iyiyim"

"İyi ol onlar yüzünden kötü olmana dayanamıyorum gerçi seni üzen hiçbir şeye tahammülüm yok Lema"

"Sen varsan iyiyim ben şu anda olduğu gibi"

"Bu akşam benle burada kalsan"

Lema tebessümle "Aslında eve gitmek hiç istemiyorum çünkü biliyorum yeniden kavga edeceğiz" diye mırıldanırken Pamir elini bırakıp kendine çekmiş ve kolunu beline sarıp saçlarına bir öpücük bırakmıştı.

"Bende seni o eve göndermek istemiyorum, hatta hep benimle kalmanı istiyorum"

"Bunu daha önce konuştuk bunun için zaman var"

"Biliyorum ama bu seni istememe engel bir şey değil ne yapayım?"

"Ben o evin cehenneminde yanmaya alışkınım Pamir, dert etme"

"Seni aşkımızdan başka bir şey yakıp kavursun istemiyorum"

"İçimdeki en büyük ateş o zaten... Bu aşk benim damarlarımın içindeki kanı bile yakıp kül ediyor"

"Seni o kadar çok seviyorum ki"

Lema "Ben daha çok... Her şeyden çok" diye karşılık verdi ve bir süre sessizce ormanda yürüdükten sonra ormanın diğer tarafındaki yola geçiyorlardı ki Lema gördüğü yeşillikler arasında kaybolan göle çevirdi bakışlarını.

"Göle girelim mi?"

"Bu havada mı?" diye sordu Pamir şaşkınlıkla.

Lema kafasını sallayıp gülümserken "Evet bu havada ne varmış ki havada?" diye sordu.

"Hava 10 derece güzelim, göl muhtemelen havadan daha düşük bir sıcaklığa sahiptir"

"Olsun ben gireceğim"

"Lema"

"Sen istemiyorsan girme Pamir, ben gireceğim"

"Evdeki havuza girersin yüzmek istiyorsan"

"Ben burada yüzmek istiyorum, sen istemiyorsan yüzme canım burada beklersin"

"Lema donarsın"

"Bana ne belki ben donmak istiyorum olamaz mı?"

"Buna müsaade edebileceğimi sanmıyorum"

"Senden müsaade istediğimi de nerden çıkardın anlamadım sevgilim?"

"Sen kendini düşünmediğin zaman ben seni düşünmek durumundayım aşk müessesesi işte ne yaparsın?"

Lema "Çok tatlısın ama yemezler Pamir Faris" dedi ve ekledi. "Ben o göle gireceğim"

"Görelim bakalım nasıl gireceksin?"

Lema "Engel ol da görelim canım" diye karşılık verdikten sonra üzerindeki montun fermuarını indirirken bir yandan da gölün kıyısındaki tahta iskeleye doğru yürümeye başlamıştı. Montunu çıkarıp iskelenin üzerindeki direğin üzerine asmıştı.

"Lema"

"Boşuna nefesini tüketmesen mi sevgilim? Ben dediğimi yaparım biliyorsun"

Pamir "Biliyorum ama sende beni tanıyorsun" derken Lema bir anda ayakları yerden kesilince küçük bir çığlık atmak zorunda kalmıştı.

"Yaaaa... Pamir hayır ya... İndir beni çabuk..."

"Başka zaman olsa neyse de bu soğukta Şubat ayının ortasında bu göle girmene izin verir miyim sence?"

"Ya senden izin istemedim ki ben, indir beni ya bak bağırırım adam kaçırıyorlar diye"

Pamir muzip bir gülüşle karşılık verirken "Bağır sevgilim ama önce hatırlatayım bu ormanda sadece ikimiz varız, o yüzden muhtemeldir ki seni kimse duymayacak" diye eklemişti.

"Ya indir beni bir de omzuna attın"

"Diğer türlü rahat durmazsın ki işimi sağlama alayım dedim" derken Lema genç adamın omzuna vurmaya başlamıştı.

"İndir beni Pamir... Pamir kime diyorum ben ya?"

"Güzelim sesine yazık indirmeyeceğim seni, boşuna bağırma"

"Sana ne acaba ses benim değil mi? Gıcık ya gıcık ne değerli gölmüş ya"

"Değerli olan göl değil sensin, senin sağlığın o göl bu ayda geceleri buz tutuyor... Hava da soğuk üşütürsün"

"Offffffff!!!! Çok gıcıksın biliyorsun dimi?"

Pamir haylazlık ve karizmatik bir ses tonuyla "Aşk bazen gıcık olmaktır sevgilim, yani bende bilmiyordum yaklaşık bir dört aydır bunu öğrenmiş bulunuyorum senin sayende" diye mırıldanmıştı.

"Hadi tamam indir beni hadi bak eve yaklaştık zaten"

"Evin bahçesine gelelim indiririm"

"Tamam girmeyeceğim göle indir beni hadi"

Birkaç dakika sonra dağ evinin sınırları içine girdiklerinde Pamir, Lema'yı dikkatli bir şekilde omzundan indirmişti.

"Yüzmek istiyorsan alt katta havuz var, orada yüzebilirsin hiçbir itirazım olmaz"

"Ben gölde yüzmek istiyorum havuzda değil" dedi ve ekledi. "Şimdi ikisini de istemiyorum oldu mu?"

"Tam bir yeşil inat vakası yani... En sevdiğim"

Lema gözlerini devirip gençadamın taklidini yapıp "Sensin inat tamam mı? Sanki ben beni omzuma atıp taşıdım, gıcık" diye karşılık verirken adımlarını ahşap merdivenlere yöneltmişti. Evin cam kapısını aralayıp içeri girdiğinde karşı duvarın dibinde telefon ve telefonunun parçalarını görünce oraya doğru ilerledi. Yerdeki parçaları alıp baktığında telefonun ekranının paramparça olduğunu görmesi uzun sürmemişti. Dağılan arka kısımdan sim kartını, hafıza kartını çıkartıp geri kalan parçaları mutfaktaki çöp kovasına atmıştı.

"Yeni bir telefona ihtiyacım olacak... Neyse artık alırım yenisini" diye mırıldanırken Pamir'in ayak seslerini duymuştu.

"Arayan olursa ulaşılamıyor olacağım, sanırım şu an ihtiyacım olan şey bu"

"İstersen benim telefonuma takabilirsin"

"İstemiyorum kalsın ama tabletini kullanabilirim, şu kalan ödevime devam edeyim"

Pamir "Yerini de şifresini de biliyorsun sevgilim" diye karşılık verirken Lema az ilerdeki cam dolaba doğru ilerleyip tableti aldı ve L koltuğa doğru yürüdü. Koltuğa oturup ayaklarını uzatırken tableti açmış ve kendi doğum günü tarihini girmişti şifre olarak. Ardından da ödev hazırlamak için kullandığı simülasyon uygulamasına girip kaldığı yerden çalışmaya başlamıştı.

Pamir telefon konuşmasını sonlandırıp elinde iki kahveyle odaya geri döndüğünde hava epey kararmış, gökyüzü kendini karanlığa teslim etmişti. Lema'yı da gözleri kapalı başı oturduğu koltuğun sırt kısmına yaslı bir halde bulmuştu. Muhtemelen çalışırken uyuyakalmıştı genç kadın. Elindeki kahve fincanlarını orta sehpanın üzerine bırakmış ve genç kadının yanına doğru ilerlemişti. Tableti almak için eline uzanmıştı ki Lema gözlerini açmıştı.

"Sen uyumamış mıydın? Uyudun sanmıştım bende rahat uyu diye tableti alayım dedim"

Lema gülümseyerek "Ekrana bakmaktan gözlerim yoruldu da dinlendireyim dedim" diye karşılık verirken uzandığı yerden doğrulmuş ve uzattığı ayaklarını yere indirmişti.

"Yoruldun mu?"

Lema gülümsemiş ve önündeki tableti göstererek "Biraz ama az kaldı şunu bitirmem lazım" diye karşılık vermişti.

Pamir gülümseyerek "Biraz dinlen sonra devam edersin bak kahve yaptım" diye karşılık verirken genç kadının kucağındaki tableti almış ve orta sehpanın üzerine bırakmıştı.

Lema hafifçe esneyip tebessüm edip "Valla iyi olur gözlerim dinlensin biraz, simülasyonda son iki koreografi kaldı zaten" diye mırıldanırken genç adamın yaptığı kahveden bir iki yudum almıştı.

"Kahve iyi geldi sevgilim sağ ol"

Pamir gülerek "Ne demek güzelim bizde hizmet sonsuz" diye karşılık verirken muzipçe göz kırpmayı da ihmal etmemişti.

Lema muzipçe "Hmmm demek öyle" diye mırıldanırken bakışlarını yanındaki geniş boşlukta oturan genç adama çevirmişti. Kahvesinden bir koca yudum daha alıp dilini dudaklarında gezdirmişti. Her hareketinin genç adam tarafından izlendiğini biliyordu ve bundan inanılmaz keyif duyuyordu.

"Nasıl hizmetleriniz var mesela? Öğrenebiliyor muyum?" diye sorarken oturduğu yerden doğrulmuş ve genç adamla aralarındaki mesafeyi yok edip dizine oturup kollarını boynuna dolamıştı.

"Hizmetleriniz hakkında bir ön bilgi alabilir miyim peki?"

"Zevkle yardımcı olabilirim isterseniz"

Lema gülümseyerek "Yani biraz yorgunluğumu alsanız hiç hayır demem doğrusu" diye karşılık verirken burnunu burnuna sürterken genç adam da yanağını genç kadının yanağına sürtmüştü. Genç adamın kirli sakallarının yanağına dokunduğu yerler hafifçe gıdıklanmış olsa da Lema bundan asla rahatsız değildi. Lema hafifçe eğilip genç adamın adem elmasına dudaklarını bastırmış, ardından da çenesine bir öpücük bırakıp geri çekilmişti. Boynuna doladığı kolların sahibi ellerini Pamir'in ensesindeki saçlarda gezdiriyordu.

Pamir aşkla gülümseyerek sesindeki şefkatle genç kadının saçlarını okşarken "Sana bütün gece karışmamış, dokunuşlarınla aklımı yitirmemiş gibi hasret dolu olmam normal değil yani olmamalı" diye mırıldandı.

Lema tek elini genç adamın ensesinde gezdirirken diğer elinin parmaklarını da yüzündeki kirli sakallarında gezdiriyordu. "Buna bir isim konmuş aslında aşk diye, iki insanın birbirine karşı duyduğu hislerin bitip tükenmeme hali... Aşk insanı sevdiğine karşı doyumsuz hale getiriyor, bu müthiş bir şey... Sürekli bütün olmak ve tamamlanmak için yanıp tutuşmak ve bunları sadece bir kişi için hissetmek daha da büyüleyici"

Pamir "Benim büyüm sensin o halde..." diye mırıldanırken Lema'nın dudaklarına uzanmıştı ki Lema geri çekilip heyecanla tablete uzanmıştı genç adamın dizinden kalkmadan.

"Bir öpseydim ama" diye bir mırıltı dolmuştu Lema'nın kulaklarına. Genç adamın kedi gibi mırıldanışı kıkırdamasına sebep olurken tabletin kapanan ekranını açmıştı.

"İlk sen göreceksin hazır mısın? Yani nasıl oldu bilmiyorum ama iyi olmuş gibi hissediyorum"

Pamir gülümseyerek "Sen yaptıysan onun kötü olma ihtimali yok ki" diye mırıldanırken elini yanağına götürmüştü. Lema yanağını okşayan elin avucuna bir öpücük bırakmış ve önündeki tablete dönmüştü, Pamir'in ona böyle güvenmesi çok hoşuna gidiyordu inkar edemezdi.

"Çok seviyorum seni"

Pamir gülümseyerek "Ben daha çok" dedi ve ekledi. "Hadi göster bakalım merak ettim benim sevgilim neler yapmış?" diye de eklemişti. Saniyeler sonra da Lema tablette simülasyon olarak hazırladığı baskın olarak ikili ama onlara eşlik edecek on kişilik dansçı ekibinden oluşacak dans gösterisini oynatmaya başlamıştı. On kişilik kalabalık sahnede gelişi güzel dağılmış görünüyordu, ana karakter olan iki dansçı da kalabalığın içindeydi ama gözleri bağlı olduğu için ikisi de birbirlerini görmüyorlardı. Aralarında bir ip görünüyordu sadece. Ve nereye giderlerse gitsinler o ip onları birbirlerine çekiyordu ama yine de tam manasıyla birbirlerine kavuşamıyorlardı ve genç kadın bir anda tavandan inen bir iple kalabalığın arasından kayboluyordu.

Lema merak ve heyecanla genç adamın yüzünde gezdirmişti bakışlarını. "Nasıl olmuş sence?" diye sormayı ihmal etmemişti. Bu hayatta Pamir'den önce tutkuyla bağlı olduğu bir şey varsa o da danstı genç kadın için. Ve kurduğu hayallere adım adım yaklaştığını bilmek ona çok iyi hissettiriyordu. Bu gururu sevdiği adamın gözlerinde görmek de ayrıca kıymetliydi çünkü o adam kalbinin tek sahibiydi ve her an yanında olacağını da biliyordu.

"Yani dans işlerinden pek anlamam ama güzel göründüğü kesin sevgilim tabi bunu canlı hale getirince daha da muhteşem olacağına eminim, ayrıca merak ettiğim bir şey var"

"Nedir?"

"İp vardı, o neden vardı yani ne yaklaşmalarına izin verdi ne de birbirlerinden uzaklaşmalarına"

"O ip aşkı simgeliyor, yani sunumda öyle geçecek... Burada toplumun içinde kurallarla ve yasaklarla imkansız hale getirilmeye çalışılmış bir aşk kurguladım ama sonuna karar vermedim daha kavuşsunlar mı yoksa sonsuza dek ayrılsınlar mı?"

"Bence hiçbir canlı sevdiğinden uzak kalmamalı güzelim, kavuşmak herkesin hakkı tabi ama ödev senin sonuçta bence en iyi seçimi yapacağına eminim"

Lema"Artık hangisi içime sinerse onu yapacağım bakalım ne çıkacak bende merak ediyorum" diye mırıldanıp aralarında kısa bir sessizlik oluşurken genç adam elindeki tableti alıp masanın üzerine bırakmıştı.

"Ödevlerle boğuşmak yeterli bence şimdi biraz birbirimizle ilgilensek" diye mırıldanırken kahverengileri siyaha çalmaya başlamıştı bile. Genç adamın bu bakışları sadece birkaç saniye sonra tutulacakları yangının işaretinden başka bir şey değildi ama bunu bilmek bile teninin karıncalanmasına neden olmaya yetiyordu. Ama o da her zamanki gibi genç adama neler yaptığını farkında bile değildi. Genç adama uçsuz bucaksız bir cennetin kapısını ardına kadar aralıyordu Lema hem de genç kadının aşkı onun kalbine düştüğü andan beri... Evet ilk andan beri onu kış bahçesinde gördükten sonra başlamıştı her şey ve zamanla durdurulamaz bir hal almıştı içindeki engin duygular.

"Sana yapmak istediklerimi bilseydin koşarak uzaklaşır mıydın benden diye düşünüyorum"

"Belki de sen benim sana yapabileceğim şeylerden kaçmak istersin sevgilim ama ben izin verir miyim bilemiyorum"

Lema'nın tanıdığı en ilk andan itibaren varlığını gösteren tutkulu, hırçın halleri ilişkilerinin boyut atlamasıyla daha da yoğun hale gelmişti ve Pamir onun bu hallerine bayılıyordu.

Pamir "Sana koşarak gelmenin ihtimallerini ararken senden nasıl kaçabilirim ki? Bir sen istediğin her şeyi yapmakta özgürsün bana" diye karşılık verirken çilek kokusunu doya doya soluyacağı boynuna yüzünü gömdüğünde Lema da yüzünü genç adamın saçlarına gömerken bir öpücük bırakmıştı ve çenesini yaslamıştı. Birbirlerinin kokularında bir süre sessizce demlenirken sadece birbirlerine düğüm olmuş kalp atışları ve şöminenin içinde yanan odunların çıtırtısı duyuluyordu. Genç adamın nefes alışverişleri boynundaki varlığını unutturmazken birkaç öpücük bırakmayı da ihmal etmemişti. Küçük bir kıpırdanmayla yüz yüze gelirken yangını başlatan ilk dokunuş Lema'nın dudaklarından gelmişti. Pamir beklediği işaretle dokunuşlarını belirginleştirirken genç kadının yüzünü avuçlarının arasına almış ve doyumsuzca öpmeye başlamıştı. Ama ne yaparsa yapsın genç kadına ne kadar yaklaşırsa yaklaşsın dokunursa dokunsun yetmiyordu ve yetmeyeceğini de biliyordu.

Lema'nın dudaklarından "Odamıza götür beni" diye dökülen mırıltıyla dizinde oturan genç kadını kucağına alırken dudakları yeniden dudaklarını bulmuştu. Ahşap merdivenleri soluksuz öpüşerek çıktıktan sonra odaya ulaşmışlardı. Bedeninin şöminenin önünde duran yün post ve yastıkların arasına bırakıldığını duyumsarken genç adamın geri kalkmasına izin vermemiş ve onu boynuna yeniden doladığı kollarıyla kendine çekmişti. Birkaç saniye sonra geri çekilen Pamir olmuştu.

"Senin bana gerçekten insafın yok ben anladım"

"Sana insaflı davranmayı sevmiyorum, elimde değil"

Pamir muzip bir gülüşle kaşını kaldırırken "Benimde sevmemem gerek sanırım" diye karşılık vermişti.

"Hatta daha fazlasına ihtiyacım olabilir, durmanı istemiyorum...." diye mırıldanırken uzanıp dudaklarını kısa bir öpücük bırakmıştı. "Aşkta insaf olmaz, özgürce yaşanır"

Pamir aşk, şehvet ve tutku dolu bir sesle "Gün ağarıp yeni bir gün doğana dek dokunuşlarımı hissetmediğin tek bir an olmayacak sana söz veriyorum güzelim" diye mırıldanmıştı.

Lema da "Sana dokunmadan durmayacağıma emin olabilirsin" diye karşılık verirken Pamir hafifçe üzerinde doğrulmuş ve onu izleyen yeşil bakışların önünde tek hamlede üzerindeki kazağı çıkarıp kenara atmıştı. Lema da dirseklerinin üzerinde doğrulup üzerindeki kazağı çıkarıp atmıştı.

"Sana spor salonunda spor yaptırmadığım kendimi tebrik etmem gerek" diye mırıldanırken Pamir'in muzip bakışlarla onu izleyen gözlerini farkındaydı.

"Gülme çok ciddiyim onlar benim ve benden başka kimse görsün istemiyorum, nasıl dokunan bensem gören de sadece ben olmalıyım"

"Bunu kaslarıma zaafın var diye algıladım"

"Senin olan her şeye zaafım var benim, varlığına bile zaafım var... Beni bu hale sen getirdin Pamir Faris"

"Bunun bin beterini bana sen yapıyorsun, o halde ödeştiğimizi bilmek güzel" diye karşılık verirken dudaklarını yeniden ona cenneti bahşeden dudaklara mühürlemiş ve sevdiği kadından aldığı karşılıkla birlikte aşktan ve tutkudan örülmüş huzurun sessizliğine bulanmış yeni bir gece inşa etmeye yemin etmişlerdi.

 

Loading...
0%