@leydiasteria
|
Lema elindeki menüyü masanın kenarına bırakırken Pamir ve Atlas da yanlarına gelmiş, sandalyeleri çekip oturmuşlardı. Atlas "Eee nasıl buldunuz mekânı? Ben havasını sevdim valla" diye konuşup bir sohbet başlatmıştı. "Tatile geldik azıcık canlanın ya" diye takılmayı da ihmal etmemişti. Pamir tebessümle "Kardeşim dur daha yeni geldik açılırız elbet" diye karşılık verirken bir yandan da tam karşısında oturan Lema'yı izliyordu. Asude "Karar verebildin mi canım ne yemek istediğine?" diye sormuştu. "Karar verdim bal kabaklı şekersiz cheesecake ve filtre kahve alacağım, acilen bir şeyler yemem gerek çünkü" diye karşılık verirken garsona seslenmiş ve garson elindeki işi halledip birkaç saniye içinde hemen gelmişti. "Biz dört kahve istiyoruz biri sütlü olacak... Bir de bal kabaklı cheesecake... Biraz acele edebilirseniz çok seviniriz" "Siparişlerinizi hemen getiriyorum" diyerek yanından ayrıldıktan birkaç dakika sonra siparişleri getirmiş, onlar kahvelerini içerken Lema da hem tatlısını yiyor bir yandan da kahvesini yudumluyordu. "Ne yapsak ki kahvelerimizi içtikten sonra dolaşsak mı biraz ne dersin Lema?" "Güzel olur, uzun zaman oldu buralara gelmeyeli zaten" "Şahane o zaman hadi bitirelim kahvelerimizi de gezelim, beyler" derken Pamir ve Atlas'a dönmüştü. "Size bize eşlik edersiniz herhalde değil mi?" Atlas elini uzatıp Asude'nin elini tutarken gülümseyerek "Sana zevkle eşlik ederim sevgilim" diye karşılık vermişti. "Siz ikiniz tüm tatil boyunca dut yemiş bülbül modunda takılmayacaksınız değil mi?" "Yok canım yani o kadar da değil konuşuruz bence" Lema omuzunu silkip gözlerini devirirken "Yani" dedi ve ekledi. "Hadi gidip biraz gezelim" diye karşılık vermişti. Asude neşeyle gülümseyerek "Hadi" diye karşılık verirken dördü birlikte yemek yedikleri masadan kalkıp otelin ortak restoranından çıkmış ve bahçede yürümeye başlamışlardı. "Hava da şansımıza serin ama yine de çok güzel" "Öyle valla şanslıyız" Lema gülümseyerek mırıldandı. "Eee düğün yaklaştı heyecan var mı?" "Valla bir ara koşturmaktan pek bir şey anlayamamıştım ama vakit daraldıkça bir heyecan gelmiyor değil" Asude tebessümle "Ama her şey hazır bir davetiyeler kaldı işte onlarda basımda" diye karşılık verirken telefonu çalmaya başlamıştı. "Davetiyelerden bahsederken davetiye mağazasının araması peki?" diye takılıp gülerken telefonu açmış, kısa bir süre konuşmuştu. "Aşkım ne oldu bir sorun mu var?" "Sorun değil de benim davetiye için yazdığım yazı vardı ya onun dosyası silinmiş, onu göndermemizi istediler de" "Şansızlığa bak" "Sorma sevgilim neyse ki yazının kopyası tablette vardı, tablette odada... Ben bir odaya çıkayım da tabletten iki dakikada göndereyim yeniden" "Dur sevgilim bende geleyim seninle" Asude tebessümle "İyi öyleyse" deyip Lema ve Pamir'e çevirmişti bakışlarını. "Siz etrafın keyfini çıkarın bizde şunu halledip geliriz" "Tamam canım siz halledin işinizi" Pamir "Lema haklı biz buralardayız" diye karşılık verince Asude ve Atlas yanlarından ayrılmış ve onları yalnız bırakmıştı. "Yürüyelim mi?" Lema esen hafif rüzgârın önüne düşürdüğü saç tellerini kulağının arkasına iliştirip kollarını göğsünde birleştirirken "Olur" diye karşılık vermiş ve yan yana yürümeye başlamışlardı. Bir süre sessizce etrafı izleyerek yürüdükten sonra sessizliği bozan Lema olmuştu. "Pamir" "Efendim Lema" "Bayıldığım gece magazin bizi haber yapmış sanırım" "Ben onları kaldırtmıştım sen nasıl öğrendin ki?" "Sanırım kaldırmakta pek başarılı olamamışsın, dün gece telefonuma bir mail gelmişti oradan öğrendim" "Ben fark edene kadar basıma girmiş ama öğrenince engel olmaya çalıştık halamla ama" Lema tebessümle "Önemi yok Pamir alıştım ben" dedi ve ekledi. "Ayrıca biz ne zaman bir araya gelip yana yana olursak bunlar yazılıp çizilecek kaçış yok" "Onların ne yaptığı umurumda bile değil, yeter ki sana bir zararları dokunmasın" "Göreceğimiz kadar zarar gördük aslında daha fazla ne yaşayabiliriz bilmiyorum zaten, artık yaşayıp göreceğiz" Pamir "Haklısın yaşamadan bilemeyiz" diye karşılık verirken ikisi de bıcır bıcır sesiyle yanlarında duran küçük kızla yürüyüşlerini durdurmak zorunda kalmıştı. "Lema Abla... Baba bak sana gösterdiğim videolardaki dans eden o abla... Lema Abla" diye neşeyle bağırmıştı küçük kız. "Kızım dur insanları rahatsız etmeyelim şimdi" Lema, küçük kızın neşeli haliyle gülümseyerek "Sen ne kadar güzelsin böyle? Sen beni dans videolarından mı tanıyorsun?" diye sorarken dizlerini kırıp küçük kızla boy boya gelmelerini sağlamıştı. "Evet" dedi gülümseyerek ve konuşmaya devam etti. "Ben senin dans okulunda dans dersi almak istiyorum" "Kusura bakmayın kızım size biraz hayran da bir anda sizi görünce böyle heyecan yaptı" Lema gülümseyerek "Kusurluk bir şey yok, böylesine güzel ve tatlı bir hayranımla tanışmak benim için büyük bir mutluluk" dedi ve bakışlarını küçük kıza çevirip konuşmaya devam etmişti. "Sen dans etmeyi çok mu seviyorsun?" "Çokkkk, biliyor musun sende çok güzel dans ediyorsun Lema Abla" "Yaa çok teşekkür ederim bunu duyduğuma çok sevindim ayrıca okulumda dans dersi almanı çok isterim, yakında İstanbul'da senin yaşındaki arkadaşların için açacağım bir dans okulu olacak bence orada ders alabilirsin" Küçük kız "Oleyyyy" diye neşeyle bağırıp havaya zıplamıştı. "Sana sarılabilir miyim peki?" "İstiyorsan tabi ki sarılabilirsin" Küçük kız küçük kollarını Lema'nın omuzlarına sarmıştı, sonrasında da usulca vedalaşıp babasıyla beraber yanlarından ayrılıp uzaklaşmaya başlamıştı. "Gözlerinin içi güldü resmen" "Çocuklar işte neşe kaynağı, insanı anlık da olsa sıkıntılarından uzaklaştırabiliyor işte" Pamir "Küçük bir kız çocuğunu kıskanacağım hiç aklıma gelmemişti biliyor musun?" "Anlamadım" "Ona sarıldın ya sana uzun zamandır sarılmadığım ve birbirimize ne kadar uzak olduğumuz gerçeğiyle yüzleştim sanırım" Lema şaşkınlıkla gülerek "Pamir ciddi misin sen?" diye sormuştu bakışlarıyla genç adamı süzerken. Pamir muzipçe gülümseyerek "Sence?" diye karşılık vermişti. "Çocuk gibisin gerçekten" "Eee o zaman sarılsana bana da ya da ben sana sarılayım izin verirsen tabi" "Gitmemden korktuğun için bana dokunmaktan çekindiğini söylemiştin, ne değişti?" Pamir "Bir şey değişmedi" dedi ve ekledi. "Sende değişen bir şey var mı peki?" "Gidip gitmeyeceğimi soruyorsan bilmiyorum, Pamir ben gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum o yüzden sana ne söylesem boş kalacak... Ne olursa olsun benim için bu kadar değerliyken sana bunu yapamam olan bu sadece" "Bende gelirim seninle yalnız gitmek zorunda değilsin ki" "Bizim asıl meselemiz kim kalacak kim gidecek mi sahiden?" Pamir buruk bir tebessümle "Konunun ne olduğu değişiyor belki de ama bir tek şey değişmiyor, o da canımızı acıtıp bizi ayırması" diye mırıldanmıştı. "Bunları konuşmasak olmaz mı? Yani en azından bugün, bunca yıl sonra sakin sakin zaman geçirsek? Olanı olmuşu olacakları düşünmeden duramaz mıyız?" "İstediğin buysa seve seve" "Evet bu, bence ikimiz için böylesi daha iyi olacak yani ben öyle düşünüyorum sen ne dersin?" Pamir tebessümle "Dediğin gibi en azından burada geçmişten, can acıtıcı şeylerden konuşmamak en iyisi belki de" diye karşılık vermişti. Lema tebessümle başını sallayarak karşılık verirken ikisi de yan yana yürüyüşlerine devam etmişti. Lema, Pamir ile yürüyüşlerinin ardından Asude ile birlikte otelin spa alanına geçmişlerdi, erkeklerde basket sahasında kendi aralarında oynayarak eğleniyorlardı. Lema ve Asude de buhar odasında oturuyorlardı. "Eee nasıl geçti yürüyüşünüz bakalım?" "Bildiğimiz yürüyüş işte Asude nasıl geçsin?" "Kavga etmediniz dimi?" "Aşk olsun Asude biz sürekli kavga mı ediyoruz?" "Hayır ama bu aralar pek de sağlıklı sayılmazsınız ondan dedim kuzum yanlış anlama" Lema gülerek "Sende haklısın ne diyeyim ki?" demiş ve eklemişti. "Anımız anımıza uymuyor maalesef ama burada tartışmamaya karar verdik, eskilerden konuşmak da yok" "Eee ne güzel işte ne iyi yapmışsınız?" "Göreceğiz kuzum bakalım iyi mi olacak kötü mü olacak?" dedi ve ekledi. "Ben çok bunaldım ya, bir de susadım, gidip bir şeyler alacağım sende ister misin?" "Yok kuzum sen bak keyfine, ben biraz daha buradayım" "Tamam canım ben oradan da masaja geçerim haberin olsun" Asude keyifle gülümseyerek "Tamam, sana keyifli masajlar" diye karşılık verirken Lema buhar odasının kapısını açıp dışarı çıkmıştı. Lema buhar odalarının karşı koridorundaki masaj salonuna geçmeden önce gördüğü ilk garsondan meyveli soğuk bir soda istemeyi ihmal etmemişti. Sipariş ettiği içeceğini beklerken etrafı incelemeye koyulmuştu. Turuncu renkli duvarlar çeşitli kanvas tablolarla süslenirken köşede konumlandırılmış dinlenme alanında da karşılıklı beyaz ikili koltuklar bulunuyordu, hemen önünde de cevizden yapılmış bir orta sehpa ve üzerinde vazoya koyulmuş canlı papatyalar vardı. Lema "Meyveli sodanız" diye seslenen genç garsonun sesiyle kendine gelirken uzanıp tepsinin üzerindeki soda dolu bardağı almıştı. "Teşekkür ederim" Garson koridorda gözden kaybolurken Lema da elinde tuttuğu bardaktan koca bir yudum almıştı zira fazlasıyla susamıştı. Bardağından bir yudum daha aldıktan sonra masaj odasına doğru ilerlemişti. Danışma masasında genç, güzel bir kadın oturuyordu. "İyi çalışmalar, acaba randevusuz masaj yaptırma şansım var mı?" "Teşekkürler, evet tabi boş odalarımız mevcut dilerseniz arkadaşlarımızdan birini sizin yönlendirebilirim" "Çok iyi olur" "O zaman sizi şuradaki 9 numaralı odaya alabilirim, siz geçin ben hemen arkadaşımızı yönlendiriyorum" Lema "Teşekkür ederim" diye karşılık verirken koridor boyunca ilerlemiş ve görevli kadının söylediği 9 numaralı odaya girmişti. Ortam mum hem yapay mumlarla hem de kokulu mum ve rahatlatıcı çeşitli tütsülerle doluydu. Tek tük yapılmış ve duvarlara hasır iplerle tutturulan rafların üzerini rengarenk sabunlar ve biblolar süslüyordu. Çok hafif de müzik duyuluyordu odanın içinde. Buhar odasından çıkarken soğuk almamak için üzerine giydiği bornozunu çözmüş ve üzerinden çıkarıp askıya asmıştı. Ardından da masaj yatağına yüzüstü uzanmış ve masözün gelmesini beklemeye başlamıştı. Pamir gülerek "Basket öyle oynanmaz Damat Bey öğrenin de gel kardeşim" diye takılarak elindeki basketbol topunu arkadaşına atmıştı. "Ne oldu sağdıç bey bir keyfiniz yerine gelmiş gibi" "Lema ile sakin olunca iyi oluyorum haliyle, onunla kötü olmayı sevmiyorum" "Tahmin edebiliyorum kardeşim ama ikiniz de kolay şeyler yaşamadınız ki... Şimdi yeniden hayata dönme zamanı, o da biraz sancılı olabilir haliyle" "Keşke Lema'nın içindeki o acıyı söküp alabilsem, onu her kötülükten değil ailesinden korumam lazım bunu çok net biliyorum artık" "Bir insanın kendini ailesinden korumak zorunda kalması çok acı" "Ama Lema için maalesef gerçek, biliyor musun hala şaşırıyorum... O kötülüğün, o sebepsiz nefretin arasında geçen bütün ömrüne rağmen hala sevgi dolu olması..." "Lema iyi biri çünkü, kalbi de tertemiz" Pamir meraakla sordu. "Acaba ne yapıyorlar?" "Spa salonuna gideceklerdi ya ama işlerinin hemen bittiğini sanmıyorum, zira kadınlar bakım sever keyfini çıkarmak isteyecekleri kesin kardeşim" "Haklısın, nasılsa yemekte bir aradayız" "Aynen öyle" "Ben yüzme havuzuna geçeceğim biraz yüzerim hem vakit geçer hem de biraz kafam dağılır" "Tamam gidip bir Asude'me bakayım sonra görüşürüz" "Git bakalım damat bey git" İki arkadaş basketbol sahasından çıktıktan sonra ayrı ayrı yönlere doğru gitmişlerdi. Pamir önce hızlıca bir odasına uğramış havlusunu almış, sonrasında da yüzme havuzunun olduğu binaya gelmişti. Tabelalara bakılırsa yüzme havuzu alt kattaydı. Merdivenleri inip yüzme havuzunun olduğu geniş salona girdiğinde havuzda birkaç kişi dışında kimseler yoktu. İlerdeki boş şezlongların olduğu kısma doğru yürümüştü. Havlusunu şezlongun üzerine bırakıp basketbol oynarken giydiği siyah kolsuz fermuarlı sweatshirtini üzerinden çıkarıp siyah şortuyla kaldıktan sonra hiç vakit kaybetmeden havuza atlamış ve suyun keyfini çıkarmaya başlamıştı. Lema masajda geçen rahatlatıcı dakikaların ardından son bir kez de yüzmeye gitmeye karar vermişti, o yüzden odasında hızlıca bir duş almış ve küçük valizinden çıkardığı aksesuar detaylı kırmızı renk bikinisini üzerine giyip uzun kollu pareosunu üzerine geçirdikten sonra odadan çıkmıştı. Biraz yüzdükten sonra odasına tekrar duş almaya ve akşam yemeği için hazırlanmak için dönecekti. Elinde bornozuyla yüzme salonunun olduğu koridora girdiğinde iki tane kadının pür dikkat bir yere baktığını ve çok geçmeden baktıkları o kişinin Pamir olduğunu fark etmesi uzun sürmemişti. "Adama bak ya taş gibi... Parmağında da yüzük yok, bekar mı acaba?" "Ben bu adamı gazetelerin ekonomi sayfasında gördüm ya" Lema, Pamir'i süzen bakışları fark edip, kadınların yanından geçerken kendi aralarında yaptıkları konuşmayı da duymuştu tabi ki. "Bak ya bak av görmüş avcı gibi süzüyorlar bir de... Ohh beyefendinin de dünya umurunda değil tabi... Ayrıca size ne ya bekarsa bekar, yakışıklıysa yakışıklı belki adam yüzük takmayı sevmiyor olamaz mı?" diye söylenirken Pamir suyun içine girip geri çıkmıştı. Havuzun kenarına sırtını yaslamıştı ki onun olduğu kısma doğru gelen Lema'yı görmüştü. "Sen masajda değil miydin?" "Öyleydim ama bitti, bende yüzmeye geleyim dedim fena mı ettim? İstersen gidebilirim derdim ama gitmeyeceğim yüzmek istiyorum" "Gitme canım neden git diyeyim ben sana? Ayrıca yüzmeye geleceğini söyleseydin seni beklerdim" Lema tebessümle "Bir dahakine artık" derken elindeki bornozunu şezlongun üzerine bırakmış ve pareosunun kemerini açıp üzerinden çıkardıktan sonra kenara bırakmıştı. Pamir az önce pareodan görünmeyen nefes kesici manzaranın varlığıyla şimdi yüzleşmişti. Kısa bir an genç kadının üzerinde gezdirmişti bakışlarını. "Ne oldu, niye bakıyorsun Pamir? Yakışmamış mı yoksa?" Pamir "Yakışmış, hatta çok fazla yakışmış" derken istemsizce etrafta karşı cins var mı diye küçük çaplı bir kontrol bile yapmıştı. "O yüzden etrafta erkek var mı diye bakıyorsun anladığım kadarıyla" Pamir "Yoo" diye kaçamakça mırıldansa da Lema'ya çoktan yakalandığını farkındaydı yani. "Suya gelsene, su çok güzel" Lema da havuza atlayıp suya girdiğinde kısa bir tur atmış ve Pamir'in yanına dönmüş ve genç adamın hiç beklemediği bir şey yapmış ve Pamir'i kendine çekip dudaklarını dudaklarına bastırmıştı. Pamir hiç beklemediği bu dokunuşla afallasa da çok geçmeden karşılık vermişti bile sevdiği kadından gelen bu dokunuşa. Lema aldığı karşılıkla kollarını genç adamın boynuna dolarken Pamir de kollarını beline sarmıştı. Saniyeler sonra ilk ayrılan Lema olmuştu, bakışlarını hafifçe yana çevirdiğinde genç kadınların ortalarda görünmediğini fark edince mesajın gereken yere ulaştığını anlamıştı. Pamir şaşkın ama aşık bakışlar eşliğinde "Bu ne içindi şimdi?" diye sormuştu. Lema son derece özgüven dolu bir sesle "Birilerine seni görebilecekleri tek yerin ekonomi sayfası olacağını hatırlatma diyelim" diye karşılık vermişti. Pamir, Lema'nın dakikalardır burada olduğu halde fark etse de umursamadığı bakışların sahibi olan kadınlardan bahsettiğini anlamıştı. Ardından da "Kıskançlık öpücüğü yani doğru mu anlıyorum?" diye sormuştu. Lema yeşil gözlerini kocaman açarak "Ne var kıskanamaz mıyım?" diye mırıldandı. Pamir son derece haylaz bir gülüşle "Kıskanırsın tabi niye kıskanmayasın?" diye karşılık vermişti. "Çok hoşuna gitti bakıyorum da" Pamir muzip bir gülüşle Lema ile uğraşmak adına "Yani öpücükle sonlanacağını bilseydim daha önce yüzmeye gelirdim ne yalan söyleyeyim?" dediğinde karnında ufak bir çimdik hissetmesi uzun sürmemişti. "Ah! Lema ne yapıyorsun?" Lema "Hiç elimden kaçtı, hem oh olsun sana" derken suyun içinde de olsalar da üzerinde oldukları için genç adamın esmer teninde, omzundaki ve kolundaki kaslardan süzülen su damlalarını görebiliyordu. "Kızlara sergi açmışsın resmen hepsi ağzı açık sana bakıyordu neyse ki geldim yiyip bitireceklerdi seni nerdeyse" "Yok artık canım" Lema "İyi ben gideyim seni de yiyip bitirsinler o zaman gıcık ne olacak?" deyip tam Pamir'in kollarının arasından çıkmaya yeltenmişti ki genç adamın kolları daha da sıkı sarmıştı onu. "Hiçbir yere gitmek yok Lema Hanım" "Gıcıklık yapıp damarıma basma o zaman" Pamir gülümseyerek kafasını sallarken kollarını hafifçe gevşetmişti. "Anlaştık diyemem ama denerim" "İyi o zaman bırak hadi şimdi beni yüzeceğim ben, yüzmek için geldim buraya" Pamir gülümseyerek "Tamam" diye karşılık verirken Lema kollarının arasından çıkmış ve Pamir'in aşk dolu bakışları arasında yüzmeye başlamıştı. Belki de bu tatil arkadaşlarının dediği gibi onlara gerçekten de iyi gelmeye başlamıştı kim bilir? Uzun zaman sonra gerçekten her şeyi geride bırakıp yeniden el ele ayağa kalkmaya o kadar ihtiyaçları vardı ki, bunu Pamir de Lema da çok iyi biliyordu. Pamir, Lema'dan önce havuzdan çıkmış, bir yandan kurulanırken diğer yandan da oturduğu yerden hala havuzda yüzmeye devam eden Lema'yı izliyordu. Az önce yaşadıkları yakınlaşmanın mutluluğu vardı üzerinde, hiç beklemiyordu ama adımın Lema'dan gelmesi ayrı bir sevindirmişti onu. Her ne olursa olsun önceliği Lema'nın iyi ve mutlu olmasıydı çünkü Lema iyi ve mutluysa o da mutluydu ama Lema iyi değilse hiçbir şeyi gözü görmezdi haliyle. Altı buçuk yıl önce ondan görür görmez etkilenmiş olsa da âşık olduğunu anlaması ve Lema'yı bu aşka inandırması zaman almıştı ama başarmıştı; onu sevgisine ve aşkına inandırmış, masal gibi bir aşk yaşamışlardı. Geçmişte ne olursa olsun karşısında gördüğü kadına olan aşkı tek bir an azalmamış hatta gittikçe büyümüş gibiydi yoksa kalbi onu her gördüğünde yerinden çıkacakmışçasına çarpıp atabilir miydi? Onun gözünden akan tek damla yaş için her şeyi yakıp kül edecek kadar gözü döner miydi? O kazada Lema'yı arabadan çıkardığında ölü olarak çıkarmıştı çünkü Lema'nın kalbi durmuştu, kaç dakika kalp masajı yapmıştı bilmiyordu Pamir, kaç defa Lema'nın kalbinin avuçlarında yeniden can bulmasını beklemişti? O kadar zor şeyler yaşandıktan sonra eskinin izlerini kapatmak zordu elbette hele de en çok onlar kayıp vermişken... "Pamir" diye seslendi Lema havuzdan çıkarken ama genç adam hiçbir tepki vermemişti onun bu seslenişine. Parmaklarını havuzun korkuluklarına sarıp bir iki adımda yukarı tırmandı ve az önce şezlongun üzerine bıraktığı bornozunu eline alıp giyerken tekrar seslenmek zorunda kalmıştı. "Pamir" Genç adam daldığı düşüncelerin arasından bu kez kendisine seslenen Lema'nın sesini duymuş ve daldığı düşüncelerden sıyrılmıştı. "Hmm efendim, bir şey mi oldu?" "Seslendim duymadın da" derken istemsizce genç adamı süzmüştü bakışlarında bir huzursuzluk belirmiş gibiydi. "İyi misin?" Pamir "İyiyim" diye karşılık verirken oturduğu şezlongdan kalkmış ve adımlarını Lema'nın önünde durdurmuştu. Yüzüne yerleştirdiği gülümsemeyle birlikte parmaklarını bornozun içinde hapis kalmış uzun siyah saçlarda gezdirirken incitmekten korkar bir tavırla bornozun içinden çıkarmış ve serbest bırakmıştı. Ardından da Lema'nın parmaklarının uzandığı ama henüz bağlamadığı bornozun kuşağına uzanmıştı elleri. Pamir "Sence" dedi sıcak nefesini genç kadının tenine doğru üflerken. "Sana bu kadar yakınken benim kötü olmam mümkün mü?" diye sorarken bir yandan onu esir eden yeşil gözlere bakıyor, diğer yandan da genç kadının bornozunun kuşağını bağlıyordu. "Cevabı sadece sen bilebilirsin ben değil" Bu cevap Pamir'i gülümsetmişti. "Benim cevabım senin iki dudağının arasında saklı" Lema bornozdan bile hissettiği bel oyuntusundaki sıcak elle birlikte bedeni genç adamın bedenine daha çok yaklaşıp mesafeler kaybolurken ıslak saçlarından süzülen su damlaları genç adamın elinin sırtından süzülüp kayboluyordu. "Benden uzak durmak senin kararındı ama beni sen öptün" "Önemli sebeplerim vardı söylemiştim" "Çimdik yememe sebep olacak nedenler yani... Kıskançlık gibi" "Damarıma basmasan olmaz dimi?" Pamir "Hala bir şeyler hissettiğini bilmek güzel" dediğinde Lema'nın kaşları hafifçe çatılmıştı. "Yine aynı şeyi yapıyorsun" "Tamam bir şey demedim kızma dur" "Demek ki çimdik aklını başına getirmemiş, bunu anladım" Pamir muzip bir gülümsemeyle "Aklım başımda değil yalnız" diye karşılık verip dilini dudaklarında gezdirirken bakışları genç kadının koca yeşil gözlerindeydi. "Sen onu benden alalı birkaç sene kadar oldu" "Mecnun oldum mu demeye çalışıyorsun?" diye sorarken duydukları adım ve konuşma sesleriyle istemsizce birbirlerinden uzaklaşmak zorunda kalmışlardı. Bu sesler salona giren birkaç kişinin sesiydi. "Daha yüzmeyeceksen çıkalım mı?" "Olur çıkalım" Yüzme havuzunun olduğu salondan çıktıklarında odaların olduğu kata giden asansörlere doğru ilerlemişlerdi yan yana. Lema düğmeye bastığında asansörün boş kabini görünmüş ve içeri girmişlerdi. Kapanan kapının ardından asansör birkaç saniye hareket etmiş ve odalarının olduğu binanın önüne gelmişlerdi, açılan kapıdan dışarı çıkıp uzun koridordan geçip kapıyı kapattıktan sonra odalarına çıkmak için merdivenlere yönelmişlerdi. "Asude ve Atlas ortalarda görünmüyor, tatilin keyfini çıkarıyorlar anlaşılan" "Öyle görünüyor, bizde bir şeyler yapalım ister misin? Yani istersen tabi, belki de yalnız kalmak istersin" "Buranın eğlence alanı vardı ya hani oraya gidelim mi?" "Olur, gitmek istiyorsan gidebiliriz" "Tamam o zaman yarım saat sonra yeniden buluşuruz" "Anlaştık" İkisi de kapıları birbirine bakan odalarına girip kapılarını kapattıklarında Lema sırtını kapıya yaslamıştı, son yarım saat içinde neler olmuştu öyle? Yüzme havuzuna yüzmeye gittiğinde Pamir'in orada olduğundan haberi yoktu elbette ama sonrasında oradaki kadınlar yüzünden damarlarında gezinen kıskançlık hissine engel olmamış ve Pamir'i öpmüştü. "Ona özgürce dokunabilmeyi ne kadar özlemişim, bunu daha yeni yeni fark ediyorum... Güya kırgındım ama çoktan uçmuş gitmiş bile içimden..." diye mırıldanmıştı kendi kendine. Ardından da üzerindeki havuz suyundan kurtulmak üzere duş almak için banyonun yolunu tutmuştu. Hızlıca kısa bir duş alıp temizlendikten sonra temiz havlusuna sarılmış, odaya geri dönmeden önce de saçlarını hızlıca kurutup taramıştı. Ardından da valizinden çıkarıp dolaba yerleştirdiği kıyafetlerden bir takım çıkarmış ve üzerini değiştirmişti. Sıfır kol halter yaka koyu mavi renk crop ve koyu mavi renk şort giymiş, ayakkabı olarak da beyaz renk spor ayakkabılarını geçirmişti. Saçlarını da renkli bir fularla sıkıca bağlayıp at kuyruğu yapmıştı. Son olarak da parfümünü sıktığında Pamir ile buluşmak için hazırdı. "Eee ben hazırım, Pamir de hazır mı acaba? Bir seslensem mi acaba?" diye kendi kendine mırıldanırken yatağın üzerindeki telefonu çalmaya başlamıştı. Aynanın önünden ayrılıp yatağa doğru ilerleyip telefonuna uzandı ve eline aldı. Kardeşi Merih arıyordu. "Canım" "Ablacığım, nasılsın?" "İyi olmaya çalışıyorum sen nasılsın?" "Bildiğin gibi işte, okulun bahçesinde Deniz'in gelmesini bekliyorum da sana bakayım dedim" "İyi yapmışsın Merih, her şey yolunda dimi?" "Evet Abla, annem bir ufak rahatsızlık geçirdi ama o da iyi şimdi" "Neyi var?" "Tansiyonu yükselmiş, hastanede kaldı birkaç saat o kadar... Asude Abla sana söylemedi mi ben haberin vardır diye düşünmüştüm" "Asude biliyor muydu?" "Evet hastanede yanımdaydı" "Beni neden aramadın ki, arasaydın gelirdim" "Biliyorum Abla gelirdin ama biliyorsun işte" "Biliyorum neyse artık olan olmuş, ben şu an Şile'deyim gel derdim ama okulun da var artık döndüğümüzde buluşup görüşürüz olur mu Merih?" "Olur ablacığım olur sen düşünme buraları dinlenmene bak, çok seviyorum seni" "Bende seni seviyorum canım, görüşürüz" "Görüşürüz ablacığım" diye konuşmalarını sonlandırdıktan sonra telefonunu cebine koyup aynada kendine son bir kez baktıktan sonra odadan çıkmıştı. Hemen karşısında olan Pamir'in kapısına birkaç kez vurdu. Çok geçmeden kapı açılmış ve Pamir görünmüştü. Genç adam üzerine beyaz bir tişört üzerine de mavi bir gömlek giymiş, kot pantolonla da tamamlamıştı. "İkimizde habersizce mavi giymişiz" "Sana daha çok yakışmış" "Sende fena sayılmazsın aslında fazla dikkat çekici giymesen daha iyi olurdu ama neyse" "Belki yine öpmek istersin" "Rüyanda görürsün bence o bir kerelikti" "O zaman ben öperim" "Durumu eşitlememiz gerek sonuçta sen beni öptün, ben öpmedim benim haklım hala saklı" "Artık şu öpücük konusunu kapatıp gidebilir miyiz Pamir?" "Sonra alırım ama öpücüğümü değil mi?" "Pamir" "Tamam, tamam demedim bir şey gidelim hadi" Odalarının olduğu binadan bahçeye çıkıp eğlence binasına doğru yürümeye başlamışlardı. Yıllar önce geldiklerinde kocaman bir görkemli bir oyun çadırı kuruluydu burada. O kadar eğlenmişlerdi ki... Pamir bu anları hatırlayınca istemsizce gülümsemişti. "Ne oldu niye güldün?" "Seneler önce baş başa buraya gelmiştik onu hatırladım" "Çok eğlenmiştik ama bakalım eskisi kadar çok eğlenebilecek miyiz yeniden?" Pamir gülümseyerek göz kırpıp "Denemeden bilemeyiz" diye karşılık verirken eğlence merkezinin ışıl ışıl parlayan binası görünmüştü bile. Bundan sonrasını hızlı adımlarla ilerleyip binaya ulaştıklarında Lema, Asude'ye mesaj atmak için kullandığı telefonunu cebine geri koyup birlikte içeri girmişlerdi. Binanın iki kısmı vardı, bazı alanlar büyükler ve çocuklar için ayrı yapılmıştı ama alanların çoğu ortak sayılırdı. Ve en önemlisi içerisi cıvıl cıvıl ve rengarenkti. "Çocuklar gibi eğlenmek istiyorum, hem de hiçbir şey düşünmeden...Benimle birlikte eğlenir misiniz Lema Hanım?" diye sormuştu. Lema gülerek "Şimdi ve gelecekte... Her zaman zevkle" diye karşılık verirken kendisine uzatılan eli tutmuştu. "Hadi o zaman ne duruyoruz gidelim eğlenelim" Lema kim ne yaparsa yapsın gözlerinden tanıyordu bu adamı, hiç pes etmezdi ki bu zamana kadar da hiçbir zaman pes ettiğini görmemişti; yıkılsalar bile... Birbirlerine benziyorlardı yapacak bir şey yoktu insan sevdiğine benzerdi, tüm dünya karşı çıksa da aşk böyle bir şeydi. Şimdi o yüzden olsa gerek kahkahalar eşliğinde yine sevdiği adamla birlikte gülüyordu, her ne kadar yorgun olsalar da... "İşte bu ya işte bu" diye neşeyle bağırmıştı Lema. Pamir "Eee sen hiç paslanmamışsın ama bu haksızlık" dediğinde Lema gülerek genç adamın serzenişine karşılık verirken bir yandan da konuşmaya başlamıştı. "Daha oyun bitmedi Pamir Bey, mızıkçılık yapmayalım lütfen" "Mızıkçılık yapmıyorum sadece" "Ne sadece?" "Sana bu kadar çabuk yenilmem... Her manada... O kadar zaman geçmesine rağmen tek bir an hiçbir şeyin eksilmemesi hatta artması" Sonrasında yaşanan kısa ama derin bir sessizlik... Lema tebessümle "Langırtta yenilmeye devam etmek ister misin yoksa başka oyunlarla mı devam etsek?" diye sormuştu. "Yarım bırakmayalım bence" "O halde kaldığımız yerden devam" "Yolun sonunun bir önemi yok nasılsa" Lema "Aynen öyle" diye karşılık verirken karşılıklı bir şekilde kaldıkları langırt oyununu oynamaya devam etmişlerdi. Bu sefer oyun sonunda bir kazanan belirlememişlerdi ama maksat eğlenmekti ne de olsa. Şimdi de rengarenk toplarla dolu oyun havuzunun önünde duruyorlardı. "Yaaa baksana ne güzeller... Rengarenk... Hadi gel içine girelim, hadi" diye neşeyle mırıldanırken Pamir sadece yanındaki genç kadının hasret kaldığı neşeli, cıvıl cıvıl hallerini izlemekle meşguldü. Pamir "O kadar güzel gülüyorsun ki keşke gülüşünün içine hapsolabilsem..." diye kendi kendine düşünüp içinden geçirirken Lema onun arkasında kaldığını ve gelmediğini görünce hızlıca birkaç adım gelerek genç adamın elinden tutmuş ve gülerek çekiştirmişti. "Ooo ben kime diyorum ama Pamir ya dalıp gitmişsin yine" "Dalmışım öyle, ne dedin ki?" "Havuza baksana rengarenk içine girelim diyordum, hadi gel" "Ben girmesem olmaz mı?" Lema gülerek yeşil gözlerini kocaman açmış ve konuşmuştu. "Hayır tabi ki Pamir birlikte gireceğiz o havuza, ya hadi mızıkçılık yapmak yok" "İyi sen öyle istiyorsan yapacak bir şey yok o havuza girilecek" Lema zafer kazanmış bir gülüşle "Aferin koca adam söz dinle böyle" diye karşılık verirken tuttuğu eli bırakmamış ve birlikte renkli toplarla dolu havuzun merdivenlerine doğru ilerlemişlerdi. Ardından da trambolinden zıplayıp havuzun içine atlamışlardı. Kahkahalar eşliğinde zıplaya zıplaya birbiriyle uğraşarak dolu havuzun keyfini çıkarmışlardı. "Koskoca adamı ne hale getirdiniz Lema Hanım?" Lema gülerek "Fena mı oldu işte bence şahane oldu, eğlendik" diye karşılık verirken elindeki toplardan birini karşıya atmıştı. Pamir derin bir nefes alırken hemen yanında rengarenk topların arasında tüm güzelliğiyle yatan genç kadına çevirmişti gülen bakışlarını. "Sen hep böyle güleceksen hepsine razıyım ben, yani lunapark bile alabilirim bizim için" "Yaparsın biliyorum ama gerek yok bence böyle de iyiyiz" "İyi miyiz gerçekten?" "Bence iyiyiz yani baksana halimize" "Çarpışan arabalara binmeye ne dersin?" Lema gülerek "Harika olur, hadi gidelim" diye karşılık verdikten sonra ikiside havuzdan çıkmış ve yeni bir eğlence mekanı olarak çarpışan arabaların olduğu alana doğru birlikte ilerlemişlerdi.
|
0% |