Yeni Üyelik
9.
Bölüm

🗝9.Bölüm🗝

@leydiasteria

6.5 Yıl Sonra

Lema dakikalardır dalmış bir halde kendisini izleyen bakışları farkındaydı.

"Ne bakıyorsun Pamir, görmedin mi daha önce?"

"Her baktığımda bir öncekinden daha güzel olmayı nasıl başarıyorsun?"

"Bilmem hiç düşünmedim"

"Alışveriş nasıl geçti?"

"İyi"

"Anladım, bu üzerindekiler yeni sanırım... Kırmızı sana çok yakışıyor zaten" diye mırıldanırken asansör durmuş ve kapı açılmıştı. Lema açılan kapıdan çıkarken Pamir de hemen peşindeydi, adımlarını da bakışlarını da üzerinde çok net hissedebiliyordu.

"Ben anahtarı almamışım senin anahtarın var mı?"

Pamir "Var" diye karşılık verirken Lema birkaç adım geri çekilmiş ve genç adam da kapıyı anahtarla açıp kenara çekilmişti Lema'nın girmesi için. Lema açılan kapıdan içeri girip koridora doğru ilerledi.

"Ben dans odasındayım yatak odasında işin varsa halledebilirsin" diye mırıldanırken koridor boyunca ilerlemişti ama aklı genç adamın elindeki kanlı pansuman da kalmıştı.

"Şimdi pansuman da yapmaz bu kesin... Of yani of" diye mırıldanırken az önce adımladığı koridoru geri adımlamıştı ve yatak odasındaki banyoya girip ilk yardım kitini aldıktan sonra odadan çıkıp salona doğru ilerledi. Pamir de kendisine viski doldurmakla meşguldü.

"Buraya gelip şuraya oturur musun?" diye sorarken kendisi de oturup beklemeye başlamıştı.

"Pansuman içinse gerek yok ben hallederim uğraşma"

"Otur dediysem otur şuraya Pamir, bana kendimi ikiletme" diye karşılık verdiğinde genç adam daha fazla itiraz etmemesi gerektiğini bildiği için daha fazla üstelememişti. Elindeki bardağı şişelerin yanına bırakıp koltuğa otururken Lema kitin fermuarını çekti ve içindeki malzemeleri çıkarmadan önce genç adamın elini tutup eline gelişi güzel bağladığı bez parçasını çözüp aralarındaki boşluğa bırakmıştı. Çıkardığı bir parça pamuğa döktüğü tentürdiyotu usulca yaranın üzerinde gezdirmeye başlamıştı.

"Acıyor mu?"

"Sensizlik kadar değil... Lema"

"Evet bitti, bu kadar"

"Lema"

"Ne var? Lema... Lema ne var? Ne istiyorsun söyle?"

"Pansuman için sağol diyecektim ama gerek yok sanırım"

"Yok evet birçok yara var nasılsa açılan onlara sayarsın"

"Hangisine sayayım?"

"Bilmiyorum bulursun sen bulamazsan da bırak kalsın arada kaynar gider nasılsa"

"Bizde mi arada kaynayıp gideceğiz peki? Yani böyle mi olacak?"

"Sana oyun oynadığını düşündüğün birine sorabileceğin bir soru değil bence... Dün gece bir cevabım olabilirdi ama artık sayende o da yok Pamir..."

"Bir anlık sinirle söylediğimi biliyorsun... Söylememeliydim biliyorum... Böyle düşünmediğimi de biliyorsun, beni tanıyorsun ben sana bunu yapmam"

"Yapmazdın ama yaptın şimdi lütfen beni rahat bırak olur mu? Nefes almama izin ver... Boğuluyorum çünkü... Beni seviyorsan yapma... Canımın nasıl bilirken beni canımdan vurma olur mu? İzin ver nefes alayım, bana biraz izin ver"

Lema, Pamir'in bir şey söylemesine fırsat vermeden oturma odasından çıkmış ve dans odasına doğru ilerlemişti hızlı adımlarla, hemen ardından içeri girip hızlıca kapıyı da kapatmıştı. Hızlı adımlarla ses sistemine doğru ilerleyip telefonunu ses sistemine bağlamış ve gelişi güzel bir şarkıya tıklayıp ses seviyesini en üste çıkarmıştı. Müzik sesi ses yalıtımı olduğu için dışarıya gitmiyordu sadece başka odalardan hafifçe duyulabiliyordu.

Adım bir... Ayaklarını yere sağlam bas.... Adım 2... Bastığın yeri hisset, duyumsa...Soğuksa soğuk... Sıcaksa sıcak... Onu hisset Lema... Kendini hisset...Bırak kendini... Ağlayacaksan da bırak dökülsün onlar gözünden... Ruhunu yok etmelerine izin verme... Adım 3... Her suskunluk iç yakar Lema, sen sakın susma... Ve en iyi yaptığın şeyi yap... Tüm hücrelerinle müziği hisset...

Adımlarını çalan slow müziğe göre adım adım atmış, yükselen ritim yerlerine geldiğinde birkaç dönüş gerçekleştirip arkasını dönmüştü. Saatler içinde kaç müzik değişip kaç dans şekline geçmişti bilmiyordu ama gözleri acımaya başlamıştı, belki biraz da başı ağrıyor olabilirdi. Müziği ve ışığı kapatıp dans odasından çıkıp merdivenleri tırmandı ve üst kata çıktı. Yatak odasına girip yatağa doğru ilerledi ve telefonunu komodininin üzerine bıraktıktan sonra başını yastığa koyup gözlerini kapattı.

Pamir, Lema ile yaşadıkları küçük tartışmanın ardından oturma odasında duramamış ve terasa çıkmıştı. Bütün kaslarının gerginlikten gerildiğini hissediyordu. Lema'ya ulaşamıyormuş gibi hissediyordu kendini. Aslında kendine de ulaşamıyordu ya neyse. Derinden of bir çekerken telefonu çalmaya başlamıştı. Telefonu cebinden çıkarıp cevapladı.

"Efendim"

"Pamir Bey gece gece rahatsız ediyorum ama bilmeniz gerektiğini düşündüğüm bir şey var"

"Nedir Erhan Bey?"

"Müjgan Hanım şu an tansiyon nedeniyle konaktan alınıp ambulansla hastaneye doğru yola çıktı, bilginiz olsun istedim"

"Sağ olun Erhan Bey, bir gelişme olursa haber verirsiniz"

"Merak etmeyin, iyi geceler" dedikten sonra telefonu kapatmış, tam terastan çıkacaktı ki yine telefonu çalmaya başlamıştı. Bu sefer arayan Asude'ydi.

"Efendim Asude"

"Yine sesin bozuk, barışma belirtileri görülmedi anladığım kadarıyla"

"Gittikçe daha kötü oluyoruz desem, Lema ile aramızda kocaman bir yarılmak üzere olan fay hattı varmış da giderek daha da ayrılıp aşağısı ateş olan bir çukura dönüştüğünü söylesem...Yanımda ama beni en uzağına koydu Asude... Ve farkında değil ama tüm yaşananlar için kendini suçluyor"

"Lema neyin neden yaşandığını biliyor Pamir yapmaz öyle bir şey ayrıca burada sakin kalması gereken de sensin çünkü onun sana ve senin sakinliğine ihtiyacı var"

"Acı insana her şeyi hissettirir Asude... Maalesef o ana dek hissetmediğin ne varsa hissediyorsun ve biliyorum onu kızdırmış olsam da bana ihtiyacı olduğunu biliyorum... Bütün çabam da onun iyi olup tekrar iyi olması için"

"Biliyorum da geçecek onu da biliyorum... Lema Müjgan Teyze'yi bilmem ama babasını çok severdi fark ettirmese de her çocuk gibi o da babası onu sevsin istedi ama işte... Aile denen şey herkese eşit düşmüyor"

"Kendine bir şey yapacak diye korkuyorum"

"Ayy Allah korusun Pamir ya, aklına getirme böyle şeyleri... Lema yapmaz öyle bir şey... O Eylül değil... Emin ol bunu yapmak için daha çok anı olmuştur ama o hep bir şekilde ayağa kalkmayı başardı... Ayrıca Eylül'ün de kimin yüzünden o halde olduğunu hepimiz biliyoruz"

"Maalesef... Asude, yengem hastaneye kaldırılmış"

"Nee? Neyi varmış ki?"

"Tansiyon durumu iyiymiş ama çok şey istemiş olacağım belki ama Atlas ile hastaneye geçer misiniz Merih yalnız kalmasın"

"Merak etme hallederiz biz Merih'e göz kulak oluruz, sen sakın Lema'ya söyleme şimdi hastaneye gelmek ister falan bir gerilim daha yaşamasın"

"Söylemeyi düşünmüyorum zaten"

"Şile konusunda bir değişiklik yok dimi geliyorsunuz?"

"Yok geliyoruz"

"Tamam şimdi git güzelce dinlen arkadaşım... Lema da dinlensin, tatil ona iyi gelecek ben hissediyorum"

"Umarım Asude umarım, görüşürüz"

"Görüşürüz" deyip telefonu kapatmışlardı.

6.5 Yıl Önce (Devamı)

Pamir'in kucağında girdiği mutfakta şimdi birlikte kahvaltı hazırlıyorlardı. Genç adam doğradığı domates, biber ve soğanları kavururken Lema da kahvaltı tabağına dilimlediği peynir dilimlerini yerleştiriyordu. Yanına biraz da yeşil ve siyah zeytin dökmüştü. Şimdi de bal kavanozunu açıp balı kaymağın üzerinde gezdirmişti. Ardından da tepsiyi alıp kahvaltı masasının üzerine götürüp yerleştirmişti.

"Yumurtaları kırmak ister misin?"

Lema "Geldimm" diye mırıldanırken Pamir'in ocakta karıştırmakla meşgul olduğu menemen için dört yumurta almıştı buzdolabından. Ve raftan aldığı porselen çanağa kırıp bir tutam atıp karıştırdıktan sonra genç adama uzatmıştı.

"Ben çayları koyuyorum, sende menemeni getirirsin"

Pamir tebessümle "Tamam sevgilim geliyoruz şimdi" diye karşılık verirken çanaktaki yumurtaları tavadaki menemenle buluşturmuş ve biraz daha karıştırıp ocağın altını kapatırken tavayı da alıp hazırladıkları kahvaltı masasına götürmüştü.

"Menemenimiz de geldi hadi otur da soğumadan başlayalım güzelim" diye mırıldanırken ikisi de masadaki yerlerini almışlardı. Lema kopardığı parça ekmekle tavadaki menemenin tadına baktı.

"Mmmm şahane olmuş bu ama çok sıcak yandım"

"Afiyet olsun güzelim" diye karşılık verirken ekmek dilimlerinden birini alıp önce tereyağ sonra da bal sürüp Lema'nın tabağına bırakmıştı. Sonra da kendisi için de bir tereyağlı ekmek dilimi hazırlayıp yemeye başlamıştı.

"Kahvaltıdan sonra ne yapmak istersin?"

"Bence biraz jakuzi keyfi yapabiliriz, başbaşayız sonuçta keyfini çıkarmak lazım"

Pamir muzip bir gülüşle "Çok haklısın güzelim bence de keyfini çıkarmalıyız" diye karşılık verirken çayından bir yudum daha almıştı.

"New York'a daha gidecek misin peki yani gidersen de bu kadar uzun gitmezsin herhalde değil mi sevgilim?"

"Bağlantılar kuruldu anlaşma sağlandı, artık geri kalan kısımlar proje müdüründe bir sorun olursa belki giderim ama çok gerekli olacağını sanmıyorum canım"

"Gerekli olmazsa çok sevinirim, sevgilimi bana bıraksalar iyi ederler"

"Çok özlüyorsun yani"

"Birazcık"

Pamir inanmadığını belli eden haylaz bir gülüşle "Demek birazcık" dediğinde Lema gülerek "Hı hı" diye mırıldanmıştı.

Lema sözlerine masadan kalkıp "Şuraları toplayalım sonra banyomuzu yaparız" diye devam ederken tabaklara uzanan elini Pamir tutmuş ve kendine çekip dizine oturtmuştu.

Pamir gülümseyerek "Bırak şimdi bunları sevgilim sonra toplanır burası, biz birbirimizle vakit geçirelim zaten zamanımız kısıtlı" diye mırıldanırken Lema kollarını genç adamın boynuna dolamıştı.

Pamir gülümseyerek "O kolların hep boynumda kalsa keşke... Hep böyle kokuna bulansam" diye mırıldanırken biraz daha yaklaşıp kazağın boynunu hafifçe aşağıya çekip dudaklarını Lema'nın boynuna bastırıp derin bir nefes çekmişti içine.

Ardından da sözlerine fısıltıyla "Kokun kokuma karışmış... Sana bulanmışım" devam ederken ona aşkla gülümseyerek bakan yeşil gözlerle yeniden göz göze gelmiş ama bir şey demesine fırsat kalmadan Lema'nın dudakları dudaklarına bastırmıştı. Dudaklarının arasına karışan çilek kokulu dudakların varlığıyla yeniden büyülenirken genç adam Lema'yı daha çok kendine çekip kollarını beline sıkıca sarmıştı. Lema hissettiği hafif baskıyla gülümserken parmaklarını Pamir'in saçlarının arasına daldırmıştı. En çok sevdiği şeydi belki de genç adamın saçlarıyla oynamak... Nefessiz kalıp ayrılmadan önce masanın üzerinde duran telefon çalmaya başlamıştı. İstemeyerek de olsa geri çekilmişti Pamir onu hapseden dudakların arasından.

Pamir "Dün gece çalmadı ya acısını çıkarıyor kesin" diye nefes nefese mırıldanırken masanın üzerindeki telefona uzanıp almıştı. Telefonu Lema'ya uzatırken "Müjgan Yengem arıyor" diye mırıldanmıştı.

Lema gözlerini devirerek "Sabah iğnelemelerinden mahrum kalmak istemedi herhalde ama açmayacağım çünkü şu an sadece bize odaklanmak istiyorum" diye karşılık verirken genç adamın elindeki telefonu alıp masanın üzerine bırakmış ve eliyle itmiş, gözlerini sevdiği adamın gözlerine yaslamıştı.

"Burada sadece biz varız... Ve ben bizle ilgilenmek istiyorum"

"Asla hayır demem güzelim"

"Eee öyleyse nerde kalmıştık?"

Pamir haylaz bir gülüşle "Güzel şeyler yapıyorduk daha doğrusu yeni başlamıştık" diye karşılık verirken Lema genç adamın dizinden kalkmış ve elini tutup Pamir'in de kalkmasını sağlamıştı.

Banyonun diğer bölmesinin hemen ardında konumlandırılmış siyah renkte daire şeklinde yapılmış jakuzinin etrafı sudan etkilenmeyecek şekilde cam fanuslarla kapatılmış mumluklarla doluydu. Pamir ters çevrilmiş fanusları kaldırıp altındaki mumları teker teker yaktı ve bulundukları kısmın aydınlanmasını sağladı. Ardından da musluğu açıp suyun dolmasını beklemeye başlamadan önce Lema'ya dönmüştü.

"Hangisini istersin?"

"Bergamotlu olandan döksene senin gibi koksun"

Pamir "Emrin olur" diye mırıldanırken raftan aldığı bergamot aromalı banyo köpüğü şişesinin kapağını açıp suya birkaç damla döküp şişeyi rafa geri bırakmıştı. Lema kazağını ve eşofman altını çıkarıp bir kenara bırakırken Pamir de tişörtünü ve kot pantolonunu çıkartıp suya girdi ve Lema'ya da gelmesi için elini uzattı.

"Gel güzelim" diye mırıldanırken Lema kendisine uzatılan eli tutmuş ve Pamir'in kollarının arasında yerini almıştı.

"Ömrümü bütün avuçlarımın arasına almışım gibi hissediyorum biliyor musun?"

"Belki tüm ömrün olurum kim bilir?"

"Sen benim en güzel belkimsin zaten, tüm ömrümün tek ve gerçek anlamlı belkisi... Sen benim zamirlerimin tek sahibisin Lema" diye karşılık verirken Lema uzanıp renkli banyo liflerinden birini aldı. Genç adamın kullandığı bergamot aromalı duş jelini lifin üzerine döküp köpürtmüştü.

"Sende benim sahip olduğum her şeyim... Belki de... Hatta kesin söylüyorum bak bunu..." derken köpük olmuş elini genç adamın yanağına yaslamış ve devam etmişti. "Ben böyle sevilmeye hiç alıştırılmadım... En sonunda da alışmayı da sevilmeyi beklemeyi de bıraktım ama sen geldin...Bu hayatta bir tek sen seviyorsun beni... Karşılıksız... Çıkarsız... Kırmadan dökmeden... Mutlu olayım diye her şeyi yapıyorsun..."

"Senin onların sevgisine ihtiyacın yok dersem yalan söylemiş olurum çünkü her çocuk annesi, babası onu sevsin ister"

"Ama bizimki bir aile değil Pamir, biz aynı evin içinde çakışıp duran insan topluluğuyuz sadece görüyorsun işte böyle aile olunmaz... Ama sen bu zamana kadar hissettiğim her şeyden başkasın"

"Sen de bambaşkasın... Çünkü ben sana kördüğüm oldum"

"Aşk düğümü kördüğüm oldu yani hiç çözülmeyecek desene"

Pamir "Çözülmesini isteyen yok ki?" diye karşılık verirken elini eline uzatıp parmaklarını parmaklarından geçirip kenetlemişti. "Ben sadece seni istiyorum"

"Bende buradayım... İyi ki sana inandım eğer inadım devam etseydi işin zordu"

Pamir haylaz bir gülüşle "Farkındaydım ama pes etmezdim ki... Pamir Faris'im güzelim ben kolay pes eder miyim hiç?" diye karşılık verirken muzipçe göz kırpmayı da ihmal etmemişti.

Lema gülerek "Bak ya özgüvene bak" diye karşılık verirken omzuna vurup geri çekilse de Pamir onu kendine çekmiş ve suyun içinde dönmüşlerdi. Pamir, Lema'nın zaten ıslanmış olan saçlarını iyice karıştırırken Lema oflayarak gülmek zorunda kalmıştı.

"Bak ya tam bir gıcıksın uslu durur musun lütfen? Saçlarımı birbirine doladın ya çocuk gibisin"

"Hiç uslu durmak istemiyorum desem"

Lema gülerek "Demek öyle sen görürsün şimdi" karşılık verirken karnına çimdik atmıştı.

"Ah! Ne kadar ayıp ya insan sevgilisine çimdik atar mı hiç?"

"Senin gibi gıcık olursa evet atar"

"Ben mi gıcığım?"

"Evet sen çok gıcıksın hem de"

"Kızım vurmasana ne vuruyorsun ya?"

Lema gülerek "Ohh canıma değsin sende benim saçlarımı dağıttın pis gıcık suyu da taşırdın ya" diye karşılık verirken Pamir'in ona sarılmasıyla yeniden üste çıkmış ve genç adamın kucağına yerleşmişti.

"Yüzümüz bile köpük oldu senin yüzünden yaramaz çocuklar gibisin"

Pamir gülerek "Senin yanında böyleyim bir tek senin" diye karşılık verirken saçlarını düzeltmişti.

"Senin varlığın benim içimdeki çocuğu çıkardı" diye de eklemişti.

Lema kıkırdayarak "Fazla ortaya çıkarmışım çok yaramaz hiç rahat durmuyor maşallah" diye karşılık vermiş ve suyun içinde kaybolan lifi birkaç saniye aradıktan sonra bulup çıkarmıştı. Üzerine yeniden duş jeli döküp genç adamın önce boynunda, göğsünde, kollarında gezdirmişti. Ardından Pamir de lifi alıp aynı şekilde Lema'nın teninde gezdirmişti. Ardından da duş almak için duşakabinin içine girmiş, orada da birbirleriyle uğraşarak duşlarını almışlardı. Lema beyaz bornozu giyerken Pamir de siyah bornozu üzerine geçirmişti.

Pamir "Ben şu şömineye biraz daha odun atayım, üşüme" diye mırıldanırken Lema kafasını olumlu manada sallayıp çantasına doğru yürüdü. Dün gece burada kalmayı planladığı için kıyafetlerini yanına almayı ihmal etmemişti çünkü. Çantasının fermuarını açıp İspanyol paça kot pantolonunu ve karamel renk boğazlı bol ince kazağını çıkarıp yatağın üzerine bırakmıştı. Saçlarını kurutma makinesiyle kuruttuğu için sadece nemlendirici spreyle taramak kalmıştı, onu da üzerini giydikten sonra halledecekti. Pamir şömine işini halledederken o da üzerindeki bornozdan kurtulup hızlıca üzerini değiştirmiş ve kazağını pantolonunu üzerine giymişti. Pamir de o esnada şömineyi karıştırıp bir iki tane odun atmış, ardından o da koyu yeşil renk ince kazak ve kot pantolon giymişti. Lema da banyoda saçlarını tarıyordu.

"Ver bana ben tarayayım" diye mırıldanıp elindeki tarağı almış ve sevdiği kadının arkasına geçip usulca saçlarını taramıştı bir süre. Ardından da saçlarına bir öpücük bırakıp tarağı kutunun içine bırakmıştı. O esnada Lema'da yüzünü ona dönmüştü.

"Biliyor musun bergamot aşırı alım yapıldığında kalpte ritim bozukluğuna sebep oluyormuş, bende de senden sonra başladı... Sonra anladım ki bende bağımlılık yapmışsın ve istesem de müptela olduğum kokundan ayrılamaz hale getirmişsin beni Pamir Faris... Hatta saçlarım sen kokuyor şu an eski Lema'ya ne yaptın?"

"Asıl soru Lema bana yaptı? Ya da aşk bize ne yaptı olmalı bence?" diye karşılık verirken dudaklarını alnına bastırmıştı ki aşağıdan gelen telefon sesiyle Lema oflayarak geri çekildi.

"Telefonum çalıyor"

"Hadi gel aşağıya inelim" diye karşılık verirken eline bir öpücük kondurmuş ve el ele odadan çıkmışlardı. Merdivenleri inip oturma odasına ulaştıklarında Lema masanın üzerinde duran telefonunu alıp ekrana baktığında Eylül'ün aradığını görmüştü.

"Efendim canım"

"Abla sen nerdesin ya? Kaç defa aradım"

"Eylül'cüğüm ben senin gibi telefonun başında yaşamıyorum hatırlatırım benim bir okulum, kendimce düzenim var, bir şey mi oldu?"

"Akşam Pamir'i bize çağırır mısın diyecektim, ben çağırsam babam kızar şimdi yaşına göre davran diye"

"Babamın haklı çünkü Eylül, ayrıca şu adama abi demeyi bir öğren lütfen aranızda kaç yaş var?"

"Sen niye abi demiyorsun o zaman senden de büyük değil mi?"

"Kime nasıl sesleneceğimi sana soracak değilim Eylül terbiyesizlik etme, ayrıca Pamir'i yemeğe falan da çağırmıyorum"

"Abla ya ne olur tamam özür dilerim ne olur çağır ne olur?"

"Eylül hayır dedim hayır dediysem hayırdır ikiletme"

"Abla ne olur ya valla bak uslu duracağım kıyafetlerini de istemeyeceğim daha"

"Eylül yeter gerçekten yeter çocuk gibi davranmayı kes artık tamam mı? Annem gibi davranmayı da bırak anladın mı?"

"Annem haklıymış sen benim ablam mısın düşmanım mısın belli bile değil, senden nefret ediyorum duydun mu nefret?"

"Tam annemin kızı olmuşsun aferin sana... Onun laflarıyla konuşmaktan vazgeç artık yeter" diye bağırmış ve telefonu kapatmıştı.

"Hava alalım mı biraz ister misin?"

Lema olumlu manada kafasını sallayıp önüne dönmüştü ki vazgeçip bir anda elinde tuttuğu telefonunu karşı duvara fırlatmıştı. Telefon duvara çarpmasıyla yere düşüp dağılmıştı.

"Lema"

"İyiyim"

"Emin misin?"

"Çok... Kardeşim benden nefret ediyor ve sevdiğim adama aşık olduğunu düşünüyor... Ama bilmediği bir şey var ben o adamın aşkından nefes alamıyorum... Ve annemin nefret edilesi gölgesi hep üzerimde... Ve kendi yetmiyormuş gibi bir gölge daha yeşertiyor... Lanet gibi... Ve ben iyi olduğumdan çok eminim oldu mu Pamir? Başka soru yoksa hava almak istiyorum eğer bu dünyada bana ait bir yer kaldıysa" diye mırıldanırken montu üzerine geçirmiş ve kapıya yönelmişti. Kapı kulpunu çekse de açılmamıştı, biraz daha zorlayınca muhtemelen kırabilirdi ama neyseki çok sürmeden açılmıştı. Lema da koşar adımlarla dışarı çıkmıştı. Pamir de hemen ceketini üzerine geçirip peşinden çıkmıştı.

"Lema" diye seslense de genç kadın tepki vermemiş ve yürümeye devam etmişti, Pamir biraz daha hızlı koşup onu yakalamış ve beline sarılmasıyla Lema durmak zorunda kalmıştı.

"Pamir bırak"

"Sende ağlama o zaman, ağlayacaksan da benden saklama"

"Hiç kimsenin hiçbir şeyin sana ait olmama sabrı yok... Annemin... Ailemin benim var olmama tahammülleri yok... O ailede tek sevilmeye layık olmayan benmişim sen neden sevdin ki beni?"

"O ne demek şimdi? O ailede en çok sevilmeyi hak eden sensin bir kere tamam mı? Böyle düşünme, sakın yapma bunu... Ben seni onlar için sevmedim ki ben seni kalbin için sevdim Lema ve emin ol onlar senin bu gözyaşının ıslaklığı bile olamazlar, o yüzden ağlama... Üzme benim canımın canını"

"Pamir ben seni kaybetmekten çok korkuyorum, her şey o kadar boğucu geliyor ki bazen... Ve ben bir tek senin yanında dans ettiğimde hissettiğim huzuru, tutkuyu hissediyorum... Ben seninle çok mutluyum"

"Öyle bir şey asla olmayacak, ben senden vazgeçmiyorum gücü yeten varsa gelsin vazgeçirsin beni seni sevmekten? Biz birbirimizi kaybetmeyeceğiz Lema Özün, duydun mu beni? Öyle bir şey olmayacak bunu aklından çıkarma tamam mı? Ben seni bırakmayacağım" dedi ve ekledi. "Ayrıca o güzel gözlerinden akan yaşları da benden saklamaya çalışma olur mu? Bir de ağlamasan keşke"

"Beni öper misin nefessiz bırakacak kadar hemde?"

"İstediğin buysa zevkle yaparım ama nefessiz bırakamam nefesin olurum"

Lema ıslak yeşil gözlerini kırpıştırarak "Oluyorsun zaten" diye mırıldanırken önce dudaklarına kapanan sıcak nefesi ardından da sırtının ağaç gövdelerinden birine yaslandığını hissetmişti.

 

Loading...
0%