@leylakkadin
|
Yazar' dan Firuze ve Cihangir evin bütün eşyalarını kolilemişlerdi. Evde çok fazla eşya yoktu ama yine de bir miktar yorulmuştular. Firuze ise son derece dalgındı tabiri caizse leyla gibiydi. Dakikalar önce aralarında yaşanan yakınlaşma kafasını karıştırmıştı. Ne de olsa genç kadın hislerinden Cihangir kadar emin değildi. Firuze etkilenmiş ama bunu kendi içinde bile inkar eder haldeydi. Genç kadının yüreğinde yavaş yavaş ruhunu ele geçiren bir takım kıpırtılar meydana geliyordu. "Ay yoruldum yemin ederim, suyum çıktı." dedi Firuze. "Eğer yorulduysan biraz oturup dinlenelim hem her şeyi koliledik."dedi Cihangir. "Çok iyi olur. Hem sen de görev dönüşü direkt gelip yardım ettin. Kusura bakma, yorulmuşsundur." dedi genç kadın mahcubiyetle. "Sen burada koltukta oturup biraz dinlen. Ben de mutfağa gidip bize soğuk kahve yapıp getireyim." dedi Firuze. "Yardım etmemi ister misin?" "Saçmalama Cihangir iki bardak soğuk kahve yapacağım. Elime mi yapışacak sanki!" dedi Firuze. Firuze mutfağa kahve yapmak için giderken Cihangir ise arkasından tebessüm ederek bakıyordu. Biraz yorulmuştu ama onun için önemi yoktu. Firuze ile yakın olduğu her an yorgunluğunu unutuyordu. Cihangir koltuğa oturup kafasını koltuğun başlığına yasladı ve tavanı izlemeye başladı. Cihangir'in yüzünde aptal bir sırıtma oluştu. Sanki Firuze ile evlenmişler de beraber yorgunluk kahvesi içerken vakit geçirecekler gibi hissetti. Aklına gelen düşüncelerle genç adamın kalbinin ritmi değişiyordu. Firuze gülümseyerek elinde iki bardak soğuk kahve ile geldi. Bardaklardan birini Cihangir'e doğru uzattı ve "Bakalım beğenecek misin?" dedi. Cihangir karşısındaki minik kadına tebessüm etti ve "Senin elinin değdiği bir şeyi beğenmemem ihtimaller dahilinde bile değil." dedi. Firuze duydukları ile kulaklarına kadar kızardı. Utandığında çok fazla kızarırdı ve gözlerini kaçırırdı. Cihangir onun her hareketini ezberlediğinden dolayı fark etti. Firuze heyecanlanmıştı ve utanmıştı. İçinden 'Acaba bir gün onu sevdiğim gibi beni sever mi?' diye düşündü. Firuze'de ise durumlar oldukça karışmıştı. Heyecanlanıyordu ve Cihangir'in sözleri çok hoşuna gidiyordu. Ama bu hissettiği neydi? Beğeni, hoşlantı, aşk? Henüz çok erkendi ama Cihangir' i beğendiği gerçeğini göz ardı edemezdi. Genç kadın elindeki kahvesi ile birlikte Cihangir'in yanına koltuğa oturdu. Koltukta pek yer olmadığından dolayı çok yakın oturuyorlardı çünkü koltuğun yarısında eşyalar vardı. Resmen kolları birbirine değiyordu. Firuze aralarındaki sessizliği bozarak konuştu. "Görev yorucu muydu? Yaran falan var mı?" Cihangir tereddüt etmeden konuştu. "İyiyim çok şükür, hiçbir hasar almadım. Timde de kimse de yaralı değil." Firuze Cihangir'in yaralı olmamasına çok sevinmişti. Sonra kendi içinde düşündü, Cihangir onunla bu kadar güzel konuşurken hislerini bu kadar güzel ifade ederken kendini daha fazla geride tutmak istemedi. "Yaralı olmamana çok sevindim açıkçası birazcık korkmuştum." Cihangir haylaz bir ifadeyle sırıttı ve "Sadece birazcık mı korktun?" dedi. Firuze kucağındaki ellerinin parmak uçlarıyla oynarken konuştu. "Belki birazcık' tan fazla korkmuş olabilirim." "İki elim kanda da olsa sana geri dönmeye çalışacağım her zaman. Bunu unutma tamam mı Firuze'm." Firuze Cihangir'in kullandığı bu sahiplik eki ile ne kafası karışmamış hissetti ne de gerilmişti, içinde herhangi bir rahatsızlık bile oluşmamıştı. Sadece heyecanlandı, hep bahsedilen karında uçuşan o kelebekleri ilk defa hissetti Firuze. Aralarında tekrardan uzun bir sessizlik oluştu. İkisi de kahvelerini içip bitirmişlerdi, sadece oturuyorlardı. Firuze konuşmaya başladı. "Sen zaten çok yoruldun, görev dönüşü gelip bir de benimle uğraştın evine gidip dinlen istersen. Ben de şu eşyaları yükleyip diğer eve götüreyim." Cihangir'in kaşları çatılmıştı Firuze'ye bakıp konuştu. "Eşyaları diğer eve beraber taşıyıp sonrasında eve giderim." Firuze ağzını açıp itiraz edecekken Cihangir daha çok kaşlarını çatıp "Sakın itiraz etme Firuze, kızdırma beni istersen" dedi. Firuze ise itiraz etmeye yeltenmeden kabul etti. Cihangir taşımacılık yapan bir arkadaşını arayıp Firuze'nin evinin adresini verdi ve kapının önüne geri gelmesini rica etti. Cihangir'in arkadaşı geldi. Cihangir ile Firuze'nin de yardımıyla evdeki eşyaları aşağıdaki kamyona doldurup lojmandaki eve doğru yol aldılar. Cihangir ile Firuze, Cihangir'in arabasına bindi. Önden Cihangir ile Firuze, arkadan ise kamyon gidiyordu. Lojmana geldiklerinde birkaç adam ve Cihangir kamyondaki eşyaları boşaltıp lojmandaki eve doğru taşımaya başladılar. Bütün eşyaları taşıdıktan sonra herkes gitti evde Cihangir ile Firuze kaldı. Firuze iyice evin içini gezdi ve Cihangir'e döndü. Cihangir "Evi beğendin mi bakalım?" diye sordu. Firuze ise "Diğer evimden çok daha ferah ve güvenli görünüyor. Çok beğendim." diye cevap verdi. Adamların oturma odasına indirdiği koltuğa doğru ilerlediler, yan yana oturdular biraz soluklanmak için. Cihangir çok uykulu ve yorgun görünüyordu. Bundan dolayı Firuze Cihangir'e dönüp "Sen burada bekle hemen sana bir bardak soğuk su getireyim." dedi. Cihangir o kadar yorgundu ki kafasını sallamakla yetindi. Firuze' den Mutfak malzemeleri yazan koliden bir bardak çıkardım ve mutfağa doğru ilerledim. Cihangir çok yorulmuştu zaten yanıma geldiğinde göz altları mordu. Buna rağmen bana yardım etmişti. Bunu düşünmemle salak salak sırıtmaya başladım. İçeriye doğru ilerlerken Cihangir'e seslendim "Cihangir su dışında bir şey istiyor musun?" dedim ama ses gelmemişti. Odaya girdiğimde Cihangir'in kafasını koltuğa koyup uyuyakaldığını gördüm. Bu görüntü yüzümde tebessüme neden oldu. Yanına doğru ilerledim ve bardağı yere indirdim. Cihangir'e doğru yaklaşıp koltuğun önüne geldim ve dizlerimin üstünde oturdum. Kendimi Cihangir'e bakmaktan alıkoyamıyordum çok yakışıklı bir yüzü vardı. Yüz hatları çok keskindi ama bir o kadar da güzeldi. Sahi ya Cihangir çok güzel bir adamdı... Sadece dış görünüş olarak değil kalbi de çok güzel bir adamdı. Onu tanıdığım bu kısa vakitte bile bana oldukça yardımcı olmuştu. Cihangir uyurken ses çıkartmamaya çalışarak yavaşça elimi saçlarına ilerlettim. Onu uyandırmaktan korkarmış gibi yavaş yavaş saçlarını okşadım, sonra elim biraz daha yüzüne doğru ilerledi. Elimin tersiyle yanağını okşadım. Daha sonrasında bakmaktan kendimi alıkoyamadığım dudaklarına işaret parmağımın ucuyla dokundum. Sanırım ondan hoşlanıyordum Sanırım ne resmen adama abayı yakmışsın Firuze! Cihangir yavaş yavaş gözlerini araladı ve uykulu gözlerle bana baktı. "Uyuya mı kalmışım, kusura bakma çok geç oldu zaten. Ben gideyim." dedi. Cihangir ayaklandığında ben de arkasından yürümeye başladım. Kapının önüne geldiğimizde "Bir ihtiyacın olursa birkaç adım kadar uzağındayım, bana haber ver olur mu? İyi geceler." dedi. Cihangir kapıyı açtı, kapıyı açtıktan sonra 'Cihangir' diye seslendim. Cihangir bana döndüğünde minik adımlarla ona yaklaştım. Ellerimi koca omuzlarına koyup destek alarak parmak uçlarında durdum ve yanağını minik bir öpücük kondurdum. Sonra da bir adım gerileyerek gözlerine gülümseyerek baktım."Teşekkür ederim her şey için Cihangir." dedim. Cihangir bu hareketimle resmen afallamıştı. Yüzüme şapşal şapşal bakıyordu daha sonra kendine gelerek gülümsedi. Sonrasında "İyi geceler." dedi ve karşı dairedeki kapıyı cebinden çıkardığı anahtarla açıp bana baktı. Bu sefer şaşırma sırası bendeydi. Nasıl yani Cihangir karşı komşum muydu?! Bu sefer benim afalladığımı gören Cihangir bana sırıtarak baktı ve "Birkaç adım kadar uzağındayım unutma!" deyip göz kırptı. Ardından içeri girdi. Arkasından ağzı açık bir şekilde kalan ben şunu daha iyi fark etmiştim. Cihangir gerçekten sürprizlerle dolu bir adamdı... *** Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın lütfen.30 oy sınırı var! Bölümü nasıl buldunuz? Diğer bölümleri daha uzun tutmaya çalışacağım :) UMARIM BÖLÜMÜ BEĞENİRSİNİZ FINDIKLARIM :) |
0% |