@leylaulusoy
|
Giray, sessizliğini koruyarak yol boyunca yanında oturan kıza tek söz etmemişti. Ancak sinirden adeta kendisini yiyip bitiriyordu. Yanında oturan kız da sanki bundan zevk alıyormuş gibi camdan dışarısını izleyerek suskunluğunu koruyordu. Oysa onun şu an konuşmasına ihtiyacı vardı Giray’ın. Eğer konuşursa tüm öfkesini ona kusabilirdi. Evin bahçesine girdiklerinde Burcu ondan önce kapısını açarak dışarıya çıktı. Arkasından öfkeyle gelen adamın durumundan haberiz gibi umursamaz bir halde eve girmek için hazırlanıyordu. Giray bizzat onu kızdırmak için böyle davrandığını düşünürken aslında Burcu duyduklarının şokunu yaşıyordu. Ortada anlatılanlardan daha fazlası vardı ve bunu kendi kulaklarıyla duymuştu. Şimdi onlarla aynı evde yaşıyor olmasına rağmen güvenmek konusunda acele etmemeliydi. Anahtarın varlığını bir süre daha kendine saklamalıydı. Merdivenlerin son basamağına gelmişti ki kolundaki sert baskıyla durmak zorunda kaldı. Daldığı düşüncelerden sıyrılırken ona öfkeyle bakana adamın gözlerinin içine bakıyordu. “Seninle giderken anlaşmıştık. Durumun vahimiyetinden bahsettiğim halde nasıl öyle kafana estiği gibi Mert ile görüşürsün?” Bakışları kolunu kavrayan ele kaydı.“Konuşmak istiyorsan önce kolumu bırak.” Giray hala onun kolunu tuttuğunu farkında değilmiş gibi elini geri çekti. “Bu konuyu hallettiğimizi sanıyordum. Buradaki katı tutumdan haberim yoktu.” “O zaman şimdi olsun.” İkisi de yüksek sesle konuştuklarından evdekiler kapıya çıkmışlardı. “Bu evde yaşayan herkes belli kurallar çerçevesinde yaşar. Sen de bir süre bu evde kalacağına göre bu kuralları iyice öğren. Senin yaptığın her hareket ailemizi uçurumun eşiğine götürmekten başka bir işe yaramaz.” “Acaba bana gösterdiğiniz ya da anlattığınız gerçeklerden başka atladığın bir konu var mı?” Karakolda duyduklarını unutmamıştı. Giray ise ne demek istediğini anlamadığı için diyecek bir kelime bulamamıştı. “O ne demek?” “Neyse, ben yoruldum. Daha fazla size ayak bağı olmadan odama çıkayım en iyisi.” Kapıdakilerin yanından geçerken hiç birinin yüzüne bakmamıştı. Odasının merdivenlerini çıkmak sandığından yorucu gelmişti. Yatağına uzanıp tavanı izlerken son birkaç gündür hayatında değişen olayları düşünüyordu. Ailesinin böylesine bir sırrı kendisinden saklamakta ki amacını az çok tahmin etse de yine de bilmek isterdi. Bilseydi bu kadar büyük sorunların içinde olmayacaktı. Şu an anahtara sahip olmasına rağmen buradan gidip gidemeyeceği konusunda bile kesin bir şey söyleyemiyordu. Karakola bile güvenemezken buradan nasıl gidecekti? Kime gerçek anlamda güvenecekti? Sorular zihninin duvarlarına çarpıyor, bir yanıt bulamadan geri dönüyordu. Gözlerini kapatıp bir süre hiçbir şey düşünmemeye çalıştı. Sonra uyuyakalmıştı. Odasının kapınsın ısrarla çalınması ile gözlerini araladığında, hava çoktan karamıştı. Önce nerede olduğunu anlaması için birkaç saniye geçmesi gerekmişti. Yatağında doğrulduğunda Yıldız kapının eşiğinde içeriye girmek ile girmemek arasında tereddüt edip beklerken gördü. “Girsene” dedi uyanmak adına gözlerini ovalamaya devam edip esnemeye çalışırken. Yıldız yatağın kenarına utana sıkıla oturdu. Bir şeyler söylemek istiyordu ama söyleyemiyor gibi bir hali vardı. “Ne oldu? Bir şey mi söyleyeceksin?” “Aslında evet… ama…” “Hadi söyle, benden çekinmene gerek yok.” Yıldız önce hevesle nefes aldı ama nasıl başlayacağını bilemediğinden “Aslında…” “Hadi söyle.” “Mert ile sözleneceğimizi duymuştun.” “Eee” “Bana yardım eder misin? Yani şey, sözüm için elbise seçmek için. Ben ne giyeceğimi…” Burcu ne demek istediğini anladığında gülümsedi. O kadar saf ve masumdu ki, böylesine çetrefilli bir hayatın içinde sorun ettiği tek şey sözü için giyineceği kıyafetti. “Ben de ne diyor dedim. Dert ettiğin buysa hadi kalk ayarlayalı hemen.” “Sahiden mi?” “Sahiden.” Onun yanında antidepresan almış gibi sakinleştiğini hisediyordu. Burcu, ayağa kalktı. Hala uyku sersemi olmasına rağmen onun peşinden odasına kadar eşlik etti. Belli ki kendisine gelmeden önce seçenekleri değerlendirmişti. “Sonuç yok galiba.” Yıldız yatağın üzerindeki kıyafetleri hızla toplamaya başladı. “Kusura bakma, heyecandan biraz dağıtmışım.” “Bırak, nasıl olsa gözden geçireceğim hepsini.” Yıldız elindeki yığını yatağın üzerine geri bıraktı. Burcu kıyafetleri karıştırmaya başladı. Aşağı yukarı hepsi aynı modele benziyordu. Oldukça sıradan ve günlük. “başka kıyafetlerin yok mu?” “Olmaz değil mi? Ben de aynısını düşündüm. Bunlar çok basit kalır.” Hüzünle yatağın üzerine oturdu. “Ben ne yapacağım şimdi?” “Neden bu kadar sorun ediyorsun ki? Yarın gidip yeni bir kıyafet seçersin olur biter.” “İyi güzel söylüyorsun ama ben seçersem bunlardan farklı olmaz ki? Üstelik yengem de farklı bir şey seçmeme müsaade etmez.” Umutla açılan gözleri Burcu’nun yüzüne odaklandı. “Kendi dünyam olsa bunu kolaylıkla hallederdim ama burada ne yapabilirim ki? Ben gidip alayım desem yengen izin vermez. Gitmem gerekse abin onay vermez. Elimden ne gelir?” “Abimle ben konuşurum. Yengemi o ikna eder. Sen sadece olur de. Lütfen, çok güzel olmak istiyorum. Biliyorum sen elbisemi seçersen senin kadar güzel görüneceğim.” Burcu ona gülümsedi. “Bunu söylemek kibirlilik gibi görünecek belki ama yine de söyleyeceğim. Biz çok güzeliz zaten.” İkisi de gülümseyerek yan yana oturdular. Kıyafetleri yere atıp yatağın üzerine uzandılar. Yıldız sözü için ne kadar heyecanlı olduğunu anlatırken Burcu onu dinliyorken hayatının ne kadar boş geçtiğini düşünüyordu. Böyle heyecanla adını anacağı biri olmamıştı hayatında. Onu sahiplenen bir ailesi de yoktu. Son aile bildiği kişiyi kaybedişinin üzerinden bilmediği bir yere geldiğinden beri her şey tepetaklak olmuştu. Hayat ona nasıl bir sürpriz hazırlıyordu bilmiyordu. ***** Kahvaltı masasında otururken sağır edici bir sessizlik vardı masa da. Herkes sanki suskunluk yemini etmiş de konuşmuyor gibi sadece önlerindeki yiyeceklerle ilgileniyordu. Burcu ilk defa onların konuşmasını diliyordu. Onlar konuşursa başının içindeki sesler susardı. “Anne” dedi Giray dileğini duymuş gibi. Burcu konuşmanın içeriğini duymak için oynadığı zeytini bıraktı. “Bu gün Yıldız için alışveriş yapmak istiyorum. Uzun zamandır kendisine bir şey almadı.” Kadın önce oğluna baktı ardından yanında oturan kıza baktı “Bir şeye ihtiyacın olduğunu söylememiştin Yıldız?” “Şey yenge aslında…” Onun kendini ifade edemeyeceğini anlaya Burcu zaten kadının hedefinde olduğundan umursamadı. “Ona dolabındaki kıyafetlerin söz için uygun olmadığını söyledim de.” Diye açıkladı. Kadının onaylamaz bakışları kızı süzerken “O nereden icap etti? Kıyafetleri de gayet güzel üstelik.” Burcu alayla gülümsedi “Evet, evin beslemesi olduğunu kanıtlamak istiyorsanız gayet uygun olur tabi.” “Burcu” diye uyardı Giray onu. Ancak Burcu aldırmadı. Yıldız’ın mutlu olmasını istiyordu sonucunda işiteceği birkaç söze aldırmazdı. “Ne? Yalan mı söyleyeyim yani? Tamam, ev için kıyafetleri normal olabilir ama onu istemeye gelenlerin karşısına şık çıkması daha uygun olur. Sonuçta istemediği bir evliliğe zorlanıyor gibi görünmesini istemezsiniz sanırım.” “Sen ne anlarsın ki? Aile terbiyesi almayan biri için konuşmak oldukça kolaydır. Yıldız, ailesinin isteklerine daima uyar.” “Sebep? Ailesi olduğunuz için size sonsuza kadar minnet duymasını nasıl beklersiniz? Köleniz değil sonuçta. Onun da istekleri, beklentileri olması normal değil mi? O da bir insan.” “Ona köle gibi davranıyor gibi mi duruyoruz?” dedi kadının adeta bağırarak. Yıldız olduğu yerde iyice sinmişti. “Öyle görünmesin diye size tavsiye de bulunuyorum. Ben sevdiğim adamla evlenmek için ilk adımı atacakken en güzel halimde olmak için gayret ederim. Özenirim, gülük halimle karşılarına çıkmak istemem. Eminim Yıldız’ın duyguları aynı yöndedir.” Kadın söylediklerini düşündü. Yıldız’ı kızı gibi severdi ve onu kızını yetiştireceği gibi yetiştirmişti. Bu kızı onaylamıyor olsa da söylediklerinde haklılık payı vardı. “Tamam.” Dedi kadın pes ederek. “Madem yeni bir şey giyinmek istiyor o zaman kahvaltıdan sonra hemen alır geliriz. Yarın için hazırlık yapmak gerekiyor.” Yıldız hayal kırıklığıyla omuzları düştü. Burcu hemen fark etmişti. Giray’da anlamıştı. Dün gece onunla konuştuğu için arzusunun ne olduğunu biliyordu. Annesi ile alışveriş yapmak istemiyordu. “Şöyle yapalım o zaman anne, ben Burcu ile gider onun için uygun bir kıyafet seçerim. Siz de burada hazırlıkları tamamlarsınız.” “Ne münasebet” diye çıkıştı kadın. “Sen niye bu kızla elbise almaya gidiyormuşsun?” Yıldız artık bir şeyler söylemesi gerektiğini anlamıştı. Daha fazla Burcu’nun kendisi için hakarete uğramasını istemiyordu.“Yenge lütfen müsaade et, benim yerime Burcu gitsin.” “Yıldız” dedi kadın şaşkın halde. “Neden kızım?” Yıldız kadının yüzüne bakamıyordu. “Aslında ondan bunu isteyen bendim yenge. Çünkü onun zevkine güveniyorum. Benim için en güzeli seçecektir.” “O ne anlar kızım? Baksana şuna. Edepten ne anlar? Sana ne getirecek belli değil.” Burcu daha fazla bunları yutamayacağının farkındaydı. “Ne demek istiyorsunuz siz? İstemediğiniz tarzda giyiniyorum diye edepsiz mi oluyorum ben şimdi? Ben ne kapalı insanlar gördüm, kötü kadın diye yaftaladığınız insanlar yanında yıkanmış kalıyor. Bir insanın giyimiyle karakter analizi yapamazsınız. Bu çok cahilce hareket olur.” Kadın öfkeden kızarmıştı. “Bana akıl verecek yaşta değilsin küçük hanım. Bu evde zorunlu misafirsen ona göre davran. Aile işlerimize burnunu sokma.” Burcu hışımla ayağa kalkınca sandalyesi yere devrildi. “Böyle bir arzum yok zaten. Sizin saçma kurallarınıza katlanamayacağım. Bensiz devam edin, gidip temiz hava alacağım.” Bahçeye çıkarken masadakiler hem şaşkın hem de kızdındı. “Anne, ayıp ediyorsun. Onu kızdırarak bizi ne gibi bir duruma soktuğunun farkında ol lütfen. Ya gidip birine aynadan bahsederse ne yapacağız?” “Kendi başı da yanar, bunu yapamaz.” “Emin misin? Gördün onu, öyle korkak birine benziyor mu? Sen ona hakaret ettikçe buradan gitme isteğini tetikliyorsun. Sonra nasıl kontrol edeceğiz onu?” Konuşmanın başından beri susan babası oğluna hak verdi. “Hakkı var hanım. Kızın üstüne fazla gidiyorsun. Kötü bir şey de söylemedi. Kızımızın özel günü için ona yardımcı olmak istedi sadece. İkisi de genç, Yıldız’ın isteklerini anlıyordur.” “Ben kızımın ne istediğini anlamaz mıyım yani?” “Hanım, bizim zaman geçti artık. Şimdi gençler farklı şeyler arzuluyor. Bırakalım da kızımızın özel gününde ne giyinmek istediğine kendi karar versin.” Yıldız ağladı ağlayacak masada tabağına bakıyordu. Burcu’ya olanlar yüzünden kendini suçluyordu. Ondan böyle bir şey istemeseydi bunca şeyi yaşaması gerekmeyecekti. İlk gözyaşı yanağından süzüldüğünde Giray dayanamadı. Yerinden kalkıp kardeşinin yanına oturdu. “Sen ağlama Yıldız. Bana ne istediğini söyle. Nasıl istiyorsan öyle olacak.” “Burcu için üzüldüm abi. Benim yüzümden birçok laf işitmek zorunda kaldı. Sadece bana yardım etmek istemişti oysa.” Yaşlarını sildi genç adam “Sen bunun için üzülme. Annem onunla konuşacak ve olay tatlıya bağlanacak.” Yıldız başını kaldırdı. “Onun senin adına elbise seçmesini istiyor musun?” Yıldız cevap vermeden önce yengesine baktı. Kadın kızgındı ama öfkeden delirmiyordu. “Evet, abi bunu ben teklif etmiştim.” Giray ayağa kalktı. “Anne, şimdi ben onunla konuşup eve getireceğim. Sen de ondan münasip bir şekilde özür dilersin. Sonra da Yıldız için alışverişe gideriz. Anlaştık mı?” “Ondan neden özür dileyecekmişim? Yanlış bir şey söylemedim. O bizim ailemize uygun yapıda değil. Bizim iç işlerimizden anlamayacağı için karışmaması gerektiğini söylerken gayet ciddiydim.” “O bir misafir olduğu kadar kızdırmamamız gereken biri. Hayatımız onun iki dudağının arasında anla bunu. Onu kızdırınca elimize hiçbir şey geçmeyecek. Sen de lütfen uzatma ve ona söylediğin kötü sözler için af dile.” Kadın yanıt vermedi. Giray bunun kabulleniş olduğunu biliyordu. Bahçeye çıkıp etrafa bakınmaya başladı. Kızı göremediğinde kısa süreli bir panik dalgasına kapıldı. Onun kızgınlıkla kaçıp gittiğini düşünmeye başlamıştı bile. Bahçeye indi ve sağa sola koşturmaya başladı. Sonra cılız bir isyan sesi duydu. İlerideki koruluktan geliyordu. Onun olması için dua ederek ilerlemeye başladı. Yaklaştıkta ses daha netleşiyordu. Bu sayede onun olduğundan daha fazla emin oluyordu. Sonunda onu mezarın başında babaannesi ile dertleşirken buldu. Bir süre arkada kalıp onun konuşmalarına kulak misafiri olmaya niyetlenmişti ancak “Neden buradasın?” diye soran kızın sesini duyduğunda vazgeçti. Bir polis olduğu için utanmalıydı belki de. Burcu arkasına döndü. “Kaçtığı mı düşündün?” “Neden olmasın? Pek sağı solu belli olan biri değilsin.” Burcu ayağa kalktı. “Aslında oldukça açık biriyim. Sen ve ailen beni kuzenin olarak görmekten kendinizi alamadığınız için size öyle geliyor.” Buna yanıt vermedi. Haklı olduğu açıktı. “Bak biliyorum annem biraz fazla ileriye gitti. Ama… “Hayır, annen tam olarak düşündüklerini söyledi. Bunda yanlış olan bir şey görmüyorum. Ben ailesinin içine düşen bir yıldırım gibiyim. Onun yıllarca yaşadığı kuralların tam karşıtıyım. Beni sevmemesi oldukça normal.” “Sevmemek değil ama…” bunun saçma bir bahane olduğunu hissetti. “Haklısın, sen bize oldukça aykırısın. Davranışların, konuşman, varlığın bile annemin bizi içinde büyüttüğü yaşantıdan farklı. Senden korkuyor.” “Sizi etkilerim diye. Haklı da. Belki ben de olsam aynı tepkiyi verirdim.” “Annemi affettin o zaman.” “Haklı olduğunu kabullenmem affettiğim anlamına gelmiyor. Ne kadar gerekli nedenleri de olsa bana söylediklerini hak etmiyorum. Sizden farklıyım diye beni dışlayamazsınız. Üstelik burada kendi isteğimle kalmıyorum. Gitmeyi en az annen kadar isterken böyle bir muameleyi kabul edemem.” “Onunla konuştum. Hatasının o da farkında.” Onu ikna etmek için gerçek olmayan şeylerden bahsetmekten hoşlanmıyordu ama bu kızı yatıştırması gerekiyordu. Tehdit oluşturacak bir şeyler yapmasını engellemeliydi. “Ya da öyle görünmesini istedin.” Giray’ın cevap vermeyişi Burcu’nun haklılığını kanıtlıyordu. Omuzlarını silkti. “Ondan özür falan istemiyorum. İnanmadığı cümleler kurması ikimize de haksızlık olur. Bu konuyu burada kapatacağım.” Giray rahat bir nefes aldı. Eliyle geldiği yolu işaret etti. Yan yana yürümeye başladılar. “Yıldız normalde oldukça utangaç biridir. Sana gelip böylesine bir ricada bulunmasına şaşırdım doğrusu.” “Ona hiç duygularını ifade edecek anlar yarattınız mı?” Çatık kaşlarla yanındaki kıza baktı. “Ne demek bu?” “Gördüğüm kadarıyla sizin kurallarınızla yaşamaktan başka bir şans bırakmadınız ona. Eğer biraz sıyrılıp duygularını ifade etse belki de bu gün benim maruz kaldığım tutumla karşılaşacaktı. Madem utangaç biri bununla yüzleşemeyecektir. O yüzden sessiz kalıp kendi duygularını bastırıyor olabilirdi.” “Biz ona hiç baskı yapmadık.” “Sen ailesiz olmanın ne demek olduğunu bilemesin. Eğer annen ve baban yoksa yanında kaldığın insanlara karşı hep mahcup kalırsın.” “Ya da senin gibi isyankâr olur.” Ona kızmamıştı Burcu. “Kendi sorumluluğumu aldığım için neden isyankâr sayılıyorum? Bu biraz ön yargılı bir söylem oldu sanki.” Eve yaklaşmışlardı. “Ne yapıyoruz?” “Yıldız’ın istediği gibi elbise almaya gideceğiz tabi. Sen de girip üzeri değiştirmek istersen…” “Yok sağ ol, Yıldız iyi hoş biri ama tarzlarımız farklı. Bana vereceği şeyler giyindiğimden farklı olmayacaktır.” Giray bir şey diyecek oldu sonra vazgeçti. “İçeridekilere haber verip geliyorum. En arabanın yanında bekle.” Giray gözden kaybolurken o da aracın yanına doğru yürümeye başladı. Üzerinde Yıldız’ın kıyafetleri, ayağında kendisine ait olmayan ayakkabılar varken hiç de mutlu değildi. Dışarıya çıkmışken kendisine de bir şeyler alması iyi olurdu ancak yanında nakit parası yoktu. Giray veya ailesinden de asla yardım isteyemezdi. Bu gün duyduklarından sonra gururuna yediremezdi. Neler yapabileceğini düşündü. Bu dünyada yanında getirebildiği hiçbir şey yoktu ne yazık ki? Eli boynundaki kolyeye gitti. Annesinden kalan son anıydı bu. O sırada Giray üzerine aldığı bir ceketle çıkagelmişti. Aracı uzaktan açtığında Burcu onu bekleme gereği görmeden yolcu koltuğuna geçip kapıyı kapattı. Giray arabaya binerken kapıda annesi göründü. Hoşlanmadığı her halinden belli oluyordu. Bu gelişmeden mutlu değildi. Ancak durdurmaya gücü de yetmemişti belli ki? O nedenle mutsuz bir ifade ile onların gidişini izliyordu. **** Oldukça gösterişli bir vitrine sahip olan bir mağazanın önüne geldiklerinde Giray geçmesi için kapıyı açtı onun için. Bu beklenmedik jest Burcu’yu biraz şaşırsa da itiraz etmeden içeriye girdi. “Annemler sürekli buradan alışveriş yapar. Daha başka bir yer aklıma gelmedi. Eğer içeridekileri beğenmezsen başka bir yere bakarız.” Burcu burun kıvırdı. Yıldız haklıydı, onlar gelseydi dolabındaki kıyafetlerden farklısı alınmayacaktı. “Gerçekten nutkum tutuldu. Buradan Yıldız için nasıl bir mucize çıkaracağım ki ben?” “Bir şey mi dedin?” diye sordu Giray onu net duymadığı için. Burcu başını sağa sola salladı. “Şey, umarım tüm kıyafetler bunlarla sınırlı değildir dedim.” “Beğenmedin mi?” Etrafına bir bakındı. “Alınma ama burası hiç benim zevkime uygun değil. Tam da annenin beğeneceği bir yer gerçekten.” “Bunun iltifat olmadığının farkındayım ama gençler için de bölüm var.” Bir personel’i eliyle yanlarına çağırdı. “Buyurun efendim.” “Bayana kıyafetler için yardımcı olur musunuz?” Satış personeli hemen muhatap olarak kızı alması gerektiğini fark edince gülümseyerek “Nasıl bir şey bakmıştınız?” Burcu buradan pek bir şey çıkmayacağın bilmesine rağmen “Yarın sözüm var. Uygun bir şeyler bakmak istiyorum.” “Tabi, üst kata çıkalım hemen.” Kızı izleyerek üst kata çıktılar. Burası alt kata oranla daha iç açıcıydı. Yinede işi zor olacaktı. “Abicim sen otur istersen, çay kahve söyle. Benim biraz dolaşmam lazım.” Normal de asla annesinin peşinde dolaşmazdı ancak bu kızı gözünün önünden ayırmaması gerektiğinden kalmaya mecburdu. Bekleme koltuğuna oturdu. Hemen önüne ikramlıklar servis edilirken Burcu oldukça profesyonel bir şekilde askılara göz gezdirirken Giray onu izliyordu. Yanındaki kızın kolları kıyafet dolmuştu ama o hala bakınmaya devam ediyordu. Sonunda başka bir şey bulamayacağını anlayınca kabine doğru ilerledi. O sırada içeriye tanıdık iki yüz girdi. Giray az kalsın içtiği kahve ile boğulacaktı. “Kahretsin, bu gün her şey mi ters gider?” kadınlar onu fark ettiği için mecburen ayağa kalktı. “Filiz teyze, ne güzel tesadüf.” Dedi pek de güzel olmadığını düşünen bir ses tonuyla. “Giraycığım annen de burada mı?” Kadın etrafına bakındı. Ancak tanıdık kimseyi göremedi. “Nerede?” “Hayır, Filiz teyze, annem gelmedi. O evdeki hazırlıklarla ilgilenirken ben Yıldız ile geldim. Kabinde kıyafet deniyor.” Yanındaki genç kız Yıldız’ın az çok tarzını biliyordu. Bu nedenle alacı bir gülümseme ile “Öyle mi? Eminim harika bir elbise seçecektir. Abim bayılacak.” Giray gülümsemeye zorladı kendini. Burcu üzerinde hiç de kendisinin giyinmeyeceği oldukça mutaassıp bir elbise ile çıkageldi. Kolları kısa olsa da hiçbir özelliği yoktu. Düz bir kalem elbiseydi. “Giray…” diyecekken yanındaki kadınları görüp “Abi.” Dedi. Nasıl devam edeceğini bilememişti. Giray’ın yanında duran kadınların yakınlığına bakırsa tanıştı ancak kendisi tanımıyordu. Giray pot kırmasına izin vermemek adına hemen yanına geçti. “Mert’in annesi ile kardeşi sakın pot kırma.” Burcu hemen gülümsedi. “Merhaba” dedi oldukça samimi bir şekilde. Kadına sarılacakken son anda uzattığı eli fark etmesi büyük şanstı. Elini öpüp yanındaki sarışın kıza sarıldı. “Ne hoş tesadüf.” Dedi hiç de hoş olmadığını düşünerek. “Öyle” dedi kadın. “Sen de elbise bakmaya gelmişsin. Neden yengen burada değil?” Burcu buna ne söylemesi gerektiğini düşünürken Giray yardıma yetişti. “Biraz önce söylemiştim. Annem evde işlerle ilgileniyor. Benim de çarşıda işim varken Yıldız’a eşlik edeyim dedim.” Genç kız Yıldız’ın giyindiği elbiseye küçümseyerek baktı. Tam da ondan beklediği tarzda bir kıyafetle karşısına çıkmıştı. “Bu elbiseyi mi giyineceksin?” diye sordu. Burcu onun sesindeki imayı fark etmişti. “Beğenmedin mi?” diye sordu. Onun karşılık vermesine alışkın olmadığından kız biraz şaşırdı ama devam etti. “pek söz için uygun değil de, yine de sen bilirsin.” Onun Yıldız’a böyle davranıp davranmadığını merak etti. “Aslında aklımda başka bir elbise vardı. Burada olmanız çok iyi oldu. Abim pek elbise işlerinden anlamıyor. Bir kadın gözüyle bana fikir veririsiniz umarım.” Kadın Burcu’nun başını okşadı. “Tabi kızım. Git giyin bakalım.” Burcu kendinden emin bir halde kabine geri dönerken anne ve kızı az önce Giray’ın kalktığı kanepeye yan yana oturdular. Giray diken üzerindeydi. Henüz Burcu pot kırmamıştı ama bu yapmayacağı anlamına gelmiyordu. Kız annesine doğru eğildi. “Bu gün Yıldız’da bir tuhaflık mı var yoksa bana mı öyle geliyor?” diye sordu. Kadın kızının neyden bahsettiğini anlamamıştı. “O ne demek?” “Fazla konuşmadı mı? Normal de oldukça çekingen biridir. Bu gün farklı geldi.” “Yoo, aynı Yıldız fark göremedim ben.” Burcu üzerinde enfes bir kırmızı elbise ile kabinden çıktığında Giray adeta şoka girmişti. İnce askılı yuvarlak yaka uzun bir saten elbiseydi giyindiği. Dizinin biraz üzerinde bir yırtmacı vardı. Burcu içinde oldukça harika görünüyordu. Giray onu görünce önce yutkundu. Konuşmadığı zamanlarda onu Burcu olduğunu anlamazdı. Şu an tam anlamıyla Burcu idi o. Kardeşi değildi. Sonra yanındakileri hatırladı. Kendini topladı. Burcu kendine güvenen bir kadın edasıyla ortaya geldi. Bir bacağını öne atarak derin yırtmacını görmelerini sağladı. Saçlarını geriye doğru savurarak kadınlara gülümsedi. “Ne diyorsunuz? Beğendim ama biraz fazla iddialı değil mi?” Kadın ve kızı ne demesi gerektiğini şaşırmıştı. Daha önce Yıldız’ı hiç bu halde görmemişlerdi. O her zaman sessiz ve içine kapanık, ideal bir aile kızı olmuştu. Zaten kadın bu yüzden onu oğlu için seçmişti. Sorun çıkaracak bir tip değildi. Şu an karşısında olan kız bambaşka biri gibiydi. Bir erkeği kolaylıkla baştan çıkarabilecek bir cazibesi vardı. “Bunu giyinmeyeceksin değil mi?” diye sordu genç kız şaşkınlığını atınca. Burcu arkasını dönüp aynaya baktı. Kendisini elbisenin içinde beğenmişti. Ama bu Yıldız için doğru elbise değildi. O da bunun farkındaydı. Sadece o kıza inat giyinmişti. “Hayır tabi, sadece merak ettiğim için giyindim.” Yanlarında bekleyen personele “Askıdaki pembe renkli kalem model elbisenin small bedenini paket yapar mısınız?” Aklında o elbise olmasa da yaşlı kadının verdiği tepkilerden kabine götürdüklerinin hiç birinin bu aile için doğru olmadığını hissetmişti. “Seçtin demek” dedi Giray ayaklanırken. Bir an önce buradan çıkmak istiyordu. Kendisini ateş hattında hissediyordu. “Evet, ben üzerimi değiştireyim sen kasayı hallet.” Giray yanlarından ayrıldığında genç kız Burcu’yu durdurdu. “Üzerini değişmeden bir resmini çekebilir miyim? Başka türlü böyle bir değişime kimse inanmaz. Bir elbise insanı nasıl başka gösterebiliyor aklım almıyor.” “Ne varmış ki halimde?” diye sordu. “Tuhaf görünüyorsun. O her zaman gördüğüm Yıldız değil de başka biri gibisin.” Yıldız onun sözlerinin samimiyetini tarttı. Ancak bir resimden bir şey olmayacağına ikna olunca müsaade etti. Üzerini değiştirmeden önce kabinde seçtiği birkaç parça kıyafeti personele uzattı. Bunları paketler misiniz lütfen.” Sonra da üzerini değişti. Gitmeden önce kadın ve kızına “Size iyi alışverişler. Biz eve geçiyoruz.” “Tamam kızım, yengene selam söyle.” “Olur söylerim.” Alt kata indiğinde Giray kasanın önünde bekliyordu. “Gelmişsin, bu kıyafetleri de aldığını söylediler. Sana sormadan hareket etmeyeyim dedim.” “İyi yaptın. Aldım ama sen ödemeyeceksin.” Dedi kız kesin bir dille. “Sen nasıl ödeyebilirsin ki?” “Arabada bekle lütfen ben halledeceğim.” Sonra da kasadaki kıza döndü. “Poşetler dursun birazdan alacağım.” Giray onun ne yapmaya çalıştığını anlamasa da ona itiraz etmekle uğraşmadı. Nasıl olsa dinlemeyecekti. Sessizce onu izlemeye karar verdi. Burcunun yakınlardaki bir kuyumcuya girdiğini gördü. Kısa süre sonra da dışarıya çıktı. Mağazaya dönüp elinde poşetlerle dışarıya çıktığında dahi soru sormadı. Yan yana araya doğru ilerlediler. Üzgün görünüyordu Burcu. Bu nedenle ona soru sormaktan kaçındı ancak arada ona akmaktan kendini alamıyordu. O an boynunda ki kolyesinin orada olmadığını gördü. Ne yaptığını anlamıştı. Ancak artık ona itiraz ederek gereksiz bir tartışmaya hazır değildi.
|
0% |