@leyuza
|
Saçlarımı minik minik örüyordu, görmesem bile çok güzel olduğuna o kadar emindim ki sonunu görmek için sabırsızlanıyordum. - ailenle aran nasıldı ? Babam ve annem. Onları kimseye anlatmamıştım daha önce, nasıl anlatabilirim ki şimdi. - fazla özel bir soru muydu? Cevaplamak zorunda değilsin. - yok, hayır. Onlar mükemmellerdi. Herşeylerinde, özellikle işlerinde. Beraber geçirdiğimiz zamanlar kısıtlı olsa da en değerli zamanları sundular bana. İşleri sebebiyle sürekli dışarıda olurlardı, bende Ömer'in yanında.
Ömerden bahsetmem onu bariz gerdi, saçlarımdaki eli duraksadı lakin bozuntuya vermedi devam etti örmeye. - Ömerle ne zamandan beri yakınsınız? - kendimi bildim bileli Ömer var hayatımda. Tek çocuktuk ikimizde, birbirimizin herşeyi olduk. Annemler şekerim yüzünden pek yolculuk yapmazdı benle küçüktüm birde korkarlardı sanırım. O dönemlerde Ömer benim hem annem hem babamdı. Siz yoktunuz belki ama o benim abimdi. Saçlarımla oynamaya bayılırdı hala da öyle gerçi ama asla güzelce toplayamaz. Küçükken o üzülmesin diye bozmadan öyle gezerdim hep. Aklıma gelen anılarla hafifçe güldüm, bir keresinde bağlamaya çalıştığı saçlarımı birbirine katmıştı, Aynur abla ne kadar canımı acıtmadan açmaya çalışsa da ağlamayı kesememiştim. Benimle beraber Ömer de aglamıştı o gün. - ailen ne zaman vefat etti? - dört yıl önce , 29 Mayıs'taydı. On üç yaşındaydım daha, Ömer'in annesi ve babası sahip çıkmasaydı yurtlarda ne olacaktı kim bilir. - o zamanlar Ömerle- , - evet annemlerin vefatından bir yıl önceydi, daha küçüktük ama seviyorduk birbirimizi. O olmasa ne yapardım bilmiyorum. O benim herşeyim.( Mero) Yavuz saçlarını örmeyi bitirmişti. Kardeşinin o iti ne kadar sevdiği ortadaydı, teşekkür etmek istedi ona, bunca yıl yanında olduğu için. İrem birşeyleri açık açık anlatmasa da anlamıştı Yavuz. Hastalığı yüzünden uzaklaştırmışlardı kendilerinden kardeşini. Ona sahip çıkansa sevdiği adam olmuştu.
Daha önce bulamadıkları, anlamadıkları için kızdı kendisine. Dolan gözlerini hiç göstermeden sildi. Eserine hayranlıkla baktı.
- O çocuğun ben varken hiç şansı yok biliyorsun değil mi? - bitti mi?? Bakayım mı? Heyecanla kalktım yerimden, aynanın karşısına geçip önüne gelen küçük örgülere baktı, gerçekten çok güzel olmuştu. - Teşekkür ederimm, çok güzel olmuş. - Üzülmeyeyim diye demiyorsun değil mi?? - hayırrr çok güzel olmuş, sürekli isterim artık. - sen yeter ki iste, he zaman yaparım. Müsaadeni alayım, saat geç oluyor ,yat sende. - tamam. Teşekkürler tekrar. - bu arada yarın onunla mı buluşacaksın? - hmhm. İki arkadaşımız daha olacak. - bırakmamı ister misin? - zahmet olmasın? - yok kızım ne zahmeti. Motorla gideriz hem. - olur teşekkürler. 11 gibi çıksak uygun mu sana? - uygun uygun. İyi geceler. - iyi geceler. Kapıyı kapatıp çıkmasının ardından Ömer'i aradı. Yarın onu almaya gelmese iyi olurdu. ABİSİYLE GELECEKTİ!!!! - Alo Ömer!! Telefonu hoparlöre alarak komodin üzerine koydu. Örgülerini tek tek inceleyecekti. Çok güzel olmuşlardı. - yavrum hayırdır, gece gece ne bu enerji? - Ömer yarın beni almaya gelme tamam mı?? - hayırdır,bir şey mi oldu, iyi misin? Ayaklandığına neredeyse emindi. - hayır hayır, yavuz geldi yanıma, yarın birşeyler yapabilir miyiz diye sormaya gelmişti, sonra girdi içeri konuştuk, saçımı ördü. İstersen dedi, yarın ben bırakabilirim dedi!!!! Yanii abimle geliyorum yarın.
Karşıdan yüksek bir kahkaha sesi geldi.
- bebeğim benim , gel sen abinle gel. Çok sevindim adına, ama ben daha güzel örerim biliyorsun değil mi? -ımm, abim diye demiyorum ama, birazcık mükemmel örmüş olabilir.
...............
Yavuz kapının ardında duyduklarıyla yüzünde bir tebessüm peydahlandı. İrem onu abisi olarak kabullenmişti her ne kadar bildiğini bilmesede. Yüzünde bir tebessümle kapattı günü.
Gün ağardığında ilk kalkan kendisiydi, saat daha erken olduğundan yavaş yavaş halletti işlerini, kısa bir duş aldı. İremin odasının kapısı hafifçe tıkladı, uyuyorsa uyanmasındı, daha çok vardı. O sadece kontrol etmek istemişti. Beklediği gibi hala daha uyuyordu, kapıyı açtıgı gibi kapattı. Gideceklerine yakın kaldırırdı onu. Saat dokuzda kapıya dayanan Acar tarafından uyandırıldı İrem. Kahvaltı için onu beklediklerini söyledi Aşağı indiğinde kendi icin ayrılan yere oturdu her zamanki gibi. Nurun karşısindaydi bu sefer. - selim bey bugün arkadaşlarımla buluşacağım. Haber vermek istedim Selim gülümsedi, çocuklarından pek duymazdi bu kelimeyi. - tabi kızım git eglenmene bak. Bırakayım mı seni? - teşekkürler, şey Yavuz bırakacak beni.
Oğluna bir bakış attı bu sefer yavuz da babasının bakışlarına karşılık omuz silkti. - dikkatli gidin. Yavuz sana emanet kız kardeşin. Adam gibi sür oğlum. - tamam baba, sende gel hatta, süremezsem alırsın elimden? 'tamam ama babamda gelsin, el ele gidelim!' Aklına düşenlere dudakları yukarı doğru kıvrıldı. Şu ortamda gulmemeliydi. - kızım emin misin bunla gideceğine bir daha düşün istersen hm? Başını hayır anlamında salladı hızla, söz vermişti, o götürecekti kendisini!
- teşekkürler ama ona güveniyorum. Buradaki herkesten çok ona güveniyordu , dile getirmedi. Yavuz ise kardeşinin dedikleriyle oturduğu yerde dikleşti, demek kalbini kazanmıştı küçük kızın. - kız arkadaşlarınla buluşacaksın sanırım Esma hanımı sorusuyla hafifçe döndü ona, soyleyis şeklinden merakını anlamıştı,merak mı etmişti kendisini? - hem kız hem erkek arkadaşım aslında- - erkeklerle de mi konuşuyorsun? Kapalısın birde- Dedikleri gerçekten dumura uğratmıştı kızı. Sırf kapalı olduğu için demişti bunları, birde merak mı etti diyordu içten içe İrem, Esma hanım git gide soğutuyordu kendinden. - Anne, lütfen! Ne alakası var onunla onun? İstediğiyle arkadaşlık edebilir, bizi bağlamaz bu durum. - Ömer'in haberi varmı buluştuğun kişilerden? Bu sefer nur dahil olmuştu olaya, ona neyse. - çocukluk arkadaşımız bizim onlar, Ömer de gelecek ayrıca. - iyi bari, sana göz kulak olacak biri var. Birilerinin ona bakmasını gerektirecek yaşı çoktan geçmişti hem asıl anne ve babanın göz kulak olması gerekmiyor muydu? Uzatmak istemedi. Böyle olaylarda kendini savunamazdı zaten, en ufak kavgada gözleri dolardı onun, sesi titrerdi. Daha kimse birşey demezken devam ettiler kahvaltılarına, İrem hariç tabi, sabah zaten bir lokma şey yerken artık hiç yiyesi kalmamıştı. - ne zaman çıkacaksınız abi? Yavuz sorar bir ifadeyle nura döndü, - 11 de çıkacağız? - 11.30 gibi arkadaşlarımla buluşacağım da ne tarafa gideceksin beni de bırakır mısın, tek gitmek istemiyorum lütfen. Hem motoruna bindirecektin beni?? - abim İremi bırakacagım bugün yetişemezsin benle gidersen, abim veya bora götürsün seni motorla. - yok abi tövbeliyim ben binmem bunla motora. - arabayla gidersen bırakırım, motorum bakımda? - herkes motorla gelirken ben arabayla mı gideyim yani, gerçekten mi? Nur gözlerini doldurdugunda hayretle bakakalmıştı İrem, onu daha çok şaşırtan şey ise kardeşlerinin hepsinin gözünün içine bakmasıydı.
- İremi ben bırakayım, sen Nuru bırak Yavuz Yavuz tereddütle döndü kardeşine, Nuru üzmek istemediklerini anlamıştı anlamasına da, Yavuzun kendisine öyle bakmasını anlayamamıştı. Yavuzla gitmek için sözleşmişlerdi halbuki, gerçekten istemişti onunla beraber gitmeyi. - nasıl isterseniz. Fark etmez bana. Müsaade ederseniz hazırlanayım ben. Birinin birşey demesini beklemeden kalktı sofradan. Dolu gözlerini kırpmadan çıktı merdivenleri. Saat ona yeni gelmişti. Bir saati vardı daha.
_____________________
Saat on bire geldiğinde aşağı inmiştim. Elimde bir tek bez çantam vardı, onun içindeyse ilaçlarım. Diğer eşyaları Ömer'in getirecek olması iyi olmuştu. Yavuz'a kırılmıştım. Ne olursa olsun onunla gideceğime inandırmıştı beni. Salona geldiğimde kapıdan yahyanin hala daha oturduğunu gördüm. O da mi götürmeyecekti beni? Taksiye kalmıştım anlaşılan. Ömer'i aramak istesemde aramamak daha iyiydi. Hem abimle gideceğimi söylemiştim ona. Taksiden beni görmeyeceği bir yerde inerdim. - çok güzel olmuşsun. Maalesef birazdan başörtünü birazcık bozacağız. Sağol yavuzcum da ne diyorsun ae?? -anlamadım? - kask diyorum, başörtünü bozacak. Yahyanın motoru bakımda değil miydi arabadada mı kask takacaktım? - arabasıyla gideceğiz, dedim Yahyayı göstererek.
- keşke benim arabamla gitsek ama yavuzla sözleşmişsiniz. Üzülme bir dahaki sefere artık.
- sen, sen nuru götürecektin?
- Borayla gidecek o. Sözümüzden dönmeyiz kızım biz.
Gözlerim doldu bu hareketine. Yavuz beni yanlız bırakmamıştı!! Bulunduğum yere oturup aglayabilirdim bunun için.
- teşekkür ederim. - bu arada adına bir akrhp gelmişti dün söylemeyi unuttum üzgünüm. Diyabet sensörüm gelecekti! Değiştirilmesine iki gün vardı erken gelmesi iyi olmuştu - teşekkürler nerede şimdi? - sen olmahınca odana girip koyamadım, benim odamda. - gelince alsam sorun olur mu? - yo, unutturma ama. - tamamm teşekkürler tekrar Yavuz sıkılmış olacakki sesli bir nefes verdi. Ceketini giyerek başımı okşadı 'hadi gidelim' diyerek yürümemi sağladı. (Havla birde) Evin sol tarafında küçük kapıdan aşağı indik. AŞAĞIDA OTOPARK VARDI!!! sanırım epey zenginlerdi biz. Bizim otoparkımız bahçemizin yan tarafındaydı mesela. Dört arabanin yanında duran üç motordan siyah kırmızı desenleri olanın yanına gittik. Yavuz kenarda asılı duran kasklardan ikisini alarak yanıma geldi. Ikiside siyahtı lakin birinin yan tarafinda beyaz cicekleri vardı. Nurundu sanırım. Takmamdan rahatsız olabilirdi . - şey o, çiçekli olan, nurun mu ? -evet? - onu takmasam olur mu? O, şey, rahatsız olabilir. Bir kaç saniye yüzüme baktı, ardından başka bir kaskla değiştirdi Nurunkini. Kendininkini gelişi güzel taktı ilk önce ardından benimkinin saglamligindan emin olduktan sonra kendi kaskını ayarladi. Garajdan çıkmamız uzun sürmemişti, gideceğimiz yeri biliyor, hızla ilerliyordu. Binmeden önce 'çok yapışmam, hem en fazla ne kadar hizlanabilir' diyordum kendi kendime ama hadi lan ordan!! Manyak hız yapıyordu, ULAN ARTCIN VAR ARKANDA YAVAS SURSENE ABI!!! Ellerimi beline sıkıca sarmış kafamı sırtına gömmüştüm hatta yapabilsem agzimla bile tutacaktim kendilerini. Motora ilk binisim değildi, ilk ömerle binmistim ama Ömer ben varken asla bu kadar hızlı sürmezdi. Canım sevgilim benim. - YAVASLA BIRAZ!!! TABAKHANEYE BIRŞEY MI YETISTIRECEKSIN!?!?!! Gür bir kahkaha attı ama yavaslamak adına hiçbirşey yapmadı. Bir daha binersem motoruna Yavuz!!! Bağırarak (ben) 10 dakikalık bir yolculuk yaptık canım abimle!! Sonunda durdugumuzda başımı hala yavuzun sırtından kaldirmamistim. Kaldiramamistim gerçi, bu aksiyon bana fazla gelmisti. Yavuzdan kollarımı ayırdım ağır hareketlerle kaskımı çıkarmaya çalıştım, çalıştım çünkü asla beceremezdim bu işi. Kendim çıkaramayınca gerilsemde nefesimi düzenli tutmam gerekiyordu. Yavuz -sonunda- boş uğraşlarıma bakmayı sıkıcı bulmuş olacak ki kendi çıkardı kaskımı. - teşekkür ederim Başımı oksamakla yetindi. Telefonumu çantamdan güç bela bulup senayi aradım nerede olduklarını öğrenmek için , daha yeni yola çıkmış olmaları onları en az 15 dakika sonra getirecekti onları buraya. - nerede arkadaşların? - yoldalarmış, getirdigin için teşekkürler. - ne çok teşekkür ediyorsun! Dikilme ayakta oturalım şuraya. Arkamızdaki banka benden önce geçti. Telefonunu çıkartarak bir video açtı, sol tarafına oturdum bende. - ne izliyorsun? - eski Vine'lar. Sariyor. Gel böyle yaklaş. Tabiri caizse dibine girdim. Kafam omzunda bizimkiler gelene kadar abimle video izledik. _________________________
1426 kelime Yavuzum da yavuzum Okumalarınız yorumlarınız ve oylarınız için teşekkürlerrrr
|
0% |