@leyuza
|
Güzel bir kahvaltıbın ardından, kahvaltı dediğime bakmayın on ikide yendi, abileri ve üçüzleriyle ayrıldı evinden. . Gece onlar için fazlasıyla eğlenceli ve güzel geçmişti sabaha karşı uyumaları da cabasıydı. Yavuzun arabasıyla bora ve acarla birlikte gelmişti. Hem kendisi hemde sevgilisi ailesiyle az da olsa yakinlasmis olması onun sürekli tebessüm etmesine yetiyordu. Eve geldikelrinde Esma hanım karşıladı yine onları, - hoşgeldiniz, geçin. Salonda bilgisayarla uğraşan selim beyin karşısına oturdum. Direkt yukarı çıkmam ayıp olabilirdi. - dün birsey olmadı değil mi? Sağol merak ettiğin için. Yüzüme bile bakmamıştı sorarken. ÖLÜYORDUM BE!! tamam çokta uçmayalım irem. - Yok, olmadı birşey. - biraz olay çıkarayım mi dedin yani? kapının pervazina yaslanmış ellerini göğsünde birleştirmiş bana bakıyordu Nur. - evet , iyi yapmış miyim? Daha da oturmayarak kalktım yerimden odama çıkıp yatacaktım. Merdivenin başına geldiğimde mutfaktan gelen seslerle durdum, doğru ya Esma hanım vardı birde.
- ne demek başkasının evinde kalmak Yahya? Hayır evinize gelin yatın ne yani? - anne uzatmasak mı? - tabi yavuz efendi ben uzatmayayim. Bir daha olmasın. Kızla o kadar yakın bir ilişki içine girmeyin. Gerisini dinlemedim. Eh beni sevmediğini, kabul etmediğini biliyordum. Çokta umurumda değildi. Odama girerek direkt yatağa attım kendimi, dört gibi kalktığımda aşağıdan fazlasıyla ses geliyordu. Zaten ikindi vakti uyanmanın malligi vardı üzerimde, birde sesler eklenince iyice sersemlemistim. Elimi yüzümü yıkayarak rastgele bir eşarp alarak aşağı indim. Merdivenlere geldiğimde iyice artmıştı uğultu, salona girdigimdeyse bıçak kesti ortalığı. Kapinin karşısındaki büyük koltukta yaşını almış bir adam, nur ve bir kız oturuyordu. Iki kızı kollarının altına almis bu bana bakıyordu. Gözlerimiz kesistiginde bakışlarından öyle bir ürktüm ki yerimde titredim. Kollarını iki tarafındaki yasitim kızlardan çekerek ayağa kalktı, ağır adımlarla karşıma geldi. hafifçe üstüme eğilerek iyice inceledi beni. - torunum sensin değil mi? Sağ tarafta oturan acara kaydı gözüm,teyit etmek istiyordum yanlız. Bakışlarıyla onay aldığımda karşımdaki adamı, dedemi, onayladım. - benim efendim. - memnun oldum yavrum. Gel bakalım konuşalım senle biraz. Sırtımdan iterek aZ önce oturdugu yere oturttu beni kendide yanına oturdu nur ve diğer kız geri çekilmişlerdi. - hoşgeldin evine kızım. Hiç kimseye de benzemessin, yavuzu andırıyorsun biraz ama. Kimseye benzememem sorun değildi, YAVUZ'U ANDIRIYORMUŞUM BE!! - gelişimiz biraz ani oldu, bizi tanittiklarini sanmıyorum sana. İlk geldiğimde dikkat dahi etmediği kişileri tanımaya başladı bana, babaannemin uzun yıllar önce vefat etiğini söyledi, ne diyecegimi pek bilemedim o an. Rahmet diledim yanlızca. bir halam iki amcam vardı, halamın borayla yaşıt ikizleri vardı, Emre ve Cemre. Ve evet cemre daha yeni dedemin yanında nurla beraber oturan o kızdı. Emre baş selamı verirken cemre yalnızca baştan aşağı süzdü beni, dedesinin yanında oturmamı sevmemişti. Büyük amcamın Yahya ve Yavuz'la yaşıt iki oğlu vardı - Polat ve Taner - onlarda isimleri geçince bizimkilerle olan muhabbetilerini bölüp bana baktılar kısa bir süre. En küçük çocuk küçük amcam Cem'in liseye yeni geçmiş oğluydu Erhan. Birde arasla yaşıt karan vardı. Gördüğüm kadarıyla ikonik bir tipti. ' selam güzellik' diyerek göz kırpmasından çıkarmıştım bunu diğerleri konuşmamıştı çünkü. Esma hanım ve iki yengem daha kenarda oturup aralarında konuşuyorlardı. Büyük amcamın karısı İlknur yenge çok sakin ve sevecen bir kadındı izlenimlerimi göre çevreye karşı fazlasıyla duyarlıydı. Betül yengem ise daha dik duruşlu otoriter bir kadına benziyordu. - amcasınn gülü kaydını aldırdın mı bizim okula ? Ne ara gülü olmuştum daha yeni tanışmamış mıydık biz??? - B-ben bitirdim okulumu. Erken başlamıştım. - daha rahat kaçırabileceğim yani seni?? - baba sıranı beklemen lazım, ilk önce abiler. - karan abi, amca! Bizi hiç kaçırmayın zaten!! Cemre hafif bir alayla söylemişti bunu Amcama. Anlaşıldı bir hater daha edindik kendimize. - kızım az mı gezdirdik sizi de ? - baba sofra hazır geçelim mi? Esma hanım ayaklanmış, herkesi de kaldırmış, İlknur yengeyle yemek odasına önden ilerlemişti. Mehmet bey kalkınca ben de kalktım yerimden. Herkes önden ilerlerken bana yakın duran yavuza hafifçe seslendim. - yavuz, sey ben iğnemi yapıp geleyim olur mu? Sakin yüzü endişeye büründü hemen, yüzümü avuçlarına alarak inceledi, - şekerin mi düştü, yoksa çıktı mı? Hastaneye gidelim mi ister misin? - yok teşekkürler iyiyim, sürekli kullandığım bir şey zaten, dün şekerim düştü birde dikkat etmem gerekiyor. - tamam ,geleyim mi bende? Gelip ne yapacaktı iğneyi mi batıracaktı? Yüz ifademden anlamış olacak ki 'sen yap gel haydi' diyerek hızlıca gönderdi beni. Yavuzun yüzündeki ifade o kdar komik ve görmeye değerdi ki, tekrar görmenin yollarının düşünmeye başlamıştım bile. İşin daha komik tarafı da yemek odasına indiğim zamandı. Masa o kadar mükemmel ve o kadar bu aileye özel yapılmıştı ki - günlük yediğimiz masa değildi bu , nasıl olmuştu bilemiyorum ama daha büyüktü- kişi sayısınca sandalye ve servis açılmıştı. Masa mükemmel bir düzendeydi, herkesin sandalyesi nizam içinde, yanındaki sandalyelerle aynı milimlerle uzaklıktaydı. Masada tek boş bir yer yoktu. Geldiğimi ilk farkeden bana dönük oturan mehmet dedemdi. Masaya bakındı hemen, nereye oturacağımı çözmeye çalışıyordu. Diğerleri de bana döndüğünde yüzlerinde aynı ifadeyi gördüm. " Nereye oturacaktı bu kız" Oturmaycaktı. Diğerlerine gözümü değdirmeden dedeme kitledim bakışlarımı. - Şey, ben sizinle berabe yiyemeyeceğm maalesef kusura bakmayın - hepsi oturacak yer olmadığı için bunu sölyediğimi düşündüler. Cem amcam abilerim ve üçüzlerim kalkmaya yeltendi. - oturun lütfen, daha yeni ilaç aldım bir kaç saat birşey yiyemem. Kusura bakmayın lütfen. İlk seferden böyle olsun istemezdim. Icerideyim ben afiyet olsun.
***************** Herbiri masada ne eksik görüyordu ne fazla. Servis edilmesini bekliyorlardı oturdukları yerden çünkü hep böyle olurdu. Kapıda ki bedeni ilk farkeden Mehmet bey, bir sodray birde kıza nereye oturabilir diye bakındı, yanına sandalye çekebilirdi. Cem babasinin bakışlarını takip etti, yegenini görmesiyle o da donakaldi. Sarf ettiği sözlerle kendine küfür etti. Yerinden kalkmaya yeltendi diğerleri gibi. Lakin kız başka şeylerden bahsedip oturttu onu yerine. Onlara söz hakkı bile tanımadan çıktı odadan. - abi ne ilacı kullanıyor? Selim bey telefonuyla ilgilenirken cevap verdi kardeşine, - şeker hastası o. O ilaçlardan biridir sanırım. Emin değilim. Daha da kimse konuşmadı. Yemeğini ilk bitiren Polat ve Emre oldu. Müsaade isteyip kalktılar. Içeriye girdiklerinde göremediler kızı. Yanlız kalmasına hiç razı olmamışlardı. Odasına çıkmıştır belki diyerek çocukların odalarının olduğu kata ciktilar. Kata geldiklerinde gelen ufak sesi takip ederek odasını da buldular - abi burda odamı varmış? - ne bileyim oğlum varmış demekki Kapıyı tıklatacakken duydukları sesi biraz daha dinlediler. - dolabımı topluyorum, sen napiyorsunn? Cilveli çıkan sesin kime karşı olduğunu merak ettiler. Sevgilisi mi vardı? - toplantıdan çıktım yeni yavrum evraklarını düzenliyorum. Bir süre daha dinlediler odanın kapısını. Ve sevgilisinin olduğuna emin oldular hatta, o kadar duydular ki, bu kızın sevgilisinin evinde kaldığını bile öğrendiler. Birde kapalıydı halbuki, yapmadıgı iş kalmamıştı nerdeyse. Duyduklarını diğerlerine söyleyip söylememe arasında kaldılar. Yahya ve Yavuz'a daha söylemeyeceklerdi sanırım. Hem ne diyeceklerdi, kız kardeşiniz herifin biriyle sürtüyor mu? Toplantıya girdiğine göre yaşıtı değildi, polatla bile yaşıt olabilirdi. ( Polat yahyayla yaşıt btw) Merdivende ayak sesleri duyduklarında kapıyı çaldılar. Yüzüne bakmadan aşağıya gelmesini oturacaklarını söyleyip indiler. Arkalarından indi İrem de. Her biri dışarı çıkmış, büyükler verandada otururken tüm kuzenler kamelyaya kurulmuştu. ( Kamelya dediğim şeyi tasvir etmiştim ama hatırlamayanlara, içi doldurulmuş ve yüksekte büyğk bir kamelya) Kamelyaya adım atmasından itibaren konuşmaları kesildi. Sıkıntılı bir nefes verip yavuzun yanına oturdu o da kolunun altına aldı kardeşini. ona ilişen gözlerin farkında değildi halen. kuzenleri her hareketini ince eleyip sık dokuyordu. hala anlayamamışlardı kızın olayını. Polat dahada dayanamadı yahyayı kendiyle beraber kaldırarak kamelyadan uzaklaştı. ' noluyor lan niye kalktık polat?' ' yahya, ama birşey anlatmam lazım bölmeden dinle, biz emreyle yukarı çıktık ya, kız biriyle konuşuyordu. dinlemeyecektim ama erkek sesi gelince meraklandım oğlum -bakma şöyle- konuştuğu kişi toplantıdan bahsetti. sevgilisi veya konuştuğu biri var ve yaşıtı olduğunu düşünmüyorum. bilmek istersin diye düşündüm. ne yapacağın sana kalmış tabi' bir şey yapmak mı diye düşündü, ne yapabilirdi, telefonunu alıp eve mi kilitleyecekti kızı? ayrıca sevgilisinin olduğunu söylerken takındığı tavırı sevmemişti. ' sevgilisi olabilir, baştan beri yanımızda olsaydı tabiki karışırdım lakin şimdi bana tek bir söz düşmez mutlu olduğu sürece' yahyanın söylediklerine baktı kaldı Polat, nasıl bu kadar rahat olabiliyordu anlayamamıştı. ' evine gitmekten bahsetmişti - yahya ömerle konuştuğuna emindi- üstelik, üstelik kız kapalı! anlayamıyorum hem bu haldeyken-' 'POLAT! - yüksekçe çıkan sesiyle diğerleri ona bakmıştı bile, biraz daha yaklaştı kuzenine- ne yapıp yapmadığına karışamazsın. başörtülü diye onu ötekileştirmeyi düşünme bile. ha ısınamazsın karakterine! o zaman da mesafeni korursun. sakın onu üzecek birşey yapayım deme. konuştuğu kişiyi de bilhassa tanıyorum. eğer onu yakın görüp hakkında meraklanırsan git ve kendisiyle zaman geçir. kuzenlerine nasıl davranıyorsan ona da öyle davran.' ' sen onu ne kadardır tanıyorsun da beraber büyüdüğün, yediğin içitiğin ayrı gitmeyen birine tercih ediyorsun yahya bu musun sen!?!?!!' ' polat kardeşim o benim. kanım canım. yıllardır yanında olamadığım tek başına zor hastalığıyla yaşayan kardeşim. kim ne derse desin uzaklaşamam ondan bırakamam bu saatten sonra onu. tercih yapmıyorum kardeşlerimi ayırmam ben polat' birşey diyemedi giden bedenin arkasından. kardeşini yanlız bırakmayacaktı elbet. dargın kalmak istemezdi ikiside biliyordu bunu. gerrisin geri kamelyaya giderek yahyanın yanına oturdu. sol elini iki kere hafifçe vurdu dizine. diğerleri yadırgamadı bu durumu onların genel hali böyleydi. - o da orada olur mu dersin? Kuzeni cemrenin konuştuklarına dahil oldu bu kez, - kim olur mu orada? - Neslihan ablalar, epeydir görüşmüyoruz. - hangi Neslihan, Selçuk beyin karısı mı? Başını sallayarak onayladı kuzenini cemre, konuyu en hızlı şekilde değiştirmek istiyordu ve şekilden şekile giriyordu. İrem yanlış anlamadıysa bahsettiği Neslihan zaferin annesi olan neslihandı. Sanırım cemre arkadaşından hoşlanıyordu....
________________________ 1376 Geç geldi çok üzgünüm vallaha :'( Bir daha olmayacak arkadaşlarrr. Umarım beğenirsiniz hemen diğer bölümü yazıp yayınlıyorum öpüldünüzzz çok çok çok.
|
0% |