21. Bölüm

19

Ria
leyuza

Selam canjmlaarr iyi okumalar diliyorum yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyinn.

Öpüldünüz 😻

 

**************

-Çık git gözümün önünden!

Sol elimle burnumu tutarken çıktım odadan, yanağım yanıyordu, idrak edememiştim halen.

Alt kattaki lavaboya girip aynaya anca bakabildim. Sol alt dudağım patlamış, çenemden kan damlıyordu. Yüzüm ise kesin moraracaktı. Cebimdeki telefonu çıkarıp fotoğrafımı çektim. Ne olur ne olmazdı.

 

Soguk suyla yüzümü yıkarken birden kapı açıldı, Yahya buradaydı, bir kaç saniye süzdü beni ardından kapıyı kapatarak gitti. İçeriden gelen bağırış sesleriyle aceleyle peçete bulup çıktım bende. Karşıma poyraz çıktı bu sefer. Elini omzuma atıp yönlendirdi beni dışarı doğru, yahyanın ve babasının bağırış sesleri geliyordu kulağıma. Bir anlık endişeyle ayrıldım poyrazın yanından, oturma odasının kapısına vardım.

-ABİ ! Hadi g-gidelim?

Selim Bey'in birde Yahya ya vurmasını istemiyordum.

Bağırışmayı kestiler , Yahya bende olan bakışlarını selim beye çevirdi. Çenesini öyle sert sıkıyordu ki benim canım yanmıştı.

 

- bu konuyu muhakkak konuşacağız. Ama şimdi değil. Yanıma yaklaştı, burnuma tuttuğum peçeteye baktı, siz geçin arabaya, geliyorum.

 

Poyrazla arkadaki beyaz arabanın yanına geldik, diğerleri de etraftaydı sanırım lakin kafamı kaldıramıyordum, kan yutmak çok kötü hissettiriyordu. Ön kapıyı açarak oturttu beni. Hem arabanın bir yerini kan etmemeye çalışıyor hemde burnumdaki peçeteyi daha sert bastırıyordum.

-sakin ol, birazdan geçecektir.

- sakinim.

- evet öylesin, başını öne eğ buz tutacağız, Yahya ver abi buzu.

Elindeki iki buz torbasını aldı, birini burnuma tutarken diğerini yanağıma götürdü. Soğuk yakıyordu birde!

 

Poyraza bakmamak için kırk ton çaba sarf ediyordum, mesela herkesin diğer arabanın yanından bana baktığını gördüm yanımda bir tek Yahya ve Poyraz vardı. Yavuz da oradaydı, Taner tarafından sarılmış pencereye bakıyordu, o odanın penceresine, onun ise sert bakışları hala üstümdeydi.

- abi, gidelim mi hazırsanız?

Yahya da durumu fark etmiş olacak ki diğerlerine arabaya binmelerini söyledi.

Oturduğum arabanın orta kısmına bindim, bir elimle burnuma tampon yapıyor biriyle yanagıma yahyann getirdiği buzu tutuyordum.

- Güner iremin çantasını getir arkadan abim

Güner çantayı verip yanıma oturdu, diğer yanıma da Emre Yi koydular, minik bi çocuktum da saga sola düşecek kapıyı açacaktım sanki, kenara otursaydım ne vardı!

Hızla ayrıldık evden, Esma hanımla dahi vedalaşmadılar ne abilerim ne kardeşlerim.

Sonunda burnumun kanaması durduğunda rahat bir nefes verdim. Elimi yüzümü ıslak mendille temizledim, dikiz aynasında gördüğüm kadarıyla elmacık kemiğim morarmış, dudağım patlamıştı hatta şişmişti. Nasıl vurmuştu bilmiyorum ama yüzümün yarısı hasarlıydı canım babamın sayesinde.

 

- buzu biraz daha tut, markete uğrayacağız şimdi, sana birşeyler alalım şekerin düşmesine karşın, yol boyu bulamayabiliriz.

 

Başımla onayladım Yahyayı da,benim yüzümden duracak olmaları kötü hissettirmisti.

 

- arabada birşey yiyip içemezsiniz alacaklarınızı mola da yersiniz, sen dahil değilsin yavrum sen istediğin gibi takıl. Yürüyün alın ne alacaksanız.

Diğerlerineydi sözü.

Polat'ın beni ayırması gülümsememe sebep olmuştu. Hepsi inerken yerimde kaldım, yahyayla göz göze geldiğimizde arabanın içine eğilerek baktı bana

- meyve suyu alır mısın bana bir kaç tane?

- inip alsan ya kendin istediğini, değişik şeylerde var burada hem gezmiş olursun

- yok s-sey ben inmeyeyim, Polat abiler alsa olmaz mı?

Yüzümün bu halini kimse görsün istemiyordum. Israr etmedi Yahya da arabadan biraz uzaklaşıp telefon açti markettekilere.

Rahatça arkama yaslanmisken benim de telefonum titredi. Ömer arıyordu.

- efendim

- nasılsın güzelim

Sesini duymamla gözlerimin dolması bir oldu, aglayacaktım şimdi.

- i-iyiyim. Sen nasılsın sevgilim?

- sesini duydum iyi oldum. Nerdesin, evdekilerle bir sorun yok değil mı?

- merak etmişler konuştuk biraz. Şimdi de bir yere gidiyoruz , söylemiştim ya tatile gidecekmişiz diye. Geldim eşyalarımı hazırladım yola çıktık, bir yere uğradık şimdide marketteler.

- bu kadar çabuk mu ? Yaklaşık yirmi saattir ortada yoktun kaçırılmıştın ve yaptıkları ilk şey tatile çıkmak mı?

Bazi detayları atlamıştım, zamanı gelince söylerdim ama şuan söylemeyecektim.

- benim için de iyi oldu Ömer. Sorun yok.

- sen öyle diyorsan. Dikkat et kendine, fotoğraf bekliyorum yavrum.

- Ömer, çok özledim ben seni

- Ömer kurban olsun sana, tatilinin tadını çıkar yavrum, gelince birde beraber gidelim

- söz mü?

- söz.

-o halde kapatıyorum şimdi, varınca tekrar ararım, öptüm koacamann!

- Allah'a emanetsin güzelim bende öptüm bal dudaklarından.

Yüzümde beliren aptal gülümsemeyi silmeye çalıştım bir süre, diğerleri marketten geliyordu. Sandığımıın aksine pek birşey almamışlardı. İki poşet vardı ellerinde ve çokta dolu durmuyordu.

Yahya şoför koltuğuna binerken Polat poşetlerden birini elime tutuşturdu, bir sürü meyve suyu almıştı, ah birde çikolatalar.

- istediğin zaman yiyip içebilirsin abim.

Teşekkür ettim ona da , kaldıgımız yerden devam ettik yaklaşık üç saat sürecek olan yola.

Saat başı on dakikalık molalar verdik, hepsinde yarı uykulu oldugumdan gideceğimiz yere kadar arabadan inmedim. Yüzüm ağrımaya başlamıştı çoktan, ve ağrısı başıma vurmuştu. Uyumaya çalışsam da nafileydi. Sadece gözlerim kapanıyordu.

Sonunda koyun yanında koca bir siteye geldigimizde -bu site bir düzine büyük bungalov tarzı evden oluşuyordu- herkes feryat figan indi arabadan. Bende ineceğim sırada Yahya durdurdu beni, Polat ve o inmemisti.

- alışverişe gideceğiz, bizimle geliyorsun.

Sağol sorduğun fikrimi aldığın için Yahyacim, bende o kadar çok istiyordum ki gelmeyi, isabet oldu.

Demedim tabi, tamam diyip oturmaya devam ettim diğerleri bagajı bosaltana kadar. Henüz eşyalar indirilirken yavuz yaklaştı arabaya, eğilip yüzümü iyice inceledi,

- abim, iyisin değil mi, çok acıyor mu?

Sağ eli yanağımı buldu,hafifçe okşadı.

- abi merhemde alın hatta doktora gösterin gitmişken.

- iyiyim ben birseyim yok. Alışverişe gidiyormuşuz hem. Hızlıca döneceğiz.

Yavuz bir bana bir yahyaya baktı, birşeyler anlamış olacakki son kez baş parmağıyla yanağımı okşayıp çekildi arabadan.

Yahya ve Polat tekrar arabadaydı, bende arkada sesimi çıkarmadan oturuyordum.

Sehir merkezine geldiğimizde eczanenin birinin önünde durdu araba, Yahya inince ardından indim bende. Tek kelime etmeden girdi içeri.

- pansuman yaptıracağız, yardımcı olur musunuz?

Polatta bende Yahya ya öyle bir baktık ki kendisi bile durdu düşündü ne yaptığını.

Eczacı yüzümü inceledikten sonra gerekli olan malzemeleri getirerek sandalyeye oturttu beni. Yapmaya başlamışken konuştu

- yüzün, nasıl bu hale geldi?

Fısıldayarak konuşuyordu

- onlar mı yaptı? Tedirgindi bu sefer, yardımcı olmak istiyor ama korkuyor gibiydi.

- ah hayır hayır, kavga ettim. Onlar yapmadı birşey!

Pansuman yapan eli duraksadı yüzümü inceledi doğru söylediğimi teyit etmekti niyeti.

İnanmış olacak ki rahat bir nefes verip devam etti işine.

-umarım karşı tarafı benzetmişsindir. Kız mıydı?

- evet kızdı, emin ol onunda benden kalır yanı yok

Ben serdar Tezcan dolandırıcılar kralıyım!

Yalanı asla ağzıma bulaştırmazdım, öylede yaptım işler mimiklerde bitiyordu vesselam. Övünmek istercesine söylemiştim cümlelerimi.

- güzel yüzünü mahvetmeye değmez, yapma bir daha. Krem vereceğim ben sana onu kullan birşeyciğin kalmaz.

- teşekkür ederim.

İşini bitirip başımı okşadı ardından ilaçları hazırlamak için uzaklaştı. Yanagımda, burnumun üstünde ve dudagıma krem sürüp bant yapıştırmıştı.

Bad girl oldum ayol!

Yahya hemen dibimde bitip tip tip bakmayı ihmal etmedi tabii. Homurdanıp duruyordu birde!

Ben mi dedim gidelim eczaneye? Allah allah birde bunla uğraşıyorduk.

- üzerine ne kadar aralıkla kullanacağını yazdım, gece yatmadan önce sür ama bekle emmesi için. Geçmiş olsun.

- teşekkür ederim

- rica ederim, bir daha görüşmek dileğiyle, sağlıklı bir şekilde

Gülümseyip kafamı sallamakla yetindim Yahya da parasını ödeyip direkt çıkardı beni, ikiside burnundan soluyordu .

- utanmasa alıp götürecek yanımızdan kızı!

- utanmış halimiydi bu ? S*ktiğimin ezcacısı.

- abartmayın ya, bir şey olmadı.

İkiside tek kaşını kaldırarak bana döndüğünde yerime sindim. Demedim birşey.

En yakın markete gidip bagajı doldurduk, oradan alışverişe gittiğimiz gün alamadıklarımı da almış bulundum.

Geri döndüğümüzde her biri dışarıda oturmuş bireysel takılıyordu.

- yavuz, ben nerede kalacagım?

Elimde esyalarımla yanında belirdim. Beni fark ettiğinde ayaklandı, elimdeki valizi alarak ilerledi.

-nur ve cemreyle birlikte kalacaksınız, abim kaynaşmanz için iyi olacağını dşşünüyor.

Abin saçma salak düşünüyor Yavuzcum.

İkinci kata merdivenlerin solundaki ikinci odaya girdik. Bir ranza birde baza vardı karşılıklı , lkisinin arasındaki büyük pufa attım kendimi yorulmuştum vesselam.

- telefonumla Ömer'e yazdığım sırada diğerleri de geldi odaya.

-yatacagımız yerleri ayarlayalım.

- bana fark etmez siz seçin , diyerek omuz silktim. Gerçekten farketmezdi

- ben ranzada yatamam! Diğer yataktaki hareket edince uyuyamıyorum.

- bende yatamam ki öyle. Aşırı rahatsız edici!

Gerçekten bunlarla aynı odada mı kalacaktım ? İnanılır gibi değildi. Kafayı yerdim ben bunların arasında.

Valizin içinden ince büyük beden sweatlerimden aldım, altına da incecik bir eşofman. Geri kalan malzemelerimi de alarak duşa ilerledim. Ilık bir duş iyi gelecekti onca şeyden sonra.

- önce ben giriyorum.

Odalarda duş olması mükemmeldi. Aşırı rahattım bir kere.

Duştan çıktığımda odanın ortasına oturmuş , konuşuyorlardı. Pek de umrumda değildi açıkçası uykum gelmişti hem. Burada yatamazdım. Sweatimin şapkasını kafama geçirip çıktım odadan. Saat altıya geliyordu.

Diğerleri alt kattaydı, herbiri bir koltuga oturmuş telefona bakıyorlar, arada birbirlerine gösteriyorlardı.

- İrem? Gel yanımıza, video izliyoruz.

Acarın elindeki telefondan gelen tanıdık sesle gittim yanlarına. Acar ve karan Vine izliyordu! Bayılırdım.

Karan kayarak ortalarına oturttu beni, acarda telefonu verdi elime.

- acıktın mı abim?

Acarın beni dürtmesiyle Yahya ya döndüm. Bana bakıyordu, hiç alınmamıştım açıkçası üstüme.

- Acıktım. Yiyecek miyiz?

- tabiki bugünlük dışarıdan söyleyeceğiz. Ne yemek istersin? Gençler sizde söyleyin ayrı ayrı gelmesin.

- lahmacun istiyorum. Beş tane ama.

Yahya da diğerleri de baktı yüzüme. Ne var canım çekmişti sadece.

- sen diyince benimde canım çekti. Bende lahmacun istiyorum abi. Bi altı da bana gönder.

 

**************

 

Sadece üç tane lahmacun yiyebilmiştim, diğer ikisini yavuz yemişti ve yemek faslını da böylece halletmiştik. Simdi ise dışarıda büyük bir kilimin üzerinde oturuyorduk. Karan ve tanerin tarih üzerine yaptığı konuşmayı dinliyorduk, daha çok dinliyordum gerçi. Diğerleri alışık olmalı ki pek takmıyorlardı.

 

- kitapta yazıyor kitapta

- çıkar göster! Ne kitabında yazıyormuş bu bilgi amk.

- lan koskoca yavuz sultan selimden bahsediyoruz saçmalama. Adamın ömrü kısa zaten çoğuda seferde çölde bozkırda geçmiş

Karan Yavuz Sultan Selimin gizli icraatlarından bahsediyordu lakin bu icraatları bir tek kendisi biliyordu. Taner de bir türlü doğru olmadığını inandırmamış, karan Nuh demiş peygamber dememişti. Deliriyordu yakında kalkıp boğacaktı karanı.

- ahh kesin sesinizi be, sizi mi dinleyip duracağız!

- en azından konuşuyoruz abicim! Daha iyi bir fikrin varsa buyur

Kimse bir süre konuşmadığında, kafamı kaldırıp yıldızlara diktim gözümü. Buradan çok güzel gözüküyorlardı.

- o halde sunu dinleyin. Topraktan gelen sesin hikayesi...

- abiii, her tatilde bir kere anlatmadan olmuyor demi??

- susta dinle kızım, zor bulursun bir daha bu hikayeyi.

 

**************

1486

Kim bütlere kaldı ve aynı gün başka bir yerde sınavı da var 🙌🤩

 

 

Bölüm : 17.01.2025 23:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...