@leyuza
|
Başlamamızın üzerinden ne kadar geçmişti? En fazla beş dakika. İlk sayıyı onlar almıştı. Acar servis atacaktı. Gelen topu arka ortadaki Güner karşıladı, bana kaldırdı bende Yahya'ya. Top karşı tarafa hızla çarptığında şaşırmıştım, fazla hızlı atak yapmıştık, karşılayamamaları normaldi. Güner hızla yanıma gelerek kolunu omzuma attı. 'mükemmel bir ekip olmadık mı?' Gülerek onayladım onu. Günere şimdiden alışmıştım. ' başlayın artık' nurun öfkeli sesiyle ayrıldık, Güner topu alarak yerine geçti, başladı. Top bir kaç kez el değiştirdi, en son onlardayken smaca kalkan nur olmuştu. Topun direkt yüzüme gelmesi ardından ise saniyelik gözlerimin kararması sallanmama sebep oldu. Aldığım acı tatla elim burnuma gitti. Burun damarlarım çatlaktı her daim kanayabiliyorlardı lakin nur da güzel atmıştı, top eline epey oturuyordu. Yahyanın sayıyı aldığımıza dair sevinci geldi kulağıma, eh öne geçmiştik en azından. Burnuma tampon yaptığım elimle günerin yanına adımladım. ' Güner, mutfakta buz var mıdır?' fısıldadığım kelimelere karşılık kaşları havalandı, hafif kızarmış alnım- topun dışından dolayı olmuş olmalıydı- ve tuttuğum burnumla karşısında olmamdan anlamış olacak ki , kanıyor mu diye sordu, başımı salladım. Elini belime koyarak eve yürüdü, yerini söylerse bulabileceğimi söyledim, dinlemedi. Beni masaya oturtarak dolaptan buz çıkardı onları küçük bir poşetin içine koyarak yanıma geldi masanın üstünden peçeteden bir yaprak kopartarak elime verdi. ' bunu diğer elinle tut elini yıkayalım.' Dediğini yaptım, elimi yıkadık tekrar oturttu beni yerime. Buzu da elime vererek oturdu kendiside. ' teşekkür ederim, gerisini halledeceğim. oyuna dönebilirsin.' Dilini damağına götürüp şıklattı, kafasını geri atarken. ' olmaz öyle gözümün önünde dur işte' ' sey yapalım dışarıda oturayım ben sende oyna olur mu hem sizi izlerim hemde sen geri kalmazsın eğlencenden?' ' tamam gel gölgede otur o zaman' hızla başımı salladım. Bir elimde peçete bir elimde burnuma tuttuğum buz torbasıyla Günerin ardından çıktım dışarı. Oyuna girmesini söyleyerek telefonumun yanına oturdum. Saate bakmak için ekranı açtığımda gördüğüm bildirimle elim ayağım birbirine dolaşmıştı.
************************* YAHYA ATALAY Oyunun ortasında giden Günerle takıma gelen geçici oyuncumuz acar geri yerine geçti. Kızın geçip kenara oturması üçe dört oynayacağımızın bildirisiydi. Oyunun durmasını fırsat bilerek günere yaklaştım. ' iyi mi?' kenarda oturan kızın yüzü de elide - buzlardan dolayı sanırım- epey kızarmıştı. ' iyi, burnu kanadı, damarları çatlakmış kolay kolay durmuyormuş kanadımı.' başımı sallayıp yerimi aldım. Önde ben ve Aras arka ortada ise Güner duruyordu. Top karşı takıma alındığında Günerin kısık sözlerini işittim. ' kan kanı çeker derler ya abi, cidden çekiyormuş.'
*********************** Ekranda Ömer'in ismini görmemle elim ayağım boşaldı. Altı dakika önce aramıştı. Günerlere göz ucuyla bakarak üzerine tıkladım, oyuna kaldıkları yerden devam ediyorlardı. ' Alo?' ' Neden açmadın telefonunu?' Mesafeli çıkan sesi kendime getirmişti beni, kızgındı, haklıydı. ' üzgünüm, telefon yanımda değildi.' derince iç çekti, ' çok özledim kızım seni ben. Biraz kızgın durayım dedim, onu da beceremiyorum. Görüntülü arayım mı, müsait misin?' Görmese bile gülerek başımı salladım kapattığında ayağa kalkarak hızla yukarı , odama, çıktım. Soluk soluğa aramayı cevaplayarak gözükmeden beklemesini söyledim. Lavaboya girip hala daha tuttuğum ve epeyce erimiş olan buzu çektim. Kıpkırmızı olmuştum. Yüzüme soğuk su çarparak telefonun başına geçtim. Eve mi gelmişti o? ' Ömer evde misin?' Tek kaşını kaldırarak baktı bana ' maalesef hem eve gelsem durur muyum sence yavrum?' ' durmazsın.' ' sen anlat asıl gelince daha hesaplaşıcaz zaten ama anlat şimdi '
' ....- bende haklarıdır diye kıramadım. Sanada haber verecektim ama biraz otursun istedim, üzgünüm.' eğer ömerle daha erken konuşsaydım gelmek istemezdim. ' kesinlikle göndermezdim seni oraya, doğru olanı yapmışsınız özür dileme. Diğer kız ne oldu peki?' ' burada hala, onun için gelmek istememiştim zaten düzeni bozulur diye ama bozulmuş gibi değil. Kardeşleriyle hala güzel anlaşıyorlar.' Yattığım yatağın üstünde biraz daha mayıştım güldü bu halime. ' odanı göstersene, bütün eşyalarını götürmemişsin ne yaptığını merak ediyordum' arka kamerayı açarak küçük odamı gösterdim. bakarken ekrana biraz daha yaklaştı, gözlerini kıstı bir süre süzdü. ' şu kapılar ne iş?' ' şu kapı banyonun kapısı, ekranı diğer kapıya çevirdim, buda yahyanın odasının kapısı. Odalar birleşikmiş aslında burası bana verilince Yahya kapıyı hiç kullanmadığını söyledi hatta kilitleyip anahtarını buraya taktı.' bu durum pek hoşuna gitmemiş gibiydi.
' ilk olarak Yahya kim?' ' A-abim, en büyükleriymiş.'
*************************
Oldukça gerici geçen konuşmamızı tatlıya bağlayıp kapatmıştık ki gerçekten tatlıya bağlamıştık, geldiğinde ekler yiyecektik. Odadan dışarı çıkıp aşağı indim. Esma hanım ve Selim beyi pek görememiştim. Oturma odasını es geçip mutfağa girdim, mutfakta kaynayan tencereler ve başında sarışın 30larında bir abla duruyordu. Selam vererek girdim içeri. ' bişey mi istemiştiniz?' ' hayır hayır, selim bey ve Esma hanım neredeler acaba?' ' dışarıda oturuyor olmaları lazım. Bir bakın' Dediği gibi gölgeliğin altında masada oturuyorlardı. İkisini bekliyordum lakin hepsi oturuyordu. Epey muhabbetli gibiydiler. İçeri girmemek gibi nacizane düşüncelerimi selim beyin , kızım gel haydi yanımıza, demesi yıkmıştı. Yanlarına vardığımda boş olan sandalyeye oturdum, selim beyin karşısı nur ve acarın ortası. Diğerlerine ne kadar nört olsamda - Güner hariç- acar ve nurdan bariz çekiniyordum. İkisi bana ksrşı biraz şeydiler. öyleydiler işte.
' anlaştınız mı kızım bizim keratalarla?' ' evet, sanırım' ' baba o hangi okula gidecek?' Acarın daha fazla konuşmamıza izin vermemesiyle yüzüm ona doğru döndü. Hitap şekli bile bağırıyordu onunla aynı okula gelmemem için. Eh gelemezdim zaten. Üniversite sınavına girmiştim her ne kadar ümitli olmasam da. Salih abi konservatuar okumamı çok istiyordu, bana yeteneğim olduğu ve asla harcatmayacağı konusunda uzun bir konuşma yapmıştı. Eh sonuçların çıkmasına vardı daha kesinleşmeden birşey söylemeyecektim. ' sizinle beraber gitmesini çok isterdim oğlum ama üçüzün bu yıl liseyi bitirmiş.' ' eee ne okuyacakmış peki' nur neden selim beye soruyordu yanındaydım yahu! ' kendisine sormaya ne dersin abicim' Yahyanın gülerek konuşmasıyla sessiz kaldı nur. Ah cidden nefret ediyordu benden değilmi? Keşke yardımcı olsaydı birazcık, o kadar kalabalığın içinde yanlız kaldığımı görseydi, aynı kaderi paylaşıyorduk onunla. Epeyce oturduk orada. Koyu bir muhabbet döndü,eh tabiki katılamadım, çaylarımız geldi içtik güneşin batmasına yakın selim beyin aldığı telefonla beraber çıkması gerekti, akşam yemeğine gelmeyeceğini söyleyerek nurun ve benim başımıza küçük birer buse kondurdu.
***
Girdiği sakin mekanda gözleri daha dün gördüğü adamı aradı, gözleri kesiştiğinde hafifçe tebessüm ederek o tarafa adımladı. ' hoşgeldiniz, işinizden alıkoymadım umarım' ' hoşbuldum, alıkoymadınız tekrar görüştüğümüze sevindim Salih bey.' ' aç olmalısınız, siparişlerimizi verelim, konuşuruz' Salih giden garsonla uzatmanın bir manası olmadığını düşünerek konuya girdi. ' İrem hakkında konuşmak istiyorum sizle' selim bey dikkat kesildi, |
0% |