Yeni Üyelik
8.
Bölüm
@leyuza

 

İyi okumalar canımlarrrrr

 

***********************

 

- Baba kızı niye gönderdin!?

- tanımadığımız etmediğimiz çocukla gitti farkındamısınız? O çocukla mı kalacaklar birde? Ne bu bizim yanımızda müslüman onların yanında değilmi, nasıl kalıyor o çocukla?

- Yavuz, kelimelerine dikkat et kalbini kırmayayım.

- nur gel ve bana yardım et annecim.

Annem ve nur içeri mutfağa girdiler. Nasıl bu kadar sakin olabiliyorlardı, aklı almıyordu. Kızlarını göndermişlerdi. Hemde çocuğun biriyle?

- yukarıda konuşalım çocuklar

Babamın arkasından çalışma odasına çıktık. Herkes çok gergindi özellikle yavuz ve bora abim.

- oturun şuraya konuşalım.

İremin diğer ailesini biliyorsunuz değilmi? Üç yıl kadar önce vefat etmişler. Salih bey ise onların yakınen arkadaşıymış. İrem üç yıl boyunca onlarda kalmış, takii biz buluncaya kadar. Yani oğlum senin o ne halt oldugunu bilmediğin herif tüm hayatı boyunca kızımın yanındaymış. Başörtüsü olayına gelince. Yavuz. Bir daha başkaları hakkında böyle konuştuğunu duymayayım oğlum. Değil kız kardeşin, hiç bir kadın hakkında. Farkındayım olaylar sizi de çok şaşırttı ne yapacağınızı bilmiyorsunuz lakin o da sizin kardeşiniz. Bu kadar ön yargılı yaklaşmayın, onun yerinde nur da olabilirdi ona böyle davransalardı hoşunuza gider miydi.

 

- baba tamam da o çocukla o kadar yakın olması...

- Güner kıskandın mı evladım? Öyleyse daha çok kıskanırsın. İremle Ömer birlikteler-

- NE BİRLİKTESİ BABA!?? BAKTIKLARI KIZI NÜFUSUNA ALMAYA MI KARAR VERMİŞ İYİ NİYET GÖSTERGESİ OLARAK??

- YAHYA.Sözümü kesme oğlum. Sizde öyle. Güner otur acarın yanına.

Güner babamı dinleyerek yanıma geldi. Ellerini dizlerine koymuş sıkıyordu. Herkes çok gergindi, bende öyle. Ne olursa olsun üçüzümdü o benim.

- öncelikle saçma salak düşünüp konuşmamı bölmeyin. İrem ve Ömerin dini nikahları var.

- ne? 

Üçüzü evli miydi? Bu yaşında? Şaka yapıyor olmalılardı.

- baba kız reşit bile değil ne nikahı?

- hem öyleyse bile bunu nasıl kabullenebilirsin.

-BABA KIZ EVLİYMİŞ DİYOSUN. MADEM BİLİYODUN NEDEN GETİRDİN O ZAMAN KIZI EVE?!?!?!!?

- zorlama falan yok değil mi?

- hayır zorlama falan yok. Dört beş yıldır birliktelermiş zaten. Nikahları kıyılalı da beş ay kadar olmuş.

- niye... Niye nikahları var. Bu yaşında neden evlenmiş o zaman?

- Salih beyler işleri gereği sürekli seyahat halindelermiş, seyahatlarin çoğunu eşiyle yapıyormuş aynı anneniz gibi şirketle ilgileniyormus çünkü. İrem ve Ömerde okulları işleri olduğu için gelemiyor ve beraber kalmaları gerekiyormuş. Böyle bir teklifte bulunmuşlar. Salih bey de kendi kararları diye saygı duymuş. Yani YAVUZ onun yanında başını açsa bile sorun değil. Anladın mı evladım

Kardeşlerin hepsi oturdukları yere iyice çökmüşlerdi. Daha yeni kavuştukşarı kız kardeşleri evliydi. Onlara ihyacı yoktu. Kendilerini çıkmazda hissettiler. O an çöktü üzerlerine ondan uzak durmalarının pişmanlığı. Başkaları kardeşlerine daha yakındı. Daha onlar saçının telini göremişken, ona yabancıyken.

- annenizin yanına gidiyorum, sizde gidin yatın. Birde oğullarım dün geceki hatayı da telafi etmeniz gerektiğini düşünüyorum.

Babasının çıkmasının ardından ayaklandı Bora. Sinirliydi o çocuğa. Gergindi, üzgündü,şaşırmıştı.

Odadan ilk çıkan Güner oldu. Üçüzünün sevdiği birinin olmasını hatta onunla evli olmasını kaldıramamıştı. Hem o çocuk kendi üçüzünü ondan iyi tanıyordu hemde ondan daha yakın.

Kendisini yatağına atarak bir süre tavanla bakıştı. Yarının çabuk geçmesini temenni ediyordu.

 

.......................

 

- nur git diğerlerini uyandır. Çabuk gelsinler.

- tamam annee

Mutfaktan koşarak çıktı, ilk Yahya abisini uyandıracaktı, gerisini o hallederdi.

Kapıyı çalmadan girdi içeri, yatakta yüzüstü yatan abisini görmek pekte şaşırtıcı değildi. Hızla yatağın yan tarafına atlayarak çökmesine neden oldu. Yahya yatakta ki beklenmedik hareketle irkildi. Tek gözünü açarak kaldırdı kafasını.

- NUR. Sabah Sabah ne bu enerji abim az sakin.

- günaydınn abim. Kahvaltı hazır diğerlerini kaldırmam gerek daha. Yardımcı olur musun rica etsemm?

Eh kız kardeşinin niyeti belli olmuştu.

- edeyim abim edeyim, sen in aşağı kaldırırım ben.

- en canım abim sensin~

kardeşinin saçlarını karıştırarak kalktı yataktan. Nuru odadan göndererek üzerine bir kısa kollu geçirdi. Üçüzlerden başlayarak diğerlerini de uyandırdı. Masaya oturduklarında saat dokuza geliyordu.

Kahvaltı sonrası Esma hanım ve Selim bey dışarıda yerlerini almış kahvelerinin gelmesini bekliyorlardı. Müsait oldukları günlerde beraber kahve içip sohbet etmeye bayılırdı ikili

- Esma iremi aradın mı?

- yok, rahatsız etmeyeyim diye aramadım.

Selim bey karısının kızını hala daha tam anlamıyla benimseyemediğnin farkındaydı.

İrem sanki kızı değildi gözünde. Çözümleyememisti.

- hanım numarasını almıştın değil mi? Başını salladı, çok sıkmadan arayıp sormalıyız onu da, ne olursa olsun arkasında bir ailesi oldugunu bilsin.

Numarasını gruba at bizde ekleyelim hem bora da gruba alsın. Bende bir arayayım kızımı.

Ne kadar bir şey demesede oda kıskanmıştı kızını. Ömer'e Allah vardı güveniyordu Lakin elde değildi, yeni kavuşmuştu ona.

Eşinin attıgı numarayı rehberine kaydetti, ardından aradı. Üçüncü çalışta açıldı telefon.

- buyrun?

- Benim kızım, hayırlı sabahlar.

- hayırlı sabahlar selim bey. Birşey mi oldu?

- kızımı özledim, baya bir şey oldu yani kızım.

Telefonun ucundan ses gelmedi bir süre

- kaçta gelirsin güzelim?

İrem cevap veremeden Ömer dahil oldu konuşmaya,

- akşam ezanından önce bırakırım eve selim bey, lakin o zamana kadar benimle.

- tamam oğlum size iyi eğlenceler.

-sagolun

-görüşürüz kızım

- görüşürüz.

Selim bey telefonu kapatıp derin bir of çekti.

Ömer kapanan telefonla daha çok sarıldı kucağındaki bedene.

Sevgilisinin şaşırdığını biliyordu.

- hadi biraz gezelim bebeğim.

Kafasını yukarı kaldırdı, sevgilisinin yüzüne gözlerini kırpıştırarak baktı.

- nereye gideceğiz?

- ayaklarımız bizi nereye götürürse.

Kucağından kalkarak yüzünü döndü sevgilisine. Ellerini yanaklarına koyarak hafifçe bastırdı. Oluşan görüntüyle kaşlarını çattı.

- dışarı çıkartmasak mı seni ya? Niye bu kadar tatlısın sen.

- ne tatlısı kızım. Yakışıklıyım ben.

- bal gibi de tatlısın. Allah'tan benimsin.

- tabi ki güzel karımın kocasıyım.

Evden çıkmaları çokta uzun sürmedi.

Ömer'in yeni arabasına bindiklerinde yüksek bir şarkı açıp eşlik ettiler.

 

.............

- İrem sakinleş! Sana birşey yapmayacak, hani aşmıştık bunu güzelim?

- Ömer geliyor!!! Aşmadık bir şeyi hadi gidelim.

Ama Ömer dinler mi? Hayır. Ben kolundan tutup geri çekmeye çalışsam da kendisi ileri atılıyordu köpeği sevmek için.

Hayvan sevmediğimden değil hatta kedi mi köpek mi deseniz köpek derim ama korkuyorum köpeklerden.

Tuttuğum koluyla beni de sürüklemeye başlayınca çareyi bırakmakta buldum.

O on metre ötemde köpekle eğlenirken ben diken üstünde bekliyordum. Ayaklanmadam önce bir kaç fotoğrafını çektim.

Ahh ahh sözde ikimizin fotoğrafını çekmeye gelmiştik ama yerime başkasını bulmuştu canım sevgilim.

- heyy! Gidiyorum ben. Yeni bebeğinle vakit geçirebilirsin

- nereye güzelim?

- babamın evine. Şikayet edeceğim seni.

-ne

Evet çok iyi saçmalıyordum. Babasına oğlunu şikayet edecektim.

Arkamı dönmüş arabaya doğru ilerlerken belime sarılan kollarls durmak zorunda bırakıldım.

- güzelim. Sen kabul ettinmi onları?

Kimi kabul edecektim?

- kimi kabul edeceğim Ömer ?

- aileni, Selim beyleri.

Kollarının genişliğinden faydalanarak döndüm ona doğru.

- babama şikayet edeceğim dediğimde salih abiyi kastetmiştim. Onları daha kabul etmiş değilim. Onlarda beni kabul etmemişken...

Kollarımdan tutup iyice baktı gözlerime, kahvelerine vuran güneş o kadar mükemmel bir görüntü bırakıyordu ki bakmasam ziyan olurdu.

- ne, neden öyle bakıyorsun?

- çok seviyorum kızım seni ben.

Kendine çekip sarıldı. Kafamı göğsüne gömdü. Başımı okşadı.

Saat altı buçuğa gelirken tekrar bindik arabaya. Bu saate kadar bir çok şey yapmıştık.

Uzun soluklu bir yürüyüş yapmış, tatlı yemiş ve kitap bakmıştık. Günümüz bunlar etrafında şekillenmişti. Şimdi ise selim beylerin yanına gidiyorduk. Akşam yemeğini beraber dışarıda yeme kararı vermişlerdi.

Ömerin bir eli direksiyonda bir eli elimdeydi. Selim bey bir kaç dakika önce aramış gelince aramamı söylemişti. Ömer'in park edecek yer araması da bundan geldiğimizi gösteriyordu.

Elimdeki telefonun son aramalarından selim beyi aradım. İkinci çalışta açtı telefonu.

 

- geldinmi kızım?

- geldim iniyorum şimdi.

- tamam abin geliyor seni almaya.

- tamam, teşekürler.

- ne demek kızım bekliyoruz haydi.

Araba kenara çekilmiş durduğunda ne kadar istemesem de inmem gerektiğini anladım.

- gelmek istemediğine eminmisin?

- yok bebeğim bir daha ki sefere inşallah. Hem bizim çocuklara uğrayacağım.

- hmm iyi eğlenceler o zaman. Selam söyle onlara da.

- söylerim söylerim de inmeden gel bir öpeyim öyle git.

Kemerimi çözüp ona doğru uzandım. Yanağımı seslice öptü onun aksine küçük bir buse kondurmakla yetindim.

- git hadi git gönderemeyeceğim sonra. İyi eğlenceler güzelim

- görüşürüz iyi eğlencelerrr.

Arabadan indim kapıyı kapattım ve aklıma gelenlerle camı indirmesini işaret ettim.

- Ömer dikkatli sür ayrıca sakın burağa uyupta saçma salak işler yapmayın. Bak bir daha göremezsin arabanı. Dikkatlice sür tamam mı ?

- tamam güzelim tamam, araba sürmeyi kursta öğrenmedik hem kızım. Kocan da boş değil yani.

- kocam en iyisi.

Birşey diyecekken gözleri arkama değdi. Kafamı kaldırıp baktığımda bizi izleyen bir adet Yahya görmek açıkçası tuhaftı. Fısıldayarak konuştum Ömer'e son kez.

- gidiyorum.

- git hadi git.

Hızla arkamı dönerek yahyanın yanına adımladım.

- o muydu arabada ki?

Evet yeni dercesine baktım ona, hayır başka kim olabilirdi. Mal mısın Yahya!?

Tek kelime etmeden giriş kapısına adımladı. Epey kalabalık bir mekandi lakin Selim beyleri göremiyordum.

Etrafı tararken belime değen parmaklarla irkildim.

Yahya eli belimde gideceğimiz yöne dogru yönlendiriyordu beni.

Sağ taraftaki donenceli merdivenden yukarı çıktık orası selim beyler dışında tamamen boştu.

Hadi canim. Üst tarafı mı kapattırdı yemek yiyeceğiz diye?

- hoşgeldin kızım. Seni bekliyorduk.

Selim bey beni görmesiyle ayaklandı masaya yaklaştığımda önüme gelerek

Sarıldı yavaşça, anlimdan öperek kendine cekti yahyanın ellerinden kurtulmanın sevinciyle yönlendirildiğim yere oturdum. Günerin ve Arasın arasına.

- hoşgeldin kızım, nasıldı günün?

- sağolun Esma hanım. İyiydi, sizin nasıldı.

- şükür kızım. Ömer niye gelmedi, beraber yeseydik.

Ömer demesiyle masadaki herkes diken üstündeydi.

- oldu anne, hatta direkt gelsin bizle yaşasın. Malum bir yakınlığımız var.

Boranın ima ettiği şey apaçık belliydi. Selim bey anlatmıştı onlara da.

 

***********************

 

Yahya kardeşinin sözleriyle düz ifadesini bozdu.

Dilini tutmayı bilmiyordu şu şerefsiz.

Kardeşinin bakışlarını kucağına indirmesini seyretti. Her ne kadar sevmese de o Ömer'i kardeşi seviyordu, bir şey deyip kalbini kırmak istemezdi.

- sen güzel olmuşsun.

Kız kardeşine karşın sarf ettiği sözler beklenmedikti. Ayrıca nura mi demişti yoksa İrem mi?

Kafasını kaldırıp göz göze geldi Yahyayla, küçük bir tebessüm sundu kendisine.

Yemekleri yiyene kadar konuşmadilar. Önlerine konulan tatlılara ise sadece bakmakla yetindi üçüzler.

- yavrum niye yemiyorsun?

- ben pek sevmiyorum.

-sevmiyoruz anne.

Üçüzler ayni anda söyledikleriyle birbirlerine döndüler. Esma hanimsa kendilerine sıcakca tebessüm etti.

-size başka bir şey söyleyelim o zaman?

Çok kalmadan kalktık, aşağı kata indiğimiz de selim beyin tanıdığıyla karşılaşınca durmak zorunda kaldık.

Esma hanım da konuşmaya dahil olup bir kaç adım ilerledi, onun yerine Aras aldı yanımı.

Aramızdaki boy farkından dolayı kulağıma eğildi,

- çok güzel olmuşsun yeşil yakışmış.

Kafamı hafifçe kaldırıp gülen yüzüyle karşılaştım, geldiğimden beri bir kere sesini duymadığım Aras benimle mi konuşuyordu?

- teşekkür ederim. Sen de güzel olmuşsun.

- güzel mi olmuşum?

Hm hm prenses gibisin aras. Kafamı yere gömmek istiyordum şuan.

Birşey demeyip selim beyin konuştuğu adama değdi gözlerim. Selim beye benziyordu giyinişi. Klasik bir takım. Karısı ise Esma hanıma göre sade giyinmişti, elini tuttuğu küçük kıza baktığımda onunda bana baktığını fark ederek gülümsedim. Annesinin arkasına biraz daha sokuldu. Korkutmuş mıydım onu?

 

Gözlerimi çekip bizimle yaşıt duran çocuğa baktım. yüzünde küçük bir tebessüm oluştu gözlerimiz kesişince, başıyla hafifçe selamladı, aynı şekilde karşılık verdim.

- tanıştırayım Ali, kızım İrem. Kızım Ali amcan ortağımız ve aile dostumuz olur kendisi sık sık görüşürüz.

- Memnun oldum efendim.

- AA ne efendimi kızım o ne öyle resmi resmi. Amca de bana -Oğlunun omzuna elini koydu ve öne çıkmasını sağladı- oğlum Kayra sizinle yaşıt, iyi anlaşacagınızı düşünüyorum.

- memnun oldum. Umarım öyle olur.

Aniden yüzüme konan bir çift elle irkildim. Ali Bey'in karısıydı bu ama neden elleri yüzümdeydi.

- amanın nasıl da güzelsin kızım öyle. Pek te kibar maşallah. Esma işin zor. Kızın için bir sürü aday çıkacağına eminim. Hatta şimdiden bir adayın var.

Ne adayı teyze? Evliyim ben!

Diyemedim tabiki, kadın Esma hanımla konuşurken şaşkınlığımı atamamıştım. Ve elleri neden hala yüzümdeydi??

Aras beni iyice kendine çekerken karşımdaki kadında çekilmek zorunda kalmıştı.

- ne adayı Selma teyze? Tövbe tövbe.

- aaa ne olacak oğlum, kızcağız hep sizinle kalacak değil ya, tekrar baba döndü, umarım Kayra ile iyi anlaşırsınız.

Ha birde adayım Kayra mıydı?

- baba biz arabaya geçiyoruz. Görüşürüz Ali amca, görüşürüz Kayra!

Arasla beraber arabanın birine binmiştik, kimin oldugu hakkında bir fikrim yoktu ama araba mükemmeldi

- Yahya abimin arabası, geliyor oda işte.

Sağ taraftan gelen Yahyayı gösterdi, yanında diğerleri de vardı. Yavuz bora ve Güner. Hepsi bu arabaya mı bineceklerdi? Sığmazlardı ki.

- irem sen şu kenara geç ezer şimdi bu davarlar seni.

Dediği şeye gülmeden edememiştim. Abileri duysaydı kesin vururlardı bir tane.

Arasın bakışları yüzümde kaldıgında gülüşüm de soldu,

- neden öyle bakıyorsun?

- güzel gülüyorsun.

Ay Yanaklarım kızarıyordu sanırım!!

- teşekkür ederim.

Agzını açmışken arabanın kapıları açıldı, benim oldugum taraf hariç. Yahya ve yavuz öne bindi, Güner ve bora ise kapının dışında öylece duruyordu.

-Biriniz babamlarla gitsin.

- birimiz bal mı yedin

Kısık sesle söylediklerini anlamamıştı sanırım Bora yada onu sinir etmeye çalışıyordu.

-biriniz.babamlarla.gelsin.

Yahya da olan gözlerini bu sefer birbirlerine çevirdiler.

- eh abicim hadi git sen.

- ben burada oturuyor. Üzgünğm canım abim.

İkisi kavga etmeye başladığında benim gidebileceğimi söyledim, ama kesin bir dille reddedildim.

- hayır ilk biz bindik onlardan biri gidecek. Zaten küçücük birşeysin sen. Otur oturduğun yerde.

- harbi lan zaten küçük birşey sığarız bence

- bora saçmalama abim yürü git.

- abi dur bir-

Ve sığıştık dört kişi - ki dört kişiden bile fazla gibiydi çünkü kocaman cüsseleri vardı- Yahya ne kadar homurdansa da artık salmıştı sanırım.

Önde selim bey arkalarından biz gidiyorduk. Işıkların birinde duruduğumuzda acar güçlükle telefonunu çıkardı.

- numaranı yazarmısın?

Uzattığı telefonu alarak girdim numarımı kaydetmeden eline verdim.

- sosyal medya kullanıyor musun?

Başımla onayladım onu ,

- ismini söyle.

Pinstagram arama kısmına ismimi girdi, istek attığını kabul etmemi söyledi. Ettim ve geri takip ettim dediği gibi.

Bir süredir.girmediğim hesabımla uğraşmaya başlamıştım ki birden gelen bildirimlerle telefonum dondu.

Altı yeni takip isteği vardı ve Acar bütün gönderilerimi beğenmişti.

 

*************************

 

THe end

Loading...
0%