
Sofia'nın çığlığı binanın içinde yankılanırken zaman yavaşlamış gibiydi. Gözleri korkuyla büyümüş, kolları havada savruluyordu. Dengeyi sağlamaya çalıştı ama artık çok geçti.
Merdivenlerden yuvarlanırken her darbenin sesi midemi bulandırıyordu. İlk basamak, ikinci, üçüncü… Sonunda sert bir şekilde yere düştüğünde, bina derin bir sessizliğe gömüldü.
Ayaklarım titriyordu. O an Sofia'nın hâlâ nefes alıp almadığını bilmiyordum. Ama gözlerindeki boş bakış her şeyi anlatıyordu.
Yanına koşarken, içimde bir ses "Belki de yaşıyordur," diyordu. Ama kalp atışı yoktu. Hiçbir hareket yoktu.
Sofia ölmüştü.
Bir anlığına her şey durmuş gibiydi. Ama sonra...
Kaos başladı.
Birileri çığlık attı. Ayak sesleri yankılandı. Biri polisi aradı. O gece, binanın her köşesi siren sesleriyle doldu.
Gözlerimi Sofia’nın cansız bedeninden ayıramıyordum. O her zaman güçlü, tehlikeli ve hesapçıydı. Ama şimdi?
Şimdi sadece yerde hareketsiz yatan biri...
Polisler geldiğinde, onlara her şeyi anlattım. Ama yüzlerindeki şüpheli ifadeleri görünce içimde bir korku belirdi.
"Bunu senin yaptığını düşünecekler," dedi bir ses kafamın içinde.
İçimi çektim. Gerçekten ben miydim? Hayır, onu itmedim. O kendi düştü. Ama bunu kanıtlamak kolay olmayacaktı.
Gözaltına alındım. Polis arabasında otururken, pencereden dışarı baktım.
Sofia'nın ölümüne sebep olan olaylar zinciri, işte böyle başlamıştı.
Ama hikâye burada bitmeyecekti.
---
10 Yıl Sonra
Yeni bir şehir. Yeni bir hayat.
Aradan 10 yıl geçmişti. Sofia’nın ölümünden sonra bir süre yargılandım, ama sonunda suçsuz olduğum anlaşıldı.
Yine de her şey geride kalmadı. Adım hep onun ölümüyle anıldı. Gazetelerde, televizyonlarda, hatta internette bile...
Bu yüzden başka bir ülkeye taşındım. Adımı değiştirdim. Kendime yeni bir kimlik yarattım.
Ama geçmiş, bazen en ummadığın anlarda geri gelir.
Bir gün posta kutumda bir mektup buldum. Üzerinde ne gönderenin adı vardı, ne de adres.
Sadece tek bir cümle yazıyordu:
"Unuttun mu sandın?"
O an içimi bir ürperti kapladı. Çünkü bu, Sofia’nın bana yıllar önce söylediği son sözlerden biriydi.
Kapıyı hızla kapattım ve derin bir nefes aldım.
Geçmişin asla tamamen geride kalmayacağ
Final Bölüm: Düşüş ve Sonrası
Gece Yarısı
Sofia'nın çığlığı binanın içinde yankılanırken zaman yavaşlamış gibiydi. Gözleri korkuyla büyümüş, kolları havada savruluyordu. Dengeyi sağlamaya çalıştı ama artık çok geçti.
Merdivenlerden yuvarlanırken her darbenin sesi midemi bulandırıyordu. İlk basamak, ikinci, üçüncü… Sonunda sert bir şekilde yere düştüğünde, bina derin bir sessizliğe gömüldü.
Ayaklarım titriyordu. O an Sofia'nın hâlâ nefes alıp almadığını bilmiyordum. Ama gözlerindeki boş bakış her şeyi anlatıyordu.
Yanına koşarken, içimde bir ses "Belki de yaşıyordur," diyordu. Ama kalp atışı yoktu. Hiçbir hareket yoktu.
Sofia ölmüştü.
Bir anlığına her şey durmuş gibiydi. Ama sonra...
Kaos başladı.
Birileri çığlık attı. Ayak sesleri yankılandı. Biri polisi aradı. O gece, binanın her köşesi siren sesleriyle doldu.
Gözlerimi Sofia’nın cansız bedeninden ayıramıyordum. O her zaman güçlü, tehlikeli ve hesapçıydı. Ama şimdi?
Şimdi sadece yerde hareketsiz yatan biri...
Polisler geldiğinde, onlara her şeyi anlattım. Ama yüzlerindeki şüpheli ifadeleri görünce içimde bir korku belirdi.
"Bunu senin yaptığını düşünecekler," dedi bir ses kafamın içinde.
İçimi çektim. Gerçekten ben miydim? Hayır, onu itmedim. O kendi düştü. Ama bunu kanıtlamak kolay olmayacaktı.
Gözaltına alındım. Polis arabasında otururken, pencereden dışarı baktım.
Sofia'nın ölümüne sebep olan olaylar zinciri, işte böyle başlamıştı.
Ama hikâye burada bitmeyecekti
10 Yıl Sonra
Yeni bir şehir. Yeni bir hayat.
Aradan 10 yıl geçmişti. Sofia’nın ölümünden sonra bir süre yargılandım, ama sonunda suçsuz olduğum anlaşıldı.
Yine de her şey geride kalmadı. Adım hep onun ölümüyle anıldı. Gazetelerde, televizyonlarda, hatta internette bile...
Bu yüzden başka bir ülkeye taşındım. Adımı değiştirdim. Kendime yeni bir kimlik yarattım.
Ama geçmiş, bazen en ummadığın anlarda geri gelir.
Bir gün posta kutumda bir mektup buldum. Üzerinde ne gönderenin adı vardı, ne de adres.
Sadece tek bir cümle yazıyordu:
"Unuttun mu sandın?"
O an içimi bir ürperti kapladı. Çünkü bu, Sofia’nın bana yıllar önce söylediği son sözlerden biriydi.
Kapıyı hızla kapattım ve derin bir nefes aldım.
Geçmişin asla tamamen geride kalmayacağını biliyordum
Ve belki de bu hikâye daha yeni başlıyordu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.71k Okunma |
434 Oy |
0 Takip |
46 Bölümlü Kitap |