1. Bölüm

1.Bölüm

Alisss
lilithyaziyorrr

Karanlığı esir tuttuğu gökyüzünde aralık kapıdan sızan soğuk hava üşümeme sebep oluyordu. Üstümde ki siyah uzun saten elbise ve topuklu ayakkabılarla kafamda kaçış planları kurmak anlamsızdı. Defalarca kez denemiş ve her defasında tehdit edilmiştim.

 

Arkamdan gelen ayak sesleriyle daldığım düşüncelerden kurtuldum. Gökyüzü gibi parlak siyah gözleri beni adeta içine hapsetti. Aylardır onunla beraber yaşıyordum. Kim diye sorarsanız başkaları için ünlü iş adamı Kılıç Adalı benim için ise katil, takıntılı, pislik herif in tekiydi. Yakışıklı yüzü ve kasları sayesinde her kızı kolayca kendisine aşık ettirebilen fakat benim her gördüğümde tiksinen ve miğdem bulanan birisiydi.

 

Onunla babam yüzünden tanıştım. Babam, Baş Komiser Yavuz Ballı. Gittiği bir operasyonda Kılıç'la karşılaşmış ve peşini bırakmamıştı. Yaşlıydı artık görevini bile doğru düzgün yapamıyordu emekli olmayı düşünüyordu Kılıç da kafayı babama takınca babam da dayanamayıp mesleğini bıraktı. Onu her hatırladığımda göğsüm sızlıyor ve gözlerim doluyordu ağlamak istemiyordum ama elimde değildi.

 

Karşımdaki adam beni baştan aşağı süzdü bundan memnun olmuş gibi dudakları hafifçe iki yana kıvrıldı. Bir adım attıcaktı ki geri çekildim. Onun yanında olmayı bırak aynı havayı bile solumak istemiyordum. Yüzündeki gülümseme solup kaşları hafifçe çatıldı. Ne yapmamı bekliyordu ki koluna girip hiç birşey olmamış gibi hayatıma devam etmemi falanmı. Tam gidecektim ki "Güneş" diye seslenmesiyle durdum.Sert ve kalın sesiyle bile insanları korkutan bir pislikti. Yavaş adımlarla yanıma yaklaşıp elini belime yerleştirip hafif sıkıp "Çok güzel olmuşsun sevgilim" demeyi de ihmal etmedi. Onu umursamayıp evden hızlı bir şekilde kendimi dışarı atıp arabaya doğru ilerledim. Kapıyı açıcaktım ki Şoför izin vermedi kapıyı açtıktan sonra arabanın içine girdim hemen ardından oda bindi şoföre sür emri verdikten sonra yola koyulduk ve yol boyu hiç konuşmadık.

•••••

1 saatlik uzun bir yolculuktan sonra nihayet davet yerine gelebildik. Dışarıdan şato gibi görünen eve hayretler içinde bakakaldım. Büyük bahçenin etrafına 2 metrelik beyaz taştan duvarlar inşa edilmişti. Bahçenin her iki tarafında biri büyük biri küçük olmak üzere iki havuz vardı. Evin tam karşısında ise ortasında fil olan bir çeşme vardı.

 

Gizli bir davet olduğu için bu sefer ki davet diğer davetlere benzemiyordu. En önemliside Magazinciler yoktu.Bu beni bir nebzede olsa mutlu etti. Evli olmadığımız halde tüm sosyeteye beni karısı diye tanıtan bir adam vardı adam bile denmez. Davetiyemizi göstermeye gerek yoktu. Herkes tarafından tanınan birisiydi. Yavaş ama sert adımlara içeriye doğru gittik. Gördüğüm görüntü karşısında şok oldum. İki yüze yakın insan vardı. Hepsi nasıl buraya sığdı diye şaşırmicam çünkü alan fazlasıyla genişti. Biraz daha ilerledikten sonra birkaç tanıdığa selam verip bize özel olarak ayrılan masaya gittik. O sırada da davetin sahibi Selami Gümüşhan da yanımıza geldi. Bana selam verip Kılıç'la iş konuşmaya başladılar. 5 dakikalık bir aradan sonra yanınma kızıl saçlı yeşil gözlü bir kadın geldi. Kızıl saçlı dediğime bakmayın saç boyası akmış ve iğrenç görünüyordu. Tanıyordum onu Kılıç'ın sürtüklerinden birisi.

 

"Selam tatlım" demesiyle kan beynime sıçradı eskort kıyafeti giymesinede ayrı bir gıcık oldum. İnsanların ne giydiği ile ilgilenmiyorum ama bir davet için fazla cüretkardı. Ama şimdi hangi evli adamın koynuna girmeye çalışıyor diye merak etmeden de duramadım. Merak etme zaten bu seni ilgilendirmez Güneş.

 

Umursamaz bir ses tonuyla "Selam" dedim. Beni biraz inceledikten sonra tek kaşı ukalaca yukarı kaydı sanırım ondan güzel olmam onu sinirlendirtmişti. "Bakıyorumda kocanla pek ilgilenmiyorsun". Bu kadın kendini ne sanıyor. Ona hadini bildirmeliydim kocam değildi ama herkes kocam olarak biliyorsa hadlerinide bilmeli. "Sen onunla ilgilenmek istermisin nede olsa eski sürtüklerinden birisin pek koymaz yani". Kısık sesle konuştuğumuz için sesimizi bizden başka kimse duymuyordu. Bu söylediğime bozulmuş olmalı ki yumruk yaptığı elini hafifçe sıktı. Aslında onunla biraz uğraşsam hiç fena olmazdı. "Bu sefer ki hedefin kim?" diye sordum. Cevap vermedi. "Bak şu göbekli çok iyi" başını hafif arkaya doğru çevirip gösterdiğim kişiye baktı. "Bir dk sen onunla da yatmıştın öyle değilmi? Kusura bakma unutmuşum tatlım" tatlım kelimesini bastırarak söylemiştim. Kaşları çatıldı "Bana bak benimle düzgün konuş yoksa hiç iyi şeyler olmaz". Bir dakika beni tehtit mi ediyordu o. "Düzgün konuşmasam nolur bu sefer beni kime şikayet edersin?" Daha fazla dayanmıyor olcak ki burnundan sert bir soluk verip yanımızdan uzaklaştı.

 

Birisinin kolumu tutmasıyla bunun Kılıç olduğunu anladım kaşları çatık bir şekilde "Ne konuştun onunla?" Diye sordu. Şimdi gelde 1 saat hesap ver. "Bir şey konuşmadık selam verip gitti". Bu söylediğime ben bile inanmamışken "Peki" demesi beni şaşırtı.

 

Yarım saattir iş hakkında konuşuyorlardı ve ben hiç bir şey anlamıyordum. Boğuluyormuşum gibi hissediyordum. Biraz hava alsam hiç fena olmazdı aslında. Tabi önce Kılıç'a haber vermeliydim. "Biraz bunaldım balkona çıkıp hava alıcam." .Hafif sitemkar bir ses tonuyla "Tamam ama çabuk dönmeye bak" dedi.

 

Hemen yanından uzaklaştım. Balkona geçerken yanımdan geçen garsonun elinde taşıdığı tepsiden bir viski aldım. Pek sevmesemde idare edebilirdim. Şimdilik. Balkona çıkıp derin bir nefesi içime çektim bu son 4 aydır herşey üst üste geliyordu ve kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemiştim.Yiğenim Betül'ü Kılıç saklamıştı. Kaçmak istiyordum ondan kurtulmak istiyordum ama beni tehtid edip her seferinde engelliyordu. Eğer ablam kızını terk etmeyip yurt dışına kaçmasaydı bunların hiç biri olmayacaktı. Kılıç'ın abisi ve ablam evliydi. 5 yıllık bir evlilikten 3 yaşında bir kız çocukları vardı. Evet beni Betül'le tehtit ediyor çünkü abisiyle uzun zamandır konuşmuyor ve araları bozuk hatta birbirlerini gördüğü yerde öldürme ihtimali bile var.

 

Arkamdan omzuma dokunan bir elle irkilip elimdeki viskiyi yere düşürdüm. Korktum. Bana dokunan elin sahibine baktığımda daha önce hiç görmediğim bir adamla karşılaştım. Uzun boylu, kaslı, kumral saçlı, hazel gözlü... Muhtemelen 1.98 boylarında falan vardı. 170 boyumla omzuna geliyordum.

 

Geçte olsa ne olduğunu idrak edip hemen yere eğilip viski bardağının kırılan parçalarını toplamaya başladım. "Özür dilerim kusura bakmayın biran elimden kaydı" hızlıca toplamaya çalışırken oda eğilip benimle birlikte toplamaya başladı. "Asıl ben özür dilerim. Balkona gelirken bilekliğinizi düşürdüğünüzü gördüm" demesiyle bileğimi kontrol ettim. Gerçekten de yoktu.Ne ara düşürdüm onu bile bilmiyordum. Bakışlarımı bileğimden çekip viski bardağının kırılan parçalarını toplamaya başladım. Aceleci davrandığım için elimi kestim. Ağzımdan küçük bir inilti kaçtı. Küçükte olsa yara izi görmeye dayanamazdım. Hafif sitem kâr bir sesle "Biraz dikatli olurmusunuz?" Dedi. Cebinden çıkardığı beyaz medille elimi sarmaya başladı. "İsterseniz ilk yardım çantasını getirip halledebiliriz" Hayır vaktim yoktu gitmeliydim. "Küçük bir çizik büyütmeye gerek yok" diyip ayağa kalktım benimle birlikte oda ayağa kalktı. Elini uzattı "Bu arada ben Sungur Doğan memnun oldum". Garip bir şekilde ismime çok yakıştırdım. Doğan Güneş gibi mesela.Saçma düşüncelerden kurtulmalıyım eğer burda biraz daha kalsam başıma iş açabilirdim o yüzden ne diyeceğine dinlemeden "Tekrardan özür dilerim gerçekten" diyip uzaklaşmak oldu. Bilekliğim onda onun mendili ise bende kaldı.

 

Bir daha hiç görüşmeyeceğimi hayatıma girip tüm zorlukları beraber atlatacağımızı bilmiyordum. Ama zorlukların yanında nefret, aşk, intikam duygularıda eksik olmayacaktı. Hikayenin başlangıcını ben yazmadığım gibi sonunuda ben yazamazdım. Ama bildiğim birşey vardı. Hikayeyi yönlendiren bendim.Ve hiç bir kötülüğün karşılıksız kalmayacağını da biliyordum. Bu hikayenin kötü karakteri olabilirdim yada iyi karakter bu fark etmez sonuç olarak kendi hikayemin başroluydum.

 

Bölüm : 10.09.2024 23:12 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Alisss / DOĞAN GÜNEŞİM / 1.Bölüm
Alisss
DOĞAN GÜNEŞİM

8 Okunma

0 Oy

0 Takip
1
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...