@linazkiz
|
Selamlar, nasılsınız? Bölümleri haftada bir atma gibi bir düşüncem var. Ne dersiniz? Desteklerinizi esirgemeyin lütfenn ... Kolunu omzuma atıp beni de beraberinde yürüttü. Omzumda ki kolunu atmaya çalıştım fakat izin vermedi. "Yürü cadı, kardeşim olduğunu bir de kağıt üzerinde kanıtlayalım." Odaya girince sonunda kolunu omzumdan indirmişti. "Sonunda gelebildiniz." Büyük abi olan Burak'ın huysuz sesini duyunca ona baktım. "Bir sorun mu var?" "Evet. Sürekli seni bekliyoruz farkındaysan." Tek kaşımı kaldırdım. "Ee?" Sıkıntılı nefesler alıp verdi, kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. "DNA testi açıklanacak ya hani?" "Bana yapılan, benim hayatımı etkileyecek olan test. İzin ver de ben karar vereyim ne zaman öğrenip öğrenmeyeceğime." Sustu. Daha fazla katlanamazdım zaten. "Ah Burakcığım, kusura bakma kızım adına. Fakat biz birini daha beklemek zorundayız." Bu kibarlık nereden çıkmıştı? 17 yıldır onunla yaşıyordum bir kez olsun onu böyle görmemiştim, pavyon dışında. "Kimi bekliyoruz?" "Mahperi'nin babasını bekliyoruz Sena Hanım." Mahperi'nin babası mı? "Babası mı?" İçimdeki düşünceleri dışarı aktaran kişi Melih Bey'di. "Evet. Sabah yanımızda olamadığı için üzülmüştü zaten, en azından sonuçlar açıklanırken yanımızda olmak istiyor. E babası olarak doğal bir istek yani, değil mi?" Burnumdan derin derin nefes almaya başlamıştım. İnsanların yanında kavga etmek istemiyordum. "Anne sen bir benimle gelsene. Dışarıda konuşalım biz." Yüzündeki gülümsemeyi silmeden kalktı ayağa. Odadan dışarı ilk ben çıktım o kadın da çıkarken özür diliyordu içerdekilerden. Ah ne kadar kibar bir annem var(!) "Ne yaptığını sanıyorsun sen ya? O adamı çağırmakta ne demek?" Kaşları çatılmış yüzü sert ifadesini takınmıştı. "O adam dediğin baban. Tabii ki buraya gelecekti." "Babam olmayışını büyük bir zevkle öğrenmesi için değil mi? Ne yüzsüz bir kadınsın sen ya," bundan sonrasını sesimi kısarak konuştum. "Aldattı o seni. Farkındasın değil mi? Sırf onu görmek için bu olayı kullanıyorsun bir de. Utanman olsun biraz." "Seviyorum ben onu!" Kahkaha attım. "Ne sevmesi be?! Ne sevmesi? İkiniz de aynısınız. İkiniz de birbirinizi aldattınız resmen. Hâlâ nasıl seviyorum diyebiliyorsun sen ya? Ara şimdi onu!" Hissettiklerini saklayamıyor tüm yüzüne yansıyordu. "Ne araması ya?" "Ara onu ve buraya gelmemesini söyle. Nasıl yapar nasıl ikna edersin bilmiyorum ama o ayyaş gelmeyecek buraya." "Ayyaş derken benden bahsediliyor galiba? Cık cık cık hiç yakıştıramadım kızım sana. Babaya saygısızlık yapılmaz." İçimden sabırlar çekiyordum. Canımı fazlasıyla sıkmaya başlamışlardı. "Baba olsaydın da öğretseydin saygıyı. Ama olamadın, daha da gerek yok. O yüzden buradan siktir olup gidiyorsun!" Yüzüme yüzüme güldü. "Cidden beni çok özlemişsin canım kızım. Bende seni özledim." Yanıma daha fazla yaklaşıp saçıma götürmüştü elini, anında kendimi geri çekip ona çıkışmıştım. "Dokunma bana!" "Mahperi? Bir sorun mu var?" Arkamdan gelen sesle döndüm. Burak karşımdaydı. "Yok bir şey." "Baban da geldiğine göre sonuçlara bakalım mı? Fazlasıyla bekledik." Boğazımı temizleyip o adama baktım. Gözlerimle gelmemesi gerektiğini anlatmaya çalıştım fakat o anlamadı. "Girelim tabi içeri. Kusura bakmayın sizi de beklettik." Karısını kolunun altına almış odaya girmişlerdi. 6 aydır görüşmeyip bambaşka insanların yatağına giriyorlardı ama yine de birbirlerinin yüzüne bakabiliyorlardı. Mide bulandırıcıydılar. Yüzümü buruşturmuş tiksinerek arkalarından bakıyordum. "Hiç üzülüyor gibi değilsin." "Ne alaka?" Gözlerini bana dikmiş sert sert bakıyordu. "Annenle baban çok kibar insanlar ama sen onlardan ayrılmaya hiç üzülüyor gibi değilsin." Kahkaha attım ufağından. "Aynen öyledirler." Konuşmak için tekrar dudaklarını aralamıştı ki ben araya girdim. "Bekletmeyelim daha fazla değil mi?" Yanında geçip bende içeri girdim. Serdar, üvey olan baba, diğerleriyle tanışmaya başlamıştı. "Şunu öğrenebilir miyiz artık?" Burak arkamdan gelip masasına oturmuştu. Ufuk bana seslenip yanına oturmamı istemişti. Gidip oturdum, bildiğim gerçeklerin açıklanmasını bekledim. "Sonuçlar bilgisayara geldi, eğer isterseniz kağıt üzerinden de verebilirim sonra." Hiç kimseden tek bir çıt bile çıkmıyordu. Sena Hanım'ın gözleri sürekli beni buluyor sonrasında tekrar oğluna bakıyordu. Melih Bey karısının elini sımsıkı tutmuş, gözleri dolan kadına destek oluyordu. Titremeye başlamıştım. Ellerimi iki bacağımın arasına sıkıştırıp Burak'ın sonuçları açmasını stresle bekledim. Kimseye güçsüzlüğümü göstermek istemiyordum fakat Ufuk ellerim titrediğimi farketmiş olmalıydı ki bacaklarımın arasındaki sol elimi kendi ellerinin arasına aldı. Yanan yeri usul usul okşadı, acıtmaktan korkarcasına. "Evet açıldı belgeler." Sonrasında susup içinden okudu belgede yazanları. Derin bir nefes alıp bize döndü. "Oğlum, söylesene hadi!" Melih Bey'in sabırsız sesiyle anlık ona bakıp geri Burak'a döndüm. "Melih Aksel %99,99 ihtimalle çocuk Mahperi Yilmaz'ın biyolojik babası olabileceği tespit edilmiştir." Sena Hanım gözyaşlarına boğuldu anında. Üzüldüm onun haline. Can ise Annesine sarılmış babasına bakıyordu. Ufuk'a dönüp baktığımda o da bana dönmüş bakıyordu. "Bak ben sana demiştim." Kafamı salladım sadece. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Serdar ve Yeliz ayaklanıp yanıma gelmişlerdi. "Ah kızım. Güzel Mahperi'm. Üzülme canım biz senin hep yanındayız." Samimiyetsizliklerini öylece izledim, hiçbir tepki vermedim. "Canım, bize-" "Kesin artık şunu." Sözlerine daha fazla katlanamamış girmiştim araya. Ayağa kalkıp karşılarında sapa sağlam durmuştum tabi bu sırada Ufuk elimi bırakmak zorunda kalmıştı. "Kızım niye böyle yapıyorsun? Seni bu zamana kad-" "Yeter dedim!" İkisi de bana sinirlenmişti fakat umursamadım ki onlar da kimseye çaktıramadılar. "Peki, kızım. Sen nasıl dersen." Resmen karşımda tiyatro oynuyorlardı. "Mahperi." Sena Hanım'ın sesiyle ona döndüm. "Biraz konuşalım mı kızım?" Başımı onaylar anlamda salladım sadece. Onların karşısı olan yerime geri oturdum. Melih Bey boğazını temizleyince onun konuşacağını anladım. "Dün avukatımızın da anlattığı gibi senelerdir seni arıyoruz. Şimdi ise bulduk seni. İçimiz hem neşe hem hüzün dolu kızım. Seninle yıllar sonra kavuşmak acı verici, en başından beri yanında olamamak, kızımız olduğunu öğrendiğimizde sarılamayacak kadar uzak olmak acı verici." Nefeslendi, söyledikleri kendisine de zor geliyordu. "Biz daha fazla ayrı kalmak istemiyoruz Mahperi. Eğer sen de istersen bizimle eve gelmeni istiyoruz." Kaşlarım kendiliğinden çatıldı. "Ne yani? Sizinle birlikte yaşamamı mı teklif ediyorsunuz?" "Mahperi'm, canım." Sena Hanım öyle içten konuşmuştu ki gözlerim Yeliz'i buldu. Bir onu düşündüm bir de Sena Hanım'ı. Karşılaştırmak Sena Hanım'a ayıp olacak gibi geldiği için vazgeçtim hemen. O kadının annelikle, o duyguyla alakası yoktu. "Biliyorum, anlıyorum seni. 17, 18 yıl sonra birileri gelip öz ailen olduğunu, seninle yaşamak istediklerini söylüyor. Farkındayım deli saçması geliyor kulağa ama bizim gerçeklerimiz kızım bunlar." Gözleri boşluğa dalar gibi oldu ama geri toparladı kendini. "Biz seninle daha fazla ayrı kalmak istemiyoruz. 17 yıldır sana hasretiz ve birlikte yaşayalım istiyoruz," Baktı gözlerime uzun uzun. "Aile olalım istiyoruz." ... Finitoo Neler düşünüyorsunuz bakalım karakterler hakkında?
|
0% |