@liva_iste
|
Bu çok beyinliler wattpadı gene kapamış. İnanın artık umrumda değil çünkü ne kadar açsalar yine kapatacaklar o kadar yazarın emekleri boşa gidiyor ve buna gözlerini yumuyorlar uygunsuz içerikli kitapları kaldırsalar daha iyi olmaz mı? Neyse sinir krizi geçirmeden yeni bölüme geçiyorum
Bu kapkaranlık ve sessiz yerde arkamdan ismimi seslenen erkek sesiyle donup kaldım. "Dalya?" (Do you get deja vu?) Arkamı dönmek ile dönmemek arasında kalmıştım. Gözlerim fak taşı gibi açılırken Alaz ile aynı anda kafalarımızı birbirimize çevirdik. Ondan onay bekliyordum. Sesli bir şekilde yutkundum ve ağır ağır arkamı döndüm. "U-uraz?" "Sen... sen yaşıyorsun" Yanımdaki Alaz'a baktım. Gözlerinde keder ve korkunun karışımı bir ifade vardı. "Gidiyoruz Dalya" "Nereye götürüyorsun kardrşimi kimsin sen!?" Alaz kolumu tuttu ve beni arabayı parkettiğimiz yere götürmeye başladı. Yüzünü Uraz'a göstermiyordu. Uraz kolumu tuttu ve Alaz'ı durdurdu. "Nereye gittiğini sanıyorsun. Dalya kim bu!" Cevap vermiyordum ve bu Uraz'ın gözünün daha çok dönmesini sağlıyordu. Karanlıkta bile belli olan yüzündeki sinir dişlerini sıkmasına sebep oluyordu. Öne doğru sert bir adım attı ve Alaz'ın aşağıya eğik olan başını çenesinden tutup kaldırdı. Ancak yüzünü görmesiyle yüzündeki sinir eridi gitti, yerini şaşkınlık ve korku aldı. Alaz yüzünü yana çevirdi. Uraz, Alaz'ın çenesini bırakıp şaşkınlıkla geriye bir adım attı. Gözünden gelen bir damla yaşı görünce az kalsın oturup haykıra haykıra ağlayacaktım. Uraz ağlamazdı, Uraz asla ağlamaz o bir duvar. Ama ağlıyordu işte. "Sen abim misin?" Alaz'ı gösteren eli titriyordu. Gözlerinden yaşlar akıyordu. Ben de ağlamaya başlamıştım. Nedenini bilmediğim bir şekilde ağlıyordum. Alaz duygusuzca Uraz'ın yüzüne bakıyordu ama İtalya'daki bşr yerlerde özlem olduğunu görebiliyordum. "Hayır değilim" "Dalya niye yanında" "Onu zorla yanımda tutuyorum" "Öyle mi Dalya" Konuşursam batıracağım için sustum. Beynim her zamankinden on kat daha yavaş çalışıyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. "Gidelim Dalya" "Hiçbir yere gitmiyorsunuz" Az sonra iki araba yanımızda durdu. İçinden diğerleri inince sıçtığımın anladım. Alaz beni kolumdan tutup koşmaya başladı. Arabaya doğru koşuyorduk. Uraz arkamızdan gelirken diğerleri ne olduğunu anlamadığı için öyle bakıyordu. "Dalya değil mi o?" Diye bağırdı bir ses. Biz arabanın yanına geldik ve hızla arabaya bindik. Şu an o eve gitmeye hazır değildim. Asla ama asla. Hem de annem ve babam üç gün önce orada yaşarken. Alaz arabayı çalıştırıp mezarlıktan hemen ayrıldı. Umarım bunların hepsi bir kabustu diye geçirdim içimden. Umarım öyledir. Öyle değilse çok kötü olur. Mezarlıktan biraz da olsa uzaklaşmıştık. Ancak arkamızdan gelen iki arabayı farkettim. Alaz farketmemiş gibi gözüküyordu. "Abi takip ediyorlar! Bir dakika bu onların arabası değil!" Alaz arabayı hızlandırdı ve son hızla gitmeye başladık. Eğer bu onların arabaları değilse... sıçtık demektir. Yemin ederim önceki hayatım daha olaysızdı. Bu ne ya. Hala bizi takip ediyorlardı. En azından saat geç olduğu için trafik yoktu hatta yollar bomboştu. Adamlar bize biraz yaklaşmıştı Alaz bir sokağa girdi ancak bu çıkmaz sokaktı. Abim arabayı durdurdu ve torpidodan bir silah çıkartıp bana verdi. "Senin silahın var mı?" "Var merak etme. Sen burada kal" "Ama-" Arabadan çıktı ve adamların yanına gitti. Arkamı döndüm ve izlemeye başladım. "Ne istiyorsunuz" "Dalya'yı" Dedi biri korumaların arkasından çıkarak. Bu Ateş'ti. Siktir. Abim arkasını dönüp arabaya baktı ve tekrar dönüp belinden bir silah çıkardı. Bunun karşısında diğerleri de silahını abime doğrulttu. Atabadan çıkmak ve çıkmamak arasında kalmıştım. "Dalya yanımda değil" "Emin misin" Ateş bir adama arabayı işaret etti. Adam arabaya doğru gelirken Abim elindeki silahla adama ateş etti. Çığlık atmamak için elimi ağzıma bastırdım. Ancak tekrar yükselen silah sesiyle arabadan hızla indim. Abim karnından vurulmuştu. Abimin bana verdiği silaha baktım ve ne yaptığımı bilmeden kaldırıp adama vurdum. "Ne yaptım ben" Titreyen ellerimle ve ellerimin üstünde duran silaha baktım. Ben birini öldürdüm. Ben birini öldürdüm. Biri silahını tekrar abine doğrulttu. Ve tekrar silah sesi. Abim yarasını tutup yere düşerken çığlık atarak yanına gittim. "ABİ!" O kadar sinirliydim ki gözüm dönmüş bir şekilde silahı elime alıp herkesi tek tek vurdum. Ancak silahın mermisi bitmişti. Bu sefer gerçekten sıçtım. "Ne yaptığını sanıyorsun sen" Başka silahım yoktu. Abimin silahını aldım ve hızla ayağa kalktım. "CANINIZ CEHENNEME" Hepsini tek tek vurduğumda ne yaptığımı anlamıştım. Ben seri katil oldum. Vücudum tir tir titriyordu. Ağzıma gelen satayım bastırmak için yutkundum. Abimi hatırlayınca hemen ona döndüm. Yerde yatıyordu ve yatı açık gözlerle cesetlere bakıyordu. "Abi!" "Afe-rin Dalya" Gözleri hemen sonra kapanmıştı. Çığlık çığlığa bağırıyor yerde yatan Alaz'ı dürtüyordum. "ABİ ABİ LÜTFEN DAYAN ABİ" İleride duran araba sesiyle başımı kaldırdım. Arabadan inen silüetlere baktım. "Abi mi?"
Selamm oy verirseniz sevinirim ayrıca yorum yapmanız da benim için çok önemli sonraki bölümümde görüşürüzzz
|
0% |