@liweta
|
savemoly: günaydınlar beyefendi, bugün nasılsınız? askinask: engelim kalkmış, çok şükür
savemoly: sözümü dinleyip uyursan engel yemezsin ve askinask: ama uyumayı sevmiyorum, hani tanıyordun beni
savemoly: sabaha kadar oyun oynayıp uyumadığını bilmediğimi mi sanıyorsun askinask: yakalandık tüh
savemoly: oyun oynamaktan nasıl bu kadar zevk alıyorsun ya askinask: kafamı dağıtıyor be gülüm
savemoly: diyorsun askinask: birlikte oynamak istersen sana öğretirim
savemoly: yok kalsın, daha önce denedim. askinask: öyle piçler ben varken ağızını açamaz
savemoly: çok ateşli askinask: ne
savemoly: ne askinask: teşekkür ederim, açık sözlü kızlar da çok ateşli
savemoly: ne diyorsun be ben farkında olmadan yazdım askinask: fark etmez bebeğim;)
savemoly: noluyor lan askinask: hoşuma gitti ama
savemoly: gitmesin, aşığım diye yürümek zorunda mısın?? askinask: bey mi? beyin miyim gerçekten
savemoly: beyim misin bilmem ama beyinsiz olduğun kesin askinask: kırıcısınız bayan
savemoly: bayan anandır askinask: o kadına bu bile hakaret
savemoly: aşkın sen... :/ askinask: ne ya
savemoly: sen sarhoş musun? askinask: sana aşkımdan sarhoş oldum
savemoly: bak işine ya askinask: kırıcısın
savemoly: bana duymadığım bir şey söyle askinask: çirkinsin?
savemoly: duydum askinask: nasıl duydun
savemoly: ayıp yavrum askinask: hiçbir kız çirkin değildir
savemoly: tek güzelin ben olmak isterdim
bu kullanıcıyı engellediniz Telefonu oflayarak kapatıp, kızarmış yanaklarıma ellerimi koydum ve derin bir iç çektim. Neden her kelimesi bu kadar tatlıydı ki? Bu salak çocuğa karşı nasıl bu kadar savunmasız olabiliyordum? Nasıl bu kadar kolay düşebiliyordum ona? "Mira, Aşkın'ı gördün mü?" Gökdeniz'in sesiyle kendime gelmeye çalışıp başımı geriye yatırdım ve gözlerimi yanıma oturan arkadaşıma çevirdim. Merakla bana bakıyor ve bir cevap bekliyordu. "Aşkın'ı siktim öldü." Şaşkınlıkla açılan gözleriyle dediğim şeyin farkına vardığımda hızla dikleştim ve "Yani şey... Tuvalete gitmişti. Neden ki?" diye toparlamaya çalıştım. Gülümsedi ve elini önümdeki kahveme uzatıp aldıktan sonra bir yudum içti. Ona kaşlarımı çatarak baktım. Şakadan bir sinirle "Hırsız." dediğimde gülmüş ve az önceki soruma "Eski sevgilisi aradı. Onu çok özlemiş. "N'olur bizi konuştur." diyor." diyerek yanıt vermişti. Gözlerimi devirmekle yetindim. Sevgilileri bir bitmemişti. "Of istediğim kahveden yapamıyorlarmış... Yine latteye kaldık." Yanımıza söylene söylene gelen Ediz'e baktım başımı çevirip. Diğer tarafıma oturdu ve bana bakıp gülümsedi. "Son kahveyi muhtemelen sen aldın. Değişelim mi?" diye sorduğunda sinsice gülümsedim ve omuz silkip kahvemi alarak büyük bir yudum içtim. Dilim yansa da bunu belli etmemiş ve Ediz'e bakıp "Benim o." demiştim kısık sesle. Oflayarak önüne döndüğünde güldüm ve önüne koyduğu kahveyi alıp kendiminkini önüne bıraktım. "Tamam tamam ağlama." Gülümsedi ve kollarını açarak bana eğildiğinde suratına elimi yaslayıp onu geride tuttum. "Yavaş ol koçum." Geri çekilip omuz silkti ve kahveyi alıp içmeye koyuldu. O kahveyi çok severdi ve buraya her geldiğimizde hep aynısından alırdı. Bugün bir değişiklik olsun diye bende ondan almıştım ama en fazla bir yudum içmek nasip olmuştu. "Ben geldim." Aşkın karşıma oturduğunda bize değil telefona bakıyordu. Mırıldanarak üzgün bir şekilde "Yine bir kızdan engel yedim." dedi. Sırıttım. Ben engellemiştim onu! "Aman sende. İlk kez oluyor sanki. Kim bu akıllı kız?" Bana yapmacık bir sinirle baktı. Kim olduğunu elbette bilmiyordu. "Bilmiyorum, kız yazıp yazıp engelliyor." Omuz silktim ve yeni kahvemden bir yudum aldım. Kesinlikle Ediz'in favorisi olan kahve daha güzeldi. "Eski sevgilin aradı Aşkın, kız konuşmak istiyormuş." Aşkın gözlerini devirerek Gökdeniz'e baktı. "Hangisi?" diye sorduğunda ise ben gözlerimi devirmiş ve etrafa bakınmıştım. Bir sürü insan vardı ve her biri çok eğleniyor gibi gözüküyordu. Bizse burada oturmuş karı kız muhabbeti yapıyorduk. "Ne bileyim aga ben? Adını sormadım." Gökdeniz'e baktığımda telefonunu çıkarmış ve Aşkın'a uzatmıştı. Muhtemelen arayan kızın numarasını gösteriyordu. Onlar telefonla ilgilenirken başımı geriye yatırdım ve camdan dışarı baktım. Bugün yağmur yağacak gibi gözüküyordu. Yağmuru severdim. Çünkü Aşkın'la yağmurlu bir günde tanışmıştık. Bir sokak arasında bir kediye sıkıca sarılmış ağlarken görmüştüm onu. Ve o zamandan beri hayatımın ortasında yer alıyordu. "Mira, bu sanırım senin sınıfındaki kız." Başımı eğmeden üçüne baktım. Bunu söyleyen Ediz'di. Aşkın elini öne uzatıp "Telefonunu versene." dedi. Oflayarak telefonu aldım ve tam ona uzatacakken aklıma gelen şeyle kendime çekip "Ne yapacaksın telefonumla?" diye sordum. O ise benden bunu beklemediği için şaşırmış ve kaşları çatılırken "Ne saklıyorsun?" diye sormuştu. "Hiçbir şey. Sana telefonumu vermek zorunda değilim." Uzandı ve telefonu elimden çekip aldı. Bu yaptığına normalde çıtımı çıkartmazdım ama onu engellediğim gibi telefonu kapatmıştım ve açar açmaz o mesajları görecekti. Hızla ayağa kalkıp üstüne atıldım ve telefonumu tutup elinden almaya çalıştım. "Aşkın ver telefonumu!" Gökdeniz ve Ediz bizi izlerken öfkeyle onlara baktım ve "Tutsanıza onu!" diye bağırdım. Omuz silktiler ve kendi aralarında sohbet ederlerken telefonumu kurtarmaya tek başıma devam ettim. Aşkın gerçekten güçlüydü. En son annesinden son dayağını yediğinde kimsenin ona dokunamayacağı kadar güçlü olmaya karar verdiğinde zayıftı zaten. Ben telefonu çekmeye devam ederken kolumu tuttu ve beni durdurup doğrudan gözlerime baktı. "Sakladığın şey kızsal bir şeyse bırakacağım. Doğruyu söyle Mira. Seni rahatsız eden biri yok değil mi?" Yutkundum ve gözlerimi kaçırdım. Beni korumak için böyle zorladığını anlamam gerekirdi. Ama o kadar telaşlanmıştım ki... bunu düşünememiştim. "Y-yok... sadece cidden özel bir şey açıkken kapattım. Onu kapatıp sana geri vereceğim." Telefonu bıraktı ve ben dikleşip yüzüne baktığımda hala gözlerime bakıp beni beklediğini gördüm. Telefonu açtım ve ona yazdığım hesaptan çıkış yapıp ona geri uzattım. "Başta söylesen anlardım." Yerime geçerken derin bir iç çektim. Normalde asla böyle şeyler yapmazdı. Söz konusu beni korumak değilse tabii... "Öf evet. Senin sınıfındaki kız bu. O kız beni aldatmıştı lan." Gökdeniz'e bakıp "Bir daha ararsa böyle bir şeyin asla olmayacağını söyle." dedi ve telefonu masaya koyup bana doğru itekledi. Telefonu uzanıp aldığımda onlar çoktan aralarında derin bir sohbete dalmışı. Ucuz yırtmıştım. Eğer ona olan duygularımı öğrenirse ne tepki verirdi tahmin bile edemiyordum. Sakinleşmek için derin bir nefes aldım ve başımı masaya koyup gözlerimi sıkıca kapattım. Bir dahakine daha dikkatli olmazsam ve yine aynı olay yaşanırsa telefonumu geri almamın imkanı olmazdı. *
Birkaç bölüm sonrası hazır olduğu için bu bölümü yazmak ve düzenlemek beni çok zorladı...
|
0% |