Yeni Üyelik
4.
Bölüm

save your tears

@liweta

"Getirdiğin için teşekkür ederim, seni arayacağım sonra."

Ediz'in herhangi bir cevap vermesini beklemeden arabadan indim ve koşarak parka girip cebimden telefonumu çıkardım. O sırada etrafa bakınıyor ve o ikisini görmeye çalışıyordum. Hızlıca Gökdeniz'i aradım ve telefonu kulağıma yaslayarak kütüphanenin olduğu yere doğru ilerledim. Bu park oldukça büyüktü ve içinde kocaman bir kütüphane vardı. Burayı çok seviyordum. Aynı zamanda Aşkın'da burayı çok severdi.

"Alo?"

"Neredesiniz?"

Soruma karşılık ondan ses gelmemiş ardından Aşkın'ın "Mira mı o?" dediğini duymuştum.

"Kütüphanenin üstündeki çimenlik alandayız."

Başka bir şey demeden telefonu kapattığında koşarak kütüphanenin yan tarafına ilerledim ve çimenlik açıklığa geldiğimde hızlıca yokuşu çıktım. İkisi de demire yaslanmış sessizce oturuyordu. Yanlarına vardığımda Aşkın'ın karşısına çöktüm ve sıkıca boynuna sarıldım. Temastan nefret eden bir insan olmama rağmen Aşkın'a karşı sınırlarımın olmadığını itiraf etmek zorundaydım.

"Özür dilerim. Söz bir daha aynısı yaşanmayacak."

Kollarını belime sardı ve beni kendine çekip tam önüne oturmamı sağladı. Artık bana daha sıkı sarılıyor ve ben bedeninin titrediğini hissedebiliyordum.

"Ben bize çay alıp geliyorum."

Gökdeniz yanımızdan ayrıldığında ondan biraz uzaklaştım ve elimi yanağına koyup dolu gözlerine baktım. Muhtemelen yine o kabuslardan birini görmüştü.

"Gelme demiştim..."

Burukça gülümsedim ve yanağından süzülen gözyaşını silip "Gökdeniz'e teşekkür etmem gerek. Nerede olduğunuzu o söyledi." dedim.

Gözlerini kaçırdı ve başını usulca geriye yatırıp derin bir iç çekti.

"Sadece o an sesini duymak istedim Mira. Sana ulaşamayınca da sinirlendim."

Onu anlıyordum. Ben olsam, bende bu durumda olurdum muhtemelen.

"Özür dilerim, yine-"

"O ilaçlara başladın."

Onaylar mırıltılar çıkardım ve kollarımı indirip aramızda bir süre sessizliğin hakim olmasına izin verdim. Ne diyebilirdim ki? Ona neden böyle olduğunu soramazdım. Yine tetiklenmesini istemiyordum.

"Ediz geldi mi?"

Başımı olumsuzca salladım ve belimde duran ellerini çektiğinde gözlerimi ellerine indirdim. Elindeki sargıyı fark ettiğimde kaşlarım çatılmış ve elini tutup şaşkınlıkla ona bakmıştım.

"Bu ne Aşkın?"

Başını eğdi ve sessizce bir süre eline baktı. O kendine zarar vermezdi. Muhtemelen kazara olmuştu.

"Gökdeniz'le kahvaltı yaparken bardak elimde kırıldı."

Bu yalan değildi. Bana yalan söylerken ki ses tonunu, yüz ifadesini bilirdim. Ama böyle bir dikkatsizliğe ne sebep olmuştu?

"Anlatmak ister misin?"

Ellerimizden gözlerini ayırmadan derin bir iç çekti yine. Zorlanıyordu ve ben onu zorlamak istemediğim için konuyu değiştirecek bir şeyler düşündüm.

"Yarın akşam içmeye gitmek ister misin?"

Başını kaldırdı ve doğrudan gözlerime bakıp donuk bir sesle "Neden bu akşam değil?" diye sordu.

"Çünkü... Bu akşam Ediz'in ailesiyle yemek yiyeceğiz."

Alaycıl bir şekilde güldü ve elini çekip başını başka tarafa çevirdi. Neden Ediz'e karşı bu kadar tepkiliydi ki? Beni onunla tanıştıran kendisiydi...

"Önceliğin o yani."

Duyduğum şeyle kaşlarım çatılırken elimi uzatıp koluna koydum ve onu sarsıp "Saçmalama Aşkın. Bu planı iptal edersem arkadaşın zor durumda kalacak. Zorunda olmasam gitmem... Neden seni ikinci plana atayım ki?" dedim.

Bana bakmadan sert bir ses tonuyla konuştu.

"Atıyorsun ama."

Bir şey diyemedim. O benim her şeyimdi... Ama biz artık çocuk değildik ve ona her şeyimmiş gibi davranmayalı uzun zaman olmuştu. Kız arkadaşları oluyordu, benim de erkek arkadaşım vardı. Her ne kadar anlaşmalı ve gerçek olmayan bir ilişki de olsa o bunu bilmiyordu.

Bilmemeliydi.

Ceketinin cebinden sigarasını çıkardı ve bir dal dudaklarının arasına yerleştirdikten sonra paketi bana uzattı. Bende bir tane alıp dudaklarımın arasına götürdüm. Bu esnada usulca yanına geçmiş ve sırtımı demirlere yaslamıştım. Uzanıp sigaramı yaktıktan sonra kendisininkini de yaktı.

Gökdeniz gelene kadar aramızda çıt çıkmamıştı. Çaylarımızı verip yanımıza oturdu ve o da bizim sessizliğimize eşlik etti.

Bu sessizlik Ediz'in beni arayıp gitmemiz gerektiğini söylediği o dakikaya kadar sürmüş ardından ben ikisine de veda edip parktan ayrılmıştım.

Arabaya bindiğimde Ediz bir şey sormadı. Modumun düşük oluşundan anlamış olmalıydı olanları. Onu sevdiğimi biliyordu. Ona olan aşkımı bilen tek kişi Ediz'di zaten.

Telefonumu çıkardım ve Aşkın'ın engelini kaldırıp aklıma ilk gelen şeyi yazdım.

 

savemoly: sence bir kurt ve kuzu birbirine aşık olabilir mi?

 

*

 

Geçmişleri zor olan insanların hayatları bir noktada kesişse de ileriye gitmekte zorlanırlar. Kaybetme korkusu, yetersiz hissetme... bunun gibi şeylerdir insanların arasındaki mesafeyi belirleyen.

 

Eğer sevdiğiniz biri varsa yarın olmadan o kişiye söyleyin. Çünkü bu dünyanın bize ne zaman sırt çevireceği belli olmuyor. Sonu hüsran da olsa "En azından içimde kalmadı." diyebilin. Çünkü birkaç ay sonra ya da bir sonraki sene ardınıza dönüp baktığınızda aslında umursadığınız, kendinizi yıprattığınız şeylerin ne kadar önemsiz olduğunu daha ağırlarını yaşadığınızda göreceksiniz.

 

Umarım güzel bir hayat yaşarsınız ve bu söylediklerimin hiçbiri başınıza gelmez.

 

Hepimiz değerliyiz. Ne kadar hata yapmış olsakta... sevilmiyor olsakta.

~♡~

Loading...
0%