Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Aptal (Fool) Kartı: Yolculuğun Başlangıcı

@lorewalkerlavi

Hikaye kasabanın en yüksek tepesinde, vadinin hemen kenarında başladı. Kimse onun adını tam olarak hatırlamazdı. Çoğu ona sadece “Delikanlı” derdi. Ama asıl adı ne olursa olsun, onun kalbindeki cesareti bilenler ona “Aptal” demekten çekinmezdi. Çünkü bilmedikleri tek bir şey vardı: Bilgelik, bazen aptallık kılığında gelir.

Delikanlı, o sabah kasabayı terk etmeye karar verdiğinde kimse ona inanmadı. Kasabanın yaşlıları, onu vadinin ötesine gitmemesi için uyardı. Efsaneler, o vadide kaybolanların geri dönmediğini söylüyordu. Ama Delikanlı, yaşadığı bu dar dünyada sıkışıp kalmaktan çok daha büyük bir korku taşıyordu: Bilinmezi hiç keşfetmeden yaşamak.

Sırtına eski, yıpranmış çantasını asarken, kasabanın meydanındaki birkaçı başını iki yana salladı. "Aptal işte," diye fısıldadılar. "Vadide tehlikeden başka bir şey yok, gittiği gibi dönecek." Ama o, aldırmadı. Çantasının içinde fazla bir şey yoktu; bir somun ekmek, biraz su ve babasından kalma eski bir pusula. Gerek de yoktu, çünkü Delikanlı içinden bir hisle ilerliyordu. Haritaların gösteremediği yerler vardı, ve o pusulalarla çizilemeyen yolları seçmişti.

Yolculuk başladığında Delikanlı, güneşin vadinin üstüne nasıl doğduğunu izledi. Ağaçların yaprakları rüzgarda fısıldarken, uzaklardan bir derenin sesi yankılanıyordu. Zamanla köy geride kaldı. Artık vadinin tam kenarındaydı. Aşağıda sisli, karanlık bir geçit uzanıyordu. Fakat o, tereddüt etmeden ileriye adım attı. İçinde bir an bile korku yoktu. Birileri ona bakıp, "Nasıl bu kadar aptal olabilir?" diye sorabilirdi. Çünkü o, aşağıda ne olduğunu bilmiyordu. Ama işte asıl sır burada saklıydı: Bilmeye ihtiyacı yoktu.

Delikanlı, vadinin kenarındaki dar patikada ilerlerken taşlar ayağının altında kaydı. Birkaç kez tökezledi, ama her seferinde dengede kaldı. Her adımda, kaybolabileceği hissi içinden geçiyordu. Ama ilerlemekten başka bir seçeneği yoktu. Kafasında, sadece cesaretle yürümeye devam etmesi gerektiğini biliyordu. Bu düşünce ona cesaret veriyordu.

Bir an geldi ki, patika tamamen kayboldu. Önünde sadece boşluk vardı; uçurumun kenarındaydı. Geri dönebilirdi. Ama dönmek... bu hiç onun yolu değildi. Derin bir nefes aldı ve son adımını attı. Boşluğa doğru.

Fakat yere çakılmadı. O anda, patikanın altında görünmeyen bir köprü belirdi. Adımlarının altında sağlam zemin hissetti. İleriye her adım atışında köprü uzuyor, yolu önünde beliriyordu. Sislerin içinden geçerken, birdenbire geniş ve yemyeşil bir vadiye ulaştı. Vadinin ötesinde, parlak bir şehir yükseliyordu. Bilinmeyen, ona ödülünü sunmuştu.

İşte o anda anladı. Aptallık dedikleri şey aslında dünyanın ona sunacağı fırsatlara gözlerini kapatmaktı. O aptal değildi; sadece, hayatın ona ne getireceğini bilmeden atlayan cesur biriydi. Ve bu cesaret, ona yeni bir dünya sunmuştu. Aptallık gibi görünen şeyin ardında, büyük bir bilgelik yatıyordu.

Loading...
0%