Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5.Bölüm

@lostaoull

Yiğit Alp Demirkan

Giderek ağrıyan başımı ellerimin arasına alarak bastırdım. Yorucu bir günün ardından hava kararmış olduğum yerden bir adım bile ilerleyememiştim. Oturduğum koltukta geriye doğru yaslanmak için hareket ettiğimde yüzümü buruşturdum, belim tutulmuş olmalıydı.Masamda duran kahveden bir yudum alırken cebimdeki sigaradan bir tane alıp balkona doğru ilerledim. Demirlere yaslanıp karşı eve baktım yine aynı saatte aynı balkondaydık Muhsin amcayla. Elindeki sigarasını havaya kaldırıp selamladı beni. Aynı karşılığı vermiştim. Bir derdi vardı bilirdim ama anlatmazdı. Bu saatlerde oturur elindeki sigarasıyla saatlerce bir boşluğa dalardı. Dert anlatılmaz, anlaşılırdı.O yüzden hiç derdini sormaz bazı günler ona eşlik ederdim. Şimdi elimdeki sigaradan bir kez daha çektiğim her nefeste biraz daha yanıyordum. Yıllardır üzerine düştüğüm tek bir dava vardı.Bir dava kaç hayatı peşinden sürüklerdi ?

Ben sürüklendim, her sürüklenişimde canımdan can kopardılar. Her şeyi unutmak istedim, olmadı çünkü unutmak istediklerim unutulanlardan çok daha fazlaydı.Bu dava benden bir çok şeyi alıp götürmüştü. Geriye yapayalnız bir beden bırakmıştı. Benden çalınan hayatlar vardı. Bunu ödetmek benim boynumun borcuydu.

Sigaranın külü elime düşünce elimde buruşturup kül tablasına doğru bastırdım. Hafif sersemlemiş bedenimle tekrardan bilgisayarın başına oturdum. Bana gönderilen isimlere tek tek bakarken hiç bir şey kaçırmak istemiyordum. Bu isimler birbirleriyle bağlantılı organize suç örgütüne çalışan kişilerdi. Bu örgütün başında Kenan Kaya kansızı yer alıyordu. Sözde ünlü iş insanıydı ama oğlu da kendisi de her türlü pis işten gözaltına alınıyor her defasında suçunu üstlenecek insanları bulup çıkıyorlardı. Az kalmıştı elime düşecek tüm itibarını yok edecektim. Çalan telefonla bakışlarımı bilgisayardan çektim. Emniyetten arıyorlardı önemli bir durum olmalıydı. Daha fazla beklemeden telefonu açtım.

"Abi uyandırmadım inşallah."
"Yok koçum uyandırmadın, gelişme mi var ?" En son verdiğim dosyadan bir şeyler çıktığını düşündüm. "Abi Kenan Kaya'nın aracı çeşme çıkışında kaza yapmış. Şüpheli bir kaza gibi gözüküyor." İşte şimdi heyecanlanmaya başlamıştım. Dosyadan daha iyi bir gelişmeydi. Kenan Kaya yavaş yavaş elime düşüyordu. "Bana aracın gece boyu nerelerde görüntülendiğini bir saat içinde hazırlayıp atın." Telefonu kapatıp gelecek görüntülerden önce görüşmem gereken kişilerin isimlerini aldım ve beklemeye başladım. Gece uzun olacaktı. Aklıma takılan bir şey vardı, Kenan Kaya'yı tanıyorsam gece saatlerinde dışarıya pek çıkmazdı. İki gözü de az görüyordu, şöför kullanmadığını biliyordum. O zaman kazayı yapan oğlu Tunç Kaya olmalıydı. Ama en son yurtdışındaydı hemen gelip yollara çıktığında göre hesaplaşılması gereken acil bir durumları vardı.


Bilgisayarıma gelen bildirim sesiyle beklemeden videoyu açtım. Görüntüler Kapan adlı mekandan itibaren başlıyordu. Araba mekanın biraz ilerisinde durmuş bekliyordu. Neyi bekliyor olabilecekleri düşünürken araçtan bir kız indi. Elinde ise büyük ihtimalle teslimatın içinde olduğu çanta vardı. Üzerinde üstünü bile kapatmayacak açıklıkta mavi bir elbise, bu soğukta nasıl böyle bir elbise giydiğini düşündüm. Bir şeylere öfkeli gibiydi araç onu beklemeden ilerlerken eliyle önüne gelen saçları arkaya atıp mekana doğru ilerledi. O an ne yaptığımı bilmeden durdurdum. Beyaz tenine tezat simsiyah saçları vardı. Yüzüne doğru biraz daha yakınlaştırdım. Omuzları hafif eğilmiş, gözlerinde telaşlı bir ifade vardı. Büyük ihtimalle Kenan Kaya'nın çalıştırdığı kızlardan biriydi. Güzeldi, bakışlarıyla bir erkeği delirtebilirdi. Nasıl Kenan Kaya’nın yanında çalışabilirdi ? Bildiğim kadarıyla Kenan Kaya kimseyi zorla yanında tutmazdı. Peki böyle bir kız bu işlere bulaşacak kadar ne yaşamış olabilirdi? Durdurduğum yerden tekrar başlattım. Araba kameraların olmadığı yere doğru gittiğinde bir süre görüntü gelmedi. Bu sefer kızın mekandan hızlı hızlı çıkışı ve araca bindiği an vardı. Tam arabaya bindiği anı tekrar durdurdum. Gözlerindeki telaşlı ifadesi yerini korkuya bırakmıştı. Kim bilir içeride kıza ne yapmışlardı ? Bu düşünceyle ellerimi yumruk yaptım. Yeni bir görüntü açıldığında araba yolda biraz yamuk gidiyordu. Bir şey oluyordu içeriden kız inmediyse bir tartışma yaşanıyor olabilirdi. Sonra durdu araba bir süre bekleyip geldiği yöne doğru ilerlemeye başladı. Arabanın camları siyah filmle kaplı olduğundan ne kadar yakınlaştırsam da kimin sürdüğünü yakalayamamıştım. Tekrardan video kayıt bitiğinde diğer son video kaydı açtım. Araç yolda bir sağa bir sola kayıyordu. Sonra bir anda karşıdan gelen araca doğru kıvrılıp kaza yapıyorlardı.


Gözüme uyku girmeden sabahı ettiğimde elime gelen ilk takım elbiseyi alıp giydim. Doğruca hastaneye doğru yol alırken aklımdaki tek düşünce kızın ne halde olduğuydu. Hastaneye girdiğimde büyük bir haykırış kulaklarıma doldu. Sesi takip ederek ulaştığımda orta yaşlı bir kadın polis koruması olan kapıyı açmaya çalışıyordu. Öldürmekten bahsediyordu hızlıca kendimi tanıttığımda karşı aracın sürücüsünün annesiydi. Kadına üzülmüştüm bir can kaybetmemin ne demek olduğunu düşüncesinin bile insanı kahrediyor oluşunu bilirdim. Bu yüzden kadını sakinleştirip dinlenmesi için gitmesini söyledim. İçeride yatanın kim olduğunu öğrendiğimde öfke tüm bedenimi sarmıştı. Asya Kaya, Kadir Kaya’nın sır gibi sakladığı kızı, dosyasına baktığımda alkollü olduğu ortadaydı. İşte bu gibi insanlar için başkalarının hayatı önemsizdi.


Sert bir şekilde odasına girdiğimde yatağın içindeki zayıf bedenini gördüm. O an soyisminin Kaya olduğunu bilmeseydim ona üzüleceğimi fark ettim. Kaç yaşındaydı, yirmi belki de yirmi iki ama gözlerinin altına yerleşmiş morluklar, çok şey yaşadım diye bağırıyordu. Geldiğimi gördüğünde yüzünü buruşturarak yatağına geri yaslandı. Sorgulayıcı gözlerle yüzüme bakıyordu. Benimle konuşurken bir şeyleri saklıyordu; bu yüzden keskin ama doğru cevapları veriyordu. Sırtındaki yaraları sorduğumda bacaklarının bile titrediğine şahit olmuştum. O an anladım, bu bir kaza değildi. Dosyada arabanın içinden bir kişinin çarptığı yazıyordu. Ama ben biliyordum ki o arabada iki kişi vardı ve birisi Tunç Kaya'ydı. Tunç Kaya'yı korumak için erkenden çıkartıp tüm suçu Asya’ya atıyorlardı. Anlamadığım bir şey vardı: Kadir Kaya neden kızını korumuyordu? Sorgulamaya devam ederken bir anda hastanenin içinden zile benzer bir ses yayılmaya başladı. Bir anda ayağa kalkıp fırlayan Asya’yla ne yapacağımı bilemedim. Karşımda tir tir titrerken yaralarını acıtmamaya dikkat ederek tutmaya çalıştım. Ama öfkesi ya da korkusu öyle fazlaydı ki anlık bir şekilde beni ittirip odadaki uzun cama doğru atıldı. Ne yaptığını anladığımda bu sefer o değil, ben titriyordum. Gece saçlı bir kızın hayatını gözlerimin önünde son bulmasını istemiyordum. Sımsıkı tuttum; bağırışları kulağımda yankılanırken tek isteğim yarasının daha fazla acımamasıydı. Sonra kısık sesi bana bir şeyler anlatıyordu. “Beni kurtarabilir misin, Demirkan?” demişti. Sonrasında ellerime gelen ıslaklıkla yarasının açıldığını fark ettim ve bir süre sonra üzerime doğru bayılmıştı. İntihar, ölümün sunduğu en cazibeli misafirdi. Kaçmak isteyenleri yanına alır, kaçamayanları ise derin bir boşluğa hapsederdi. Asya o boşluğa hapsolan birisiydi ve kaçmak onun için tek seçenekti. Asya kaza değil, intihar etmişti.


Bir çocuktan bile daha hafif olan bedenini yatağa yatırdım. Dışarı çıkıp doktor çağıracağım sırada kolundaki yara dikkatimi çekti. Kaza sırasında olmuş olamazdı çünkü bazı yerleri kabuk bağlamıştı. Baygın yatan bedeni neler saklıyordu? Gidip doktoru çağırdığımda kapısında beklemeye başladım. Bir süre bekledikten sonra doktor çıktı. Bir cevap beklediğimi anladığında konuşmaya başladı. “Yarası ani hareketlerden dolayı bir kısmı açılmış. Fazlasıyla dikkat etmesi gerekiyor; oldukça tehlikeli bir ameliyat geçirdi. Bir de kan değerleri oldukça düşük; biz takviye yaptık ama yine de iyi bakılması şart. Gözaltına almak isterseniz en az bir hafta burada gözetim altında kalması gerekiyor.” Doktorun söylediklerini bir bir tartarken aklıma bir şey takılmıştı. “Peki kazadaki yaraları dışında gözünüze çarpan bir şey oldu mu ?” Doktorun bir süre sessiz kalışı her şeyi anlatıyordu. “Buraya geldiğinde sırtında iki tane farklı yerlerde yanık izi var. Ayrıca bir kolu daha önceden kırılmış olup biraz yanlış kaynamış. Bunların haricinde bedeninin bir çok yerinde geçmeye yüz tutmuş morluklar var. Açıkçası öncesinde darp edildiğini düşünüyoruz.” Kadir Kaya’nın kızını kim dövmeye cesaret edebilirdi. Bu hikayede açıklanmayan çok şey vardı. İçimden bir ses hikayenin en acı tarafı Asya olduğunu söylüyordu. Doktor gittikten sonra emniyetten dostum olan Murat'ı aradım. İkinci çalışta açılmıştı. "Murat hani bizim tanık koruma için ayarladığımız ev vardı ya onun bir odasını atçağım düzene göre yerleştirilmesini istiyorum. Ne kadar sürer ?" Şaşırdığını biliyordum çünkü acele bir karar vermiştim. Benim acele kararlarım olmazdı aksine üstüne günlerce düştüğüm kararlar olurdu. Ama şimdi içimden bir ses acele etmem gerektiğini söylüyordu. "Yiğit sen iyi misin oğlum ? Sesin bir garip, ayarlarız bugün dediklerini de kim için yapıyoruz ? " Kim için yapıyordum tüm bu olanları. Düşünmeden vermiştim kararımı Kadir Kaya'nın kızı için değer miydi ? Yorgun bedeni kollarımın arasındayken onu kurtarmamı istemişti. Sesinin tınısı elime bulanan kanı aklımdan çıkarmaya çalıştım.


"Kadir Kaya'nın kızı Asya Kaya için yapıyoruz."

&

Herkese merhaba kitabımızda beş bölümü tamamladık. Okumaya değer görüp okuyanlara çok teşekkür ederim. Kitap hakkındaki düşünceleriniz benim için çok önemli bu yüzden bölüm altına yorumlarınızı bekliyor olacağım. İlk defa bir şeyler yazıp paylaşıyorum bu yüzden mantık ve yazım hatalarım varsa kusura bakmayın.❣️

Loading...
0%