Kapıyı açıp içeriye göz gezdirdim. Gri ve beyaz tonlarında dizayn edilmiş bir odaydı. Yatak, dolap, komodin...
Sıradan bir yatak odasıydı. Odaya girip arkamdan kapıyı kapatıp kilitledim. Çift kişilik yatağa doğru yürüdüm. Odanın içerisinde bir kapı daha vardı büyük ihtimalle banyoydu. Bodrum kat olduğu için pencere yoktu. Yatağın üzerinde bir kağıt vardı. Uzanıp kağıdı aldım. Gerçekten de listeydi. Duş, yemek, giyinme... Her yapacağım şey adım adım yazıyordu.
Odanın içerisindeki kapıya yönelip kapıyı açtım. Doğru tahmin etmişim. Burası banyoydu. Lavabonun üzerinde katlı eşyalar ve iç çamaşırı vardı. İçeriye girip aynadan kendime baktım. Gerçekten de duşa ihtiyacım vardı. Kir içerisindeydim. Soğuktan kızarmış yanaklarım kir lekesiyle doluydu. Tırnaklarımın içinde siyah siyah lekeler vardı. Dudaklarım çatlamış ve solmuştu. Saçlarım kirliydi. Saçlarım demişken aklıma o an geldi. Bu kirli halimle adamın karşısında durduğum için kendimden iyice utandım. Zavallıydım. Bir an önce duş almam gerekiyordu. Duşakabinin içine girdim ve suyu açtım.
Duş alma işimi hızlıca bitirip bırakılan kıyafetleri üzerime giydim. Siyah hırka, beyaz atlet birde siyah şort. Burada işlerimi tamamen bitirip odaya geçtim. Yatağın hemen yanındaki beyaz spor ayakkabıları da giyip. Listeye tekrar baktım. Sırada yemek vardı. İyide bu odada yemek yoktu.
Beklemekten başka çarem kalmayınca yatağa oturup zil sesi bekledim.
Tahmini 15 dakika sonra kapını üzerindeki siyah yuvarlak hoparlörden zil sesini duydum ve hemen kapıya yürüdüm.
Kapıyı açmamla karşımdaki odanın da kapısı açıldı ve sarşın benim yaşlarımda bir çocuk çıktı. Diğer kapılara bakınca teker teker yaşıtlarımla dolu insanlar çıkmaya başladı. Dört kız ve Dokuz erkekten oluşuyorduk.