@loyaezmoce
|
Hava hala güneşli miydi yoksa bana mı öyle geliyordu? Neden Haziran ayında bu kadar sıcak olur ki? Halbuki şimdi yağmur yağsa ve ben sırılsıklam olsam. Ve yağmur usulca yere düşerken bütün benliğimi temizleseydi. Yeter mi bu kadar mahvolan hayatıma yağmur damlaları? Temizler mi bu kirli geçmişimi? Annemi babamı geri getirir mi? Ya da onların acısınıda alıp toprağa karışır mı? Meğer ne çok şey istiyormuşum ben yağmurdan.
"Merve, hadi kalk geç kalacaksın."
Büşra’nın sesi iyice kendime gelmemi sağladı. Burnuma mis gibi kokular geliyordu.
"Kalktım. İki dakikaya sofra da olurum."
Uykumu alamadığım için yüzüme somurtkan bir ifade takındım.Bugün sınav günü olduğunu az kalsın unutuyordum. Hemen yatağımdan kalktım. Tabi Merve hanımın yatağından olaysız kalkması ne mümkün? Sakarlığım her zamanki gibi üstümden olduğundan yorganla beraber yere kapaklandım. Yorgandan zar zor kurtulup ayağa kalktım. Banyonun kapısını açıp içeri geçtim. Elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Aynadan kendime baktığımda bir iç çektim. Uzun simsiyah saçlarım birbirine dolanmış, yeşil gözlerimin ışığı neredeyse sönmüştü. Babam çimen gözlüm diye severdi beni hep. Annemse sırma saçlım deyip okşardı saçlarımı. Kestirmemi sevmediğinden dolayı saçlarım hep belimdeydi. Saçlarımı tarayıp dalgalarımı omuzlarımdan aşağı ahenkle sarkıttım. Daldığım düşüncelerimden yüzüme çarptığım suyla çıktım. Biraz daha oyalanırsam kahvaltı edemeden okula gidecektim. Direkt mutfağın yolunu tuttum. Canım arkadaşım yine kahvaltımı hazırlamıştı. Büşra benim bu hayattaki tek dayanağımdı. Çocukluk arkadaşım,aynı zamanda da yan komşumdu. Dün bizde kalması için ikna etmiştim. Malum kocaman evde tek kalmak hiç kolay değildi. O iğrenç günün ardından yalnızlık hayatımda daha korkunç bir hal almıştı.
"Merveeeee...Hu hu. Ah Merve Ah! Ya geç kalırsak okula, bu sefer Hasan hoca asla almaz sınava haberin olsun."
Beni benden çok düşündüğünü gözlerindeki sevgiden anlıyordum. Ona baktıkça gülümsemem daha da arttı.
"Aman Büşra almazsa almasın sanki üniversiteye gidebileceğim."
Yüzündeki sevgi ışığını aniden sinire döndüren de yine bendim.
"Ne saçmalıyorsun sen tabikide gideceksin."
Omuz silktim.
"Bu konuda konuşmak istemiyorum."
Büşra benden yılmış olacak ki derin bir nefes verdi.
"Neyse tamam kahvaltını yap daha sonra konuşuruz bu konuyu."
Kahvaltıyı yaptıktan sonra hazırlandık. Hemen feracemi giyip mor şalımı taktım. Mor sırt çantamı da alıp converselerimi ayağıma geçirdim. Okulun yolunu tuttuk. Ailemin ölümünden sonra okula üç yıl ara vermiştim. Muafiyetten yararlanıp bitirme sınavlarına girdim. Geriye tek bir sınavım kalmıştı. Diploma benim için çok önemli olmasada anne ve babamın ahirette mutlu olmalarını ve benimle gurur duymalarını istiyordum. Hayalim doktor olmaktı. Olmaktı diyorum çünkü devam etmeyi düşünmüyordum. Kimsenin ailesini öldürmek ya da sevdiklerine zarar vermek istemiyordum. Ah? neden! neden! Nasıl izin verdim? Nasıl engel olamadım? Eğer o gün evden hiç çıkmasaydık şu an yanımda olurlardı. Bu düşüncelerimden beni sıyıran, bir elin beni çekmesi ve ardından gelen acı korna sesi oldu. Korna sesini duymak travmamı tetikledi. Kulaklarımı kapayıp yere çöktüm. Ve etrafımdakileri umursamadan ağlamaya başladım. Büşra yanıma gelip sarıldı.
"Tamam canım sakin ol. Ben yanındayım."
Evet o yanımdaydı. O hep yanımdaydı. Ama ya olmayanlar!
"AMA ONLAR YOK. ANLIYOR MUSUN ? YOK!"
Gözlerim kapanmadan önce boğazım yırtılana kadar bu cümleyi haykırdım.
…
"Uyanıyor galiba."
Sanırım bu ses Büşra'ya aitti. Sesleri seçmek zordu. Gözlerimi açmak daha bir zordu. Sonunda başardım ve gözlerimi açtım.
"Nerdeyim ben?”
Sesimi kendim bile zor duymuştum.
"Yorma kendini canım bir an sinirlerin boşaldı ve bayıldın. Şimdi hastanedeyiz çok şükür iyisin."
Artık bayılmalarım normal gelmeye başlamıştı. Ne zaman ailem aklıma gelse gözlerim kararıp bayılıyordum. Doktorlar stresten olduğunu söylüyorlardı.Kapı çalındı. Doktor bey içeriye girdi.
"Hastamızda uyanmış. Nasılsınız bakalım?"
Nasıldım sahiden? İyi miydim? İyi hissetmenin ne olduğunu unutmuştum. Formaliteden cevap verdim.
"Daha iyiyim sağolun."
"Kendinizi fazla yormuşsunuz Merve Hanım. Biraz daha dikkat etmeniz gerekiyor. Bir de çok güçsüz düşmüşsünüz. Beslenmenize dikkat etmelisiniz."
Büşra, doktorun söylediklerini kulak ardı edip sözünü kesti.
"Ne zaman çıkarız hastaneden?"
"Serumunuz bitti, herhangi bir sorunda yok. Hastamız da kendini iyi hissediyorsa gidebilirsiniz."
Doktor çıktıktan sonra toparlanıp kalktım. Büşra hastaneden nefret ettiğimi bildiğinden bu kadar aceleciydi. Normalde olsa canıma okurdu.
"Saat kaç Büşra?"
"12.30"
Yine bir yerlere geç kalmıştım.
"İnanmıyorum sınav!"
Yataktan alelacele çıkmaya çalışırken Büşra gelip kolumdan tuttu.
"Telaşlanma ben Hasan hocayı arayıp durumu bildirdim. Oda anlayışlı zaten yarın yaparım dedi."
Hastaneden çıkıp eve geldik. Büşra ne kadar ısrar etsede kalmasına izin vermedim. Her ne kadar kalmasını istesemde olmazdı. Daha zor bir zamanda annesi ve babası izin vermez diye korkuyordum. Zaten hemen yatarım o zaman da bir sorun kalmaz diye düşünmüştüm. Evime girip direkt odama çıktım. Üzerimdekileri çıkarıp pijamalarımı giydim. Saat daha üç olmasına rağmen bir an önce uyumak istiyordum. Bu konuda en büyük yardımcım uyku haplarımdı. Ekmek arası yapıp meyve suyunuda alıp oturmaya geçtim. Televizyon izlerken bir yandan da ekmeğimi bitirdim. Film sürükleyici olduğundan başından kalkmak istemedim. Ama sonunu getiremeyeceğimi yavaştan kapanan gözlerimden anlamıştım.
… Koltukta uyuya kalmıştım. Saate baktığımda on olduğunu gördüm. Bir daha nasıl uyuyacaktım. Işık kapalıydı ve karanlık bastırmıştı. Tek başına yaşamak zorunda kaldığım bu evde karanlık beni huzursuz ediyordu. Sakin ol Merve sadece mutfağa gideceksin, hem televizyon da açık diye kendimi teselli ettim. Yavaş yavaş ayağa kalktım. Mutfağa yönelecekken ayağım sehpaya çarptı. Ağzımdan tiz bir çığlık koptu. Nerede bu ışık? Sonunda ışığı açıp mutfağa yöneldim. Uyku hapımı içtim, yarım saat sonra etkisini gösterirdi. O yüzden direkt odama yöneldim. Üst kattan bazı tıkırtılar duydum.Baştan ayağa ürpermiştim. Yukarı çıkıp çıkmama konusunda tereddüt etsemde nefes alışverişimi kontrol altında tutup merdivenlere yöneldim. Ardından bir gürültü koptu. Olduğum yere çakıldım. Hayır ya bu kırılma sesi de ne? Korkum gitgide zihnimi ele geçiriyordu. Ayak seslerinin bana doğru geldiğini farkedince kaçmam gerektiğini anladım, feracemle başörtümü alıp sokağa fırladım. Nefes nefese kalsam da yaşadığım korku ayaklarıma güç vermişti. Büşra’nın babasından yardım istemek aklıma gelince o tarafa yöneldim fakat adamın elinde silahla bana doğru geldiğini görünce farklı yöne doğru kaçmaya başladım. Geçtiğim sokaklarda tek bir ses dahi yoktu, yapayalnız olmak korkumu daha da katlıyordu, nefesimi zaptetmekte zorlanıyordum, aksi gibi hızlı koşmayı da hiç beceremezdim, ayaklarım birbirine dolanacak diye ödüm kopuyordu. Arkama bakmadan koşuyordum. Aklıma gelen şeyle korkum daha da arttı, uyku hapı almıştım ve sanırsam beş on dakika sonra etkisini gösterecekti. Kaçmakla olmayacaktı, bir yere saklanmalıydım, karşıma bir cami çıktı, hiç düşünmeden oraya sığındım, içeri girdiğimde biri namaz kılıyordu, arkadan gördüğüm kadarıyla genç bir erkeğe benziyordu, ondan yardım isteyebilirdim, bir köşeye sığınıp namazının bitmesini bekledim, uyku haplarım yavaş yavaş etkisini gösteriyordu, çok geçmeden gözlerim kendiliğinden kapandı. |
0% |