@loyaezmoce
|
gönderen: Büşra Ha! Bu da neydi şimdi? Telefonum çalmıştı, arayan oydu. "Alo Büşra." Telefonun arkasından kalabalık bir ses geliyordu. "Hanımefendi siz kimsiniz?" Kafamda neler olup bittiğini kurgulamadan olayı anlamaya çalıştım. "Esas siz kimsiniz? Büşra nerede?" Kalabalık sesinden olsa gerek kızın ne dediğini anlamak için ekstra çaba harcıyordum. "Ben Melike. Büşra yanımda ama durumu pek iyi değil." Olduğum yerden fırladım. "Durumu iyi değil mi? Neredesiniz? Ne oldu arkadaşıma?" "Sakin olun. Bakın ben Niva bardayım.Adresi atarım size,acil gelmeniz gerekiyor, arkadaşınıza ne olduğunu bilmiyorum, öylece yatıyor, seslensemde beni duymadı.” Endişeyle aşağı indim, bir yandan da telefonu elimden bırakmadan kızla konuşuyordum. "Tamam siz adresi atın ben hemen geliyorum." Üzerime bir tişört bir de kot geçirdim, saçımı at kuyruğu bağladıktan sonra dışarı çıkıp hemen bir taksi çevirdim, telefonuma gelen adresi taksiciye verdim, adresi alan taksicinin yüz ifadesi değişse de bunu pek umursamamıştım. Adrese gelince parayı uzattım fakat taksici parayı alacağına elime yapışmıştı, neye uğradığımı şaşırdım, elimi çekmek istedim, izin vermedi. "Burada mı çalışıyorsun güzelim." Karşımda salyalarını akıta akıta konuşan adamın cümleleri üzerine kanım donmuştu. "Ne diyorsun, bırak elimi ." Şuh bir kahkaha patlatması midemin daha fazla bulanmasına sebep oldu. "Hadi ama buraya oyun oynamaya geldin sanki." Sinirlerim iyice gerilmişti, nasıl bir yere gelmiştim. "Bana bak, polis çağırmadan defol git buradan." Adam polis lafını duyunca daha fazla zorlamadı, parasını alıp gitti. Of Büşra, ne biçim yerlerdi burası. İçeri girdiğimde heryer leş gibi kokuyordu, telefonu elime alıp Büşra'yı aradım, iki kere çaldı kapandı, tam bir daha arayacaktım ki birinin bana doğru geldiğini gördüm, elini uzatıp geçmemi işaret etti, bir odaya girmiştik, içeri geçtiğimizde koltukta uzanmış Büşra ile karşılaştım, hemen yanına gittim, elini tuttum, gözlerinin altı mosmordu, üstünde hiçbir şey yoktu, yataktan bir battaniye alıp üzerine örttüm, perişan bir haldeydi. "Ona ne oldu?" diye sordum kıza. "Dün geldi buraya, çok içti, sonra bir adam yanına yaklaştı konuştular falan, özel oda istediler ben de anahtarı verdim, sabah odaya bakmaya geldiğimde burada öylece yatıyordu, böyle çırılçıplak, salladım salladım uyanmadı, ilk başta öldü sandım, nabzına bakınca ölmediğini anladım, ardından zaten seni aradım." Kızın telaşından söyledikleri doğru gibi geliyordu gelmesine ama Büşra’nın yaşadığı bu olaylar çok saçmaydı, o böyle bir kız değildi, bu işte bir iş vardı, parmağımı tehdit edercesine kıza doğru salladım, ani gelen bir sinirle boğazına yapıştım. "Bak doğruyu söyle, ne oldu,yoksa öldürürüm seni?" "Yemin ederim doğru söylüyorum.” Boğazını sıktığımdan dolayı sesi boğuk çıkmıştı, doğruyu söylemediğini düşündüğünden biraz daha sıktım. "Söyle ." Mümkünmüş gibi biraz daha sıktım. "A-kd-kdkd-kd......" Kız bir şeyler geveliyordu, dedikleri artık hiç anlaşılmayacak raddeye geldiğinde bıraktım. Geri çekilip kıpkırmızı olmuş gözleriyle gözlerimin içine baktı. "Ahh! Sen kafayı mı yedin? Hem yardım eden benim hem de boğazına yapıştığın kişi benim." "Sus, yalan söyleme, Büşra asla içki içmez, her şeyden önemlisi böyle yerlere de asla gelmez." "Bak, görüyorsun ki önemli olan arkadaşının nasıl biri olduğu değil şu an ne yapacağımız." Kız haklıydı haklı olmasına da kendime mukayyet olamıyordum, kafamı toparlayıp Büşra'ya döndüm, belliki sızmıştı, çantamdaki suyu çıkarıp suratına döktüm, soğuk su yüzüne çarpınca irkilir gibi oldu, adının Melike olduğunu öğrendiğim kıza döndüm. "Banyo var mı bu odada?" Kafa salladı. "Evet,şu kapı." Aynı şekilde ben de kafamı salladım. "Yardım ette Büşra'yı oraya götürelim." Kızın da yardımıyla banyoya geldik, Büşra’yı küvete oturtup soğuk suyu açtım, suyun her darbesinde irkilerek kendine geliyordu, sonunda gözlerini açtı, tam seçemesede beni tanıdığını farkettim, banyodan çıkarıp yatağa geri taşımıştık, kıyafetlerini de giydirip tamamen ayılmasını bekledim. Kendine tamamen geldiğinde birkaç bakışmadan sonra boynuma atladı, hıçkırarak ağlıyordu. "Merve! Gerçekten sen misin! Ah arkadaşım! Bilsen ben ne kötü bir şey yaptım." Yanında olduğumu belli edercesine sımsıkı sarıldım. "Şşş... Tamam geçti canım." Hıçkırıklarının arasından zar zor konuştu. "Hayır, asla geçmez bu." Sırtını sıvazladım, olan biteni daha sonra konuşurduk. "Tamam hadi kalk eve gidelim." "Hayır, hayır, ben eve falan gidemem bu halde, babam beni öldürür!" Kolunu sıvazladım "Tamam canım, hadi kalk, bize gideriz, duş alıp rahatlarsın, bir güzel uyku çekersin.” Dediğimi yapıp ayaklandı, çantasını da alıp dışarı çıktık, taksi çağırıp beklemeye başladık. "Ben Melike bu arada." Konuşmasa yanımda olduğunu farketmezdim. "Onu anladık, sağol, şimdi gidebilirsin." Söylediklerime bozulsa da konuşmasına devam etti. "Peki ama ben onun iyi olduğunu nasıl anlayacağım?" İçimden, sanane bundan demek gelse de şu an onunla uğraşamayacaktım. "Çattık ya." Cevap vermeyeceğimi anladığından yanımızdan gitti. Taksiye atlayıp evin adresini verdim, yine iğrenç iğrenç bakan bir taksici daha, al birini vur ötekine , adresi verip Büşra'ya döndüm, gözleri açıktı ama tam olarak kendine gelememişti, eve geldiğimizde içeri zar zor taşıdım, yatağa yatırdım, hemen uykuya daldı, ben de mutfağa indim, hala aklım almıyordu, Büşra nasıl olurda bu hale gelirdi? Dolaptan aparatif bir şeyler çıkarıp sandiviç hazırladım, meyve suyuyla yedikten sonra telefonumu elime aldım, son dakika haberlerine bakıyordum ama bir şey yoktu, dedemin durumunu nasıl öğrenecektim? "Merve." Büşra'nın sesiyle kendime geldim, yanıma gelip oturdu, başını ovuyordu, kalkıp ilaç verdim, suyu getirdim, ilacını içti, ne o tek bir kelime söylemişti ne de ben konuşmuştum, acaba onun konuşmasını beklemem ne kadar doğruydu? En sonunda dayanamayıp söz aldım. "Konuşmak istemez misin?" Önce bir toparlandı, benden cesaret almış olacak ki konuşmak için ağzını araladı. "Çok şaşırdın değil mi? Büşra bu hale nasıl geldi dedin? Ah bir bilsen arkadaşım. Başım şu an fena dertte. Aptal gibi bir oğlanın peşine takıldım." Dinledikçe merakım daha da arttı. "Konu nereye varacak merak ettim doğrusu, devam et." Derin bir nefes alıp devam etti. "Dün beni bir yere davet etti ama neresi olduğunu söylemedi, ben de heyecanla kabul ettim, gittiğimiz yerin bar olduğunu görünce başta pek yanaşmadım ama sonradan ikna oldum, içeri girdik ve bir masaya geçtik, oturduktan sonra ne içmek istediğimi sordu, alkolsüz meyve kokteyli istedim, alıp geldi, içtiğimde ağzıma tuhaf bir tat geldi ama o bir şey olmadığını söyledi, ona inandım, ardından beni dansa kaldırdı, ondan sonra bir tane daha içtim, kafam hafif bulanmaya başlamıştı, içki olduğunu anladığımda öfkelendim, ona karşı gelmek istedim, üstelik kızdım da ama sarhoşluğun verdiği etkiyle kızgınlığım çokta işe yaramadı, beni kaldırıp bir yere sürükledi, barın arka tarafına geçtik, bunları hatırlıyorum çünkü o kadar da sarhoş değildim, birden yakınlaşmaya başladı, ben kaçtıkça o sıkı sıkı tutuyordu bileğimi, çekiştire çekiştire bir odaya götürdü, koluma iğneyle bir şeyler enjekte etti, yatağa yatırdı, üzerindekileri çıkarıp yanıma geldi, en son hatırladığım şey bu......" Son kelimelerini gözleri dolu anlatmıştı, sonunda da bütün yaşlarını boşalttı, yanına gidip sarıldım, o da bana sarılıp ağlamasına devam etti, hıçkırıklarının arasından konuşmasını sürdürdü. "Ben şimdi ne yapacağım Merve?" Sırtını sıvazlayıp saçlarını okşadım. "Tamam canım, sakin ol, önce bir bak bana. Ha şöyle, sil gözyaşlarını. Bak haklısın, başına gelen olay çok kötü ama oldu bir kere, elden bir şey gelmez, en önemlisi geri dönüşü olmayan bir şey olup olmadığını hatırlaman gerek!" Kafasını iki yana salladı. " Bilmiyorum Merve, hiçbir şey hatırlamıyorum." Ne yapacağımı ben de bilmiyordum. "Hiç ağrın falanda mı yok?" Sorduğum sorular bir şey bildiğimden değil tamamen kulaktan dolma bilgilerdendi. "Aslında ağrım yok, hiçbir şey de görmedim. Belirtiler sıfır ama böyle bir fırsatta bir şey yapmış olmamasını da aklım almıyor." Durum git gide karmaşık bir hal alıyordu. "Haklısın. Zaten kafa karıştıran nokta orada. Bu kadar şeyi yapan onu nasıl yapmasın, iyisi mi bir internete bakalım." İnternetten yaptığım araştırmalar pek iç açıcı değildi, genelde doktora gitmemiz gerektiği yazıyordu, Büşra ise okudukça sevinmişti ama hemen sevinmek olmazdı, hiçbir belirti yok demek bir şey olmadığı anlamına gelmezdi. "Hadi kalk gidiyoruz." Ani bir kararla ayağa kalktım "Nereye?" Gözlerinde ki korkuyu hiç sevmemiştim, ona hiç yakışmamıştı. "Doktora tabi. Bunu anlamanın en güzel yolu muayene, yürü hadi." Büşra'nın kolundan tutup kaldırdım ama pek oralı olmuyordu. "Neden kalkmıyorsun?" Koltuğa çivilenmiş gibiydi. "Ben bilmiyorum, hazır değilim." Ne olursa olsun bu muayene olmak zorundaydı. "Bak Büşra hazır olup olmaman önemli değil, önemli olan şunu öğrenmemiz. Anlıyorum tedirginsin ama olan olmuş. Artık sonuca bakmamız gerekiyor." Dediklerime bir nebze olsun hakverdi ki kalktı, dışarı çıkarken kolumdan tuttu, ona bakmamı sağlayacak şekilde kendine döndürdü. "Böyle mi geleceksin?" Ne demek istediğini başta anlamamıştım. "Evet. Niyeki?" "Benimle dalga geçme. Başörtün ve feracen nerede?" Bu sefer kastettiği şeyi anlayınca omuz silktim. "Bana o şeylerden bahsetme. Boşver sen bu konuları şimdi önemli olan sensin, hadi yürü." Hala kolumdan tutması yola devam etmemi engelliyordu. "Merve!" "Ya tamam Büşra sonra anlatırım, hadi yürü, doktora gidelim." Şimdi bunları anlatmanın sırası değildi ki zaten anlatırdım, çünkü o benim en yakınımdı, hayattaki tek dayanağımdı. Tabi öncelikle şu işimizi halletmeliydik. Taksiye atlayıp hastanenin adını verdik. Acaba sonuç hemen alınır mıydı? Bu konuda da hiçbir bilgim yoktu. "Merve." Bana seslenmesiyle ona döndüm. "Efendim." "Okullar bittiğine göre tercihlerin vakti geldi demektir." Ne okulu diye geçirdim içimden, düşününce liseden bahsettiğini anladım. "Ee ne olmuş?" Umursamaz bir tavır takındım. "Ne demek ne olmuş? Sen beni çıldırtacaksın, son sınava girmedin ama Allah’tan hoca anlayışla karşıladı da kanaat notlarıyla falan notunu yükseltti, nereden baksan iyi bir puanla mezun oluyorsun." Benim için çabalaması boşunaydı, önemli olan diplomayı almaktı o kadar. "Büşra, çokta umrumdaydı sanki!” Yüzüme doğru ofladı. "Sen bu kafayla çok yaşamassın haberin olsun." İkimizde aynı şeyi düşündüğümüzden yüzümüz düştü, hemen akabinde dudaklarından bir kahkaha koptu, onun gülümsemesini görünce ben de güldüm, sinirlerimiz çok fena bozulmuştu. "Bak Büşra, ne olursa olsun ben senin yanındayım, sakin kalmaya çalış, tamam mı?" Gözlerinde minnet dolu bir ifade belirdi. "Biliyorum Merve, hep yanımdasın ama ne olursa olsun sonuç beni tedirgin ediyor." Kollarımı ona sımsıkı sardım. "Her şey gönlünce olsun arkadaşım.” Taksi durdu, parayı uzatıp arabadan indik, hastaneye girip doktorun odasına çıktık, kapıyı tıklatıp içeri girdik. "Buyurun şöyle oturun." Doktorun dediğini yapıp oturduk. "Hoşgeldiniz." Büşra’ya ve bana bakıp konuştu. "Hoşbulduk." Büşra doktora karşılık bile vermemişti. "Şikayetiniz." Konuşmasını bekledim fakat Büşra'ya baktığımda pek konuşacak gibi durmuyordu, o yüzden söylemek bana düştü, doktora gerekeni söyledikten sonra Büşra'yı içeri aldı, benim dışarıda beklememi söyledi, içeriye geçtiklerinde heyecanım kat kat arttı, Büşra'ya belli etmiyordum ama en az onun kadar tedirgindim, bir müddet sonra odaya geri geldiler, Büşra'nın gözleri parlıyordu, bu iyiye işaretti. "Herhangi bir şikayetinizde tekrar gelebilirsiniz. Şimdilik geçmiş olsun." Henüz Büşra ile konuşmasam da yüzündeki ifadeden iyi bir şeylerin olduğu okunuyordu. "Sağolun iyi günler." Doktorla el sıkışıp hastaneden dışarıya çıktık, Büşra birden boynuma atladı. "Çok mutluyum Merve, hiçbir şey olmamış. Olması imkansız dedi." İkimiz de rahat bir nefes verdik. "Canım benim, çok sevindim." Sarılmayı bırakıp yürümeye başladık, mutluluğu gözlerinden okunuyordu, merak ettiğim konuysa nasıl olur da böyle bir fırsatta hiçbir şey yapmazdı, bu soru her ne kadar içimi kemirse de Büşra'ya bir şey belli etmedim, şu anlık onun mutluluğu bana yetiyordu. "Bir şeyler yapalım mı?" Heyecandan yerinde duramıyordu, korktuğu başına gelmediğinden büyük bir rahatlama içindeydi. "Ne gibi?" İşaret parmağıyla sağ şakağını kaşır gibi yapıp dudaklarını büzdü. "Hadi gidip tatlı yiyelim." Bu çocuksu isteğine tatlı bir tebessümle karşılık verdim. "Tamam, hadi. Bildiğim çok güzel bir kafe var, bizim iki sokak aşağıda, oraya gidelim.” Olumlu anlamda kafa salladı, bilerek burayı seçmiştim, boş masaya geçip oturduk, tatlılarımızı söyleyip beklemeye başladık, siparişlerimiz geldiğinde yemeye koyulduk, bir ara Büşra bana imalı imalı bakmaya başladı. "Hayırdır Büşra, bir şey mi diyeceksin?" Çatalını tabağın üstüne ters çevirip bıraktı. "Anlat bakalım, ne bu sendeki değişiklik?" Şimdi anlamıştım, başıma gelenleri merak ediyordu. "Tamam, anlatayım." Başımdan geçen olayları en başından beri anlattım, her olayın sonunda ağzı daha bir açık şekilde beni dinliyordu, aralarda dedeme saydırmayı da ihmal etmiyordu, konuşmalarım bittiğinde biraz düşündü. "Peki şimdi ne yapacaksın?" Bu benim de kendime sorduğum bir soruydu. "Tam olarak bir planım yok, beni bu hayatta bir başıma bıraktı, önce annemle babamı, ardından bütün ailemi yok etti, düşündükçe delirecek gibi oluyorum, ailem aklıma geldikçe onu parçalamak istiyorum." Gözlerim sinirden alev gibi olmuştu. "Haklısın, o adamın yaşamaya bile hakkı yok. İnşallah olduğu yerde geberir, son durumundan haberdar mısın?" Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Hayır, haberlere falan baktım ama henüz bir şey yazmamışlar." Kolumu sıvazlamakla yetindi, ardından tatlılarımızı yemeye devam ettik, saçma bir şekilde hayat devam ediyordu. "Ben bir lavaboya gidip geleyim canım." "Tamam." Büşra kalkıp gittiğinde ben de dışarıyı seyretmeye koyuldum, ardından biri bana seslendi. "Merve." Hadi ya! Bunun burada ne işi var? "Merve." Duymamazlıktan gelsem olur muydu? "Efendim Emre, ne var?" Yanıma yaklaşırken gözlerimi devirdim. "Sanada merhaba." Kafa buluyordu benimle sanki, davet etmediğim halde masaya oturdu. "Senin derdin ne?" Öfkelenmeye başlamıştım. "Hala soruyor musun, tabiki de sensin Merve, seni takip etmekten yoruldum, görmüyor musun halimi? Kendimi sana affettirmek istiyorum ama bir şans bile vermiyorsun." Pişkin pişkin karşıma geçmiş beni takip ettiğinden bahsediyordu. "Emre lütfen, konuşmak istemiyorum, hem takip etmekte ne? Her şeye rağmen saygılı davranmaya çalışıyorum ama benim de bir sabrım var, şimdi kalkıp gider misin?" Pes etmiş olacak ki omuzlarını düşürdü. "Tatsızlık çıkmasın diye kalkıyorum, şunu unutma, kendimi sana affettireceğim, şimdilik hoşçakal, kendine iyi bak Merve, bir şeye ihtiyacın olursa hiç çekinme." Emre kalkıp gittiğinde rahatladım, kafamı kurcalamıyordu, aksine onu görmek midemi bulandırıyordu, konuşmak istemesi saçmama gitmişti, Büşra lavabodan çıkıp yerine geçti, bakışlarında bir tuhaflık vardı. "Ne oldu Büşra? Neden öyle tuhaf bakıyorsun?" Önce dış kapıya baktı, ardından bana döndü. "Hiç, az önce kapıdan çıkan adamı birine benzettim, inanmayacaksın ama Emre sandım bir an." Ufak bir kahkaha attım. "İnanırım canım, çünkü oydu." Şaşkınlığı gözlerinden okunuyordu. "Hadi ya, ne işi varmış burada?" Omuz silktim. "Nereden bileyim, saçmaladı gitti." Yüzünü buruşturdu, bana yaptıklarından dolayı ondan hiç hoşlanmıyordu. "Konuştunuz mu, sormasam anlatmayacaksın sen de." Ağzının içinden homurdandı. "Aman, her zamanki gibi onu affetmemi istiyor, saçmalık, başımda onca dert var, onunla uğraşamam." "Yakışıklı çocuktu, yazık etti kendine, aptal! Halbuki onu ne kadar çok sevmiştin!” Büşra haklıydı, Emre yakışıklıydı, boyu bir Furkan etmese de uzun denilecek kadar vardı, gözleri Furkan’ın aksine deniz mavisiydi, kumral ve kıvırcık saçlarının da Furkan’ın saçlarıyla bir alakası yoktu. Furkan’ın aklıma gelmesiyle dudağımın kenarı kıvrıldı. "O bitti artık Büşra, unutalı çok oldu, o yüzden bence bu konuyu kapatalım." Büşra omzunu silkti. "Sen bilirsin canım, tabaklarımız bittiğine göre hadi kalkalım." Çantamı alıp sandalyemi geri çektim. "Tamam hadi." Garsondan hesabı istedim, hesap geldiğinde de ödeyip kalktık, kapıdan çıkarken ayağım girişteki eşiğe takıldı, tam yere kapaklanacakken önümdeki kıza tutundum, tabi çarpmamın etkisiyle kız hazırlıksız yakalanmış olacak ki düştü. Hay aksi! Kızı kaldırmak için eğildim ve elimi uzattım, kız yüzünü bana çevirince Rümeysa olduğunu gördüm.
|
0% |