@luciadark
|
Botlarımın yaprakları ezerken çıkardığı sesler soğuk ve tenha havada yankılanıyordu. Yağmurdan korunmak için başıma geçirdiğim kapüşonumdan damlayan su damlaları etrafıma yaydığım tehlike kokuları ve elimdeki sigaram ile harmanlanarak bana yeterince kasvetli bir hava katıyordu. Neredeyse bir nefes bile almadığım sigaram elimde kendi kendine küle dönüşüyordu. Sigara içmeyi sevmezdim. Hoş, sevmediğim hangi şeyi yapmamıştım ki. Ağaç yapraklarının çıtırtılı sesleri gök gürültüsüyle hoş bir senfoni yaratırken adeta bana eşlik ediyordu. Sakindim, huzurluydum. Birazdan çıkaracağım kaostan ise henüz sorumlu değildim. Ağaçların yapraklarının ve karanlığın ardına saklanan ve avucumun içi gibi bildiğim malikaneye ulaştığımda yüzümde hissiz bir tebessüm belirdi. Bugün bu malikane bana hizmet ediyordu. Küçük kız çocuğunun katili olan bu ev, bugün kız çocuğunun kurbanlarının katili olacaktı. Emin adımlarla girişe yaklaştım, bu kez titremiyordum. Girişte iki koruma vardı, bir de Kemal amca... Bu malikanede, her şeye tanık olan tek kişi oydu. Ancak küçük bir kız çocuğuna yardım etmeye lüzum görmemişti. Belki de tehdit edilmişti ancak öyle olsaydı eminim çoktan ölmüş olurdu. Beni gördüğünde yüzünden şaşkınlığını okuyabiliyordum. Tam ağzını açmıştı ki koruma erken davrandı. "Kim olduğunuzu öğrenebilir miyim?" Yirmili yaşlarının başında olduğunu düşündüğüm korumaya acımaktan kendimi alıkoyamadım. Burada çalışmaya yeni başlamış olmalıydı lakin patronlarının gerçek yüzünü henüz görmediği her halinden belliydi. Dirseğimle boynuna sertçe vurduğumda neye uğradığını şaşırmıştı. Şokun etkisiyle karşılık veremediğinde dizine tekme attım ve yere düşmesini sağladım. Belimden çıkardığım silahla ensesine vurdum. Vicdanım bugün onu bana karşı savunmuştu. Diğer korumaya dönerek tereddüt etmeden tetiğe bastım. Yerde yatan iki koruma ve Kemal amca dışında yanımızda henüz kimse yoktu. Kemal amcayı görmezden gelerek malikaneye girdim. Ancak peşimden geldiğini görebiliyordum. Oysa beni tanıyan herkes hayatlarını bağışladığımda peşimden gelmemeleri gerektiğini iyi bilirdi. Vicdanım bir kez daha konuştuğunda kısa bir an tereddüte düştüm ancak hızlı toparlandım. Hızımı arttırdım ve bu yaşlı adamı geride bıraktım. Kapıdan girdiğimde koridorda üç korumayla daha karşılaştım ancak onları halletmek benim için sorun olmadı. Bu şaşırtıcıydı çünkü böylesine bir malikanede yaklaşık iki yüz koruma olması gerekirdi ve eğer öyleyse en azından beş korumanın ölümünden birilerinin haberi olması lazımdı. Kimse beni durdurmaya gelmedi, ancak işimi şansa bırakamazdım bu yüzden acele ederek hedefim olan odaya girdim. Oda tıpkı hatırladığım gibiydi. Kahverengi tonlarında dekore edilmişti ve bunu annem istemişti. Küçükken her ne kadar sevmesem de gerçekten çok hoş göründüğünü anlıyordum. Tanıdık ahşap kokusu burnuma dolarken banyodan sesler geldiğini işittim. Bir kadın ve bir erkek. Amcam ve yengem. Hayatımın karanlık yıllarının sebeplerinden sadece ikisi. İçimdeki kız çocuğunun gözleri dolarken banyonun kapısını açtım ve hızla içeriye daldım. Gelen sesle irkildiler, kimin geldiğini görmek için kafalarını çevirdikleri anda ikisiyle de göz göze geldik. Amcam tıpkı hatırımdaki gibiydi. Kirli sakalları ve neredeyse yaşlanmayan bedeni onu hala dinç gösteriyordu. Yengem ise yıpranmıştı. Yorgundu, belli ki vicdanı hiç bir zaman yakasını bırakmamıştı. Amcam şaşkınlıkla bana bakarken yengemin gözünden bir anlığına gelip geçen parıltıyı gördüm. Bu evde zamanında beni seven tek kişiydi ancak zamanla varlığım onun için gereksiz olmuş ve son umudum ellerimden kayıp gitmişti. Belki de hayatta kalabildiğim için mutlu olmuştu ancak bunu ben küçükken yapması gerekirdi. Yengem henüz sessizliğinin bedelini ödememişti. İçimdeki çocuğun gözleri dolduğunda ifademi hızla toparladım. Soğukkanlılıkla onlara baktım. Amcam dehşetle sordu. "Sen, nasıl?" Ölmediğim için şaşırmıştı. Kim şaşırmazdı ki. Korkutucu bir kahkaha attım. "Sizi yeniden görmek ne kadar güzel." Elimdeki silahı gördüklerinde amcam korkuyla yutkundu. Yengem ise sessizce izliyordu. Bir katilin soğuk sesiyle konuştum. Hep kurbanlarıma yaptığım gibi. "Şaşırtıcı değil mi?" Eskiden tanıdıkları o kız değildim artık. Bu onları bir hayli şaşırtmış ve korkutmuştu. Belki yaşadıklarım beni öngörülemez bir katile dönüştürmüştü ancak buna sebep ben değildim, onlardı ve yarattıkları canavar şimdi tam karşılarında duruyordu. Fazla zaman kaybettiğimi fark ettim ancak onlarla konuşmadan işimi bitirmek istemiyordum. İçimdeki kız çocuğu hala umutluydu ve onların sevgisine açtı. Ancak ben değildim. Bu kez içimdeki sesleri susturdum ve silahımı kaldırdım. Bunu gören amcam korkuyla nefes verdi. Artık sonunun geldiğini görmüştü. Gözlerim aynı kararlılıkla amcama takılmıştı. Serttim ve öldürmek istiyordum. "Bizi gerçekten öldürecek misin?" Yıllar sonra yengemin sesini duyduğumda kirpiklerimin ıslandığını hissettim. Bakışlarım yumuşadı ve yengeme kaydı. Elimdeki silah artık titremeye başlamıştı. " Bunu gerçekten soruyor musun?" Cevabımla yutkunduğunda bana korkuyla değil aksine gururla baktığını gördüm. Bu beni kararsızlığı iterken geriye doğru sendeledim. Bu durumdan yararlanan amcam hemen yüzüme bir yumruk attı ve hazırlıksız olduğum için yere yığıldım. Ancak bu yumruk beni kendime getirirken ayağa kalktım ve amcama fırsat vermeden kolunu çevirdim. Dizlerinin üstüne düşürdüğümde yerden silahı aldım ve tereddütsüz ateş ettim. Ani gelişen olaylar kanıma adrenalin pompalıyordu. Bu sefer hızla yengeme döndüm ancak kaçmaya bile çalışmamıştı. "Neden kaçmıyorsun?" Sorunla yüz ifadesi değişmezken rahat sesiyle cevap verdi. "Kaderimi sana bırakıyorum. Tıpkı kaderinin elimde olduğu zamanlar gibi. İntikam almana izin veriyorum, çünkü bunu hak ettiğini biliyorum." Cümleleri beni kararsızlığa itmeye çalışırken kendime ihanet etmek istemedim. Hızlı davranmaya çalışarak silahı yengeme çevirdim ve tetiğe bastım. Yengem hareketsiz yere yığılırken gözümden akan yaşları fark etmem uzun sürmedi. Aceleyle pencereden dışarı çıkarken korumaların odanın etrafını ve bahçeyi sardığını biliyordum. Büyük zorlukla defalarca kez oyun oynadığım bahçeyi kullanarak küçükken hep yaptığım gibi kendi yaptığım gizli bir delikten malikanenin dışına çıktım. Ayağa kalktığımda her yerim çamur olmuştu ancak önemsemedim. Korumalar beni fark etmeden hızla gidecektim ki bir gölge gözüme takıldı. Kenan amca. Öldür, gördü seni. Birazdan tüm korumaları buraya toplayacak. İntikamını al. Benim için yap. İçimdeki ses konuşurken vicdanım ona karşı çıkıyordu. Kenan amcaysa gözlerini kapatıp açtı. Bu gideceğim anlamına geliyordu. Sessizce kafamı salladığımda arkamı döndüm ve koşarak ağaçların arasına girdim. Bu gün için başıma bela açtığımın bilincinde arabama doğru yola koyuldum. İçimdeki kız çocuğunun intikam ateşi biraz olsun dinerken. Kalbimin acısına engel olamadım. Artık emindim ki yengemin bana olan bakışları uzun bir süre gözlerimin önünden gitmeyecekti.
|
0% |