Yeni Üyelik
3.
Bölüm

⚰ 3.Bölüm ⚰

@lunariseylem

Medyada ki kızın sırtı adama dönük şekilde hayal edin. Normal bir foto koymamamın nedeni ise o siyah uzun silüeti katille özdeşleştirmem.

İyi okumalar dilerim.

 

Zamanı bir türlü kavrayamamanın nasıl bir his olduğunu soracak olsaydınız bunun hafızanızı kaybetmek gibi olduğunu söylerdim. Çünkü kafa karışıklığınızı giderebileceğiniz ufacık ipucu veya bir anı yok ve siz olayları birbirine bağlamaya çalışınca her şey ama her şey berbat oluyordu.

Yumuşak, mavi tonlarla kaplı olan yataktan kalkmış odayı incelemeye başlamıştım. Yatağın rengine uyumlu mavinin hangi tonu olduğunu bilmediğim renkle kaplıydı. Gri rengin dışında başka bir renk görmek gözlerimi şenlendirmişti. Bu arada oda öyle büyük bir şey değildi ve şekli de dikdörtgen gibi bir şeydi. Yatak, pencerenin birkaç karış uzağında kalıyordu. Karşısında ahşap eski tip dolap duruyor hemen ilerisinde de masa bulunuyordu. Yatağın birkaç adım ucunda kapı bulunuyordu ve içeri girecek olsanız göreceğiniz ilk şey bacaklar oluyordu.

İlk kez dikdörtgen odada bulunmanın kafam da ki tüm oda düzenini alt üst ettiği gibi bu farklılık hoşuma da gitmişti. İncelemem bittiği gibi pencereye ilerledim. Aralıklı duran perdeyi tamamen açıp yoğun güneş ışıkları odayı tamamen doldurduğun da ister istemez gözlerimi kısıp ellerimi siper etmiş şekil de birkaç saniye bekledim. Ardından dışarıyı incelemeye başladım.

Karşı binanın bordo, solmuş boyası gökyüzünde ki maviliğe çok yakışıyordu. Yollardan geçen arabaların sesleri uğultuyla gelip sokaktan geçen insanların seslerine karışıyordu. Sıradan hayatlara sahip olan bu insanlara imrenmem doğru hissettirmedi ama yüzümde ki tebessümle onları izlemekten de alıkoyamadım kendimi.

Fazla korkak davranıyordum ve bu durumdan kurtulmak için de hiçbir şey yapmıyordum. Uyanık olduğum sıralarda yaşamı uzaktan izliyor, beynime yapılan baskının geçmesi için ağlayıp duruyordum. Şu lanet olası odadan çıkıp nerede olduğumu sorgulamak için hiçbir girişim de bulunmuyordum. Buraya geçmiş insanları izliyor, arabaları sayıyor ve köprünün altından dalgalanan denizin ışıltısına kapılıyordum.

Kendime sinirlenerek pencereden uzaklaştım. Odadan çıkıp birkaç adımlık holü ve kapıları açık odalara göz gezdirdim. Ses seda yok. İnsan yok. Yalnızım diye düşünecekken odamın sol çarpazında - aynı zamanda demir kapının yanında ki oda oluyordu bu - bir kız buraya doğru geldi. Kısa saçlarını at kuyruğu yapmıştı ve alnına doğru kahkülleri dökülüyordu.

Beni gördüğün de kısacık bir süre durakladı sonra yüzünde samimi bir gülümseme oluştu. Bana doğru yürüdüğün de ne yapmam gerektiğini düşündüm. Tanımıyordum, daha önce görmediğime de emindim.

"Sonunda uyanabildin." Diye aptalca konuştu. Uyuyup uyanmaktan başka bir halt yapamayınca bu tür sözleri duymak bünyeye hasar veriyordu. Sinirlendim ve hıncımı çıkarmak için "Başka bir şey yapamadığım için üzgünüm! " Dedim. Suratıma bozulmuş gibi baktı ve gözlerini kaçırdı. Kolumu tutup beni bir odaya yönlendirdi.

İçeri girdiğimiz de bunun mutfak olduğunu anlamamla sık sık yaşadığım mide bulantısı tekrar baş gösterdi ve ister istemez karnımı tuttum. Ağzımın içinde iğrenç bir tat oluştuğunu hissettim ve kızın beni sandalyeye oturtmasına izin verdim. Ne zamamdır yemek yemediğimi bilmiyordum ve aklıma da hiç gelmemişti.

Düşünmeyi unuttuğum gibi yemek yemeyi de unutmuştum. Su ise bunun hiçbir yerindeydi. O adi salak bana bir yemek veremeyecek kadar pislikti ve nefretim gittikçe artıp beni tüketecek duruma gelmişti.

Önüme konan kase ile irkildim. Avuç içlerimi dizlerime sürtüp derin bir nefes aldım. Gözlerimi açtığım da o karşımda, sırtını duvara yaslamış şekilde duruyor ve gözlerini benden ayırmıyordu. Sanırım eserini bu duruma getirişi ona büyük bir haz veriyordu.

Kızın eline omzumda ardından sırtımda hissettim. Sanırım gerildiğimi hissetmiş ve beni rahatlatabilmek için bunu yapma gereği duymuştu. Ancak ona hiç aldırmadım. Karşımda bana bakan katile dikkatimi vermiş şekilde öylesine nefretle bakıyordum ki ben bile kendimden korkuyordum. Gerçekten korkuyordum çünkü bu ben değildim. Öyleyse nasıl bu hale gelmiştim?

O, daha fazla dayanamadı ve mutfaktan gitmek için kapıya yöneldi. Kız da bu sırada yemek yemem için bir şeyler zırvalıyordu. Elime tutuşturduğu kaşığı masaya vurup "Yiyemiyorum." Dedim. Canım çok çekiyor ancak yiyemiyordum. Bakınca bile kusma isteği oluşuyordu.

"Ama yemen lazım, uzun süre yemek yememişsin." Diye ağzından kaçırdı. Dişlerimi sıkıp katilden ayırmadan "Sürekli uyutulup uyandırıldığım içindir!" Diye bağırdım. İkisi de duraksadı. Kız ağzını açıp kapatırken, o mutfaktan çıkıp gitti.

"Ona bu kadar yüklenme, bu onun için de zor." Duyduklarım içimdekileri püskürtmem için son raddeydi. Bana her şeyi diyebilirdi fakat bunun onun için de zor olduğunu söylemesi, öldürdüğü insanların ölü bedenlerine hakaretti. Bile isteye öldürdüğü aşikardı ve bunu istese de kendisi bile reddedemezdi.

Ayağa nasıl kalkıp kızın karşısına nasıl geçtiğimi hatırlamıyorum ama o kadar bağırıyordum ki sesim kulaklarımı acıtıyordu.

"İnsan öldürdü! Benim babannem öldü! Ve sen bunun onun içinde zor olduğunu mu söylüyorsun?" Nasıl göründüğümü bilmiyorum ama kızın gözlerinden geçen korkuyla endişe ilk kez beni cesaretlendirmişti.

Kekeleyerek bir şeyler söyledi. Benden uzaklaşmaya başlayıp kollarını önüne siper etmesiyle üzerine yürüdüğümü anladım. Ağzımdan küfür gibi cümleler çıkıyordu. Haykırıyor ve acımı dile getiriyordum. Gözlerimi bile kırpmıyordum sadece... Sadece bağırıyordum.

"Hayatımı mahvetti!" Diye ağlamaya başladım. Kız duvara yaslandığın da göğüs kafesi hızlı hızlı inip kalkmaya, birilerine seslenmeye başladı. Durmadım, o sözü ona monte etmeden duramazdım.

"Bak bana! beni ne hale getirdi görüyor musun? Nasıl bu duruma geldim ben biliyor musun?" Elimi duvara vurup yüzümü yaklaştırdığım da o, tıpkı bana benziyordu. Korkmuş, endişeli...

Aynaya gerek kalmadan gördüm kendimi. O beni mahvetmişti. Şimdi ben mahvediyordum bir şeyleri, birilerini...

"İnsanlar öldü, kaçmak zorunda kaldım. Sonra noldu? Tecavüze uğruyordum. Adamın biri bana neler..." Tutamadım kendimi ve diz çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Ellerimi yüzüme bastırdım, öyle içli ağladım ki kendime acıdım. Sonra sinirlendim bu kadar zayıf olduğuma, bu kadar acınası davrandığıma.

Koltuk altımdan kavrayan iki kol ayağa kaldırıp sırtımı vücuduna yasladı. Tüm ağırlığımı alıp ellerimi yüzümden uzaklaştırdı. Başımı göğüsüne yaslayıp sakinleştirmeye çalıştı. O kızın yanına da bir erkek gelmiş saçlarını okşayarak sakinleştirmeye çalışıyordu. Bir yandan ara ara attığı imalı bakışları suçlu hissetmeme neden oluyordu.

Oysa suçlu olan ben değildim. Onca insanı öldüren, tecavüz etmeye çalışan, bir kızı alıkoyan ben değildim. Ben değildim katili masum göstermeye çalışan. Ve ben değildim bu kızı bu hale getiren. O kendi istemişti ve istediği de olmuştu.

Beni tutanın katil olduğunu biliyordum. Tüm gücümü aptal bir kız için harcadığıma pişman olarak sessizce bekledim. Beni duyduğunu biliyordum ve eğer şanslıysam bugün ölecektim. Beni tamamen kucağına aldığın da gözlerim yüzüne çevrildi. Yüzünün bazı yerlerinde olan benleri hoşuma gitti. Kalın, biçimli pembe dudakları büyüleyici gözüktü.

Uyandığım odaya girdiğimizde ağlamamın durmuş olduğunu yeni anladım. Beni sessizce yatağa yatırdı. Kararmaya başlayan gökyüzünün eşsiz manzarasını izlememi engelleyerek perdeyi çekti ve odayı aydınlatan tüm ışığı kesmiş oldu. Dolaba doğru dönüp cenin pozisyonu alıp duvarı izlemeye ve beynime nükseden ağrınım geçmesini bekledim. İçimden saymaya, zihnimi boşaltmaya çalıştım.

Ama bu zordu. Bir katille aynı odadayken bu zordu. Elinde ki tabağı masaya bıraktı. Boş bakışlarıma katlanamayarak yanıma gelip arkama geçti. Duvar kenarını tamamen kapladı ve vücudu benimkine değince yatağın ucuna kadar kaydım. Burnundan sert bir soluk verdi. Karnımdan tutup kendine yasladı. Burnunun saçlarım da gezindiğini, elinin kol kasımı ardından karnımı hafif hafif sıkması kalbimin hızlı hızlı atmasını sağladı.

Vücudumun, ondan bu kadar nefret ederken ona tepki vermesi beni çıldırtıyordu. Aptal mıydım ben? Katilin düzenbaz hareketlerinden etkilenecek kadar aptaldım demek ki.

Ondan uzaklaşmaya çalıştığım da beni kendisine yasladı. Nefesi enseme çarpıyor, tir tir titretiyordu. Nefesimi tutmuştum, benden uzaklaşmasını, kalkıp gitmesini bekledim ama o sıkı sıkı sarılmaya kafasını boynuma yerleştirip soluklanmaya devam etti.

"Ştt, sakinleş." Bunun kolay olduğunu sanması ne kadar da komikti. Kendimle çatışıyor olmam kafamı yememe sebep olurken o ne kadar da normal davranıyordu. Dudaklarımdan titrek bir inlime çıktı. Hareketleri durakladı sonra devam etti. Kedi gibi yüzünü omzuma, saçlarıma sürtüyordu.

"Beni neden öldürmedin?" Sakince sordum. Çünkü baktığım da çırpınışlarım işe yaramıyordu. Beni esir almıştı dolayısıyla o nereye giderse bende oraya gidiyordum. Onun suçuna ortak oluyor, onun pisliğine batıyordum.

"İstemedim." Dedi. İnsafı sayesinde yaşıyordum yani. Eğer beni de öldürmek isteseydi öldürecekti. Durduran tek şey de istememesiydi.

"Neden? Diğerlerinden ne farkım vardı?" İşaret parmağı omzumda daire çizmeye başladı. Hareketleri yavaşladı, sanırım düşünüyordu.

"Bana korkarak baktın." Dedi. Sesinin tınısında anlamlandıramadığım bir şeyler vardı.

"Herkes korkarak bakıyordu!"

"Silaha bakıyorlardı. Gözlerime bakacak kadar ileri gidemediler." Sesi buz gibi kesti beni. Çünkü öyle soğuk söylemişti ki katil olmanın hakkını veriyordu.

"Sen gözlerime baktın. Korkunu görünce..." Sustu, cümlesine devam etmedi. Deli gibi merak etmeme rağmen cümlenin sonunu sormadım. Duvarı izlemeye devam ettim. Odada sadece nefes alış verişlerimiz duyuluyordu. Bir süre bu devam etti.

"Seni seviyorum. Seni seviyorum ve seni koruyacağım. Canım pahasına!" Elleri gözlerimi kapattı geri çekmeden "Uyu!" Diye söylendi.

"İstemiyorum." gözlerimi birkaç kez kırptım. "Artık uyumak istemiyorum." Dedim. Esnememe engel olamadım. Gözüm sulandı, uykuya dalmadan önce "Ölüm bile beni yanına alamayacak kadar şerefli." Dediğimi hatırlıyorum. Sonra uyuya kaldım hem de kendi isteğimle. Yada vücudumun her geçen gün azalan direnci yüzünden.

⚰⚰⚰⚰⚰⚰⚰⚰⚰⚰⚰⚰⚰

Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Kurguyu tavsiye ederseniz çok sevinirim.

Tiktok: @neeylemmi

İnstagram: eylemwnchstr

Takip etmeyi unutmayınn

 

Loading...
0%