@lunariseylem
|
Bölüm içime pek sinmedi ama elimden geldiğimce yazmaya çalıştım:) Medya; Maske rüyamda ki gibi olmasa bile bence fotoğraf o ve beni yansıtıyor:(
Ocakda ki sıcak tavayı masaya koyma zahmetini göstermeden tezgahın üstüne koyup bir parça ekmekle yemeye başladım. Mideme giden yemeklerin nefis tadı damağıma yayılırken gülümsemeden edemedim. Nasıl özlemiştim ama böyle hunharca yemeyi... Evde tektim bu arada. Ses seda çıkmıyor, beni kontrol etmeye gelmiyorlardı. Az evvel yaşanan gürültüye de gelmemeleri evde olmadıklarını anlamak için yeterliydi. Rahat rahat takılıyor, karnımı doyuruyordum. Beni rahatsız eden, bir şeyler yapmamı söyleyen birileri yoktu. Kafam da sessizdi. Öyle çat kapı giren düşünceler yoktu şükür ki. Tavanın sonuna geldiğim de karnım da doymuştu. Öyle toplama işlerine girmeyip mutfaktan çıkarken kapının eşiğinden beni izlediğini görünce tepki vermedim. Arkadaş hayalet gibi davranmayı seviyordu belli ki. Koluna çarpıp mutfaktan çıktığım da hafif sendelediğini hissettim. Sonra peşimden gelmeye başladı. O kızla erkek ortada gözükmüyordu. Evde sadece onun ve benim olduğumu bilmek eskisi kadar tedirgin etmedi. Anormal duruma alışmam ne kadar değiştiğimin sadece küçük bir belirtisinden ibaretti. "Dışarı çıkıyoruz." Dedi kollarını göğsünde birleştirerek. Ona kısa bir bakış atıp göz devirdim. Yatağıma geçip rahat edici pozisyonda yatmıştım. Ayrıca bunu demesini beni denemek, kaçıp kaçmayacağımı öğrenmek için yaptığını düşünüyordum. "Farkında mısın bilmem ama sen insanları öldürdün. Ortada bir katliam var ve beni alıkoyuyorsun. Seri katil olduğunu bilmene ve beni bulmak için peşimizde onlarca polis varken dışarı çıkalım demen büyük salaklık! " Yüzünde mimik oynamadan elleri hâlâ göğüsünde beni izlemeye devam etti. Sonra sinsi ama güzel bir şekilde sırıttı. Başını arkaya doğru attı ve ardından bana baktı. Yüzü ansızın ciddiyete büründü ve korkutucu bir hal aldı. Yalan söylemek istemiyorum o an tükürüğümü nasıl yutacağımı unuttum. Öyle oynatıyordu ki beni parmağın da neye uğradığıma şaşırıyordum. "Ah! canım, sen polislerin peşinde olduğunu mu sanıyorsun? Cidden mi?" Kahkaha atmaya başladı yanıma geldi ve çenemi kavradı. Ani ruh değişimleri beni tepetaklak ederken polislerin peşimde olmayışı kahretmişti. İçimin yanışı gözlerime yansıdı. "Beni arıyorlar!" Diye bağırdım. Nefesim sıklaştı, gözyaşlarım gözlerimi yaktı ve diretmeye devam ettim. Arıyorlardı beni, peşimdeydiler ve belki de buradaydılar. "Seni aramıyorlar! Seni kimse aramıyor, yoksun sen. Adını bile anmıyorlar! Kimse de bulamaz seni, sok bunu aklına! " Parmağını şakağıma o kadar çok bastırdı ki gözlerine inanamaz şekilde baktım. "Seni benden almalarına izin mi veririm sanıyorsun? Öldürürüm... Onları da öldürürüm anlıyor musun?" Boğazında ki damarlar belirgenmiş,tükürürcesine bağırıyor beni sarsmaya devam ediyordu. O kızın söyledikleri hücum etti zihnime. 'Onun içinde kolay değil" Demişti. Yalandı. Buna hiç inanmamıştım ve o bunu yeterince kanıtlıyordu. Neden yapıyor diye de uzun uzun düşünmeye gerek yoktu. Bile isteye yapıyordu. Psikolojisinin de yerinde olmadı zaten belliydi. Onun için adam öldürmek sıradan bir rutin, bir çeşit yemek yemek gibi bir şeydi. Eli titremeyip, gözünü kırpmadan yaptığına göre bu onun normaliydi. Bunu normalleştirmenin, onu masumlaştırmanın ise hiçkimseye faydası yoktu. Ölen öldüğüyle, öldüren de öldürdüğü ile kalıyordu. Nasıl bir şeyin içine düştüm ben diye düşündüm. Beni öldürse bu kadar tepki vermezdim yada yaralasa ne bileyim bana bir şey yapsa gıkım çıkmazdı işte. Orada ölen insanlarla eşit olurdum o zaman belki veya babannemle. Seçemediğim gözleri geldi aklıma. Çok sevdiği gri, solmuş kabanının tüm vücudunu sarışı, o güzel dağınık saçları... O olsaydı şimdi, yaşasaydı bulurlardı beni. Herkes peşimi bırakırdı belki ama o bırakmazdı. İçeri giren kızla o sustu, ben düşüncelerime iyice gömüldüm. Endişeli bir şeyler söylediğini duyuyordum ama anlamıyordum. O, beni kaldırıp bir şeyler söyledi. Birkaç kez küfür savurup dolaptan bir şeyler almaya başladı. Bense ayakta dikiliyor onu izliyordum. Elinde ki valizi bırakmadan yanıma gelip kolumu tuttu. Dişlerini sıktığını görebiliyordum her ne olduysa onu çok sinirlendirmişti. "Orada öyle dikilme, gidiyoruz!" Diye sertçe konuştu. Beni yönlendirmeye çalışırken kâl gelmiş gibi dikiliyordum. Hareket etmiyor, sanki felç geçirmiş gibi duruyordum. O, daha çok sinirlendi ve bağırmaya başladı. Endişesi daha önceki gibi değildi. Sanki daha ateşli, daha hırslıydı. Bir şeyler ters gitmiş ki bunun oluşu onu mahvetmişti. "Ne oluyor?" Diye soru sorduğumu hatırlıyorum. Onu bu hale getiren şeyin ne olduğunu merak ediyordum. Gözlerime baktı. Durdu ve sonra "Bizi buldular." Dedi. Burnundan solumaya bir şeyler söylemeye başladı. Bense içten içe seviniyordum. Kurtuluyordum sonuçta ve bir an önce gelmelerini bekliyordum. Eğer bir kez daha yer değiştirirsek beni bulmalarının gecikeceğini biliyordum. Oyalayabildiğim kadar oyalamaya çalıştım. Ancak dışarıdan gelen yoğun korna sesi bana pek yardımcı olmuyordu. Kolumu tutmayı bırakmış bu sefer elimi tutmaya başlamıştı. Elimi sıkışını ve beni odadan çıkartmak için kolumu çekişlerini hâlâ hissedebiliyorum. Oyalamam işe yaramış gibi pencereleri saran polisler veya ajanlar nihayet gelebilmişti. Camları kırıp içeri girdiklerinde o kaçmaya çalıştı ancak başaramadı. Birkaç tanesini savurup dövüşmeye başladıklarında hâlâ dikiliyordum. En son bana doğrultulan silahın ve 'yere yat' komutundan sonra yere yatıp 'ben bir şey yapmadım' diye söylenmelerimi, onun kaçıp en son gözlerimin içine baka baka attığı bakışları, beni ayağa kaldırıp ellerimi arkadan birleştiren polisin söylediklerini duyamadan arabaya binip kaçtıklarını hatırlıyorum. Günün sonunda o kaçmıştı ama beni kaçıramamıştı. Seviniyor, içim içimi yiyordu ama bir yandan neden üzüldüğümü bilmeden üzülüyordum. Pembe gökyüzünün altında hafifçe esen rüzgarın tende bıraktığı yoğun hisle kurtarılmıştım ve içimden geçirdiğim tek şeyse bunun artık son olmasıydı. ⚰⚰⚰⚰⚰⚰⚰⚰⚰⚰⚰⚰⚰ karakter analizi ve iki karakterin (ben ve katil yani) gözlemlediğim kadarıyla ruhsal davranışları hakkında iki ayrı bölüm yazıcam. Bunu yapmamın nedeni de düşünerek uydurduğum bir kurgu olmaması. Daha önce de söyledim bu bir rüyadan alıntılanmış kısa kurgu ve fazlasıyla bölük pörçük. Bazı yerleri toparlamak da zorluk çekiyorum ve elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum. İki ayrı bölümden sonra fınal bölümü geliyor. Kısaca finale yaklaşıyoruz. Bir sonra ki bölümde ağırlık vereceğim yer rüyamda ki polisler yaşadığım sıkıntılar. (Aslımda FBI' ydılar.) Son olarak iki ayrı dark romance kurgusu yazmaya karar verdim. Birinin senaryosu ve alt yapısı hazır sayılır. Klasik bir dark romance kurgusunun yanında aile kurgusu ile Birleşik olacak. Ufak ufak yazmaya ve taslaklar oluşturmaya başlayacağım. Diğer dark romance kurgusu ise farklı olacak. Vermek istediğim bazı toplumsal mesajlar var ve bunun için de kurgunun alt yapısının sağlam olması gerekiyor. Haliyle iyi bir alt yapı oluşturabilmek için iyi düşünmem, kurgulamam lazım o yüzden buna yıllar sonra kaleme almayı düşünüyorum. şimdilik bu kadar. Kendinize iyi bakın, sağlikla kalın:) |
0% |