Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Yalanlar Ve Yalancılar

@lunasenpai25

Merhabalar👋 ben Lunasenpai namı diğer Nur. nasılsınız bakalaım ben bok gibiyim üniversite seçimleri falan filan derken biraz fazla sitreslendim.


Bu arada Cuma günü abim askerden gelecek o yüzden mutluyum (Yalan iki gündür ağlıyorum başmın belası gelecek diye.)


Sevgili okuyucularım Wattpad erişim yasağı getirdiğinden beri kaç gün geçti hesaplamadım ama kaldırsınnnnnnnn......


Burada ikinci bölümü yayınlıyorum ama aslında Wattpad 13 bölümü yayaınlamam gerekiyor 😢 hiç bir türlü hesabma giriş yapamaıyorum. 😭


her neyse sizi seviyorum Benim Lotus Çiçeklerim öptüm.🌸 😘



2. BÖLÜM.

Yalanlar ve Yalancılar.

 

“Sevilmek istemek suç mu? Acı çekmem insanların bu kadar mı hoşuna gidiyordu? Sevmek istiyordum sevilmek istiyordum ama imkansızdı.”

BEN CANAVARDIM.”

 

Söylenen yalanların hadi hesabı yok artık, yalanlar ve yalancılar bir arada.


Ölüm ile burun buruna geldim birçok kez, hayatımı mahveden asıl olay hiç biri, neden benim güzel bir çocukluğum yok neden bendim ölmek istediğim anda ölemiyorum bile.


Karanlıktı karanlık bir boşluktayım, canım acıyor hem de çok acıyor, karanlık ruhum gibi sanki beni içine çekiyor. Çektikçe daha çok çekiyor ve ben bu karanlıktan asla kurtulamıyorum, her saniye beni daha çok içine çekiyordu.


Yüzlerim kana bulanmıştı ve ben o kanlı yüzlerin arasında kayboldum, pişman değildim ama tekrar olsa tekrar yapardım çünkü ben bir katildim.


Ben böyle öğrendirdim gücün yetiyorsa öldür, gücün yetmiyorsa öl ama asla kaçma. Ölmek çok kolay ama yaşamak çok zor hayat sizi süründürür, hayatım benim ve kimse buna karışamaz.


Düzelmeyecek şeyler için dua etmek çok anlamsızdı, ben katil olmayı çeçtim ben öldürmeyi seçtim ben buyum ben insanları öldüren bir seri katilim.


Ben kahraman değildim. Ben kendimi asla kötü insanları öldürüyorum diye avutmadım, ben hep kötü olandım sevenim olduğu kadar sevmeyenimde var. Beni öldürmek isteyen, derimi yüzmek isteyen, bana işkence etmek isteyen, binlerce milyonlarca insan vardır.



Canım benim için asla değerli olmadı, yaşamam için tek sebebim vardı. Tek bir sebep ve o sebep şu anda nerde olduğun bilmediğim bir yerde.


Karanlık boşluk bedenimi sarıyordu yavaş yavaş beni içine çekiyordu, bedenim dayansa bile artık ruhum dayanamıyordu ve çürümeye başlamıştı bu karanlık benim ürümüş ruhumum bir parçası ve ben bu ruh yüzünde ölüyorum.


Ruhum çürümüştü benim, bedenim batıyordu ruhuma dayanamıyordu artık ruhum, kalbim çürüdükçe bedenim daha çok batıyordu karanlığa.


Mahvolmuş bir beden ve mahvolmuş bir ruh. Ben yıllar önce ölmüştüm bedenim yaşasa ne değişiyordu, ruhum öldükten sona kalbim taş olduktan sonra doğru dürüst gülemiyorum bile, en son kaç yaşımda gülmüştüm?


Hatıralarım çok bulanık ve bir o kadar derin, hatıralarım bir bataklıktı.


Çocukluğum bir bataklıktı ve o küçük çocuk o bataklıktan asla kurtulamadı ve asla geri dönemedi, çocukluğum o bataklıkta yok oldu. Hiç kimse bir şey yapmadı, kimse beni kurtarmadı ve ben battım.


Yardım etmedi kimde bana, kimse bana bu yanlış yapma demedi ben kendi kendimi yetiştirdim ne bir annem var ne de bir babam benim için ikisi de öldü.


Karanlık boşluk beni içine çekiyordu ve ben artık dayanamıyordum yapamıyorum canım acıyor hem de çok canım acıyordu.


Ölümün sesini duydum, fısıldadı kulağıma ölümün sesiz sesi. Karanlık bir boşluktu tıpkı ruhum gibi çürümüş bir ruhum vardı benim, bedenim suda boğuldu ruhum ise kan ve karanlıkta benim ruhum yıllar önce boğuldu.


Boşluk içim bom boş her zamanki gibi ama şimdi daha boş hissediyorum garipti vücudum boştu.


Kalbim ağrıyor, sanki bıçak saplanmış gibi canım yanıyor ama neden bilmiyorum çok canım acıyor. Kalbim işkence görüyordu acı çekiyorum.


Bir günde milyonlar hatta milyarlarca insan ölüyor, benim ölümüm bir hiç üzülen insan sayısı sıfır belki babam biraz üzülür ama buda imkansızdı çünkü benim babam benden nefret ediyordu.


Çürümüş ruhum, bedenimi çürüttü kalbimi çürüttü içim parçalandı acı çektim, ama ben acıya alışıktım ama en kötüsü kimsenin bana el uzatmaması, bana yardım etmemesi. Acıyor, en çokta ihanet can yakıyordu, yaşadığım her şeyden çok babamın bana güvenmemesi canımı yakıyor. Ne yaparsam yapayım asla beni sevmeyecek, asla bana güvenmeyecek.


Kalbimi çok acı çekiyor ama olsun ben alışığım acı çekmeye, ben alışığım her şeye.


Duygusuz bir canavar yaratılar benden, umarım şimdi mutlulardır çünkü bu canavar ölüyor umarım mutlu olurlar çünkü ben mutluyum ilk defa mutluydum, sonunda acılarım son bulacaktı.


Umarım mutlusundur…

BABA…


Sırtımda bir el hissetim büyük ve geniş, uzun ince parmaklar nefesini hissetim kokusunu hissetim hafif sigaraya karışmış alkol ve şekerleme kokusu vardı.


Tatlı bir koku, hatta yumuşak ve ferah, ayak sesleri duydum kapı açıldı ve içeri birisi girdi, yanıma birisi geldi sağ yanımda durdu, elini ya da kimin eli ise yavaşça sırtımdan çekti. Kim olduğunu bilmek istiyorum.


“Hala uyanmadı mı?” tanıdık ses çok tanıdıktı.

“Hayır.” Dedi soldan gelen ses.

“Eğer o uyanmasa, ne olacak bize?” dedi sağdan gelen ses

“Bilmiyorum.” Dedi baskın bir ses ile soldan gelen ses.

“Onsuz hepimiz bir hiçiz.” Dedi sağdan gelen ses gülümsedim dudaklarımda hafif bir tebessüm oluştu, bensiz daha güçlüler aslında ama farkında değillerdi.


“Daha ölmedim.” Sonunda konuştum gözlerimi yavaşça araladım, herkes bana bakıyordu.


“Dedim ben ama Tilki dokuz canlıdır diye, demedi mi lan ben he, bana içki borcun var Yiğit.” Dedi Pamir gözlerim Yiğit ti buldu odada üç kişi vardı Yiğit, Pamir ve Timur.


“Ne dedin sen az önce?” hepsi bir birlerine baktı Pamir ise bana doğru yaklaştı.


“Tilki, sanırım bunadın sen.” Dedi herkes Pamir’e döndü gözler Pamir ve bendeydi.


“Öyle mi?” dedim Pamir kendime çektim yüzünde çilleri vardı her tarafında bunu ilk defa fark ediyordum normalde yüzünde çil yoktu, ya da ben dikkat etmedim kıvırcık saçları kahverengi gözleri saçlarının uçları beyazdı.


“Tilki yemin ederim ben başlatmadım.” Dedi ellerini havaya kaldırdı ve geri çekildi.


“Timur neler oluyor dökül bakalım.” Dedim Timur Pamir’e ve Yiğit’e baktı sonrada bana döndü.


Ela gözleri vardı, ilk defa insanları bu kadar yakından izliyordum. Ela gözleri vardı ve ben buna hiç dikkat etmedim, ama nedense şimdi dikkat ediyorum. Sarı saçları ve ela gözleri onu çok iyi gösteriyordu.


“Şimdi, şöyle oldu…” Yiğit’e baktı ve konuşmaya devam etti “Şöyle ki herkes, bazı kişiler hariç senin öleceğine bahis girdi, bazı kişilerde ölmeyeceksin diye bahis yaptı, ortaya tam tamına 1 milyon TL ortaya koyuldu.” Dedi Yiğit başını önüne eğdi “Bunlardan yedi yüz elli bini sen… öleceksin diğer geri kalan ölmeyeceksin diye bahis yapıldı.” Dedi benim üzerimde bahis oynamışlardı yataktan doğruldum ve Timur’a baktım o ise başın öne eğmişti gülümsedim ölmem gerekiyordu.


“Parayı bana getir.” Yataktan kalktım ve kolumda serum vardı ve bende serumu sert bir şekilde çektim yere attım Timur direkt olarak beni tutu başım döndü kaburgalarım ağrıdı.


“Kaburganda üç kırık var, kolun ve bacağında çatlaklar, boynunda…” devam etmesine izin vermeden odadan çıktım ama ayağım çok acıyordu, bu acı bir hiçti.


Merdivenlere doğru ilerledim üzerimde hastaların giydiği şeyden vardı, birisi kolum girdi ve beni belimden tutu, Timur.


Ne ben bir şey söyledim, nede o konuştu. Sesi bir şekilde aşağı yemekhaneye indik, Pamir ve Yiğit herkes burada toplanmıştı beni gören herkes aynanda ayağa kalktı ve ağızlarda tek cümle oldu “GEÇMİŞ OLSUN!” dediler herkes tek bir ağızdan, etrafa bakındım birini aradı gözlerim ama yoktu, Cihangir bana doru yaklaştı.


Gözlerim hala etrafı arıyordu, kimi aradığımı bende bilmiyordum “Nasıl beni bu kadar hızlı buldunuz?” dedim Timur baktım o ise diğer kişilere baktı.


“Birisi güvenlik sistemine sızdı ve konum attı, sonrada seni kaza yaptığını anladık ve seni bulduk.” Dedi yalan değildi ama benim kaza yaptığımı nasıl anlamışlardı.


“Pamir, ne bok yiyorsun sen?” dedi Yiğit, Pamir göz devirdi üzerinde hello kittyli pembe bir üst vardı ve ben bunu fark etmedim büyük ihtimal üzerini değiştirdi çünkü az önce üzerinde renkli LGBT olan bir üst vardı.


“Otuz bir çekiyorum, gel birlikte çekelim.” Dedi Pamir, gülümsedim Pamir bana yaklaştı ve elindeki kutuyu uzattı “Şey… Küçük bir hediye ama iyi ki uyandın, çok korkutun herkesi.” Dedi elindeki kutuda içine geçmiş birisi ters birisi düz iki C vardı CC bunun anlamı Chanel.


“Teşekkür ederim.” Dedim ve kutuyu aldım içini açtım elmastan yapılmış kolye çok güzeldi içinden çıkarmadım kıyamadım ve kutuyu kapattım.


“Yiğit ve Cihangir ikiniz bana telefon alın.” Dedim Yiğit onayladı tam gideceklerdi ben kolundan tutum Cihangir’in “Önce cüzdanı almam gerek.” Dedim cüzdanım büyük ihtimalle Nimet ablada “Timur bir şey soracağım, arabadan kurtuldunuz demi?” dedim başı ile onay verdi.


“Tüm eşyalarını aldık sana dair kimse kanıt bulamaz.” Dedi başım le onayladım.

“Nimet abla nerde?” dedim demem ve Nimet ablanın içerden çıkması bir oldu bana doğru koştu ve sarıldı.


“Tilki kızım benim,” ağlamaya başladı kollarımı onun beline doladım benden kısaydı ben 1.75 o ise 1.57 boynuma dek geliyordu benden kısa birisiydi ama tatlı, koluma sert bir çimdik attı “Seni pisik kız, ne diye hız yapıyorsun sen!” dedi geri çekildim ve kolumu okşadım çok acıyordu.


“Nimet Sultan benim bir suçum yok valla arabanın fren sistemi patlamış ben napıyım.” Dedim Nimet sultan bana kırgın gözler ile baktı o baktı ben kırıldım diyemedim ki beni öldürmek isteyen insanlar var onlardan birisi kesti.


“Cüzdanın.” Dedi ve bana cüzdanımı uzattı Nimet ablam canımdı, benim canımdan daha değeri birisi ama zayıflığım değildi, kimse değildi, benim zayıflığım yoktu.


Cüzdanın içinden siyah kartı çıkardım, herkes şok içinde bana bakıyordu “Çüşşş!” dedi Pamir, umursamadan kartı Yiğit’e verdim “Amına koyayım kızın limitsiz kartı var.” Dedi güldüm evet zengindim bu bir sır değildi.


“O kadar silahı nasıl alıyorum sanıyorsun sen?” dedim alay eden bir tonda Pamir bana sarıldı.


“Suger mommy benim!” dedi ve yanağıma sulu bir öpücük bıraktı, ne yaptığını anladığı an kaçmaya çalıştı. Pamir’i kendime doğru çektim yutkundu bende Pamir’in yanağına sulu bir öpücük baktım “Tilkiiiiii!!!!!” diye bağırdı ama kimse yardım etmedi geri çekildim.


“Ne oldu Pamir bey?” dedim gülerek herkes şok içinde bana bakıyordu bir anda Yiğit bağırdı.

“Doktor çağırın hemen!” birkaç kişi koşmaya başladı ilk defa böyle bir şey yaptım ve herkes şok oldu.


“Sorun yok! Sadece Pamir anlasın diye yaptım.” Dedim yalan değildi ama ya gerçekten kazadan sonra değiştiysem ne olacaktı.


Hayır, ben aynı duygusuz kızım. Yiğit ve Cihangir ters bir bakış attım ikisi anladı ve askeri bir selam verip yemekhaneden çıktılar, ben ise gaip bir şekilden aç değildim.


“Odama çıkıyorum.” Dedim ve odama doğru yola koyuldum kaburgalarım sızlıyordu ama o kadarda değildi.


☠☠☠


Odamın kapısını açtım ve şok oldum içerisi her yerde papatya, sarı güller varı oda beyaz ve sarın karışımı olmuştu her yer papatya ve gül dolu içeri adım attım ve kapıyı kapattım.


Masaya doğru yürüdüm açık kırmızı renkte Lotus vardı ve üzerinde se mektup.


Kim bu devirde mektup yazardı ki, hangi aptal devir olmuş 2023 arkadaş hala mektup yazıyordu.


𝐵𝑒𝓃𝒾𝓂 𝐿𝑜𝓉𝓊𝓈 𝒞̧𝒾𝒸̧𝑒𝑔̆𝒾𝓂𝑒.


𝒦𝑜𝓇𝓀𝓊 𝒾𝓃𝓈𝒶𝓃𝓁𝒶𝓇ı 𝒹𝒶𝒽𝒶 𝒸̧𝑜𝓀 𝑔𝓊̈𝒸̧𝓁𝑒𝓃𝒹𝒾𝓇𝒾𝓇 𝒹𝑒𝓇𝓁𝑒𝓇. 𝒩𝑒𝒹𝑒𝓃 𝒷𝓊 𝓀𝒶𝒹𝒶𝓇 𝓀𝑜̈𝓉𝓊̈ 𝒷𝒾𝓇 𝒹𝓊𝓎𝑔𝓊 𝒾𝓃𝓈𝒶𝓃𝓁𝒶𝓇ı 𝒹𝒶𝒽𝒶 𝒸̧𝑜𝓀 𝑔𝓊̈𝒸̧𝓁𝑒𝓃𝒹𝒾𝓇𝒾𝓇 𝒶𝓃𝓁𝒶𝓂𝒶𝓏𝒹ı𝓂, 𝓀𝓊̈𝒸̧𝓊̈𝓀𝓉𝓊̈𝓂 𝓀𝑜𝓇𝓀𝓊 𝓃𝑒𝒹𝒾𝓇 𝒷𝒾𝓁𝓂𝑒𝓏𝒹𝒾𝓂, 𝓎𝒶𝓅𝒶𝓂𝒶𝓏𝒹ı𝓂 𝓀𝑜𝓇𝓀𝓂𝒶𝓏𝒹ı𝓂 𝒷𝑒𝓃 𝓏𝒶𝓉𝑒𝓃 𝑔𝓊̈𝒸̧𝓁𝓊̈𝓎𝒹𝓊̈𝓂.


𝒯𝒶 𝓀𝒾 𝓈𝑒𝓃𝒾 𝓉𝒶𝓃ı𝓎𝒶𝓈ı𝓎𝒶 𝓀𝒶𝒹𝒶𝓇 𝓀𝒶𝓁𝒷𝒾𝓂𝑒 𝓈𝒶𝓅𝓁𝒶𝓃𝒶𝓃 𝒽𝒶𝓃𝒸̧𝑒𝓇𝒾 𝒽𝒾𝓈𝓈𝑒𝓉𝒾𝓂 𝒾𝓁𝓀 𝒹𝑒𝒻𝒶 𝒽𝒾𝓈𝓈𝑒𝓉𝒾𝓂 𝒷𝑒𝓃 𝒷𝓊 𝒹𝓊𝓎𝑔𝓊𝓁𝒶𝓇ı. 𝒮𝑒𝓃𝒾𝓃 𝓈𝒶𝓎𝑒𝓃𝒹𝑒…


𝒦𝑜𝓇𝓀𝓂𝒶𝓀 𝒸̧𝑜𝓀 𝒹𝑜𝑔̆𝒶𝓁 𝒷𝒾𝓇 𝓉𝑒𝓅𝓀𝒾 𝒶𝓂𝒶 𝒷𝒾𝓁𝒾𝓎𝑜𝓇 𝓂𝓊𝓈𝓊𝓃 𝒷𝑒𝓃 𝒽𝒾𝒸̧𝒷𝒾𝓇 𝓏𝒶𝓂𝒶𝓃 𝓀𝑜𝓇𝓀𝓂𝒶𝒹ı𝓂 𝑜 𝒹𝓊𝓎𝑔𝓊𝓎𝓊 𝒽𝒾𝒸̧𝒷𝒾𝓇 𝓏𝒶𝓂𝒶𝓃 𝓉𝒶𝓉𝓂𝒶𝒹ı𝓂.


𝒦𝒶𝓁𝒷𝒾𝓃𝒾𝓃 𝒽ı𝓏𝓁ı 𝒸̧𝒶𝓅𝓂𝒶𝓈ı 𝓋𝑒 𝓉𝑒𝓇𝓁𝑒𝓂𝑒𝓂 𝒽𝒶𝓎𝒶𝓉ı𝓂𝒹𝒶 𝒾𝓁𝓀 𝒹𝑒𝒻𝒶 𝒷𝑜̈𝓎𝓁𝑒 𝓀𝑜̈𝓉𝓊̈ 𝒷𝒾𝓇 𝒹𝓊𝓎𝑔𝓊 𝓎𝒶𝓈̧𝒶𝒹ı𝓂 𝓃𝑒𝒹𝑒𝓃 𝑜𝓁𝒹𝓊𝑔̆𝓊𝓃𝓊 𝒷𝑒𝓃 𝒷𝒾𝓁𝑒 𝒾𝓁𝓀 𝒷𝒶𝓈̧𝓉𝒶 𝒶𝓃𝓁𝒶𝓂𝒶𝒹ı𝓂.


𝒯𝑒𝓀 𝒷𝓊𝒹𝒶 𝒹𝑒𝑔̆𝒾𝓁𝒹𝒾 𝓀𝒶𝓎𝒷𝑒𝓉𝓂𝑒 𝓀𝑜𝓇𝓀𝓊𝓈𝓊, 𝓈𝒶𝒽𝒾𝓅 𝑜𝓁𝓂𝒶 𝒾𝓈𝓉𝑒𝑔̆𝒾, 𝓀𝑒𝓃𝒹𝒾𝓃𝒹𝑒 𝑜𝓁𝓂𝒶𝓎𝒶𝓃𝒶 𝒾𝓈𝓉𝑒𝓀 𝓋𝑒 𝑜̈𝓏𝓁𝑒𝓂 𝒹𝓊𝓎𝓂𝒶 𝒷𝓊𝓃𝓁𝒶𝓇ı 𝒽𝒾𝓈𝓈𝑒𝓉𝒾𝓂 𝒾𝓁𝓀 𝒹𝑒𝒻𝒶 𝒷𝒾𝓇𝒾𝓃𝒾 𝓎𝒶𝓃ı𝓂𝒹𝒶 𝒾𝓈𝓉𝑒𝒹𝒾𝓂. 𝒦ı𝓈𝓀𝒶𝓃𝒹ı𝓂 𝓈𝒶𝓃𝒶 𝒷𝒶𝓀𝒶𝓃 𝒽𝑒𝓇𝓀𝑒𝓈𝒾 𝑜̈𝓁𝒹𝓊̈𝓇𝓂𝑒𝓀 𝒾𝓈𝓉𝑒𝒹𝒾𝓂 𝓀𝒶𝓁𝒷𝒾𝓂𝒾𝓃 𝒶𝒸ı𝒹ı𝑔̆ı𝓃ı 𝒽𝒾𝓈𝓈𝑒𝓉𝓉𝒾𝓂 𝒷𝓊 𝒹𝓊𝓎𝑔𝓊 𝒸̧𝑜𝓀 𝒷𝑜𝓀𝓉𝒶𝓃𝒹ı.


𝐵𝓊̈𝓉𝓊̈𝓃 𝒽𝒶𝓎𝒶𝓉ı𝓂 𝒶𝓁𝓉𝓊̈𝓈𝓉 𝑒𝓉𝓉𝒾𝓃. 𝒩𝑒𝒹𝑒𝓃 𝒷𝑒𝓃 𝓈𝒶𝓃𝒶 𝒷𝓊 𝓀𝒶𝒹𝒶𝓇 𝒷𝒶𝑔̆𝓁𝒶𝓃𝒹ı𝓂 𝑜 𝓊𝒸̧𝓊𝓇𝓊𝓂𝒹𝒶𝓃 𝒹𝓊̈𝓈̧𝑒𝓇𝓀𝑒𝓃 𝓃𝑒 𝒽𝒾𝓈𝓈𝑒𝓉𝒾𝓂 𝒷𝒾𝓁𝒾𝓎𝑜𝓇 𝓂𝓊𝓈𝓊𝓃, 𝒷𝑒𝓃 𝓈𝑜̈𝓎𝓁𝓊̈𝓎𝑜𝓇𝓊𝓂. 𝒦𝒶𝓁𝒷𝒾𝓂𝒾𝓃 𝒹𝓊𝓇𝒹𝓊𝑔̆𝓊𝓃𝓊 𝒽𝒾𝓈𝓈𝑒𝓉𝒾𝓂, 𝑒𝓁𝓁𝑒𝓇𝒾𝓂𝒾𝓃 𝓉𝒾𝓉𝓇𝑒𝒹𝒾𝑔̆𝒾𝓃𝒾, 𝓀𝒶𝓁𝒷𝒾𝓂𝑒 𝓈𝒶𝓅𝓁𝒶𝓃𝒶𝓃 𝒷ı𝒸̧𝒶𝓀𝓁𝒶𝓇 𝓋𝑒 𝑜̈𝓁𝓂𝑒 𝒾𝓈𝓉𝑒𝑔̆𝒾.


𝒦𝒶𝓁𝒷𝒾𝓂𝒹𝑒 𝒷𝒾𝓇 𝒷𝑜𝓈̧𝓁𝓊𝓀 𝑜𝓁𝓊𝓈̧𝓉𝓊, 𝑜̈𝓁𝓂𝓊̈𝓈̧𝓉𝓊̈𝓂 𝒷𝑒𝒹𝑒𝓃𝒾𝓂 𝓎𝒶𝓈̧ı𝓎𝑜𝓇𝒹𝓊 𝒶𝓂𝒶 𝒷𝑒𝓃 𝑜̈𝓁𝓂𝓊̈𝓈̧𝓉𝓊̈𝓂. 𝒮𝑒𝓃 𝑜̈𝓁𝒹𝓊̈𝑔̆𝓊̈𝓃 𝒶𝓃 𝒷𝑒𝓃𝒾𝓂 𝓀𝒶𝓁𝒷𝒾𝓂 𝒶𝓉𝓂𝒶𝓎ı 𝓀𝑒𝓈𝓉𝒾, 𝓀𝒶𝓁𝒷𝒾𝓂 𝒹𝓊𝓇𝒹𝓊, 𝓎𝒶𝓈̧𝒶𝓂𝒶𝓃ı𝓃 𝒷𝒾𝓇 𝒶𝓃𝓁𝒶𝓂ı 𝓀𝒶𝓁𝓂𝒶𝒹ı.


𝒞̧𝑜𝓀 𝓀𝑜𝓇𝓀𝓊𝓎𝑜𝓇𝓊𝓂 𝓈𝑒𝓃𝒾 𝓀𝒶𝓎𝒷𝑒𝓉𝓂𝑒𝓀𝓉𝑒𝓃, 𝓈𝑒𝓃 𝑜̈𝓁𝓊̈𝓇𝓈𝑒𝓃 𝒷𝑒𝓃𝒾𝓂 𝓎𝒶𝓈̧𝒶𝓂𝒶𝓂ı𝓃 𝒷𝒾𝓇 𝒶𝓃𝓁𝒶𝓂 𝓀𝒶𝓁𝓂𝒶𝓏 𝐵𝑒𝓃𝒾𝓂 𝐿𝑜𝓉𝓊𝓈 𝒞̧𝒾𝒸̧𝑒𝑔̆𝒾𝓂.


𝐵𝓊 𝓂𝑒𝓀𝓉𝓊𝒷𝓊 𝓊𝓂𝒶𝓇ı𝓂 𝑜𝓀𝓊𝓎𝑜𝓇𝓈𝓊𝓃 𝒾𝓀𝒾 𝒽𝒶𝒻𝓉𝒶 𝓊̈𝒸̧ 𝑔𝓊̈𝓃 𝓉𝒶𝓂 𝓎𝒾𝓇𝓂𝒾 𝒹𝑜̈𝓇𝓉 𝓈𝒶𝒶𝓉 𝓈̧𝓊 𝒶𝓃 𝓈𝒶𝒶𝓉 00.00 𝓋𝑒 𝒷𝑒𝓃 𝓈𝒶𝓃𝒶 𝓂𝑒𝓀𝓉𝓊𝓅 𝓎𝒶𝓏ı𝓎𝑜𝓇𝓊𝓂.


𝐸𝑔̆𝑒𝓇 𝓈𝒶𝒶𝓉 𝓉𝒶𝓂 𝑜𝓃 𝒾𝓀𝒾𝒹𝑒 𝒹𝒾𝓁𝑒𝓀 𝓉𝓊𝓉𝒶𝓇𝓈𝒶𝓃 𝑔𝑒𝓇𝒸̧𝑒𝓀 𝑜𝓁𝓊𝓇𝓂𝓊𝓈̧ 𝒹𝑒𝓇𝓁𝑒𝓇, 𝒷𝑒𝓃𝒾𝓂 𝓉𝑒𝓀 𝒷𝒾𝓇 𝒹𝒾𝓁𝑒𝑔̆𝒾𝓂 𝓋𝒶𝓇 𝓈𝑒𝓃𝒾𝓃 𝓈𝒶𝑔̆𝓁ı𝑔̆ı𝓃𝒶 𝓀𝒶𝓋𝓊𝓈̧𝓂𝒶𝓃 𝓋𝑒 𝓈𝑒𝓃𝒾𝓃 𝓂𝓊𝓉𝓁𝓊 𝑜𝓁𝓂𝒶𝓃 𝑔𝓊̈𝓁𝓂𝑒𝓃.


𝒢𝓊̈𝓁𝓊̈𝓈̧𝓊̈𝓃 𝒶𝓎ı 𝒶𝓃𝒹ı𝓇ı𝓎𝑜𝓇, 𝓈𝑒𝓃 𝒶𝓎 𝓀𝒶𝒹𝒶𝓇 𝓅𝒶𝓇𝓁𝒶𝓀𝓈ı𝓃 𝓋𝑒 𝒷𝒾𝓇 𝑜 𝓀𝒶𝒹𝒶𝓇𝒹𝒶 𝒶𝓈𝒾𝓁, 𝒷𝑜𝓈̧𝓊𝓃𝒶 𝒹𝑒𝓂𝑒𝓂𝒾𝓈̧𝓁𝑒𝓇 𝓈𝒶𝓃𝒶 𝑀𝒶𝒽𝓅𝑒𝓇𝒾 𝒹𝒾𝓎𝑒. 𝒮𝑒𝓃 𝒾𝓃𝓈𝒶𝓃ı 𝓀𝑒𝓃𝒹𝒾𝓃𝑒 𝒸̧𝑒𝓀𝒾𝓎𝑜𝓇𝓈𝓊𝓃, 𝓈𝒶𝓃𝓀𝒾 𝒷𝒾𝓇 𝓊𝓎𝓊𝓈̧𝓉𝓊𝓇𝓊𝒸𝓊 𝑔𝒾𝒷𝒾 𝓈𝑒𝓃𝒾 𝒶𝓁𝒶𝓃 𝒹𝒶𝒽𝒶 𝒸̧𝑜𝓀 𝒾𝓈𝓉𝒾𝓎𝑜𝓇.


𝒵𝒶𝓇𝒶𝓇𝓁ı 𝒶𝓂𝒶 𝒷𝒾𝓇 𝑜 𝓀𝒶𝒹𝒶𝓇𝒹𝒶 𝑔𝓊̈𝓏𝑒𝓁𝒹𝒾𝓃, 𝓈𝑒𝓃 𝓉𝒶𝓂 𝒷𝒾𝓇 𝓊𝓎𝓊𝓈̧𝓉𝓊𝓇𝓊𝒸𝓊𝓈𝓊𝓃 𝓋𝑒 𝒷𝑒𝓃 𝒷𝓊 𝓊𝓎𝓊𝓈̧𝓉𝓊𝓇𝓊𝒸𝓊𝓎𝓊 𝒷𝑒𝓃𝒹𝑒𝓃 𝒷𝒶𝓈̧𝓀𝒶𝓈ı 𝓉𝒶𝓉𝓂𝒶𝓈ı𝓃, 𝒷𝑒𝓃𝒹𝑒𝓃 𝒷𝒶𝓈̧𝓀𝒶 𝒷𝒾𝓇𝒾𝓈𝒾𝓃𝒾𝓃 𝑜𝓁𝓂𝒶𝓈ı𝓃, 𝓈𝒶𝒹𝑒𝒸𝑒 𝒷𝑒𝓃𝒾𝓂 𝑜𝓁𝓈𝒶𝓃 𝑜𝓁𝓂𝒶𝓏 𝓂ı?


𝒩𝑒𝒹𝑒𝓃 𝒷𝓊 𝓀𝒶𝒹𝒶𝓇 𝑔𝓊̈𝓏𝑒𝓁𝓈𝒾𝓃, 𝒷𝒾𝓁𝒾𝓎𝑜𝓇 𝓂𝓊𝓈𝓊𝓃 𝓈𝑒𝓃𝒾𝓃 𝓀𝓊̈𝒸̧𝓊̈𝓀𝓁𝓊̈𝓀 𝓇𝑒𝓈𝒾𝓂 𝒷𝓊𝓁𝒹𝓊𝓂 𝓊𝓏𝓊𝓃 𝓈𝒶𝒸̧𝓁𝒶𝓇 𝓊𝓏𝒶𝓎ı 𝒶𝓃𝒹ı𝓇𝒶𝓃 𝑔𝑜̈𝓏𝓁𝑒𝓇𝒾𝓃 𝒶𝓎ı 𝒶𝓃ı𝓂𝓈𝒶𝓉𝒶𝓃 𝑔𝓊̈𝓁𝓊̈𝓈̧𝓊̈𝓃, 𝒹𝑒𝑔̆𝒾𝓈̧𝑒𝓃 𝒽𝒾𝒸̧ 𝒷𝒾𝓇 𝓈̧𝑒𝓎 𝓎𝑜𝓀 𝓈𝒶𝒹𝑒𝒸𝑒 𝓈𝒶𝒸̧𝓁𝒶𝓇ı𝓃 𝓋𝑒...


𝒜𝓎 𝑔𝒾𝒷𝒾 𝑜𝓁𝒶𝓃 𝑔𝓊̈𝓁𝓊̈𝓈̧𝓊̈𝓃, 𝓃𝑒 𝑜𝓁𝒹𝓊 𝒹𝒶 𝑔𝓊̈𝓁𝓊̈𝓈̧𝓊̈𝓃 𝓈𝑜𝓁𝒹𝓊? 𝒩𝑒 𝑜𝓁𝒹𝓊 𝒹𝒶 𝓊𝓏𝒶𝓎ı 𝒶𝓃𝒹ı𝓇𝒶𝓃 𝑔𝑜̈𝓏𝓁𝑒𝓇𝒾𝓃 𝓈𝑜𝓁𝒹𝓊? 𝒦𝒾𝓂 𝓀ı𝓇𝒹ı 𝓈𝑒𝓃𝒾? 𝒦𝒾𝓂 𝑜̈𝓁𝒹𝓊̈𝓇𝒹𝓊̈ 𝓈𝑒𝓃𝒾? 𝒦𝒾𝓂 𝓅𝒶𝓇𝒸̧𝒶𝓁𝒶𝓇𝒶 𝒶𝓎ı𝓇𝒹ı 𝑜 𝓂𝒾𝓃𝒾𝓀 𝓀𝒶𝓁𝒷𝒾𝓃𝒾?


𝒞𝒶𝓃ı𝓃 𝒶𝒸ı𝓎𝑜𝓇 𝓂𝓊? 𝐵𝑒𝓃𝒾𝓂 𝒶𝒸ı𝓎𝑜𝓇 𝓈𝑒𝓃𝒾 𝑜̈𝓎𝓁𝑒 𝑔𝑜̈𝓇𝒹𝓊̈𝑔̆𝓊̈𝓂 𝒶𝓃𝒹𝒶 𝒾𝒸̧𝒾𝓂 𝓅𝒶𝓇𝒸̧𝒶𝓁𝒶𝓃𝒹ı.


𝒩𝑒𝓁𝑒𝓇 𝑜𝓁𝓊𝓎𝑜𝓇 𝒷𝒶𝓃𝒶 𝒷𝒾𝓁𝓂𝒾𝓎𝑜𝓇𝓊𝓂. 𝒦𝒾𝓂 𝑜̈𝓁𝒹𝓊̈𝓇𝒹𝓊̈ 𝓈𝑒𝓃𝒾? 𝐼̇𝓁𝓀𝑜𝓀𝓊𝓁 𝒻𝑜𝓉𝑜𝑔̆𝓇𝒶𝒻ı𝓃ı 𝑔𝑜̈𝓇𝒹𝓊̈𝓂 𝒸̧𝑜𝓀 𝓉𝒶𝓉𝓁ı𝓈ı𝓃, 𝑔𝑜̈𝓏𝓁𝑒𝓇𝒾𝓃𝒾𝓃 𝒾𝒸̧𝒾 𝓅𝒶𝓇𝓁ı𝓎𝑜𝓇𝒹𝓊 𝑜 𝓀𝒶𝒹𝒶𝓇 𝑔𝓊̈𝓏𝑒𝓁𝓈𝒾𝓃 𝓀𝒾.


𝐼̇𝓁𝓀 𝒹𝑒𝒻𝒶 𝓀𝑒𝓃𝒹𝒾𝓂𝒾 𝓀𝒶𝓅𝓉ı𝓇𝒹ı𝓂, 𝒾𝓁𝓀 𝒹𝑒𝒻𝒶 𝒷𝒾𝓇 𝓀𝒶𝒹ı𝓃 𝒷𝑒𝓃𝒾 𝒷𝓊 𝓀𝒶𝒹𝒶𝓇 𝑒𝓉𝓀𝒾𝓁𝑒𝒹𝒾. 𝒦𝑜𝓀𝓊𝓃, 𝒷𝑒𝒹𝑒𝓃𝒾𝓃, 𝒹𝓊𝒹𝒶𝓀𝓁𝒶𝓇ı𝓃 𝓋𝑒 𝓊𝓏𝒶𝓎ı 𝒶𝓃𝒹ı𝓇𝒶𝓃 𝑔𝑜̈𝓏𝓁𝑒𝓇𝒾𝓃 𝒽𝑒𝓇 𝒹𝒶𝓀𝒾𝓀𝒶 𝒽𝑒𝓇 𝓈𝒶𝓃𝒾𝓎𝑒 𝓈𝑒𝓃𝒾 𝒹𝓊̈𝓈̧𝓊̈𝓃𝒹𝓊̈𝓂.


𝐼̇𝓁𝓀 𝒹𝑒𝒻𝒶 𝒷𝒾𝓇𝒾𝓃𝒾 𝒷𝓊 𝓀𝒶𝒹𝒶𝓇 𝒸̧𝑜𝓀 𝑜̈𝓏𝓁𝑒𝒹𝒾𝓂 𝒾𝓁𝓀 𝒹𝑒𝒻𝒶 𝓀𝒶𝓁𝒷𝒾𝓂 𝒷𝓊 𝓀𝒶𝒹𝒶𝓇 𝒸̧𝑜𝓀 𝒶𝒸ı𝒹ı 𝓈𝑒𝓃𝒾 𝓀𝒶𝓎𝒷𝑒𝓉𝓂𝑒 𝓀𝑜𝓇𝓀𝓊𝓈𝓊 𝒷𝒶𝓃𝒶 𝒸̧𝑜𝓀 𝒶𝑔̆ı𝓇𝒶 𝓂𝒶𝓁 𝑜𝓁𝒹𝓊. 𝒮𝑜𝓇𝓊𝓃 𝒹𝑒𝑔̆𝒾𝓁 𝓈𝑒𝓃𝒾𝓃 𝒾𝒸̧𝒾𝓃 𝒹𝑒𝑔̆𝑒𝓇.


𝒰𝓎𝒶𝓃 𝓋𝑒 𝓎𝒾𝓃𝑒 𝒷𝒶𝓃𝒶 𝒫𝒾𝒸̧ 𝒹𝑒, 𝓀𝓊̈𝒻𝓊̈𝓇 𝑒𝓉, 𝒷𝑒𝓃𝒾 𝑜̈𝓁𝒹𝓊̈𝓇𝓂𝑒𝓀 𝒾𝓈𝓉𝑒𝒹𝒾𝑔̆𝒾𝓃𝒾 𝓈𝑜̈𝓎𝓁𝑒 𝒶𝓂𝒶 𝓎𝒶𝓁𝓋𝒶𝓇ı𝓎𝑜𝓇𝓊𝓂 𝓊𝓎𝒶𝓃.


███████████████████████████

𝐵𝑒𝓃𝒾𝓂 𝐿𝑜𝓉𝓊𝓈 𝒞̧𝒾𝒸̧𝑒𝑔̆𝒾𝓂.

𝒴𝒶𝓈̧𝒶𝓂𝒶 𝓋𝑒 𝒪̈𝓁𝓊̈𝓂𝑒…


Derin bir nefes aldım, okuduğum mektup çok garipti hayatımı önemseyen biri vardı. İmkansız ama gerçek hissediyorum beni önemsiyor.


Şu anda canım mangal yapmak istedi zaten havalar çok güzel şu sıralar, gök yüzüne baktım yıldızlar yerini almıştı gökte, yarın piknik yapacağız tüm K.T ekibi ile birlikte odamın kapısı tıkladı “Gelebilir miyim?” dedi Nimet ablanın o tatlı sesi, ölümden döndüm ama Nimet ablanın dırdırından dönmem hatta kaçmam imkansız.


“Gel ablam.” dedim Ne diye arabayı bu kadar hızlı sürsün sen ya sana bir şey olsaydı.


“Ne diye arabayı bu kadar hızlı sürsün sen ya sana bir şey olsaydı!” tanırım ben Nimet ablamı Hem bu çiçekleri kim getirdi böyle! “Hem bu çiçekleri kim getirdi böyle!“ içimden kahkaha atıyorum ah benim Nimet ablam beni çok umursar. Bilmiyorlar mı sen çiçekleri sevmesini! “Bilmiyorlar mı sen çiçekleri sevmesini!” dedi buruk bir tebessüm oluştu yüzümde, haklı ama neden bu çiçekler beni sinir etmedi daha garip bir duygu.


“Haklısın, hepsini at gitsin.” dedim yapay lotus çiçeği aldım ve çekmeceye koydum ve bir tane sarı gül bunu diğer gülün yanına koyacağım.


Üzerimi değiştirdim siyah giyindim sim siyah ruhum kadar karanlıktı bedenim crop ve deri şort bitti işte ayağıma siyah topuklu bot giydim dizinin bir karış altında bitten harika bir bot deri bir bot, ne olacak benim bu deri takıntım ama hoşuma gidiyor.


Sol melek konuştu; Yaz tahtaya bir daha. Tut defteri, kitabı. Sarı çizmeli Mehmet Ağa. Bir gün öder hesabı.


İşlediğim günahlarımı yan yana dizelim vallahi everest dağı zirvesine ulaşır.


Sol melek gene konuştu; yok lan, ne everest dağı direkt uzaya çıkar hatta tüm saman yolunu iki tür atar gelir yani o derece.


“Ben çıktım Nimet sultan,” dedim Nimet abla peşine takıldı söylene söylene geldi.


Nereye? Ne yapacaksın? Nereye? Nereye? Nereye? Genel cümlesi bunlardı ama ben ısrarla bir şey söylemedim. Çıkışa doğru yürürken Nimet abla tekrar bir şey söyledi “Güzel kızım daha yeni iyileştin sen.” diye söylendi Nimet ablaya döndüm.


“Ablam, ben iyiyim.” dedim güler bir yüz ile ama aslında yalandı iyi değildim, üşüyorum ama nedeni belli derin bir iç çektim içeri giren kişilere baktım tüm Katliam timi buraya gelmişti.


“Tilki, şöyle buyur.” telefon uzattılar bana, telefon aldım ve bir şey söylemedim çantama koydum.


“Birisini bulmanızı istiyorum...” dedim aslında bende bulurdum ama Nimet abla sağ olsun iki hafta boyunca tatil yapacağım “İsim Remzi soy isim Canar.” dedim herkes hazır ola geçti derin bir nefes aldım “Remzi Canar birçoğunuz merek ediyor biliyorum ama kişisel bir mesele o yüzden sadece adamı bulun.” Dedim ve yanlarından uzaklaştım tam garaja doğru giderken bizimkilere döndüm “Yarın mangal yapacağız yani hepiniz hazır olun.” Dedim ve garaja gittim motora binmeden önce kaskımı taktım ve motoruma bindim yola koyuldum.


☠☠☠


Bildiğim yoları geçtim motorun hızını attırdım, bazen düşünüyorum annem yaşasaydı ben böyle birisi olmazdım belki diğer çocuklar gibi baba beni severdi.


Boş hayal kurmayı bırakalı kaç yıl oldu on yedi on sekiz yıl oldu sanırım kaç yaşımdaydım babama sarıldığım vakit. hatırlamıyordum babamın yüzünü bile hatırlamıyorum.


Babamın sevgisini istediğim günler vardı, geride kaldı o beni hiçbir zaman sevmedi bende onu hiçbir zaman affetmedim benim için Göktaş soy isimi benim için bitmişti.


Ailedeki tek çocuk bendim. Babam Tilki olduğumu bilse beni sever miydi? Hayır, o ben küçüklüğümden beri nefret ediyor ilk kelepçeyi o takar.


Motoru tanıdığım yerde durdurdum karanlık gizliyordu her şeyi, motordan inip kaskımı çıkardım ve kaskımı motorun üzerine koydum, karanlık demir kapıya baktım ve içeriye doğru bir adım attım.


Her adımım bir önceki adımı yıkıyordu, kalbim geri dön diyordu dayanamazsın diyordu.


Beynim ise; Korkular insanı zayıflatır ve sen zayıf bir kız değilsin! Sen eski küçük kız değilsin. O küçük kız öldü!


Her zaman olduğu gibi yine beynim galip geliyor. Adımlarım hızlandı kalbim yerinden çıkacak kadar hızlı atıyordu buraya ilk gelişimdi, ilk defa içeri girdim.


Mezarın başına geldim, babam tam mezarın yanına oturmuştu ve toprağı seviyordu torağı şevkat ile okşuyordu.


Mezar taşını okudum hep bildiğim ama yüzleşmeye korktuğum o isimi okudum.



Miray Alaras.

Ö.T 18. 11. 2000

D.T 25. 08. 1979


Kalbimin parçalandığını hissetim, çiçeği mezarın üzerine koydum ve fatiha okudum, babam konuştu.


“Onu öldürdün!” dedi yutkunamadım.

“Hayır onu ben değil sen öldürdün Baba.” Dedim baba kısımını vurguladım bana döndü siyah gözleri gözlerime değdi korkmam gerekiyordu ama hayır.


“Onu Öldürdün!” dedi tekrar ve tekrar.

“Ölümün daha ne olduğunu bilmeyen küçük bir kızdım ben, ama artık sayende biliyorum senin sayende.” Dedim gözünün içine bakarak “Önceden olsa korkardım, ama artık değil! Beni canavara dönüştüren sendin!” sakin kalmam gerekiyor sakin ol sakin ol Tilki “Bu arada onu ben değil sen öldürdün seninle tanışmasaydı bende doğmazdım.” Dedim başımı dik tutarak “Ben doğmayı hiç istemedim!” sesim yükseldi ilk defa ses tonum kontrolüm dışında yükseldi.


Güldüm, yandaki içki şişelerine baktım göz devirdim, akamı döndüm ve arkamdan bağıdı.


“Sen Canavarsın!” dedi bunu inkar etmiyordum.

“Senin gibi.” Dedim ve devam ettim.


Beni canavar yapan babamdı geçmişim yüzünden canavara dönüştüm ben asla istemedim canavar olmayı ama ne yapacaksın oldu işte ve buradayım.


Öldürmekten zevk almayı bende istemezdim ama ne yaparsın hayat böyleydi işte seni savuruyordu.


Babamı seviyordum, ama artık değil. Hiç bir şey bilmeyen ufak kız artık yoktu karşısında milyonlarca, milyarlarca insan öldürmüş bir seri katil vardı.


İlk cinayet…

Annem…




Evet bu bölüm çok kısa oldu ama olsun yapacak bir şey yok.


YORUM YAPMAYI VE OY KULANMAYI UNUTMAYIN!!!


Bu arada şaka yaptım abimi çok seviyorum yani bazen. 😉


Hepinizi seviyorum.💜🖤


muah 😘 muah😘 muah 😘







Loading...
0%