@lunasenpai25
|
Merhabaa ben Lunasenpai namı diğer Nur. 👋 Bu bölüm geç geldi biliyorum. Her neyse Burdan canım arkadaşım Şevvale selam olsun. 👋👋 Birde lütfen oy kullanıp yorum yapmayı unutmayın. Hepinizi çok seviyorum. 🤍 Benim Lotus Çiçeklerim 🌸
2. BÖLÜM Kahraman Mehmetçikler “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır; toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.“
Neden bu mesleği seçtin?
En çok maruz kaldığım soru. Bu mesleği seçtim çünkü şehit olmak istedim. Vatan uğruna cm vermek istedim.
Vatanımı koruyup kollamak istedim.
Sıradan bir gün her zaman olduğu gibi. Derin bir iç çektim. O göreve benimde gitmem gerekiyordu.
Üzerimi giyindim her zaman klasik giyinirdim gömleğimin düğmelerini ilikledim. Telefonum çaldı derin bir iç çektim ve telefonu açtım.
“Ne var?” dedim kahkaha sesi geldi “Bak İbo çok işim var vallahi askeriyeye gelip seni döverim!” bir süre ses gelmedi.
“Komtanım gelin gelin sizi de bekleriz.” dedi kahkaha sesleri vardı. Sinir dolu bir nefes aldım zaten izin günümün son günü operasyon dek gelmişti.
“İbo sana on dakika veriyorum.” dedim bileğim de ki saate bakarak. Saat daha erkendi. Bu şerefsizlere ne yapsam acaba.
“Siktir.” dedi ve telefon kapandı ayakkabımı giydim ve hızlı adımlarla askeriyeye doğru yol aldım.
Askeriyenin önünde duraksadım bir kadın vardı kan kadar kırmızı saçları vardı gözleri yeşildi orman yeşili çilleri vardı.
Ben kimseyi incelemem detaylara takılmam ama bu kız...
Saçmalama aptal olmak askeriyeye doğru ilerlemeye devam ettiğim sırada yanlışlıkla kıza çarptım. O çok küçüktü.
Yere düştüğü sırada ona yardım etmek istedim ama etmedim nedenini bilmiyorum. Sanki bu kızdan uzak durmam gerekiyor gibi hissettim.
“Neler oluyor burada?” dedim kız bön bön bana bakıyordu yeşil gözlerinin içinde çok hafif bir koyu yeşil vardı.
“Komtanım bu kadın içeri girmek istiyor.” dedi asker ona baktım asker bana korkarak bakıyordu kim olduğumu bildiğine eminim eminim o kızda kim olduğumu biliyordur.
Gözlerim kıza döndü bana bakıyordu ama korku yoktu gözlerinin içinde “Ben Kağan Alatuğ'nun kız kardeşiyim.” elindeki bavulu gösterdi. Kağan'ın kız kardeşi?Astsubay Kıdemli Başçavuş Kağan ALATUĞ.
“İçeriye almayın.” dedim ben az önce ne dediğini düşünüyordum ama buraya girmesi demek binlerce erkeğin arasına girmesi demek ve üzerindeki şort ve crop ile buraya girmesi hiç uygun olmaz. Özelikle de Kağan’ın kız kardeşi ise.
İçeriye girdim “Köpek boku inşallah tezeğe batarsın inşallah ayak parmağını masaya vurursun! İnşallah yeni aldığın çoraplar ile ıslak terliğe basarsın amin!” arkamdan bağırıyordu gülümsedim Bir dakika az önce ben gülümsedim mi ben asla gülmem.
Kafamda hissettiğim acı ile durdum. Az önce o kız bana ayakkabımı fırlattı. Arkamı döndüm kızın ürkek bir ceylan gibi bana baktığını gördüm ama korku yoktu.
“Helvanızı neli istersiniz?” dedi asker kız bir bana baktı birde askere
“Antep fıstıklı olsun lütfen.” dedi gözlerim onun orman yeşil gözlerine döndü ürkek bir ceylan gibi bakıyordu ama nedense gözünde korku yoktu.
“İkiniz eğer bu kızı içeriye-“ sözüme devam edemeden bir araba geldi pilakası yıldızlıydı asker selamı verdim Albay Ömer Çelik gelmiş olmalı.
Kapıyı açtıkları sırada arabanın camı açıldı “Sen kimsin?” dedi kıza Albay .
“Merhabalar efendim ben Kağan Alatuğ'un kız kardeşiyim.“ dedi Albay kıza gülümser bir yüz ile baktı. Askerler şok içinde bakıyorlardı albaya tabi onlar albayın gülümsediğin ilk defa görüyorlar.
“Astsubay Başçavuş Kağan ALATUĞ sanırım bahsettiğin kişi.” dedi Albay kız başı ile onayladı kimliğini uzattı.
Kimliğine baktı ve Albay başı ile onayladı “Ama o şuanda burda değil o göreve gitti.” dedi kız döndü bir süre.
Albay anlamış olacak ki askerlere baktı beni görünce başı ile selam verdi. Gözlerin kıza döndüğü an gördüm dalmıştı. Gözünden bir damla yaş akıyordu.
“Vatan sağolsun.” dediği an olduğum yere çakıldım herkes dondu kaldı Albay hariç. Kıza baktım neyi hatırladı da bunu söyledi?
Albay kıza baktı ve kahkaha attı “Kağan Alatuğ o kadar kolay pes etmez.” dedi başımla onayladım Kağan kolay kolay pes edecek bir asker değildi üstelik kendisi benim arkadaşımdı. Kız gözünden akan damla yaşı sildi.
“Ben gidiyorum o zaman.” dedi Albay başı ile onayladı arkasını döndü ve yürüdü Albay bana baktı.
“Peşinden gitmeyecek misin Kandemir?” dedi Albay bana bakarak gülümsedi ve camı kapattı araba yoluna devam ettiği sırada durdum bir süre duraksadım.
Peşinden neden gitmem gerek? Arkamı döndüm ve yoluma devam ettim.
Askeriyenin içine girdim kan kırmızısı saçları gözlerimin önüne geldi o orman yeşili gözleri sikeyim ama neden aklımdan çıkmıyor?
“Nerede lan o ibo!” dedim tüm askerler farklı yerleri işaret ettiler.
𝄞𝄞𝄞𝄞
* Efsa’nın Anlatımından*
Abim şu anda dağda taşta çatışıyor. Umarım o çok sevdiği saatti kırılır inşallah! İnşallah tezeğe düşer! Bize söylemeden görevlere gidiyor!
Ama şimdi düşmedi mi o benim elime annemi aramak için telefonumu çıkardığım sırada bir asker yanıma geldi.
“Merhabalar hanım efendi Albay sizi içeriye almamızı emretti.” dedi bavulumu aldı güler bir yüz ile.
“Çok teşekkür ederim.” dedim askeriyeye geri döndüm adam bana eşlik ettiği sırada bir ses duyuldu askeriyenin içinde.
“Eğitim sahasına inen ceza alır!” üç kere aynı şeyi tekrar etti adam.
“Merak etmeyin Siz misafir olduğunuz için size zarar vermezler.” dedi Eğitim sahasının oraya yaklaşyığımız sırada bağırma sesleri duydum.
“Komtanım vallahi bilerek yapmadık.” dedi gördüğüm şey ile şok içinde kala kaldım şınav çeken sekiz asker vardı.
Başlarında ise bir kocaman bir dağ ayısı! Şok içinde baka kaldım dağ ayısı çayını içerken diğerleri yerde şınav çekiyordu.
“O beni ilgilendirmez.” dedi askerlerin bir çoğu acı içinde kıvrılıyordu.
“Senin ben götünü sikeyim İbo senin yüzünden çekiyoruz bu cezayı.” dedi birisi umursamaz bir tavır ile geçip giderken bir ses yükseldi.
“Karı!!!” tüm gözler ayın anda bana döndü yirmiye yakın erkek vardı ve hepside bana bakıyordu. O dağ ayısıda dahildi buna.
“Karı ne lan göt lalesi kadınım ben!” dedim sinirli bir ses tonu ile dağ ayısı bana sınırlı bakıyordu sanki beni öldürmek için yer gözlüyordu.
“Tanıştığımıza memnun oldum.” dedim hepsi bana garip bakıyorlardı takı bir ses duyulasıya kadar.
“Kendisi Astsubay Kıdemli Başçavuş Kağan Alatuğ kız kardeşidir.” dedi dağ ayısı. Tüm erkekler aynı anda konuştular.
“Bacımsın.”
Gülümsedim gözlerim dağ ayısına döndü bana bakıyordu ‘Burada ne işin var’ der gibi gülümsedim ve el salaldım.
Gözler gene bana döndü “Devrem ben mi yanlış gördüm yoksa o kadın bizim Binbaşına el mi salladı?” dedi bir adam yanındaki adam ise şok içinde bakıyordu.
“Yeminle el saladı devrem.” dedi Binbaşı mı? Bu dağ ayısı Binbaşı mı şok içinde baka kaldım. Bana doğru bir adım attı.
“Kim aldı bu kızı içeriye?” dedi yanımdaki adam askeri selam durdu.
“Komtanım aldı komtanım.” dedi üzerine doğru bir adım attım. Elimi uzattım. İyilik yapan iyilik bulur.
“Düzgün bir tanışmamız olmadı. Merhaba ben Efsa tanıştığımıza çok memnun oldum az önce de dediğin gibi abim Astsubay Kıdemli Başçavuş tekrardan tanıştığımız için memnun oldum.” dedim dağ ayısı elime tip tip baktı sonrada geri yerine gitti.
Piç herif elimi tutmadı insan bir yalandan da olsa memnun oldum der kem suratlı. İnşallah kafana kuş sıçar. Amin.
Bunu içimden geçirmemle birlikte bir kuşun gelip dağ ayısının kafasına sıçması bir oldu. Kahkahalar atmaya başladım benden başka kimse gülmüyordu hatta herkes bana bakıyordu.
Kahkahalarımı durduran şey uçak sesi olmuştu.
Tam karşımda gördüğüm görüntü ile dondum abim abim gelmişti uçak inişe geçiyordu. Abim dönmüştü.
Koşarak uçak alanına doğru ilerledim sırada bir kaç kişi önüme geçmeye çalıştı ama nafile uçak alnına gittim.
Bir çok asker vardı gözlerim etrafı tarafı uçak inmişti içinden bir ekip indi. Albay da buradaydı ellerim titriyordu abımı arıyordu gözlerim.
Herkes Kanter içinde kalmıştı ama abim yoktu. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı bile.
“Astsubay Başçavuş Arın KORKMAZ.” Albaya askeri selam verdi “Durum raporu veriyorum şehit yok!“ dedi derin bir iç çektim “Ama kaçırılan bir asker var. Astsubay Kıdemli Başçavuş Kağan Alatuğ.” dedi bedenimin çöktüğünü hissettim.
Benim abim... Kaçırılan kişi benim abimdi. Yere oturdum kimse bana bakmıyordu. Albay dışında “Kızı götürün.” dedi ayağa kalktım.
“Abim hani güçlüydü ne oldu!? Abim nerede?” dedim Albayın üzerne doğru yürüdüğüm sırada önüme birisi çıktı. Dağ ayısı.
“Efsa sakin...” konuşmasına izin vermedim gözlerimden akan göz yaşları bir ırmak misali süzülüp aktı abim kayıp olmuştu. Hayır kaybolmadı kaçırıldı.
“Merak etme abin güçlüdür kolay kolay pes etmez.” dedi Albay küçük bir kahkaha attım biliyorum güçlü ve keçi kadar inatçıdır.
“Albay benim abim ben buraya geldiğim anda kaçırıldı. Üstelik şu an ne bok yediğini bile bilmiyorum izin ver de biraz deliriyim.” dedim sinirli bir ses tonu ile Albay kahkaha attı.
“Kaçırılan kişi Kağan Alatuğ olabilir ama başı asıl belada olan kişi kaçıranlar.” dedi dağ ayısını işaret etti “Kandemir kız senin sorumluluğunda.” dedi Kandemir güzel bir soy isimdi dağ ayısı selâm durdu.
“Emredersiniz komutanım.” dedi Albay yanımdan giderken omuzuma dokundu.
“Merak etme Kağan güçlüdür.” dedi onu bende biliyordum.
“Bana bilmediğim birşey söyle Albay.“ dedim Albay göz yaşımı sildi gülümsedi.
“Abin binlerce hayat kurtardı.” dedi gülümsedim Albay'a asker selamı verdim Albay da bana selam durdu.
𝄞𝄞𝄞
Şu an burada ne yaptığımı sorguluyorum. Karşıma yedi tane adam oturmuştu. Beni inceliyorlardı.
“Şimdi bu kadın bizim Astsubay Kıdemli Başçavuş Kağan Alatuğ kız kardeşi öylemi?” dedi birisi.
“Harbiden lan oha amına...” derken birisi ağazını tutu siyah gözleri beni süzdü kaşlarını çattı.
“Kesin lan!” dedi Dağ ayısı elinde telefon bir şeylere bakıyordu sinir bozucu dağ ayısı sinirli sinirli iç çekiyordu.
“Merhaba ben Efsa Alatuğ.” dedim hepsi gülümsedi.
“Merhaba ben...” çocuk konuşmasına devam etmeden kafasına yastığı yedi. Dağ ayısı sinirle bana bakıyordu.
“Bana bakın zaten sinirim tepemde birde sizinle uğraşmayayım.” dedi göz devirdim bu manda ne saçmalıyordu.
Bir yeri gösterdi. Buradaki herkesin fotoğrafı vardı duvarda. Abim de buna dahildi.
*Bozkurt Timi*
Astsubay Çavuş Galip Evcen Astsubay Çavuş Baran Erdem Astsubay Kıdemli Çavuş Uraz Ulusal Astsubay Kıdemli Çavuş Yiğit Cantürk Astsubay Üstçavuş Rüzgar Tekin Astsubay Üstçavuş Mehmet Ali Özdemir Astsubay Kıdemli Üstçavuş Can Aydın Astsubay Başçavuş Arın Korkmaz Astsubay Kıdemli Başçavuş Kağan Alatuğ Binbaşı Araf Kandemir
Şok içinde kala kaldım demek ki bizim dağ ayısının isimi Akın Araf Kandemirmiş güzel bir işimi vardı “Araf Kandemir.” dedim bana baktı derin bir iç çekti.
“Umarım şu an sınırda olduğunun farkındasındır.“ dedi Araf isimi güzeldi hatta tipide tam benlik ama tam bir dağ ayısı.
“Komtanım siz neden bu kadar sinirlisiniz?” dedi dağ ayısı Arına baktı “Kızın abisi kaçırıldı biraz saygılı olun.” dedi gözlerim doldu gene.
“Abimi özledim.” dedim tüm ekip bir birlerine baktılar yanımdaki Can elini sırtıma koydu.
“Merak etmeyin bulacağız yerini.” dedi gülümsedim “Albay bulacak yerini merak etme.” dedi gülümsedim başımla onayladım.
“Bu dağ ayısı cidden binbaşı mı?” dedim hepsi bir birine baktı ve kahkaha attılar.
“Komtanım size dağ ayısı dedi.” dedi Yiğit. Herkes kahkahayı basmıştı ben bu ekibi çok sevmiştim.
“Canınıza susadıysanız sadece söylemeniz yeterli.” dedi kehribar gözleri bana döndü dişlerini sıkıyordu.
“Komutanım.” içeriye falan kişi ile irkildim adam bir bana baktı birde etrafıma toplanmış erkek sürüsüne.
“Hulusi burası dingonun ahırı mı çat kapı dalıyorsun?” dedi Binbaşı bu kehribar gözlü yakışıklı hep böyle kaba mı?
“Kız var içerde hayvan“ dedi Rüzgar bana baktı gülümsedi.
“Komutanım sorması ayıptır ama ne yapıyorsunuz?” dedi tüm time tip tip baktı Araf telefonunu masaya koydu ve ayağa kalktı.
“Noldu Hulusi?” dedi adam bir an bana baktı sonra gene Arafa döndü.
Adam bana baktı başı ile selam verdi “Komutanım komutanım geldi komutanım.” dedi herkes bir birlerine baktılar.
“Ne biçim bir cümle lan bu!” dedi dedi Arın başım ile onayladım cidden hayatımda duyduğum en saçma cümlelerden birisi bu olabilir.
“Komutanım...” kendisini gösterdi Galip sonra “Komutanım geldi...” Rüzgarı gösterdi en son olarak dağ ayısını gösterdi “Komtanım.” dedi dağ ayısı derin bir iç çekti.
“Allah'ım ne günah işledim de verdin bunları başıma. Allah'ım neydi günahım.” dedi dağ ayısı Galip gülümsedi.
“Allah bilir komutanım.” dedi kahkaha attım dağ ayısı bana baktı kehribar gözleri öfke ile parladı.
“Ben acıktım.” dedim. “Zıkkım ye!” dedi Araf. “Şu anda onu da yerim valla.” dedim herkes kahkaha attı çapkın bir şekilde gülümsedim “İstersen başka şeylerde yiye bilirim.” dedim dudaklarımı yaladım.
“Tüm ekip dışarıya hemen!” dedi ve herkes ayağa kalktı ve dışarı çıktılar ben bunu beklemiyordum. Şok içinde kala kaldım üzerime doğru bir adım attığı an geriye doğru çekildim.
Bir adım bir adım... Duvara yapıştım sırada kaçmak için bir delik aradım. Beni duvar ile kendi arasına aldı.
Nefesi o kadar yakında hissediyordum tam dibimdeydi barut kokusu ve garip bir koku asla tarif edilemez derecede cazip bir koku.
Dudaklarını hissettim bir an “Bana bak küçük kız!“ dedi gözleri dudaklarımdan ayrılmadı sikeyim ama böyle işi “Benimle oynama. Yoksa...” dedi bana bakan kehribar gözleri sarı gibi olmuştu.
“Yoksa ne olur?” dedim yakasından tutum ve kendime doğru çektim dudaklarımı dudaklarına yaklaştırdım “Ben bir şey kaybetmem ama seni bilemem.” dedim insanı delirtir arzuları.
Araf’ı hafif bir şekilde ittim. Dağ ayısı yerinden bile oynamadı. Üzerime eğildi hafifi gülümsedi “Kendini çok mükemmel sanıyorsun.” dedi nefesini boynumda hissettim.
“Evet.” dedim. “Öyle sanmaya devam et.” dedi geri çekildi geçmem için yer tanıdı.
Sadece kala kaldım. Dudaklarımı bile oynatamadım. Gözlerim onun kehribar gözlerine döndü.
“Size iyi günler.” dedim başımla küçük bir selam verdim “Bu arada haklısın ben mükemmel değilim.” dedim yanından geçip gittim.
Zaten mükemmel olmaya ihtiyacım yoktu. Ama... Acı vermişti sözleri...
Kalbim kırılmıştı ve kırılan bir kalbi tamir etmek hiç kolay değildi.
Evett bu bölüm bu kadardı. Kimsenin taştan bir kalbi yoktur. Herkesin kendine özgü bir sevgisi vardır. Hepinizi seviyorum🥰 Tekrardan oy kulanmayı ve yorum yapmayı unutmayın. Haftaya görüşürüz.
|
0% |