Jimin bakışlarını sınıfta gezdirip iç çekti Jungkook'a o kadar çok alışmıştı ki bugün okula gelmemiş olması canını sıkıyordu. Bu dersten sonra öğle yemeğine çıkacaklardı , normalde asla kantine gitmezdi ama Jungkook'la arkadaş olduğundan beri sürekli kantine gidip bir şeyler atıştırıyorlardı ve şimdi midesi bu duruma alıştığı için öğle saatine doğru deli gibi açlık yüzünden guruldamaya başlamıştı. Okuldakiler hala ona iğneleyici bakışlar atsada kimse artık ona bulaşmıyordu , bunun en büyük sebebi ise Jungkook'un yanında olmasıydı fakat bugün o olmadığı için okulda nasıl bir tepkiyle karşılaşacağından emin değildi.
Zilin çalmasıyla sınıftakiler teker teker dağılmış sadece birkaç kişi sınıfta kalmıştı bakışlarını hemen yan sıraya kaydırdı. Taehyung sırasına yayılmış telefonla ilgileniyor Yoongi ise uyuyordu derin bir iç çekti.
Tüm her şeyi eski arkadaşlarına anlatmıştı fakat hala kimse ona herhangi bir adım atmamıştı. Bazen Seokjin ve Hoseok'la karşılaşıyor olsa bile ikisi de sadece hafif bir gülümseme verip hemen kaçıyorlardı. Namjoon ise her Jimin'i gördüğünde sadece nasılsın diye soruyor ve beklediği cevabı aldıktan sonra öbürleri gibi kaçıyordu , Taehyung eskisi gibiydi fakat tek fark artık nefretle bakmayı kesmişti aralarında sadece Yoongi'nin tavırları kendisine karşı değişmişti.
Jimin her attığı adımda Yoongi'yi görüyor , kendisini takip ettiğini biliyordu fakat her konuşmak istediğinde genç çocuk sadece sus , önüne bak , ben yokmuşum gibi davran diye cevaplar veriyordu. Bu durum onu kırsada Yoongi'ye belli etmemeye çalışıyordu.
Yoongi , Jimin hakkındaki belgeleri gördükten sonra soluğu kesilmiş ve daha sonrasında sinir kriz geçirip resmen etrafındaki her şeye saldırmış her yeri dağıtmıştı. Seokjin ve Hoseok onu zor durdurmuştu.
Eski arkadaşlarının olayları öğrendikten sonra ona acıdıklarını biliyordu ama kendisinin acınmaya ihtiyacı yoktu istediği tek şey tekrar birlikte olmaktı.
Tüm olayları anlattıktan sonra içinin rahatlıyacağını düşünmüştü ama tam tersi olmuş içine daha büyük bir ağırlık çökmüştü , yaşadığı anılar tek tek aklına hücum ediyor rüyaları korkunç kabuslarla son buluyordu. Bazen nefesi daralıyor bazen ise ağlama krizi geçiriyordu.
Eskiden arkadaşlarına her şeyi anlatınca yaşadığı şeylerin geçeceğini düşünürdü ve kendini tüm bu olanları hakketiğine inandırmaya çalışırdı fakat şimdi her şeyi anlattıktan sonra aslında durumun kendisi için ne kadar vahim olduğu gün yüzüne çıkmıştı , öyleki hakketiğini düşündüğü sigara yanıkları artık vücudunda keskin acılar yaratıyordu.
Her yanık izi teker teker kaşınıyor vücuduna bakmak kendisini iğrendiriyordu belkide içinde tuttuğu bu iğrenç olaylar anlattıktan sonra gün yüzüne çıkmış kendisini şimdi acıtmaya başlamıştı.
Midesinin tekrar guruldamasıyla artık açlığa dayanamayacağını anlamıştı , kantine gitmek için ayaklandı. İğrenç bakışlar hala üzerindeydi , kalp atışları hızlanırken acaba diye düşündü acaba ona bakan insanlar bedenine yapılanları biliyor muydu?
Bu düşünce tüm vücudunu bir zehir gibi sararken hızla yürümeye başlamıştı. Kantine doğru ilerlerken bakışlarını yerde sabitlemeye çalışıyordu. Herkes ona bakıyordu , ya da Park Jimin herkesin ona baktığını düşünüyordu.
Sonunda dolu olan kantine girmesiyle sıraya girdi. Kendi içinde savaş veriyor kimsenin onun yaşadıklarını bilmediğine kendini ikna etmeye çalışıyordu.
"İğrenç yaa midem bulandı." Hızla bakışlarını önünde sırada arkadaşıyla konuşan çocuğa çevirdi genç çocuk elindeki yapışkan eşyaya bakıp söylüyordu fakat Jimin kendisine söylendiğini hissetmiş yerinde kasılmıştı. İçindeki seslerden biri kaçmasını söylerken öbür ses ise onu güçlü olmaya ikna etmeye çalışıyordu.
"Evet gördüm yaa çok üzücü." bu sefer bakışlarını yanından geçen ikliye çevirmişti. Kaşları çatıldı.
Neyi görmüşlerdi diye düşündü. Ya Jimin'in yaşadığı şeyleri görmüşlerse?
Panik etrafını sarmaya başlamıştı. Bu hissetiği yeni duygular yavaşça titremesine neden olurken kulağı çınlamaya başlamış etraftaki sesler daha da netleşmeye başlamıştı ya da kendisi bu seslerin etrafını sardığını düşünüyordu.
"İğrenç!"
"Hahahaha haketmiş."
"üzücü cidden."
"Satmasaydı oda arkadaşlarını."
Jimin yutkundu , şimdi tüm yemekhanedekilerin bakışları ona dönmüştü. Sıkıca ellerini yumruk yaptı vücudu panikle titrerken kafasında kurduğu sesler artmaya başlamıştı. Tanıdık sesler kulaklarına yavaş yavaş gelirken yutkundu Yushi ve arkadaşları onu çağırıyorlardı.
"Jiminnnn"
"Tatlı çocuk bence biraz daha oynayalım."
"ağzını aççç"
"yak şunu da kendine gelsin oruspu çocuğu."
"iç yoksa zorla sana içiririm."
"vücuda bak "
"Yoongi'nin kaşarı."
Park Jimin hızla ellerini kulaklarına götürmüştü.
Fakat bu tanıdık iğrenç sesler susmak yerine daha çok artıyor vücudundaki yanık izleri sanki tekrar sigara basılmış gibi tüm bedenini yakıyordu.
"Susun!" diye bağırdı elleri kulaklarını sıkıca kapatırken artık yemekhanede değilde okulun temizlik görevlileri için olan deposundaydı tanıdık bedenler karşısında ellerini uzatmış ona temas etmeye çalışıyorlardı.
Yushi.
Jimin yutkundu sırıtarak ona bakan bu beden deli gibi titremesine neden oluyordu.
"uzak dur benden! uzak dur!" bağırmıştı. Etrafındaki bedenler hala alayla gülüyor vücudu hakkında sapıkça yorumlar yapıyorlardı.
"Defolun gidin , defolun. Dokunmayın bana!" çıldırmış gibiydi kantindekiler şaşkınca onu izliyor ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı genç
çocuk elini kulağına götürmüş geri geri giderken bağırıyordu.
“Dokunma bana!” Hala aynı kelimeleri tekrarlıyor etrafında biri varmışçasına sallıyordu sertçe ellerini. Kalbi deli gibi çarparken geri geri adımlamış yemek masalarından birine takılarak yere düşmüştü.
Bilinci tamamen kapandığı için kendini okulun iğrenç deposunda sanıyor kendisine ilerleyen bedenlere karşı öfke ver korkuyla bağırıyordu.
“Uzak durun benden! Yaklaşmayın!”
“Jimin!” Bağırmıştı Yoongi korkuyla.
Kantine girdikleri anda Jimin’in bağıran sesini duymuşlardı , Taehyung’la ikiside koşmuş ve gördükleri şey karşısında şaşkınca kala kalmışlardı. Park Jimin yere oturmuş kollarını bedenine sarmış tüm vücudunu saklamaya çalışıyordu. Yoongi gördüğü bu sahne karşısında nefes alamadığını hissetti. Panikle , yere oturmuş çocuğun yanına gitti.
“Jimin!” tekrar bağırmıştı , genç çocuğun panik attak geçirdiğini farkındaydı ve tam olarak ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Daha önce böyle bir şey yaşamamıştı korkuyla oturdu sevdiğinin yanına genç çocuk hala dokunma bana diye bağırıyor kafasını bacaklarıyla saklıyordu.
“Jimin benim Yoongi.” Ellini çaresizce genç çocuğa uzattı.
Jimin omuzunda hissetiği dokunuşla hızla kendini geriye doğru savurmuştu. Ona dokunan beden tanıdık ama bir o kadar da uzaktı kendisine.
“Dokunma bana! Dokunma! Dokunma!” gözleri yaşlarla dolu bir şekilde karşısındaki bedene bakıyordu. Tanımıyordu , hatırlamıyordu.
Panik tüm bedenini ele geçirmişti.
“Jimin benim Yoongi.” Jimin hala karşısındaki bedene korkuyla bakarken yutkundu.
Yoongi.
İhtiyacı olan tek şey Yoongi’di fakat karşısındaki bedeni tanımayacak kadar panik halindeydi.
Yoongi korkuyla ağlayıp ona bakan bedene karşı kendi de göz yaşlarını tutamadı bakışlarını Taehyung’a çevirmişti.
“Taehyung.” diyebilidi sadece , çaresizce arkadaşından yardım bekliyordu.
Taehyung’ta tıpkı Yoongi gibi şok içindeydi ne yapacağını bilmiyordu sadece Jimin’in ani bir panik atak geçirdiğini farkındaydı , kendiside hızla Yoongi’nin yanına oturup korkuyla onlara bakan bedene baktı elini kaldırmasıyla Jimin geri geri gitmişti. Taehyung yukundu.
“Jimin-ahh sakin ol , bizi tanımadın mı ben Taehyung.” Jimin korkuyla titrerken konuşan bedeni izliyordu. Taehyung diye mırıldandı.
“Biziz Jimin benim Tae en sevdiğin arkadaşın.” Taehyung sankin bir sesle söylemiş karşısındaki korkak çocuğun algılaması için yavaşça konuşmuştu.
Jimin yutkundu. Kalbi deli gibi çarpıyor korkuyordu. Korku hatırlamasına engel oluyordu.
“Jimin benim bebeğim.” Bu sefer Yoongi konuşmuştu. Sesi o kadar narin çıkmıştı ki karşısındaki insan değilde zarif bir porselen gibiydi. Kırılmaması için elinden gelen her şeyi yapıyordu.
“ben , sen , Tae , Hoseok , Namjoon ve Seokjin kamp yapmıştık hatırlıyormusun sen karanlıktan korktuğunu söylemiştin bende sana; eğer karanlıkta kalırsan beni hatırla , çünkü ben en karanlık anında bile senin için ellerimde yıldızlar taşıyacağım. Demiştim.” Yoongi yutkunup elini dikkatlice ve yavaşça genç çocuğa uzattı , parmakları titriyor naifçe Jimin’e doğru uzanıyordu.
“şimdi sana avuçlarımdaki yıldızları uzatıyorum Jimin , karanlıktasın biliyorum.” Taehyung ne olur ne olmaz diye dikkatlice eski arkadaşını izliyordu.
“Ama eğer elimi tutarsan birlikte yıldızları görebiliriz miniğim.” Yoongi’nin gözlerinden bir damla yaş akmış korkulu gözlerle ellerine bakan küçük sevgilisini izliyordu.
Jimin aklına gelen anılarla yavaşça elini uzattı tutmak ve tutmamak arasında gidiyordu.
“Benim bebeğim korkma. Burdayım.” Yoongi kararsızca elini uzatan çocuğa karşı söylemişti eğer elini tutarsa , çekip alacaktı onu yaşadığı bu korkunç cehenneminden.
Jimin sonunda tutmuştu ellerini genç çocuğun.
“Yoongi.” diyebildi sadece. Bedeni hızla çekilmiş en sevdiği kolların arasına girmişti.
“Benim , benim Jimin’im.” Güven dolu sesle Jimin’in tüm karanlığı yok olmuş kendisine sıkıca sarılan kollara aynı şekilde kaşılık vermişti. Gözyaşları hızlıca akarken ikili yerde sıkıca birbirlerine sarılmışlardı. Jimin’in dudaklarından önce küçük bir hıçkırık çıkmış daha sonrasında ise seslice ağlamaya başlamıştı sarıldığı bedenin kollarına , artık sigara yanıkları o kadarda canını yakmıyordu.
Taehyung ikiliye bakarken acıyla yutkundu. Jimin’in yıkılışına bugün tamamen şahit olmuştu. En yakın arkadaşını kırmamışlardı , en yakın arkadaşını parçalara ayırmışlardı yumruklarını sıkarken bakışlarını kantinde tüm olanları şaşkınlıkla izleyen öğrencilere çevirdi , gözleri Doyoung ile çarpıştı.
Doyoung kısa bir bakışmadan sonra Taehyung’tan gözlerini çekmiş ve kimsenin beklemdiği şekilde bağırmıştı.
“Siktirin gidin lan sınıflarınıza!” herkes korkuyla irkilmiş Doyoung’un sert bakışlarına karşı hızla kantinden çıkmak için hareketlenmişlerdi. Tamamen herkesin çıkmasıyla kendide çetesini alıp ilerlemişti.
Taehyung’un yanına vardığında ise konuştu.
“Her şeyi Jungkook’a anlatırken bu detayı da anlatmayı unutma , o yokken arkadaşını nasıl koruduğumu bilsin isterim.” Alaylı bir sesle söylemiş son bir kez sarılan Yoongi ve Jimin’e baktıktan sonra çetesiyle birlikte kantinden çıkmıştı. Taehyung yumuruklarını sıkarken arkasından bir küfür mırıldandı zaten onun sırf üzüldü için yaptığını düşünmek bile bir hataydı.
“Taehyung!” Taehyung duyduğu panik dolu sesle arkasına döndü arkadaşları hızla yanlarına gelmiş şaşkınca sarılan ikiliye bakıyorlardı.
“Ne oldu?” Seokjin panik ve nefes nefese kalmış bir şekilde sordu.
Jimin’in kantinde kriz geçirdiğini duydukları an buraya kadar koşmuşlardı.
“Bilmiyorum sanırım panik atak geçirdi.” Taehyung iç geçirerek söylemişti.
“Nasıl yani?” diyebildi Namjoon , Jimin’in saçlarını okşayıp öpücükler sıralayan Yoongi’yi izlerken.
“Bilmiyorum geldiğimizde çıldırmış gibiydi. Dokunmayın bana diye bağırıyordu , Yoongi zar zor sakinleştirdi. “ sona doğru sesini kısarak anlatmıştı Jimin’in o anları hatırlamasını istemiyordu.
Hoseok iç çekti. Jimin’in hala minik minik ağlayan sesini duyabiliyordu.
“Artık bu konuyu düzgünce konuşmamız gerekiyor.” Söylediğiyle hepsi başını onaylar anlamda sallamıştı.
Kesinlikle artık konuşulması gerekilen bir konuydu.
“Jungkook’un bir planı var hepimize anlatmak istiyor , bu okulu bitirmekle ilgili.” Taehyung’un söylediği şeyle hepsi kaşlarını çatmıştı.
“Nasıl yani?” diyebildi Seokjin.
“Bilmiyorum , bugün Jimin’i de alıp Yoongi’lere geçelim o ikisi biraz toparlanmaya çalışırken bizde Jungkook’la konuşuruz.” Hepsi başını sallayarak onaylamıştı. Taehyung bakışlarını birazda olsa sakinleşen ikiliye çevirdi.
Jimin sonuda sakinleştiğinde bedenini zorda olsa Yoongi’den çekmiş göz yaşları hala akarken genç çocuğun yüzüne çaresizce bakmıştı.
“Ben n-neden böyle oldu bilmiyorum her şey aniden gelişti Yoongi b-ben kendimi kontrol edemedim.” Diyebildi sesi deli gibi titrerken. Yoongi karşısında çaresizce konuşamaya çalışan bedene karşı sadece güvenli bir gülümseme yollamış genç çocuğun ellerini sıkıca kendi ellerinin arasına almıştı.
“karanlıkta kalmıştın Jimin , ama şimdi benimlesin avaçlarımın arasındasın. Eğer bir daha karanlıkta kalırsan bir daha seni çekip çıkarırım , bir daha kalırsan bir daha çıkarırım , bundan sonra asla ellerinin benden gitmesine izin vermem.” Sıkıca tuttuğu eli dudaklarına götürüp öpmüştü.
Park Jimin , Min Yoongi’yi parçalara ayırsa bile ilk kalkıp bakacağı şey Jimin’in yaralanıp yaralanmadığı olacaktı.
Jimin’in aniden yaşadığı olayın sebebini altta görebilirsiniz.
Flashback nedir?
Travma yaşayanlar için en büyük zorluk, geçmişte yaşananların kontrol edilemez biçimde hatırlanmasıdır. Buna, tetiklenme denir. Travmatik anıları ne kadar uzaklaştırmaya, unutmaya, hatta yok saymaya çalışsak ta zihin ve beden unutmaz. Yaşanan travmatik olay her ne ise, onunla uzaktan ilgili olan uyaranlarda bile tetiklenme yaşanır. Geri dönüşler olabilir. Sanki bir anda geçmişteki olaya çekiliriz. Geçmişte yaşanmış olan, kaza, yangın, deprem, tecavüz, saldırı, şiddete maruz kalma, suda boğulma gibi yaşamı tehdit eden anılara dair hafıza izleri bazen bir müzik, bazen buzdolabı sesi, bazen bir koku ile tetiklenir. Hatta bazen anlayamadığımız bir şekilde tetiklenebiliriz.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |