Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Soğuk Bir Gece

@lutherlog

O gece geç saatlere kadar çalışmıştı, yeni atanan patronu yüzünden hep mesai yapmak zorunda kalıyordu. Patronu ortada başarı namına bir şeyin olması için süreklilik ve gayretin varlığını vurguluyor ve mesaiye kalmamakta diretenler bir bir işten çıkarılıyor gibiydi. Logan, sertleşmiş sırt kaslarını bir nebze rahatlatabilmek adına geriye, sandalyesine iyice yaslanıp sırt kaslarını esnetti ve gözü bir ara pencereye takıldı. Onbir katlı olan Holding'in yedinci katında çalışıyordu, dışarısı toplaşan kara bulutlar neticesinde çoktan kararmıştı bile. 'Yağmur geliyor' diye mırılandı kendi kendine. Kararan havadan saati tahmin edemediğinden gözlerini sol elindeki saatine çevirdi, saat ona kız kardeşi Cassandra'nın hediyesiydi. Saate bakarken içinden bir lanet savurdu çünkü o kadar süre bilgisayar ekranına maruz kalmıştı ki gözleri bulanık görmeye başlamıştı. Bu yüzden saati biraz daha gözlerine yaklaştırıp saate baktı ve elinde olmadan tebessüm etti zira lânet mesaisi biteli yirmi beş dakika olmuştu. Birkaç saniye kafasını sandalyesinden geri yaslayıp gözlerini dinlendirmek istedi ama uzun süreli çalışma yüzünden kapanan gözleri sızlamıştı, birkaç saniye içerisinde sızlaması geçmişti geçmesine ama yine de böyle hissetmek hoşuna gitmiyordu. En son derin bir nefes alıp sandalyesinin kollarından destek alarak kalkıp yavaş adımlarla çalıştığı masanın yanındaki askılıkta asılı duran uzun siyah pardösüsünü giydi. Bir son bahar akşamı olduğundan soğuk kendini hissettiriyordu. Yan tarafta asılı olan ve hiçbir zaman ofisinden ayırmadığı şemsiyesinide alıp işini bitirmenin verdiği huzur ile gözleri yarı kapalı bir şekilde Holding çıkışına ilerledi. Tam danışmanın önünden geçerken sert bir "Dong!" sesiyle irkildi. Ses, antika düşkünü olan patronunun kendinden aldığı yetkiye dayanarak danışma masasının üzerindeki duvara astırdığı eski model bir duvar saatinden gelmişti. Hızlanmış kalbi ve çatılmış kaşları ile Holding'den çıkan Logan, patronunun sol kulağını çınlatıyordu...

 

Otobüs durağına oturmuş son arabayı bekliyordu, yağmurdan dolayı ıslanmış şemsiyesini ise oturağa dayamıştı. Gerçi danışmadaki duvar saati Logan'ın ödünü koparırken gece 10'u vurmuş olsa da o an Logan sadece bir an önce Holding'den çıkmak istiyordu. Beklemiş, beklemiş ve beklemişti ama ne gelen vardı ne giden. Saatine bakınca usulca küfretti çünkü saat 11'i geçiyordu. Daha sonra aklına bugün ne kadar küfür ettiği gelince bir daha küfretti. Yaptığı şeyin farkına varmamıştı anlaşılan çünkü çatık kaşlı bakışları göğe kalkmıştı. Saatlerdir kapalı olan hava sanki bugün olanlar yüzünden sabrı taşmak üzere olan Logan'ı kışkırtırcasına bardaktan boşalırcasına yağmaya başlamıştı. Logan sinirden kendini yumruklama arzusunu zar zor bastırıp, yeniden bakışlarını yola indirdi. Şirket şehirden uzakta, küçük bir kasabada kurulmuştu. Ve bulunduğu yerden evine arabayla iki buçuk saat sürüyordu. Kendi arabası olmadığından hergün otobüs beklemek zorunda kalsada bugün biraz oyalandığı için gecikmişti. Her durağa gelişinde kendine bir araba almayı sık sık hatırlatan Logan bu hatırlatmayı bir kez daha yapmaktan kendini alamamamıştı. Kendi kendine mırıldanırken yağmurunda etkisiyle iyice soğuyan havadan biraz daha korunmak için pordösüsüne sıkıca sarıldı ve içindeki küçük bir umutla, Tanrı'nın unuttuğu bu yerden geçebilecek bir aracı beklemeye başladı.

 

Sıkıntılı bekleyişin henüz onuncu dakikasında, saatlerdir yüzüne gülmeyen kader sonunda pes etmiş olmalıydı ki, Logan' ın oturduğu durağın camlarına bir ışık huzmesi çarptı. Kafasını ışığa çevirince eski model kasalı bir aracın durağa yaklaşmakta olduğunu gördü. Hızla ayağı kalkıp aracın onu görebileceği bir şekilde açıklığıa çıkınca birkaç hızlı, soğuk su damlası Logan'ın ensesinden içeri girince Logan hafiften irkilse de dikkatini araca vermişti. Aracın iç ıçığı kapalı olduğundan kaç kişilerdi göremiyordu fakat araba durağın tam önünde durunca içeride iki adam ve bir de kadınla üç kişinin olduğunu gördü. Hepsinde aynı iş markasının logosunu taşıyan iş önlükleri vardı ve hepsinin önlüğü çeşitli lekelerle kaplıydı. Logan sırılsıklam olmamak için otobüs durağına geri çekildi. Arabanın camı usulca aşağı indi ve arabanın şöför koltuğunda oturan kişi Logan'ı daha iyi görebilmek için hafifçe kafasını eğdi. Adam yirmili yaşların sonlarında gösteriyordu. Kumral teni ve siyah saçlarına delici mavi gözler eşlik ediyordu. Adam oldukça yakışıklı olsada sağ yanağındaki derin çizik onu bir psikopat gibi gösteriyordu. Logan'ın kendisini süzdüğünü fark edince hafifçe tebessüm etti ve cana yakın bir tonla konuşmaya başladı:

 

"Yolda kaldın sanırım. Nereye gidiyorsun?"

 

Adam gülümseyince, Logan utandığı için bakışlarını kaçırmıştı. Kimseyle pek fazla bakışamazdı, yine de daha sonra bakışlarını tek tek arabadaki gezdirdi. "Şehre gidiyorum. Ama son otobüs saati çoktan geçmiş ve düşündüm ki belki bana yardımcı olabilirsiniz"

 

Daha adam ağzını açamadan cam kenarında oturan hafif şişman ve kıvırcık kahverengi saçları örttüğü siyah şapkanın altından taşan adam lafa daldı. "Gördüğün gibi dostum.. Araç dolu, haydi devam et Luke!"

 

Adı Luke olan az önceki adam sözünün kesilmesine bir hayli rahatsız olmuş gibi görünüyordu. Derince bir iç çekti ve az önceki olanı unutmuş gibi samimiyetle "Yolda kalmış birine her zaman yardım ederiz, öyle değil mi Vic?"

 

Vic ikilinin ortasında oturan kısacık kesilmiş sarı saçlı, enteresan bir şekilde gri gözlüydü. Öyleki bir anlığına Logan ile göz teması kurunca Logan istemeden de olsa irkilmişti. Onun dışında beyaz tenli ve o da aynı Luke gibi yirmili yaşlarının sonunda, giydiği lekeli iş tulumuna karşın oldukça çekici bir kadındı. Vic, Luke'un ona seslendiğini görünce bir iki saniye sanki ne yapacağını şaşırmış gibi bakışlarını siyah pantolununa indirmiş ardından da yeniden Logan'a dönmüştü. Sesi az önce yaptığını unutturmak istersesine gür çıkmıştı. "Evet Luke, eğer birinin yardıma ihtiyacı varsa Robertçılık yapmayız"

 

Cam kenarında oturan şişman çocuk adını duyunca kaşlarını kaldırmış ve boş boş Vic'e bakmıştı. "Robertçılık da ne be? Hem ya bu adam seri katilin tekiyse ve araçta hepimizi tek tek öldürürse?"

 

Logan, Robert'ın dediğine karşılık kaşlarını çatmış tam bir şey diyecekken Luke ondan daha erken davranmıştı. "İşte bu yüzden Rob, sen kasaya geçiyorsun" Hem sağ elinin baş parmağıyla arabanın arka kısmını işaret etmiş hemde Robert'ı çıldırtırcasına tebessüm etmişti.

 

Robert, sanki yanlış bir şeyler duymuş gibi yarı şaşkın gözlerle Luke'a bakmıştı. "Ne? Yağmur yağıyor ve eminim orası buz gibidir."

 

Luke tek kaşını kaldırmıştı. "Tanrı göbeğindeki yağları, seni sıcak tutsun diye verdi Rob hem üzerine çadır tente çektik en fazla birkaç saat orada kalıcaksın"

 

Robert bunu istemiyor olsada Luke'tan çekiniyor gibiydi çünkü Luke'un delici bakışlarına daha fazla dayanamayıp gözlerini kaçırmıştı. Yine de hemen pes etmek istemiyordu. "Neden Victoria geçmiyor? Ne zaman ayak işi olsa ben yapıyorum, bu sefer o geçse ne olur?"

 

Ortadaki kız bu anlamsız tartışmadan sıkılmış görünüyordu. Elini alnına koymuş tartışmanın bitmesini beklerken Robert'ın dediğine karşın yan yan ilk Robert'a sonrasında ise Luke'a bakmıştı. Daha sonra daha fazla katlanmak istemediği bu kavgadan kaçmanın yolunu bulduğunu hissederek ağızın kenarları yukarı kalktı. Narin bir sesle konuştu bu kez "Lütfen küçük bir mesele için bu kadar tartışmacı olmayın. Sorun değil Luke, arkaya ben geçerim"

 

Arabanın içinde hafifçe doğrulup Robert'ın önünden geçmek üzereyken Luke'un kolu onu sol bileğinden yakalayıp yerine oturttu. Gözlerini birkaç saniye kapatıp ardından açan Luke devam etti "Hayır Vic, Robert arkaya geçecek ve beni daha fazla konuşturmayacak" sesinde Logan için kullandığı samimi tondan eser yoktu ve Robert'a daha fazla uzatırsa kötü olacağını ima ediyordu.

 

Robert duyduklarından korkmuş gibi hızla kapının kolunu açtı. "Canınız cehenneme.." Arabadan inince birkaç soğuk su damlası açık ensesinde içeri sızmıştı. Usulca küfredip Logan'a ölümcül bir bakış attı ve arabanın arkasına ilerleyip kasanın kapağını açtı. Kasaya binerken araç hafiçe sallanmıştı, bindikten sonra eliyle kapağı kaldırıp kilit noktalarından kilitledi ve bez tentenin ardında görünmez oldu. Ortalık durulunca Luke yeniden sıcak bakışlarıyla Logan'ı süzdü. "İçeri gel dostum hava yeterince soğuk"

 

Logan, olanlardan ötürü kendini suçlu hissediyordu. Tanımadığı kişilerin kendine ilk başta böyle davranması olağandı ama eğer o olmasaydı, sakince yollarına devam edeceklerdi. Vicdanının sesiyle konuşan Logan "O iyi olacak.. Değil mi? Cidden eğer sorun olacaksa başka bir araba beklerim" dedi. Yirmi altı yaşındaki biri için oldukça nazik birisiydi ve birisini kırmak, yapmak isteyeceği son şeydi.

 

Luke ondaki bu hali görmüş gibiydi. Yine aynı nezaketle konuştu. "Saçmalama, Robert yeni kişilere karşı her zaman ön yargılıdır.. Ama biraz daha hızlı davranmazsan teslimata gecikeceğiz."

 

Logan yaptığı yanlışın farkına varınca gözleri irice açıldı ve oturağa dayalı şemsiyesini kaptığı gibi duraktan hızla çıkıp arabanın kapısını açtı, bu esnada ensesinden giren su damlalarını önemsememeye çalışmıştı. Arabaya binince kapıyı kapattı ve ikiliye baktı. Victoria oldukça duygusuz görünüyordu ve karşıya bakıyordu Luke ise onun aksine kısa bir kahkaha patlatmış ve motoru çalıştırıp gaza basmıştı. Logan sonunda buradan kurtulabildiğine seviniyordu; Luke gözü gibi baktığı arabanın sonunda sahibine teslim edileceği için keyifliydi; Victoria her zamanki gibi karışık duygular içerisindeydi, ne zaman Luke ile göz göze gelse içinde dalga dalga yayılan şu his.. Ondan sürekli gözlerini kaçırmasına neden oluyordu ama bu his farklıydı, ondan korktuğu için değil daha çok utandığı için kaçırıyordu gözlerini. Ve Luke'ta inatla onu kendine bakmaya zorluyordu her zaman, sanki Victoria'nın hislerinden haberdarmışcasına onu böyle görmek hoşuna gidiyordu. Robert ise arka tarafta bulduğu tahta kutuyu ters çevirip üzerine oturmuştu. Kasa soğuktu ama Robert'ın kalbi kasadan daha soğuktu. Yaptığından ötürü Luke'a kızgındı. Lanet olası Victoria'yı her zaman daha fazla önemsiyordu. Robert Victoria'yı birkaç kez kendi kendine konuşurken yakalamıştı ve Luke'tan hoşlandığını biliyordu ama Luke'un henüz Victoria'ya karşı ne hissettiğini tam anlamamıştı. Yeri geldiğinde oldukça sert olabiliyordu veya zaman zaman o da Victoria'ya aşıkmış gibi davranıyordu. Ama şuan bunları düşünmek istemeyecek kadar öfkeliydi, aklında Logan'ın onları değişik şekillerde öldüreceğine dair senaryolar geçiyordu. Bunlar hep çocukluktan kalma bir korkusu yüzünden olmuştu ve bundan bir türlü kurtulmayı becerememişti.

 

Bir süre sessizce ilerlediler. Sıkılmış olmalıydı ki sessizliği Victoria bozdu. Bir süre tanımadığı adamı inceledi. Robert'ın dediği gibi bir seri katil olduğunu düşünmüyordu tabii ama yinede herkesi arabaya almamalıydılar. Tanışma zamanının geldiğine kanaat getirerek söze başladı.

 

"Ee bir adın falan var mı?" Logan arabanın farından çıkan ışığa çarpan yağmur damlalarını seyre dalmıştı. İçinden kendisini bu soğukta arabalarına kabul eden kişilere minnet duyuyordu. Victoria'nın dediğiyle dikkati dağıldı. Yavaşça gözlerini kızın gri gözlerine çevirdi. Uzun bir süre gözlerine bakamasa da bakabildiği kadar bakmıştı. Sonrasında ise gözlerini ayaklarına çevirip muzip bir ifade takındı.

 

"Cidden... kabalığım için özür dilerim. Bugün o kadar yoğun geçtiki artık bazı şeyleri algılamakta güçlük çekiyorum. Ben Logan. " Victoria, Logan'a gülümseyerek karşılık verdi. Defalarca adının geçmesine rağmen yine de kendini tanıtmayı uygun gördü.

 

"Ben Victoria bu da arkadaşım Luke, arka kasaya geçen ise Robert" Çocuğun ismini söylerken bile Victoria'daki değişim farkediliyordu. Luke, ismi geçince gözlerini birkaç saniyeliğine yanındaki ikiliye çevirdi ve direksiyondaki sol elini hafifçe kaldırıp gülümsedi. "Aynen öyle dostum, tanıştığımıza memnun oldum."

 

Logan bakışlarını Luke'a çevirip gülümsedi. "Ben de memnun oldum Luke, ama arkadaki arkadaşın böyle düşündüğünü pek zannetmiyorum" Luke buna gülerek karşılık verdi ve sustu. Victoria, sağ elini kaldırıp kasa ile aracın iç bölmesini ayıran paneldeki cam bir bölmeyi açtı. Cam bölmenin ardında, Robert'ın kıvırcık saçları göründü. Kendisine seslenildiğini duyunca oturduğu yerde dönüp aracın iç tarafına baktı. Logan ile göz göze gelince göz devirdi. Ama Victoria gerilimi hızla fark ederek söze daldı.

 

"Sen de bir şeyler söylemek ister misin Rob?" Robert hâlâ Luke'un onu dışladığını hissediyordu, bu yüzden öfkeliydi. Victoria'ya sert bir bakış attı. "Bence siz gereğini yaparsınız, ne de olsa benim bir söz hakkım yok" Victoria göz devirip yola çevirdi bakışlarını. Aslında Robert ile iyi anlaşırlardı ama neden böyle yaptığını anlayabiliyordu. Bu yüzden sesini çıkartmadı ama onun gönlünü almasını biliyordu. İstekli bir tonda yeniden kafasını Robert'a çevirdi.

 

"Robert.. Neden bize şu seri katillerinden birini anlatmıyorsun?" Robert'ın Birinci Dünya Savaşına benzeyen suratı anında barış antlaşmasını imzalamıştı. Her ne kadar travması olsada seri katilleri anlatmaya bayılırdı. Artık o kadar bıktırmıştı ki çevresindekileri, uzun bir süredir anlatamıyordu. Ama Victoria'nın dediğine karşılık Luke da "Aynen aynen uzun süredir anlatmıyorsun hem belki Logan'ın hoşuna gider"

 

Logan bu süre zarfında sessizdi zira Robert onun yüzünden bu soğukta kasadaydı. Kafasını Robert'a çevirdi, yüzündeki değişimi görünce onu tatmin edercesine gülümsedi ama başka bir şey yapmadan yeniden öne dönüp camdan yolu izlemeye başladı. Victoria, onun bu durumunu sezmiş olsada sessiz kalmayı tercih etti. Robert üçününde onay verdiğini görünce daha bir sevinmişti, o da arkadaşları gibi yirmili yaşların sonunda olsada çocuk ruhluydu. Bir süre kaşlarını çatıp neyi anlatacağını düşündü. Daha sonra aklına uzun bir süredir araştırdığı adam geldi. Onun aklına gelmesiyle bile ürkmüştü, böyle şeylerden korktuğu halde neden hâlâ isteyerek yaptığını anlamış değildi. Göz devirip diğerlerine baktı.

 

"Size Gümüş Bıçağın hikayesini anlatmış mıydım çocuklar?" Luke ile Victoria kaşlarını çatıp bu hikayeyi dinleyip dinlemediklerini hatırlamaya çalıştılar. Logan elini arabanın kapsına dayamış dışarıyı, hızla gözlerinin önünden geçen ağaç topluluğunu izliyordu. Ama birkaç saniyeliğine kaşlarından teki kalkmış ve birkaç saniye sonra normale dönmüştü. Sonunda Luke,"Önceden o kadar çok anlatırdın ki inan hatırlamıyorum Rob" dedi. Onu desteklercesine Victoria,"Anlattığını hatırlamıyorum Robert" dedi. Robert zaten bu cevapları bekliyordu o yüzden gülümsedi ve ellerini birbirine sürterek sıvazladı. Daha sonra boğazını temizledi ve sessizliğin verdiği endişenin onları ele geçirmesi için bir süre bekledi.

 

Loading...
0%