Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Mühür

@luvswebr

Kurguyu nasıl buldunuzzz💕

 

Fikirlerinizi yazmayı unuttmayınnnn💕💖

 

Korku dolu gözlerle ona bakıyordum o ise sırıtarak bana bakıyordu. Benin buradan hemen kaçmam gerekiyordu yoksa bu beni çiğ çiğ yerdi ondan hiç şüphem yoktu.

 

Ateş. Kaçmayı aklından bile geçirme seni hemen bulurum.

 

O aklımı mı okumuştu. Bu imkansızdı okuyamaz. Kurt adam olduğuna inanıyorsun neva aklını okuyamadığına mı inanmıyorsun.

 

Neva. LütFen bırakın gidelim abilerimiz bizi bekliyor çok endişelenmişlerdir.

 

Güldü. Dediğimin neresi komikti?

 

Ateş. Sizi kullanan abileriniz mi?

 

Dediği ile şaşkınlıkla ona baktım. O bunu nereden biliyordu?

 

Neva. Sen bunu nereden biliyorsun bunu kim sana söyledi?

 

Atrş. Ahh bebeğim beni çok hafife alıyorsun, ben kurt adamım ve uzakta ki sesleri bile duya bilirim. Senin ağlayarak bu ormana girişini ve eylül ile konuştuğunuz her şeyi duydum.

 

Şaşkınlıkla onu dinlemiştim. Ben buradan nasıl kurtulacaktım. Sanırım kurtuluşum yoktu ama denemeden olmazdı ki.

 

Hala üstümdeydi. Ilk defa bir erkekle bu kadar yakındım ve bu yakınlık beni ne kadar rahatsız ederse etsin korkudan bir şey diyemiyordum.

 

Bir süre beni izledi ve bende sessizce ağladım. Bir anda geri çekildi ve yana yatıp belimden tutarak beni kendisine çekti. Ne kadar da çekilmeye çalışırsam çalışıyım izin vermiyordu ve ona gücüm yetmiyordu.

 

Ateş. Kımıldamayı kes bebeğim!

 

Neva. Bırak beni.

 

Ateş sus ve uyu.

 

Neva. Seninle uyucak değilim bırak beni eve gidicem ben.

 

Ateş. Hiç bir yere gitmiyorsun ve eğer şimdi o sesini kesmezsen bu geceyi örümceklerle dolu bir odada geçirmek zorunda kalırsın!

 

Örümcekten çok korkardım bu dediğim size komik gele bilir ama küçük bir örümcekten bile korkardım.

 

Ateş. Anladın mı beni?

 

Başımı olumlu anlamda sağladım. Ölürdüm de örümcek dolu bir odada kalamazdım.

 

Yavaştan uykum gelmeye başlamıştı ama korkumdan uyuyamıyordum ve uyumamak için direniyordum. Gözlerim istem dışı kapanmaya başlanıştı bile.

 

✧✧✧

 

Gözlerimi açtığımda ateş denilen varlık yoktu. Varlık diyordum çünkü insan değildi. Yataktan kalktım ve hemen kapıya doğru koştum. Kapıyı açmaya çalıştım ama kapı kitliydi ve açamamıştım.

 

Kapıya vurmaya başladım. Açan yoktu bende pes ederek yatağa oturdum. Pencereden kaçamazdım çünkü pencere sabitti açılan pencerelerden değildi.

 

Yatağa oturdum ve bacaklarımı kendime çekip göz yaşlarımın akmasına izin verdim.

 

Acaba abim ne yapıyordu şuanda. Beni aramaya çıkmışmıdır, merak etmişmidir?

 

Yaklaşık 5 dakika sonra kapı sertçe açıldı ve içeriye ateş girdi. Elinde bir tepsi vardı ve tepsiyi önüme koyup bana baktı.

 

Ateş. Kahvaltını et.

 

Neva. Aç değilim.

 

Ateş. Sana kahvaltını et dedim sözümden çıkma yoksa sen zararlı çıkarsın!

 

Neva. Canım istemiyor.

 

Ateş. Sana sözümden çıkma dedim yoksa kendini örümcek odasında bulursun.

 

Örümcek demeseydi yemezdim. Tepside ki tostu elime aldım ve yavaş yavaş yemeyr başladım. Ateş ise yatağa oturup beni izlemeye başladı.

 

İzlemesi beni çok rahateız ediyordu ama bir şey diyemezdim. Tostun yarısına gelince doyduğumu his ettim ve tostu tepsiye bıraktım. Meyve suyumdan bir iki yudum içip onu da tepsiye bıraktım.

 

Ateş. Bu kadar mı?

 

Başımı olumlu anlamda sağladım. Tepsiyi alıp odadan çıktı. Çıkmadan öncede kapıyı üstüme kitleyip gittmişti.

 

Acaba bize ne yapacaklardı. Bizden ne istiyorlardı?

Ben abimi özlemiştim. Ne kadar da çapkın olursa olsun o benim abimdi ve ben onu çok özledim.

 

Tekrar ağlamaya başlamıştım. Gözlerim ağlamaktan yorgun düşmüştü. Kafamı yastığa koydum ve düşüncelere daldım.

 

Acaba eylül neredeydi. Ona bir şey yapmışlarmıydı?

 

Buradan kurtulmak istiyordum. Aklıma telefonum gelince hemen cebime baktım ama yoktu. Sanırım onu almıştı.

 

Allahım bana bir yol göster ben burada kalamam bunlar insan değil.

 

Odanın kapısının açıldığını duydum ama bu bile şuanda umrumda değildi. Kalkacak gücü kendimde bulamıyordum.

 

Ateş. Kalk.

 

Onun sesini duymamla lanet okudum. Yavaşça oturur pozisiyonuna geldim ve ona baktım. Yanıma geldi ve üsten üsten bana bakmaya başladı.

 

Ateş. Ayağa kalk!

 

Ayağa kalktım ve ona bakmak için kafamı kaldırmam gerekiyordu. Gerçekten onun boyu mu çok uzundu yoksa benim mi boyum çok kısaydı.

 

Elimden tutu ve beni kendisi ile birlikte yürütmeye başladı. Elimi ne kadarda çekmeye çalışsam imkansızdı izin vermiyordu.

 

Neva. Bırak elimi lütfen.

 

Ateş. Kes sesini!

 

Sesi o kadar sert çıkmıştı ki korkmadan edememiştim. Sustum ve elimi çekmeyi de bırakmıştım. Odadan çıkınca bizi uzun bir koridor karşıladı. Koridordan biraz ilerledikten sonra karşımızda bir merdiven çıktı ve merdivenlerden aşa indik.

 

Aşa indiğimizde sola döndük. Salona girdik. Burası çok büyüktü ve burada kaybolmamak elde değildi.

 

İkili koltuğa ilerleyip oturdu ve beni de yanına oturtu. Dün gece ki çocuklardan iki tanesi de buradaydı.

 

Ethan. Selam neva ben ethan.

 

Remy. Bende remy.

 

Bir şey demedim çünkü onlardan çok korkuyordum ve buradan kaçmam imkansızdı. Belki de değildi. Kaçmayı denersem kaça bilir miydim?

 

Ethan. Anlaşılan biri bizden çok korkuyor.

 

Ateş. Kapa çeneni ethan!

 

Bir anda ateşin bağırması ile olduğum yerden sıçramıştım. Bu neden bu kadar kabaydı ki?

 

Ethan. Tamam ya kızma.

 

Dedi ve yanında ki remy ile şakalaşmaya başladı. Acaba eylül neredeydi. Sormak istiyordum ama cevabından çok korkuyordum.

 

Neva. Arkadaşım nerede.

 

Remy.Eylül mü?

 

Başımı olumlu anlamda sağladım.

 

Ateş. Kaan ile birlikteler.

 

Neva. Onu alıp gitmek istiyorum.

 

Ethan ve remy gülmeye başladılar. Gerçekten bunları anlayamıyordum. Komik olan neydi?

 

Ateş. Gitmeyi aklından çıkar sen artık benim tutsağımsın ve kimse seni elimden alamaz.

 

Neva. Burada kalmak istemiyorum. Benim bir hayatım var!

 

Ateş. Bir daha o güzel sesini bana yükseltirsen ses tellerini koparmaktan hiç çekinmem!

 

Dedi bağırarak. Korkudan oturduğum koltuğa sinmiştim. Kim kurt adam dolu bir evde kalmak isterdi ki?

 

Ağlamamak için kendimi zar zor tutum.

Ethan ve remy ayağa kalkıp evden dışarıya çıktılar. Ben ise hala korkudan koltuğa sinmiş öyle duruyordum.

 

Ateşin elini belimde his etmemle beni bir anda kucağına oturtması bir oldu. Kalkmaya çalıştım ama belimden tutuğu için kalkmıyordum.

 

Neva. Lütfen bırak gitmek istiyorum, bana dokunma lütfen çekil.

 

Kafamı omzuna koydu ve saçımı okşamaya başladı. Bu benimle dalgamı geçiyordu?

 

Ateş. Onu benim bölgeme gelmeden önce düşünecektin bebeğim

 

Dediği ile daha çok ağlamaya başladım.Saçıma öpücük kondurduğunu his ettim ama bu umrumda bile değildi tek istediğim evime gitmekti.

 

Ateş. Bana alışmaya başlasan iyi edersin bebek aksi taktirde kendim zorla alıştırmak zorund kalırım!

 

Dedi sertçe ona alışmak mı?

 

Ben gidip kurtulmak isterken o bana alış diyordu. Ben ona nasıl alışa bilirdim ki. Her an bana zarar vere bilirdi. Beni parçalara ayırıp yiye bilirdin.

 

Ateş. Korkma seni yemem.

 

Dedi ve saçımı okşamaya devam etti. Kafamı kaldırıp ona baktım. Bana sırıtarak bakıyordu. Komik olan ne vardı burada bilmiyordum.

 

Belimde ki eli daha da sıkılaştı ve beni kendisine bastırdı.

 

Neva. Lütfen dur.

 

Ateş. Şşş sus.

 

Dedi ve kafasını boynuma koyup kokumu içine çekti. Onu omzundan istmeye çalıştım ama bir milim bile yerinden kımıldamadı.

 

Boynuma bir kaç öpücük kondurmaya başladı. Boynumu çekmeye çalıştığım da sertçe ensemden tutup kafamı oynatmama engel oldu.

 

Bir süre sonra kafadını boynumdan kaldırıp bana baktı. Bir eli belimde bir eli ensemdeydi. Ensemde ki elini çekti ve gözyaşlarımı silmeye başladı. O sildikçe yerini yenisi alıyordu.

 

Ateş. Ağlamayı kes!

 

Dedi. Ama kendimi tutamıyordum ki elimde olan bir şey değildi bu. Ondan korkuyordum.

 

Ateş. Ağlamayı kes dedim sana bir daha uyarmayacam!

 

Göz yaşlarımı sildim ve göz yaşlarımı tutmaya çalıştım. Sırıtı ve belimde ki elini gezdirmeye başladı. Elini tişörtümdan içeriye sokup o şekilde okşamaya başladı belimi.

 

Ateş. Düşmek istemiyorsan bacaklarını bana dola.

 

Ne dediğini anlayanamıştım. Bir anda ayağa kalkınca hemen bacaklarımı ona dolamıştım.

 

Merdivenlerden çıkmaya başladı. Sanırım odaya gidicektik. Odaya girince ayağı ile kapıyı kapatıp koltuğa oturdu. Hala kucağındaydım ve kalkmaya çalıştığımda bana sinirli bir şekilde bakmıştı.

 

Elini belime koydu ve tekrar belimi okşamaya başladı. Elini tutuğumda elime baktı. Elini çekmeye çalıştım ama o bırakmadı ve belimi okşamaya devam etti.

 

Gözleri dudaklarıma kayınca beni öpüceğini anlamıştım. Peki beni neden öpüyordu?

Üstelik onun hiç bir şeyi değildim. Olamazdım da.

 

Yüzüme yaklaşmaya başladı ve kafamı çekmeyim diye eli ile ensemden sıkıca tutmuştu. Dudaklarını dudaklarım ile buluşturunca yavaşça ve narin bir şekilde öpmeye başladı.

 

O öperken bir damla göz yaşıma engel olamadım. Diğer eli ile elimi tutup kaldırdı ve kaldırdığı elimi ensesine koyup beni daha çok kendisine çekti.

 

O kadar hızlı öpmeye başlamıştı ki nefes alamıyordum. Nefesiz kaldığımda geri çekikildi.

 

Neva. Beni neden öpüyorsun, üstelik hiç bir şeyin değilim.

 

Dememle şaşkınlıkla gözlerima baktı ama bu uzun sürmemişti.

 

Ateş. Sen benim mühürlümsün.

 

Dediğinde anlamaz gözlerle baktım. Mühürlüm mü? O ne demekti ki?

 

Neva. Mühürlü mü o ne demek?

 

Ateş. Sen bana bağlısın bende sana ben zarar görürsem sende göreceksin ve sen görürsen bende zarar görürüm. İnsanların diyişi ile de ruh eşi.

 

Ne ben şimdi bununla ruh eşimiydim?

Hayır bu bir şaka olmalı bu gerçek olamazdı. Bu imkansız.

 

Neva. Hayır yalan söylüyorsun bu gerçek değil.

 

Ateş. Sana yalan borcum yok ve sakın bir daha benle bu şekilde konuşma!

 

Nasıl konuşmamı bekliyordu?

Onu tanımıyordum ve ondan deli gibi korkuyordum.

 

Ateş. İnanmıyorsan seni inandıra bilirim.

 

Nasıl dercesine ona baktım. Sırıtı ve bir anda pençelerini çıkartıp avuç içini kesmeye başladı. Onun kesmeye başlaması ile sağ avucumda bir acı his ettim. Sağ avucunu kesmişti ve kesmesi ile birlikte benim de sağ elimde bir acı başlamıştı.

 

Sanırım doğru söylüyordu. Pençesini sağ elinden çekti ve gözlerini kapatı. Gözlerini kapatması ile pençeleri kayboldu.

 

Sağ elinden kanlar akıyordu. Gözlerini kapatı ve sağ elini yumruk yaptı. Saniyeler içinde sağ elimde ki ağırı yavaş yavaş yok oldu. Gözlerini ve elini açtığında yara kalmadığını gördüm.

 

Neva. Siz neyle besleniyorsunuz.

 

Dediğimde sırıtı. Sanırım soru sormam hoşuna gittmişti ama napıyım soru sormadan duramıyordum.

 

Ateş. Et ile çiğ et.

 

Çiğ et diyince yüzümü buruşturdum. İğrenç onu gerçekten nasıl yiyorlardı ki.

 

Neva. Peki bizi ne zaman bırakacaksınız.

 

Ateş. Bir daha bu soruyu sorma!

 

Neva. Bizi sonsuza kadar tutsak edemezsiniz!

 

Ateş. Bana bağırma!

 

Neva. Eylülü görmek istiyorum.

 

Ateş. Bize alışayıncayadenk ikinizinde birbirinizi görmeniz yasak!

 

Neva. Onu görmek istiyorum lütfen sadece bir kez.

 

Başını kararlıkla hayır dercesine sağladı. Onu görmek istiyordum iyi miydi değilmiydi diye.

 

Neva. Lütfen ateş ne istersen yaparım.

 

Dedim ama aslında ağızımdan kaçmıştı. Bunun benden ne isteyeceği beli olmazdı. Hata benim kolumu bile isteye bilirdi.

 

Ateş. Ne istersem mi?

 

Sözümden dönemezdim ve bu yüzünden başımı olunlu anlamda sağladım.

 

Ateş. O halde akşam onu yemekte göre bilirsin.

 

Dediğinde mutlu olmuştum ve bir anda ona sarıldım. Ona sarıldığımı fark edince hemen geriye çekildim

 

Neva. Özür dilerim bir anda oldu.

 

Ateş. İstediğinde sarıla bilirsin ve özür dileme!

 

Gerçekten kaba birisiydi. Acaba benden ne isteyecekti?

 

Neva. Benden ne isteyeceksin?

 

Ateş. İstediğim zaman öğrenirsin.

 

Dedi kaba bir şekilde. Kucağından kalkacaken bir anda beni koltuğa yatırıp koltukla arasına aldı beni. Ne olduğunu anlayamamıştım.

 

Ateş. Rahat dur bebek.

 

Neva. Bebek değilim.

 

Ateş. Kollarımın arasında bir bebekten farkın yok.

 

Dediğinde şaşkınlıkla ona baktım. Ben küçük değildim o çok büyüktü.

 

Önüme gelen saç tutamını kulağımın arkasına aldı.

 

Neva. Çekil.

 

Ateş. Bana emir veremezsin.

 

Neva. Kalkar mısın?

 

Ateş. Hayır.

 

Dedi ve kafasını boynuma koyup kokumu içine çekmeye başladı. Şuan da ona gücüm yetseydi sertçe yere atıp kaçmak istiyordum ama değil onu bir milim kımıldatmak gücüm ona işlemiyordu bile.

 

Ateş. Hatırlatırım bana zarar gelse sana da gelir.

 

Dediğinde grne zihnimi okuduğunu anlamıştım. Düşüncelerimi okumasını istemiyordum. Düşüncelerim bana özel olan bir şeydi.

 

Ateş. O piçi hala seviyor musun?

 

Demesi ile şoka uğramıştım. Kimden bahıs ettiğini anlamıştım. Atlastan bahıs ediyordu. Gerçekten onu hala seviyor muydum?

 

Aslında onu eskiden her düşümdüğümde kalbim çok hızlı atardı ama şuan onu düşününce hızlı atmıyordu ve ondan nefret ediyordum.

 

Neva. Hayır da neden sordun.

 

Ateş. Mühürlüm değil misin? Bence sormamda sıkınca yok ve eğer onu hala seviyor olsaydın onu öldürdüm.

 

Dediğinde gözlerim fal taşı gibi açıldı.Gerçekten bunu yapar mıydı?

Aslında yapardı. Bana yavaştan ağırılığını vermeye başladı.

 

Neva. Ya kalk üstümden.

 

Ateş. Sus uyumak istiyorum.

 

Neva. Bende gitmek istiyorum.

 

Bir anda geriye çekildi ve beni kendisine çekip sinirli bir şekilde gözlerime baktı.

 

Ateş. Bir daha dudaklarından gitmek istiyorum cümlesini duyarsam senin için hiç iyi şeyler olmaz, anladın mı beni?

 

Korkudan sadece ona baka kalmıştım. Bunun ruh hali çok çabuk değişiyordu ve hep kaba ile sinirliydi.

 

Ateş. Anladın mı dedim!

 

Birden bağırınca başımı olumlu anlamda sağladım.

 

Ateş. Güzel şimdilik gidiyorum ama eğer kaçmaya çalıştığını ve yaramazlık yaptığını duyarsam o zaman benden kork.

 

Ondan zaten korkuyordum ki. Ayağa kalkıp odadan çıktı. Çıkarken kapıyı kapatmamıştı. Acaba odadan çıksam kızar mıydı?

 

Acaba telefonumu nereye koymuştu. Dolaplara koymuş ola bilir miydi?

 

Ayağa kalktım ve dolapları aramaya başladım. Dolaplara da koymamıştı. Pes ederek yerime geri oturdum.

 

Buradan kurtulup eski hayatıma kavuşmak istiyordum. Okula gidip derslerden kaytarmayı özledim.

 

Tekrar ağlamaya başladım. Yaklaşık yarım saat sonra tek başıma sıkılmıştım ve oturduğum yerden kalkıp aşa indim. Salonun olduğu kata uğlaşınca etrafa bakındım ve merdivenlerden aşa inen bir merdiven ile daha karlılaştım. Acaba orada ne vardı?

 

Tam gidiceken ethanın sesi ile ona döndüm.

 

Ethan. Oraya inmek istemezsin, zaten inmende yasak.

 

Dedi ve salona girdi. Neden inmem yasaktı ki?

Ethanın peşinden salona girdim ve onlara en uzak yere oturdum.

 

Remy. Bizden korkma yenge sana zarar vermeyiz.

 

Yenge mi?

Ne saçmalıyordu?

 

Neva. Yenge mi?

 

Ethan. Evet sen bizim yengemizsin, abimizin mühürlüsüsün.

 

Neva. Abinizin mi?

 

Remy. Ateş.

 

Ethan ve remy ateşin kardeşimiydi?

Aslında benziyorlardı da. Aslında ethan ile remy ateş kadar korkutucu değillerdi onlar eğlencelilerdi ve kendi aralarında eğlenip şakalaşıyorlardı.

 

Acaba kaça bilir miydim?

 

Ayağa kalktığımda ethan ile remy de benle birlikte kalktı. Onlar kalkınca istem dışı bir adım geriye atmıştım.

 

Remy. Nereye gidiyorsun yenge?

 

Acaba bahçeye çıkıcam bahanesi ile kaça bilir miydim?

 

Neva. Bahçeye çıkmak istiyorum.

 

Ethan. Üzgünüz yenge çıkamazsın abim izin vermiyor.

 

Neva. 5 dakika çıksam.

 

Ethan. Yok imkanı yok yenge.

 

Off sanırım bu planımda çöp olacaktı. Kalktığım yere geri oturdum ve tekrar düşüncelere daldım. Acaba ethan ile remy de benim düşüncelerimi okuya biliyor muydu?

 

Neva. Siz de benim düşüncelerimi okuya biliyor musunuz?

 

Ikisi de bana baktılat ve başlarını olumsuz anlamda sağladılar.

 

Remy. Sadece abim okuya bilir biz okuyamayız.

 

Dediğinde zaten nedenini tahmin ede biliyordum. Ateşle mühürlüydük. Bir anda kapı açıldı ve biri sertçe duvara çarptı. Korkudan ayağa kalkmıştım. Ateşte içeriye girince onun adamı duvara fırlatığını anlamıştım.

 

Adama yürüyüp yakalarından tutup kaldırdı.

 

Ateş.Bana ölmek için yalvaracaksın.

 

Dedi ve tek eli ile adamı sertçe madaya fırlatı. Adam sertçe madaya çarptı ve mada parçalara ayrıldı.

 

Şaşkınlıkla ve korku dolu gözlerle olanları izliyordum.

 

Remy. Abi dur!

 

Remy ateşi durdurmak için bağırmıştı ama ateş remy duymamıştı bile.

 

Adam kafasını kaldırıp bana bakınca sırıtı ve bir anda ayağa kalkıp koşarak yanıma geldi. Çok hızlı koşmuştu. Tam boynumdan tutucaken ethanın onun üstüne atladığını gördüm.

 

Loading...
0%