Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Yüzük

@luvswebr

Adam ethanın altında kaldı ve ethan adana üst üste yumruk atmaya başladı. Ateş adama doğru gitti ve ethanı kaldırıp adamın kafasını tutu. bildiğin adamın kafasını çekmeye çalışıyordu.

 

Gördüğüm şeylere inanamıyordum.

 

Birden adamın kafası ateşin elinde kaldı ve adamın bedeni yere yığıldı. Şaşkınlıkla onlara bakıyordum. Yutkunamıyordum bile. Az önce ne olmuştu. Gördüklerim gerçek miydi.

 

Remy. Abi!

 

Bir anda remy yanımda bağırınca kendime geldim ve gözlerimi yerde yatan bedenden çektim. Bedenden kan bile akmıyordu ama bu nasıl ola bilirdi?

 

Ateş adamın kafasını yere atıp bizim olduğumuz tarafa baktı. İlk remy'ye baktı. Remy ise bana bakıyordu. Ateş bana döndü ve beni görünce ağızından bir kaç cümle çıktı ama ne dediğini duyamamıştım çünkü kısık sesle söylemişti.

 

Ateş yanıma doğru gelmeye başladı. O geldikçe ben geriye doğru gidiyordum. Gözlerimin önünde birini öldürmüştü hemde kafasını bedeninden ayırarak.

 

Ateş. Bana bak!

 

gözlerimi adamdan çekip ona baktım. bir anda sırtım duvar ile buluştu ve artık kaçacak yerim kalmamıştı. Tam dibimde durdu ve yüzümü avuçlarının içine alıp ona bakmamı sağladı.

 

Ateş. O tarafa bakma bana bak.

 

Neva. Sen... Sen onu öldürdün.

 

Ateş. Şşş sus sus onu düşünme unut onu.

 

Neva. Sen onu öldürdün hemde kafasını bedeninden ayırdın.

 

Her saniye gözlerimin önünde canlanup duruyordu. Ben bunu nasıl unutacaktım.

 

Ateş. Ethan o cesedi buradan kaldır.

 

Gözlerim dolmaya başladı. Acaba şuana kadar kaç kişi öldürmüştü. Bana da zarar verir miydi?

 

Ateş. Sana zarar vermem bunu daha önce de dedim sana.

 

Dedi ve yanaklarımı okşamaya başladı.

 

Deli gibi titriyor ve nefes düzenim bozulmuştu. Normlde bu başıma hiç bir zaman gelmedi ama bir anda bacaklarımda güç hisetmedim ve tam düşücektim ki ateş beni belimden yakalayıp kucağına attı ve sonradını hatırlamıyorum.

 

✧✧✧

 

Gözlerimi açtığımda yatakta yatıyordum. Oturur pozisiyonuna geçtim ve olanlar aklıma gelince deliye dönecek gibiydim. Gözlerimin önünde biri öldürülmüştü ve ben ona yardım edememiştim. O adam rüyalarıma girecekti bundan emindim.

 

Nasıl yardım ede bilirdim ki onlara gücüm yetmezdi.

 

Ölen adamdan neden hiç kan gelmemişti?

 

Aşa inmek bile istemiyordum tekrar aynı olay yaşanır diye. Kapı sertçe açıldı ve kimin geldiğine baktığımda ateşi gördüm. Çok sinirliye benziyordu ama zaten ne zaman sinirli olmamıştı ki?

 

İçeriye girdi ve kapıyı sertçe kapatıp dolapları aramaya başladı. Ondan çok korkuyordum. Ne aradığını bilmiyorum ama gardropta ki çekmecelere bile baktı istediğini bulamadı. Bana döndü ve hemem benden gözlerini kaçırıp yatağın yanında ki küçük Şifonyere gitti. Üç tane çekmecesi vardı ve hepsine bakmasına ramen hala istediğini bulamamıştı.

 

Ayağa kalktı ve bana bakmadan odadan çıkıp gittmişti. Arkasından baka kalmıştım. Ne aradığını merak etmiştim ama bu beni ilgilendiren bir konu değildi.

 

Tek başıma oturmaktan sıkılmıştım ama aşa inmeye de korkuyordum. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama hava kararmaya başlamıştı. Eylülü görüceğim içim heyecanlıydım.

 

Odanın kapısı açıldı ve ateş geldi diye düşündüm ama değildi gelen remy di. Gülünseyerek bana baktı ve yatağın yanına gelip durdur.

 

Remy. Abim akşam yemeyi için seni indirmemi istedi.

 

Neva. Eylül de olacak mı?

 

Remy. Evet aşağı da.

 

Dediğinde yataktan kalktım ve remy ile odadan çıktık. Ateşle odadan çıktığımızda etrafa pek bakmamıştım. Bizim odanın karşısında bir oda vardı ve kapısı büyüktü. O odanın yanında da iki oda vardı. Bizim hemen odamızın yanında da bir oda vardı ama bu odanın kapısı maviydi.

 

Hepsi siyah olurken neden o kapı maviydi anlayamamıştım. Merdivenlerden inerken dikkatimi tablolar çekmişti. Her tabloda kurt vardı ve ben bunu kurt adam olmalarına bağlamıştım.

 

Bir tablo dikkatimi çok çekmişti. Ormanlık bir yere benziyordu ve bir kız ile iki tane kurt adam vardı. Kız korkmuşa benzemiyordu aksine kurtlar ile anlaşmışa benziyordu.

 

Son basamaktan da indikten sonra sağ dönüp mutfağa girdik. Eylülü görünce gülümsemiştim ve eylülde hemen ayağa kalkıp yanıma geldi.

 

Eylüle sıkıca sarıldım ve kokusunu içime çektim. Eylül benim kardeşim gibiydi onla her zaman beraberdik ve birbirimizden hiç bir şey gizlemezdik.

 

Ateşin sesi ile sarılmayı bıraktık ve boş olan sandalyelere oturduk. Ateşin yanına oturmak zorunda kalmıştım. Eylül kulağıma yaklaşıp bir şey fısıldamaya başladı.

 

Eylül. Sana bir şey yaptı mı?

 

Neva. Hayır.

 

Aklıma sabah ki olay geldi ve istem dışı bir ürperti geldi. Savaşa baktığımda onun zaten beni izliyor olduğunu gördüm. Gözleri ile önümde ki tabağı işaret ettmişti. Ne demek istediğini anlamıştım bu yüzden yemeyimi yemeye başladım.

 

Yemek boyunca ateşin bakışları üstümdeydi. Ona bakmamaya çalışıyordum ama başarılı olduğum da söylenemezdi.

 

Yemeyimin yarısını yedikten sonra sandalyeye yaslandım ve derin bir nefes aldım.

 

Ateş. Tabağındakini bittir öğle yemeyi yemedin.

 

Dedi ve tabağıma baktım. Matematik sorusu ile bakışıyormuş gibi yemekle de bakışmaya başladık. Doymuştum ve yemek istemiyordum. Ateşe istemiyorum dercesine baktım ama o ısrar etmeye kararlıydı.

 

Ateş. Ye dedim!

 

Mecbur yemeye devam ettim. Yemekten sonra salona geçtik. Salona girer girmez aklıma o olay gelmişti ama olan olmuştu unuttmaya çalışmalıydım. Tam eylülün yanında ki koltuğa oturacaktım ki ateş beni bileğimden çekip kendi yanına oturtu. Kalkmaya çalıştım ama izin vermedi ve kolunu belime dolayıp beni kendisine çekmişti.

 

Kafamı kaldırıp ona baktım.

 

Ateş. Rahat dur neva.

 

Bir şey demedim ve önüme döndüm. Eylül ile birbirimize bakıyorduk.

 

Eylül. Biz gitmek istiyoruz.

 

Kaan. Bu konuyu odada konuşmuştuk bir daha açmaya kalkışma!

 

Eylül. Ya bize zarar vermeyeceğiniz ne malum üstelik sizi tanımıyoruz bile ve siz kurt adamsınız bi-...

 

Kaan eylülün sözünü yarıda kesti.

 

Kaan. Bir daha bu konuyu açma dedim sana!

 

Eylül susup kalmıştı. Ona kalkıp sarılmak istedim ama ateş izin vermiyordu. Sanki kaçıyordum ama kaçmıyordum bi yere kaçamazdım da.

 

Ethan. Abi yüzüğü bulamadın mı?

 

Ethanın sorusu ile kafamı ateşe çevirdim. Acaba bugün odada aradığı şey yüzükmüydü?

Nasıl bir yüzüktü acaba?

 

Ateş. Hayır.

 

Dedi sert sesi ile. Yüzükte de güç varsa şaşırmazdım şu kısa sürede çok şey öğrenmiş ve görmüştüm.

 

Remy. Ya Damien gerçekten aldıysa.

 

Ateş. Neva odadaydı damien odaya girniş olsaydı neva görürdü.

 

Ethan. Neva bayılmıştı belgi o baygınken girip almıştır.

 

Eylül. Baygın mı?

 

Kaan. Sus eylül odaya gidince seninle hesaplaşacaz!

 

Bunlar gerçekten çok kabaydı.

 

Ateş bana döndü ve bende ona döndüm. Umarım düşüncelerimi okumamıştır.

 

Ateş. Odada hiç ses duydun mu?

 

Bunu gerçekten bana mı soruyordu. Baygın olduğum halde nasıl duya bilirdim ki?

 

Başımı olumsuz anlamda sağladım. Derin bir nefes alıp verdi ve önüne döndü.

 

Otururken bir anda dışardan sesler gelmeye başladı. Sanırım birileri dışarda kavga ediyordu. Ateş ve kaan hemen ayağa kalkıp dışarıya çıktı. Ethan ve remy de peşlerinden gittmişti. Eylül ile bakışıp yan yana geldik. Eylülün elinden sıkıca tutum ve bizde dış kapıya doğru yürüdük. Burada üç kişi vardı ve ateşler ile kavga ediyordu.

 

Ateş adamın yakasından tutup yere fırlatı ve adam çok sürmeden ayağa kalkıp ateşi sertçe duvara ittmişti. Ateşin duvarla çarpması ile birlikte sırtımda bir ağırı his etmiştim. Ama hafif bi ağırıydı.

 

Eylülün beni çekiştirmeye başlaması ile birlikte ormana doğru koşmaya başladık. Sanırım eylül fırsatan yararlanıp kaçacağımızı düşünmüştü ama sanmıyordum onlar her şekilde bizi yakalardı ve bulurlardı da.

 

Ağaçların arasında bir sağ bir sola koşuyorduk ve arada sırada arkamıza bakıyordum gelen var mı diye. Kimse yoktu. Eylülün beni sağ çekmesinile birlikte o tarafa doğru koşmaya başladık.

 

Burada kaybolmuştuk gene ama ateşlerin eline geri düşemezdik. Bilmem ne kadar çok koşmuştuk ama artık bacaklarımı his etmiyordum ve nefes nefese kalmıştım.

 

Durduğumda eylül bana döndü ve o da çok yorulmuştu.

 

Neva. Çok yoruldum.

 

Eylül. Bende ama az bir yolumuz kaldı neva hadi.

 

Dedi ve elimden tutu tam koşacaken eylülün karşısında kaan belirdi. Eylül hafif çığılık atıp geriye bir adım atmıştı. Birinin kolumdan tutup beni kucağına alması ile bunun ateş olduğunu anlamıştım. Evet yakalanmıştık.

 

Kaçmamızın imkansız olduğunu biliyordum bizim 10 dakikada gittiğimiz yolu onlar 2 dakikada giderdi.

 

Yorulduğum için göğüsüm hızlıca kalkıp iniyordu ve nefes nefese kalmıştım. Ateşin gözlerine baktığımda gözleri bile beni korkutmaya yetmişti.

 

Kafadını kulağıma yaklaştırdı ve kulağıma bir şeyler fısıldamaya başladı.

 

Ateş. Seni uyarmıştım.

 

Dedi ve koşmaya başladı. 2 dakika sonra eve varmıştık ve evin kapısının önünde durunca beni indirio sertçe elimden tutu. Odaya doğru çıkarmaya başladı ve merdivenlerden o kadar çok hızlı çıkıyordu ki koşmak zorunda kalıyordum.

 

Odaya gelince beni yatağa itti ve bana üsten üsten bakmaya başladı.

 

Ateş. Ya orada o piç beni öldürseydi, ben ölürsem sende ölürsün bunu daha hala neden anlamamazlıktan geliyorsun!

 

Ateş. Ben sana kaçmaya çalışma aklından bile geçirme demiştim değil mi!

 

O kadar çok bağırıyordu ki ellerimle kulaklarımı kapatmak zorunda kalmıştım. Gözlerinden alev fışkırıyor gibiydi.

 

Ateş. Eğer bir daha kaçmaya çalışırsan bu sefer seni örümcek dolu odaya kapatırım ve aklın başına gelene kadar çıkarmam anladın mı beni!

 

Ona bakmaktan başka bir şey yapamıyordum.

 

Ateş. Anladın mı dedim!

 

Başımı hemen olunlu anlamda sağladım. Bana bir iki sanihe daha bakıp odadan çıkmıştı ama odadan çıkmadan önce bana dönmüştü.

 

Ateş. Git bir banyo yap kıyafetlerini getirene kadar benim kıyafetlerimden giyi.

 

Diyip çıkmıştı. Sanırım haklıydı bir banyoya ihtiyacım vardı. Onun kıyafetleri bana elbise gibi geleceğine adım kadar emindim. Ayağa kalktım ve onun dolabından bir tane t-shirt çıkartıp banyoya girdim. Siyah bir t-shirtı.

 

Üstümü çıkartıp kenara koydum. İç çamaşırlarımı geri giyimek zorunda kalacaktım.

 

Suyu açıp altına girdim. Sıcak suyun bedenimle buluşması beni rahatlatmıştı ve çok iyi geldi bana. Şampuanı kafama döküp saçlarımı güzelce yıkadım.

 

Banyodan sonra iç çamaşırlarımı giyip üstüme de ateşin t-shirtınu giyip çıktım. Saçlarım sırıl sıklamdı ve arkamda ıslanmıştı.

 

Odaya girdiğimde ateş yatakta uzanıyordu. Çıktığımı görünce beni baştan aşa süzmüştü. Biraz utanmıştım bu yüzden ona bakmak yerine heryere bakıyordum.

 

Ayağa kalkıp yanıma doğru geldi. O gelince ben bir adım geriye atacaktım ki sıkıca belimden tutup beni kendisine çekti. Kokusunu almıştım ve çok güzel kokuyordu.

 

Ateş. Bu şekilde sakın aşa inme.

 

Dedi ve kafasını boynuma doğru götürüp kafasını boynuma koydu. Boynumu bir anda emince onu itmeye çalıştım ama olmadı. Bana bu kadar yakın davranmadı beni şaşırtıyordu. Beni tanımıyordu bile.

 

Ateş. Seni tanıyorum neva.

 

Dedi ve beni duvar ile arasına alıp kafasını boynumdan çekip gözlerime baktı. Önüme gelen saç tutamını kulağımın arasına aldı. Belimde ki eli beni kendisine çekip beni kendisine bastırdı.

 

Beni nereden tanıyordu ki daha önce hiç karşılaşmamıştık.

 

Ateş. Seni izledim, hep...

 

Dedi ve dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Dudaklarımı narin bir şekilde öptükten sonra alnını alnıma koyup saçımdan öpmüştü. Saçma bir şekilde onun yanında kendimi güvendehis ediyordum. Elini belimden çekip yanaklarıma koydu.

 

Alnımı öpüp geri çekildi ve dudaklarıma tekrardan yapıştı. Beni öpmesini istemiyordum hata bana dokunmasını bile istemiyordum.

 

Ateş geri çekildi ve beni kucağına alıp yatağa yatırdı. Üstümü örtükten sonra t-shirtunu çıkartıp koltuğa attı ve kendisine yanıma yatıp beni belimden tutarak kendisine çekmişti.

 

Geri çekilmeye çalıştığımda bana iyice sarılmıştı ve artık geri çekilmem imkansızdı. Kokusu çok güzeldi ve onun kokusu beni mutlu ediyordu.

 

Acaba onunla başka şartlar altında tanışsaydık nasıl olurduk?

 

Ne dediğimin farkına varınca kendime kızdım ve gözlerimi kapatıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.

 

✧✧✧

 

Sabah gözlerimi ateşin sesi ile açtım. Camdan dışarıya bakıyordu ve arkadan çok çekici görünüyordu. Ne saçmaladığımın farkına varınca kendime kızdım.

 

Ateş. Kalktığına göre üstünü değiştir.

 

Dedi. Yanımda kıyafetim yoktu nasıl değiştirmemi bekliyordu ki?

 

Ateş. Kıyafetlerini getirdim hepsi benim dolabımın yanında ki dolapta.

 

Dedi. Gene düşüncelerimi okumuştu. Yataktan kalktım ve dolabın kapağını açtım. Doğru söylemişti kıyafetlerim buradaydı. Ne zaman getirmişti ki?

 

Dolabımdan açık mavi renginde bir t-shirt çıkartım ve altıma da giyimek için beyaz bir etek çıkartım. Banyoya girip üserimi değiştirdim. Saçlarımı da bileğimde ki toka ile toplayıp banyodan çıktım.

 

Çıkınca ateş beni baştan aşa süzdü. Yanıma gelip elini belime doladı. Ben sadece ona bakıyordum ve o elini boynuma koyup yanağımdan öptü.

 

Neva. Beni sevmediğin halde neden öpüyorsun?

 

Dediğimde sorum ile afalamıştı ama uzun sürmemişti. Gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı.

 

Ateş.Mühürlümsün.

 

Neva. Sırf mühürlünüm diye mi öpüyorsun?

 

Dediğimde bir şey demedi ve elimi tutup odandan çıktık. Odadan çıkınca merdivenlerden aşa inmeye başladık. Mutfağa girince kaan ve eylül dışında hepsi buradaydı.

 

Ateş beni oturtup kendisi de yanıma oturdu. Tabağıma bir şeyler doldurmaya başladı. Yiyemeyeceğim kadar kahvaltılık ile doldurunca tabağımı şaşkınlıkla ona baktım.

 

Neva. Bu çok fazla yiyemem.

 

Ateş. Yiyeceksin.

 

Neva. Ama ateş-...

 

Ateş. Yiyeceksin dedim konu kapandı!

 

Demesi ile yüzümü asarak kahvaltımı etmeye başladım. Ethan ve remy bana gülerek bakıyorlardı.

 

Neva. Ne var?

 

Remy. Abim sana bebek deme konusunda haklıymış.

 

Neva. Ney?

 

Ateş. Kahvaltınızı edin sessizce!

 

Remy ne demek istemişti ki?

 

Doymuştum ama tabağımın yarısını bile bittirememiştim. Ateşe baktığımda gözleri ile tabağımı işaret ettmişti.

 

Ateş. Bittir dedim.

 

Neva. Doydum.

 

Ateş. Umrumda değil bittir dedim sana.

 

Oflayarak yemeye devam ettim. Bittirdiğimde elimi şişmiş karbıma koydum. Ateş karnıma bakıp sırıtmıştı. Ne sırıtıyordu ki hepsi onun yüzünden olmuştu.

 

Ethan. Abi biz remy ile ormana gidicez.

 

Diyip kalkıp gittmişlerdi.Bu kadar hızlı kaybolmalarına alışamamıştım.

 

Ateş. Bittirdiğine göre istediğini yapa bilirsin kaçmak dışında.

 

Dedi. Acaba bahçeye çıkmama izin verir miydi?

 

Neva. Bahçeye çıka bilir miyim?

 

Ateş. Hayır!

 

Dedi kararlı sesi ile. Başımla onu onayaldım ve masadan kalkıp salona gittim. Allahtan televiziyon vardı ve sıkıntıdan ölmeyecektim.

 

Televiziyonu açıp rastgele bir filim izlemeye başladım. Şansıma korku filimi seçmiştim. Bu evde kurtlarla olduğum yetmemiş gibi bide korku filimi seçmiştim.

 

Ateş evden çıkmıştı nereye gittiği ile hiç bir fikrim yoktu umursamıyordum. Sanırım eylül olmadan kaçmayacağımı biliyor olmalıydı yoksa beni neden tek başına bırakmıştı ki.

 

Filini izlerken alt katan sesler duymuştum. Korkmama ramen televiziyonu kapatıp aşa inmeye karar verdim. İlk önce etrafıma bakmıştım kimsenin olmadığını görünce aşa indim.

 

Bir iki basamaktan sonra bir şeyin düşme sesi geldi. Metal bir şeg düşmüş gibiydi. Aşa indiğimde mavi bir ışık vardı. Son badamaktan indiğimde iki kapı ile karşılaşmıştım. Bir odadan örümcek sesi geliyordu ve oraya asla giremezdim sesleri bile beni korkutnaya yetmişti.

 

Diğer odanın kapısını açıp girdiğimde bom boş bir oda ile karşılaştım. Yerde bir yüzük vardı. Demirden yapılmıştı ve içinde de mavi bir taş vardı. Mavi taşın üstünde kurt pençesi vardı. Yüzüğü elime aldım ve incelemeye başladım. Acaba bu ateşin aradığı yüzük ola bilir miydi?

 

Bu yüzük o yüzükse onun için neden bu kadar önemliydi. Bir şeyin düşme sesini daha duyunca korkudan odadan çıktım ve kapıyı kapatıp koşarak yükarıya çıktım. Yüzüğü elimde sıkıca tutuyordum.

 

Aşa bir daha inmeyecektim oradı çok korkutucuydu. Salona yavaş adımlar ile ilerledim. Evde biri varmıydı bilmiyordum. Kaan ve eylül neredeydi onu da bilmiyordum. Salon da ki koltuğuma geri oturdum ve elimde ki yüzüğü incelemeyr devam ettim.

 

Yüzükte bir şey yazılıydı ama ne yazıldığını okumak zordu.

 

Yüzükte n ve a harfi vardı bu ne anlama geliyor du hiç bir fikrim yoktu.

 

 

Loading...
0%