Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@luzia_0

BURADA GEÇEN HERŞEY TAMAMEN KURGUDUR. GEÇEN KİŞİ, KURUM VE KURULUŞLAR GERÇEĞİ TAMAMİYLE YANSITMAZ.

 

Eğer kurguyu beğendiyseniz yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen. İyi okumalar... ❤

 

 

Bölüm 2 – Seyirciler Hazır Perde Aralanıyor

 

Lavin Asena Karayel

 

Üsse geldikten sonra herkes sevdikleriyle iletişime girmeye çalışmıştı çünkü neredeyse 3 aydır gizli görevdeydik eve yapılan baskın tek bir görev değildi ona giden birçok baskın ve içlerine girmeyi de içeriyordu. Hepsine tek tek baktım Atlas eşi ve kızıyla konuşuyor ve iyi olduğuna dair yeminler ediyordu, Mustafa abi de öyle, Şahin kız kardeşiyle konuşuyor, Yüksel her zaman ki gibi iner inmez koğuşa gitmiş, Miraç erkek kardeşleriyle konuşuyor ve onlara hava atıyor yüzümde bir gülümseme onları izlerken gözüm Batuya takıldı. Onun kolay bir çocukluk geçirmediğini biliyordum bu sebeple o da benim gibi yüzündeki gülümsemesiyle onları izliyordu tek fark mutlu değil, acı dolu bir tebessümle izliyor oluşuydu.

Elime aldığım telefonu tekrardan cebime attım ve Batuya doğru ilerlemeye başladım.”Lan kerata sen ne yapıyorsun” gülerek üstüne atlamama artık şaşırmamış ve bunu zaten bekliyormuş gibi bakıyordu. “güzel komutanımızın ne zaman üstüme atlayacağını bekliyordum” dedi gülerek, sanki çok önemli bir sır veriyormuş gibi kulağına yaklaştım, hayvan gibi boyu vardı “e hadi git değiştir üstünü benden duymadın ama bir haftalık bir iznimiz var gidip yemek yiyelim” dedikten sonra o da oyuna katılmış ve kulağıma doğru eğilerek fısıldamıştı “diğerlerine de haber vermemiz gerekmez mi komutanım” dudaklarım sağa doğru kıvrıldı “boşver onları” dememle beni “ifşa” etmişti. “Lavin komutanımdan duymadınız ama bir haftalık bir iznimiz varmış gidip yemek yiyelim dedi bana ” sanki kırılmış gibi yaparak “sizi söylediğimde boşver onları dedi” sanki kızmış gibi yaparak “hain” dememe ise karnını tutarak gülmeye başlamıştı. Tabiî ki bu çatışmamızı yüzlerindeki gülümsemeyle izliyorlardı bu neşeyi sadece tehlikeli bir operasyondan sonra hiçbirimize bir şey olmadan geldiğimizde yapardım, bu benim kendi tarzımdaki kutlamamdı. “Beni eşimler bekler hayvanlar sizinle boş beleş takılamam” dedi Mustafa Abi . Atlas yüzünü buruşturarak “abi ayıp oluyor ama” demesiyle ensesine bir tokat yemesi bir oldu “ayıp falan olduğu yok eşoğuleşşek sus sen, ayrıca seninde eşin yok mu lan gitsene eşinin yanına” sonra sesiz bir sesle töbe çekti. Atlası ve diğerlerini orada bırakarak kendi odama girdim ve sandalyeme oturdum saat üçü biraz geçiyordu, başım ağrıyordu ve ne yapacağımı bilmiyordum sadece saatler önce bir manga* askerin şehit düştüğü bir timin ise gazi olduğunu öğrenmiştik.

Oraya yakındık ve desteğe giderken ihtiyaç olmadığını çünkü diğer destek ekibin oraya ulaştığını bir çatışma çıkmayacağını söylemişlerdi bu anons beni ne kadar istemesem de eski silah arkadaşlarımı düşünmeye itmişti içimden tekrardan bir Fatiha okuduktan sonra başımı geriye atıp gözlerimi kapattım. Tam uykuya dalmak üzereyken telefonum çalmaya başladı “Yüzbaşı Lavin Asena Karayel emredin komutanım” dememle karşı taraftan bir iç çekiş sesi geldi

“odama gel Lavin”

“anlaşıldı komutanım”

Odasına doğru yürürken bir yandan sebebinin ne olduğunu düşünüyordum. Kapısını üç kere tıklattım ve gel emriyle içeri girdim “buyurun Albayım” kapıyı kapattım ve masasının önündeki sandalyelerden birine oturdum.

“seni ne kadar sevdiğimi bilirsin Lavin bu rütbe için ne kadar çalıştığını ve kendini öne attığını da ben bilirim. Hepsini ailen gibi gördüğünü de fakat artık sahaya çıkmaman ve operasyonları uzaktan yönetmen daha iyi değil mi?”

“anlamadım komutanım, yaşlandığımı düşünmüyorum açıkcası sizi bu düşünceye iten şeyi öğrenebilir miyim?” diye alayla soruşuma cevap gecikmedi.

“üstlerden gelen emir böyle”

Yüzümde şaşkın ve kızgın bir ifade vardı ne demek operasyonlara katılma, sahaya çıkma çok kızgındım fakat kendimi dizginlemeye çalıştım.

 

“ben bu rütbeye varımı yoğumu verdim, bu meslek için türlü şeylere katlandım. Burada olmayı en çok ben hakkettim yüksek müsaadenizle size üstlere cevap olarak kesin bir dilde hayır dediğimi iletin” anlaşılan sesim istediğimden biraz daha sert çıkmıştı.

“geçen görevde aldığın yarayı hatırlamıyor musun evet bu yara sayesinde Yüzbaşı oldun ama seni zorladığını görebiliyorum, geçici bir süre için..”

Öfkeyle sözünü kestim.

“Geçici bir süre?”

“evet, geçici bir süre yaran sana engel olmayana kadar aslında bunu üstlere öneren bendim. Önerdiğim şey tabii ki de dinlenmen yönündeydi fakat seni görevden çok uzun süre dışarıda tutamayacağımızı biliyoruz o yüzden bu fikir geldi aklımıza”

 

Yaptıkları tantana beş santimlik birazcık derin bir yara içindi sadece bacağımda minik bir kasılma hissi yaratıyordu fakat o da o kadar uzun sürmemişti. Bu sözlerimi yuttum ve en derine gömdüm.

 

“bir haftalık bir tatilimiz yok mu zaten bu sürede toparlanırım sıkıntı yok Beyaz Komutanım”

 

“Şuan Albay Beyaz Alaca olarak konuşmuyorum senin baban olarak konuşuyorum Lavin inan bana biraz dinlenmek sana iyi gelecektir. Sadece iyiliğini istiyorum"

“Komutanım eğer iyiliğimi istiyorsanız ben sizden bir şey istemedikçe benim için hiç bir şey düşünmemeniz yeterli, teşekkürler”

 

Derin bir nefes alarak kalktım, severdim Beyaz Albayı babam diyebildiğim kadar samimi bir adamdı mezun olurken ve rütbe atlarken hep o vardı başka kimse değil, ama bu son yaptığı beni biraz kırmıştı. Biliyordum iyiliğim için olduğunu ama onlar anlamıyorlardı.

Sert bir sesle konuşmaya başladı. “Söyleyeceğim bir konu daha var otur yerine”

Yerime geri oturdum ve ne diyeceğini bekleme başladım. Konuya girmeyince ben sormak zorunda kaldım çünkü adamın yüzünden hiç bir şey okunmuyordu.

 

“Konu nedir Komutanım?”

“bugünkü patlamadan sağ kalan tek kişiyi biliyorsundur”

Başımı evet anlamında aşağı yukarı salladım

“sağlık kontrollerinden sonra sizin time almaya karar verdim”

 

Duymuştum hain olduğunu bile düşünüyorlardı o askerin Beyaz Komutan bizim time aldıysa öyle değildir diye düşünmek istiyordum ama yine duramadım

“Komutanım mazur görün ama hain olduğuna dair şüpheler var-“

“Biliyorum Lavin olay yerine bizzati gittim ve o askerden dinledim olanları hain değil merak etme”

“Siz öyle diyorsanız öyledir Komutanım”

 

Tabiî ki tedbiri elden bırakmayacaktım Beyaz Komutandan ne zaman geleceğini de öğrendikten sonra odadan çıktım. Kafam hala operasyonları uzaktan yönetme emrindeydi son sözü söylenmemiş bir emirdi ve bir hafta sonra görecektik aslında yürürlüğe girip girmeyeceğini.

Bu düşünceler kafamı kemirirken daha sonra düşünmek üzere arka plana attım ve yüzümde yorgun bir ifadeyle arabamın anahtarını almak için odama doğru gitmeye başladım. Bu sırada telefonumu da açma tuşunu basmıştım, odama girerken bir sürü gereksiz reklam bildirimlerini atlarken bir bildirim dikkatimi çekti. Bilinmeyen bir numaradan gelen mesaj çok dikkat çekiyordu;

 

05*********

Birlikte çalışmak için sabırsızlanıyorum.

 

                                                                                                     ✿

Dinçel Aren Kıran

 

“Bir sürü sağlık kontrolünden geçtim ve itiraf etmem gerekirse birazda sıkılmaya başladım”

Annem her zamanki gibi çok fazla soru soruyordu, özellikle patlamayı öğrendikten sonra telefonum bildirimlerden susmamıştı. Tabii ki hepsi annemdendi.

“Ответьте на мои вопросы правильно!

Как ты на самом деле, дорогая?( Sorularıma doğru cevap ver!Gerçekten nasılsın canım?)

“Anne özellikle endişelenince Türkçeyi unutuyorsun ama gerçekten iyiyim hatta tek ‘gerçekten’ iyi olan benim sanırım”

Annem bu sefer Türkçe konuşmuştu “Biliyorum canım fakat senin iyi olman benim için daha önemli eve gelip neden biraz izin yapmıyorsun?”

 

“iyiyim ve izin yapmak istemiyorum yinede yeni görevlendirmeme daha var o güne kadar sırf senin aklın kalmasın diye eve gelebilirim”

 

Diğer tarafta sırıttığına ve bir zafer edasıyla topuklularının üzerinde döndüğünü hissetmiştim, sevinince hep böyle yapardı. Sesinden güldüğü anlaşılan bir sesle “odanı hazırlatıyorum” diyip telefonu yüzüme kapatmıştı. Annem garip bir kadındı Rus olmasının da getirdiği bir dominantlık elbette vardı fakat hep emir verirdi ve bundan hiç gocunmazdı. Tabiî ki onu da böyle kabul etmiştik bile. Bu sırada arkadaşım istediğim bilgilerle gelmişti “Dinçel! Dinçel! Lan dinlesene!” demesiyle yüzümü ona döndüm “buyur Aslancım söyle! Ama yine bulamadığını söyleme!” bana uflayarak bakmış ve cevap vermişti “Al kardeşim istediğin bilgiler yalnız söyleyeyim arkadaşlığımızı gözden geçirmeyi düşünüyorum bilesin”

Biraz alınmış gibi çıkıyordu sesi ama beni ciddi anlamda kızdırmıştı tam 19 defa gelmiş ve bulamadığını söylemişti.

 

“Kusura bakma Aslan ama emin ol o 19’u sen yaşasaydın daha fazla sinirlenirdin”

“Lan saydın mı bide, HAİN!”

Çokta kafaya takmadım ve getirdiği belgelere göz ucuyla bakmaya başladım. Yeni komutanıma baktığımda söylemeliyim ki şok geçirmiştim ben iri yarı bir adam beklerken bir kadın vardı. Şaka gibiydi ama karşımda yüzbaşı olmuş bir kadın vardı. Tekrardan bakma istediğini uyandırıyodu. Başarılarını incelemiştim ve çok başarılı bir özgeçmişi olduğunu fark ettim. Bu tamamen imkansız geliyordu çünkü o bir “kadın” dı. “bu sefer ayvayı yuttun kesin ölürsün bir kadının yönettiği timde” diye söylene söylene diğerlerine de baktım ve dosyayı kapattım. Hepsini yaktığımdan emin olmam gerekiyordu çünkü bunlar “gizli” bilgi niteliği taşıyordu.” Gerçi ölen ben olmam sanırım ya o kadını öldürebilirim niye bilmiyorum ama acayip gıcık oldum şuan kadına.”

Ben böyle söylenirken aklıma bir fikir geldi ve dosyasından bulduğum telefon numarasına biz mesaj attım tabiî ki bir kinaye içeriyordu ama ilk günden ceza almak istemiyorsam bu sim kartınıda yakmam gerektiği gelince güldüm ve sonunda biten testlerle beraber bir uçak bileti aramaya koyuldum.

 

Yazarın Gözünden

 

Lavin eve giderken çalan telefonu onu zaten yeterince canı sıkılmıyormuş gibi sıkarken telefonu açtı.

“Alo”

“Ağabeyine alo diyecek kadar ya delirdin ya da numaramı sildin”

“Numaranı sildim” Lavin öfkenin içinde harlandığını fark etmişti ama ağabeyi de ondan farklı değildi.

“Para at”

“Yine mi kumar oynadın” derin bir nefes verdi ve en sonunda içinde tutamadı.

“YETER ARTIK SANA PARA FALAN GÖNDERMİYORUM İSTER ÖL İSTER AĞLA”

“Nankör”

diyerek telefonu kapatan kişi sanki ağabeyi değil de tefeci gibi hissetmişti Lavin aklına gelen geçmişi zihninin en derinine gömmek istemiş ve üzerine toprak atmıştı fakat o geçmişin karşısına geleceğinden o zamanlar haberi yoktu.

Loading...
0%