@lyra.m
|
Kahvaltımızı ettikten ve sahte hesabımdan Esra Sultan'ın o fotoğrafları instagram hesabına koyup koymadığına baktıktan sonra (annem sırf Ege ve benim fotoğraflarımızı instagramına koyabilmek için beni engellemişti.) Bugün bizim için özel bir gündü ve bu özel gün şerefine Ege'yle dışarı çıkacaktık. Bugün tanışmamızın üstünden üç yıl geçmişti evet yalan değil bu çocuk üç yıldır bıkmadan usanmadan beni çekiyor gençler bazen diyorum ki acaba Ege gerçekte yok da benim hayal ürünüm falan mı? İnanın piskolojisini bozmak istemeyen biri benimle bir günü bırak bir saat bile geçirmekten kaçınır. Aslında çoğu zaman Ege'nin beni tanıdığı gün kaçması gerektiğini düşünürdüm çünkü diğer tontiş çiftler gibi normal bir tanışmamız yoktu. Aman olmasın da zaten! Neymiş ben okul koridorunda yürürken gelmiş bana çarpmış, neymiş ben okula geç kalıyormuşum da o yetiştirmiş, neymiş çocukluk arkadaşımmış aşık olmuşum falan filan. Hep boş işler bunlar hep. Ama yalan mı şimdi bütün kitap, dizi, film karalterleri hep böyle tanışıyor. Arkadaşlar! Diyelim ki ben koridorda yürüyom, karşıdanda aha böyle süpermen gibi bir çocuk yardırmış geliyo ve ben de ne şaşı ne de kör olmadığım için bunu gördüm, azıcık kenara kayar "Buyur kardeş rahat rahat uç." Derim dimi. Ama yook o zaman nasıl tanışcaz ,baktım bu bana geliyo dikin dikin, iki keçinin köprüde karşılaştığı gibi ben de buna giderim diyip ben de mi yardırcam gitcem? Bu saçmalığın kaçıncı seviyesi arkadaş? Veyahut diyelim ki ben okula geç kalcam. Yav gitmeyiver, gitme yani kardeşim, senin kafada eksik tahta mı var, sizin orda gitmeyince belediye ceza mı kesiyo? Hadi diyelim ki illa da gitcen ille de okul aşığısın ve şu kayınçosuna tetenoz aşısı yaptırdığımın taksilerinden hiçbiri seni almadı yada paran yok fakirsin ,ki büyük ihtimalle sen çoktan geç kaldın o anasının gözünü boya paletine çevirdiğimin okuluna, ara bi tanıdığını gel beni al de dimi. Yada diyelim ki sınav var ondan gidiyon, hiç uğraşma git evine öğlene doğru da git bir rapor al bak keyfine. Ama yook o zaman da tanışamayız falan Allah korusun. Zaten şu çocukluk arkadaşı olayına konuşmuyom bile o derece saçma! Ege ve benim nasıl tanıştığımız konusuna gelirsek üç yıl önce biz lise birinci sınıfken yıl sonu turnuvalarında sınıfımızın başka bir sınıfla voleybol maçı vardı ve ben de yedeklerdeydim çünkü şu voleybolu pek beceremiyordum,hatta ne yalan söyleyeyim hiç beceremiyordum,berbattım. Okuldan bizi destekleyenler karşı takıma atamazsınız,vuramazsınız,kazanamazsınız gibi onların aleyhine bağırıyorduk ben de dahil,hatta en çok ben bile diyebilirim.😁 Maçın ikinci setinde karşı takım sayı attı ve o takımdaki bir kız suratıma bakarak"Şimdi oldu mu?!" Diye bağırınca ben de kendimi tutamayıp"Oldu." Diye bağırdım ve bütün olaylar burada başladı.
~3 Yıl önce~
"ŞİMDİ OLDU MU?!" Bu kız az önce bana bakıp mı bağırdı yoksa şaşı mı?
"OLDU!" Bu cevabım karşısında beden hocasının kendi sınıfını savunma modu açıldı evet arkadaşlar hakemimiz kesinlikle tarafsız.
"Kızım ne bağırıyorsun?"
"Hocam arkadaş suratıma suratıma bağırıyor onu neden uyarmıyorsunuz?!"
"YETER! BİR YERE KADAR TAMAM DEDİK AMA BU KADAR DA OLMAZ BE! BÖYLE MAHALLE AĞZIYLA KONUŞACAKSAN YÜRÜ GİT MAHALLENE!" Bakınız efendim bu kadını benim ayarlarımla nasıl da oynuyor sanki kendisi sarayda büyüdü. Bu arada belirtmek isterim gençler karşımızdaki takım,yani rakip beden hocasının kendi sınıfı.:)
"VALLA HOCAM SİZ NE KADAR DA TARAFSIZ BİR HAKEMSİNİZ GÖZLERIM YAŞARDI."
"BAK HALA KONUŞUYOR!"
"E HOCAM SİZ YAPABİLİYORUM DİYE SINIFINIZI SAVUNUYORSANIZ BEN DE KONUŞABİLİYORUM NEDEN KONUŞMAYAYIM?!" Sınıf arkadaşlarım ben ayaktayken omuzlarımdan tutmuş beni susturmaya çalışıyorlardı hatta arkamdaki hocalar bile gidip elimi yüzümü yıkamam gibi şeyler söylüyorlardı ama hiçbiri umrumda değildi. Bu kadına ağzının payını vermeden susmazdım.
"BAK SON HAFTA DEMEM VERİRİM DİSİPLİNE!" Hadi versene, nolursun ver.
"HOCAM SİZE BİRŞEY SORABİLİRMİYİM?"
"HADİ SOR BAKALIM."
"ACABA SİZ SARAYDA FALAN MI BÜYÜDÜNÜZ,HANİ DAHA DEMİN MAHALLE AĞZIYLA KONUŞUYOM DİYE BANA BAĞIRDINIZ YA." Beden hocası üstüme doğru yürümeye başlamıştı hatta koşmaya. Arkamdaki hocalar da artık bana sus demeye başlamıştı.
"KIZIM SEN CANINA MI SUSADIN SUS YOKSA ATTIRIRIM OKULDAN BAK!"
"OO HOCAM GİT GİDE ÇITAYI YÜKSELTİYORSUNUZ HANİ DİSİPLİNDİ?"
"BAK HALA GEÇMİŞ KARŞ-" Biricik müdürümüz sesi duyup gelmiş olacak ki biraz da o bağırdıktan sonra beden hocası tekrar yerine geçti ve maç devam etti ama karşı takımın yedekleri boş durmayıp bana alttan alttan laf sokmaya başlamıştı.
"BASTIRIN SINIF!"
"ARKADAŞLAR BİR SES DUYDUM DA KÖPEK Mİ HAVLIYOR?" O aptal kızın bu cümlesinden sonra ben yerimde durur muyum? Durmam. Arkadaşın helvası fıstıklı olsun,fıstığın parasını ben vercem söz.
"SEN KİME KÖPEK DİYON LAN BEYİN YOKSUNU!?"
"SANA DİYORUM NAPACAKSIN ÖLDÜRECEK MİSİN BENİ AY NASIL KORKTUM !VAROŞ!"
"YOK CANIM NE ÖLDÜRMESİ BEN SENİ ÖYLE KOLAY RAHATA KAVUŞTURURMUYUM?!" Koşarak kızın yanına gidip saçından tuttuğum gibi kaldırıp voleybol filesinin demirine kafasını vurdum ve burnu kanamaya başladı arkadan birsürü çığlık duyuyordum ve maç durdurulmuştu bütün hocalar kızı elimden almaya çalışıyordu ama nafile kızın kafasını ikinci kez demire vurdum ve tam bana saldırmak için atıldığı sırada bacağına çelme takıp süzülerek yere inmesini sağladım ve ellerini arkasında ters kelepçe yaptım kızın burnundan ve kaşından oluk oluk kan akıyordu. Yahu Işıl sen bu kadar şeyi nereden biliyorsun derseniz ki demediğinizi umuyorum ama merak edenler için abim bir komando da ondan öğrendim bazen işe yarıyor böyle şeyler. Kızın saçından tuttuğum gibi kafasını kaldırıp arkadaşa iki kelime konuştum.
"Kabul en varoş benim ama en azından sevgilimi onun en yakın arkadaşıyla aldatan bir sürtük değilim." Ben o sürtükle konuşurken yanıma iki kişinin yaklaştığını gördüm birinin elindeki cam şişe saniyeler sonra kafama geçti ve takdir edersiniz ki kafama cam bir suluk yemem üzerine bayıldım hem de kafamda 5 cmlik bir yarıkla.
~İKİ SAAT SONRA~
Gözümü hastanede açtığımda kolumda bir serum, kafamda deli bağlar gibi sarılmış bir bandaj ve tam tepemde zebani gibi dikilen bir çocuk (o zamanlar sözlüğümde Ege diye bir kelime yok tabi.) vardı. O anki can korkusuyla çocuğu Azrail sandım.
"ALLAH'IM SÖZ VERİYORUM BİR DAHA KİMSEYİ DÖVMEK YOK NE OLURSUN ALMA CANIMI DAHA ÇOK GENCİM BEN, ÖLMEK İÇİN İSE ÇOK GÜZELİM!"
"N-ne?" Çocuk bana deli görmüş gibi bakıyordu, gerçi deli olmadığımı söyleyemezdim ama bunun çok da önemi yok değil mi? eheheh
"Hee, kusura bakma kardeş benim hatlar karıştı Azrail sandım seni bide yüzünde öyle kan falan olunca. Doktormusun diycem de doktor olsan niye üstünde benim okulumun forması olsun?"
"Y-yok ben doktor değilim."
"Lafını balla böldüm ama ben onu anladım zaten oksijenini boşa harcama."
"Bunu ben konuştuktan sonra mı söylüyorsun?"
"Napalım olum kafamıza şişe yedik geç düşüyo jetonlar. Bu arada yüzünde niye kan var la senin?"
"Yüzüme de mi sıçramış?"
"Yani mantıken ya senin yüzünde yada benim gözümün içinde kan var." Dedikten sonra elimle göz kapaklarımı çekiştirerek;
"Bak bakayım birşey var mı gözümde?" Ege bu halime gülmemek için kendini öyle bir tutuyordu ki en sonunda kıyamadım.
"Gül gül ,yoksa domatesten pancara evrilcen." Şu durumda neden burada olduğunu sormam gerekirken ben çocukla dalga geçiyordum tam bir Işıl Durusoy hareketi. Harbiden bu çocuk neden buradaydı?
"Sana iki tane çok mantıklı soru sorucam ve bil diye söylüyorum normalde hiç mantıklı biri değilimdir." Haklılık fışkırıyor.
"Tabi,sor." Sanki sorma desen ay tamam sormiyim diyecektim.
"Birincisi sen kimsin, ikincisi niye geldin tepemde dikiliyon zebani gibi, ve sorun olmazsa bir soru daha, Azrail değilsin dimi?"
"Sırayla mı gidiyoz yoksa istediğimiz sorudan başlayabilirmiyiz hocam?" Dedi ve kıkırdadı.
"İstediğinden başla ama 3. Sorudan başlarsan işime gelir, ona göre tepki veririm söyleyeceklerine."
"Pekala, hayır Azrail değilim ve bil diye söylüyorum(bu çocuk beni mi taklit ediyor bana mı öyle geldi?)zebani de değilim adım Ege ve seninle aynı okulda hatta aynı sınıftayız."
"E madem Azrail değilsin,zebani değilsin, doktor da değilsin suratında niye kan var oğlum senin?"
"O kız kafana şişe vururken oradaydım o yüzden olabilir."
"Harbi lan o evine Truva Atıyla girdiğimin çocuğu benim kafama şişe vurdu dimi. E ben kafamı hissetmiyom, Bİ DAKİKA NEE, BEN KAFAMI HİSSETMİYOM, LAN BENİM KAFAMI MI KESTİLER HİSSETMİYOM BEN?!"
"IŞIL Bİ SAKİN OL KAFANI KESSELER NASIL YAŞIYCAN MANYAK MISIN SEN?!"
"SEN BENİM ADIMI NERDEN BİLİYON?"
"LAN Bİ BAĞIRMA BÜTÜN SORULARINA CEVAP VERCEM YETER Kİ SUS!" Çocuk öyle bir baktı ki mecbur susmak zorunda kaldım.
"Tamam bağırmıyom. Sen de sorularıma cevap ver ama."
"Tamam, sor."
"Sen beni nerden tanıyon ve neden benle geldin yani niye burdasın?"
"Ben ilk yardım kulübündeyim ve ilk yardım bilgim var diye ambulans gelene kadar başında ben bekledim beden hocası burnunu kırdığın kızla gitti ve büyük ihtimal sana sinirli olduğu ve mesuliyet almak istemediği için beni gönderdi."
"Ulan o kadının varya ağzına aduket atıp burnundan ruhunu çıkarmak vardı ama nerde bizde o şans." Ege yine güldü ve bu seferki resmen kahkaha atmaktı.
"Diğer sorumun cevabı?!"
"Az önce de söylediğim gibi aynı sınıftayız ordan tanıyorum seni."
"Hee ,tamam. E biz madem aynı sınıftayız ben seni niye tanımıyom oğlum? Yoksa sen görünmez falan mı oluyon okulda?"
"Açıkcası hayal gücüne hayran kaldım, ayrıca beni tanımaman normal,çok sosyal biri değilim, dönem başından beri tek yaptığım kitap okumak, camdan dışarıyı izlemek, kantine gitmek bir de seni izl-" Az önce ne dedi o? Ege toparlamaya çalışarak hızlı hızlı konuşmaya başladı.
"Yani şey... voleybol maçlarında izliyorum sizi voleybola ilgim var biraz bir de sen futbol takımındaki iki kızdan biri olunca orda da dikkatimi çektin ondan yani."
"Oğlum bi nefes al ,domatestin pancar oldun patlıcana doğru da gidiyon valla."
Evet gençler 26 kişilik sınıfta 10 tane erkek olup da birinde futbol becerisi sıfırın altında eksi yüz elli derece olunca mecburen kızlardan da takıma giren oluyordu. Aslında erkekler 11 kişi olsa da beni alırlardı çünkü bir abi ve bir erkek kankayla büyüyünce futbol becerileriniz de epey bi gelişmiş oluyor, takımdaki çoğu çocuğa toz yuttururdum valla.
"Ben özür dilerim bir an ağzımdan öyle çıktı."
"Önemli degil." Aslında önemli neden diğerleri değil de ben, sen hayırdır oğlum?!
"Bu arada kıza ne oldu, daha doğrusu ne yaptım?" Hain Işıl happy and cool smayl.😏
"Işıl acaba sana ağrı kesici diye Afyon şurubu falan mı verdiler?!"
"Olabilir, mantıklı bir teori. Afyon da güzel şehirdir he."
"Işıl sen kafay-"
"Evet yedim kafayı, sen beni boşver de kıza ne oldu onu anlat."
"Off. Kaşı patlamış bir de burnu kırılmış bunları biliyom başka birşey bilmiyom!"
"Tamam çocuk adam sakin. Kızı öldürmedik ya hem zaten yamuktu o kızın burnu estetik yaptırmaya bahanesi oldu işte."
"Yok sen harbiden delisin!"
"Hele şükür anladı ben de bunun jeton ne zaman düşcek diye bekliyordum." Eh benim deli olmadığımı söyleyen iki kişi var zaten şu dünyada biri piskolojisini bozduğumu düşündüğüm piskoloğum biri de Mete.
Kısa bir süre içersi sessiz kaldı ve içeriye bir hemşire girdi bir ilaç verdi ve uyumam gerektiğini söyledi. Ege'ye birşeyim olmadığını gidebileceğini söyledim ama olmaz diyip yanımdaki koltuğa iyice yerleşti ve gözlerini kapattı. Gözlerimi kapatmadan önce son kez saate baktım 21.46'ydı bu çocuk neden gitmiyordu ailesi merak etmez miydi, yada o da benim gibi buralı değildi de okumak için mi gelmişti? Düşünceler kafamda dolanırken gözlerim yavaşça kapandı ve kendimi uykunun kollarına bıraktım. Sabah uyandığımda önce Ege ile okula gittik ve eşyalarımızı aldık sonra ise ikimiz de evlerimize gittik. Okuldan iki hafta uzaklaştırma almıştım ama benim kafama şişe geçiren kız hala elini kolunu sallaya sallaya okula gidiyordu hem de uyarı bile almamıştı. Ey ilahi adalet sana sesleniyorum duy beni!
~Şimdi~
O günler aklımdan gelince ister istemez sırıttım ve söylediğim son kelime aklıma gelince daha fazla sırıttım ve aynadaki yansımamla konuştum.
"E artık bol bol seslenirsin ilahi adalete Işıl hanım." Kapıda bekleyen Ege'yi bana seslenince fark ettim.
"Hayırdır yine kime sesleniyoruz Işıl hanım?" Sesinde yapmacık bir stem vardı.
"İlahi adalete."
"Acaba yine kime ceza kesesin geldi de İLAHİ ADALET'i meşgul ediyorsun?" İlahi adalet kısmını komiklik olsun diye elini kalbine koyarak ve derinden gelen bir sesle söylemişti.
"Üç sene önce kafama cam suluk geçiren kıza." Cümlemin yarısında Ege'nin kahkahalarını duymuştum bu anı bizim için trajikomik olarak tarihe geçmişti. Hem trajik bir kafa yarma ve kafamın yarılması hikayesi hem de Ege ile ilk tanışmamızın saçmalığından dolayı komikti. Ege arkamdan gelip belime sarılmış kafasını da omzuma koymuştu.
"Işığım."
"Hm."
"Çok güzelsin."dedi ve kokumu içine çekti ama büyük ihtimalle keşke yapmasaydım demiştir çünkü az önce yanlışlıkla parfüm şişesinin kapağını çıkartmış ve yarısını üstüme dökmüştüm. Ege'nin burnunu kırıştırmasını hatta çekilmesini bekledim ama öylece durmaya devam etti.
"Ege Dünya'dasın ,gözün açık falan gitmedin dimi?" Ege'nin kahkahası kulaklarıma doldu ve ben de güldüm.
"Işıl parfüm sıkmayı unutmuşsun ya az daha sıksaydın." Odamın artık bir kapısı olmadığı için abim pat diye içeriye girmiş, Ege ve beni öyle görmüş ama çok da sallamamıştı artık annem de abim de Ege'yi sevgilim değil damatları olarak görüyorlardı sanırım.
"Aa öyle mi olmuş." Masamın üstünde duran parfüm şişesine uzandım ve abimle Ege'nin feryatları duyuldu.
"Işıl şaka, valla şaka abim, yeter yollarına kırmızı halı serdiğim."
"Işığım bence de yeter boşver sıkma ya Uraz abi dalga geçiyor. DİMİ ABİCİM."
"Evet, evet valla şakaydı." Kahkahalarımın arasında konuşmaya çalıştım.
"Ay tamam sakin olun şakaydı,ama her an gerçek olabilir."
"Aman diyim abicim,aman diyim can kuşum."
"Can kuşum ne ya?!"
"Off! Hiçbirşeyi beğenme zaten. Memnuniyetsiz!"
"Ege biz çıkalım mı artık?"
"Olur güzelim." Ege'nin abime attığı o "oh olsun, canıma deysin" gülüşünü tahmin edebiliyordum ama dönüp bakmadım çünkü çoktan abime kıçımı dönmüş, odamın kırılan kapısının çerçevesiyle bakışarak dışarı çıkmıştım ve dönüp içeriye bakarsam bütün karizma çöp olurdu. Kendime bu saygısızlığı yapamazdım.
~☆~ |
0% |