Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Ant Içme

@m.k


 

Bazen hayatınız için erken konuşursunuz. Yada erken karar alırız, bu iyi yada kötü fark etmez. Ama bizim unuttuğumuz bi şey var, biz hayatı değil, hayat bizi yaşıyor. Aslında bakınca hayatın bile bi ömrü var, tıpkı bizim gibi.. Bizi yanıltmaya, şaşırtmaya ant içmiş hayatı bazen ne kadar da sorguluyoruz..

Alaz ağanın merhametden yoksun, bana karşı gaddar,sinirli.. Ailesinin bana karşı ön yargılı, heran ezmeye yer arayan, aşşağılayan, yeni gelin olduğum için tüm işleri üstüme yıkacaklarını düşünmüştüm hep, Meryem hanımın şefkati beni çok şaşırtmıştı. Sonuçta onun da giden bi kızı vardı, belki beni giden kızının yerine koymak istedi, bilemem. Belkide, Alaz ağadan fazla korktukları için de olabilir,bilemem. Ama ne olursa olsun Alaz ağanın bana yaptıklarını hiçbir şey unutturamazdı.. kim bilir belki hayat bu konuda da beni şaşırtırdı...


Şok olmuş bi şekilde bilgisayara bakarak dona kalmıştım. Alaz ağa beni Mardin'de bi üniversiteye mi yazdırmıştı? Bu olabilir miydi? Ona dönüp "Nası ya? Şimdi ben okuluma devam mı edeceğim?"dedim şaşırarak, "Ailen, onlar laf söz olur diye karşı çıkmazlar mı?" Sonuçta örf adete önem veren bi yerdi burası. Alaz ağa bana bakıp "1-Tabiki okulunu tamamlayacaksın,seni okulunla kısıtlayacak değilim. 2-Hiç kimse laf söz edemez! Ağa bensem hüküm benim. Ve 3-Benim ailem artık seninde ailen Asil." dedi düz bi sesle, Alaz ağanın iğneleyici sözlerini görmezden gelerek, gülümsedim ve tekrar koltuğa oturdum ve okulun ismini aklıma yazdım ki sonradan bakabilmek için. Alaz ağa elimi tutup "Gel hadi." dedi ve oday geçtik,Alaz ağa yatağa uzanınca "Ben duşa gireceğim." deyip banyoya girdim. Üstlerimi çıkartıp soğuk suyun altına girdim,uzun bi süre sessiz ve hareketsiz suyun altında durduktan sonra elimi şampuana uzatırken, birisinin eli belime sarılınca çığlık atıp o tarafa döndüm. Alaz ağayı görünce şok oldum,her iki elini belime sıkıca yerleştirip bana bakıyordu, üstünde sadece baxter olduğunu görünce hemen arkamı döndüm. Be-ben.. ben çıplaktım! Tekrar çığlık atıp "Bırak beni!"dedim bağırarak. Duştan çıkmak için harekete geçince belimi daha sıkı tuttu ve üstüme eğilip kafasını boynuma gömdü, hareket etmek için çabalasam da bedenini, bedenime yaslayarak izin vermiyordu. Ağlamaya başlayarak tekrar bağırdım. "Lütfeen! Alaz bıraak!" dedim ağlarken. Kulağıma yaklaşıp fısıldadı "Sakin ol küçüğümm, sana benden utanma demiştim!" dedi hafif sinirli bi sesle. Beni bırakınca hızla duştan çıkacakken, sertçe belimden tuttu. "Rahat dur!" dedi sinirle, ben ağlamaya devam ederken, o eline biraz şampuan alıp saçlarımı yıkamaya başladı, aptalın teki olduğum için kapıyı kilitlemedi unutmuştum, çünkü kendi odamda duşa girerken bile kapıyı kilitlemezdim. Ağlarken "Lütfen bırak." dedim yalvarırken. Bana cevap vermeden saçlarımı taramaya başladı. Uzun bi süre geçtiği halde beni bırakmamıştı ve bende durmadan ağlıyordum. Suyu kapatıp belimden tutarak beni duştan çıkardı, bedenim tam anlamıyla tir tir titriyordu, soğuk sudan değildi, çünkü ben herzaman soğuk su ile yıkanırdım. Dolaptan temiz havlu çıkartıp bedenime sardı, sonra kendisi için bi tane daha çıkartıp beline sardı. Titremem durmadığı için yürümekte bile zorlanıyordum. Giyinme odasına geçince benim için şortlu pijama takımı ve iç çamaşırı çıkardı, üstüme doğru gelince ne yapacağını anlamadım. "Seni giydirmemi istermisin? Çok titriyorsun." deyince ciddi mi diye baktım, titrememin sebebi o iken hala nasıl böyle konuşurdu! "Hayır çık! Kendim giyinebilirim!"dedim göz yaşlarım durmadan. "Çıkmama gerek yok, burası ikimizin giyinme odası. Giyin ve yatağa geçelim." dedi düz bi sesle. Yaptıkları yetmemiş gibi bide onun önünde mi giyinmemi istiyordu! Peki bende banyo da giyinirdim! Elbiselerimi kucağıma alıp adım atacakken,kolumdan tutup "Andım olsun seni kendi ellerimle giydiririm! Ve emin ol bunu zevkle yaparım!" dedi dişlerini sıkarken. Neye uğradığımı şaşırırken, korkudan bi adım geri gittim. Yaparmıydı?,Yapardı! Bana bakmaya devam edince ona sırtımı dönüp, havlumu çıkarmadan çamaşırlarımı giydim. Havlumu indirmeden üstümü giymeye çalışırken, üstümdeki havluyu çekti ve "Sana utanma benden dedikçe, inadıma yapıyor muşsun gibi geliyor artık Asil!" dedi sinirle, üstüm açık kalınca elimi istemsizce belime doladım ve kafamı eğdim, sanki ben onu görmesem,o da beni görmezmiş gibi.. yanıma yaklaşıp çenemi tutarak kafamı kaldırdı ve sebebi olduğu gözyaşlarımı kendi eliyle sildi. Kafasını boynuma gömüp kokumu çekti, bedenim daha çok titremeye başlayınca ayakta duracak halimin bile kalmadığını fark ettim, ilk sendeledim ve Alaz ağa hemen belimden tutup, kafasını çekti, "İyimisin?" dedi telaşla, "Değilim, görmüyormusun?" dedim ağlamam hızlanırken. Pijamalarımı koluna atıp, beni kucağına aldı "Ya bırak beni artık, bırak!" diye bağırarak ağlamaya başladım. Beni yatağa oturtup, tişörtü kafamdan geçirdi ve sonra kollarım. Şortu giydirecekken elinden aldım, sonra o da elimden çekti ve önümde eğildi ve bana giydirmek için her iki ayağımı şorttan geçirdi. Sol bacağımın eklem yerine yakın olan yeri öptü ve belimden tutarak ayağa kaldırdı, şortu elimle belime çektim. Yine yatağa oturttu beni ve banyoya geçti, elinde saç kurutma makinasıyla geldiğini görünce, yine sadece eşofman altı giydiğini gördüm. "Saçlarımı kurutmak istemiyorum."dedim burnumu çekerken. Beni dinlemeyip yatağın başındaki prize takıp arkama geçti ve saçlarımı kurutmaya başladı. Ve ben de ağlamaya devam ettim bu süre boyunca, saçımı kuruttuktan sonra makinayı toplayıp yerine götürdü. Beni yataktan kaldırıp, pikeyi çekti ve beni uzattı, yatağın etrafından dolanıp yanıma uzandı, Ona sırtımı dönerek sessizce ağlamaya devam ettim, Arkadan belime sarılınca, elini çekmek için itsemde, hiç umrunda olmadı. Saçlarımı öptü ve beni kendine doğru biraz daha çekti. Daha fazla hareket etmedim daha doğrusu edemedim,çünkü pislik herif ben hareket ettikçe bana yaklaşıyordu,caza dermişcesine. Biraz ağladıktan sonra,gözlerim yine kapanmak için can atarken bende daha fazla direnmeden kendimi uykuya bıraktım...


Güneş ışığı gözüme gelince, kafamı eğdim. Işık tekrar yüzüme gelince sinirlenip elimi kaldırdım,elimle gölge yapmaya çalışınca,elimin öpüldüğünü hissedince gözlerimi açtım.Alaz ağaya sarıldığımı fark edince hemen geri çekilmeye çalıştım,buna izin vermeyip beni daha sıkı tuttu. Saçlarımı öpüp kokumu çekti "Günaydın güzelim." deyince bu adamın psikopat olduğundan şüphelendim. Ben uzanırken üstüme eğildi ve gözlerime bakarak gülümsedi. "Gerçekten kuzuya benziyorsun." dedi sırıtarak. Ona göz devirdim sadece, tekrar göz göze gelince bi süre daha bana baktı ve eğilip dudaklarımdan öptü,tam bağırıp çağıracakken,yataktan kalktı ve banyoya girdi. Orda öylece kalakaldım,yatakta bi sağa, bi sola dönüp durdum. Uykumun olmadığından emin olunca kalktım ve giyinme odasına geçtim. Havalar ısınmaya başladığı için kısa kollu,dizlerimin biraz üstünde biten kahverengi bi elbise seçtim ve onu giydim. Makyaj masasına geçip saçlarımı taradım, saçlarımı dağınık bi topuz yapıp önlerinden perçemlerimi çıkardım,geldiğim günden beri makyaj yapmadığımı fark ettim. Kirpiklerime maskara sürüp,dudaklarıma nemlendirici sürdüm. Makyaj yapmayı seven insanlardandım ama nedense buraya geldiğimden beri içimden gelmiyordu. Alaz ağa banyodan belinde havluyla çıkınca gözlerimi kaçırdım. Bana bakıp gülümsedikten sonra giyinme odasına geçti, bende yatağa geçip telefonla ilgilendim. Bugün annemi arayacaktım. Çok özlemiştim onu. Alaz ağa takımlarından birini giyinmişti yine, ama hergün farklı kol düğmeleri taktığını fark etmiştim, ve yine ona en iyi uyum sağlayan saatlerinden biri, Alaz ağada fark ettiğim saatlerden hoşlanmasıydı, çünkü çok fazla saati vardı. Yanıma gelip anlımı öptü ve elimi tutup beni kaldırdı, "Balkonda bekle,geliyorum."dedi. Ona cevap bile vermeden balkona geçtim ve sallanan sandalyeye oturup gözlerimi yumdum. Kısa bi süre sonra "Asil" diye seslenince kalktım ve içeri geçtim. Bu adamın kesin olarak sorunları vardı! Yatağı düzeltmişti, şimdi fark ettim ki ben buraya geldiğim günden beri sadece bi kez yatağı düzeltmeden aşşağı inmiştik, o günde Ayaz ile uyuduğum gündü. Bu düzen takıntısı bana komik de gelse,surat asmaya devam ettim. Elimi tutup,odadan çıktık, aşşağı ineceğimizi sanarken düz devam etti ve kendi katında,mutfak bile olduğunu gördüm. "Bugün birlikte kahvaltı yapalım,yalnız." dedi. Cevap bile vermeden mutfaktaki koltuğa oturdum. Bana bakıp "Niye oturdun?" deyince ona döndüm "Ne yapayım?" dedim anlamayarak. "Yardım etmeyecek misin?" biz mi hazırlayacaktık? Ne gerek vardı ya? Ve ayrıca annem benim mutfağa gitmemi bile yasaklamıştı en son, hatta ciddi ciddi 1hafta boyunca mutfağın kapısından, yardımcılardan su istiyordum, neyseki babam müdahale etti ki su içmek için girebiliyordum. "Ben mi?" dedim şaşırarak. Alaz ağa mutfak tarafına geçerken "hadi hadi." dedi ve Buda evet demek oluyordu galiba. "Kahvaltıda sos da yediğini fark ettim, severmisin kahvaltılık sosları?" Ona bakmadan dolabı açtım ve kahvaltılıkları ararken sadece "hıhı" dedim. Kahvaltılıkları çıkartıp tezgahın üzerine koydum, Alaz ağaya bakınca önlük takıp kırmızı biberleri airfreye attığını gördüm. Çok komik ve çok ciddi görünüyordu, acaba yaptığı tüm işleri gerçekten de bu kadar ciddiye alıyormuydu? Ona bakmayı bırakıp masayı kurmak için masaya yönelecekken mutfakda da balkon olduğunu gördüm ve oraya yöneldim ordada masa olduğunu görünce sofrayı balkona kurmaya başladım. Dolaptaki tüm kahvaltılıkları çıkartıp tabaklara koydum ve onları da masaya taşıdım. İki servis koydum. Alaz ağaya bakınca közlediği biberleri ve sarımsakları doğradığını gördüm, bıçağı kullanışına bakılırsa baya iyiydi bu işte. Bana bakıp "domates ve salatalık da doğra." dedi gülümseyerek, dolaba yöneldim ve domates ve salatalık çıkartıp yıkadım, bi tabak ve bıçak aldım ve doğramaya başladım, salatalığı doğrarken biraz yamuk yumuk oldular ama gayet iyilerdi, domatesi doğramaya başlamak için harekete geçecekken bi an duraksadım, annemler nası doğruyordu ki bunu. APTAL ASİL HER AYRINTIYA DİKKAT EDEN SEN ŞUAN DOMATESİN ŞEKLİNİ UNUTAMAZSIN! Şaka bi yana unutmuştum, ya bu adamın benimle dalga geçmesini istemiyordum! Domatesi alıp ilk ikiye böldüm sonra yarısını da alıp ikiye böldüm aynısını diğerine de yaptım. İşte bu! Böyleydi. Domates ve salatalıkları alıp masaya götürdüm. Alaz ağaya bakınca 2çeşit sos yaptığını gördüm, sosları tabaklara boşalttı ve elini yıkayıp sofraya baktı. Sosları yerleştirdi ve çayı alıp gelince ben oturdum. İkimizin de çayını doldurup oturdu. "Sosları dene, hangisini beğeneceğini merak ediyorum." dedi gülümseyerek. Soslardan birini elime aldım ve koklamaya başladım, küçüklüğümden beri yaptığım bi alışkanlıktır, yeni tattığım şeyleri gözlerimi yumarak koklayıp,içindekilerini kendimce tahmin etmek. Gözlerimi yumdum ve kokladım. Patlıcan,kırmızı biber,kekik,bi kaç baharat daha,bolca zeytin yağı. Gözlerimi açıp gülümsedim,bu sosu yemiştim,abim yapmıştı bi kaç kere,en sevdiğim soslar arasındaydı. Beni gerçekten çok sinirlendirdiği zaman yapardı bunu bana.. Gözlerim doldu ve çenem titredi, "Asil? Ne oldu güzelim?" dedi yumuşak bi sesle. "Bunu yemek istemiyorum!" dedim burnumu çekerken, "Neden?" dedi aynı ses tonuyla. "Bunu..bunu bana o yapardı,ona çok kızdığım zamanlar gönlümü almak için yapardı." dedim bi kaç damla gözyaşı akıtırken, burnumu çekip fısıldadım "Baran yapardı.." dedim beni duymuş olmalı ki hemen önümdeki sosu aldı ve mutfağa götürdü. Tekrar gelip yerine oturdu, gözyaşlarımı sildim ama olmayan tadım daha da kaçmıştı. Alaz ağa benim için diğer sosu ekmeğin üstüne sürdü ve biraz ceviz ekledi üstüne "Bu sosu ben çok severim,bakalım sen beğenecekmisin?" dedi. Sanki az önceki olayı unutturmak ister gibiydi, üstünde fazla durmadan konuyu değiştirdi hemen. Elindeki ekmeği aldım ve gözlerimi yumup burnuma yaklaştırdım. "Kırmızı biber,sarımsak,kekik,zeytinyağı vee.." içinde bi şey vardı ama neydi anlayamadım. Bi ısırık alınca "limon!" dedim bulmanın sevinciyle. Alaz ağaya dönünce fark ettim ki sesli konuşmuştum değil mi? Bana gülümseyerek bakarken "Hepsi doğru." dedi. Ah evet sesli konuşmuştum. Gözlerimi kaçırıp önüme döndüm ve ekmeğimi bitirdim, ekmeğin üstüne tekrar aynı sosu sürdüm ve cevizi biraz daha bol koydum, dediğim gibi Alaz ağ bu konu da gerçekten iyidi ama bunu bilmesine gerek de yoktu. Ekmeğimi yerken ara ara çayımdan da yudum alıyordum, annemin benden şikayetçi olduğu konulardan bi tanesi de kahvaltıda tek çeşit tercih ederdim, neyle başladıysam onunla bitirirdim. Çayım bitince tam dolduracakken Alaz ağa benim yerime doldurdu. Sessizce ikimizde kahvaltı yaptık. Doyunca arkama yaslanarak, balkondan dışarıyı izlemeye başladım. Alaz ağanın sesini duyunca ona döndüm. "Asil bu ne?" Çatalına doğradığım salatalığı batırmış bana gösteriyordu. "Salatalık." dedim anlamayan bi sesle. "Salatalık olduğunu görüyorum da, niye hepsi yamuk yumuk?" dedi şaşırarak. "Düz de olsa,yamuk da olsa midene inmiyor mu?" dedim sinirle. "Hadi salatalık yamuk yumuk onu anladım da, gözünü sevim bu domatesin hali ne peki?" dedi dalga geçerek. "Ne varmış halinde?" dedim kaşlarımı çatarken. "Asil sen daha önce hiç domates doğradın mı güzelim? Bi domatesi dörde bölmüşsün ve sap kısmını kesmemişsin bile." Alaz ağa abartıyordu, sap kısmı dediği biraz beyaz biraz yeşil yerlerdi. "Sonuç olarak hepsi midene gidebilecek haldeler, öyle değil mi?" dedim sinirlenerek. Abartıyordu ama! "Asil? Sen yemek yapmayı biliyor musun?" dedi sırıtarak, ona bu zevki yaşatmayacaktım. "Biliyorum tabi ki!" dedim. BİLMİYORDUM. Sırıtmaya devam ederken, "İyi peki, bugün yemeğimizi de burda yiyelim, ama sen yap. Senin elimden yiyelim bakalım nasıl yapıyormuşsun yemeği." deyince şok oldum. Böyle bi hamle beklemiyordum. Sırıtarak bana bakmaya devam edince "Şeyy.." dedim ama devamı gelmedi. Gülüşünü saklamak için balkondan dışarı bakınca sinirlendim, zaten sabahtan beri sırıtarak bakıyordu farkında değil miydi! "Neyy?" dedi oda benim gibi harfleri uzatarak. "Benn.." dedim ki izin vermeden o konuştu. "Sen yalan söyledin değil mi? Yemek yapmayı felan bilmiyorsun." deyince utandım. Amacım yalan söylemek değildi. O anki sinirle "Hepsi annem yüzünden!" diye bağırdım. "Annen mi?" dedi anlamayarak. "Evet annem! Annem mutfağa su içmem dışında girmeme izin vermiyordu ki." dedim ağlamaklı bi sesle. Gülüşünü bastırırken "Sana mutfağı yasaklayacak ne yaptın ki?" deyince ona pis pis baktım. Benimle dalga geçiyordu! "Bilerek yapmadım ki! Malzemeleri karıştırmışım! Nerden bileyim Abimin zehirleneceğini!" dedim sinirle bi süre suratıma bakıp ciddi olup olmadığıma baktı, sonra sırıtan yüzü soldu. "Ciddimisin?" dedi korkarak. Gözlerim dolarken kafamı salladım. Sonra sofraya bakmaya başladı, sanki bi şey arıyormuş gibiydi. "Asil? Bişeyleri karıştırmadın değil mi güzelim?" deyince şok oldum. Sinirle ayağa kalkıp, ayağımı yere vurdum. "Kahvaltılıkları karıştıracak kadar salak değilim!" dedim ve ağlayarak odaya geçtim ve yatağın üstüne bağdaş kurup ağlamaya başladım. Aptal herif! Çocukmuşum kahvaltılıkları birbiriyle karıştırayım ben! Perçemlerimi kulağımın arkasına koyunca, Alaz ağanın kapının önünde beni izlediğini gördüm. Aptal herif! Burnunu kaşıyormuş gibi yapıyordu ama gülüşünü saklamaya çalışıyordu. Yanıma gelip yatağa oturdu, kafamı eğip ellerimle oynadığım için ona bakmıyordum. Kafasını yana eğip yüzümün hizasına getirdi ve dudaklarımı öptü, onu tam itcekken ellerimden tutup öpmeye devam etti. Kafamı geri çekince,gözlerimi kocaman açarak ona bakıyordum. Tam bağırmaya başlayacakken "Özür dilerim." dedi sırıtarak. "Bana ba-" konuşmama izin vermeden tekrar dudaklarıma yapıştı, bu sefer tek eliyle her iki bileğimi, diğer eliyle de boynumu tutuyordu. Geri çekilince "Alaz ağ-" tekrar aynı şeyi yaptı! Adi herif! Bu sefer geri çekilince hiç konuşmadım, korkudan dudaklarımı birbirine bastırdım ve ona kaşlarımı çatarak bakıyordum. Beni izleyip bi süre sırıttı. Korkudan ne hareket edebiliyordum nede konuşmak için yeltenebiliyordum. Beni bırakınca tam konuşacakken hemen vazgeçtim. "Kahve yapmayı biliyormusun?" deyince şaşırdım. Tabi ki biliyordum, evin tek kızı bendim. Gerçi kahve yaparken bile annem, başıma mutlaka bi yardımcı gönderiyordu. "Evet?" dedim anlamayarak. "Emin misin?" deyince, gözlerimi irice açıp "Evet diyorum ya!" dedim sinirlenerek. "Peki ikimize bi kahve yapar mısın?, Mutfağa karışma birazdan gelip toplarlar." deyince ayaklarımı yere vura vura mutfağa geçtim. Kahveyi ararken "Soldaki dolapta." diyen Alaz ağanın sesini duydum. Ona dönünce koltukta oturup beni izlediğini gördüm. "Napıyosun?" dedim anlamayarak, oda aynı şekilde anlamayarak bana bakıp "Napıyorum?" deyince göz devirdim. "Beni mi izliceksin! Oda da bekleyebilirsin." dedim sinirle, "Seni izlemeyi tercih ediyorum." dedi sırıtarak, ona arkamı dönüp içimden ona sövmeye başladım, kahveyi dolaptan alıp, cezveyi aramaya başladım. "Üstteki dolapta" diyen Alaz ağanın sesini duyunca ona dönmeden dolabı açmaya çalıştım. Zorda olsa açtım ama cezve geride olunca boyum yetmedi, Alaz ağanın bunu görmemesini umarak zıplamaya başladım, boyumun yetmediğini anlayınca tam sandalye almak için dönecekken, Alaz ağa belimden tutup beni havaya kaldırdı. Şok olarak ona döndüm. Bu gerizekalı açık açık dalga geçiyordu. "Al bakim onu." dedi sırıtarak. Cezveyi aldım ama hala anlayamıyordum, insan gelip kendisi alırdı, çocuk gibi beni kaldırmasına gerek yoktu! Beni yere indirince ona döndüm ve hala sırıttığını görünce, cezveyi sertçe tezgaha koyup "Yok sana kahve felan!" deyip gidecekken, beni kucağına alıp tezgaha oturttu. Gözlerimi açarak ona bakınca her iki elini tezgaha yaslayarak, yüzünü yüzümün hizasına getirmiş ve 32diş sırıtarak beni izliyordu. "Bırak beni!, yapmıyorum sana kahve felan. Zıkkım iç!" dedim bağırarak, bana cevap bile vermeden beni izlemeye devam etti, "Çekilsene ya!" dedim bağırarak, hala sırıtıyordu bide utanmaz! Uzun süre izleyince utanmaya başlamıştım, göz kontağı kurmayı sevmeyen ben, bi insanın baktığı tek nokta olmak için fazla utangaçtım. "Tamam yapıcam kahveni çekil." dedim çekingen bi sesle. Aptal herif bu seferde kafasını sağa çevirip gülmeye başladı! Ne yapsam olmuyordu ama! Gözlerim doldu ve "bana bakmayı keser misin?" dedim yine çekingenlikle. Geri çekildi ve kahveyi yapmaya başladı, tam tezgahtan inecekken, bana dönüp "Bekle." dedi. Aptal herifin sağı solu belli olmayınca beklemek zorunda kaldım. Kahveyi yapmayı bitirince tepsiye koydu, tepsiyi eline alınca bana döndü "inim mi?" dedim, gülerek bana bakıp kafasını yukarı kaldırıp "Bekle geliyorum." dedi ve mutfaktan çıktı, ayaklarıma bakınca tezgahın bile fazla yüksek olduğunu fark ettim, büyük ihtimalle Alaz ağa boyunu kendine göre yaptırmış olmalıydı. Kapıya bakınca Alaz ağa içeri girdi ve yanıma gelip beni kucağına aldı, bu adam sorunu neydi tam olarak! "Derdin ne senin! Neden sürekli beni kucağına alıp duruyorsun!" dedim sitem ederek. Bana bakıp sırıttı ve önüne döndü, odayı geçip balkona çıktık,beni sandalyeye oturttu ve karşıma geçti. Sırıtarak bana bakınca ona göz devirdim. Kahveyi dudağıma yaklaştırdım ve bi yudum aldığım gibi dışarı püskürttüm. Bu neydi be! Bu kahve, bu kahve neden tuzluydu? Alaz ağaya dönünce gülerek bana baktığını gördüm ve utanmadan bana peçete uzatıyordu! Peçeteyi elinden çekip ağzımı ve dilimi sildim ki o pis tad ağzımdan gitsin istedim. "Neden yaptın! Çocukmusun?" dedim sinirlenerek, gülüşünü bastırıp "Ee biz isteme kahvesini size gelip içemedik, sana nasipmiş." dedi. Ters ters ona bakarak "Ordan bakınca seni istemeye gelmişim gibi mi görünüyor!?" deyince küçük bi kahkaha attı. Ona göz devirdim ve onun önünde ki kahveyi önüme çekip içmeye başladım, bi yudum içince yüzümü buruşturdum, fazla acıydı. Kahveyi itince, gülerek önüne çekti ve içmeye başladı. Biraz daha oyalanıp "Annemle konuşmalıyım." dedim ve içeri telefonumu alamaya gittim. Oda da telefonumu bulamayınca mutfağ baktım ama orda da yoktu. Balkona çıkıp bakınca orda da yoktu, "Ne arıyorsun?" diyen Alaz ağaya dönüp, "Telefonumu bulamıyorum." dedim somurtarak, "Mutfağa baktın mı?" deyince kafamı salladım, telefonu hoparlöre alınca beni aradığını gördüm, nerden mi anladım? Adi herif beni kuzu diye kaydetmişti! Hatta kuzu bile yazmaya tenezzül etmeyip sadece kuzu emojisi koymuştu, ona suratımı buruşturarak bakınca güldü. Ve ikimizin de beklemediği bi şey oldu. Biri telefonu açtı, Alaz ağayla göz göze gelince ikimizinde beklemediği çok belliydi. "Ayo." diyen sesi duyduk. Alaz ağa da cevap olarak "Alo?" dedi, karşıdaki ses "Amça çen mişin?"(Amca sen misin?) deyince kıkırdadım. Bu ayazdı. Alaz ağa şaşırarak "Evet amcam benim de, Asilin telefonu sende ne arıyor?" dedi oda gülerken. "Amça çakın kujuya şöyeme, bij ona şaşa yapıyoj"(Amca sakın kuzuya söyleme, biz ona şaka yapıyoruz.) deyince, Alaz ağaya el kol hareketleriyle tamam demesini söyledim. "Peki amcam söylemem." dedi o da gülerken. "Amça ikij amçayay dedi ki buyda ağa bojuntuşu yazıyomuş, niye öye yajıyo ki?" deyince dona kaldım, aptal ikizler! Nerde olurlarsa yine başıma bela oluyorlardı! Alaz ağa bana ciddi ve sinirli gibi bakınca, alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. Alaz ağa göz kontağını bozmadan "Bilmem ki amcam! Ben şimdi öğrenirim." dedi ve telefonu kapattı. Ayağa kalkınca gözlerimi de kapattım, şuan üstüme eğildiğini hissedebiliyordum ama bakamıyorum, çünkü sabah kahvaltıda sos yemiştim keşke yürek yeseydim biraz.. "Aç gözlerini ağa bozuntusunun karısı!" deyince gözlerimi açtım ve bi kolunu duvara yaslayarak bana baktığını gördüm. Oldukça ciddi görününce ona sırıttım, belki yumuşar diye. "Demek ağa bozuntusu he?" deyince gözlerimi kaçırdım. "Şeyy, sana kızgın olduğum bi anda değiştirmiştim." dedim ama sesim beklediğimden de kısık çıkmıştı. Çenemi parmak uçlarıyla havaya kaldırıp gözlerine bakmaya zorladı. Ona bakınca dudağının köşesi yukarı kıvrıldı. Galiba beklediğim kadar kızmayacaktı."Ben sana o kelimeyi yasaklamamışmıydım?" dedi sırıtırken ve bedenini bana yaslayıp, dudaklarıma yapıştı, o an çok şaşırsamda hemen ellerimle onu itmek için çabaladım, bi süre sonra geri çıkınca, her iki elimin bileğinden tutup yukarda birleştirdi, diğer eli ilerde belime sarılmıştı, "Bana ba-" sakın diyecekken dudaklarıma tekrar yapıştı, debelensemde küçük bedenim bu ayıya fazla minikti. Tekrar geri çekilince sırıttığını gördüm. "Pislik heri-" diyemeden tekrar öpünce şok oldum, tekrar geri çekilince, meydan okur gibi tek kaşını kaldırdı. Sıkıysa konuş der gibiydi. Hayvan herif! Gözlerine bakınca, bakışları dudaklarıma indi, refleks gibi dudaklarımı birbirine bastırdım. Buna güldü ve geri çekildi, hala fazla yakınımda olduğu için konuşamıyordum. Sinirlenip ayağımı yere vurdum ve odayı geçip alt kata indim. Adi herif! Söylene söylene salona kadar gelince, kapıda durup sakinleşmek için nefes aldım ve içeri geçtim. Salonda sadece ikizler ve ayaz vardı. Yanlarına gidip oturdum ve "Telefonumu gördünüz mü?" dedim somurtarak. Üçü de birbirine bakıp güldükten sonra hayır anlamında kafalarını salladılar. "Peki aramama yardım eder misiniz?" deyince ikizler "Neden?" deyince anlamayarak "Ne neden?" dedim. "Neden sana yardım edelim? Bastonla bizi kovala diyemi?" dedi biri, diğerinde kafasını sallarken "Ya da üstümüze su fırlat diyemi?" dediklerinde onlara yüzümü buruşturup, "Nıc,nıc,nıc Ayıp be! Siz ne kinci çıktınız" dedim onları ayıplar gibi. Ayaza dönüp tam konuşacakken "minderde uzanıp uyuduğunu gördüm, gülerek ona baktım, ne ara uyumuştu ya daha yeni gelmiştim. "Ama madem çok ısrar ediyorsun yengecim, bi anlaşma yapabiliriz." diyen ikizlerin sesini duyunca onlara döndüm. "Ne anlaşması?" dedim anlamayarak. "Şimdi, bizim yarın akşam kızlarla sözümüz var, ama çıkma iznimiz yok. Bu izni abimden alsan alsan sen alırsın yenge, başka kimse alamaz." dediklerinde şaşırdım ve "Niye izniniz yok ki?" dedim, ikisi birbirine bakıp gözlerini kaçırdı ve "Şeyy, biz seni sinirlendirdik ya yenge, abimde bi hafta boyunca konaktan dışarı adım atarsak bacaklarımızı kuracağına ant içti."dediler utanarak. İlk şaşırdım ama sonra kahkaha atmaya başladım, aralıksız beş dakika gözümden yaş gelene kadar güldüm. "Ayıp oluyo ama yenge! Bari gözümüzün içine baka baka yapma." dediklerinde daha da gülmeye başladım. Bi gün bu iki eşşeğin elime düşeceği hiç aklıma gelmezdi. Kendimi toplayıp, ciddileşmeye çalıştım. "Ee, peki benim bu işteki kâr'ım ne olacak?" dedim sırıtarak. "Ne istiyorsun yenge?" dedikleri zaman güldüm ve düşündüm. "Şuan bana lazım değilsiniz amaa bu ilerde olmayacak anlamına da gelmiyor. Bunun için sizden açık çek istiyorum." dedim kollarımı göğsümde birleştirerek. İkisi birbirine bakıp, gözlerini kocaman açarak bana bakmaya başladılar ve "Yenge ne açık çeki? Bizim etimiz ne budumuz ne gözünü sevim? Hem ayrıca Alaz ağam zaten senin için açık çek değil mi?" dedikleri zaman karşımda iki salağın oturduğuna bi kez daha canı gönülden inandım. "Salaklar! Açık çek derken para anlamında değil. Yani benim de size işim düştüğü zaman sizde yapacaksınız anlamında." İkisi rahatlamış gibi nefesini verince göz devirdim. Bunlar tam salaktı. Sonra sırıtarak "Aşk olsun yenge, şarta bile gerek yok. Ne zaman istersen emrindeyiz." deyince onlara en yapmacık gülümsememi sundum. Adi herifler! Tanımasam belki inanırdım. İkisi aynı anda ellerini uzattı ve "Anlaştık mı?" dediler. Bende her iki elimi uzatıp ellerini sıkarken "Anlaştık." dedim. "Ne anlaşması bu? Ayrıca siz nası kavga etmeden yan yana duruyorsunuz?" diyen Alaz ağanın sesini duyunca bi an panikledik. Sonra hemen düşündüm ve bi konuda ne yapacağını bilmiyorsan onu hemen tribe çevirmem gerektiği aklıma geldi. "Niye öyle diyorsun, biz kedi-köpek miyiz kavga etmeden duralım!" dedim sinirlenerek. İkizlere dönüp kaş-göz işareti yaparak beni onaylamalarını söyledim. "Evet abi ya, niye öyle diyorsun." dedi onlarda alınmış gibi, Alaz ağa sırıtıp "Peki ne anlaşmasıymış bu?" dediği an ikizler bana döndü, aklıma ilk gelenleri söyledim ve "Bizz.. biz bidaha kavga etmemeye anlaştık." dedim ve ikizlere dönüp "değil mii?" dedim ve onlarda hemen kafalarını sallayıp "evet evet ona anlaştık." dediler. Alaz ağa bize dalga geçer gibi bakıp "Bakalım bu anlaşmanız kaç gün sürecek?" deyince sinirlenip tam konuşacakken. İkizler "Abii ayıp oluyo ama ya." dediler ve tam o sırada içeriye Welat ağa ve Yusuf ağa girdi ve minderlere oturdular, onlar sohbet ederken yardımcılar da sofrayı hazırlıyorlardı. Sofra hazır olunca, Zozan abla, Alaz ağaya kafasını salladı ve gitti.Alaz ağa "Bavo, de em debasbın."(Dede-Baba hadi geçelim) deyince herkes ayaklandı ve sofraya geçti. Sofrada bi tek ayaz eksikti onu da Zozan abla yatağına götürmüştü. Arada sohbet edilse de, sofra da genel olarak sessizce yemek yeniyordu. Alaz ağa yine ne bulduysa tabağıma koyunca, ikimizin duyabileceği bi sesle "Bu benim 1haftalık yemeğim!" dedim kızarak. Oda bana doğru eğilip "Bitirmekte zorlanırsan haber ver, seve seve yardım ederim." derken sırıtıyordu. O an gözlerimi kocaman açtım ve kıpkırmızı oldum. Adi herif! Yemeğimi bitirmezsen kucağımda yersin diyordu! Welat ağa, Yusuf ağa ve Alaz ağa sofradan kalkınca sırıttım, Alaz ağa üstüme eğilip "Birazdan gelicem, sakın boş hayallere dalma." deyince tekrar somurttum. Ben çocuk değildim! Üçü de çıkınca Meryem hanım, ben ve Zilan sohbet etmeye başladık, İkizler sürekli sabote edince, Meryem hanım kalktı ve gitti, onun arkasından da Zilan gitti ve ikizlerle tek kaldık. Yemeğimi bitiremediğimden aklıma gelenle ikizleri incelemeye başladım. Siyah kıvırcık saçları vardı, ayazın göz rengine göre daha koyu mavi gözleri vardı,ikisinin boyu Alaz ağa gibi 2metre olmasalarda 1.95 olduklarına emindim çünkü sırık gibilerdi. Acaba insanlar nasıl anlıyordu? Onları incelediğimi fark eden ikizler ne var dercesine kafalarını salladılar. "Şimdi hanginiz Berat, hanginiz Serhat nerden biliyorlar?" dedim merakla. İkisi birbirine bakıp sırıttıktan sonra "Bunu bizden başka hiç kimse bilemez." dediklerinde onlara göz devirdim. "Peki anne-babanız yada Abi-Ablanız, onlar nasıl ayırt ediyor?" dedim. İkisi de ciddileşip "Bizi bi tek annem ayırt ediyor, başka kimse edemiyor." dediklerinde ciddiler mi diye baktım ama ciddi görünüyorlardı. "Alaz ağa?" dedim merakla "Yenge abim küçükken bizi ayırt edemeyince, siz yalan söylüyorsunuz diyip bizi döverdi. Sonra da madem ikizsiniz sizi ayrı ayrı görürsem bacaklarınız kırıp, aynı sandalyeye oturturum diye tehdit ede ede büyüttü." deyince kahkaha attım. Sonra gülerek "Yani bizi kimse çözemez, hele sen hiç çözemezsin." dediler dalga geçer gibi. Hemen ciddileşip "Niye benim neyim var ki! Ben HİÇ çözemiyorum!" dedim bağırarak, "Yenge sen neyim varki değil, neyim yokki diyeceksin." dedi biri, anlamayarak onlara bakınca diğeri devam etti. "Yenge senin boyun bile yok. Hem ne derler "Allah boyundan almış, diline vermiş" derler ama hiç akıl ile ilgili bi laf söz yok." deyince sinirden gözlerim doldu ve sandalyenin üstüne çıkıp "GERİZEKALILAR! Uzun boylulara akıl hediyemi ediyor niye?" diye bağırdım ama gülmekten beni duymuyorlardı bile. Sinirlenip sandalyeden indim ve ikizlerden birinin sırtına atladım, ikisi birden ayağa kalkınca diğerinin kaçmaması için kulağınıntuttup kendime yaklaştırdım ve kolu dişlerimin arasına aldım, beline çıktığım çok hareket edince boynundan destek almayı bırakıp saçını çekerek destek almaya başladım. İkisi bağırmaya başladılar ama onları umursamadım. "Aaa yengeee koluummm." , "Yengeeee yengeeee kulağım elinde kalıcak yengeeeğğğ" , "Saçııımmm yenge saçlarımın yarısı gittiiiiii yengeee bırağiğğğ" "Aaağğğğğ yengeeeeğğ" bağıra bağıra kulağım ağrımaya başlamıştı ama ağzım dolu olduğu için de cevapta veremiyordum. "ASİLL?"diyen sesi duyunca sesin geldiği yöne baktım ama kimseyi göremedim. İkizler dönünce ikisinin arasından Alaz ağayı gördüm. Alaz ağa hiç hareket etmeden, şok olarak bana bakıyordu."İlk onlar bana bulaştı!" dedim burnumu çekerken. Alaz ağa bi beline çıktığım ikize, bi destek almak için tutunduğum saça, bi kaçmaması için tuttuğum kulağa, ve ağzımın içinde dişlerimin arasındaki kola baktı. İkizler "Abiiiğğ" diye ağlamaklı bi ses çıkartınca, hızlı adımlarla yanımıza geldi. Beni yere indirip ikizler ve bana baktı ve hiç düşünmeden beni kucağına attı. Yürüyüp tam salondan çıkacakken ikizlere döndü ve galiba işaret parmağını salladı, başaşağı olduğum için göremiyordum. Tam konuşacakken Alaz ağanın söylenmelerini duyunca sustum, düşündüğümden saha fazla kızgındı galiba. "Bide ben kaç gün deyince beni de ayıplamazlar mı!! Ne günü 1saat geçti mi o bile muamma ulan! Şimdi anladın mı Asil hanım siz kedi-köpek misiniz değil misiniz!" deyince "Ben kediyim, onlar köpek." dedim, kendi katına çıkınca hala söylenmeye devam ediyordu "La havle! Allahım sen sabır ver banaaa!!!" Yatak odasına geçip beni yatağın üstünde ayakta tutup, elleriyle düşmemem için belimden tutuyordu. "Anlat ulan! Gene neye kızdın?" diye sinirle söyleyince gözlerim doldu ve bende sinirlenerek "Anlatmıyorum!" dedim. "Asil anlat dedim sana!" dediği zaman ellerini belimden itip yatağa bağdaş kurdum ve ağlamaya başladım. "Anlatmıyorum!" dedim, yatağa oturup "Asil andı-" sözünü tamamlamasına izin vermeden bağırdım. "Tamam! Anlatacağım!" dedim bana bakmaya devam edince olayları bir bir anlattım. Sonra ona dönüp "gördün mü kim haklıymış!?" dedim burnumu çekerken, ayağa kalktı ve gülüşünü saklamak için yana bakmaya başladı, bende yatağın üstünde ayakta durup "kim haklı dedim sana!" dedim ağlamaklı bi sesle. Bana dönüp gülüşünü bastırmaya çalışarak, "Asil ben hayatım boyunca ilk defa ikizlere acıdım biliyomusun?" deyince ağlamaya başladım. "Ben! Bana kim acıyacak peki?" dedim ağlarken, "Sana acımam için biraz zor durumda olman gerek miyormu sence güzelim?" dedi dalga geçer gibi. Tekrar yatağa bağdaş kurup daha çok ağlamaya başladım. "Hepsi senin yüzünden!" diye bağırdım ona, ellerini havaya kaldırıp "ben ne yaptım?" dedi sırıtarak, yanıma oturdu ve yüzüme bakmaya başladı. "Hep benim suçlu göründüğüm anlarda geliyorsun! Birazda benim acınmam gereken anlarda gelsen olayları göreceksin!" dedim ve burnumu çektim. Bana gülerek bakmaya devam etti ve "Çok nazlısın be hatun." dedi ama içi eriyormuş gibi söyledi. Gözlerimi kaçırıp tekrar ellerimle oynamaya başladım. Hala sırıtarak beni izliyordu. Tekrar ellerimle oynamaya başladım. "Sen haklısın"dedi gülerken, burnumu çekerek "dalga geçme!" diye kızdım. "Yok gerçekten, dalga geçmiyorum. Sen haklısın." deyince ona baktım ve gülümsedim. "Evet ben haklıyım." dedim. Beni tek eliyle kucağına aldı ve yatak örtüsünü çekti, "Uyuyalım mı? Biraz yorgunum." deyince ona somurtarak baktım. "Bırak beni o zaman da pijamalarımı giyeyim!" dedim koşarak her fırsatta beni kucağına almasına gerek yoktu. Beni gülüşünü bastırırken indirdi, yere inince hayvan herif daha da uzun göründü. Ona arkamı dönüp giyinme odasına geçtim ve pijamalarımı giymeye başladım. Havalar artık sıcak olduğu için siyah şortlu bi takım giydim yine. Odadan çıkarken Alaz ağanın da giyinme odasına geldiğini gördüm. Ben çıktım, Alaz ağa girdi. Yatakta bağdaş kurup telefona bakmaya başladım, Alaz ağanın yine üst giymeden geldiğini görünce tekrar telefona gömdüm kafamı. Yatağa uzanıp, o da telefonunu eline aldı, bi kaç dakka sonra telefonum birden çekilince "Yaa" dedim ve ona döndüm, telefonumu kapatıp komidinin üstüne koydu. Sonra beni kendine çekti ve sarıldı. Hiç hareket etmiyordum, itersem ne yapacağını bilmediğimden olduğum yerde sessizce uzandım. Biraz bekledim ama uykum gelmedi, kuzuları saymaya başladım, içimden şarkı söyledim, bi sağa bi sola döndüm ama uykum ilk defa gelmiyordu. "Neden uyumuyorsun?" diyen Alaz ağanın sesini duyunca ona döndüm. "Bilmiyorum, uykum gelmiyor." dedim bana sırıtarak "Kuzuları say." deyince ona göz devirip "saydım!" dedim, ciddi olduğumu görünce fazla uzatmadı. Yataktan çıkıp, "bekle, geliyorum." dedi ve odadan çıktı. Yatakta bağdaş kurup beklemeye başladım. Bi kaç dakika sonra Alaz ağa elinde 2 bardak süt ile dönünce şok oldum. Bunu yapacağı hiç aklıma gelmezdi, ama neden 2 bardak vardı? O da mı içecekti? Yanıma gelip yatağa oturdu ve gülümseyerek sütü bana uzattı. "Ilık ve ballı." deyince bende gülümsedim, dudağıma yaklaştırıp bi yudum aldım. Sonra aklıma gelenlerle Alaz ağaya döndüm, "Yarış?" dedim sırıtarak, anlamayan gözlerle bana bakınca, sütümü kaldırıp "ilk bitiren kazanır." dedim. O da benim gibi sırıtıp, "Neyine?" deyince düşündüm ve ikizler aklıma geldi, onların işini halletmeliydim. "Eğer ben kazanırsamm, yarın akşam için ikizlere izin vereceksin?" dedim ve cevabını bekledim. Kaşlarını kaldırıp "Az önce aşşağıda dövdüğün ikizler mi?" deyince kafamı salladım. "Neden peki?" diyen sesi gerçekten merak doluydu. O an aklıma ilk gelen cevabı verdim. "Ben yengeyim, döverim de, severim de." dedim kafamı dikleştirip, sırıtarak bana bakınca kabul der gibi kafasını salladı. "O zaman ben kazanırsam da, sen de beni dudağımdan öpersin." deyince gözlerimi kocaman açıldı. Bu aptal adam hiç bi fırsatı kaçırmıyordu! Evde bu oyun da ne babam, ne abim ikisi de beni geçemezdi. Bi süre düşündüm ve Alaz ağayı yenebileceğime dair kendimi ikna edince elimi uzatıp "Anlaştık." dedim elimi tutup avuç içimi öpünce kızardım. "Anlaştık." dedi o da. "O zaman. 1,2,3 BAŞLA." dedim ve Alaz ağaya hiç bakmadan bardağı kafama diktim. Bittiği an "Bittiii!" deyip Alaz ağaya döndüğümde şok oldum. Alaz ağa elimde boş bardağı ile beni izliyordu. "Nası ya! Hile mi yaptın?" dedim bağırarak, sırıtmaya devam ederken "Hile felan yok, eveeet yarışı kazandığıma göre ödülümü isterim." dediği an kızarmaya başladım. Aptal Asil! Nası inandın dev gibi adamı yeneceğin! Hiç düşünmeden pikeyi kafama kadar çekip uzandım. Alaz ağanın gülme sesinden bi kaç saniye sonra pikeyi üstümden çekti ve eğilerek "Mızıkçılık yapma ve bana ödülümü ver!" diye dudaklarıma doğru fısıldadı. Sonra geri çekilip bi elini kafasının altına koyarak uzandı. Bu işi hemen bitirip uyumak istiyordum. Doğruldum ve üstüne biraz eğildim, destek almak için çıplak göğsünden destek almam gerekiyordu. Gözlerine bakınca daha da karardıklarını gördüm. Dudaklarımı çok hafif araladım ve Alaz ağanın alt dudağını öptüm, Alaz ağa dudaklarını aralayıp karşılık verince hemen geri çekildim ama bi eliyle belimden tutup baskı uygulayarak kalkmama izin vermiyordu. Ellerimle göğsüne baskı uygulayınca beni bıraktı ve ellerimin bileklerini bi eliyle tutup, diğer eliyle de ensemi tutup beni kendisine çekince beni bırakması için debelenmeye başladım, konuşmaya çalışınca daha şehvetli öpüyordu ve bunun için susup, debelenmeyi bıraktım, sadece ağlıyordum. Kısa bi süre sonra beni bırakınca tam konuşacakken, balkonda ki olay gelince sustum, beni öpmeyi bırakmıştı ama ellerimi hala tuttuğu için onun çıplak göğsündeydim. Bi süre yüzümü inceleyip, gözleri dudaklarıma bakınca sırıttı. Ben dudaklarımı birbirine bastırırken, Alaz ağa dudağını yaladı. Konuşmaktan çekiniyordum ama daha fazla dayanamadım. "Beni bırakırmısın?" dedim fısıldar gibi. Neden konuşmadığımı anlamış olmalı ki, daha çok sırıttı ve beni bıraktı. Beni bırakınca hemen üstünden çekildim ve uzandım. Beni göğsüne çekip dudaklarını saçlarıma bastırdı. "İyi geceler, küçüğüm." dedi ona cevap vermeden, ısınan yanaklarımı hissettim. Bunu umursamadan uykumun gelmesini bekledim, Süt sayesinde olmalı ki uykum gelmeye başlamıştı, gözlerimi yumup,kendimi uykuya teslim ettim...



Arkadaşlar, bu bölüm biraz geç oldu ama gerçekten çok hastalanmıştım. Bölümü geç attığım için daha uzun yazdım. Umarım bu bölümü de beğenirsiniz.


ARKADAŞLAR ALAZ AĞANIN YAPTIKLARI HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
SİZCE ASİL, ALAZ AĞAYA ALIŞIYORMU?
ASİL ALAZ AĞAYA Bİ GÜN AŞIK OLUR MU?
PEKİ ASİL VE İKİZLERİ NASIL BULUYORSUNUZ?
Açıkcası ben ikizleri ve Asili çok severek yazıyorum. Sizin fikirlerinizi de çok merak ediyorum. Lütfen yorum yaparmısınız. :)


keyifli okumalarrr.. ✨🩷🫶🏼


 

 

 

 

 

 

 


Loading...
0%