Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Duyulmayan Çığlıklarım

@m.k


 

 

Bazen hayat sizin için yaşamı zorlaştırır, bazen kendinizce yaşanmaz bi hal alır. Ama o hayatı yaşamak ZORUNdasınızdır. Zorundalık... Acaba zorunda olduğum hayatı kabul ettiğim için mi daha yaşanılır bi hal aldı? Yoksa, Alaz ağaya mı bağlanıyordum? Ama sorun şu ki bunun ayrımını yapamıyorsam bile hala içimde o zorunluluk duygusuna karşı nefretim bitmemişti. Bi gün biter mi bilmiyorum. Bi gün Alaz ağayı affedermiyim sanmıyorum. Bi gün Alaz ağayı severmiyim?...

 

Alaz ağanın baktığı yöne kafamı çevirip bende baktığım zaman bende çok şaşırmıştım. Karşımızda Alaz ağanın korumaları ve ellerinde de 2havlu vardı. NE! Ha-havlu mu? O zaman onlar bizi gördüler mi!? Alaz ağaya dönüp bakınca gözlerinden bi ateş çıkmadığı kalmıştı. Yine çenesi seğirmişti. Sinirli olduğu kadar şaşkındı da belliydi. "Ne yapıyorsunuz burda lan!" diye birden bağırınca irkildim. Bana bakıp korktuğumu anlayınca anlımı öptü. Hala onun kucağındaydım. "A-abi biz ıslandığınızı görünce üşütmeyin diye şey edelim dedik." diyen kutaydı. Gülmemi bastırmak zordu. "Ben demedim mi karımla tek olacağım diye! Alii!" diye bağırınca arkadan Ali geldi. "Abi valla hep bunlar aklıma girdi." derken eliyle korumaları işaret ediyordu. Yasin bi adım öne çıkıp "Abi bide iyi yandan düşün, bak biz gelmeseydik ıslak ıslak üşütecektiniz." dediğinde kıkırdadım. Alaz ağa bana dönüp la havle der gibi kafasını çevirdi. "Abi napalım biz gidelimmi şimdi?" diyen kutayın sesini duyunca bu seçer dayanamadım sesli güldüm. Alaz ağa beni yere indirdi. "Gelmeyin dedim gelmişsiniz! Gidin dediğimde gidecekmisiniz!?" diye bağırdı Alaz ağa. "Estağfurlah abi saygısızlık yapmak istemedik, ama bizde korktuk." diyen Aliye ters ters bakmaya başladı Alaz ağa. "Korktuk ne lan! Korktuk ne oğlum!" diye bağırdı tekrar Alaz ağa. "Abi sen bizsiz bi yere gitmezsin ki." diye cevap veren kutaydı. Bunu duyunca sessizce tekrar kıkırdadım. "Şey, ben havluyu alabilir miyim? Biraz üşüdüm de." dedim çekinerek. Ben araya girmesem çok uzardı bu mesele. Alaz ağa kutayın elindeki havluyu çekerek aldı ve üstümü örttü. Tekrar eğilip beni kucağına alınca "Gerek yok, bırak." dedim sessizce. Bana baktı ama cevap da vermedi anlımı öptü tekrar. Korumalara döndü ve "Bu mesele burda kapanmadı!"diye tehditkar sesiyle konuştu. Bizim için arabanın kapısı açılınca, o arabaya bindik. Alaz ağanın kucağından inmek istedim ama bırakmadı. Araba hareket etmeye başladı ve yol boyu Alaz ağa arada küfür etti. Bende gülmemek için baya bi çabaladım. Araba durunca kapımız açıldı. Alaz ağa yine inmeme izin vermeden, kucağında benle arabadan indi. Konağa doğru yürüyünce "bırak lütfen, Welat ağa yada Yusuf ağa balkonda yada terasta olabilir." dedim sakince, durdu ve bana bakarak, "Ayıp bi şey mi karımı taşımak?" dedi dalga geçer gibi. "Tamam ayıp değil ama senin üstün çıplak, ve senin gömleğin bende ve bu durum yanlış anlaşılmaya gayet müsait!" dedim sesimle baskı yaparken. "Bu da ayıp bişi değil, sen benim karımsın. Seninle ne yaptığım onları ilgilendirmez." derken yürümeye başlamıştı. "Sen ne arsız bi ağa çıktın ya! Dedenden, babandan utansana biraz! Ayıp!" derken artık sinirleniyordum. Bana bakmadı ama sırıtıyordu. "Bak tamam sustum, sakinim de! Bırak beni lütfen." derken artık yalvarıyordum resmen. Aileden biri bizi böyle görse ben yerin dibine girerdim herhalde. Hayır bari ıslak olmasaydık! Bana bakmadan devam etti ve konağın merdivenlerini çıkarken Meryem hanımı gördüğüm an uyuma taklidi yapmaya başladım. Alaz ağanın güldüğünü duyunca kolunu hafif cimcikledim. "Oğul, ne oldu?" diyen Meryem hanımın sesi tedirgin geliyordu. "Bi şey yok daye, Asil arabada uyuya kaldı bende uyandırmayayım dedim." diyen Alaz ağanın sesi güldüğünün kanıtıydı. "Sen? Bu ne hal oğul? Niye ıslak kuzu, sen niye çıplaksın?" diyen Meryem hanımı duyunca kırmızıyı atlayıp mora rengine dönüşmeye başladığımdan emindim. Alaz ağanın gülme sesi geldi, "Ya bi şey yoktur daye, yorulmuşam zaten. Sabah konuşurak. Allah rahatlık vere." dedi ve yürümeye başladı. İçimden kendime ve Alaz ağaya küfrediyordum. Alaz ağa merdivenleri çıkarken bile gözlerimi açmadım çünkü açarsam dalga geçerdi biliyorum. Alaz ağa birden durdu, tam gözlerimi açacakken. "Oğul?" diyen sesin Yusuf ağaya ait olmaması için dua ettim. "Bi şey yoktur baba." deyince bi kez daha yerin dibine girmeyi diledim. "Sen, ne haldesin. Kuzu? Noldu kuzuya? Oda mı ıslak?" diyen Yusuf ağanın sesinden belliydi ki şok içindeydi. "Baba yorulmuşum, sabah konuşalım mı? Allah rahatlık vere."dedi ve yürümeye devam etti. Çok az kalmıştı yalvarırım başka kimseyle karşılaşmayalım. "Abiii! Ne oldu?" Allahım ama ben yalvardım sana! Zilanın koşma sesi arkadan geliyordu. "Bi şey yok Zilan git uyu." diyen Alaz ağanın sesi hala eğleniyor gibiydi. "Yengem, ona ne oldu? Ve de-sen niye çıplaksın ki? Ayy! Neyse neyse karı-koca arasında ne olduğu beni ilgilendirmez, iyi geceler." dedi ve koşma sesi tekrar geldi. Hemen gözlerimi açtım ve Alaz ağanın kucağından inmek için debelenmeye başladım. "Bırak, ne dedi o! Zilaan, yok öyle bi şey. Ya bi bırak kız yanlış anladı!" diye bağırmama rağmen beni bırakmadı ve son katı da geçip yatak odasına geçti. Beni yere bırakınca kafamı kaldırıp sinirle ona baktım. "Ben varya bi gün içinde bu kadar insan görmek istesem göremezdim ya! Korumalar,Meryem hanım,ayy Yusuf ağa, aptal Zilan! Allahım o kadar da yalvardım sana." diye sitem ettim. Arkamı döndüm ve "Off keşke yerin dibine girseydim!" diye kendime kızdım. Alaz ağa beni kendisine çevirdi ve çenemi tutup kaldırdı. "Sen niye bu kadar utanıyorsun? Ayrıca karım değil misin? Onlara ne, ne yaparsak yaparız." derken sırıtıyordu. "Ama yapmadığımız ayıp şeyleri yaptık zannettiler!" derken gözlerim dolmuştu bile, ağlamaklı sesimle devam edip "Ben senin gibi utanmaz değilim! Hem bu nası ağalık ya hani nerde örf adet! Nerde anne-babasının yanında karını kucağına alabiliyorsun!?" derken artık ağlıyordum. "Yavrum napıcam ben seninle ya. Ayrıca Ağa bensem hüküm benim! Ayıbı da ben seçerim adetide." derken hala sırıtıyordu. Eğilip beni kucağına alınca "Sana ayaklarımın olduğunu nasıl kanıtlayabilirim!" derken burnumu çektim. Bana gülüp banyoya girdi. "Biz herzaman birlikte mi duş alacağız!" derken daha çok ağlamaya başladım. Şuan çok ağlamak vardı içimde ve bende onu dışa aktarıyordum. Bana bakıp gülümsedi ve beni aynanın önüne oturttu. Suyu açtı ve soyunmaya başladı. Aslında zaten çıplaktı sadece pantolonunu çıkarttı. Karşıma geçip ilk bi kaç düğmesini iliklediğim gömleği açtı ve çıkardı. Sonra tşhortümü eteklerinden tutup yukarı kaldırdı ve çıkardı. Sadece südyen kalmıştı üstümde ve bu da utanmam için yeterliydi. Kafamı hafifçe kaldırıp Alaz ağaya bakınca bana baktığını gördüm gülümsedi ve eğilip omzumu öptü. Eşofmanımın ipini çözdü ve aşşağıya doğru çekti. Şuan sadece iç çamaşırı vardı üstümde. Alaz ağa beni yere indirdi ve duşa girdik. Bi süre ikimiz de sıcak suyun altında durduk, çünkü ikimizde üşümüştük. Alaz ağa beni kucağına alınca istediği şeyi anladım. Saçlarını yıkamam hoşuna gitmiş olmalıydı. Yine bacaklarımı onun beline doladım ve Alaz ağada kalçamın altından destek veriyordu. Elime şampuan aldım ve bolca köpürttüm. Biraz yorgunum ama yinede Alaz ağanın saçlarıyla şekil vererek arada kıkırdıyordum. Alaz ağanın beni izlediğini görünce, elime köpük aldım ve yüzüne bulaştırdım. Böylece gözünü açarsa yanacaktı. Dudakları kapanınca elimle dudaklarını sildim. Alaz ağanın sinirli yada güldüğünü olduğunu anlamalıydım. Hala güldüğünü görünce saçlarıyla oynamaya devam ederken suyun altına girdik, ona yüzümü buruşturup saçlarını yıkadım. Aklıma gelenle "Biliyormusun hep bi erkek kardeşim olmasını istemişimdir." dedim saçlarıyla oynarken. "Öyle mi? Sen döverdin be kardeşin olsa." derken hem gülüyordu hemde ciddi gibiydi. "Ne! Niye döveyim ya manyak mıyım?" derken sinirlenmiştim. "Yok diyemeyeceğim ama manyaklıktan değil, sen ilgiyi seven bi insansın anne-baban kardeşine biraz fazla ilgi gösterselerdi belki çocuğu camdan bile atardın, senin işin belli olmaz."dediğinde şok oldum. Gözlerim doldu "Ben ilgi isteyen biri miyim? Zor biri miyim?" derken sesim ağlamaklı çıkmıştı. Alaz ağanın sırıttığını görünce "O zaman gereken ilgi ve sevgiyi onlar bana göstersin, bende kardeşime gerekirse ilgi gösteririm. Bak demekki neymiş anne-babamın beni aksatmalarına gerek yokmuş!" dedim sinirli sesimle. Alaz ağa kafasını yana çevirerek güldü "Güzelim ben sana demedim ki seni aksatacaklar, sadece kardeşinin olmaması senin ve ailen için iyi olduğunu kanıtlamış oldun bana." derken baya baya dalga geçiyordu. "İndir beni!" derken artık sinirliydim. "Bıraksana beni! Saçlarını da yıkadım! Bırak yorgunum zaten." dedim bağırarak. Beni duvara yasladığı gibi nefesim kesildi. Hafif geri çekildi ama kalçama yakın yerimden tutarak bana destek veriyordu. Gözlerine bakınca dudaklarıma baktığını gördüm. Kafamı eğince musluğun çok yakınımda olduğunu gördüm, elimi yavaşça dokunabilir miyim diye denedim. Elimin yetiştiğini anlayınca, Alaz ağaya bakmaya başladım ve bende onun dudaklarına bakmaya başladım. Alaz ağayabakınca göz göze geldik, üstüme yavaşça eğildiği anda, suyu en soğuğa verdim. "Ağğ lan!" dedi ve geri çekildi. Bende yere indiğim gibi suyun altından çıktım, gerçekten çok soğuktu. Alaz ağada suyun altından çıktı ve kolunu uzatım suyu sıcağa ayarladı. Bana dönünce gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Küçücük boyu var türlü türlü huyu var!" diye söylenince bende ciddileştim. "Ya konu nası yine boyum oldu! Ne var boyumda ya!" derken gözlerim dolmuştu tekrar. Alaz ağa beni suyun altına soktu ve saçlarımı öptü. Saçlarımı yıkadı. Südyenimi açınca vücudum gerildi, kollarımdan çıkardı ve yere bıraktı. Beni kendi vücuduna yasladı ve eli iç çamaşırıma gidince nefesimi tuttum, tam indirecekken ellerini tuttum, yapamıyordum. Kendim çıkardım ve gözlerimi kapattım. Ben onu görmezsem o da beni görmezmişcesine. Eğilip omzuma öpücük bıraktı ve suyu kapatıp beni kucağına aldı. Banyodan çıkınca tekrar ilk benim üstümü havluyla örttü sonrada kendi beline. Giyinme odasına geçtik ve havanın çok sıcak olduğu belliydi. İç çamaşırı giydim ama sütyen giymedim. Kahve tonlarında şortlu bi takım görünce onları giydim. Arkamı dönünce Alaz ağanın yine sadece eşofman giydiğini gördüm. Makyaj masasına geçtim ve saçlarımı taramaya başladım, Alaz ağa elinde kurutma makinasıyla banyodan çıkınca yanıma geldi. "Hava çok sıcak, kurutmaya gerek yok." dedim ama beni dinlemeden fişi taktı bile. "Soğuk suya girdik, üşütme." dedi ve saçlarımı kurutmaya başladı. Kısa süre sonra saçlarımı kurutmayı bitirdi ve makinayı toplayıp götürdü. Saçlarımı tekrar taradım ve yatağa geçtim. Yorgun hissediyordum,uykum da geliyordu. Alaz ağada gelip yatağa uzandı ve beni kendi göğsüne çekti. Kesinlikle temas bağımlısıydı! Gözlerim kapanmak için can atıyordu, bende daha fazla direnemedim ve kendimi uykuya teslim ettim....


 

Güneş ışığı yüzümü vurunca kafamı yastığa gömdüm, kısa bi süre sonra tekrar yüzüme vurunca söylenerek gözümü araladım. Kafamı yastığa değil Alaz ağanın boynuna gömmüştüm, Alaz ağa yine beni o kadar çok sarmıştı ki dışardan görünmediğime emindim. Kafamı hafif kaldırınca Alaz ağanın bana gülümseyerek baktığını gördüm, eğildi ve anlımı öpüp "Günaydın güzelim" dedi. Esnerken bende "günaydın" dedim ve yataktan çıktım. Tam uykumu alamamış gibi hissediyordum. Lavaboya geçtim ve ihtiyaçlarımı karşıladım. Elimi yüzümü yıkayıp çıkınca yatağın düzeltildiğini gördüm, Alaz ağanın giyinme odasında olduğunu düşünerek balkona çıktım, bahçeyi izlerken arkadan sarılan ellerle irkildim. Alaz ağa üstüme eğilip omzumu öptü. Ona döndüm "Hadi güzelim giyin, kahvaltıyı burda hazırlattım, kahvaltı yaptıktan sonra gitmem gerekiyor bi kaç işim var." dedi ona kafa sallayıp giyinme odasına geçtim. Siyah yüksek bel kumaş bi pantolon ve onun üstüne beyaz bi crop giydim. Pantolonum yüksek bel olduğu için göbeğim görünmüyordu. Makyaj masasına geçtim ve saçlarımı at kuyruğu yapıp perçemlerimi çıkarttım. Gold küpe ve ince bi bileklik taktım, herzaman ki gibi düz beyaz spor ayakkabılarımı giyindim. Balkona bakınca Alaz ağanın orda olmadığını gördüm. Mutfağa geçtim ve Alaz ağayı bi kez daha önlükle gördüm. Gülüşümü bastırdım ve Alaz ağa geldiğimi duymuş olmalı ki bana döndü. Beni baştan aşağı süzdü ve gülümsedi. "Ne yapıyorsun?" dedim gülümserken. "Karıma kahvaltılık sos hazırlıyorum." dedi gülerken. Ona gülümseyip sofraya geçtim. Alaz ağa sosları tabaklara koyup sofraya koydu ve çayları doldurdu. Sonra o da sofraya oturdu. Sessizce kahvaltı ederken "Asil, benim bi kaç işim var dışarıda, senin bi ihtiyacın varmı? İstersen bizim çocuklara söylim seni alışverişe götürsünler? Rahat rahat takılırsın, yada istersen Zilanda eşlik eder sana, nasıl rahat edeceksen?" dedi ilgili bi sesle bi süre düşündüm ama benim bi ihtiyacım yoktu. "Yok şuan bi ihtiyacım yok." dedim ve gülümsedim. "Asil, bu gece rüya gördün mü? Yada bundan önceki geceler?" diye sordu, sesi endişeli gibiydi. Düşündüm ama görmemiştim. Kafamı hayır anlamında salladım "Hayır, buraya geldiğimden beri rüya görmüyorum." dedim anlamayarak. Sesli bi şekilde nefesini verdi. Bi sorun vardı galiba. "Asil, güzelim biz buraya geldiğimiz günden beri her akşam rüyanda ağlıyorsun." dedi sıkıntılı bi sesle. Bunu deyince gözlerim doldu, bu sefer belki de ilk defa neden gözlerim doldu bilmiyordum. "Asil" diyen sesi ilgi doluydu. "Seni çok mu sıkıyorum yada zorluyorum güzelim." dediğinde gözümden bi yaş aktı. Ama bu göz yaşı Alaz ağaya değildi, banaydı. Ben ne kadar kendimi zorlasam, alışmayak için çabalarsam her şeyin daha kolay olacağını düşünmüştüm. Ben bunu yaparken bedenim ve gözyaşlarım geceleri isyan mı ediyordu? Kendimi kandırırken Alaz ağanın söyledikleri tokat gibi gelmişti. Ayağa kalktım "yorgunum biraz." dedim ama sesim fısıltı gibi çıkmıştı. Yatak odasına geçtim ve yatağın üstüne uzanıp cenin pozisyonu aldım ve sessizce ağlamaya başladım. Kısa bi süre sonra kapı sesi gelince sustum ve gözlerimi yumdum. Alaz ağa üstüme örtü attı ve üstüme eğilip saçlarımı öptü. "Uyumadığını biliyorum Asil, yalnız kalmak istiyorsan öyle olsun. İstediğin zaman beni arayabilirsin güzelim." dedi ve tekrar eğilip saçlarımdan öptü. Gittiğinden emin olduktan sonra ağlamaya devam ettim. Çok uzun bi süre ağladım ve düşündüm. Kendimi nasıl kandırmaya çalıştığımı fark ettim. Önceki hayatımı o kadar özlemiştim ki kendi kendime bu hayatı da sevebileceğini inandırmaya çalıştım. Çabaladım.. Gerçekten bunun için çabaladım ama olmadı, gerçekler ağır bastı ve içimdekileri dışa vurdu. Ben uyurken... Bi kez daha kendi çaresizliğimle baş başa kaldım. O kadar çok ağladım ki yoruldum. Gözlerim dinlenmek için can atıyordu, bende daha fazla düşünmek istemediğim için gözlerimi kapattım ve kendimi uykuya teslim ettim...

 

 

Dayanılmayacak kadar fazla bi baş ağrısıyla gözlerimi açmak zorunda kaldım. Uyanıp ayaklarımı yataktan uzattım. Gözlerimin önü kararınca bi kaç dakika bekledim. Hemen sonra ayağa kalktım ve banyoya geçip üstlerimi çıkartıp soğuk suyun altına girdim. Kısa bi duş alıp havlumu kendime sardım ve giyinme odasına geçtim ve giyindim. Makyaj masasının önüne geçtim ve saçlarımı taradım. Saçlarımı kurutmadan kalktım. Hava kararmamıştı ama öğlede değildi, ikindi saati olduğu için büyük ihtimalle yemeği yemişlerdi. Aşağıya inip direk mutfağa gittim, ağrı kesici aldım ve salona çıktım. Salona geçince Zilan ve ikizlerin sohbet ettiklerini gördüm. İkizler beni görünce birden ayağa kalktılar ve bağırmaya başladılar "Ooooo, EN BÜYÜK YENGE BİZİM YENGE! EN KRAL YENGE BİZİM YENGE!" diye bağırmaya başladılar, onlara gülerken ikisi birbirlerinin omuzlarını tutarak zıplamaya başladılar "Lay,lay,lay,lay,lay,lay,lay,lay,laaaayyy eenn büyük yengeeeee..." diye bağırınca bende onlara ayak uydurdum ve elimi kaldırıp "Şşşşşş 1,2,3!" dedim ve elimi indirdim. "ASİL ARNAS" alkışladılar ve tekrar "ASİL ARNAS" alkışladılar ve tekrar "ASİL ARNAS!" diye bağırdılar ve hepimiz gülmeye başladık. Yanlarına geçip oturdum. Bi süre daha güldükten sonra ikizlerden biri "Yenge varya sen harika bi şeysin ya! Nası aldın ama iznimizi." derken 32diş sırıtıyordu. Diğeri de eksik olmadan "Yenge ben zaten senin izni alacağından emindim de seni gaza getirelim dedim." derken bu da 32diş sırıtıyordu. Yalancı herifler! "Yalaka herifler! Yalanınıza tüküreyim sizin! Bana yaptıklarınızı unuttum sanmayın, bunun intikamını tabi ki alacağım ama ne derler "İntikam soğuk yenen bir yemektir" derler değil mi!" derken onlara ters ters bakıyordum. Birbirlerine bakıp ikisinde bana suratlarını buruşturdu ve "Yenge 1diniz şimdi 2 oldunuz ya! Abim zaten antlar içti bizi süründüreceğine dair!" diye istan etti biri, diğeri de "Ya yenge biz iki zavallı ikiziz canımızdan başka bi şey yok ne istiyorsunuz bizden ya!" dedi diğeri de sitem ederken. Bu halleri komik olmasa onlara banane dercesine omuz silktim ve bizi gülerek izleyen zilana döndüm. "Ee Zilan sen ne yapıyorsun, nası gidiyor?" dedim bende ona gülümserken, "Nası gitsin yenge, aynı seni sormalı görünmedin bugün hiç?" derken bakışları ima doluydu. Anlamayan gözlerle ona bakıp "Biraz yorgundum ama şuan daha iyiyim." dedim oda sırıtarak "evet evet gördüm dün akşam baya yorgun görünüyordunuzzz." derken sesinde ki ima fark edilmeyecek gibi değildi. Dün akşam? SİKTİR! Dün akşam! Bu aptal kız dün bizi öyle görünce yanlış anlamıştı. Ve tamamen aklımdan çıkmış dün akşam! Ona gözlerimi büyütüp "Kesinlikle düşündüğün gibi değil!" dedim dişlerimi sıkarken. "Ne oldu abla? Dedikodu mu var?" dedi ikizlerden biri, Zilan bana sırıtarak bakınca "Hayır! Bana bunu yapamazsın! Bu ikisinin diline düşmektense kör kuyulara düşmeyi tercih ederim!" dedim sesimi yükseltirken. Zilan beni umursamadan "Dün akşam su içmek için aşağı iniyordum, bide ne göreyim!" derken sesi abartı ve mimikleri daha da merak uyandırıcıydı. Ona yalvaran gözlerle bakıp kafamı salladım beni umursamadan devam etti aptal kız! "Asil yengem, Alaz abimin kucağında uyuyor gibiiii, Alaz abimin üstü çıplak! Veee Alaz abimin gömleği Asil yengem giymiş VEEE ikisinde ıslaktıııı!" diye bağırınca kıpkırmızı oldum. İkizler kahkaha attılar ve bana dönüp "Yenge abimi nasıl ikna ettiğin belli oldu." dediler ve tekrar gülmeye başladılar. Diğeride eksik olmadan "Valla boşuna kadınlardan korkulur demiyorlar demekki." dedi ve tekrar güldüler. Artık kırmızı değil mora geçiş yaptığıma emindim. Uzun süre gülünce artık sinirlenmiştim ayağa kalktım ve ayağımı yere vurdum. "GERİZEKALILAR!! Aptal herifler! Size öyle değil diyorum anlamıyormusunuz! Ayıp şeyler olmadı diyorum!" diye bağırmaya başladım. Üçü de bana kaş göz işareti yapıyorlardı ama onları umursamadan bağırmaya devam ettim. "Sizin içiniz fesat! Ayrıca siz küçük üsünüz? Siz burda olduğunuza göre anne-babanız da ayıp şeyler yapmamış denemez değil mi! Vee ayıp felan da değil bu! Kocam değil mi ister severim ister sevişirim! Bi daha bu konu hakkında tek kelime duymayacağım!" dedim ve gazımı almışken ayakkablarımı çıkartıp birini bi ikize,diğerini de diğer ikize attım. Arkamı döndüm ve tam çıkacakken gördüklerimle başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Welat ağa, Yusuf ağa, Meryem hanım ve en önde de Alaz ağa vardı! Ben şansıma bahtıma tüküreyim! Onları görünce tekrar arkamı döndüm ve ikizlere baktım, tekrar Alaz ağaya döndüm ve Alaz ağanın burun kemerini sıkarken sırtıığını gördüm. Herkes şok olmuş bi şekilde bana bakıyordu. Sesli bi şekilde yutkundum. Alaz ağa gülmesini bastırmaya çalışırken "Asil-" dedi ki elimi kaldırdım dur dercesine ve "Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum!" dedim ve koşarak yukarı çıktım. Odaya girince oda da volta atmaya başladım aynı anda da kendime kızıyordum. "Aptal Asil aptal!" "Senin neyine gaza gelmek!" "Ayy Allahım bide kocam değilim ister severim ister sevişirim dedim" "Gerizekalıyım ben kesin yoksa başka açıklaması olamaz bu işin!" "Mirza abim çok kafama vurmuş belli ki!" Balkona geçtim ve sallanan sandalyeye oturup ayaklarımı kendime çektim. Biraz da burda kendime kızayım dedim. "Welat ağa kim bilir ne düşünüyordur!" "Hayır bide senin anan babanda rahat durmamış diyorum çocuklara" "Meryem hanım karşıma geçse terbiyesiz dese haklı!" "Ya ben yürek yesem böyle konuşamazdım ya!" "Allahım bu hangi günahımın bedeli yarabbim çok ağır olmadı mı ya!" derken ellerimi açıp dua eder gibiydim. Arkadan gülme sesi gelince, Alaz ağanın bi omzunu kapıya yaslayıp beni dinlediğini gördüm. Ellerimi havaya açıp "Allahım bu kız az rezil oldu, biraz da mı rezil edeyim dedin ya! Nası bi günah işlemişim Allah belamı verdi ya!" dedim ve Alaz ağaya ters ters bakıp kafamı bacaklarıma yaslayıp ağlamaya başladım. Alaz karşımdaki berjere oturdu ve ellerimi tuttu "Asill, utanılacak bi şey deme-" dediğinde yine onu böldüm. "Bak! Lütfen! Beni avutarak sadece daha çok utanmama sebep olacaksın. Sus, susalım! Zaten yeterince rezil oldum." dedim ve ellerimi çekip tekrar bacaklarıma sardım. Hala sırıtıyordu. Kafamı la havle derken salladım. Telefonunu çıkarttı ve birisini aradı. "Zozan abla yemeği mutfağa kur. Burda yiyeceğiz." dedi ve kapattı. Bu iyiliğini unutmayacaktım, eğer ona göz devirmek istediğim bi zaman bu iyiliğini aklıma getirip bir seferlik göz devirmeyecektim. Balkondan çıktı ve giyinme odasına geçtiğini gördüm. Önüme döndüm ve kararmak üzere olan havayı izledim. Kısa bi süre sonra Alaz ağa eşofman ve tshortle içeri geldi "Hadi gel sofra hazırmış." dedi. Gözyaşlarımı sildim ve kafamı salladım. Kalkınca Alaz ağa elimi tuttu ve dudaklarına bastırdı. Mutfağa geçtik ve sofraya oturduk. En son düzgün kahvaltı bile etmemiştim ama iştahım hiç yoktu. Yemeğimi biraz yiyip, tabağımla oynamaya başladım. "Asil, konuşalım güzelim?" diyen Alaz ağaya baktım. "Hangi konuda?" dedim. Nefesini sesli vererek "Asil, senin için bi psikolog düşünüyorum, sen ne dersin? Hemen hayır deme, biraz düşün. Benimle duygularını paylaşmıyorsun, en azından daha iyi olman için destek almak ister misin?" derken sesi ilgi doluydu. Gözlerim yine doldu ama ağlamamaya kararlıydım. "Desteğe ihtiyacım yok. Ben, ben sadece kendimi biraz kandırmışım." dedim ağlamaklı sesimle. "Hangi konuda?" deyince konuşmak istemiyordum. Gözlerimi sildim ve omuz silktim. Yemeğimle oynamaya devam ettim. Alaz ağa da fazla üstüme gelmedi. Yemek boyunca sessizce oturduk. "Çay demlemeye biliyor musun?" diye sorunca şaşırdım. Kafamı evet anlamında salladım. "Buraya karışma, bize çay demler misin?" diye rica edince kafamı evet anlamında salladım. Kalktım ve çayı koydum. Bardakları aradım ama kolay buldum. Bardakları, şekeri felan hazırlayıp tepsiye koydum. Dolabı açınca şok oldum, Alaz ağaya bakınca telefonla ilgilendiğini gördüm. Tekrar dolaba baktım ve nerdeyse her çeşit çikolata vardı. Gülümserken bi kaç çikolata aldım ve onları da tepsiye koydum. Bi tane de çay demlenene kadar açtım ve ağzımda eriterek yavaş yavaş yemeye başladım. Alaz ağa yanıma gelince bana gülümsedi. "Neden aldın bu çikolataları ve neden bu kadar fazla?" dedim gülerken. Yanıma geldi ve belimden tutarak beni tezgaha oturttu, sırıtarak bana bakarken "Karımın çikolata sevebileceği aklıma gelmişti bende dün koydurttum." derken beni süzüyordu. Gülümserken çikolatadan bi ısırık daha aldım, Alaz ağa elimdeki çikolataya bakınca ona uzattım. İlk gözlerime sonrada dudaklarıma baktı ve eğilip dudaklarımı öpmeye başladı, ağzımdaki çikolatayı diliyle alınca dona kaldım. Geri çekilip çikolatayı yedi ve "Hmm güzelmiş gerçekten." dedi gülerken. Sesli bi şekilde yutkundum. "Şey, çay. Çay demini almıştır beni indirir misin?" dediğimde daha çok güldü. Belimden tutarak beni yere indirdi. "Nerde içelim çayı?" diye sordum. "Sen tepsiyi al ve beni takip et." dedi ve göz kırptı. Ben tepsiyi aldım Alaz ağada demlikleri, Alaz ağa önde ben arkada onun çalışma odasına geçtik. Neden buraya gelmiştik ki? Çayı büyük masaya koydu ve tepsiyi elimden alıp bardakları doldurdu. Çayları çalışma masasının önündeki karşılıklı sandalyelerin arasındaki masaya koydu. Çikolataları da. "Geçin bakalım Asil hanım." derken ciddi gibiydi. Ona anlamayarak baksam da geçip oturdum. "Evet şimdi şöyle yapacağız, ikimizde pskolog olacağız." dediğinde güldüm dalga mı geçiyordu. Onun gülmediğini görünce ciddi mi diye baktım. "Nasıl?" dedim anlamayarak. "Şöyle bi gün sen benim psikoloğum olacaksın, bi gün ben. Ve bu uzun bi süre devam edecek." derken gerçekten ciddi gibiydi. "Ne kadar uzun bi süre gibi?" dedim merakla. "Her gün." deyince şok oldum. "Nası ya?" dedim sinirlenerek. Ben istemiyorum demiştim. "Benim de senin de bi desteğe ihtiyacımız var madem, bizde birbirimize destek oluruz."dedi ve gülümsedi. "Ee kim olsun bugün?" derken artık gerçekten ciddi olduğunu anladım. "Tamam bugün ben olayım." dedim göz devirirken. Çayından bi yudum aldı ve kafasını salladı. "Başlayalım mı?" dediğinde bu sefer ben kafamı salladım. "Evet Alaz ağa, sorun nedir?" dedim ciddileşirken. "Asil, ağa yok demedik mi?" derken kızar gibiydi, ona gülümseyip "Dışardaki herkes sana ağa diyor, ve ayrıca ben şuan senin tanımadığın biriyim! Karın değil!" dedim önceki konuşmamıza atıfta bulunarak. Ya sabır der gibi kafasını salladı. "Sizi dinliyorum Alaz ağam." dedim inatlaşarak. "Sorun karım!" dedi sinirlenerek. Hayvan herif! Demek psikoloğa gitse hemen beni şikayet edecek. "Karın! Peki karınız nası sorun oluyor?" dedim sinirlenmeye başlayarak. "Ben Mardin ağası Alaz Arnas, herkesi sıraya dizen ben! Karımın iki damla gözyaşı akmasın diye şekilden şekile giriyorum! Ama karım ne yapıyor!? Ben ağlamayı seviyorum diyor bana!" dediğinde gerçekten beni bana şikayet ediyordu. Gözlerim dolmuştu. "Kim ağlatıyor peki karınızı!" diye bağırınca kaskatı kesildi. "Nedenleriyle hiç ilgileniyormusunuz! Yoksa sadece gözümden akan yaş mı mesele?" dediğimde bi süre düşündü, "Karım da ben de zor zamanlardan geçiyoruz. Ona yardım, destek olmaya çalışıyorum." derken sesi gerçekten üzgün gelmişti. "Dediğiniz gibi ikiniz için de zor bi zaman..Karınız çok yorgun.." dedim ve bi damla gözyaşım aktı. Söylerken sesim titremişti. Alaz ağanın anlamaması için kafamı eğdim ve çaydan bi kaç yudum aldım. Önümdeki çikolatayı açtım ve bi ısırık aldım. "Peki karınıza anlatmadığınız şeyler var mı?" diye meraktan sordum. Alaz ağanın yıtkunduğunu gördüm. "Hayır." sesi otoriter bi sesle gelmişti. Benden ilişki bi şeyler saklıyordu, mesela Meryem hanımın Alaz ağanın yaşadıkları ağırdı derken ne demek istemişti? Şuan bunu boşverip, devam ettim. "Peki, karınızda bir şeyi değiştirmek isteseydiniz bu ne olurdu?" derken merak ediyordum, beni sabahtan beri şikayet ediyordu. Bi süre düşündü ve "Hiçbişey." dedi. Ona anlamayan gözlerle bakıp "Alaz ağa, sabahtan beri bana karınızı şikayet ediyorsunuz! Nası hiçbişey?" dedim kızar gibi. Gülüşünü bastırmaya çalışırken "Ben karımı şikayet etmiyorum ve karımı olduğu gibi seviyorum." dedi sırıtırken. Kesin öyledir aynen! Ona en samimiyetsiz gülüşümü sunup kafa salladım. "Peki! Sorada ki sorumuz, Karınızı bi şarkı ile anlatsaydınız bu hangi şarkı olurdu?" dedim güldüm. Bi süre düşündü ve "Hmm, bunu düşünmem gerekiyor, karım biraz karışıktır da çözmek öyle kolay değildir." deyince ona suratımı buruşturdum. "Madem öyle, bunu da bi dahaki seansımız da konuşuruz Alaz AĞA" dedim gülümserken. Çayıma uzanıp bi yudum aldım ve kendime yeni bi çikolata daha açtım. Alaz ağaya bakınca hala düşündüğünü gördüm, bu hali komik olsada gülmedim. Biraz daha durduktan sonra uyumaya karar verdim, bugün gün içinde çok uyumuştum ama hala çok yorgun hissediyordum. Tam kalkacakken "Asil" diyen Alaz ağaya döndüm. "Efendim" dedim, bi süre rahatsız bi yüz ifadesiyle bana baktı. Sanki bi şey söyleyecek ama söylemek istemiyormuş gibiydi. Nefesini sesli verdi ve "Asil, 3gün sonra düğünümüz var, davetiyeler basıldı ve dağıtıldı." dedi. NE DEDİ! Düğün mü? Bu kadar çabuk mu? Ona istemediğimi söylediğim halde, yinde yaptı mı gerçekten? Gözlerim doldu, bana hiç mi saygısı yoktu, hislerime, aileme, gururuma! Yorulmuştum. Çabalamaktan,ağlamaktan,kendimi kandırmaktan,umutlara tutunmaktan.. Çok yorulmuştum. Alaz ağaya alışmaya çalışmaktan, ailemi özlemekten, yeni hayatıma ayak uydurmaya çalışmaktan.. Çok yorulmuştum. Neden kimse beni anlamıyor, Neden kimse sessiz çığlıklarımı duymuyor, Neden kimse gözyaşlarımın asıl sebebini sorgulamıyor. Yine o his.. Boğazım da bi yumru vardı sanki, ağzımı açsam çığlığım boğazımı yırtar gibiydi bu ağrı, sesimin çıkmaması için nefesimi tuttum ve sadece kafamı salladım ve çıktım. Bi kez daha çığlığımı kendime bile duyuramadım. Yatak odasına geçtim ve üstlerimi bile değiştirmeden yatağa uzandım. Düşünmek istemiyordum! Düşünmekten de yorulmuştum artık. Gözlerimi kapattım ve uykuya dalmak için çok beklememe gerek kalmadı, çünkü ruhen de bedenen de yorulmuştum. Gözlerimi yumdum ve kendimi bi kes daha uykuya teslim ettim...

 

 

EVET ARKADAŞLAR BU BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ??
ASİL HAKKIN DA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ???

ALAZ AĞA KAFANIZIZDA NASI BİRİ?
DÜĞÜNE 3GÜN KALMIŞ VE ASİL İSYAN ETMEK ÜZERE NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

ARKADAŞLAR Bİ SONRAKİ BÖLÜMÜ ALAZ AĞA'NIN AĞZIYLA DİNLEMEK İSTER MİSİNİZ??

Lütfen emek var bu sayfalarda Destek olursanız çok sevinirim. ✨🩷

Bi sonra ki bölümde görüşürüz..🫶🏼

Loading...
0%