Yeni Üyelik
17.
Bölüm

Hastane

@m.k


Keyifli Okumalar..✨


-Asil AREYİZ-

 

Gözlerimi aralandığım da hissettiğim baş ağrısıyla gözlerimi tekrar yumdum. Ne olmuştu? Gözlerimi tekrar araladım ve etrafıma baktığım da şok oldum. Bu-burası hastane miydi? Sol tarafıma baktığım da Alaz ağayı gördüm, hareket ettiğimi fark etmiş olmalı ki okuduğu kitabı hızla bıraktı, bana doğru yürürken, "Asil" diyen sesindeki endişe ve merak fark edilmeyecek gibi değildi. Kısa bi süre yüzüme baktı sanki iyi olup olmadığımı anlamak ister gibiydi. Eğilip alnıma dudaklarını bastırdı, geri çekildi ve "Bekle hemen doktor çağırıp geliyorum." dediğin de elinden tuttum. "İyiyim." dedim sadece. Ne olduğunu biliyor muydu acaba, bana söylediği yalanın ortaya çıktığından haberdar mıydı, ikizler anlatmış olmalıydı değil mi? Eğilip tekrar anlımı ve yanağımı öptü, "Doktor da kontrol etsin emin olalım güzelim." dedi ve odadan çıktı. Pencereden bakınca akşam olduğu belliydi. Derin bi nefes aldım ama aldığım nefes ciğerime yetmiyor gibiydi. Kapı açılınca o tarafa döndüm. Alaz ağa,doktor ve hemşire içeri girdiler, doktor gülümseyerek yanıma gelirken hemşire kolumdaki serum ve başka şeyleri kontrol ediyor gibiydi. "Nasılsınız Asil hanım?" diyen doktora düz ifadeyle baktım ve "İyiyim başım ağrıyor biraz." diye cevap verdim. "Bu normal. Dinlenmeniz için size biraz sakinleştirici verdik aslında bu eşinizin isteğiydi." dediğin de gözüm kısa bi anlığına Alaz Ağaya kaydı, tekrar doktora döndüm. "Bayıldığınızı hatırlıyor musunuz?" dediğin de yutkundum. Biraz düşününce en son duyamadığım sesleri ve karşımda bi kişi vardı ama Alaz ağa mıydı yoksa ikizlerden biri miydi hatırlayamıyorum. Alaz ağaya bakınca kaşları çatık cevabımı beklediğini gördüm. "Be-ben hatırlamıyorum." dediğim de Alaz ağanın kaşları daha da çatılınca doktora döndüm. "Tüm tahlilleriniz yapıldı, çoğun da bi sorun yok fakat önceki tahlillerinizle de pek farkı olduğu söylenemez. Bunun için ilaç kullanmalısınız, değerleriniz hala çok düşük." dediğin de somurttum. "Ne gerekiyorsa yapılsın." diyen Alaz ağaya döndüm, hala kaşları çatık şekilde kısa bi süre bana baktıktan sonra doktora döndü ve "Tüm herşey tam olsun, eksik bi tahlil yada daha detaylı sağlık raporu ne gerekiyorsa yapılsın." diyen Alaz ağaya abartma der gibi baksam da o bana bakmadı, doktor kafa sallarken onu dinledikten sonra, "Dediğim gibi önemli bi şey gözükmüyor ama isterseniz bu akşam müşade altında kalın." dediğin de yuh diyecektim, görende ölümden döndüm sanar. "Yo-" diyemeden sözüm kesildi ve Alaz ağa "Tamam." deyince ona döndüm ama hala bana bakmamaya devam edince sinirle önüme döndüm. Alaz ağa ve doktor konuşarak dışarı çıktılar, biraz camdan dışarıyı izledikten sonra kapı açıldı ve Alaz ağa içeri girdi, solumdaki koltuğa oturdu ama ben ona dönmeden pencereyi izlemeye devam ettim. "Asil" dediğinde düz bi suratla ona döndüm, "Neden yalan konuştun?" dediğinde gözlerim hafif büyürken yutkundum. "Ha-hangi konuda?" derken korkuyordum ama neyden korktuğumu da bilmiyordum. "Neyden!?" derken dalga geçer gibi ama sinirle histerik bi ses çıkardı. "Ne oldu Asil en son? En son hatırladığına eminim! Onun için sakın bana yalan söylemeye kalkışma, bi kez daha!" dedi ve sakinleşmek için olmalı ki derin bi nefes aldı, "Bak, sen gerçekleri anlatmasan bile yarın ikizlerden öğreneceğimi sen çok de iyi biliyorsun." dediğinde şaşırdım. Büyük ihtimalle başımdan hiç ayrılmadığı için bu konula alakadar olamamıştı, umarım gerizekalı ikizler konaktan hiç kimseye bi şeyler anlatmamıştır. "Asil, anlatacak mısın artık?" derken sabrı tükeniyor gibiydi. Derin bi nefes aldım ve aklıma gelen ilk senaryoyu yazmaya başladım. "Ben oturuyordum, ikizler geldi sonra şey oldu ııı işte oturuyorduk beraber sonra biraz daha beraber oturduk yani şöyle biz çok uzun beraber oturdu-" diyemeden sözüm bölündü tekrar ve "Asiiill! Sabrımımı sınıyorsun!?" dediğinde kaşlarımı çattım ve "Anlat dedin anlatıyorum işte!" diye üste çıktım. "Tamam Asil! Bana sonlardan anlatmaya başla." derken burnundan soluyordu. "Tamam!" dedim ve tekrar derin bi nefes aldım. "En sonlarda da biz ikizlerle oturuyorduk-" derken, "La anladım anladım! Oturuyorsunuz sonraya gel artık!" diye bağırınca gözlerim doldu, "Keşke hiç uyanmasaydım! Bune ya uyandığımdan beri azar işitiyorum!" dedim ve kollarımı bağlayıp sessiz bi şekilde ağlamaya başladım. "Ya sabır!" diye yerinden kalkan Alaz ağa odanın içinde volta atmaya başladı. Kısa bi süre sonra tekrar yerine oturdu ve elimi tuttu, "Asil, bi daha o tür bi kelime kullanma olur mu güzelim." derken sesi uyandığından beri ilk defa normal, benimle konuşurken kullandığı gibi yumuşak çıkmıştı. Burnumu çektim ve "Hangi kelime?" dedim hala trip atarken, "Öyle saçma sapan uyanmamak felan deme öyle şeyler." derken kaşları yine çatıldı. Kafamı onaylayarak salladım. "Peki." dediğim de gülümsedi, elimi aldı ve öptü, "Çok uzun zamandır hatta unutacak kadar böyle bi şey hissetmemiştim" derken elimi elleri arasına almış ama yere bakarak sanki benimle dertleşir gibi konuşmaya başlamıştı, "Nasıl bi his?" dedim merakla, kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı ve "Korku" dedi dalga geçerek. "Baya korktum, sana bi şey olacak diye çok korktum." derken yüzüm de onu bu hale çeviren kişinin yüzünü çözmeye çalışır gibi bakıyordu bana. "Bu iyi bişey mi?" dedim anlamayarak. Dudağının köşesi usulca kıvrıldı ve tekrar yere bakmaya başlarken, "Bu sorunun cevabını bende daha bulamadım, sence iyi mi?" diye sorunca şaşırdım. Biraz düşündüm ve aklımdakileri ona ilettim, "Yani böyle söyleyince anlayamadım pek, illaki vardır bu korku içinde ama bastırmaya kalkmışsındır belki de. Mesela annen,baban,kardeşlerin yada en yaşlı olarak deden.. onlar için için de hep bi korku vardır." dediğim de kafasını kaldırıp tabessüm ederek bana gülümsedi ve "Bu öyle bi korku değildi.." dedi ve derin bi nefes aldı. Benim için bu kadar tedirgin olması beni üzmüştü, elimi tutan ellerinin üstüne diğer elimi koyarak güven verircesine hafifçe sıktım ve "Ben iyiyim, değerlerim ben küçükken de düşükdü. Önemli bi şeyim yok, bu kadar gerilme ben de geriliyorum." derken sonda sesim daha da kısılmıştı. Oturduğu yerden kalktı ve anlamı öptü. Elleriyle yüzümü avuçladı ve "Sen hep iyi ol Asil buna muhtaçmışım, bugün bunu anladım." derken içim tuhaf oldu. Tekrar yerine oturdu ve "Hadi uyu güzelim, yarın sabah eve geçeriz." dediğin de başımı salladım ama Alaz ağanın uyuyacağı bi yer yoktu ki? "Şeyy, sen?" dediğim de güldü ve "Ben burda uyurum" dediğin de oturduğu tek kişilik koltuğa baktım ama koca vücudu zor sığıyordu birde uyumaya kalkışsa yarına kadar tüm vücudu tutulurdu. Kendimi kenara çektim ve "Buraya gel beraber sığabiliriz." dedim, yatak büyüktü ama 2kişilik de değildi. "Yavrum saçmalama, beni mi düşüncen uyu rahat et sen. Hem 1gece zaten." diye açıklama yapsa da onu dinlemedim. "Gel işte birlik de uyuyalım, orda uyursan rahat uyuyamam." dediğin de gülümsedi ve yanıma uzanınca kolunu bana açtı, göğsüne uzandım ve derin bi nefes aldım, yorgun ve hala uykusuz olduğum için uyumak istiyordum. "Alaz uykun varmı?" diye sorduğum da "Neden, bi şey mi istiyorsun?" diye sorunca hızla, "A, yok benim hala uykum geliyor da senin de geliyor mu merak ettim." dediğim de güldüğünü hissettim. Saçlarımı öptü ve kokumu içine çektikten sonra, "Benim de uykum var güzelim, hadi uyuyalım. İyi geceler." dediğin de gülümsedim ve "İyi geceler." dedim ve gözlerimi kapattım. Fazla beklememe gerek kalamadan uykum geldi ve ben de direnmeyerek gözlerimi yumdum ve kendimi uykuya bıraktım...

 

"SÜRPRİZZ-" diye bi ses duyduğum anda olduğum yerde zıpladım resmen, gözlerimi hızla açıp etrafıma baktığım da Meryem hanım, Zilan ve ikizleri görünce şok oldum. Yanımdaki hareketliliğe dönünce Alaz ağayı gördüm, karşımdakiler şaşırarak bize bakınca Alaz ağaya sarılırken bizi gördükleri aklıma gelince utandım. Ayağa kalkmaya çalışıyordum ama Alaz ağa hiç oralı olmadığı için üstümdeki örtü ikimize de dolanmıştı. Elimle Alazı itip, "Kalksana artık, bizi bekliyorlar!" diye sessizce kızınca, uykulu gözlerle Alaz ağa bana bakıp tekrar beni göğsüne çekti ve gözlerini yumunca şok oldum. Ne yapıyordu bu yahu! Bir de Meryem hanım tam karşımızda! Gülme sesini duyunca kızardığımı anlamak zor değildi. Sesimi yüksek tutup, "Alaz! Karnım ağrıyo Aaa!" diye bağırdığım anda Alaz ağa kalktı ve yüzüme baktı, hızla ikizlere döndü ve "Ne bekliyorsunuz lan! Koşun doktoru çağırın it herifler!" diye bağırınca bende oturdum ve "yok yok şimdi daha iyiyim!" diye Alaz ağaya sinirle söylendim ve hızla ayağa kalktım. Meryem hanım hızla yanıma geldi ve "Kuzu ne yapıyorsun, çabuk uzan bakim! Kalkması gereken sen değilsin ha bu odunun kalkması gerekiyor." diyerekten Alaz ağaya laf atınca kıkırdadım. Elindeki çiçeği bana uzatınca gülümsedim ve "Teşekkür ederim." dediğim de yüzümü avuçları arasına aldı ve yanaklarımdan öptü, bi anne şevkatiyle "Nasıl oldun kuzum, daha iyi misin?" dediğin de gözlerim doldu ve kafamı salladım, "Özür dilerim sizi korkutmak istememiştim, şimdi çok daha iyiyim." dediğim de elimden tuttu ve Alaz ağayı dürtükleyerek yatakdan kaldırdı ve uzanmam için yardım etti. Saçlarımı okşadı ve "Şimdi sen açsındır, çok güzel yemekler yaptım sana." dediğin de içim sıcacık oldu, gerçekten Meryem hanımın bana bu kadar değer verdiğini ilk defa bu kadar hissetmiştim. "Yenge yolda gelirken sushi bile aldı-" diyemeden Alaz ağa uykulu gözlerini hızla açıp onlara dikince sözlerini tamamlayamadılar ikizler. Kıkırdadım ve kafa salladım. "Yenge valla anam gecedendir kimseyi uyutmadı, herkes senin sevebileceğin yemekleri tatlıları yaptı yaptırdı." diye isyan eden Zilana şaşırarak baktığım da ciddi olduğu belliydi. "Şey, gerek yoktu. Ellerinize sağlık şimdiden, zahmet olmuştur sizede." diye mahçubiyetimi ilettiğim de Meryem hanım suratını astı. "Aşk olsun, kızıma yemek yapmanın neresi zahmet olacak." dediğinde gülümsedim. Zilan da yanıma geldi ve elindeki buketi bana uzattı. İkinci çiçeğimi teşekkür ederek aldım ve Alaz ağaya uzatınca yanımdaki komidine koydu. İkizlere bakınca bi şeyler fısıldadığını gördüm, "ıhım ıhım!" diye ses çıkartmaya başladıklarında herkes onlara döndü. "Yani ana, abla size de aşk olsun! Koskoca Areyiz aşireti birer buket mi aldınız?" diye abartarak bi kaç şey daha söylediklerin de onlara göz devirdim. "Kutay abi." diye seslendiklerinde kapı açıldı ve Kutay elimde kocaman bi çeleng ile içeri girince şok oldum. Alaz ağaya bakınca ya sabır çekerek anlını sıvazlıyordu. Bunlar neden bu kadar abartı ve şaşayı seviyorlardı. Göğüslerini kabartarak çelenge gururlanarak bakmaları kıkırdadım. Yazıyı okuyunca "Asil AREYİZ'e" yazısını görünce duraksadım. Abisi kılıklılar, soyismini büyük yazmaya ne gerek vardı. "Oğlum siz ne zaman adam olacaksınız lan?" diyen Alaz ağa sabır çekiyordu hala. "Abi yengemize yaptırdık, nası olmuş ama" diyen ikizler, Alaz ağanın kızdığını anlamayacak kadar mutlu gibilerdi. "Geçmiş olsun yenge." diyen Kutaya döndüm ve gülümsedim. "Teşekkür ederim." Dışardan bi adam daha içeri girince elinde bi çiçekle kutaya doğru yürüdü ve ona verdikten sonra çıktı. Yanıma gelip saksıdaki çiçeği bana uzattı ve "Yenge bizde bi kaç kişi toplandık ve sana geçmiş olsunlar iletmek için küçük bi hediye aldık." diyerek utanarak bana çiçeği uzatınca gülümsedim. "Yaa, teşekkür ederim. Bide saksıda almışsınız ki mavi orkide çok zor bulunan bi çiçektir. Çok teşekkürlerimi herkese iletirsen çok sevinirim Kutay." dediğim de beğendiğim için sevinmiş olmalı ki gülümsedi ve "Mavi orkidenin sizi anlattığını düşünüyoruz. Ayrıca siz daha iyi olduğunuz zaman kendiniz söylerseniz herkes daha iyi hisseder." dediğin de kocaman gülümsedim, bu çok tatlıydı ama ya! "Tamam öyle olsun." dediğim de başıyla selam verdi ve odadan çıktı, elimdeki saksıda ki çiçeğe baktım ve tekrar gülümsedim. "Yenge bizim çelenge bu kadar gülmedin ya! Bi saksı çiçeğine niye bu kadar sevindin!?" diyen ikizlere baktım. "Sorun çiçek değil ki, onlar bi çiçeği öldürmeye bile kıyamamış ve beni anlattıklarını düşünen bi çiçek almışlar. Bunlar çok ince ve güzel düşünceler." derin bi nefes aldım ve "Babam anneme çiçek aldığı zaman beni anlattığını düşünerekden mavi orkide alırdı." diye sessizce özlemimi dile getirdim. Alaz ağaya bakınca dişlerini sıktığını gördüm. Anlamadım şimdi neye sinirlenmişti bu yine. "Gidin karıma çiçek alın!" diyen Alaz ağaya anlamayarak baktım, "Madem çiçeklerle mutlu oluyorsun, benim aldıklarıma mutlu ol, başkalarınınkilerine değil." dediğin de şaşırdım. Canımı sıkmadan duramıyordu zaten, suratımı asarak, "Az önce ne dediğimi dinledin mi Alaz? Başkalarının aldıklarına değil, düşünülerek alınan çiçekler benim için anlam içerir." diye somurttum. "Tamam Asil! Sen elin adamlarının aldığı çiçeklere sevin!" diyerek odadan çıkınca şok oldum. Bu neydi şimdi? Neden böyle yapmıştı. Herkesin içinde bunu yapması beni gerçekten utandırmıştı. İstemsizce gözlerim doldu ve ellerimle oynamaya başladım. Meryem hanım oturduğu koltuktan kalkarak yanıma geldi ve yatağın köşesine oturup ellerimi tuttu. "Sen Alaz ağaya bakma kızım, oda dündendir senin için çok korktu. Çok uzun zamandır Alaz'ı böyle görmemiştim. Akşamdandır onun da sinirleri bozulmuştur." dediğin de sadece kafa salladım. Ama gerçekten bu hareketini anlamdıramamıştım. Zilan odadan çıktı ve anlaşılan Alaz ağanın yanına gitmişti. Meryem hanım kapıya baktı ve "Ben bi Alaz ağaya bakam sonra da gelem kızım." dediğin de kafa salladım. Gözyaşlarım inmek için direnirken fark ettiklerimle hızla gözyaşlarımı sildim. Nası ya! Şuan ikizlerle başbaşa mı kalmıştık? İkizlere bakınca boş boş etrafa baktıklarını gördüm. Demekki başka bi şey isteseymişim olurmuş! Birileri gelmeden hızla yatak da oturup ayaklarımı sarkıttım. "Pışşt! Çabuk gelin buraya!" diye ikizlere seslendim. İlk birbirlerine baktılar ve onlar da fark etmiş olmalı ki şaşırarak etraflarına bakıyorlardı. Hızla yanıma gelip, karşıma geçtiler. "Alaz ağaya bi şey anlattınız mı yada anlatdıysanız ne anlattınız?" diye korkuyla sordum. "Yok yok yenge bi şeyler geveledik ama Abim daha bize bi şey sormadı." dediklerinde tuttuğum nefesi sesli verdim. "Ee, ne diyeceğiz?" diye korkuyla sordum. "Yenge biz nerden bilelim, biz sen bi şeyler anlatmışsındır dedik. Bize bu kadar güvenmen gözlerimizi yaşarttı." dediklerinde onlara yüzümü buruşturdum. "Boş boş konuşmayın da kendimizi ele vermemek için bi yalan düşünün hızla!" diye sessizce bağırdım. Birbirlerine baktıktan sonra dudak bükmeleri beni daha da kötü ve karamsar bi hale getiriyordu. Ya sabır! Ne yalan uyduracaktık ki şimdi. "Buldum! Aklıma gelen fikri şuan da ortaya atıcam ve biz de bunu geliştireceğiz." dedim ve derin bi nefes alıp anlatmaya başladım. "Şimdi biz oturuyorduk, biz sizinle sohbet ederken siz yine bana bulaştınız ve benim boyumla dalga geçtiniz sonra bende sinirlenip sizi dövmek için kovaladım ve birinizin sırtına çıkarken yere düştüm ve bayıldım." dedim. İkisi gözlerini pörtleterek bana bakarken biri "Yenge ne diyorsun sen! Gökdelenden mi düşüyorsun da bayılıyorsun! Abim bizi ameliyat etmeden boylarımızı kısaltır yemin ederim ki!" diye biri çıkıştı. "Yenge yemin ederim ölüm fermanımızı önümüze koysan daha mantıklı gelir! Bu ne ya! Kendimi kurtarayım derken bizi diri diri gömüyorsun görmüyor musun!?" diye çıkıştı diğeride, onlara yüzümü buruşturdum ve "Ne ödlek çıktınız sizde be! Altı üstü Alaz ağa size biraz bağırıp çağırır o kadar!" dedim ve gözlerim doldu, "Hem çok mu şey istiyorum sizden!" dediğim de ikisi de ellerini anlına vurarak sabır çektiler. Sessizce ağlamaya devam ettim ama bu öküz heriflerden bi adım göremeyince konuşan tekrar ben oldum. "Ben ağlıyorum ve siz hala kabul etmiyorsunuz!" dedim ve daha çok ağlamaya başladım. "Ya yenge canımızı iste verelim de bu şey gibi" dedi ve sustu diğeri devam edip, "Hani karşına ölümün nasıl olsun diye soru çıkartırlar ve sen de ben işkenceyle ölmek istiyorum dersin ya heh! Bu tam da öyle bi şey!" dediklerinde artık gerçekten ve daha çok ağlıyordum. "O zaman bi çözüm bulun! Benim bi planım var o kız için eğer bu plan çıkarsa planlarım işleyemez!" dediğim de ikisi de birbirine baktı ve aynı anda "Ciddimisin?" dediklerinde bunu mutlu oldukları için söyledikleri yüz ifadeleri ve seslerinden belliydi. Kafamı onaylayarak salladığım da ikisi de aynı anda bana sarıldı ve "Ya ya ya şa şa şa Asil yenge çok yaşa!" diye kulağımın dibinde bağırıp aynı zamanda bana sarılırken sasmaları beni şok etmişti. Onların da üzüldüğünü düşünüyordum ama artık normal geldiğini felan düşünmüştüm. Kapı sesi geldiğin de gelen kişiyi göremiyordum çünkü iki dev bana sarıldığı için dışardan da göründüğümü pek sanmıyordum. "Asil nerde lan?" diyen Alaz ağanın sesini tanıdım ve sorusu da düşüncelerimi doğruladı. İkisi beni bırakıp ayağa kalktılar ve Alaz ağayla göz göze gelince gözlerimi kaçırdım ve az önce döktüğüm yaşları sildim. "Bizi yalnız bırakın." diyen Alaz ağanın sesini duyunca ikizler hareket edince bende yataktan indim ve terlikleri giyip arkalarından yürüyordum ki "Sen nereye?" diyen Alaz ağanın sesi beni durdurmuştu. "Sizi yalnız bırakıcam." dedim düz bi sesle, arkasına baktı ve odaya kısaca bi göz attı, kaşlarını çatıp "Kiminle?" dediğin de bu sefer kısaca odaya göz atan ben oldum, "Sen kiminle kalmak istiyordun ki?" dedim safa yatarak. "Seninle Asil! Ne saçmalıyorsun?" dediğin de şaşırmış gibi yaptım ve "Benimle mi? Sen bizi yalnız bırakın dediğin de saydığın bi kişi sanmıştım, kendimi o listede hissedememişim kusura bakmayasın Alaz ağam." dediğin de gözlerini kapatıp sabır çekti. İkizler çıkmıştı ve ikimiz de ayaktaydık, üstümde ki hastane kıyafetleri artık rahat da gelmiyordu. "Geç şuraya Asil." diyen Alaz ağa bana yatağı işaret edince söylenerek yatağa geçtim ve oturdum. Yanımdaki koltuğu karşıma çeken Alaz ağa oturdu. Ellerimle oyalanmaya başladım çünkü onunla konuşmak istemiyordum. Sadece yaptığı hareketden dolayı da değil, benden saklamaya çalıştığı olay beni ne kadar etkilese de benden saklamamalıydı. Bu yaptıkları bana verdiği değeri göstermezdi. "Küstün mü bana?" diyen Alaz ağaya göz altından kısaca baktım ve cevap vermedim. "Küsmüşsün." dedi kendi kendine konuşur gibi. Ellerimle oynayıp surat asarken ona hiç bakmamaya çalışıyor ama ne yaptığını yada nası baktığını da bi o kadar merak ediyordum. "Konuşmak ister misin?" dediğin de yüzümü belli belirsiz buruşturdum. Hayır insan gibi gel de ki ben hayvanlık yaptım özür dilerim! Konuşmak ister misin ne! Dalga geçiyor olmalıydı. Ona bakmadan "Hayır!" dedim. Gülme sesini duyunca ona döndüm. "Komik bişey mi var?" dedim sinirlenirken, "Yok." dedi gülmeye devam ederken, "Ee? Neye gülüyorsun?!" dediğim de gözlerime baktı ve "Senin yanındayken gülmek için bi sebebe ihtiyacım yok." dediğin de öylesine bi şey söylemiş gibiydi. Ya sabır! "Niye sürekli aynı şeyi yapıyorsun!" dedim sinirlenerek, anlamayarak bana bakıp "Ne yapıyorum?" dedi kaşlarını hafif çatarken. "Bi hata yapıyorsun ya da fark etmeden kalbimi kırıyorsun ama arkasında durup özür dilemek yerine olaydan sonra gelip dolambaçlı yollarla bana unutturuyorsun." dediğim de gözlerim çoktan dolmuştu bile. Bu konu da anlaşmalıydık, sorunlarımızı birbirimize unutturarak çözemezdik. "Öyle mi yapıyorum?" dediğin de beni gerçekten anlamaya çalışır gibi bakıyordu. Ona cevap vermedim yada kafamı sallamadım. Artık canımı sıktığını anlaması gerekiyordu. Koltukdan kalksa da ona bakmadım, yanıma oturdu ve "Özür dilerim Asil." derken sesli bi şekilde nefesini verdi. "Ben, ben seni çoğu konu da anlamaya çalışıyorum. Bu yaptığımı sen söylemeden anlamamıştım. Eğer ki seni kırdıysam gerçekten özür dilerim küçüğüm." dediğin de ona döndüm. Yüzündeki ifade bunu gerçekten fark etmeden yaptığının kanıtı olabilirdi. Küçük bi tebessüm ettim ve ona sarıldım. İlk şaşırsa da sonrasında dudaklarını saçlarıma bastırdı. Bazen güzel iltifatlar, bi özürün yada bi hatayı kabul edişin yerini tutmayabilir. Ben buydum, sadelik ve özlük. Hatalıysam özür dilemeyi de bilirdim ama karşımdakinden de aynı şeyi beklerdim ki Alaz ağa artık yani biz evliydik ve artık anlaşmak için lafları dolandırmay gerek duymuyordum. "Daha iyimisin?" dediğin de kafamı kaldırıp ona baktım ve "Evet, artık üstlerimi değiştirip, konağa geçelim mi?" dedim somurtarak. Ben hastanelerden pek hoşlanmazdım. Kokusu bile beni rahatsız ederdi, evet bence hastanelerin kendilerine ait bi kokuları vardı ve bunu çoğu kişi saçma bulurdu ama bu öyleydi. "Tamam güzelim." dedi ve sağımda olan koltuğa doğru yürüdü ve zilanın oraya bıraktığı çantayı açıp üstlerimi getirdi. Bana yardım etmeye çalışınca "Ben hallederim." dedim ve üstlerimi çıkartmaya başladım, içimde hiç bi şey yoktu ama bunu artık eskisi kadar dert ettiğimi sanmıyordum ve Alaz ağda bu konu da eskisi kadar rahat olmam gerektiğini baskılamıyordu. Hızla iç çamaşırımı giyerken Alaz ağ beni izliyordu tamam da bu kadar da dememiştik yani! Hızla hareket etmeye çalışmaktan bi türlü südyenimi bağlayamamıştım. Kollarımdan yukarı çıkarak okşayan Alaz ağanın elleri, sütyenimi tuttu ve arkadan birleştirdi. Boynuma kafasını gömünce nefesim hızlandı, herseferin de aynı histi benim için. "Telaşlanınca daha tatlı oluyorsun." derken fısıldayıp gülmesi beni germişti. Karnıma sarılan elleri yavaş yavaş okşamaya başlamıştı vücudumu, "A-alaz" diyebildim korkuyla, birisi gelirse ya ne olacaktı, bu adamın hiç ayarı yoktu. Kapılar kart ile açılmasa o korkumu hala içimdeydi.Kokumu sesli bi şekilde çekip, "Hımm." diyen sesi mest olmuş gibiydi. "Çok farklısın Asil, sen de beni kendine bağlayan bi şey var ve onu çözemiyorum. Artık çok da çözmek istemiyorum çünkü bu hoşuma gidiyor." dediğin de kalp ritmim değişmişti resmen. Sesli bi şekilde yutkundum. Belimden tutarak beni kendisine çevirdi ve gözlerini dudaklarıma dikti, bi kaç saniye daha beklemeden dudaklarıma yapıştı. Sert öpüşlerine karşılık vermeye başladığım da elleri hala vücudum da dolaşıyordu. Geri çekildi ve kısa bi süre yüzüme baktı ve güldü, küçük bi öpücük dudaklarıma bıraktıktan sonra geri çekildi ve "Giyin güzelim, evde devam ederiz." derken sırıtarak bana bakınca, gözlerim kocaman açıldı ve sertçe yutkundum. Bu hayvan bu kadar açık sözlü olmak zorunda mı!? Yanaklarımın yandığını hissettim, Alaz ağanın gözleri yanaklarıma kayınca ellerimle yanaklarıma baskı uyguladım ve hızla arkama döndüm. Gülme sesini duysam da ona bakmadan hızla üstlerimi giyindim. Saçlarımı ellerimle tarafım ve kafamı aşağı eğip kaldırıp perçemlerime şekil verdim, giydiğim eşofman ve Alaz ağanın tişörtü için de ergenler gibi gözüktüğüm için aynadaki yansımama somurttum. Saçlarım istediğim şekli alamayınca, yukardan dağınık bi topuz yaptım. Nası olsa arabaya binecektik zaten. Alaz ağa dışarıyı izlerken yanına gittim ve kafamı kaldırıp, "Ben hazırım." dedim. Of ya! Bu adam sürekli takım elbise giyiyordu ve ben şuan belki onun kızı gibi bile gözüküyor olabilirdim. Beni baştan aşağı süzdü ve dudağının köşesi kıvrıldı. Eğilip dudağıma küçük bi öpücük bıraktı ve elimden tutup kapıya yöneldik. Boş da kalan elimle yanaklarımı kontrol ediyordum çünkü hala yanıyorlardı. Odadan çıkınca elimi indirdim ve asansöre bindik, bizden başka kimse binemedi çünkü Alaz ağanın 4adamı bizimle binerken 2'si merdivenden indi. Ne gerek vardı bu kadar korumalara. Aşağı inince hazır olan arabalar ve onların önün de duran ikizleri gördüm. Yanıma gelip göz kırptılar. Onlara gülümsedim. Yanlarına gidince beni baştan aşağı süzdüler ve güldüler, eğilip giydiklerime bakınca onlara yüzümü buruşturdum. "Yalnız yenge, aranızdaki boy farkı ve tarz farkıyla Abimin çocuğu gibi görünüyorsun." diyen ikizden sonra ikisi de kahkaha attı. Bunu söyleyen ikizin koluna vurdum ve "Boş boş konuşma be!" diye kızdım. Alaz ağa gülerken, koluna vurduğum ikiz abartarak kolunu tuttu ve yüzünü buruşturdu. Alaz ağa kafasıyla arabayı işaret edince arabaya bindim. Arkamdan gelen Alaz ağa yanıma oturdu ve beni göğsüne çekip öptü. İkizler karşımıza geçip oturunca ayıplayarak bana bakıp beni utandırmaya çalışınca onlara dilimi çıkardım, onlarla daha fazla muhattap olmak istemediğim için gözlerimi kapattım ki, "Evet, konağa geçer geçmez 3'ünüz de odama geliyorsunuz." diyen Alaz ağanın sesini duyunca, kafamı kaldırıp ona baktım. "Yatak odasına mı abi?" diyen ikizlerin sesini duyunca şok olarak onlara döndüm. "Lan it! Senin bizim odamız da ne işin var! Benim oda dedim çalışma odası!" dediğin de, söylediği şeyin saçmalığını anlamış olmalı ki utandı ama ben kahkaha atıyordum. Yol boyu ben onlarla dalga geçtim, bana karşılık verdiklerin de ise Alaz ağaya şikayet ediyordum ve Alaz ağa onlara kızarak kavga başlatıyordum. Araba durunca geldiğimizi anladık. Kapımız açılınca, Alaz ağanın arkasından ben indim ve Alaz ağa elimi tutarken konağa giriş yaptık. Yine herkesi avluda bizi beklerken bulunca şaşırdım. Bu adet felan mıydı acaba? Girdiğimiz anda sanki hastaneye beni görmeye gelmemiş gibi hızla gelip bana sarılan Meryem hanımın hareketiyle şok oldum, ya biz daha az önce hastanede beraber değilmiydik, onu bozmadan ben de rol yaptım. Alaz ağa Welat ağanın yanına gidip elini öpünce bende arkasından gittim ve elini öptüm. "Nasıl oldun kızım?" diye sorunca "Daha iyiyim." dedim ve gülümsedim. Eğilip saçlarımı öptü ve kafasını salladı. Yanın da duran Yusuf ağanın karşısına geçince eğilip elini öpücükken bana sarılması beni şaşırtmıştı, kısa bi an dona kalsam da ben de ona sarıldım, geri çekilip yüzümü elleri arasına aldı ve tekrar sarıldı, kulağıma yaklaşıp "Senin için de çok korktuk ama Alaz için de olsa kendine dikkat kızım." diye sessizce fısıldayıp geri çekilince anlayamadım. Bana güven verircesine gözlerini yumdu ve gülümsedi, Yusuf ağanın sözlerini düşünürken, "Ee, hadi ne duruyorsunuz yukarı çıkalım." diyen Meryem hanımın sesiyle kendime geldim. Herkes yavaş yavaş yukarı çıkmaya başladığında bende onlarla yukarı çıktım. Salona geçince yine herzaman ki gibi Alaz ağanın yanına oturdum. Herkes kendi arasında sohbet ederken ben de ara ara dahil olsam da aklımda ki tek cümle "Senin için de çok korktuk ama Alaz için de olsa kendine dikkat et kızım." diyen Yusuf ağanın sözleriydi. Ne demekti ki bunlar? Alaz ağa gece boyu yanım da kalmıştı acaba çok mu korkmuştu? "Asil?" diyen sesle Alaz ağaya döndüm, herkesin bana baktığını görünce daldığını fark ettim. "Hı?" dedim refleks gibi. "Ne oldu, neye daldın bu kadar?" dediğin de ilk anlamasam da "He, şey yani ben.." dedim ama devamı gelmedi, artık yalan söylemek istemiyordum. Kafamı eğip ellerimle uğraşmaya başladım çünkü herkesin bana bakması beni utandırmıştı. Alaz ağa bana kolunu atıp göğsüne çekti ve sanki beni saklar gibi sarınca bende ayaklarımı kendime çektim ve ona sarılmaya utansam da bedenimi ona yasladım. O an herkes konuşmaya devam etti ve sanki beni daha fazla utandırmamak için yapıyorlardı. Herkes konuşmaya devam ederken Alaz ağa da onlara katıldı ama ben hiç hareket etmeden yerimde saklanmaya devam ettim. Ya-yarın! Alaz ağanın bahsettiği aşiret toplantısı yarındı! Kahretsin ben günleri mi karıştırmıştım. Planım! Napacaktım? Sakin ol Asil, sakin ol ki mantıklı düşünebilesin! Şuan acilen yeni bi plana ihtiyacım vardı, Alaz ağanın kolunun altından ikizler gözüme çarpınca sonunda ampulüm yandı! Tabi ya bu işi halletse halletse ikizler hallederdi! Yarın çok erken kalkmak gerekecekti, planımın kabasını kafamda kurmuş ve şuanda da ayrıntılara geçmiştim ama bu zamana kadar uzun bi süre geçmişti. Herkes sohbete devam ederken artık işler konuşulmaya bile başlanmıştı. Gözlerim artık açık kalmak da zorlanırken daha fazla dayanamadım ve gözlerimi yumup kendimi uykuya bıraktım....

 

 

Evet serçeler, bi bölümün daha sonuna geldik..🫡

Bölümü beğenerek bana destek verirseniz çok sevinirim..🩷

 

SİZ NE DÜŞÜNÜZYORSUNUZ ASİL HAKKINDA???

SİZCE ASİLİN PLANI NEE?? SİZCE İKİZLER PLANI KABUL EDECEK Mİ???

PEKİ PLAN OLUŞTUKTAN SONRA ALAZ AĞ ÖĞRENİNCE NELER OLACAK???

Bi sonraki bölüm de görüşmek üzeree..🫶🏼

Loading...
0%