Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Hayatımın Tersi

@m.k


 

Bazen bi hayal kurarsınız. Okuyacağınız üniversite,Arkadaşlarınla yaptığın tatiller,yurt dışı seyahatleri.. gibi gibi. Ve birşey olur ve hayatınız ters-düz olur. Okuduğum bi kitapda "Nereden bileceksin hayatının tersi, senin için düzünden daha iyi olmadığını?" Hayatım ters-düz oldu.. Tam anlamıyla bi enkazın altında kalmış gibi yorgun ve huzura kavuşmak istiyordum. Galiba benim hikayemde, tersi-düzünden iyi değildi...


Alaz ağanın hareketlerinde, beni tedirgin eden birşeyler vardı. Alaz ağa odaya geçince bi süre gözlerim dolu bekledim ve nefes alıp içeri girdim, yatağın üstünde oturuyordu. Yanına gidip aramızdaki mesafeye dikkat ederek oturdum. Gözlerim yine dolmuştu, bana bakmaya başladı. Fısıldar gibi "Korkmalı mıyım?" dedim, korkuyorum diyemedim. Cebinden telefonu çıkardı ve birisini aradı.. Eslem Areyiz. Annemi neden arıyordu? Bi sorun mu vardı? Gözyaşlarımı silip ona döndüm "Ne oluyor?" dediğim an telefon açıldı. Annem "Alo." dedi.. annemin sesi çok yorgun gelmişti, "Alo" dedi tekrar, "a-anne" dedim hıçkırırken. İkimizde sessiz kaldık, ikimizde sessizce bi süre ağladık. Telefonu elime aldım "anne iyimisin?" dedim ağlamamak için çabalarken. "Serçemmm." dedi annem gözyaşları içinde. Annem bana serçe derdi, ürkekliğimden, korkunca bi kuş gibi titrediğimi en iyi annem bilirdi. Alaz ağa balkona çıktı ve kapıyı kapatıp bizi yalnız bıraktı. "A-anne ben sizi çok özledim."dedim. "Bende seni çok özledim serçem, bende." dedi ama sanki nefes nefese kalmıştı. "Anne sen iyi misin? Alaz ağa neden seni arayıp, telefonu bana verip gitti? Bişey mi oldu?" dedim telaşla. "Sakin ol annem, bişeyim yok benim, küçük bi kalp krizi geçirdim o kadar." deyince, ayağa fırladım. NE! Nasıl ya, kü-küçük bi kalp krizimi? Ağlamam şiddetlenirken "Anne, neden? Benim yüzümden mi? Anne ben iyiyim, yemin ederim iyiyim ben." dedim ama kelimelerim tam anlaşılmıyordu. "Asilim, kuzum,Serçem.. sen oradayken bile beni mi avutuyorsun, ben iyiyim annem." Ağlamam durmazken "Anneler ağlatılmaz,hiç bir anne ağlamayı haketmez anne. Ağlama." dedim bende göz yaşlarımı silerken. "Asilim, sen nasılsın, beni boşver?" deyince telefonu uzaklaştırıp, bi kaç kere hıçkırdım sessizce, sonra tekrar devam ettim "Ben iyiyim anne, alışıyorum buraya." dedim sakince. Annem benim için endişelendiyse onu en azından rahatlatmalıyım. Alaz ağaya bakınca tekrar sigara içtiğini gördüm, ona arkamı dönüp yatakta bağdaş kurarak oturmaya başladım. "Abinin bedelini ödemek için çok küçüksün sen asil." dedi annem ağlamaya devam ederken. "Anne benim için üzülmene gerek yok, Alaz ağa bana kötü davranmıyor, Ailesi beni yadırgamıyor, hatta bugün Alaz ağanın annesi, senin yaptığın gibi saçlarımı ördü." dedim ve istemeden sesim fısıltı gibi çıkmıştı "Ben iyiyim anne..".. Ben iyi değilim anne! diye bağırmak istiyordum. Ama annem..kıyamadım anneme. "Anne.. O nasıl?" Abi diyemedim.. ağır geldi galiba. Annem yalvarır gibi "Asill yapma annem, yapma. Bu durumda onu düşünemezsin, bu durumda beni avutamazsın." dedi, Annem doğruları biliyorda, benden duymak ister gibiydi.. Onun iyiliği için bile olsa yapmayacaktım. Uzun süren sessizliği annem bozdu. "Yüksek yüksek tepelere el kurmasınlar.. Yüksek yüksek tepelere el kurmasınlar." İkimizde ağlıyorduk. "Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler, Aştı aşrı memelekete kız vermesinler."Annem devam edince bi hıçkırık kaçtı ağzımdan." Annesinin birtanesini hor görmesinler, Annesinin bir tanesini hor görmesinler." Elimle ağzımı kapattım, sesimin anneme gitmesini istemeyerek. Derin bi nefes alıp ben devam ettim. "Uçanda kuşlara malum olsun, ben annemi özledim, Hem annemi, hem babamı, ben evimi özledim.." devam edemedim çünkü sesli bi şekilde ağlamaya başladık. Sonda köyüm, yerine evim demiştim.. Çünkü ben evimi özlemiştim. Annemle uzun süre ağladıktan sonra ben konuşmaya başladım. "Anne, kaç gün hastanede kalacaksın?" dedim ağlamaktan incelen sesimle. "Yarın çıkıcam, bu akşam sadece göz altında tutmak istediler, babanda tutturdu kalalım diye." Yalandan küçük bi kıkırtı çıkardı. Ona eşlik ederek bende kıkurdadım yalandan.. "Serçe, ağlama tamam mı? Şimdi kapatalım mı?" deyince, o görmesede kafamı salladım. "Seni seviyorum." dedim sessizce, oda bana eşlik edip fısıldar gibi "Seni seviyorum." dedi. Yüzümde acı bi tebessüm oldu. Ve annem görüşürüz dedi ve kapattı. Bi süre olduğum yerde durduktan sonra telefonu Alaz ağaya verecekken, arkamda olduğunu gördüm. Beni izliyordu. Titreyen çenem ve dolu gözlerimle ona telefonunu uzattım. Telefonu alıp cebine koydu ve yatağa uzandı, sol kolunu açıp "Buraya gel." dedi yumuşak bi sesle. Annemle olan konuşmamızın ne kadarını duymuştu acaba.. Bi süre ona baktıktan sonra yanına gittim, ve uzandım. Şuan tartışmak istemiyordum, yorgundum. Tek istediğim Ağlamak. Bu eve geldiğimden beri yaptığım tek şeydi Ağlamak.. Saçlarımı okşamaya başlayınca gözlerimi kapattım. "İyi misin, küçüğüm" dedi şefkatle, Alaz ağayı ilk defa böyle görüyordum. Oturdum ve "Beni annemin yanına götürürmüsün?" dedim gözyaşlarım eşliğinde. O da benim gibi oturdu ve sadece bana sarıldı. Ve tekrar uzandık. Galiba bu hayır demek oluyordu. Sinirlenip hıçkırarak ağlamaya başladım. "Asiill, sakin ol." dedi tekrar. "Biraz dışarda hava almak ister misin?" dedi sakince. Yorgundum ve kafayı yemek üzereydim. Beni hapsetmeyi bırakmalıydı! Kafamı hayır anlamında salladım. Saçlarımı okşamaya devam etti ve ben de uyumak istiyordum. Gözlerimi kapattım ve uykuya dalmak için bekledim, bu süre boyunca Alaz ağa sürekli saçlarımı okşadı, gözlerimi uykuya teslim ederken son sözlerim "Sana yalan söyledim anne.." oldu..


Sabah güneşi yine yüzüme vurunca, uyanmamak için, yan tarafa döndüm. Bi süre sonra bedenime sarılan kolla, kendime geldim, Alaz ağanın kolunu çekip oturdum yatakda. Bi süre Alaz ağaya baktım uyuyordu, sessizce kalktım ve balkona çıktım, bi süre ayakta avluya boş boş baktıktan sonra, Alaz ağa kollarını arkadan bana sarınca irkildim. "Günaydın" dedi ve kafasını boynuma gömdü. Ona cevap vermedim, çünkü istemedim. "Hazırlan aşşağıya inelim, ben bi duş alıp geliyorum."dedi ve saçlarımı öpüp gitti. Bende bi süre daha balkonda durduktan sonra, içeri geçtim. Dün yerleştirmediğim poşetleri karıştırıp, keten, salaş bi pantolon ve onunla aynı renkteki krem kısa gömleği elime aldım ve giyinme odasına geçtim. Üstlerimi giydikten sonra, makyaj masasına oturdum ve saçlarımı taradım. Her iki tarafdan biraz alıp arkada birleştirdim, Altına da düz beyaz spor ayakkabı giydim. Dün gece çok ağladığımdan olmalı ki gözlerim şişmişti, ilk önce makyajla kapatmayı düşünsemde, sonra vazgeçtim. Alaz ağa banyodan, belinde havluyla çıkınca gözlerimi kaçırdım. Arkamdan geldi ve boynumu öptü, onunla göz kontağı kurmak istemiyordum. Sonra yanıma geçip, çenemden tutup hafifçe kaldırdı, "Sen benden utanıyormusun hala?" dedi hafif sinirli bi sesle. Ona kafamı hayır anlamında salladım, onunla uğraşacak halim bile yoktu. "Peki" dedi düz bi sesle ve giyinme odasına geçti, kısa bi süre içinde, hergün giydiği siyah takımlardan birini giyip geldi. Yatakta oturup onu bekliyordum ve geldiğini görünce kalktım ve yanına gittim. Elimi tuttu ve odadan çıktık. Salona geçince herkesin toplandığını gördüm, diğer kahvaltıda, Welat ağa ve Yusuf ağa yoktu ama bu sefer onlarda salonda oturuyorlardı, "Roj baş"(günaydın) diye içeri girdik, Alaz ağa elimi bırakmadan beni de oturduğu minderin yanına oturttu. Welat ağa, Yusuf ağa ve Alaz ağa kısa bi süre iş konuştuktan sonra, Alaz ağa "Sofraya geçelim bavo(dede-baba), sonra devam ederiz." dedi ve elimi tutup sofraya geçtik. Herkes oturunca, sessizce kahvaltı yapılmaya başlandı. Yine Alaz ağa önümdeki tabağı dolduruyordu benim için. Dün akşamda yemek yiyemediğimden, acıkmıştım.Doyunca Alaz ağanın koluna hafifçe dokunup "Şeyy, ben doydum da kalkmalı mıyım?, yoksa bekliyeyim mi?" dedim fısıldayarak. Bana bakıp gülümsedi, Dedesi ve babası burda olunca ne yapacağımı bilemedim. Saygısızlık olurmuydu ki? "Bekle birlikte kalkarız." dedi sessizce, ona kafamı salladım ve önümdeki çaydan yavaş yavaş yudumlar aldım, Alaz ağayı beklerken. "Herkese Afiyet olsun." dedi ve elimden tutup kalktı Alaz ağa, masadakilere gülümseyerek kafamı salladım ve yukarı çıkmaya başladık. İçeri geçtik ve Alaz ağa beni yatağa oturttu. "Şimdi seninle bi konu hakkında konuşacağız, ben sana bi teklif yapacağım ve sende evet yada hayır diyeceksin. Ama hemen öyle parlamalar, kızıp, bağırıp çağırmalar yok. Anlaştık mı?" dedi yumuşak bi sesle. Fazla merakımla kaşlarımı hafif çatıp, kafamı salladım. "Ama şunu da bil sen kabul etsen de, etmesen de söyleyeceklerim olacak. Sadece şeninde rızanı istiyorum." dedi bi kaşını kaldırırken. Bu sefer kaşlarımı kaldırıp "Anlatacak mısın artık?" dedim sabırsızca. Yanıma oturdu ve "Şimdi sen kabul etsen de, etmesen de biz düğün yapacağız." daha cümlesini tamamlamadan ayağa fırladım. Ne demek düğün yapacağız! "Hiç bir güç bunu bana yaptırtamaz!, Sen ne düşüncesiz bencil bi insansın ya! Annem ve babam o haldeyken ve biz birbirimizi çok seviyormuşuz gibi birde düğün mü olacak! Hah o biraz sıkar! Bu zamana kadar sana sustum ama Annem ve babama biraz bile saygın varsa bunu benden istemezsin! Dün kendin Annemle konuşturmadın mı sen!! Annem kalp krizi geçirmiş kalp! Şimdi karşıma geçip nasıl dersin; sen istesende istwmesende bu düğün olacak. Senin bana hiç mi saygın yok Alaz ağaa!"dedim bağırarak tam devam edecekken, oda ayağa kalktı ve elitle ağzımı kapattı."Bi ilk önce dinlemeyi öğren!" dedi sinirle. Eliyle ağzımı kapatsa da konuşmaya devam ettim ama kelimelerin hiç biri anlaşılmıyordu. Alaz ağ beni izleyip sırıtınca her iki elimle bileğine sarıldım, ne kadar uğraşsam ne kadar debelensem de bi şey değişmedi ve ben yorulmuştum. Her iki elimi yanıma koyup sustum, çünkü aptal herifin amacını biliyordum! "Ağzını açacağım ama beni de dinleyeceksin tamam mı?"dedi sırıtmaya devam ederken. Ona göz devirip, kafamı salladım. Ağzımı açtığı an tam konuşacakken "Sıkıysa konuş ulan, bu sefer kucağıma değil andım olsun seni altıma alıp anlatırım" deyince neye uğradığımı şaşırdım. Yaparmıydı?, yapardı pislik herif, ağzım açık kalınca hemen dudaklarımı birbirine bastırdım. Pislik herif zevk alır gibi, dudağının köşesi kıvrıldı. "Otur da anlatayım." dedi ve oturdum. "Şimdi seninle bi anlaşma yapacağız, sen kendi isteğinle düğünü kabul edeceksin ve bende senin benden istediğin şeyi kabul edeceğim."dedi. Bi süre düşündüm ama ben Alaz ağadan hiç birşey istememiştim ki? "Ben senden ne istedim ki?" dedim merakla, "Dün akşam benden, seni annene götürmemi istemedin mi?" deyince şok oldum. Be-beni kısa bi sürede olsa evime mi götürecekti? Ama peki düğün? Işıldayan gözlerimin ışığı fazla süremeden söndü. Gözlerim dolu doluyken "Düğün olmasını istemiyorum." dedim yalvarır gibi. "Henüz anlamıyorsun ama bu düğün, benim seni kabul ettiğimin bi göstergesi olacak ve emin ol bu düğün senin için Asil, ben seni kabul ettiğimi duyurmazsam, insan içinde ezilirsin. Evet biliyorum senin için zor ama beni de gör be güzelim, senin için herşey." dedi yumuşak bi sesle. Sonra sırıtarak, "Koca Alaz ağa'nın küçük karısı için.." dedi ve bekledi, benim cevabımı bekledi. Beni kimsenin beni kabul etmesini istemiyordum ki,gözyaşlarımı elimin tersiyle silip "peki" dedim sadece. "Ve hazır ilk defa seninle insan gibi anlaştık, hemen şuan bi konuya daha açıklık getirelim." deyince anlamayan gözlerle ona döndüm. "Bana Alaz ağa demeyi kes." dedi somurtarak, gülecek gibi olmuştum ama dudaklarımı birbirine bastırdım. Bu adam neden bu kadar takmıştı bu kelimeye? "Neden?" dedim ciddi olmak için zorladığım sesimle, "Neden mi!?, Ben hiç bi ağa karısının, ona ağa dediğini görmedim de ondan, ayrıca ben senin ağan değil kocanım!" Evet, kesinlikle bu kelimeye takmıştı. "Ağız alışkanlığı olmuş artık, sende alışırsın." dedim umursamaz bi sesle. "Asiil, bak sana güzel güzel söylüyorum, sonra olacaklardan ben sorumlu değilim bak!"deyince, sırıtıp omuz silktim, bu kadarına da karışamaz dı ya? Bana bakıp oda gülümsedi ve sen bekle dercesine kafasını salladı. Tam o sırada telefonu çaldı ve balkona çıktı. Bende geldiğimden beri yeni fark ettiklerimle şaşırmıştım. Çalışanlar tüm poşetleri, kıyafetleri yerleştirmişti bile. Giyinme odasına girip, gezdim. Sıkılınca çıktım, Alaz ağa hala telefon konuştuğunu görünce, Alaz ağanın katını hiç gezmediğim aklıma geldi, tam gezmek için çıkmışken, bunu Alaz ağa yokken daha rahat yapabileceğim aklıma gelince direk aşşağıya indim. Bu sefer salona değil de direk mutfağı aramaya başladım bi kaç yanlış odadan sonra sonunda mutfağı bulmuştum. İçeri girince çalışanların hepsi bana döndü "Bi isteğiniz mi vardı, gelin hanım." diye sorunca, "Şeyy, yok. Ben üstleri kim yerleştirdiyse teşekkür edeyim dedim de.." dedim çekingen bi sesle. Mutfaktaki kadınlardan sadece, Zozan ablayı tanıyordum, oda ilk geldiğim gün bize yemek getirince, Alaz ağdan öğrenmiştim ismini. Zozan abla bi adım öne çıkıp "Ne teşekkürü gelin hanım, bu bizim işimiz."dedi gülümseyerek. "Olsun yinede sağolun" dedim sonuç olarak, benim kıyafetlerim ve benim sorumluluğumdu. Bizim evde bile yardımcılar vardı ama kendi odamı ben kendim hallederdim hep. Zozan abla gülümseyip "Yemekte istediğiniz, yada canınızın çektiği birşey varmı?" diye sorunca, gülümseyerek "Yok, teşekkür ederim." dedim. "Gelin hanım sarma sarmıştık, tadına bakmak istermisiniz?" dedi başka bi kadın. Ona gülümseyerek "olur." dedim ve masaya oturdum. Tabakda sarmalar gelince tadına bakmaya başladım. Hepsini bitirdim, çünkü gerçekten çok güzel olmuştu. "Yalnız ellerinize sağlık, çok güzel olmuş." dedim. Tam o sırada Ayaz içeri girdi ve "Aaa kujuu, napuyoşun çen buyda?"(Aaa kuzu, ne yapıyorsun sen burda?) diye sorunca ona gülümseyerek "Zozan ablalar sarma yapmıştı, bende bi kaç tane yiyeyim dedim."dedim gülümseyerek. "Mende istiyom"(Bende istiyorum.) Zozan abla ayazı kucağına aldı ve onu öptü, Sanki bi anne şefkatiyle ona bakıp gülümsedi. "Benim ağam sarma isterde, ben vermezmiyim" dedi ve ordan başka bi çalışan hemen ayaza sarma koydu, Zozan abla ayazı sandalyeye oturttu ve önüne sarma tabağını koydu. "Afiyet olsun." dedi Ayaz ona gülümseyerek, sarmaları eliyle yemeye başladı. "Ayaz ben yukarı, salona çıkıyorum. Sende sarmalarını bitirince gelirsin, olur mu?" dedim gülümseyerek. Ağzı dolu olduğu için kafasını salladı, yanağından öpüp çıktım. Merdivenleri çıkmaya başladım, salona girince, ikizler ve zilanın kavga ettiğini gördüm, sessizce geçip mindere oturdum ve onları izlemeye başladım. "Ben mi dedim bizi ispiyonla diye cadı!?" dedi ikizlerden biri, "Gerizekalı! Size şantaj yapamayacaksam niye sizin yediğiniz haltları saklim ki?" Bunu söyleyen Zilan çok normal bi şeyden bahseder gibiydi. "Yeri gelince ben ablayım demeyi biliyorsun ama maymun!" diyen diğer ikizdi, bunlar ne biçim konuşuyordu ya böyle. "Bana bak benimle düzgün konuş, geçen gece arabayı aldığınızı daha kimse bilmiyor!" dedi imayla. İkizlerden biri "Zaten sen o koca burnunu herşeye sokmasan olmuyor." deyince sessizce kıkırdadım. Zilan eline gelen ilk yastığı ona attı ve "Adi herifler!" dedi ve söylene söylene salondan çıktı. İkizler hala burda olduğumu fark etmemişlerdi. İkisi ellerini yumruk yapıp, bir birine vurdular. İkiside gülerken gözgöze geldik. "Aaa yenge, ne ara geldin sen ya?" dedi ikizlerden biri. "Yeni geldim çok olmadı."dedim gülüşümü bastırmaya çalışırken. Bu ikizleri nasıl ayırt edebilirdim acaba ya. "Yenge boyun o kadar kısa ki gelişini bile fark etmemişiz ya." dedi biri ve ikisi de kahkaha atarak gülmeye başladılar. "Gerizekalılar! Benim boyumda sorun yok siz çok uzunsunuz!" dedim bağırarak. "Aynen yenge hep öyle olur zaten." dedi diğeri ve gözümün önünde gülmekten gözlerinden yaş geldi. Sinirlenip ayağa kalktım ve tam konuşacakken "Yenge ayağını yere vurup, bizi kocana mı şikayet edicen gene." deyince sinirden gözlerim doldu, o sinirle etrafıma baktım ve Welat ağanın bastonunu gördüğüm gibi elime aldım, tam onların üstüne koşarken adi herifler koşmaya başladı. "Demek kocama şikayet edicem he!", merdivenleri inmeye başladık, "Sizi bi yakalayayım varya, bittiniz oğlum siz!" dedim tekrar bağırarak. "Ya yenge sen niye her şeyi bu kadar ciddiye alıyorsun?" dedi içlerinden biri, diğeri de eksik kalmadan "Yenge dur gözünü seveyim, iş çıkarma başımıza." deyince daha da sinirlendim. konağın içinde koşup dururken, tekrar merdivenleri inmeye başladık, avluya çıkınca, avlunun etrafında dönmeye başladık. "Zaten ilk geldiğim günde sizi gözüm hiç tutmamıştı." dedim bağırarak. Tam o sırada Meryem hanımın sesi geldi. "Kuzu, ne oluyo?" dedi. O kadar sinirliydim ki onları kovalamayı bırakmadan cevap verecekken, ikizlerden biri bağırdı. "Anne bu manyak karı sabahtan beri bizi kovalıyor." manyak karı he! "Sizi belliki küçükken hiç dövmemişler ama merak etmeyin artık ben varım sizi bol bol dövüp adam edeceğim!" diye bağırdım. Bi yandan onları kovalarken, diğer yandan bastonu sallıyordum onlara vurmak için. "Ordan bakılınca az dayak yiyormuş gibi mi görünüyoruz yenge, Sen kocanı hiç tanımamışsın hiçç" diye söylendi biri. "Serhat,Berat durun artık, başınız dönecek annem." dedi Meryem hanım. "Bak anne sözü dinleyin, sizi döverim." dedim, artık bende onlarda çok hızlı koşamıyorduk, çünkü çok yorulmuştuk. "Yenge dursak da döveceksin,durmasak da döveceksin!." diye isyan etti biri. "Ulan niye beni uğraştırıyorsunuz o zaman!" diye bağırdım. Tam o sırada Alaz ağanın sesini duydum. "Asil?" O kadar yorulmuştum ki, nefes nefese kaldığım için durdum. Alaz ağa bi bana, bi ikizlere, bi de elimdeki bastona bakınca kaşları havalandı. "Ne oluyo burda?" dedi sinirli bi sesle. İkizler benden uzakta, benim gibi nefes nefese kalmışlardı. "A-abi yetiş, yetiş yoksa senin bu karın bizi öldürecek." dedi biri, onlara ters ters bakıp "İlk onlar bulaştılar bana." dedim sinirle, "Yenge şakadan anlamayan sensin bizim ne suçumuz var." dedi diğeri stem eder gibi. "Adam gibi şaka yapılır, siz benimle dalga geçtiniz." dedim bağırarak. Alaz ağa "Yeter!" diye bağırınca irkildim. "Asil ver şu bastonu." dedi yanıma gelirken, ilk elimdeki bastona, sonra da ikizlere baktım. "Ama onları hiç dövemedim ki." diye sitem eden bu sefer bendim. Alaz ağa gülüşünü saklamak için kafasını yana çevirdi "Hadi güzelim ver onu, başka zaman döversin."dedi sırıtırken. Ama gerçekten o kadar koşmam boşuna mıydı şimdi! Aklıma gelenle ikizlere pis pis bakıp sırıttım. Alaz ağaya döndüm ve elimle eğil işareti yaptım, ilk duraksasa da eğilince kulağına fısıldadım. "Eğer onları dövmeme izin verirsen sana Alaz ağa demeyi bırakırım." dedim ve geri çekildim. Bu sefer gülüşünü saklamadı bu evet demek oluyordu galiba, bende sırıttım, elimi uzatıp "Anlaştık mı?" dedim. Beni süzüp "hadi kuzu hadi. odaya geçelim." deyince şok oldum, kabul edeceğinden çok emindim. İkizlere alttan bakış atınca bizi sırıtarak izleyen bu sefer onlardı, bu daha da sinirlenmeme neden olunca, onlara doğru koşmaya başlayacakken birinin eli belime dolandı. O tarafa dönünce alaz ağanın sırıtarak bana baktığını gördüm, ayağımı yere vurarak, bastonu ona uzattım. "Al!" dedim sinirle. Bastonu zilana uzatıp beni omzuna atınca bi kaç saniye ne olduğumu anlamadım. "Sen ne yaptığını sanıyorsun!?" diye bağırmaya başladım. Saçlarım aşşağıya doğru sarktığı için hiç birşey göremiyordum. İkizlerin kahkaha sesini duyunca "Adi herifler! Hepsi sizin yüzünüzden!" diye bağırdım, Alaz ağa bana cevap bile vermeyince onun sırtına vurmaya başladım. "Tamam rahat durucam, bırak beni!" dedim sakinleşmeye çalışarak. Merdivenleri çıkarken gülüş sesini duydum. "Ya bırak beni!" diye söylemem umrunda bile olmadı, kendi katına girince direk yatak odasına girdi, sonunda beni bırakınca ilk sarsıldım. Dengemi sağlayınca saçlarımı düzeltip "Alaz ağa! Ben haklıydım!" dedim bağırarak. Hala gülüyordu, çok yakın olduğumuz için, kafamı daha çok kaldırmak zorunda kalıyordum. "Kızım senin boyun kaç, hele boyuna bak! Bide gidip elinde bastonla iki devi kovalıyosun Allah aşkına ya." Kafasını çevirip gülünce gözlerim doldu yatağın üstüne bağdaş kurarak ağlamaya başladım. "Ben kısa değilim ki! Siz çok uzunsunuz." dedim sitem ederek. Kimse beni anlamıyordu. Gülüşünü bastırmaya çalışarak, yanıma oturdu, "Sende haklısın güzelim, biz çok uzunuz." dedi ama dalga geçer gibi, "Tabi ki ben haklıyım!" dedim gözyaşlarımı silerken. "Ne oldu anlat bakim, bizim eşsekler ne yaptılar da sen bu kadar sinirlendin?" deyince olayı anlatmaya başladım. Ara ara gülüp beni sinirlendirsede devam ettim. Olayı anlatınca "Gördün mü!, şimdi bana doğru söyle kim haklı!?" dedim ve gerçekten merakla beklemeye başladım. "Tabi ki benim karım haklı." deyince, kafamı kaldırdım, sonra gözlerimi kaçırdım. "Acıktın mı?" diye sorunca "Aşşağıda sarma yedim." dedim somurtarak. "Tamam, seninle konuştuğumuz gibi, şimdi düğün alışverişine çıkalım mı?" deyince şok oldum. "Alaz ağa be.." sözümü tamamlamadan Alaz ağa dudaklarını, dudaklarıma bastırdı. Bi kaç saniye ne olduğunu anlamasamda, hızla onu itip yatak da ayakta durarak bağırmaya başladım. "Ne yapıyorsun sen be!" diye bağırdım. Sırıtarak ayağa kalktı, aptal herif yerdeydi, ben de yatağın üstünde ama boylarımız ilk defa eşit olmuştu. "Sana dedim, bana Alaz ağa dersen olacaklardan ben sorumlu değilim dedim, değil mi?" dedi "Ve sende bana ağız alışkanlığı dedin, bende ağzının alışması için yardım ediyorum." dedi imayla. Ona ters ters bakıp "Gıcık herif!" diye bağırıp yataktan zıplayarak indim ve banyoya girdim. Bi süre içerde bekledikten sonra çıktım, içeri girince Alaz ağanın yatak da uzandığını gördüm. Kafasını kaldırıp bana sırıtarak bakınca göz devirdim. "Gel." dedi yatağa iki defa vurarak. Omuz silktim sadece. "Asil gel." deyince yatağın önünde durdum ve bana bi poşet uzattı, poşeti almadan "Bu ne?" dedim ters ters, "Aç ve bak." deyince paketi alıp açtım ve şok oldum. Telefon mu? "Benim mi?" dedim düz bi sesle. "Evet, bi kaç güne işe başlamam gerekiyor ve seni de ailen ile kısıtlayacak değilim." deyince hem şok olmuştum hemde mutlu. "Benim önceki telefonum nerde?" En son konuşurken kaçırılmıştım, yani onda olmalıydı. "O kırıldı, yeni hat var onda haberin olsun." dedi düz bi sesle. "Neden?" dedim kızar gibi, fotoğraflarım, numaralar.. bi çok şeyim yok mu oldu? "Fotoğraflarında fazla samimi olduğun gereksiz insanlar vardı!" dedi imayla. "Okul arkadaşlarım mı?" dedim şaşırarak. Ben öyle çok arkadaş çevrem olan biri değildim, arkadaşlarım tarafından sevilirdim evet ama okuldan eve, evden okulaydı benim hayatım. "Her kimse kim işte." dedi uzatmak istemez gibi. Ona göz devirip telefonu kurcalamaya başladım, telefon da herkesin ismi vardı, koruma Ali'nin bile. Yatakta bağdaş kurarak telefonu bi süre daha kurcaladım. "Asil gidelim mi?" deyince telefonu bırakıp ona yöneldim. "Nereye?" dedim. "Dedim ya düğün alışverişi yapmalıyız diye" yine aynı konu! "Bak Alaz ağ-, Bak Alaz ben sana kabul ediyorum dedim, ama hiç birşeyle ilgilenmem, sen herşeyi ayarla kendine göre, madem insanlar için, halkın için yapıyorsun emin ol umrumda değil. Gelinlik felan da uğraşamam kafana göre seç bi tane." dedim ve sinirle ayağa kalkıp balkona çıktım, hava kararmak üzereydi, bi süre sallanan sandalyede sallandım ve gökyüzünü izledim. Alaz ağa yanıma gelip oturdu ve sigara yaktı, uzanıp bende bi tane aldım, şu yaşıma kadar hiç ağzıma almadığım sigarayı dudaklarımın arasına aldım, ve çakmağı masadan alıp yaktım. Dumanını ciğerlerime çekmeden içtim. Alaz ağa ilk şaşırsada sonradan sinirle kendi sigarasını bitirmeden söndürdü. Onu takmadan devam ettim, ağzımda ki sıgarayı alıp söndürünce ters ters ona dönerek "Ne yapıyorsun!?" dedim sinirle. "Yemek yemedin daha! Kalk aşşağıya iniyoruz." dedi oda sinirle, elimden tutup aşağıya kadar çekiştirdi beni resmen! Salona girince herkes sofrada oturmuştu, bizde direk sofraya geçtik. Herkes yemek yerken Alaz ağa ve Yusuf ağa iş konuşuyordu. İkizlerle göz göze gelince tam dil çıkartacaktım ki ayazla göz göze gelince hemen geri adım attım. Ayaza gülümseyip, ikizlere göz devirdim. Fazla aç olmadığım için tabağımı bitiremedim, tabağımdakilerle oynamaya başladım. Bi süre sonra, Welat ağa, Yusuf ağa ve Alaz ağa yandaki salona geçtiler. Meryem hanımla biraz sohbet ettik ve sonra oda sofradan kalktı. Sofrada sadece ben, ikizler, Zilan kalmıştık. Ayaz da Meryem hanımla gitmişti. İkizler kıkırdayınca onlara döndüm "Hayırdır beyler! Gülünecek bi şey mi var? Varsa söyleyin beraber gülelim!" dedim yapmacık bi gülümsemeyle, "Estağfurlah yenge, biz sana gülermiyiz,sonra bizi bastonla kovalarsın felan." deyip kıkırdadılar. Zilana dönünce onunla güldüğünü gördüm. "Bana bakın! Ben sizin yengenizim! Benimle düzgün konuşun yoksa fena olur." dedim hafif sinirle. İkizlerden diğeri "Yenge o değil de, Allah aşkına abimin kulağına ne söyledin de abim o kadar güldü." deyince bende şanteller attı. "Şşş, oğlum ne diyecek sizi dövmek için anlaşma yapmaya çalışmıştır."diyen Zilan her iki elinin işaret parmağını yan yana getirince kıpkırmızı oldum. Bu aptallar böyle mi anlamıştı! Sandalyenin üstüne çıkıp "Salak salak konuşmayın, yok öyle bişey!" diye bağırdım. Gözlerim dolmuştu bile, şimdi oradaki herkes öyle mi anlamıştı! Ama bu çok utanç vericiydi. 3'ü de kahkaha atınca daha da kızardım, önümdeki su bardağını aldım ve ikizlerin üstüne suyu fırlattım. Tam o sırada "Asil?" diye bi ses geldi. Arkamı dönünce Alaz ağanın bi bana, bi ikizlere, bi elimdeki bardağa ve bi de üstüne çıktığım sandalyeye baktığını gördüm. "Ama sen hep, benim suçlu göründüğüm anlarda gelirsen olmaz ki." dedim gözyaşlarımı silerken. Şok olmuş bi şekilde bi süre bana bakınca yanıma geldi ve sakince elimdeki bardağı masaya bıraktı, sonra ikizlere dönüp işaret parmağını salladı. Ve beni ayakta durduğum sandalyeden kucağına aldı. "Biliyormusun benim de senin gibi ayaklarım var!" dedim hem bağırıp, hem ağlayarak. Gülerek kafasını kaldırıp bana baktı, sonra sen iflah olmazsın der gibi kafasını salladı. Merdivenleri çıkarken ara ara bana bakıp gülüşünü saklamak için önüne dönüyordu. Odaya girince beni yatağın üzerinde,ayakta duracak halde bıraktı. Her iki eliyle düşmemem için belimden tutuyordu. "Yine ne oldu asil?" dedi gülüşünü bastırmaya çalışırken. Ona cevap vermeden ellerini ittim ama bi faydası olmadı. "Kızım ben sizi iki dakka yalnız bırakamicakmıyım?" dedi sırıtırken. Ben konuşmaya başlayınca ikimizde aynı anda "ilk onlar bana bulaştı." dedik bu adam benimle dalga geçiyordu açık açık! Ayağımı yatağa vurup, "Bırak beni!" dedim gözlerim dolarken. "Tamam olayı anlat, söz bırakacağım." dedi, aptal adam hala gülüyordu. "Anlatamam." dedim burnumu çekerken. Kaşlarını kaldırıp "Neden?" dedi. "Çünkü aptal kardeşlerin ayıp ayıp konuştular" dedim bi kez daha burnumu çekerken. Bu kez kaşlarını çatıp "Seni rahatsız edecek bi şey mi söylediler?" dedi ciddi tavrıyla. Ağlarken kafamı evet anlamında salladım. Kaşlarını daha çok çatıp "Ne dedi o densizler!?" dedi sinirle, "Hani aşşağıda, avluda kulağına bi şey söyledim ya ben,sonra da anlaştık mı diye elimi uzattım." kafasını sallayıp "eee" dedi. "İşte oradaki herkes yanlış anlamış." dedim ağlamaya devam ederken. "Ne anlamışlar?" dedi ciddiyetle, "Benim sana şeyy teklif ettiğimi sanmışlar." dedim utanarak. Alaz ağa anlamayan gözlerle bana bakıp "ney?" dedi. "Ya şeyy iştee." dedim sitemle. "Asil, o şeyin bi ismi yok mu güzelim." dedi dişlerini sıkarken. Daha fazla dayanamayarak zilanın yaptığı gibi her iki işaret parmağımı yan yana getirip sürtüm."şey işte!" dedim daha fazla dayanamayarak. Alaz ağa ilk şok olsada sonra kahkaha atmaya başladı. Bu sefer şaşıran ben olmuştum, daha fazla dayanamayarak ellerini itip yatakda bağdaş kurup ağlamaya başladım. Alaz ağa sırıtarak yatağa oturdu ve "seks mi yoksa sevişmek mi?" dedi, neye uğradığımı şaşırarak ona baktım, kıpkırmızı olduğuma yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım. Uzanıp yastığı aldım ve ona attım "edepsiz!" dedim ve lavaboya yöneldim, sonra vazgeçip balkona döndüm. Alaz ağa hala 32diş sırıtarak bana bakıyordu. Balkona geçip koltuğa oturdum ve ayaklarımı kendime çektim. Hemen sonrasında Alaz ağa geldi, zaten beş dakika yalnız kalsam beni kurtlar kapardı! Eğilip elimi tuttu ve beni kaldırdı. "Nereye!" desemde cevap vermeden beni içeri çekti ve yatağa oturttu. Yanıma oturdu ve gülümseyip "Sana bi haberim var?" dedi. İçimi bi korku sararken, Alaz ağanın neşesi biraz olsun dindiriyordu, sonuçta bi insan kötü bi haber verince sırıtmaz değil mi? Anlamayan gözlerle ona bakınca "Daha doğrusu bi sürpriz." dedi, daha da merakla "Ne sürprizi?" dedim bana bakıp elimi tuttu ve odadan çıktık, Alaz ağanın katından çıkmadan bi odaya girdik. Çalışma odası olduğu belliydi. Masanın üzerinde açık bi bilgisayar vardı, beni sandalyeye oturttu, anlamayan gözlerle ona bakmaya devam edince "Bana değil bilgisayara bak." dedi sırıtarak. Bilgisayara baktım ve bi kaç dakika sonra olanları anlayabildim çünkü buna ihtimal bile vermiyordum. Bunu gerçekten yapmışmıydı? Bi Alaz ağaya bi bilgisayara baktım. "Gerçekten mi?" diyebildim sadece, saçlarımı öpüp kafasını salladı. Alaz ağa benim ihtimal bile vermediğim, benim için çok değerli bi hediye vermişti....




ARKADAŞLAR LÜTFEN DESTEK OLURMUSUNUZ??

SİZCE ALAZ AĞA, ASİLİN BU KADAR ŞAŞIRACAĞI NE YAPMIŞ OLABİLİRR??

BU BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ?
SİZCE ASİL GERÇEKTEN ALIŞIYORMUYDU?





Loading...
0%