Yeni Üyelik
9.
Bölüm

İçten Içe Çaresizlik

@m.k


 

Sabah güneş ışığının gözüme vurmasıyla, gözlerimi araladım. Yine Alaz ağa ahtapot gibi bedenime sarılmıştı. Uyuduğunu görünce ellerini yavaşça kaldırıp yatakta oturdum. Alaz ağa uyumaya devam edince, yüzünü incelemek istedim. Şu ana kadar göz kontağından fazla, yüzüne hiç dikkatli bi şekilde bakmamıştım.
Siyah saçları vardı ama ikizlerin saçları gibi kıvırcık değildi, siyah gözleriyle sanki tıpa tıp aynı renk gibiydi. Yüzünün sert bi şekli vardı, sanki doğuştan gibi kaşları hep hafif çatıktı aslında. Sinirlenince çene kası seğiriryordu,yada dişlerini sıkınca. Dudakları hafif dolgun ve pembesiydi. Kirpikleri fazla uzun değildi ama badem gözlerine siyah yakışmıştı. Alaz ağa hareket etmeye başlayınca hemen önüme döndüm, Alaz ağa beni kucağına çekince küçük bi çığlık attım. Üstüme eğilip beni izlemeye başlayınca hareketsiz kaldım. "Birazda ben izleyeyim bakalım." dedi sırıtarak. Gözlerimi kocaman oldu ve kızarsığımı hissettim. Uyanık mıydı? Sesli bi şekilde yutkundum. "Dalgalı kahve saçların, açık kahve gözlerin, her utandığında titreşen uzun kirpiklerin, dolgun dudakların, küçük burnun, çillerin, beni kendine bağımlı yapan kokun, küçük vücudun ve en önemlisi hepsinden uzun dilin.." derken dalga geçiyordu. Onu üstümden iterek oturdum, "Bi geveze olmadığım kalmıştı, sayende o da oldum." gözlerim dolmaya başlamıştı, benim ağzım var dilim yoktu. Gülme sesi gelince ters ters ona baktım, yataktan kalkıp, yanıma geldi ve beni kucağına aldı. Bağırmaya başladım, "Ya bişey demedim! Bırak beni!" dedim burnumu çekerken. Banyoya geçti ve beni banyonun üstüne bıraktı. Anlamayan gözlerle ona bakınca duşa kabine girip suyu açtı. Aklıma gelenlerle inmek için harekete geçtim, indiğim gibi Alaz ağa dibimde bitti, eğildi ve beni kucağına aldı, "Bıraak lütfen! İstemiyorum!" dedim bağırarak. Hem ağlıyordum , hem debeleniyordum, hemde bağırıyordum. Suyun altına girince, refleks olarak ona sarıldım ve kafamı onun boynuna soktum. Suya alışınca beni yavaşça yere bıraktı, hala ağladığımı görünce hafif kaşlarını çattı. "Asil sadece duş alıyoruz, ağlamana gerek yok ayrıca pijamaların da üstünde hala." deyince ona ters ters baktım. Sorun üstümdekiler değildi! Sorun onun beni zorlamasıydı! Susmayı tercih ederek ona sırtımı döndüm. Eğilip pijamamın ipini yana kaydırarak, omzumu öptü. Sonra da şampuan aldı ve saçlarımı yıkamaya başladı, sıra saçlarımı taramaya gelince sanki acıtmaktan çekinircesine yavaş tarıyordu. Saçlarımı tarayıp beni kendisine çevirdi vegülümsedi, onunla fazla göz kontağı kuramıyorum çünkü fazla uzun olduğu için yukarı baktıkça gözüme su kaçıyordu. Bunu fark etmiş olmalı ki belimden tutarak kucağına aldı ve her iki bacağımı ona dolamam için zorladı. Ona sinirle bakarken "Sıra sende" deyince kaşlarım havalandı, "Ne sırası" dedim şaşırarak. Şampuanı elim bana uzatınca gözlerim kocaman açıldı. NE! Alaz ağ benden saçlarını yıkamamı mı istiyordu? "Bırak beni inmek istiyorum." dedim ağlamaya hazır sesimle. Bana bakıp sırıttı ve "Hadi Asil" deyince ciddi olduğunu gördüm. "Yapmayacağım!" Hem belki böylece beni yıkamaya da bırakırdı. "Asil andım olsun şimdi seni burd-" dediğinde hemen elimle ağzını kapattım. "Sus, yıkayacağım." dedim bağırarak. Avuç içimi öpünce hemen elimi çektim, sırıtarak bana bakıyordu, ona göz devirdim. Şampuanı sinirle elime aldım ve biraz avcuma döktüm, çekinerek Alaz ağanın saçlarını yıkamaya başladım. Saçı köpük köpükken her şekili alıyordu, fırsat bu fırsat diyerekten, Alaz ağanın saçlarını rapçiler gibi diken gibi yapıp ortada buluşturdum. Ona bakınca kıkırdadım. Bana anlamayan gözlerle bakınca düşün içindeki küçük aynaya baktı. Bana bakınca oda sırıtıyordu. "Çocuk!" dedi dalga geçerek. Tekrar kıkırdadım ve suyun altına geçince saçlarını yıkadım. Bi eliyle kalçama destek verirken, diğer eli arada belimi okşuyordu. Saçlarını yıkamam bitince, onun elinin belime temasıyla dikleştim. Kafamı kaldırıp ona bakınca bi kez daha koyu harelerle karşılaştım, Alaz ağanın yatakta olduğu gibi gözleri daha da kararmıştı. Belimi yavaşça okşaması hoşuma gitsede korkuyor ve kendimi fazla kastığımı farkındaydım. Beni duvara yasladı ve kısa bi süre gözüme baktıktan sonra dudaklarını, dudaklarıma bastırdı. Şaşırıp ağzımı açınca öpmeye başladı, öpüşleri sert olduğu kadar da beni korkutmak istemezcesine nazikti. Bi anlık gafletle ona karşılık vermek istesem de hemen kendimi topladım. Geri çekilince yüzüme baktı ve yanağımı,boynumu ve omzumu öptü. Beni yavaşça yere bıraktı ve eşofmanını çıkardı, üstünde sadece boxter olunca hemen arkamı döndüm. Belimden tutarak beni çevirdi ve kafamı kaldırdı. "Üstlerini çıkart." deyince donakaldım. "Ne" dedim şok olarak. Aklıma diğer sefer yaptığı gelince ağlamaya başladım. "Yapma" dedim yalvarır gibi. Tekrar aynı şeyleri istemiyordum. Artık yeter! Titremeye başladığımı hissettim. Oda bunu görmüş olmalı ki bana sarıldı. "Şşş" dedi sakinleştirmek ister gibi. "Üstümüze su döküp çıkalım, güzelim." dedi ve üstümün eteklerinden tutup kaldırdı. Akşamları sütyen takamayanlardandım. Hem ağlıyordum hem de titriyordum. Şortumuzda eliyle aşşağıya çekince bi hıçkırık kaçtı ağzımdan. Eğilip bacaklarımın altından elini geçirip beni kucağına aldı. Kafamı göğsüne yasladım ve ağlamaya devam ettim. Bazen çaresizlik sizi ağlatana sarılmaktır.. Duştan çıkınca üstümü havlu ise sardı, sonrada kendi beline. Banyodan çıkınca bende arkasından çıktım. Giyinme odasına geçtik beraber. Bugün giyebilmek için bi kaç üste bakarken siyaha çalan yeşil bi elbise çarptı, elime aldım ve bugün bunu giyecektim. İç çamaşırlarımı havlumu çıkarmadan giyindim. Elbiseyi elime aldım ve giydim. Elbise dizlerimin hemen altında biten kalem bi elbiseydi. Fermuarımı kapatmaya çalışırken, belimdeki el ile irkildim. Alaz ağa üstüme eğildi ve saçlarımı bi yanıma topladı. Fermuarımı çekerken baş parmağıyla belime temas etmesi nefesimin hızlanmasına neden oldu. Fermuarı kapatınca aynada gözlerimiz buluştu. Gözünü gözümden ayırmadan, kafasını boynuma gömdü ve kokumu çekerken gözlerini kapattı. Alaz ağa sadece kumaş pantolonunu giymişti, üstü çıplaktı. İlk defa çıplak üstüne bakınca karın kaşlarını gördüm, be adonim kaslarını görünce sesli yutkundum. Alaz ağaya bakınca sırıtarak beni izlediğini gördüm ve utançtan kıpkırmızı oldum. "Beğendin mi?" dedi dalga geçerek. Ona dönünce en samimiyetsiz gülümsemiş ona sunup "çook!" dedim ve yanından hızla geçtim. Sinirli bi şekilde makyaj masasına oturdum ve saçlarımı taramaya başladım. Saçımın sağ tarafından bi tutam alıp küçük bi balık sırtı yaptım, ve diğer tarafını salık bıraktım. Saçımı kurutmadım çünkü hava zaten sıcaktı, o kadar sıcaktı ki soldaki perçemlerim kuruyup şekil bile almıştı. Maskara ve böğürtlenli dudak kremi sürdüm. Alaz ağa odadan çıkınca, içeriye geçip, beyaz düz taban ayakkabılarımı alıp giydim. Aynadan kendime bakınca ağladığım için gözlerimin kızardığını gördüm. Alaz ağa içeri geçip saat çekmecesini açıp kısa bi an bakıp saati seçip aldı, kararlı bi insan olduğu belliydi zaten. Saati takmaya çalışınca, saatte elbisemle aynı renk olan siyaha çalan yeşil detayları fark ettim. Acaba bilerek mi onu seçti? Üstünde fazla durmadan odadan çıktım, tam yatağa oturacakken Alaz ağanın yine yatağı düzelttiğini görünce sinirden güldüm. Madem Ağamızın takıntısı var.. dedim ve yatağa zıplayarak uzandım. Bi o yana bi diğer yana döndüm. Yatağın bozulduğundan emin olunca gülerek kalktım. Telefonumu komidinden elime aldım ve Alaz ağa içeri geldi. Gülmemeye çalışarak telefonla ilgileniyormuş gibi yaptım. Alttan ona bakınca yatağa ters ters baktığını gördüm ve gülmemek beni daha da zorladı. Elimden telefon çekildi ve ben ne olduğunu anlamadan kendimi yatağın üstünde, Alaz ağanın altında buldum. Gözlerimi kocaman açarak ona bakınca, "Kocanın takıntılarıyla uğraşmaya utanmıyormusun?" dedi kızma taklidi yaparak. "Sen karınla uğraşmaya ne kadar utanıyorsan, bende o kadar utanıyorum!" dedim tüm ciddiyetimle. Sırıtarak "Ben karımla uğraşmaya can atıyorum. valla ne yalan söylim umarım karım başka konularda da benimle uğraşır." deyince kıplırmızı olduğuma yemin edebilirdim. Sırıtarak beni izlemeye devam edince "kalk üstümden! Edepsiz!" dedim bağırarak. Her iki elimi tutup yukarda birleştirince korkudan "Ağlarıımm! Yemin ederim çok ağlarım bırak!" dedim üst üste konuşarak. Gözleri dudaklarıma kayınca hemen dudaklarımı birbirine bastırdım. Altında sürekli debenlememi umursamadan beni izliyordu. Ne konuşabiliyordum, Ne de hareket! "Eee hatun bakalım kaç dakka dayanacaksın konuşmadan." dedi sırıtırken.Çok beklerdi! Konuşursam hemen öpeceğini biliyordum."Çok bekl-" SİKTİR! Ben tam bi malım! Kendi kendime söylüyorum konuşursam öper diye ama cevap vermekten de geri kalmıyorum. Aklımı sevim ben! Dudakları dudaklarıma yapışınca beni öpmeye başladı. Kısa bi süre sonra geri çekilip "Bende çok söylemişim, sen değil 1 dakika 10saniyeyi tamamlayamadın." deyince gözlerim doldu. "Yine bana altta alttan geveze diyorsun ama!" dedim ağlamaklı bi sesle. Daha çok sırıtıp kulağıma eğilip fısıldadı. "Yavrum altımda olan sensin, öyle bi şey söylesem üstten üsten söylerim." deyince artık kırmızı değil mora geçiş yapıyordum. Onu hızla göğsünden itip "Edepsiz!" diye bağırdım ve koşarak odadan çıktım. Aşşağıya inip Alaz ağayı beklemeye başladım çünkü utanıyordum. Zaten başıma ne geldiyse bu utangaçlığımdan geliyordu, dilim de olabilirdi emin değilim. Aptal herif! Benimde aklıma çok konuştuğumu sokmayı başarmıştı. Merdivenlerden sırıta sırıta inince sinirden ona göz devirdim. Yanıma gelince elimi tuttu, yukarı kaldırıp dudaklarına bastırdı ve yürümeye devam etti. Salona geçince kahvaltıya başladıklarını gördük, işte buna şaşırmıştım. Genelde yemekte herkesi beklerlerdi. Alaz ağa günaydın deyip sofraya geçtik. Alaz ağa yine tabağımı doldurmaya başlamıştı. İkizlerle göz göze gelince bana kaş göz yaptıklarını gördüm. Anlamadan ona ne dercesine kafamı salladım, bana saati gösterdikleri zaman akşam için izin istedikleri aklıma geldi. Onlara hayır dercesine kafamı sallayınca ikisi de dona kaldı. Ciddimisin dercesine bakıyorlardı ama ben fazlasıyla ciddiydim. Sonra onlara kimse görmeden, sağ elimi iki defa göğsüme vurup, gözlerimi yumdum. Yani bende o iş halledeceğim, demek istemiştim. Onlarda bana en yapmacık gülümsemelerini sununca onlara yüzümü buruşturdum. Adi herifler! Beni gözlerinde küçük görüyorlardı ama benim bu izni almam gerekiyordu. Bu artık bi onur meselesi gibi gelmişti, çünkü eğer almazsam bu iki pislik, yine boyumla dalga geçip beni ağlatacaklardı. Yemeğimi yemeye başladım, tabağımı Alaz ağa sağolsun yine 1aylık ambar gibi ne bulduysa koymuştu. Her yemekte olduğu gibi Welat ağa, Yusuf ağa ve Alaz ağa yemekten kalktılar ve büyük ihtimalle yine iş ile ilgiliydi. Alaz ağa kapıdan tam çıkacakken "Daye, sakın bu seferde bu üçünü yalnız bırakmayın." deyince şok oldum. Biz çocukmuyduk! Ona ters ters bakıp "Nıc,nıc,nıc" dedim ve göz kaydırarak önüme döndüm. Yemeğe devam edip arada sohbet ediyorduk. "Kuju budün işin yotsa menimye oynaymışın?" (Kuzu bugün işin yoksa benimle oynarmısın?) diyen Ayazın sesini duyunca ona döndüm "Olur tabii oynayalım. Hem bak hava çok güzel arka bahçede oynayalım mı? Hem ben daha orayı hiç görmedim, beni biraz gezdirirsin." dedim arka bahçe pencerelerden görünüyordu, güller çiçekler, ama dikkatimi çeken asıl şey çok büyük olmasıydı. Gerçekten merak ediyordum. "Oyuuuy, men ayabamı ayıp deliyoyum." dedi ve çıktı. Arkasından da Zilan koştu, ikisinin arkasından kıkırdayarak bakınca, Zozan abla içeri girdi. "Hanımım, mutfağa bakabilir misiniz?" diye sordu. Meryem hanım Zozan ablaya dönüp "Bi sorun mu var Zozan?" deyince Zozan abla gülümsedi ve "Yok hanımım, gül reçeli bitince bana göstermeden kavanozlara koymayın demiştiniz." dedi. Meryem hanım bi bana bir de ikizlere baktı. Aaa Meryem hanımda mı bizden korkuyordu. Vallahi ayıp ama! Meryem hanım ikizlere dönüp "2dakika! 2dakikaya geliyorum." dedi parmaklarıyla ikiyi göstererek. Bana dönüp "Kuzu sende sakin ol yavrum tamam mı?" deyince ağzım açık bir şekilde, tamam der dibi kafamı salladım. Meryem hanım gidince hala şaşkınlıkla olanlara baktım. İkizlerin sesini duyunca onlara döndüm. "Ya yenge biz sana güvenmiştik!" dedi biri trip atar gibi, anlamayan gözlerle onlara baktım. "Biz gözümüzde Asil Arnası çok büyütmüşüz, ikizim." dedi diğeri. Sinirle bağırıp "Ne diyorsunuz siz be!" dedim. "Yenge biz sandık ki sen değil bir günde, 2dakika da alırsın izni sanmıştık." deyince dertlerini anladım hayvan heriflerin. "Bana bakın sizin yüzünüzden ne yaşadım ben biliyormusunuz!" dedim bağırarak o girdiğim iddia aklıma geldikçe ikisini boğmak istiyordum. "Ya ikizim biz çok büyüttük gözümüzde ya." diyene ters ters baktım. Diğeri "Yani ikizim bizim suçumuz! Yengem zaten kısacık bişey, hayır bizde büyüttük ama bizim büyütmeyle olmuyormuş o iş. Bak hala yerle aynı boyda." deyip gülmeye başlayınca sinirlendim ve etrafıma baktım, onlara atacak bi şey bulamayınca ayağa kalktım. Ayağa kalkınca ikisi de ayağa kalktı ve "Yenge valla bu seferde bize saldırırsan biz burdan taşınırız ona göre!" dedi biri. Diğeri de geri kalmadan "Bizim burda can emniyetimiz yok ya!" diye isyan edince daha da sinirlendim. "GERİZEKALILAR! Ben köpek miyim size saldırım!" dedim ve ayağımdaki spor ayakkabıyı çıkartıp üstlerine doğru koştum. İkisi de aynı anda kaçmaya çalıştılar ama ben birini tuttuğum gibi beline atladım. Umarım bu diğer sefer beline çıktığım değildir eşit olsun bari. Beline çıktığımın saçlarına yapışıp çekmeye başladım."Aaaağ yengeeee saçlarrııımmm, Aağğğğ!!" Elimdeki aykkabıyı alıp kaçan ikize attım, "Aaaa kafaammm! Yengeee yaaağğ!"sonra eğilip diğer ayakkabı mı aldım, tam nişan aldım atacakken Alaz ağa kapıda "ASİLL?" diye sesini duydum. Ama bu kadarında fazlaydı! Elimdeki ayakkabıyı Alaz ağaya atıp bağırmaya başladım. "ÇIK DIŞARIIII!! Benim masum göründüğüm bi anda tekrar gellll!!!!" diye bağırdım. Attığım ayakkabıyı eliyle tutup, Bi ayakkabıya, bi beline çıktığım ikize, bi diğer ayakkabımı fırlattığım ve kafasından vurduğum ikize ve bi de bana baktı. "HasbinAllah, HasbinAllahhh!" diyerek buraya doğru geldi. Beni yere indirdi ve bana bakmaya başlayınca "İlk onlar bulaştı!" dediğim gibi beni beline attı, yine saçlarımdan hiç bişi göremiyordum, çünkü yine başaşağı kucağına almıştı bu hayvan herif. Daha çıkmadan yine söylenmeye başlamıştı. "Yok! Ben ne yapacağım ben de bilmiyorum. Biri karım! Diğeri de kardeşlerim! Hangisinin kafasına sıkıp kurtulsam ben bilmiyorum, En son kendi kafama sıkacağım temelli kurtulmuş olurum belki! Anam nerde! Demedim mi bırakma onları yalnız diye, nasıl size güvenip de yalnız bırakır sizi! Bide söyleyince beni ayıplayıp nıc,nıc,nıc yapmazmı! Hey Allahım 3deli verdin bari biraz daha sabır ver yarabbi!" Offf düşündüğümden daha sinirliydi. Yatakodasına geçince, beni yatağın üstünde ayakta tutup, ellerini belime koydu. "Anlat ulan! Ama bu sefer ağlamadan, nazlanmadan anlat!" diye bağırınca gözlerim doldu. "Ben çok mu ağlayıp, nazlanıyorum." dedim ağlamaklı bi sesle. Ona bakınca gözlerini yumup derin bi nefes aldı. Galiba sakinleşmek içindi. "Senin anlamadığın bi an yokki Asil." dedi. Ama bunu sanki içinden geçirmişte ağzından kaçırmış gibi rahatça söylemişti. Daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladım. "Ağlatanlar utansın! Ağlayanlar değil!" dedim ve yataktan zıplayıp, koşarak banyoya geçtim ve kapımı kilitledim. Oturdum ve sesli bi şekilde ağlamaya başladım. "Asil aç şunu!" diyen Alaz ağanın sesini duymazdan gelerek daha çok ağlamaya başladım. Kapıya daha sert vurmaya başladı "Asil sana kapıyı aç dedim!!" diye bağırınca irkildim. Ama açmadım da. "Asil andım olsun bu kapıyı kırarım!" deyince ayağa kalktım, ama yinede açmadım. "Asil!" diye bağırınca sesi yankı yaptı ve bu çok korkmama neden olmuştu. Ağlamaktan konuşmakta bile zorluk çekerken "Alazz.." dedim fısıltı gibi çıkan sesimle, Alaz ağa bi süre durup "Aç güzelim kapıyı." dedi daha yumuşak bi sesle "Git burdan, lütfen. Korkutuyorsun beni." dedim. Uzun süren bi sessizlikten sonra "Özür dilerim. Aç kapıyı konuşalım güzelim, lütfen." diyen Alaz ağanın sessi sessizliği bozmuştu. Ağlamam daha azalmıştı, açıp açmama konusunda giderken "Asill lütfen" diyen sesi duyduktan sonra kapıyı açtım. Kapıyı açar açmaz Alaz ağa bana gelip sarıldı, o an aklıma ne geldi bilmiyorum ama ellerimi kendime siper ettim, korkudan olmalıydı. Alaz ağa şok olmuş bi şekilde bana bakıyordu. "Asil, se-sen benden korkuyor musun?" dediği zaman gerçekten şok olmuş gibiydi. "Be-ben bilmiyorum." dedim ağlarken, yavaşça bana sarıldı ve beni kucağına aldı, banyodan çıkıp yatağa uzattı ve yanıma gelip beni göğsüne bastırdı. Saçlarımı okşarken "Asil,benden korkmanı istemiyorum. Ve özür dilerim, sen haklıydın. Ben utanırım, sen utanma." dedi yumuşak bi sesle. Ona söylediğim söze atıfta bulunuyordu. Ağlatanlar utansın, ağlayanlar değil. Sessizce göğsünde bi süre ağladıktan sonra, ona olayı anlatmaya başladım, o sormadı ama ben yine de anlattım. Herzaman ki gibi yine Alaz ağa gülüyordu, dalga geçiyordu. Olayı anlattıktan sonra kafamı kaldırıp ona baktım. "Şimdi sen söyle, kim haklı?"dediğimde sırıtmaya başladı. "Tabi ki de benim karım haklı." dediği zaman, onun göğsünden kalkıp oturdum. "Dalga geçme! Doğru söyle kim haklı." dedim sinirlenerek. "Yok gerçekten dalga geçmiyorum, sen haklısın." dedi gülümseyerek. Bende ona gülümsedim ve "evet ben haklıyım." dedim. Bana bakarken "Sen yakında benimde belime çıkıp beni dövmezsin inşallah." deyince ona yüzümü buruşturdum. "Ne alaka!" dedim sinirle. "Nası ne alaka? Bana ayakkabını fırlatıp, bağırırken hiç öyle demiyordun ama." deyince utandım. O an ki sinirle öyle bi aptallık yapmıştım değil mi! "Şeyy, ben.."dedim ama devamı gelmedi. "Sen, neyy?" dedi benim gibi harfleri uzatarak. "Ben o an ki sinirle şey ettim." dedim kızarırken. Sırıtırken beni yatağa yatırıp üstüme eğildi ve "Şey derken? Ne ettin?" dedi. "Terbiyesiz!" dedim onu itmeye çalışırken. Koca cüssesine gücüm yetmedi. "Kalkar mısın üstümden!?" dedim sinirle. "Bi şartla." deyince "Ne şartı?" dedim kaşlarımı çatarken. "Bi kahve?" deyince kaşlarım havalandı. "Sana kahve mi yapmamı istiyorsun!? Çok beklersin! Herşey yukarıya koydun değil mi!" dedim sinirle. Gülüp kafasını yana baktı. "Tezgaha koyacağım senin için herşeyi, söz."deyince şaşırdım. "Kabul." dedim düz bi sesle, eğilip yanağımı öptükten sonra geri çekildi ve üstümden kalktı. O mutfağa geçerken bende arkasından gidiyordum. Mutfağa geçip söz verdiği gibi tüm eşyaları tezgaha koydu. "Sade?" dedim, diğer sefer sade içmişti.Bana gülümseyerek kafa saladı. Kahveyi yapmaya başladım. Kahve pişerken dolaba baktım, belki çikolata bulurum diye, bulamayınca kapatıp, kahveye yanına geçtim. Kahve olunca fincanlara boşaltım ve kendi fincanıma 1tane şeker attım. Kahveleri alıp Alaz ağanın yanına, mutfaktaki balkona geçtim. Kahve ve yanında sade soda getirmiştim. Onları masaya koyup oturdum. Alaz ağa kahvesini içip bana bakıyordu. Bende bi yudum aldım ki aklıma gelen ile hemen kahveyi bıraktım. "Hiiihhh, Ayazı unuttum!" dedim ve ayağa fırladım. "Ne oldu?" diye telaşla soran Alaz ağaya bakıp, "Ayaza oyun oynayacağız diye söz vermiştim." dedim ve hemen koşarak aşşağıya indim. Ayazın salonda arabalarıyla oynadığını görünce yanına gittim. "Ayaz çok özür dilerim. Ben tamamen unuttum." dedim üzgünce. Bana bakıp gülümsedi "Bisey oymaj kuju, ennem dedi ki amçan ve yenden tavda etmiş şonya oynaşınız dedi. Kuju şen niye hep itijleyi dövüyoşun ki?" (Bişey olmaz kuzu, annem dedi ki amcan ve yengen kavga etmiş sonra oynarsınız. Kuzu sen neden hep ikizleri dövüyorsun ki?) deyince sırıttım. "Dövmüyorum ama pek iyi anlaşıyoruz diyemeyizz. Sen onu bunu bırak da bahçeyi gezdirecektin bana." dedim. Hemen ayağa kalkıp gülümseyerek elimi tuttu ve "toş o jaman toş!"(koş o zaman koş!) deyip elimi çekiştirmeye başladı. Gülerek ona eşlik edip hızlı adımlar attım. Bahçeye çıkınca çok şaşırdım, göründüğünden daha büyükmüş. Ayaz bana heryeri tek tek gezdirip anlattı. Sonra Ayazın yorulup uykusunun geldiğini fark edince "Ayaz sen içeri geç dinlen ben de birazdan gelirim, olur mu?" Esneyerek "Oyuy kuju." dedi ve koşarak içeri geçti. Dışardan da konak oldukça büyük görünüyor ama bu bahçe konağın 3katı felan olmalıydı. Çok geniş ve ferahtı. Biraz daha yürüyünce uzun bi hortum gördüm. Musluğu da görünce, hortumun ucunu elime aldım ve suyu açtım. İlk çiçekleri suladım uzun uzun, sonra da yukarı fışkırtıp yağmur gibi üstüme yağmasına izin verdim. Ağrıda yağmur az da olsa yağardı ama burda hava kuruydu. Zevkle ıslanırken, ikizlerin sesini duydum "Yengee? Ne yapıyorsun?" dediklerinde onlara döndüm ve hortumu onlara tutarak onları ıslatmaya başladım. "Yüzsüz herifler! Sizin yüzünüzden azar işittim resmen! Bide yine yanıma mı geliyorsunuz!" diye hem bağırıp hemde arkalarından kovalayarak onları ıslatmaya çalışıyordum. "Yaa aaaa yengeee!" "Aağğğ su çok soğuk lannn!" "Gerizekalı beni tutmaaaağğ!" "Lan sen de beni itiyoshn arkada kalıyorum!" "Ya yengeee bırak peşimizi yağğğ!" diye hem bağırıp hemde söyleniyorlardı. Birbirlerine yaklaşıp sessizce konuşmaya başlatınca daha çok sinirleniyordum. Birden beklemediğim bir şey oldu ve ikisi de durdu, ve bende durdum. İkisi sırıtarak bana bakınca "Ne bakıyorsunuz be!" diye bağırdım. Yavaş yavaş üstüme geliyorlardı, onlara su fırlatmam pek umurlarında olmadı çünkü zaten kovalarken ıpıslak olmuşlardı. Başıma gelecekleri fark edince, hortumu atıp kaçmaya başladım. "Bana bakın ben sizin yengeniziiiiiğğğmmm! Bana saygısızlık yaparsanız sizi Alaz ağaya söyleriğğğğmmm! Ağğğ bırak peşimiiii!" diye bağırsamda hem arkamdan kovalıyor hemde su fırlatmaya çalışıyorlardı. İkizlerden biri beni yakalayınca kolunu ısırdım "Ağğğ yengeeeeeğğ bırakkkkk!" diye bağırsada umursamadım. Eğilim beni kucağına alınca "İmdaaağğğğtttttt adam öldürüyolarrrr!!!" diye son çare bağırmaya başladım. İkisi de pis pis sırıtıp beni plastik bi sandalyeye oturttular ve aklıma bile gelmeyecek bi şey yaptılar. Başka bi hortumla beni sandalyeye bağladılar. "GERİZEKALILAR! Bana bakın hele bi burdan kurtulim! Laaağğğnnnn bırakkk beniiii! Çözzzzzz beniiiğğğğ!!!" diye bağırmaya başladım. "İkizim ben bantta mı getirsem ya! Vallahi başım ağrıdı." diyen ikize dönüp "Ben burdan bi kurtulan varya bittiniz oğlum siz!" dedim bağırırken. Diğeri sırıtıp "ikizim boşver bantı mantı da keyfini çıkaralım bu anın." dedi gülerken. Sonra da suyu yağmur gibi yapıp etrafımda şarkı söyleyerek, zıplaya zıplaya dönmeye başladılar aptal herifler. "Yağmur yağıyor seller akıyor, kısa boylu yengem candan bakamıyor, yağmur yağıyor seller akıyor kısa boylu yengem camdan bakamıyor." deyip deyip kahkaha atıyorlardı. "Ya konu nasıl yine benim boyuma geldi ya!" diye bağırdım ama beni duymuyorlardı bile. Tam karşıma geçip "Yok az ıslanmış, olmaz böyle." dedi biri ve yanıma yaklaşıp suyu kafamdan aşşağı tutmaya başlayınca bağırdım. "Aahhh ço-çok soğuk! Gerzekkk bırak beniiiğğğğğ! Ben bunun hesabını çok kötü alırım!!! Yaaaağğğğğğ yeterrr!" dedim bağırırken ikiside gülerken, bi ses duydum. "ASİLL?" sesin geldiği yöne dönünce Alaz ağayı gördüm. İkizlerde görmüş olmalıki önümdeki ikiz hortumu hemen arkaya attı. "A-abi" diye kekelediler. "Gördün mü benim de masum göründüğüm anlar var!" dedim bağırarak, bana bakıp güldükten sonra kafasını salladı. İkizlere dönünce ciddileşti "Napıyosunuz lan siz benim karıma!?" diye bağırınca ikizler birbirine bakıp "A-abii" dedi ama başka bi şey diyemiyolardı. Tekrar birbirine baktıktan sonra ikide koşmaya başladı, Alaz ağa onlara bakmadan yanıma geldi ve beni çözdü. Sağ elime bakınca hortumdan dolayı kızardığını gördü ve dişlerini o kadar çok sıktı ki yüzündeki damarlar belli oluyordu. "Yedi ceddini sikicem onların!" dedi söylenir gibi "Ben çok yüz verdim, ama madem öyle bitti!" dedi ayaklarıma baktı bi şey yoktu zaten, kolumda ağrımıyordu. Ayağa kalkınca tam anlamıyla su damlıyordu üstümden. Eğilip beni kucağına aldı ve bende ellerimi onun boynuna doladım ilk defa. Neden bilmiyorum, o an öyle istemiştim. Evin içine girene kadar söylenmeye devam etti. "Eşşek sıpaları!", "Ulan bunlar sabah kahvaltısında yürek mi yedi!" "Şerefsiz itler!" "Ama onlar bi elime geçsin varya onların belalarını sikicem!" "Kafalarını dağıtıp olmayan beyinlerini ellerine vericem!" Kafasını eğip bana bakıp "Bugün ikisinin de bacaklarını kıracağım ki bi daha karımın boyuyla dalga geçemesinler!" dedi ve tekrar önüne döndü. Benim için birisine bu kadar sinirlenmesi çok komikti. Son söylediği için hafifçe kıkırdadım. Kendi katına çıkınca direk yatak odasına geçti ve banyoya geçti. Beni aynanın önüne oturtup geri çekildi. Beni taşıdığı için onun da üstü ıpıslak olmuştu. Arkasını dönüp gömleğini çıkarttı. Belinde bile belirgin ser kaslar vardı. Omuzları yürüş yapılabilecek kadar geniş ve kaslıydı. Sonra pantolonu çıkardı, ve bana döndü. Üstünde sadece boxter vardı, nedense yutkunma gereği duydum. Karın kasları fazla belirgin duruyordu. Gözlerimi kaçırdım. Beni yere indirip, çevirdi. Elbisemin fermuarını indirdi ve elbisemi aşşağıya doğru çekerek indirdi. Üstümde sadece iç çamaşırlarım vardı. Elimden tutup,duşun içine çekti beni. Suyu sıcağa ayarladı, üşüdüğümü tahmin etmiş olmalıydı. Belimden tutarak beni kendisine doğru çekti, "Üşüyor musun?" dedi yumuşak bi sesle. "Biraz." dedim. Eğilip beni kucağına aldı ve bacaklarımı kendisine doladı. Ona sarıldım, soğuk su, koşmak ve bağırmak beni yormuştu. Kafamı onun omzuna koydum ve sıcak su ikimizin üstünden akıyordu. Kafasını hafif eğip omzumu öptü. Biraz öyle durduktan sonra kafamı kaldırdım ve ona baktım, gülümseyerek bana bakıyordu. Bende ona gülümsedim. Elimi şampuana uzatıp onun saçlarını yıkamaya başladım, yine saçlarıyla oynadım. Saçlarına şekil vermem beni güldürürken, onun güldüğü şey benim gülüşümdü. Saçlarını yıkadıktan sonra, belim soğuk duvara temas etti. Alaz ağa dudaklarıma bakınca gülümsedim, dudaklarımla ne alıp veremediği vardı acaba. Üstüme eğilip dudaklarımı öpmeye başladı, biraz öptükten sonra bende karşılık vermeye başladım. Öpüşürken dudağının köşesi usulca yukarı doğru kıvrıldı. Geri çekilince yüzüme bakıp gülümsedi ama ben gözlerimi kaçırdım. Beni yavaşça yere indirip bu sefer de o saçlarımı yıkamaya başladı. Arkadan südyenim açılınca, gerildim. Hala bu konu da alışamamıştım. Südyenimi çıkartıp yere attı. Bi süre bekledikten sonra, elleri belimden kayınca onun ellerini tuttum. En azından kendim çıkarsam daha iyi olurdu. Ellerimle yavaşça iç çamaşırımı yere doğru kaydırdım ve çıkarttım. Alaz ağa her zaman baxter ile kalıyordu. Arkadan bana sarılınca titrediğimi fark ettim, ben gerilince yada vucüdümü kasınca hemen titrerdim. Alaz ağa beni kendisine çevirince ona döndüm, bu andan nefret ediyordum. Birisinin önünde çıplak olmak çok utanç vericiydi benim için. Kafamla aşşağıya düşen sulara bakıyorken, Alaz ağanın parmakları çenemi tutup kaldırdı. Ona bakınca yüzünde küçük bi gülümseme gördüm. Eğilip dudaklarıma küçük bi öpücük bıraktı ve suyu kapatıp duştan çıktık. Havluyu yine ilk benim bedenime, sonrada kendi beline sardı. Giyinme odasına geçerken havanın nerdeyse karardığını görünce şaşırdım. Kaç saat geçmiş olabilir ki? Giyinme odasına geçip yine havlumu indirmeden iç çamaşırlsrımı giyindim. Giyecek bi şeyler ararken, akşam olduğu için gri bi eşofman ve geniş ve bol olması için Alaz ağanın beyaz bi tşhortünü giydim. Alaz ağaya bakınca onunda gri bi eşofman ve beyaz tşhort giydiğini gördüm. Bana bakıp ilk şaşırsana hoşuna gitmiş olmalı ki gülümsedi. Odadan çıktım ve makyaj masasına oturdum. Saçlarımı taramaya başladım ve salık bıraktım. Birazdan yemek saati gelmiş olurdu, o zamana kadar kururdu. Alaz ağa odadan çıkıp yanıma geldi, "Bugün burda yiyelim mi yemeğimizi?" diye sorunca ilk şaşırsamda sonradan daha rahat edeceğim için, "Olur." dedim. Alaz ağa telefonunu çıkartıp "Zozan abla, yemeğimizi mutfağa koy, bugün burda yiyeceğiz." dedi ve kapattı. Bugün telefonumu hiç elime almadığım aklıma gelince, yatağa bağdaş kurarak oturdum ve telefonuma gelen mesajlara, Instagrama felan bakmaya başladım. Alaz ağanın balkona çıktığını gördüm, tekrar sıgara içtiğini gördüm. Acaba sigarayı sürekli içiyordu da ben mi fark etmiyordum, yoksa ara ara mı içiyordu? Telefonumu şarja takıp, Alaz ağanın yanına balkona çıktım, diğer sefer onun bana yaptığını bu sefer de ben ona yaptım. Ağzındaki sigarayı aldım ve söndürdüm. Kaşları havalanırken bana bakıyordu. "Daha yemek bile yemedik." dedim ona. Dudağının köşesi kıvrılınca, yaptığımı anladı. "Alaazz.." dedim uzatarak, bana dönüp bi elini belime koyarak beni kendisine çekti. "Hmm." dediğinde gülümsedim. "Senden bi şey isteyebilir miyim?" dediğimde dudaklarıma bakmaya başladı. "Hıhı" dediğinde dudaklarımı ıslatma gereği duydum. "İkizlere bu akşam için izin ver." dediğim gibi yüzü ciddileşti ve sinirle bana bakmaya başladı. "Ne alaka! Sakın bana ben yengeyim, şöyle böyle ayaklarına yatma Asil! Şuan bende sende çok iyi biliyordun ki, ikizler eline düştüğünde onları bi kaşık suda boğarsın." derken sesi sinirli çıkmıştı. "Ama onlar bana sen abimi ikna edemezsin, boyun yetmez dediler!" dedim gözlerim dolarken. Tekrar gülmeye başlayınca sinirlenen bu sefer ben oldum. "Ee sende ikna et beni güzelim." derken, sadece dudaklarıma bakıyordu. Sesli bi şekilde yutkundum. Ne diyordu bu adam yahu. "Nasıl ikna edim ki?" dedim masumca. Gülümsemesi büyürken hala dudaklarıma bakıyordu, bu kadar çok bakınca dudaklarımı birbirine bastırdım. Gözlerime bakınca hala gülüyordu. "Bak, sende biliyorsun nasıl ikna edeceğini." deyince gözlerimi kocaman açtım. Ama olmaz ki canım böyle! Ayağımı yere vurup, balkondan çıktım ve direk mutfağa yürümeye başladım. Mutfağa geçince sofranın kurulu olduğunu gördüm. Sofraya oturdum ve düşünmeye başladım. Başka bi şey bulmalıydım. Arkadan Alaz ağanın ayak sesleri gelince, ona döndüm. Hala sırıta sırıta bakıyordu. Karşıma geçip oturdu, yemek yemeye başladık, ben bi yandan yemek yiyip düşünürken, Alaz ağada bi yandan Altan Altan sırıtarak bana bakıyor bi yandan da yemek yiyordu. "Ama ortak bi yol bulmalıyız!" diye sitem ettim, daha fazla dayanamayarak. Gülüp bana döndü "Hmm, ortak?" dedi düşünür gibi yaparak. "Benim aklıma bi şey gelmiyor, sen söyle." dedim ona bakarken. "Yavrum ben söylüyorum sen beğenmiyorsun ki." dedi gülerken. "Edepsiz! Düzgün bi şey istedin de ben mi yapmadım!" dedim sesimi yükseltirken. Kahkaha atıp bana döndü, "Sen bilirsin, ikizlere izin felan yok." dedi tehditkar bi sesle. Ona ters ters bakınca gözlerim doldu. Eşşek herif her seferinde beni sinirlendiriyordu. Yemeğimi yemiştim çok aç değildim zaten, ayağa kalktım ve ayağımı yere vurdum. Ağlamaklı bi sesle "Kabul!" dedim bağırarak. Hızla ordan çıkıp aşşağı indim, koridorda Zozan ablayı görünce, "Aa Zozan abla bende tam sana geliyordum." dedim gülerek. "Hayırdır gelin hanım, bi sorun yok inşallah." dedi telaşla. "Yok yok, bi sorun yok. Senden bi şey isteyeceğim? İkizlere gidip söylermisin, yengeniz sizin için izin almış, çıkabilirsiniz." dedim gülerek. İlk şaşırsa da sonra kafa salladı. Tekrar yukarı çıktım, direk yatak odasına geçince Alaz ağayı yatakta uzanırken buldum. Ona yüzümü buruşturup balkona çıktım. Sallanan sandalyeye oturdum, dizlerimi kendime çektim ve yavaş yavaş sallanırken, gözlerimi yumdum. Hiç bişey düşünmeden durmak çok zordu, belki yaşadıklarımdan olmalıydı ama gözlerimi yumunca, hayatım film şeridi gibi başa sararak gözümün önüne geliyordu. Gözlerimi açtım ve yıldızları izlemeye başladım. Işıktan dolayı Alaz ağanın gölgesini gördüm ama ona bakmadan yıldızları izlemeye devam ettim. Karşıma geçip "hadi çıkıyoruz." deyince anlamayan gözlerle ona bakıp "Nereye?" dedim. "Üstüne rahat bi şeyler giy." dedi ve koltuğa oturdu. Daha fazla soru sormadan kalktım ve giyinme odasına geçtim. Bi şort ve bol durması için Alaz ağanın beyaz bi tşhortünü giydim. Tşhortü bırakınca, sanki üstümde sadece tşhort varmış gibi durduğu için köşesinin bi kısmını içime sıkıştırdım. Klasik beyaz spor ayakkabı giydim ve saçlarımı tarayıp balkona çıktım. Alaz ağa kafasını telefondan kaldırıp beni baştan aşşağı süzdü ve yutkunduğunu gördüm. "Ben hazırım." dedim düz bi sesle. "Hava soğuk, üşürsün. Üstünü değiştir." dedi o da düz bi sesle. Hava çok fazla sıcaktı, hatta evde tüm klimalar bile çalıştırılmaya başlanmıştı. "Yok üşümem, hava çok sıcak." dedim. "Asil, bu şort gideceğimiz yere fazla açık." deyince kaşlarım havalandı. "Peki" dedim ve sakince giyinme odasına geçtim. Gri bi eşofman giydim, tshortümü çıkartacakken üşendim ve çıkarmadım. Arkamı dönünce Alaz ağanın beni izlediğini fark ettim. İlk şaşırdım sonra istemsizce gözlerimi kaçırdım. Acaba ne zamandan beri oradaydı. Yanıma yaklaşıp çenemi tutarak kafamı kaldırdı, eğilip yanağımı öpünce ürperdim. Elimi tuttu ve odadan çıkıp aşağı indik, kimseye haber, selam vermeden konaktan çıktık. Ali arabanın önünde bizi bekliyordu, bizi görünce kapıyı bizim için açtı. "Benim arabamı getir Ali, yalnız gideceğiz." deyince kafamı kaldırıp ona baktım. Ali de ilk şaşırsa da hemen araba evin önüne geldi. "Abi, biz arkadan takip edelim mi yine de?" diye soran Ali tedirgin görünüyordu. "Yok, gerek yok." dedi düz bi sesle. Korumalar birbirine bakınca, sanki bi tuhaflık vardı gibi hissettim. "Ama abi?" diye soran yine Aliydi. "Lan oğlum, karımla yalnız kalmak istiyorum diyorum neyini anlamıyorsunuz!" diye bağırınca gerildim. "Abi uzaktan takip edelim bari." diyen başka bi korumaydı. Alaz ağa elini anlına koyarak sabır çekti. Artık olaylar komik bi hal almıştı. "İsterseniz karım yukarı çıksın, sizinle dolaşalım!" dedi bağırarak. "Olur abi, sen nasıl istersen."diyen sesi duyunca kıkırdadım. Başka bi koruma omzuyla ona vurunca Alaz ağanın ciddi olmadığını anladı. "Pardon abi." deyince tekrar güldüm. Hayatım da ilk defa bu kadar samimi ve saf korumalar görmüştüm. Kapının önündeki yaklaşık 10 korumaya bakıp onlara yaklaştım. Beni güldüren korumaya yaklaşıp elimi uzattım. "Ben Asil." dedim gülümserken. İlk şaşırsada, gözleri arkaya gidince, elini göğsüne iki defa vurdu ve "Ben de bora yenge, kusura bakma abdestliyim." deyince şaşırdım. Sıradaki korumaya yaklaşıp elimi uzattım. Onunda gözleri ilk arkayı bulup "Ben de Yasin yenge, bende bugün namaza başladım." deyince kıkırdadım. Dertleri neydi bunların. Yana kayıp elimi uzattım, bu korumada ilk elime sonra arkama bakıp sertçe yutkundu. "Be-ben Kutay ben de şu-şuanda namaza başlama kararı aldım." deyince hepimiz seli güldük. Arkamı dönünce Alaz ağanın korumalarına öldürecekmiş gibi baktığını gördüm. Onu takmadan tüm korumalarla tanıştım ama hiç biri elimi sıkmadı, ya bugün namaza başlamışlardı yada şuan başlamaya başlamışlardı Kutay gibi. Herkesle tanıştıktan sonra Alaz ağanın yanına geçtim. Hemen sonra siyah bi araba geldi, Alaz ağa elimi tutup oraya yürüdük, benim için kapımı açması beni şaşırttığı kadar belli ki korumaları da şaşırtmıştı. Arabaya binmeden korumalara son kez öldürücü bi bakış atıp arabaya binince kıkırdadım. Araba hareket edince sessizce yola devam ettik, Alaz ağaya bakınca üstündeki takım elbiseyle yine çok iyi görünüyordu,kendime bakınca üstümdeki bol tşhort ve eşofmanla Alaz ağanın ergen kardeşi gibi duruyordum. Ters ters ona baktıktan sonra önüme döndüm. Bi süre sonra araba durdu ve Alaz ağa inince bende indim. Açık alanda küçük bi kafe vardı biraz ileride. Alaz ağa elimi tutup oraya doğru ilerledik. Küçük masa ve oturaklardan birisine geçtik ve oturduk. Garson yanımıza gelip "Ağam hoşgelmişsen, herzamankinden mi?" deyince bana baktı, "Bişey istermisin güzelim?" deyince "soğuk su lütfen." dedim garsona dönerek, "Koçum sen bize iki Türk kahvesi getir, biri sade diğeri tek şekerli olsun." dedi, garson kafasını sallayarak gitti, ben etrafa bakarken Alaz ağda bana bakıyordu. Burası Alaz ağayı yansıtacak bi yer değildi, ne bileyim herhalde hiç aklıma gelmezdi, Yakınlarda bi nehir felan olmalıydı, çünkü su sesi geliyordu. "Yakınlarda bi nehir felan mı var?" dedim ona dönerek. Evet dercesine kafasını salladı gülümserken. Kahveler gelince sessizce içmeye başladık. "Niye geldik buraya?" dedim daha da fazla sessizliğe dayanamayarak. "Evde sıkılmışsındır diye, beğenmedin mi?" dediğinde gerçekten merak ediyor gibiydi. "Yok çok güzel ve sıcak bi ortam amaa ne bileyim, seni pek anımsatmıyor." dedim çekinerek, bana gülüp dalga geçer gibi "Niye? Ordan nası görünüyorum?" deyince dalga geçmesi beni sinirlendirmişti. "Öküz gibi!" dedim birden, Alaz ağa gözlerini kocaman açarak bana bakınca ne dediğimi fark ettiğim an elimi ağzıma koydum. "Be-ben öyle demek istemedim." dedim yere bakarken. Aptalın tekiydim zaten! Duygularımı bi türlü kontrol edemiyordum. Alaz ağaya bakınca güldüğünü gördüm. "Peki başka nası görünüyorum." dediğinde hala benimle uğraşıyordu. "Şey, birazcık ciddi" derken baş ve işaret parmağımla gösterdim. "Birazcık sinirli." dedim ve gerçekten düşünmeye başladım. Yere bakmaya başlarken, "Sennn, hmmm, sinirli, ciddi, çok dalga geçen, çok edepsiz kelimeler kullanan,hmm başkaa, Aa bide temas bağımlılığı olan bi insansın." dedim ve ona döndüm, yine şaşırarak bana bakınca ona ne var dercesine kafamı salladım. "Benim temas bağımlılığım yok!" derken ciddi gibiydi. Yalandan kahkaha atıp "Aynı kişiden mi bahsediyoruz?" dedim dalga geçer gibi. "Asil benim temas bağımlılığım yok, sadece sana bağımlı olmuşum." dediğinde bu sefer şaşıran ve utanan ben olmuştum. Gözlerimi kaçırıp etrafa bakmaya başladım. Ayağa kalkıp elimi tuttu ve merdivenleri olan açık alandan inmeye başladık. İkimizde sessizce yürüdük uzun süre. Önümüzde uzun bi nehiri görünce gülümsedim. Biraz Nehir'in yanından yürüdük ve ben daha fazla dayanamadım. Ayakkabılarımı çıkarttım ve eşofmanımın paçalarını yukarıya kadar çektim. Alaz ağa bana bakıp "Ne yapıyorsun?" dedi şaşırarak. "Ayaklarımı biraz suya sokmak istiyorum." dedim gülümseyerek. Nehir'in yanındaki ışıklar fazla olmasalarda önümüzü görecek kadar yeterliydi. Alaz ağa bana bi süre baktıktan sonra oda ayakkabılarını çıkardı ve paçalarını yukarı çekmeye başlayınca bu sefer ben şaşırarak "Ne yapıyorsun?" dedim. Bana bakıp gülümsedi ve "Karıma eşlik ediyorum." dedi ve elimi tutup Nehir'e yaklaştık. Biraz kenarda yürümeye başladık ama yavaş yavaş yana doğru gitmeye başladım. Alaz ağa elimi bırakmadan bana ayak uyduruyordu. Su eşofmanımı ıslattı ama umursamadım, biraz daha gidince iç çamaşırımın ıslandığını hissettim. Alaz ağaya dönünce onun diz kapaklarına bile gelmediğini görünce "Ooo ben burda kafamı içine soksam senin beline gelmez bu su ya!" dedim söylenerek. Alaz ağa küçük bi kahkaha atıp beni kucağına alınca şok oldum, ayaklarımı onun beline doladım ve şaşırarak ona baktım. "Şimdi eşitlendik mi?" derken sırıtıyordu. "Bu seferde sadece senin ayakların suya temas ediyo ama." dedim somurtarak. Bana bi süre bakıp daha derin tarafa ilerlerken kulağıma yaklaşıp fısıldadı "Çok nazlısın be hatun.." derken gülüyordu. Bende gülmek istedim ama gülüşümü bastırdım. Daha derine gidince ayaklarım suyun içine girdi ama Alaz ağa belinin biraz üstüne kadar ıslanmıştı. "Tamam daha fazla gitme, üstün hepsi ıslanır." dediğimde bana bakmaya başladı. Onunla bakışmaya başlayınca, Alaz ağanın gözleri dudağıma kayınca sertçe yutkundum. Tekrar gözlerime baktı ve gülümsedi. Ona bi öpücük borcum vardı.. Aklıma gelenle eğer burda öpersem hemen biterdi dedim. Tekrar dudaklarıma bakınca eğilip dudaklarını öpmeye başladım, Alaz ağ ilk şaşırsada hemen sonrasında bana karşılık vermeye başladı. İkimizde tutkuyla öpüşürken, Alaz ağanın eli, belimi okşamaya başlayınca belim dikleşti. Dudaklarımı hafifçe geriye çekince, Alaz ağa tekrar dudaklarıma yapıştı ve öpüşmeye devam ettik. Alaz ağa beni öperken bi yandan da belimi okşuyordu. Alaz ağanın belimdeki eli, tshortümün içine girip belimle temas edince irkildim ve geri çekildim. Alaz ağa gözlerini ayırmadan bana bakıp, içimdeki eli ile de belimi okşuyordu. Uzun süre öpüşmekten ikimizde nefes nefese kalmıştık. "Be-ben sözümü tuttum, ikizle-" diyemeden beni kendisine bastırdı. "Şşş," dedi ve bi süre sessizce birbirimize sarıldık. Kafamı kaldırıp "Beni indirirmisin?" dedim bana gülümseyip, yavaşça yere bırakınca kafamın bile içine gireceğini anlayınca Alaz ağaya sarılıp, "Bı-bırakmaağ, senin çok uzun olduğunu unutmuşum!" dediğimde kahkaha attı. Biraz daha derine gidince "Ne yapıyorsun!" dedim korkarak, bana gülümseyerek devam etti, benim ve onun koca vücüdü nerdeyse hepsi suyun içindeydik. "Dur artık!" dedim bağırarak. Bana Altan destek veren elini yavaşça çekince ayaklarımı daha çok sararken "Ha-hayır! Saçmalama!" dedim bağırarak. Hala gülüyordu, "Yüzme biliyormusun?" dediğinde eğlenir gibiydi. Tabi ki biliyordum ama ben havuzda daha iyi bi yüzücüydüm. "Hayır!" dedim ve beni yavaşça bırakmaya çalışınca ellerimi onun boynuna sıkı sıkı sardım. Sırıttığına yemin edebilirdim şuan! "Yüzmeyi bildiğini biliyorum asil." derken sesi zevk alır gibiydi. "Tamam bunu biliyorsan denizde son anda boğulmaktan kurtulduğumu da biliyorsundur! Havuzda yüzebilirim ama ben çok uzun zamandır bu kadar derinde yüzmedim!" dedim hem bağırarak hemde ağlamaklı bi sesle. "Tamam, bırakmayacağım." dediğinde kollarımı genişletip kafamı kaldırıp ona baktım. Ellerini belime koyup bana gülümsedi, "Gerçek-" diyemeden Alaz ağ beni suya attı. Uzun bi süre çırpınmama rağmen Alaz ağa yardım bile etmedi, uzun bi uğraştan sonra yüzmeye başladım. Ona dönüp yüzüne su fırlattım. "Aptal herif! Boğuluyorum görmüyormusun!" dediğimde ağlıyordum. Bana gülüp yanıma yaklaştı ve belimi tutarak "1,2,3" dediğinde ne yapacağını anladığım için nefesimi tuttum. Alaz ağa ikimizi de aşağı çekti, sonra tekrar yukarı çıkınca "Bana bak! Yet-" tekrar aşağı çekince şok oldum. Yukarı çıkınca ağzımı tam açacakken geri kapattım, pislik herif gülüşünü saklamak için yana döndü. Fırsat bu fırsat diyerek hızla yüzmeye başladım, arkama bile bakmadan hızla yüzdüm ayaklarım yere basınca, Alaz ağa nerde diye bakacakken, arkamı döndüğüm gibi onun göğsüne çarptım. Düşecekken belimden tuttu ve beni kucağına attı. Yine saçlarım sarkarken "Ya bi beni sal yağ!" diye bağırdım. Ayakkabılarımızın yanına gelince beni yere indirdi. Ona ters ters bakarken o ise bana sırıtıyordu. Ayakablarımızı alıp yürümeye başladık. Merdivenlere gelince Alaz ağa elimden çekerek beni durdurdu. "Bekle." dediğinde ona döndüm. Gömleğinin düğmelerini açmaya başlayınca gözlerimi kocaman açarak ona baktım, "Ne yapıyorsun!" dediğimde sırıtarak bana bakıyordu, bana cevap vermeden gömleğini çıkarttı ve üstümü örttü. Ona anlamayan gözlerle bakınca "tshortün beyaz olduğu için, iç gösteriyor. Bunu giy." dedi ve bana giydirdi. "Ama sen, üstün çıplak." dedim "Ne o sende beni mi kıskanıyorsun?" dediğinde gözlerimi açıp "Ne kıskancam ya banane!" dedim ve merdivenleri çıkmaya başladım. Arkamdan sırıttığını biliyordum. İlerlerken bi yandan da gömleğin bi kaç düğmesini ilikliyordum. Alaz ağa bana yetişip elimi tuttu ve yürümeye başladık. Herkes bize bakmaya başladı, hayatımda hiç bu kadar utanmamıştım. Kafamı yere eğince Alaz ağa eğilip beni kucağına alınca şok oldum. Sessiz olmak için zorladığım sesimle "Ne yapıyorsun! Zaten herkes bize bakıyor, görmüyormusun! Yanlış anlamasalar bari!" derken bi yandan da kendi kendime söyleniyordum. Kulağıma eğilip "Karım değilmisin, ne anlamak istiyorlarsa anlasınlar. Ayıp şeyler de düşünebilirler sorun değil benim için." derken sırıtıyordu. "Benim için sorun o ayıp şeyler! Düşünmemişlerdir inşallah." dediğimde küçük bi kahkaha attı. "O ayıp şeyler ne ki sen bu kadar tedirgin oluyorsun?" deyince donup kaldım. Kafamı kaldırıp ona bakınca sırıtarak bana baktığını gördüm. Utandığım için kafamı geri indirdim. "Dur ben söylim-" dediği an kafamı kaldırıp elimle Alaz ağanın ağzını kapattım. "Lütfen sus artık." dedim yalvarır gibi bana gülerek bakıyordu, gözü karşıya dönünce şaşırmış gibiydi. Gözü oraya takılı kalıp ve oradaki kişi yada şeye öldürecek gibi bakmaya devam edince, bende o tarafa bakmak için döndüm. Döndüm ama gördüklerimle şok oldum. Cidden mi?....


EVEEEETTTTT BÖLÜM SONUUU


BU BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ ARKADAŞLAR?????? LÜTFEN YORUM YAPIP BEĞENEREK DESTEK OLURMUSUNUZ? :)

SİZCE ASİL ALAZ AĞAYI KABULLENDİ Mİ YOKSA HALA YARALI Bİ SERÇE Mİ?

PEKİ ALAZ AĞA VE ASİL NE GÖRMÜŞ OLABİLİRLER Kİ BU KADAR ŞAŞIRDILAR?
ŞAŞIRMALARININ SEBEBİ SEVİNÇ Mİ, YOKSA ÖFKE Mİ????

Bi sonraki bölümde görüşürüzzzzz :)

Keyifli Okumalarr..✨🩷


🫶🏼🫶🏼🫶🏼


Loading...
0%