Yeni Üyelik
11.
Bölüm

Yıkım

@m.k

~ALAZ ARNAS~

 

Hayat sizi ne kadar yorarsa yorsun, bazen şikayet bile edemezsiniz. Sorumluluklar,sorunlar,görevler bitmez. Ama bir de gün sonu vardır, herkesin kaçış yeri olarak gördüğü yer "EV" vardır. Evim.. çok basit bi kelimede olsa anlamı,yükü ağır bi kelimedir. Huzur bulduğun yer. Peki benim EVİM olan kadında ben huzur bulurken, O ben de ne buluyor....

 

Asile ilk gündendir, kimseye göstermediğim sabrı ona gösterdim. Hep ona merhametle yaklaştım. Yaşının küçüklüğü beni daha da geriyordu. Onu incitmek istemiyordum, ikimiz de bu evliliğe zorlanmıştık ama biliyordum ki bu Asil için daha zordu. Onu ilk gördüğüm gün, korkusunu belli etmemeye çalışan bi kuştan farksızdı. Kelimenin tam anlamıyla kahve saçları ve eşi benzeri olmayan kahve gözleriyle kuzuya benziyordu. Çok masum bi yüzü vardı. Ağladığı zaman hemen burnunun ucu ve gözleri kızarırdı. İlk başlarda ağladığı için kızardım, ama zamanla gerçekten de Asil için ağlamanın çok büyük bi olay olmadığını gördüm. Çünkü Asil sinirlenince ağlardı,üzülünce ağlardı,sevinince ağlardı. Kısaca Asil hep ağlardı. Bu beni güldürsede ağlaması yine de hoşuma gitmiyordu. Asil daha 20'sine girmeden evlendirilmiş bi kız. İkizlerle aralarında ay farkı var, aramızda ki yaş onu korkutmuş olabilir. Ona zaman tanıyorum bana,bize alışması için...

 

Asil'in sinirlendiği,istemediği,sevmediği bi şey,olay olunca bunu dile getirmemesi beni daha da zorluyordu. Düğün meselesini istemediğini biliyordum, ama buna mecburdum. Burası Mardindi, burda böyleydi. Eğer berdel ile evlendiysen, düğün yapmadığın sürece insanlar karını kabul etmediğini düşünürler. İstersem yapmazdım, yine Ağa bensem hüküm de benimdir derdim ama Asil için bunu yapmak zorundaydım. Belki iler ki zamanlar da Asil beni anlar.. Düğüne 3gün kala Asile haber verdim çünkü önceden söyleyip strese girmesini istemedim, geldiğimiz ilk günden beridir Asil sürekli uykusunda ağlayıp sayıklıyor. Ne söylediğini anlamıyorum ama içine attığı içinmiş. Bugün Asil için bi psikolog ile konuştum. Hislerimizi,duygularımızı içimize attıkça bunalır ve bedenimiz isteğimiz dışında reaksiyon gösterirmiş yani uykumuz da. Asil sinirlendiği zaman kızıp bağırmasını çok isterdim ama o içine atmayı tercih ediyor. Artık ağlamak da onu rahatlatmıyor ve bu benim canımı daha çok yakıyor. Ona beraber birbirimize destek olalım derken bile beni ciddiye almamıştı. Alışmak için çabaladığını görüyorum ama bunu "biz" olalım diye değil kendisi için yapıyordu. Ona asla bencil diyemem, çünkü onu zorla, ailemle,benimle yaşamaya zorlayan kişi bendim. Elimden geldiğince destek olmak istiyordum ama Asil çoğu zaman kendini kapalı bi kutuya çeviriyordu. Asile düğün gününün haberini verdiğimde gözlerimle yıkıldığını gördüm resmen, bunu bu kadar erken beklemiyordu galiba. Ne kadar erken halledersem o kadar çabuk biter giderdi. İnsanların dedikodusu bitmiyordu, dayem hep "İnsanların ağzı torba değil ki büzesin oğul" derdi. Aslında hepsini kurşuna dizmek vardı da, sonra ismimiz deliye çıkıyor. Asil ilk geldiği gün evdekileri sıkı sıkı tembihlemiştim, eğer Asile bir tek söz yada ters bi hareket yapan kişi bana yapmış sayardım bu konuda tavrım netti. Hiçkimse Asile tek bir söz bile söyleyemezdi, bana bile laf edebilirlerdi ama karıma hiç kimse tek bir söz bile söyleyemezdi. Asil bunlarla uğraşmak zorunda değildi. O zaten abisinin bedelini ödemeye razı olmuştu, daha fazlası ona ağır gelirdi. Asil bi gün beni affeder mi bilmiyorum ama onun için elimden geleni yapacaktım. Küçük karım umarım bi gün beni sever ve bağlanırdı.

Asil gözleri dolu bi şekilde çıkınca başım ağrımaya başladı, bi kez daha incinmişti ama bi kez daha sesini bile çıkarmamıştı. Cebimden çakmak ve sigaramı çıkarttım ve sigaramı yaktım, sigara bağımlısı bi insan değildim canım sıkılınca içerdim. Bi süre daha oda da oyalandım ve düşündüm. Asil için bi çözüm bulmalıydım. Odadan çıkıp yatak odasına geçtim. Asilin yine cenin pozisyonunda uyuduğunu gördüm. Üstlerini bile değiştirmemişti, odaya geçtim ve kahve bijamalarını aldım, ona kahve çok yakışıyordu. Asilin yanına oturdum ve onu uyandırmadan üstlerini değiştirdim, uykuyu sevdiği kadar da derin uyurdu. Üstümdeki tşhortü çıkartıp yanına uzandım, onu göğsüme çektim ve uzun bi süre onu izledim. Bu kızı izlerken bile yüzüm istemsiz bi şekilde gülüyordu. Bugün olanlar aklıma gelince gülümsedim. Şerefsiz ikizler! Karımı çok sinirlendirmiş olmalılar ki Asil ağzına geleni hiç düşünmeden söylüyordu. Çoğu zaman Asili ikizleri döverken yakalıyordum. Herseferinde kendini haklı buluyordu, en sevdiğim huylarından biri bana ağlayarak olayı anlattıktan sonra, kızarmış burnu ve gözleriyle "Şimdi söyle bana kim haklı!?" demesiydi. O zamanlarda babasına şikayet eden küçük kızlara benziyordu. Nazlanması çok hoşuma gidiyordu, onunla ilgilenmek,onu sinirlendirmek hoşuma gidiyordu. Eğilip kafamı saçlarına gömdüm,kokusu bebek gibiydi. O kadar güzel kokuyordu ki, kendi kokusunun bi parfümü olsa yanımda taşırdım. Uykum gelmeye başlamıştı, Asil yine hareketlenmeye başlayınca biraz bekledim. Ve o an.. Asil yine ağlıyordu, suç işlemiş çocuklar gibi sessizce ağlıyordu. İçine içine ağlamak bu olsa gerek. Saçlarını okşamaya başladım. Nefesi git gide hızlanmaya başlamıştı, boynuna dokununca terlediğini gördüm. Her akşam gördüğü bu lanetli anda neydi! Bu sefer uzun sürünce asili uyandırmaya karar verdim. "Asil, asil, güzelim uyan." dedim ki sessizleşmeye başladı, her akşam yaptığı gibi sığınacak bi yer arıyormuş gibi dönmeye başladı ve yine kafasını boynuma gömdü. Bi süre sonra uyuduğundan emin olduktan sonra bende uyumaya karar verdim ve gözlerimi yumdum...

 

 

Sabah güneşiyle gözlerimi açtım, Asil yine uyuyordu. Bi süre onu izleyip kokusunu içime çektim. Saçlarıyla oynamaya başlamıştım ki güneş yüzüne vurunca kafasını boynuma gömdü, hala güneş vurmaya devam edince,söylenerek daha da sokuldu. Bu halleri o kadar hoşuma gidiyordu ki her akşam bilerek perdeleri açık bırakıyordum. Asilin isteyerek bana yaklaştığı ve sarıldığı tek anlardı. Ve bu anlarda o kadar tatlı oluyordu ki her seferinde gözlerini açınca, kafasını boynumda fark ettiği için kızarıyordu. Benden utanması hoşuma gitmiyordu, bana alışmasını istedikçe daha çekingen bi hal alıyordu, bunun için de zaman tanıyordum ikimize de. Asil gözlerini açtı ve bi kaç kere közlerini kırptı, kafasının boynumda olduğunu anlayınca bi kaç saniye gözlerini sıkı sıkı yumdu, gülmemi bastırdım. Sanırım kendine kızıyordu. Hemen geri çekildi. "Günaydın güzelim." dedim gülerken, kızardığı için çekingence "günaydın." dedi ve ayaklarını yataktan sarkıttı. Bi kaç saniye uykulu gözlerle etrafa bakındı, sonra kalkıp lavaboya geçti. Arkasından bi süre güldüm, her sabah aynı hareketleri yapıyordu,rutin hale gelmişti. Bende yatağı düzeltip giyinme odasına geçtim. Hergün giydiğim takımlardan bi tanesini giydim, kol düğmesi ve saatimi taktım. Bugün şirkete gitmeliydim ama Asili yalnız bırakmak istemediğim için asistanımı arayıp gelmeyeceğimi söyledim. Asil odaya girince rahat olması için balkona çıktım. İş ile ilgili bi kaç şeyi hallettikten sonra Asil geldi. Üstünde kalem kahverengi bi elbise vardı, üstüne de gömlek giyip önünü bağlamıştı ve herzaman giydiği beyaz spor ayakkabılardan giymişti. Rahatı severdi. Onu baştan aşağı süzünce utandığı için gözlerini kaçırıyordu. Yanına yaklaşıp, saçlarını öpüp, kokusunu içime çektim. Elini tuttum ve kendi katımızdan indik,salona geçtik. Salona geçince herkesin kahvaltı da bizi beklediğini gördük. "Roj baş." diye selam verdim içeri girerken, Asil gülümsemekle yetindi. Kahvaltıya oturunca herkes başladı, Asilin tabağını yediği şeylerle doldurdum, utanmasını istemiyordum ama karım fazla utangaçtı. Tabağı Asilin önüne koyunca yüzünü buruşturdu, Asilin yemek seçtiğini farkındaydım ama kahvaltıyla bi alıp veremediği vardı çünkü kahvaltı yapmayı sevmiyordu. Kahvaltım bitince dedem ve babam kahvaltıdan kalkıp ortak çalışma odasına geçip iş ile konuşacaktık. Asil kalktığımı görünce gülümsediğini fark edince,kulağına eğilip "Asil 2dakikaya geliyorum, eğer tabağını bitirmekte zorlanırsan odamıza çık hemen arkandan senin için yardıma gelirim güzelim." diye fısıldadım. Asilin gözlerini kocaman açarak kızardığını görünce mesajımı aldığını anladım. Gülümseyerek salondan çıktım ve çalışma odasına geçtim. Dedem ve babamla biraz işle ilgili konuştuktan sonra düğün için konuşmaya devam ettik. Bi süre eksikler,ihtiyaçlar derken uzun bi süre konuştuk. Babam ve dedem çıkınca, balkona çıktım sigaramı çıkardım ve yaktım. Düğün için son 2gün kalmıştı, eksik yoktu gelinlik hariç. Gelinliği kendim tasarlamak istedim, Asili anımsatan ve onun beğenmesini istedim. Asilin bu düğünü istemediğini biliyordum ama sonuçta insan 1kere evlenir, içinde bi ukte kalmasını istemezdim, en azından hatırlayınca güzeldi diyebilsin istiyordum. Sigaram bitince salona Asile bakmaya gittim, salonun kapısında gördüklerimle donup kaldım. Nası lan! Anam ikizleri terliğiyle kovalıyordu, ikizler bağırarak kaçıyordu ve Asil'de ayakkabısıyla anama eşlik ediyordu. "Anaaaa sen bizim anamızsıııın!!! Yanlış taraftasın!!" diye ikizlerden biri isyan ederken, diğeri de "Ben hayatım da böyle Gelin-Kaynana görmediğğğm. Anaaaağğğ?!" derken kafasına Asilin ayakkabısı yapıştı. Asil ayağındaki diğer ayakkabıyı çıkarmaya çalışırken, anamın sesini duydum. "Sizi hele bi yakalayam! KUNNEKLERRR!" diye bağırınca şok oldum. Asil de kovalamaya devam ederken "Kunnek mi? O neydi? Anneniz diyorsa doğrudur KUNNEKLER!" deyince ağzım açık kaldı. "Yengeee ayıp oluyor ama yaaağ!" diye isyan ettiler aynı anda ikizler. Daha fazla dayanamayıp "Asill?" dedim şaşırarak. Asil ayakkabıyı tam fırlatacaklar sesimi duyunca bana döndü ve herkes olduğu yerde kaldı. Asil ilk bana sonra da elindeki ayakkabıya baktı ve hızla elini indirip arkasına sakladı, "İlk onlar bulaştı!" dedi herzamn ki gibi savunmaya geçerek. Sinirle anama dönüp "Ana ben sana Asile göz kulak ol dedim, git Asille ikizleri mi döv dedim!?" sinirden sesimi ayarlamakta zorlanıyordum. "Oğul, bu eşşekler durmadılar!" dedi bana bağırırken. Sinirle Asile doğru yürüyüp, onu kucağıma attım. Saçları salınırken söyleniyordu ama sinirlendiğimi fark ettiği için bunu sessiz yapıyordu. Ona izin vermeden odamıza çıkana kadar ben söylendim. "Anam ya anam! Anamı nası kendine benzetirsin!" "Anama göz kulak ol diyorum, geldiğim de oda geliniyle birlikte oğullarını kovalıyor!" "Hayır bide 3tünüz 4 oldular!" "Yakında Welat ağayı da aranıza alırsınız he Asil!" dedim bağırırken, odaya girince sakinleşmek için derin nefes aldım ve Asili yatakta ayakta duracak şekilde bıraktım. Düşmemesi için belini tutarak destek verdim. Kaşlarım çarıtılıyken "Anlat! Allah için anamı nası ikna ettin anlat!" dedim hala şaşırırken. Kafasını kaldırıp bana bakınca gözleri hemen doldu, sonra kaşlarını çattı ve omuzlarını yukarı kaldırıp indirirken "Anlatmicam!" dedi, bana bağırırken. "Asil anlat dedim sana!" gerçekten artık sinirleniyordum. Ağlamaya başlayınca gözlerimi yumdum ve derin bi nefes aldım, biraz daha sesimi düşürürken "Hadi asil anlat!" dedim sakinleşmeye çalışırken. "Niye hep ben anlatıyorum!" dedi, küskün bi sesle. "Karımdan başka kim anlatacak bana!" dedim bağırarak. "Bağırma bana!" dedi o da hem bağırıp hem ağlarken. "Bağırtma sende! Anlat diyorum anlatmıyorsun!" dedim sinirle, hızla belindeki ellerimi itip yatakta bağdaş kurdu ve ağlamaya devam etti. Burun kemerimi sıkarken bi kaç saniye sakinleşmek için bekledim. Sonra Asilin yanına oturup, çenesini tuttum ve yukarı kaldırdım. Göz göze gelince, dağılmış saçları ve kızaran göz ve burnuyla tam olarak bi kuzuyu andırıyordu. Çenesini hafifçe okşayıp, ona gülümsedim. İşte buydu, beni bu kadar kolay sakinleştirebiliyordu bu kız. Gözleri küskündü bana ilk günden beri, ama kahve gözlerinde gömülmek ister öyle bi kahveydi gözleri.. "Asil, güzelim. Hadi anlat, kızmayacağım söz." deyince "Söz mü?" dedi burnunu çekerken, ona gülümseyip "Söz." dedim. "Sen gittikten sonra biz bi süre sessizce kahvaltı ettik ama adi ikizler yine rahat durmadı." dedi burnunu çekerken. Gülmemeye çalışıyordum çünkü gülünce küçük karım bana kızıyordu. "Bana senin kulağıma ne dediğini sordular ve neden rengimin değiştiğini sordular. Annen de oradaydı ve onlara düzgünce önemli bi şey olmadığını söyledim ama onlar sürekli bana bakıp kıkırdıyorlardı." dedi tekrar burnunu çekerken. Anlatırken el kol hareketleri yapması onu daha da sevimli gösteriyordu. "Ben sabırla onlara bakmadım ve karışmadım ama onlar çok ayıp şeyler söylediler."dedi tekrar ağlamaya başlarken. Bu sefer gülmek zorunda kalmıştım, çünkü Asil için yine hangi şeyin ayıp olduğunu düşünüyordum, utangaç karım için herşey ayıptı da. Sinirle bana bakarak "Anlat diyorsun ama anlatınca da gülüyorsun!" diye daha çok ağlayınca, ona sarıldım ve "tamam tamam sustum, sen devam et." dedim zorlukla. "Onlar o gün konuşmadığımız konuları da, konuştuk gibi annene anlattılar, yani yalan konuştular!" dedi sanki hala inanamıyormuş gibiydi. Anlamayarak "Hangi gün?" dedim. Kafasını eğip "Hani çenemin düştüğü gün varya, o gün işte." deyince kahkaha attım. Dedem,babam ve anamla Asili konuşurken bastığımız günden bahsediyordu. Kollarını göğsünde birleştirip "Anlatmıyorum ya!" dedi ağlarken. Bi süre güldükten sonra "tamam ya sustum. Anlat. Ne dediler ki sana?" deyince yanakları kızardı. "Şey, ben demedim ama! Onlar dedi. Dediler ki Asil yengem biz dedi ki- ama bak unutma onlar yalan konuşuyorlar! Ben öyle bi şey demem." deyince daha da meraklanarak "Anladım Asil, ne demişler?" değince kafasını eğdi ve "ilk önce ne zaman hamile kalacağımı sordular sonra da.." dedi ama gözleri doldu ama sanki korkuyor gibiydi, burnunu çekip "Abim durmaz zaten, çocuklarıda seviyor, 1aya kalmaz hamile olduğunu duyarız dediler." dedikten sonra sessizce ama hıçkırarak ağlıyordu. Sanki içine içine ağlıyor gibiydi, Asili böyle görmek yüreğimi sıkıştırdı sanki, bi an nefes almak zorlaştı. Asile bakınca fark ettiklerimle daha da sinirlendim. Asil hamile kalmaktan korkuyordu. Adi ikizler! Sinirle yataktan kalkıp kapıya doğru yürüdüm. O ikizlerin ağzına tükürecektim bu sefer! "Nereye?" diye arkamdan seslense de Asil durmadım. Asil koşarak bana yetişip kolumu tuttu ve "Ne yapacaksın?" dedi ağlarken. "Asil bırak! O ikizler çok oldular, onlara hadlerini bildireceğim!" diye bağırdım. Bağırınca Asil irkildi, o an kendime küfrettim. Derin bi nefes aldım ve önüme dönecekken Asil tekrar kolumu çekti "Tamam, biz kızdık onlara." dedi masumca. Ama şuan hiçbir güç ve kuvvet beni durduramazdı! Bu sefer ikizlere dersini verecektim. Tekrar dönecekken, kapının önüne geçti ve "Çok sinirlisin, onları dövme." dedi. Bu kız hem ağlıyordu,hemde onu ağlatanları koruyordu. Allahım sen sabır ver! "Asil çık güzelim! Onları dövmeyeceğim." dediğimde hafif gülümsedi. "O kadar kolay kurtulamayacaklar!" dediğimde bu sefer o sinirlenmeye başlamış olmalı ki kaşlarını çattı. "Olmaz! İkizlere ulaşman için önce beni çiğnemelisin!" dediğinde çok komik görünüyordu. "Asil! Ben seni yutarım! Çekil!" dediğimde boyuna vurduğum için, parmak uçlarına çıkıp, "O kadar kolay değil!" dedi bağırarak. "Asil! Bak sinirleniyorum! Çekil dedim sana." dedim bende bağırırken, "Kolaysa yut ve geç!" dedi meydan okuyarak. Ona bi adım attığım zaman daha dikleşti, derdi neydi bu kadının! Onu kucağıma alınca şok olmuştu, bu hamleyi beklemiyordu anlaşılan. Kısa bi süre gözlerime bakıp,ayaklarını belime dolayınca bu sefer şaşıran ben oldum. Ellerini boynuma koyup, tatlı tatlı gülümsedi. "Asiil, napıyorsun?" dedim bende gülerek. "Hiiçç" derken baş parmağıyla ensemi okşuyordu. SİKTİR! Bu kız beni yumuşatmaya mı çalışıyordu! Onu tam indirecekken, daha sıkı sardı bacaklarını, "Asill, ne yaparsan yap! Bu sefer hiçbir güç beni durduramaz!" dedim sinirlenerek. Tek kaşını kaldırıp, "Hiç bi güç?" dedi dalga geçer gibi, daha da sinirlenmeye başlıyordum ki Asil dudaklarıma yapıştı! Bi an şaşırsam da hemen ona karşılık vermeye başladım. Onun sırtını kapıya yasladım ve Asilin küçük öpüşlerine aynı hızla karşılık veriyordum. Hala şaşırmıştım. Asil biraz geri çekilince utandığını, kızaran yanakları ele veriyordu. O kadar güzel bi görüntüydü ki. Sık sık gözlerini kaçırması,fark etmeden alt dudağını dişlerinin arasına alması,kızarıp durması.. Ona gülümsedim ve onu daha da utandırmamak için onu yavaşça yere bıraktım. Şuan ayaklarına bakıyor ve her iki elini önünde birleştirmişti, bu kızın küçük bi kızdan farkı yoktu. Gülmemi bastırırken, elini tuttum ve mutfağa geçtik. Onu tezgaha oturtun ve 2fincan çıkartıp kahve yapmaya başladım, ara ara Asile baksam da sürekli göz kaçırdığı için, bende gülmek zorunda kalıyordum. Dolaptan bi kaç çikolata çıkardım ve onları da tepsiye koydum. Kahve olduktan sonra fincanlara koydum ve balkona çıkardım, geri dönüp Asilin önün de durunca kollarını bana uzatınca güldüm. Kıza bak sanki babasının kucağına gidiyor. "Gülüp durmaz mısın artık. Lütfen!" dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım ve fermuar kapatır gibi parmaklarımı dudağıma çektim. Onu kucağıma aldım ve balkona çıkıp sandalyeye oturttum. Kahveden önce çikolatayı eline aldı ve ısırıp ağzında emmeye başladı. Bi kaç ısırıktan sonra, çikolataya uzunca bi süre baktım,bilerekten. Asil bi bana bi çikolataya baktı ve bana elindeki çikolatayı uzatınca ona gülümsedim ve dudaklarına bakmaya başladım. Şok olmuş gibi ağzı hafif aralandığı an ağzındaki çikolatayı hızla ısırarak yiyince kahkaha attım. Asille uğraşmayı seviyordum. Bana bakıp yüzünü buluşturunca trip atan ergenlere benziyordu. Kahvemizi sessiz sedasız içmiştik. "Asil dışarı çıkalım mı?" dedim Sıkıldığını düşünerekten, bi süre düşündükten sonra "olur." dedi gülümserken. "Üstümü değiştirmeli miyim?" derken diğer konuşmamıza atıfta bulunuyordu ukala. "Gerek yok, çok güzelsin zaten." dediğimde hemen gözlerini kaçırdı. Ben ayağa kalkınca, o da kalktı tam çıkacakken Asilin eline bi tane daha çikolata aldığını görünce gülümsedim. Merdivenlerden inecekken asilin odaya geçtiğini görünce bekledim. Kısa bi süre sonra kolunda çantayla geldiğini görünce cebi olmadığı için telefon ve eşyaları için aldığını anladım. Yanıma gelince elini tuttum ve aşağıya indik. Avluya çıkınca Ali yanıma geldi ve "Abi arabayı hazırlatayım mı?" deyince, "Gerek yok, biz tek gideceğiz." deyince yüzüme kısa bi an baktı. "Tamam ağam." dedi ve gitti. Dışarı çıkınca arabayı beklerken, Asil kutayı görünce ona el salladı, Kutay bana bakınca onu öldürecekmiş gibi baktım, Kutayın yutkunduğunu burdan bile gördüm. Asile dönüp, elini iki defa göğsüne vurdu. Asil tam diğerlerinin yanına gidecekken araba gelince onu durdurdum. "2dakka konuşsaydım." diye somurtunca, "dönüşte konuşursun." dedim ve arabaya geçtik. Biraz sonra Asilin "Nereye gidiyoruz?" dediğini duyunca, kısa bi an ona baktım ve "Beğeniceğini düşündüğüm bi yere." diye cevap verdim. "Peki, bu beğeneceğim düşündüğün yer neresi?" dedi taklit ederek. Ona gülüp "Çok mu merak ediyorsun?" diye dalga geçtim. Derin bi nefes alıp "Alt tarafı nereye gideceğimizi söyleyeceksin! Niye bu kadar uzatıyorsun ki." diye söylenince, güldüm. "Madem bu kadar merak ediyorsun, hadi inelim." dedim ve arabayı park ettim. Bana döndü ve sonra etrafına bakmaya başladı. Tam bana soracakken vazgeçti, galiba cevap vermeyeceğimi tahmin etti. Arabanın kapısını açınca Asilde açtı ve indik. Asilin yanına gittim ve elini tuttum. Karşımızda ki büyük atölyeye ilerlerken Asil birden durdu. "Gerçekten mi?" dedi şaşırırken, ona gülümseyip kafa salladım. Onu resim atölyesine getirmiştim, belki biraz kafasını dağıtır,diye. Atölyeyi kapattırmıştım çünkü rahattı severdim ve karımın daha rahat edeceğini düşündüm. İçeri girince bi kaç çalışan bizi karşıladı, kısaca bi kaç şeyden bahsettikten sonra onlara gitmelerini söyledim. Asil biraz etrafı gezdikten sonra yanıma geldi ve "Hadi bi iddiaya girelim." dedi gülerken. Kaşlarımı kaldırıp "Emin misin?"derken önceki iddiamıza atıfta bulununca, yüzünü buruşturdu ve "Kendime güveniyorum." dedi gülerken. "Ben de sana güveniyorum." dedim gülümserken. "Peki ne iddiası bu?" diye sordum. "Şimdi kendimize bi model bulacağız ve onu en iyi şekilde resmeden kazanır." derken heyecanlı gibiydi. Gülümseyip "Peki ödül ne?" diye sordum. Bi süre düşündükten sonra "Sen ne istiyorsun?" diye sorunca bende bi süre düşündüm. "Madem ikimiz de kararsızız o zaman kazanana açık çek verilsin, istek olarak yani." diye atıldı Asil. Şuan tam heyecanlı ve yerinde duramayan kız çocuklarından farkı yoktu. Ona kafamı tamam anlamında sallayıp "Tamam, peki model kim yada ne olsun?" diye sorunca, bi süre düşündü ve "Bulamadım ya, ne olsun ki?" diye somurttu. Aklıma gelen fikirle gülümsedim ve "Madem ikimiz de aynı şeyi çizeceğiz, o zaman Nehirde öpüştüğümüz anı resmedelim." diye söyleyince, Asil gözlerini kocaman açtı ve "Saçmalama!" diye çıkıştı. Yüzüme bakınca ciddi olduğumu görünce "Cidden mi!" dedi inanmayarak. Arkamı döndüm ve bizim için hazırlanan tuval ve boyaların yanına geçtim, "Süremiz 40dakika" dedim renklere bakarken. Asile bakınca yanaklarının kızardığını gördüm, önüme döndüm ve ona belli etmeden güldüm. Ayaklarını yere vura vura karşıma geçen Asil, düşünüyordu. Bi süre bende düşünüp tasarladıktan sonra başladım. Asilin resmi hobi olarak yaptığını ama yinde resim derslerine katıldığını biliyordum ama Asil benim bi mimar olduğumu bilmiyordu. Bu komikti, çünkü bunu bilse benimle yarışa girmeyeceğini biliyordum. Asilin kötü yapacağını düşünmüyordum ama bi gerçek vardı ki benim gibi profesyonel çizemezdi. Resmi yaparken, arada Asile bakıyordum, ama ağzını hareket ettirip söylendiğini burdan görebiliyordum. Asil sinirlenince fark etmeden sessizce söylenir ve alt dudağını ısırırdı. Az bi süre kalınca Asile seslendim "son 15dakika" diye bağırdım. Tam ortaya gelip, "Ya saçımı bağlarmısın, ellerim boya oldu hep." Diye söylenince yanına gittim ve saçlarını topladım, elini uzatıp bileğindeki tokatı almamı isteyince eli fazla boya olduğu için tokaya rahatlıkla bulaşırdı, "Ben de var, bileğinden çıkartırsam boya olur." dedim. "Yanın da toka mı taşıyorsun?" diye soran sesi meraklı gibiydi. Hafifçe gülüp "Karımın tokası." dedim, kafasını hafif eğince yine utandığını anladım, zaten Asil hep utanırdı! Saçlarını bağladıktan sonra, kafamı boynuna gömdüm ve kokladıktan sonra öptüm. Pıtı pıtı adımlarla tablosunun yanına giderken fazla sevimliydi. Bende resmimin başına geçtim ve devam ettim. Süre boyunca ikimizde fazla sessizdik, son 2dakika kaldığını görünce "Asil son 2dakika" diye seslendim. Asil resmine geriden bakıp eksikleri arar gibiydi. Benim resmim bitmişti. 2dakika bitince, ikimizde ortaya geçtik ve ellerimizi birbirimize uzatıp "Tebrik ederim." dedik. Sonra resimlerimizi alıp yine ortada buluştuk. "Önce sen göster." diye heyecanla Asil söyledi. Ona gülüp "Aynı anda" dedim. "Tamam 1,2,3!" dedi ve ikimizde resimleri çevirdik. Asilin resmi düşündüğümden daha iyi olduğunu gördüm, gerçekten güzel görünüyordu. "Ohaa! Nası ya!" diyen Asile döndüm, "Sen nası bu kadar profesyonel çizebiliyorsun ya?" diye sitem edince, gülümsedim. Bi süre ikimizde birbirimizin resmini inceledik. "Sen? Nası ya! Sen ağa değilmisin! Ağalara resim dersi mi veriyorlar!" diye söyleyince kahkaha attım. "Cidden mi Asil? Benim bi mesleğim olduğu hiç aklına gelmedi mi?" derken hala gülüyordum. Şaşırarak "Meslek mi? Senin mi? Ne mesleği?" diye söyleyince "Mimarım ben" dedim gülerken. Şaşıran suratı daha da tuhaf bi hal almıştı. "Ya sen ne fırsatçı bi adamsın ya! Ben üniversite öğrencisi! Hangi akılla bi mimarla yarışır! Ben de dedim ki resmin çok iyi değildir! İnsan bunu en başta söyler değil mi!" diye bağırınca şaşırdım. Bu kadar kızacağını da düşünmemiştim. Gülerken "Sen sordun da, ben mi söylemedim Asil?" dediğimde sinirden kızardığını gördüm. "Bu iddia sayılmaz!" diye mızmızlık yapınca, "Ooo Asil mızmızlık yapacaksan bidaha seninle iddiaya girmeyelim." dediğimde bana yüzünü buruşturdu. "O zaman zor bi şeyler isteme!" dedi ve kapıya doğru yöneldi, hızlı adımlarla ona yetişip durdurdum. "Nereye?" dediğimde kaşlarını çatıp "Eve gidelim." dediğinde güldüm. "İstersen ilk bi elini,yüzünü sileleim."diye yüzünü işaret ettim. Boyalı elleriyle yüzünü silmeye çalışınca şok oldum, hemen ellerini tutup, "Napıyorsun?" dedim gülerken, ellerine bakınca o da şaşırdı. "Gel arabada ıslak mendil vardı." dedim ve elini tutup atölyeden çıktık, arabanın yanına gittik ve bindik. Islak mendiliyle Asilin ellerini ve yüzünü sildim, arada yüzünü buruştursa da parkta üstünü kirleten küçük kızlara benziyordu. Yüzünü sildikten sonra aynadan kendisine bakarken, bende arabayı çalıştırıp devam ettim. Biraz ileride bi cafe görünce durdum ve park ettim. "Niye durdun?" diyen Asile dönüp, "Bi kahve içmeyelim mi?" dedim ve onun cevap vermesine izin vermeden arabadan indim. Söylenerek arabadan inince, kafamı çevirip güldüm. Yanına geçip elini tuttum ve cafeye geçtik, güneş olduğu için içeri geçtik, masaya geçince garsonlar "Hoşgeldiniz ağam." dediklerinde onlara sadece baş selamı verdim. Menüyü önümüze koyup çekildiler. Asil bakarken "Asil düzgün kahvaltı etmemiştin, açsan bi şeyler ye güzelim." dedim. Bi süre menüye bakıp "Yok aç değilim, canım bi şey istemiyor." dediğinde sadece kafa salladım. Bi süre menüye bakınca "Seçtin mi bi şeyler?" dedim. Bana dönüp "Türk kahvesi ve yanında çikolatalı pasta olsun." dedi gülümserken. Garsonu çağırıp "2türk kahvesi, 1 tane çikolatalı pasta." dedim. "Hemen ağam." dedi ve gitti. Sessizce otururken Asil de ara ara etrafına bakınıyordu. Siparişler gelince, yavaş yavaş yemeye başladık. Asil herzaman ki gibi çikolatadan yani pastasından başladı. Ağzı kirlenince gülüp ona peçete uzatırken arkadaki masamızda oturanları görünce, yüzüm düz bi hal aldı. "Ne oldu?" diyen Asile dönüp gülümsedim ve "Bişi yok." dedim ki, arka masadakiler yanımıza gelince ayağa kalktım. "Oo Alaz ağa, evleniyormuşsun? Bizi davet etmemişsin alındık valla?" diye yaklaşınca, Asilin gerilip onun da ayağa kalktığını görünce daha sinirlendim "Murat Ağa! Senin ne haddine ben karımla otururken, masama gelmek!" diye bağırınca, adi herif güldü ve "Karın mı?" Asile döndü ve onu süzünce güldü. Hemen yakasına yapışıp "Senin yedi ceddini sikerim lan! Çek o gözlerini!" dedikten sonra, yumruk atınca geriye bi kaç adım attı. Asile dönünce çok korktuğunu gördüm, derin bi nefes alıp sakinleşmeye çalışırken, Murat ağanın adamları bi adım öne çıkınca, silahımı belimden çıkartıp Murat ağaya yönelttim. "Biriniz bir adım dahi atarsa ağer, ağanızın beyni dağıtmaktan çekinmeyeceğini iyi bilirsiniz!" diye bağırdım. Bi kaç saniye sonra tüm korumaların tam kalbinin üstünde kırmızı bi nokta gördüm, tam etrafa bakacakken "Alaz ağa, geldik selam verdik. Karınla tanışalım dedik, ayıp ettin ama." derken hala sırıtıyordu. Daha fazla dayanamayarak sol kolunu bilerekten sıyıracak şekilde ateş ettim, o an cafedekiler hepsi kaçmıştı sadece. "Sen benim karımla tanışacak kadar şerefli değilsin!" diye bağırdım. Korumalara bakınca hala nişanların tam kalbinde olduklarını gördüm ve "Ağam, sık emrini bekliyoruz." diye arkadan bi ses duyunca arkamı döndüm ve Ali,Kutay,Yasin... herkesin arkamda olduğunu gördüm. Asile dönünce donup kaldığını gördüm. "Ali, Asili arabaya götür." diye bağırdım. Ali gelip Asili götürürken, yanımda Asili görünce şok oldum ve elinde silah vardı! "Asil! Napıyorsun!" dedim kızarken. "Gidelim lütfen." derken sesi donuk gibiydi. Bi Asile bide adi Murat'a baktıktan sonra Asilin elindeki silahı aldım ve elini tutup ordan çıktım. Aliye başımla işaret verdikten sonra arabaya bindik ve sürmeye başladım. "Asil, silah almak ne demek ya!" diye bağırdım. Asile bakınca bi tepki vermediğini gördüm, hızla arabayı durdurup Asile döndüm ve "Asil?" derken yüzünü avuçlarımın içine almıştım. Gözleri dolmuştu. "Asil ne oldu?" derken artık endişeliydim. "Korktum." dedi düz bi sesle. O an bildiğim tüm küfürleri kendime saydım. Ona sarılıp saçlarını öptüm. Ellerini tuttum ve ellerini de öptüm. "Özür dilerim" dedim. Ben ona iyi gelsin diye dışarı çıkartırken, yaşadıklarımıza bak! Allah kahretsin ya! Yüzünü tekrar avuçlarımın içine aldım ve "iyi misin güzelim?" dedim. Yüzüme bakıp sadece kafasını salladı. Arkamda arabaların durduğunu görünce Alilerin bana yetiştiğini fark ettim. Tekrar arabayı çalıştırıp yola devam ettim ara ara Asile bakıyordum ama sadece yolu izliyordu. Çantasından çikolatasını çıkardı ve yine emerek yemeye başladı. Ama hala fazla tepkisizdi. Onların kim olduğunu bile sormamıştı. Konağın önüne gelince, durdum ve arabadan indik. Diğerleri de inince, Asil kısa bi süre herkese baktı ve en son bana bakıp içeri geçti. Neden bu kadar donuk hareket ediyordu. Şey gibiydi, Ruhsuz! Aklıma sürekli Asilin hareketleri geldikçe geriliyordum. Ali yanıma gelip, konuştuktan sonra Şirkete geçtik. Saat ikindi saatleriydi, akşama kadar şirkette kaldım, işleri hallettim. Dedem ve babam şirkete gelince, toplantı odasına geçtik ve Murat ağanın yaptıklarıyla ilgili konuştuk ve Aşiret toplantısı olacakmış. Bi süre daha konuştuktan sonra, onlar gittiler. Odama geçip kendimi işe verdim. Asistanımı çağırıp kimsenin beni rahatsız etmemesini söyledim. Uzun bi süre sessiz kaldıktan sonra kapım tıktıklandı ve içeriye asistanım girdi "Alaz bey, ben çıkabilir miyim? Kimse kalmadı." değince saate bakınca, saatin 12 olduğunu görünce şaşırdım. Bu kadar saat boyunca çalışmıştım ve saati fark bile etmemiştim. "Çıkabilirsin." dedim düz bi sesle. Saati umursamadan çalışmaya devam ettim,yıllık gelirler,düşüşler... derken saat yine ilerlemişti. Telefonum çalınca kuzu emojisini görünce, telefonu açıp kulağıma koydum. "Alo." dedim. "Şeyy, napıyosun?" diyen Asilin sesi fazla kısıktı. "Çalışıyorum, bi sorun mu var?" dedim merakla. "Hayır. Gelecek misin bu gece?" diye sorunca gülümsedim. Merak mı ediyordu beni. "Geleyim mi?" dedim düz bi sesle. Bi süre sessizlik oluşunca "Gelmek istemiyor musun?" derken sesi titremişti ve büyük ihtimalle yine gözleri dolmuştu. "Gelmemi istemiyor musun?" diye soruyu tekrar ona çevirdim. "Gelmeni istiyorum." deyince şok oldum, Asilden bunu beklemiyordum. Sinirlenip gelme demesini felan beklerdim. "Ee madem karım gelmemi istiyor, bende geliyorum."dediğimde kıkırtısını duyunca bende güldüm. "Gelirken bi şey istermisin?"diye sordum. "Şey,yiyemediğimiz çikolatalı pasta olabilir." dediğinde güldüm. "Tamam güzelim." dedim ve kapattık. Ceketimi alıp dışarı çıktım ve Ali ve diğerlerinin beni beklediğini gördüm. "Napıyosunuz lan burda?" diye sordum. Hepsi birbirine bakıp, "Abi seni bekliyoruz, daha bugün saldırıya uğradın tek mi bıraksaydık seni?" diyen Ali'ye ters ters baktım. "Beni tek bırakınca ne oluyo Ali!" dedim sinirle, "Yok abi sen bizi yanlış anladın, biz tedbir amaçlı yani." diyen kutaya dik dik bakınca kafasını eğdi. "Ya sabır!" dedim ve arabaya geçtim. Araba hareket edince, "Kutay yakınlarda bi pastanede dur." dedim. "Tamam abi." dedi ve devam etti. Kısa bi süre sonra araba durunca, kapım açıldı "Ne alalım abi?" diyen Aliye döndüm ve "Ben alırım." dedim ve arabadan inip pastaneye girdim. Güzel bi çikolatalı pasta seçip geri arabaya döndüm. Herkes şaşırarak bana bakınca "Ne bakıyorsunuz lan?" dedim sinirlenerek. "Abi,şey yani, hani biz daha senin hiç tatlı yediğini görmedik ya, şaşırdık." diyen Yasin'e bakıp, mal mı bu çocuk diye kontrol ettim. "Oğlum siz salak mısınız, yoksa salak numarası felan mı yapıyorsunuz! Karım istedi, ona aldım." dedim ciddileşerek. Gülme sesleri gelince "Binin lan arabaya! Soytarılar!" diye bağırdım. Şerefsizler! Küçük karım sayesinde bi korumaların diline düşmediğimiz kalmıştı zaten. Arabaya bindim ve harekete başladı. Araba durunca yine kapım açıldı ve konağa gelmiştik. İçeri girince, Asilin orda durduğunu görünce şaşırdım, saate bakınca 1'e geçtiğini gördüm. Yanına doğru yürüyünce beni fark etti ve bana gülümsedi. "Asil? Ne yapıyorsun burda güzelim?" diye sordum. "Hiçç, biraz sıkıldım. Bende seni bekleyeyim dedim." deyince içim ısındı. Bu nası bi histi böyle, şuan Asile sarılıp, içime alsam rahatlamaz gibiydim. Ona gülümseyip, anlından öptüm. Elini tuttum ve odaya çıkmaya başladık. Saat geç olduğu için herkes uyumuştu. Asile bakınca gözleri sürekli birleşen ellerimize baktığını gördüm. Tuttuğum elini kaldırıp dudaklarımı bastırdım. Bana hiç bakmadan merdivenleri çıkmaya devam ettik. Yatak odasına gidecekken, Asil beni durdurdu ve "Çay demledim, içermisin?" deyince daha da şaşırdım. "Zehir olsa içerim elinden." deyince gözlerini kaçırdı ve mutfağa geçtik. Asil bardakları hazırlamaya başlayınca bende iki tabak çıkartıp, pastayı servis ettim. Sonra beraber masaya geçecekken, aklıma gelenle "Asil, takip et beni." dedim ve mutfaktan çıktım. Arkamdan Asilin geldiğini biliyordum. Çalışma odasına geçince Asilin de aklına gelmiş olmalı ki somurttu. Çayları ve pastayı masaya koyup oturduk. Bugün psikolog olma sırası bende, hasta olma sırası da karımdaydı. Asil pastasını yerken ben de hemen başladım çünkü saat artık çok geçti. "Evet Asil hanım, nasılsınız?" dedim resmileşerek. Bana dönüp "iyiyim." dedi somurtmaya devam ederek. "Gerçekten mi? Kocanız bugün yaşadıklarınız anlattı?" dedim imayla. Bana yüzünü buruşturup, "İspikçilik mi yaptın!?" deyince şok oldum. Bana bugün yaşadıklarımızı,bana yani psikoloğuna anlattığımı mı düşünüyordu. Bu nası bi mantıktı ki? Onu bozmadan, arkamı döndüm ve "Kiminle konuşuyorsunuz?" dedim. Tekrar yüzünü buruşturdu ve "Sizinle! Ayrıca siz psikolog değilmisiniz! Kocama, karınızı şikayet etmenin yanlış olduğunu söyleyebilirdiniz!" diye çıkışınca, şuan ne yaşadığımı sorguladım. "Kocanız iyiliğinizi düşünüyor Asil hanım." dedim bende sakin kalmaya çalışırken. "Bana bak, bugün kocamı birisini silahla yaralarken gördüm, söylerim seni de beyninden yaralar he!" deyince ayağa kalktım ve "Asil sen ne diyosun!" dedim daha fazla dayanamayarak. Aptalmıydı bu kız! "Psikoğunu mu tehdit ediyorsun!" dedim şok olarak, hayır psikolog olanda bendim, kocası olanda bendim! Beni, benimle mi tehdit ediyordu!? Boy farkından dolayı yukarı bakmaktan boynu ağrımış olmalı ki, elini ensesine koyduktan sonra, sandalyenin üstüne çıktı ve boylarımızı eşitledi. Bi elini omzuma koyunca, eline yani omzuma bakıp anlamayarak ona döndüm, "Bak psikolog, belliki senin canın tatlı. Gel seninle bi anlaşma yapalım." dediğinde ağzım açık ona bakıyordum. Ne diyordu lan bu kadın! "Ben seni kocama şikayet etmeyeyim, sen de beni her kocam buraya getirdiğinde bana bi çikolatalı pasta ısmarla." deyince, rüya felan gördüğümü düşündüm. Şaka maka bi yana. Karım şuan sandalyeye çıkmış, askerlik arkadaşıyla konuşur gibi elini omzuma atmış ve beni kocasına yani bana vurdurmakla tehdit ediyordu! Ne yaşıyordum şuan amınakoyim lan! Asil hala bana gülümseyerek bakıyordu ve elini omzumdan çekip, "Bak pazarlık sünnettir derler, çaylar da benden. Ama daha da çıkmam haberin olsun." deyip elini bana uzattı. Daha fazla dayanamayarak "ASİL!" diye bağırdım. Bu kadın, insana kendinden şüphe ettirirdi. Bi an korkup, elini çekti ama hala devam ediyordu, "Bana bak! Şuan bana şart koşacak konumda değilsin, haddini bil!" diye bağırınca, artık sinirlerim tepeme çıkmıştı. "Bana bak! Doğru düzgün konuş benimle! Ben hayatımda beni, benimle tehdit edeni görmedim!" dedim bağırırken, "Bana bak psikolog, asıl sen düzgün konuş! Benim kocam beni kaçırtıp zorla kendisiyle evlendirdi! Seni de kaçırtıp evlendirtirim bak!" deyince ağzım açık kaldı. "Asil yeter! Kes şunu." dedim sinirlenerek. "Ooo bu ne cesaret psikolog, Asil? Asil hanıma ne oldu! Bana lütfen Asil hanım de, insanlarla gereksiz samimiyeti sevmem!" diye cevap verdi. Kafamı buluyordu lan bu benimle. Sinirle onu kucağıma aldım ve ayaklarını belime doladım ve odadan çıkıp yatak odasına doğru yürümeye başladım. "Sapık herif! Ben evliyim, kocam bunu görse seni kurşuna dizer! Ya tamam, anlaşma şartlarını tekrar konuşalım gel!" deyince sabır çektim, manyak karı! Hala anlaşma şartları diyordu ya! Yatak odasına geçince Asili yatağa uzatıp üstüne uzandım ve hareketlerini kısıtlamak için ellerini yukardan birleştirip tek elimle tuttum. Asil gözlerini kocaman açarak bana bakıyordu. Onu izleyince çok komik görünüyordu. Diğer elimi beline yerleştirdim ve başparmağımla açıkta kalan vücudunu okşadım. "Tamam, dersimi aldım ben." derken sesi çok kısık çıkmıştı. Ona kafamı sallayıp "Yok, sen öyle kolay kolay akıllanan bi tipe benzemiyorsun." dedim gülerken. "Yok vallahi çok akıllandım." derken ciddiyeti beni daha da güldürüyordu. "Hmm, peki söyle bakalım ben kimim?" diye ikilemli bi soru sordum. Gözleri dolup "Bilerek bunu soruyorsun! Kocam desem hayır psikolog diyeceksin! Psikolog desem hayır kocan diyeceksin! Düzgün bi soru sor!" deyince kahkaha attım. Beni biraz da olsa tanımıştı. "Cevap?" dedim, sırıtırken. Gözlerim istemsizce, Asilin etli dudaklarına kayıyordu. "Pas hakkımı kullanmak istiyorum." deyince güldüm. "Asil ben sana dedim, sen akıllanan bi kadın değilsin." dedim ve eğilip dudaklarını öpmeye başladım. Bi süre hiç karşılık vermesede sonrasında bana karşılık verdi, yavaş başlayan öpüşümüz sertleşmeye başlamıştı. Belindeki elim, giydiği şortlu saten pijamaların üstüne kayınca Asil bana karşılık vermeye devam etse de vücudunun gerildiğini hissediyordum. Elimi yavaşça teninde gezdirdim. Korkutmamaya dikkat ederek, ona dokunmak... Elim aşiağılara inince çıplak bacağını okşamaya başladım. Biraz geri çekilince Asilin nefes nefese kaldığını gördüm, gözlerini yummuş açmıyordu, etli dudağı öpüştüğümiz için daha kızarıp daha da şişmişti. Bacağını okşamam hoşuna gitmiş olmalıydı, kızaran yanakları onu fazla masum ve sevimli gösteriyordu. Asilin gerildiğini fark edince, arzularımı bastırdım ve dudağına küçük bi öpücük kondurup üstünden kalktım ve onu kucağıma alıp banyoya geçtim. Asili aynanın önüne oturtup, soyunmaya başladım, Asil herzaman ki gibi ben hariç heryere bakıyordu. Suyun ısınması için suyu açtım ve Asilin yanına gittim. Saten pijama üstünün eteklerinden tuttum ve yukarı çekip çıkarttım, Asilin akşamları sütyen takmadığını biliyordum. Onu utandırmamak için fazla vücuduna bakmamaya çalışıyordum. Şortunu aşağı doğru çektim ve ikimizde sadece iç çamaşırı ile kaldık. Asili kucağıma alınca, ayaklarını belime doladı, suyun altına girince bi süre sonra kafasını boynuma gömdü ve bana sarıldı. Bu hareketine şaşırsamda bende onun saçlarını öptüm, bi süre sonra kafasını çekti ve saçlarıma şampuan döküp yıkamaya başladı, çocuk gibi saçlarımla oynamasını sevdiğim kadar,Asil de seviyordu. Ara ara geri çekilip yaptığı saç stillerine kıkırdasa da, hala aklım da neden kendini bana kapattığı vardı. Saçlarımı yıkadıktan sonra, Asili yere indirip, bu sefer de ben ben onun saçlarını yıkamaya başladım. Kısa bi süre sonra, suyu kapattım ve Asili kucağıma alıp banyoya geçtim, Asili yere indirip temiz havluyu utanmaması için ilk Asilin bedenine sardım, sonra da başka bi havlu çıkartıp belime sardım. Giyinme odasına geçtik ve giyinmeye başladık, Asil hala yanımda iç çamaşırını değiştirmiyordu ama artık ona baskı yapmıyordum. İç çamaşırını giydikten sonra, havluyu kenara bırakıp pijama almak için çekmeceyi açtı. Arkadan ona sarılıp, kokusunu içime çektim, çekmeceden kahverengi bi saten ve şortlu bi takım çıkartıp Asile verdim, "Kuzulara kahve yakışır." dedim ve yanağından öptüm. Asil elimdekileri aldı giyinmeye başladı, bende rahat bi şort seçtim ve onu giydim, havalar artık o kadar sıcaktı ki eşofman bile boğucu oluyordu, tşhort uyurken giymeyi sevmediğim için giymedim, Asile bakınca giyindiğini gördüm, odadan çıkıp makyaj masasına oturup saçlarını taramaya başlayınca, bende banyodan kurutma makinasını aldım ve arkasına geçtim, tam itiraz edecekken vazgeçti. Hava sıcaktı ama ıslak saç, uzun saçlılar için baş ağrısı yapabiliyormuş, bunun için her defasında Asilin ıslak saçla uyumasına izin vermiyordum. Asilin saçları belinin biraz üstünde, düz ama hacimli ve çok güzel saçları vardı. Saçlarını kuruturken ara ara bana kaçamak bakışlar atıyordu. Hala utanıyordu anlaşılan. Ona gülümseyip, saçlarını kurutmam bitince makinayı toplamaya başladım ve yerine koydum. Asilin yatağa geçtiğini görünce, telefonumu şarja koyup yatağa geçtim. Asile elimi uzatıp yanıma gelmesini istedim ve yanıma geldi ve ona sarıldım. Biraz sessizce durduktan sonra "Asil, hani bana karınızı bi şarkıyla anlatmak isteseydiniz bu hangisi oldurdu demiştin ya, peki sen? Sen beni nasıl anlatırdın?" diye merakla sordum, kafasını kaldırıp gözlerime baktı uzunca bi süre sonra da "Seni değil ama aramızdaki bağı anlatacak en iyi SÖZLER; ". Unutup acımı alıcam öcümü. Asıl o zaman görecek gücümü...". diye sözleri okuyunca buz kestim. Asil hala beni affetmemişti, hatta affetmek bi yana unutamamıştı bile. Sertçe yutkununca, gözleri adem elmama kaydı ve kafasını tekrar göğsüme koydu, şaşkınlıkla dururken Asilin gözyaşları göğsüme damlıyordu. İkimizde sesizce uzun bi süre durduk ve Asilin uyuduğundan emin olduktan sonra, onu uyandırmadan yataktan çıktım ve balkona çıkıp sigara yaktım. "Alıcam öcümü" dediği kısım hala aklımdaydı, biraz düşündükten sonra Azat ağanın yani Asilin babasının bu konaktan çıktığı andan sonra Asil gözümün önüne geldi, ettiği yeminler. Asilde hiçbir şey değişmemişti çünkü Asil artık bana alışmak için bile çabalamıyordu. Başıma ağrı girince ikinci sigaramı yaktım, Asil aslında pes atmişti. Fark ettiklerimle irkildim. Asil ne alışmaya çalışıyordu, ne de beni sevmeye. Asil artık olayları akışına bırakıp.. sonunu bekliyordu. Bugün ki donuk davranışları,aslında yıkılan bi kadının sonuçlarıydı. Asil kendine ya zarar verecekti yada başkası tarafından verdirecekti! Bunun için açık açık Murat ağaya silah çekti çünkü düşman kazanmak istiyordu. Asil açık açık ölmek istiyordu ve bunu belki o bile fark edemeyecek kadar psikolojisi kötü durumdaydı! Sakin kalmaya çalışarak, yatağa geçtim ve Asile sarıldım ve gözlerimi yumdum. Yarın acilen bu konuyu halletmeliydim, çünkü saat 12'yi geçtiğini varsayarsak yarın düğünümüz vardı! Daha fazla düşünüp kafayı yememek için, gözlerimi yumdum ve uyumaya başladım......

 

 

Evett arkadaşlar, bu bölümü nasıl buldunuz???

ALAZ AĞA'DAN OLAYLARI DİNLEMEK NASIL???
BU BÖLÜMDE ALAZ AĞAYI ÇÖZEBİLDİNİZ Mİ??
SİZCE ASİL NE DURUMDA?? SİZCE ALAZ AĞA NE YAPACAK???

ARKADAŞLAR Bİ SONRA Kİ BÖLÜMÜ ALAZ AĞA'DAN DİNLEMEK İSTİYORSANIZ BU BÖLÜMÜ BEĞENİN!!!
Açık söyleyeceğim, 1gün bekleyeceğim eğer beğeni gelmezse Asil tarafından yazacağım... :)

Arkadaşlar lütfen beğeni yaparmısınız?
Yazdıklarıma destek çıkarsanız çok sevinirim.

Bi sonra ki bölümde görüşürüz.. 😽🩷

Loading...
0%