7. Bölüm

CADI AVI

M. P. K.
m.p_korkmaz

"Kendilerini “Aydınlar” olarak tanımlayan karanlık tarafın sakinleri efendilerini karanlıkta parlayan bir ışık gibi görürler. Ve ona taparlar. Dünyanın kaybedilen ortak hafızasına bakarsak bu efendileri bazen Erlik, bazen Prometus, Azazil, Loki ve benzeri birçok adla karşımıza çıkar. Semavi dinlerin şeytan olarak kötülüğün simgesi saydığı bu varlık için yaşayan ve onun kutsanması adına her türlü kara büyü, ayin ve ritüelleri yapan bu grubu biz karanlık taraftakiler olarak nitelendiriyoruz. Amaçları dünyayı efendilerinin hizmetine geçirmek. Kendileri için istedikleri şeyse bu ele geçirilen dünyada üst tabakada yer alıp, güç sahibi olmak. Nesillerdir bunun için çalışıyorlar ve bizim sahip olduğumuz gücü kendi güçlerine katmak için her şeyi yapabilirler. Bizleri kendi ırkımızın ilerleyişi ve insanoğlunun yararına olacak tılsımları ve büyüleri yapmakla mesulüz. Doğanın dengesi ve yaşamlarımızın karması adına yapacağımız her büyünün bize geri dönüşü olacaktır. Bunu düşünerek hareket edecek ve tarafınızı seçeceksiniz. Bu iyinin ve kötünün yüz yıllardır süregelen savaşı. Eğer bu savaşta taraf tutamam diyenlerdensiniz üç aylık birlikteliğimizi sonlandırmamız gerekecek. Şimdi bu hafta sonu her şeyi düşünmeniz için sizlere zaman tanıyorum. Bizimle kalıp iyilik adına üretmek mi istersiniz yoksa korkarak kaçıp gider misiniz?"

Flora öğrencilerine açık bir soru sordu. Cevap net olmalı ve kararsızlık barındırmamalıydı. Flora’nın yüzünde soğuk bir ifade vardı. Güneş ışığının vurduğu koyu kahverengi gözleri kırmızıya çalıyordu. Siyah cübbesinin kumaşında hiçbir kırışıklık yoktu. Tıpkı kırklarını geçmesine rağmen yüzünde de olmadığı gibi. Küçük kavisli burnu ona bir cadı görüntüsünden çok güzel bir İspanyol kadını havası veriyordu.

"O halde cadı avlarının doğruluk payı vardı da diyebilir miyiz?"

“Lavin bu soruyu sorma cesaretini nereden buldun?” sorusu Özüm’ün dudaklarından sessizce süzüldü.

"Kısmen hayır. Cadı mahkemeleri 1420'lere kadar kara büyü uygulayıp diğer insanlara zarar veren cadı ve büyücüler için kuruluyordu. Bu tarihten sonra özellikle de on yedinci yüzyılda organize bir biçimde cadı avına başlandı. Toplamda yetmiş bin civarı insan yakıldı ya da idam edildi."

"Peki neden? Bu kadar insanın tümü kara büyü mü yapıyordu?"

"Güzel soru Özüm. Tabii ki yapmıyorlardı. Pagan köklerine sıkı sıkıya bağlı kalan ve Hristiyanlaşmayı bir anlamda reddeden insanlardı bunların bir çoğu. Kimisi gerçekten kara büyüye yönelmiş lanetli kişilerdi. Ama büyük bir kısmı kendi kültürel yaşam tarzları ve inançlarını koruyan sıradan paganlardı. Bazense bir papazın aşkına karşılık vermeyen ya da bir dükün yatağında bir gecelik yer almak istemeyen kadınlar cadı olarak suçlanırdı. Kocasından dayak ve cinsel şiddet gören çok kadın, kiliseye karşı ayaklanma ihtimali olan çok erkek şeytanın hizmetkarı olduğu gerekçesiyle idam edildi."

"Peki hepsi yıkıldı mı?"

"Bir kısmının başı kesildi. Bir kısmı asıldı. Ama çoğunlukla yakıldılar."

"Neden çoğunluka yakıldılar, özel bir sebebi var mıydı?"

"Yakılmak en acı verici ölüm şeklidir Maya. Bu yüzden Avrupa Mahkemeleri en çok bu yönde karar aldı. Ayrıca bazı inançlara göre dünyada cehennem ateşini tatmaları günahlarına kefalet olacak ve öldüklerinde cennete gideceklerdi."

“Ne teori ama.” Kayra ilk kez bir tepki vermiş ve var olduğunu sınıftakilere hatırlatmıştı. Klasik bir sınıf düzeninde hilal şeklinde sıralanmış tek kişilik masalarında oturan öğrenciler kara tahtanın önünde duran okulun Rektörü Flora’yı hayretle dinliyorlardı.

“Peki bu hükümleri veren mahkemenin çıkarı neydi? Sadece Hristiyanlık yayılsın ve Paganizm yok edilsin diye mi bu kadar insanı öldürdüler? Hiç mi vicdan sahibi kimse yoktu bu mahkemeleri yönetenlerin içinde?” Alaz'ın vicdan kelimesini kullanması onu tanıyanlar içinde şaşkınlık yaratmış olacak ki başlar ona doğru döndü.

"Aslında cevap çok basit. Cadı olarak suçlanıp idam edilen kişilerin mallarının üçte ikisi devlete, kalan kısmı da hakim ve yargıçlara kalıyordu. Yani yakılan her beden bir rant aracıydı aslında. Ve Yine sorunun bir diğer cevabı evet vicdanlı bir rahip bu duruma karşı çıkan kitaplar yazdı. Ve sonunda cadıların yakılmasını yasakladılar. Frederick Won Spee adlı rahip sayesinde, acımasız rahiplerin başlattığı bu av yine bir rahibin çabalarıyla sona erdi diyebiliriz."

"Benim anlayamadığım bir şey var. Neye göre bu kesin cadıdır deniyordu? Yani kanıtları neydi?"

"Aslında birkaç aşamalı testleri vardı. Mesela su testi. Kaynar su dolu bir kazanın dibindeki nesneyi alan kadının eli çabuk iyileşirse suçsuzdu. Ama yaraları hemen iyileşmiyorsa o bir cadı idi. Ya da ellerini ayaklarını bağlanarak suya attıkları kişi suyun üzerine çıkar da yaşarsa kesin cadıydı. Ama eğer boğulursa masum sayılıyordu."

Tanrım! Hangi insanın eli yandığında çabuk iyileşir ki?

“Ya da yüzme bilen zayıf bir kadın can havli ile suyun üstünde kalmayı başarırsa onun nasıl cadı olduğunu kanıtlanabilir? Akıl alır gibi değil.” Maya bu bilgileri ilk kez duyuyor gibiydi.

"Bir de tartı testleri vardı. Kantarın üzerine çıkarılan kadının kantarın diğer tarafında kalan ağırlıktan düşük kiloya sahip olması da onun bir cadı olduğu anlamına gelirdi."

"Ne yani? Zayıf olmak da mı suçtu?"

"Cadıların ruhunu şeytana sattığına inanıldığı için hafif olduklarına inanılırdı."

“Konuşma buralara kadar nasıl geldi hiç anlamadım hocam. Karanlık tarafla ilgili bir ders yapacağımızı sanıyordum.” Dora iğneleyici bir ses tonuyla konuşmuştu.

"Hala dolaylı olarak bunu konuşuyoruz Doracığım. Masum ve iyilik için çalışan şifacı ruhların neredeyse tamamı katledildikten sonra meydan kara büyü yapıp diğerlerinin üstüne suç atan gerçek kötülere kaldı. Dünyayı bu hale getiren sadece kötü güdülen politika ve savaşlar değil. Kabalayı dünyaya kötülük saçmak için kullanan bu karanlık tarafın uşakları da dünyanın bu kadar berbat bir halde olmasının bir sebebidir diyebiliriz. Kara büyü ile çokça devlet adamlarına akıl kaybettirildi. Çokça önemli mevkideki isim hazırlanan iksirlerle öldürüldü. Çokça savaş ve toplu ölüme çağıran lanetli ayinler yapıldı. Bunların tamamı o günlerde kendini sağlama alıp bazı karanlık güçlerle bağlantı halinde olan büyücü ve cadıların soyudur."

“Peki sizler hayatta nasıl kaldınız? Sizin atalarınız iyi olduğu halde neden hedef gösterilmedi?” sorusu üzerine gözler Esen'e döndü.

"Çünkü o yıllarda bizlerin tebaası olduğumuz devlet masum insanların öldürülmesine izin vermezdi. Ve kadim Anadolu halkı da her ne kadar atalarımızdan çekinip haklarında türlü söylentiler yaysa da suizanda bulunmazdı. Balkanlarda ve Karadeniz'de bazı cadı hikayeleri duyulmuş olsa da bunların asıl sebebi farklıydı. Fethedilen topraklardaki yerel halk oraya yerleştirilen Müslüman halkı kendi bölgelerinden çıkarmak istiyordu. Bunun en kesin yolu ise insanlara korku salmaktı. Bu sebeple kayıt altına alınmış birkaç vaka olsa da bunlar zaten ölmüş insanlarla ilgili olduğundan rabet görmedi. Korku hikayeleri olarak kahvehane ve eğlence yerlerinde anlatılmaktan öteye gidemedi."

 

Bölüm : 02.01.2025 15:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...