14. Bölüm

KARANLIKTAN GELENLER: ELİZA

M. P. K.
m.p_korkmaz

 

Tılsımlı bazı özel eşyaların korunduğu; acil durum planlarının, en gizli kara büyücülerin ve kabalacıların listelerinin yer aldığı kozmik alanın bulunması karanlık tarafın amacına ulaşabilmesi için elzemdi. Özel donanımlı aletleri ve bazı büyü takım çantaları olan birer kabalacı karanlık tarafın ajanlarına destek olmak adına her grupta yer alıyordu.

 

Mırıldanan tılsımlı sözlerin etkisiyle sinsice ilerleyen postal seslerini duymayan güvenlik ekibinin gözü kulağı daha çok kabul töreninin yapıldığı salondaydı. Güzel giyimli genç hanımlar aptal ve kadın düşkünü güvenlik görevlilerinin iştahını kabarttığından gözleri başka hiçbir şey görmüyor gibiydi.

 

Eski bir asker olan güvenlik amiri Salamon ekibinin gevşek davranışlarının farkında olsa da kendi her an teyakkuz halinde olduğundan emrinde çalışanlara bugün ses etmeme kararı aldı. “Tüm okulun eğlendiği bir günde rahat etmek onların da hakkı.” düşüncesi beyninde dolaşırken gözü kameralar arasında mekik dokuyordu. Eğer bu tören okulun gerçek eğitim alanı olan Sacra Sapienta' da yapılıyor olsaydı en etkili alan koruma büyüsü olan Umperia Gazzian ile her şey kontrol altına alınmış olurdu. Oysa ki kendi enerji alanını korumaktan bile bihaber olan, güçsüz, sıradan kızların dahil olduğu bu göstermelik okul binasında herhangi bir büyü, sihir ya da tılsım işine girişmek kötü sonuçlar doğurabilirdi. Sezgileri onu olağandışı bir şeyler olduğu konusunda uyarmaya başladı. Ne olduğunu karayabilmesi için gereken zamanın aleyhine işlediğini tahmin etmesi hiç de zor değildi.

 

 

Kozmik alanın yerini nokta atışı tespit etmek bir hayli zordu. Karanlıktan gelenler çeşitli gruplara dağılıp birbirlerinden ayrılmış olsalar da kulaklarındaki telsiz bağlantısı sağyesinde birbirleriyle sürekli iletişim halindeydiler. Biri hariç!

 

Baştan aşağı siyahlar kuşanmış olan kum saati şeklindeki kusursuz bir vücudun ayağındaki kalın postallarla çıkardığı ritmik sesler Flora’nın şatodaki odasında yankılanıyordu.

 

“Ateş Ejderini odanın bir bölümünde tuttuğuna eminim eski dostum. Değerli nesneleri ne kadar yakınında tutarsan o kadar güvende olduklarını zannetme yanılgısına hala düştüğüne eminim.”

 

Bal rengi gözleri odanın içinde bir ayrıntı arıyor fakat bir türlü bulamıyordu.

 

Eliza Flora'nın bir zamanlar en yakın dostu ve dert ortağıydı. Dış görünüşleri birbirlerinden çok farklı olsa da ikisi de ortak bazı özelliklere sahipti. Hırslıydılar, azimliydiler, korkusuz ve cesurdular. Ama ikisi de diğer cadıların aksine pratikte büyü konusunda pek yetenekli sayılmazlardı. Bu sebeple Flora hayatındaki en önemli şey olan klanına sadık kalıp ailesinin yolunda ilerlemek adına akademik kariyer yaptı. Zorlu aşamalardan geçip okulun yönetimine sahip oldu. Eliza ise cesaretinin dizginlerine sarılıp en uçuk kaçık tehlikeli görevlerde yer almak üzere karanlık tarafın enerji seline katılmıştı. Bugün içinde bulunduğu görev de onun için sıradan bir görev sayılırdı.

 

Ruh klanının en önemli kişileri olan anne babasının aksine karanlıklar lordunun en sadık hizmetkârlarından biri olan sevdiği adamın yolundan ilerlemeyi tercih etmişti. Ama bu kez Efendisi için değil eski dostuna karşı üstünlük sağlamak adına buraya gelmişti. Eskiden sıkı birer dost olduklarını herkesin bildiği bu iki kadın ak ve kara kadar birbirlerine zıtlardı artık. Flora'nın asil tarzı onun karanlıklara bulanan yanıyla zıt düşüyordu. Kalbinde kaskatı hale gelmiş vicdanıyla eski dostu o an karşısına çıkacak olsa, onu oracıkta boğabilirdi.

 

Botanik bahçesini andıran bir koridor Flora'nın odasına açılan kapıya kadar ilerliyordu. İç içe geçmiş kemerlerden oluşan gri yüksek bir tavanın ortasından siyah taşlarla süslenmiş bir kraliçe tacını andıran avize sarkıyordu. Kan kırmızısı taht benzeri bir koltuk avanoz ağacından yapılmış Victoria dönemini anımsatan bir çalışma masasının ardında ihtişam ile parlıyordu. Masanın üzerinde duran siyah mermerden oyulmuş bir baykuş figürü Eliza'nın gözüne çarptı.

 

Yıllar önce Flora ile birlikte aldıkları baykuşlu şamdanı hatırladı. Ödeme yapmak için ceplerindeki son parayı birleştirmiş ve sonra da baykuş kimde kalacak diye kavga etmişlerdi. Yüzünde peyda olan gülümseme figürün sırtından akmış olan mumun yerdeki vişne mermer kaplamanın üzerinde yaptığı lekeyi görmesi ile silindi. Artık genç ve aptal olan o iki kız değillerdi. Geçmişin anıları arasında kaybolmak şu anda yapacağı en büyük hatalardan biri olabilirdi. Her biri ayrı ayrı dört meleği tasvir eden uzun ve kemerli vitray pencereler boyunca ilerledi. Işık odanın içine bu dört büyük meleğin gözünden aktarılıyor gibiydi.

 

Bu odaya ilk kez giren ve her detayı dikkatle gözlemleyen Eliza toplantı odasına doğru ilerleyen duvar boyunca sıralanmış Rönesans Dönemi tablolarını incelemeye başladı.

 

Tintonetto Son Akşam Yemeği

 

Titian’ın Urbino Venüsü

 

Albrecht Dürer’ın Melankoli 1’i

 

H. Bosch’un Dünyevi Zevkler Bahçesi

 

Daha nice eser karanlık duvarlardan ona bakıyordu. Bu sırada dikkatini en çok çeken tablo onu gülümsetti. Bu 80'li yıllarda Andreas Serrano tarafından çekilmiş İsa Mesih isimli fotoğraftı. Bütün zamanların en ikonik fotoğrafları arasında yer alan ve oldukça büyük bir skandal yaratan bu resim, onu eleştirenler ve destekleyenlerin büyük mücadelesine tanık olmuştu. Bu mücadele kendi aralarındaki savaşa dönmek üzere olan kavgaya bir atıfta bulunuyor olabilirdi. Fotoğrafın sağını solunu kurcaladıktan sonra çerçeveyi yerinden söktü. Duvardan ayrılan resmi henüz tam yere indirmemişti ki duvar hızla geriye doğru kaymaya başladı. Zafer edasıyla gülümseyen kusursuz güzellikteki surat kozmik alanı kurcalamaya fazla vakit bulamayacaktı.

Bölüm : 19.01.2025 00:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...