@m.sezayiyaldiz
|
Herkes derin uykudayken geçenin en koyu vaktinde kraliyet sarayındaki gösterişli bir odada daha yeni yatan Kral Gel sıkıntılı bir şekilde bu günkü konsey toplantısını düşünüyordu.İkinci oğlu ile ne yapacağını bilmiyordu. Bu sırada hala uyanık olan Kraliçe Olana onun bu halini görünce kaşlarını çattı. Kocasına dönüp" sizi sıkıntıya sokacak ne düşünüyorsunuz majesteleri, eğer önemli bir şey değil ise bana anlatabilirsiniz" dedi. Bunu duyan Kral Gel karısına döndü ve anlatmaya başladı. "Sevgili karım beni sıkıntıya sokan ikinci oğlumuz Gerel ' ın durumu, sen sormadan anlatayım bugünkü konseyde onun durumunu konuştuk ama hala karar veremedim"dedi.Bu sözleri duyunca Kraliçe Olena kaşlarını çattı. "Oğlumun durumunda ne varmış ki çözüm olmasın ve konseyde oğlum hakkında ne konuştunuz " dedi. . Kral Gel karısına baktı ve bıkınca anlatmaya başladı. "Oğlumuzun durumun da ne mi var, bilmiyormusun ki ailemizde asırlardır tek çocuk olur ve oda erkek olur. Bu yüzden tahta kimin çıkacağı sorun olmaz veya ikinci oğula ne yapılacağı ama bizim durumumuz da ikinci bir oğlumuz daha var ve onunla ne yapacağımızı bilmiyoruz. Kardeşin başka krallıklarla ittifak için evlendirmeyi düşünüyor. O Horkos denen adam ise sadık tebaamdan biriyle evlendirmek istiyor. Muhafız Komutanım Tusap, Büyücü Awelwater onu Kur kasabasına askeri okul öğrencisi olarak yollamamı bir komutan yapmamı,Bahriye Nazırı Turg ise oğlumu donanmaya vermemi ve onu bir kaptan yapmamı istiyor"dedi. Kraliçe Olana kocasının dediklerini duyunca bir an düşündü ve şöyle söyledi." Başka bir kralıkla evlendirmek anlamsız çünkü belki bir gün abisi ile kavga eder ve isyan etmek istese karısını kullanarak karısının ailesinden destek alabilir ve Tod un bu gibi durumlarda bir şey yapamayacağını ikimizde biliyoruz. Çünkü Tod askeri konuların krallık için ne kadar önemli olduğunu bilmiyor ve savaştan nefret ediyor. Tod kral olsa bile bu barış zamanında olmalı eğer bu evliliği Tod ile ayarlasak bu gibi sorunlarla uğraşmaya gerek kalmaz. Bence Horkosun dediği uygulanabilir , abisine isyan etmek istese bile desteği az olacağı için isyanı bastırmak kolay olabilir. Öbürlerinin dediklerine gelince ben oğlumu onların saçma emirleri için ölsün diye doğurmadım"dedi. Bunu duyunca Kral Gel sinirli bir şekilde bağırarak, "Sen oğlunu bunun için doğurmadın da öbür anneler oğullarını ölsün diye mi doğurdu. Unutma ki herkes bir gün ölecek, yeni olan eskiyecek bunu kafana sok sende bende öleceğiz bak babana şuan nerede ,ne yapıyor; parası , çocukları onu kurtardı mı ? Yer altında değil mi, veya benim babama bak tahtı onu ölümden kurtardı mı ? Ben sana söyleyeyim kurtarmadı kurtarsaydı eğer ben kral , kardeşin de Rebas şehrinin yöneticisi olmazdı"dedi. Kocasının bu ani öfkesine şaşıran Kraliçe Olana şaşkın bir şekilde kocasına bakakaldı. Onun bu halini gören Kral Gel az önce kendi öfkelenmemiş gibi konuşmasına devam etmeye başladı. "Bencede Horkosun dediği daha uygun ve dediğin gibi Tod 'u başka bir kralıktaki bir soyluyla evlendirelim, bence Fortis kralının kızı uygun hem iç işlere karışmayayacak kadar güçsüzler de" dedi. Kraliçe Olana şaşkın halinden sıyrıldı ve yine yanlış bir şey söyleyip kocasını kızdırmaktan korkarak "bence bu konuyu konseyde tartışmalısın" dedi ardından ise yatağa uzandı. Karısına bakan Kral Gel üzgün bir şekilde iç çekti. Bir an karısına ona kızmak istemediğini sadece ikinci oğlu konusunda ne yapacağını bilmediği için sinirlendiğimi söylemek istedi ama sonra vazgeçti. Kral Gel uykuya daldığında kendisini tanıdık bir salonda buldu. Bu kendisi ve atalarının hüküm sürdüğü taht salonuydu ve salon boş değildi. Salonda bir sürü insan vardı ve o insanlar yeşil alevler ile yanıyordu. Bir kişi ki onu alevi en parlak olanıydı. Kral Gel ne olduğunu anlamaya çalışırken birinin ona seslendiğini duydu. Kendisine seslenen kişiyi görmek için sesin geldiği yere döndüğünde ise donup kaldı. Ona seslenen kişi bizzat toprağa verdiği babası Kral Ogon du. Kral Ogon oğluna - "oğlum oturda konsey başlasın "dedi. Kral Gel ise "ne konseyi baba ? " diye cevap verdi. Kral Ogon oğluna bakarken hafif gülümseyerek "tahta oturduğun zaman ne konseyi olduğunu göreceksin" dedi. Kral Gel taht kelimesini duyunca başını refleks olarak salonun ortasına çevirdi ama orda en parlak ve kudretli yeşil alevlere sahip kişi oturuyordu. Kral Gel o kişinin yüzüne bakmak istediğinde yeşil alevler o kişinin yüzünü görmesini engelliyordu. Kral Ogon oğlunun hareketlerini görünce hafif eğlenerek hafif kızarak: - Ben sana böyle mi öğretim? Neden arkandaki tahta oturmuyorum da konseyi oyalıyorsun dedi. Babsının sözünü duyan Kral Gel arkasını dönüp baktığında az önce boş olan yerde şimdi her zaman oturduğu tahtı gördü Babasına az önce ne olduğunu soracakken babasının artık sinirlenmeye başlayan yüzünü görünce hemen soracağı soruları unutup tahta oturdu. Kral Gel tahta oturduğunda bir anda taht salonunun tavanı açıldı ve salonda tahtalar oturan kişiler birer birer gökyüzüne çıktı. Herkes gökyüzüne çıktığında bir an sesizlik oldu. Kimse sesizliği bozmaya cürret edemedi ta ki Kral Gel dayanamayıp babasına soru sorana dek. Kral Gel babaına -Bana bu insanlar da kim ve burada ne oluyor? Neden gökyüzüne çıktık dedi. Kral Ogon oğluna cevap verecekken oturan figürlerden biri daha fazla dayanamadı ve "susun! " diyerek araya girdi.Kral Ogon sesin geldiği yere doğru dönerek affet beni atam oğlumu düzgün yetiştiremedim, dedi oğluna sinirli bir şekilde bakarak. Sesin sahibi "affedilecek bir şey yok, oğluna soru sormakta haklı nede olsa tanımadığı insanlar tarafından düzenlenen bir konseye katıldı" dedi. Cümlenin sonuna doğru sesin sahibi sanki eğleniyormuş gibiydi. Kral Gel ata lafını duyunca şok geçirirken sesin dediklerini duyunca kendine geldi, tam aynı soruları sesin sahibine soracakken sesin sahibi Kral Gel e hitap ederek, "Soruların elbet cevaplayacak lakin şimdi değil. Soruları bırak ve aşağıya bak ve ne gördüğünü söyle", dedi. Kral Gel sesin sahibinin istediğini yaparak aşağıya bakınca tekrardan donup kaldı. Aşağıda siyah bir örtüyü delen mızraklar gibi karanlık geceyi aydınlatan ufak ateşler gördü. Ateşlerin yanında çok az bir kısmını bildiği binlerce sancak vardı. O sancaklardan biri onun dikkatini en çok çeken ve öbürleri arasında en tanıdık olanıydı. Dikkatini çekmesinin nedeni o sancağın yanında tıpkı salonda bulunan insanlatın ki gibi yeşil ateş blunmasıydı. Tanıdıklığa gelince ise bu kendi krallığı olan Ankor krallığının düz siyah zemin üzerine yan yatmış iki tane yeşil renk hilal ve hilallerin üzerinde beş köşeli kırmızı renk bir tane yıldızın bulunduğu sancağıydı. Birden kafasını güneye doğru çevirdi. Güneyde bir fırtına büyüyordu. O fırtına ki her şeyi yok etmek istercesine kuvvetle dönüyor, önüne çıkan sancakları kırıyor, ateşleri ise söndürüyordu. Kral Gel fırtınayı izlerken yeşil ateş boş durmuyor, etrafındaki ateşleri kendine katarak büyüyordu. Kral Gel yeşil ateşe tekrar baktığında ateş büyümüş bir çok alanı aydınlatıyor ve fırtınanın getirdiği karanlığa karşı savaşıyordu. Ateş ve fırtına pes etmeden sürekli savaşıyordu. Savaş durduğunda yeşil ateş da kor kıtasının yarısını titrek bir şekilde insanları, elfleri, ejderhaları ve cüceleri aydınlatıyor ve fırtınanın karanlığından koruyordu. Fırtınanın başlangıctaki ivmesi ve gücü yoktu.En sonunda yeşil ateş fırtınayı yendi ve kıtanın her yerinde karanlığı dağıtırken bir anda tüm güçüyle parlamaya başladı. Bir süre sonra yavaş yavaş parlaklığını yitirdi. Ateşin ışığı sönünce kıta eski haline dönmüş fırtına güneyde yeniden ortaya çıkmıştı. Az önce ateşin parlamasıyla gözlerini kapatmış olan Kral Gel tekrar fırtınanın ortaya çıktığını görünce hemen kendi krallığına yani az önce fırtınayı yok eden yeşil ateşin yuvasına baktı. Ama bakmasıyla kaşlarını çatması bir oldu çünkü sancağın yanında yine yeşil ateş olmasına rağmen daha önceki kudreti yoktu. Fırtına daha önce olduğu gibi hazır olduğunda ateşlere saldırmaya başladı. Fırtınanın gücüne dayanamayan küçük ateşler birer birer fırtına tarafından yutuldu.Kral Gel tekrar yeşim ateşe baktığında ateşin sönmeye yakın olduğunu ama başka bir yeşil ateş tarafından desteklendiğini gördü. Yardım eden ateş ufak olsada daha önce fırtınayı yenen ateşin kudretinin izlerini taşıyordu. Ama ne kadar uğraşsalarda fırtınaya yenildiler , Ateşler içinde söndü sancakları ise kırılarak yere düştü. Fırtınanın getirdiği karanlık bütün diyarı sarmışdı. Bu görüntülere daha fazla bakmak istemeyen Kral Gel başını kaldırdı. Ve o zaman ordaki tüm insanların onu izlediklerini gördü. Kral Gel onlara bakarak: -Bu gördüklerimin manası ne atalarım dedi. Kimse onu sorusunu cevaplamadı. Onlar ise sadece ortadaki tahta oturan yeşim ateşi en güçlü olan figüre baktılar. Kral Gel babasına dönüp aynı soruyu soracakken babası Kral Ogon oğlunun soru sormasını engelleyerek, "senin cevabın bende değil orada "diyerek. Salonun ortasındaki figürü işaret etti. Kral Gel hemen oraya dönerek sorusunu tekrarladı. O kişi ona baktı. Sanki soyunun nasıl bu kadar düştüğünü düşünüyordu. Bir süre sonra düşüncelerinden sıyrıldı ve Kral Gel' e bir aptala bakıyormuş gibi bakarak. - Hala anlamadın mı? Kahinlerin yıllar önce dediği gibi Bilgelerin kız veya erkek tek bir varisi olacak. Birden fazla varisin olduğu gün karanlık derin uykusundan uyanacak. Karanlık geri geldiğinde onu aydınlatmaya çıkacak bilgelerin kayıp soyu . Delecekler ateş kaplı kılıçları ve mızrakları ile karanlığın zırhını. Yeniden birleştirecekler ayrı olan diyarı. Kibire kapıldıklarında düşecekler karanlığa, ateşleri yetmeyecek düştükleri yeri aydınlatmaya. Bir ettiklerini parçalayacaklar. Üç defa kaybolup tekrar çıkacaklar karanlığı aydınlatmaya. Hala anlamdıysan sana söyleyeyim karanlık derin uykusundan uyandı. Şimdi diyarı kaplamaya hazırlanıyor. Kral Gel o kişinin dediklerini duyunca bir süre konuşamadı. Sonrasında ise o kişiye bakarak : - Atam sözlerin doğruysa durum vahim ama merak ettiğim bazı yerler var. Lütfen anlatırmısın dedi ve o kişinin cevabını beklemeden soruları sıralamaya başladı. İlk olarak bana tüm bunları neden anlattın. İkinci olarak kralığımdaki o yeşil ateşler neyi temsil ediyor. Üçüncü ve en önemlisi olarak karanlık ne zamandan beri derin uykusundan uyandı. Kral Gel'in sorularını duyan o kişi sanki onun yönettiği kralığın nasıl şu ana kadar ayakta kaldığını düşünüyormuş gibiydi. Bir süre kendini sakinleştirdikten sonra sorularını yanıtlamaya başladı: -İlk olarak en önemlisinden yani üçüncü olan sorudan başlayacağım Karanlık ikinci oğulun doğduğu gün yani bundan on iki yıl önce uyandı ama harekete bundan on yıl önce başladı.Bu üçüncü sorunun cevabı dedi. İkinci soruna gelicek olursak çok açık değilmi yeşil ateşler senin oğulların ve oğullarının karanlığa karşı tutumu. Bu da ikinci sorunun cevabı. Ve şimdi gelelim ilk soruna dediği anda kendisinin ve oradakilerin üzerinde yanan yeşil ateşler söndü. Kendisinin ve diğerlerinin görünüşünü ortaya çıkardı. Kral Gel o kişiyi görünce şok oldu çünkü O kişi ikinci oğlu Gerel gibi sarı şaçlı ve gri gözlüydü.Etrafına baktığında ise oradaki herkesin aynı kendisi gibi Ankor hanesinin karakteristik gri gözlerine sahip olduğunu görünce bu insanların ataları olduğuna dair şüpheleri gitti. O bunları düşünürken salonun ortasındaki kişi konuşmaya başladı: - Dediğim gibi ilk soruna gelirsek, belli değil mi sen benim yani İnsan Bilgesi ve Yüce İnsan İmparatoru Tan 'ın soyundan geliyorsun sana bu konu hakkındaki şeyleri anlatmayacağım da kime anlatacağım dedi. Kral Gel o kişinin yani atası Tan'ın söylediklerini duyunca kulaklarına inanamadı. Onun verdiği bilgiyi işlerken nerede olduğunu unuttu. Kendine geldiğinde oturduğu tahtan ayağ fırladı ve dizlerinin üzerine çökerek "affet beni atam kim olduğunu bilmiyordum," diyerek af dilemeye başladı. Onun bu halini gören ataları gülmeye başladı. Kral Ogon oğlunun daha fazla alay konusu olmasını engellemek için " Ayağa kalk oğlum kendini alçatma sen bir kralsın aynı zamanda soyumuzun şu anki liderisin, liderler diz çökmemeli"dedi.Babasının sözlerini duyan Kral Gel ayağa kalktı ve az önce kalktığı tahta oturdu. Ama gözleri merakla parlıyordu. Onun bu halini gören Tan " Aklındaki soruları sor, biz bugün o soruları yanıtlamak için burdayız" dedi. Bunun üzerine Kral Gel biraz utanarak " Atam beni affet ama hala bunları neden bana açıkladığını anlayamıyorum, benim rüyadan uyanıp anlattıklarını başkalarına anlatmayacağımı veya öbür krallıklarla savaşıp onları ele geçireceğimden korkuyormusun" dedi. Tan ona baktı ve " Bu dediklerini yapamayacaksın çünkü az önce sorduğun soruya cevap verdiğimde ne demiştim oğullarının hareketlerinden bahsetmiştim senden değil, bu da şu anlama geliyor sen o zaman var olmayacaksın yani öleceksin " dedi. Kral Gel ölüm lafını duyunca benzi saradı. "Ben ölücek miyim ,ama ne zaman , nasıl. Atam ben nasıl öleceğim? " dedi. Tan ona baktı " Ne zaman ve nasıl öleceğini bilmem ama bildiğim kesin bir şey var o da bu gün ölmeyeceksin . Neden endişeliniyorsun ki bu gün tartışırken karına söylediğin gibi herkes ölecek, yeni olan eskiyecek " dedi. Atasının laflarını duyunca Kral Gel sarsıldı, özelikle karısıyla tartışırken kullandığı sözler ona söylenince. Bir süre kendini bu gerçeğe alıştırmaya çalıştı. Ama ölüm kolay kabul edilmiyordu.Sanki ölüm düşüncesini kafasından atarcasına başını sallıyordu. En sonunda ölümü kabullendiğin de ise benzi hala sarıydı. Kafasındaki düşünceleri dağıtmak için ise ne yapacağını bilmiyordu ne zaman gözlerini kırpsa düşünceleri gözünün önüne geliyordu. Onun bu haline acıyan atalarından biri ona " Kafandaki düşünceleri dağıtmak istiyorsan zihnini meşgul etmelisin ve burada seni meşgul edecek sadece biz varız,bize merak ettiklerini sorabilirsin" dedi. Kral Gel bu sözleri duyunca teşekkür etmek için sesin sahibine döndüğünde kendisi gibi siyah saçlı ve gri gözlü birini gördü. O kişi bakışlarını görünce gülümsedi ve " Ben İgris Ankor oğlu Monant Ankor'um " dedi. Kral Gel ona bakarak "Teşekkür ederim Monant Ata "dedi.Sonra tekrar Tan'a dönerek " Ata daha önce öleceğimi söyledin ama bu gün öleceğimi söylemedin şimdi ben uyanınca diğer krallıklara savaş açmamı ne engelleyecek"dedi.Tan soyundan gelene baktı , öleceğini biraz hızlı kabul ettiğini gördü. Onaylarcasına başını salladı en azından soyu cesaretini kaybetmemişti. Ona dönerek "Sana ne engel olacak biliyormusun kader engel olacak" dedi. Kader mi? Kader ne atam dedi Kral Gel. Bunun üzerine Kral Gel'in babası Kral Ogon kaderi anlatmayı atası Tan ' a bırkmadı ve oğluna " Kader bizim elimizde olmayandır, Tanrı Kor'un biz doğmadan önce bizim için belirlediğidir mesela evlendiğin kişi,doğduğun zaman ve öldüğün zaman" dedi. Bunun üzerine Kral Gel Atası Tan'a dönerek " O zaman ben ne yapacağım elim kolum bağlı bir şekilde ölümümü bekleyeceğim"dedi.Tan Kral Gel e baktı. " Ne mi yapacaksın çok basit ilk önce krallığı savaşa hazırlayacaksın, ikinci olarak ise oğullarından birini tercih edeceksin " dedi. Bu sözü duyan Kral Gel atasına inanmayarak baktı. "Ata ben oğullarımdan birini nasıl seçerim " dedi. Tan ise " Nasıl mı ? Benim gibi, ne kadar acı verdiğini biliyorum ama burada soyumuz ve diyarın geleceği önemli , unutma sen kralsın krallar hiçbir zaman duyguları ile karar vermez . Bu hüküm sürenlerin kaderidir . Bana sorucak olsan ben oğulların arasından ikinci oğlunu tercih ederim "dedi.Atasının söylediği her söz içini karatıyordu ve konuyu değiştirmeye karar verdi. Tekrar Atasına dönerek" Ata madem kötülük ikinci oğlum doğduğu zaman uykusundan uyandı , o zaman neden bundan iki yıl sonra harekete geçti " dedi. Torununun konuyu değiştirmek istediğini gören Tan kabul edercesine başını salladı. Ne de olsa oda biliyordu evlatlar arasında seçim yapmayı. Torununa cevap olarak "Çünkü kehanette tüm bilgelerden bahseder, oğlunun doğduğu gün tüm bilgelerin birden fazla varisi oldu. Ama Bilge Tarma'nın soyundan gelen varislerden biri öldü. İki yıl sonra ise ölen varisin hamile olan üç eşinin hepsi ise yumurtladı. Bir yavru yumurtlandığı gibi yumurtadan çıktı. Geri kalanlar ise yumurtadan çıkmak için doğru vakti bekliyorlar. Böylece kehanet tekrardan uygun koşullar sağlandığı için harekete geçti"dedi.Kehanet lafını fuyan Kral Gel sanki bir şey yakalamış gibi gözleri aydınlandı. Hemen atasına " Ata sana son üç sorum var bunları lütfen cevapla dedi. Ardından ilk sorum kehanette birden fazla varış diyor ama neden ben ve ilk oğlum doğduğunda kehanet harekete geçmedi veya babamla ben aynı zamanda yaşadık kehanet o zaman da niye harekete geçmedi. İkinci olarak kehanette bilgelerin soyu diyor ama hangisi olduğu söylenmiyor daha önce bana gösterdiğin ilüzyon da oğlumun ateşi tüm diyarı kaplıyordu bu yanlış değil mi? Üçüncü sorum ise oğullarımdan birini seçmemi söyledin ama seçmediğim oğluma ne olacak "dedi.Tan Kral Gel'in soruladını duyunca ilk defa kendinden emin ifadesi biraz sarsıldı. Ama yinede cevaplayacaktı, çünkü torununun gözlerindeki umudu görmüştü. Bu umudu söndürmeliydi yoksa torunu çok acı çekecekti. " İlk soruna gelince kehanette bilgelerin varisi diyor, hanebaşı varis olarak sayılmaz yani hanebaşının birden fazla çocuğu olduğu zaman kehanet geçerli oluyor. İkinci soruna gelince doğru diyarı hangi bilgenin soyu birleştirecek bilmiyoruz ama diyarı birleştiremeyecek olsak bile diyarı birleştirenin emri altında savaşmalı ve büyümeliyiz. Soyumuz artık hak ettiği saygıyı görmeli. Gösterdiğim ilüzyon ise çoğunlukla doğruydu. Oğullarının bu durumda nasıl davranacağını gösteriyordu. Üçüncü soruna gelince daha önce dediğim gibi ikinci oğlunu tercih et diğer oğluna gelince o ölmeli yoksa krallık bu karanlık fırtınadan kurtulamaz. Neden ölmeli deme sende biliyorsun ki bu durumda sert ve kararlı olmalısın ilk oğlunda bu yok bunu kabul et. "dedi.Salon bir an sessizliğe büründü Tan devam etti. " Eğer benim dediğimi yapmak istemiyorsan burada oylayalım, bakalım soyumdan gelenler benimle aynı fikirde mi? "dedi.Kral Gel atası Tan'ın ilk dediklerini duyunca gözlerindeki umut yavaşça sönmeye başlamıştı, ta ki atasının son söyledikleri sözlere kadar. Gözlerine de gitmekte olan umut daha kuvvetli bir şekilde geri döndü. Hemen ayağa kalktı salondaki insanlara bakarak "Atalarım söyleyin bana hangi oğlumu seçeyim , seçmediğim oğluma ne yapayım" dedi. Onun bu umutlu halini gören ataları ise ona acıyarak baktı. Ama bakışları hemen ayağa kalkan birini görünce o kişiye döndü. Ayağa kalkan kişi Bilge Tan'ın hemen sağında bulunan,Bilge Tan gibi sarı saçlı , gri gözlü ve insan standartlarına göre biraz uzun biriydi. Kral Gel umutlu gözler ile atasına bakarak "Bana kim olduğunu söyler misin ata. Ve sence oğullarımla ne yapmalıyım" dedi. Atası ona bakarak " Ben İnsan Bilgesi ve Yüce İnsan imparatoru Tan Ankor oğlu Ankor Kralığının kurucusu Daw Ankor'um "dedi. Ardından sözlerine şöyle devam etti. " Ben babama katılıyorum . İkinci oğlunu seçiyorum . İlk oğluna gelince neden kendinle beraber öldürmüyorsun. Nasıl yapacağına gelince oğlunu eş bakmak için diğer kralıklara git ,tercihen küçük bir krallık olsun çünkü oğlun ilk savaşında fazla zorlanmasın ve savaşın nasıl bir şey olduğunu görsün, o krallığın topraklarında saldırıya uğra bu doğal olarak onları suçlu yapacak ve oğluna savaş açma nedeni verecek. " dedi.Tan oğlu Daw'nın dedikleri salondakilerde bir ürpermeye neden oldu. Kimse onun bu kadar acımasız olacağını düşünmüyordu. Kral Gel ise en çok ürperen kişiydi. Az önce gözlerinde umutla baktığı atasına şimdi çaresizlikle bakıyordu. "Neden atam neden? Daha önceki ilüzyonda gördüklerin yüzünden mi? Atam Tan o ilüzyonun tam doğru olmadığını söyledi. " dedi. Kral Daw ona bakarak" Doğru babam tam doğru olmadığını söyledi ama hepsinin yanlış olduğunu söylemedi. Burada diyarın ve hanemizin geleceğine karar veriyoruz. Duygularımızın düşüncelerimizi etkilenmesine izin veremeyiz. Burada hepimiz kral olduk, hüküm sürdük. Hükmetme 'nin ne demek olduğunu biliyoruz. Kralların iki kimliği vardır bunu unutma. Biri hanenin başı ve varislerin babası, ikincisi ise kralık halkının koruyucusu dur. Hiç bir zaman ilk kimlik ikinci kimliği geçmemelidir. Bu gerekirse evladından vazgeçmek anlamına gelse bile. "dedi . Bu sözler oradaki insanlara göre acımasız ama doğru sözler idi. Kral Gel de bu sözlere katıldı ama kabul etmek istemiyordu. Bir umutla kendisine yardım eden atasına yani İgris Ankor oğlu Monant Ankor'a döndü. Tam aynı soruları ona soracak kendi Kral Monant ayağa kalktı "Ben bu öneriye katılmıyorum. Neden iki oğlanıda yaşatmıyoruz .Zaten kazanıp kaybetmemiz belli değil. İki oğlanıda hayatta tutalım belki biri savaşta ölür ve soy öbüründen devam eder" dedi. Kral Monant'ın bu öneriye karşı olduğunu görenlerden bazıları ona katıldığını söylerken bazılarıda katılmadığımı söylüyordu. Derken bir elin tahta vurduğunu gördüler. O elin sahibine bakmak için döndüklerinde elin sahibinin gür siyah saçlara, gri gözlere ve uzun bir boya sahip biri olduğunu gördüler. Kral Gel tam bu kişinin adını soracakken kişi kendi bağırarak söyledi. " Ben Murnig Ankor oğlu İgnis Ankor 'um ve ben atam Tan'a katılıyorum. Bir şeylerden vazgeçmeden başka bir şey alamassın. Mesela tahta baban ölmeden oturabilir misin? Hayır, oturamassın. Babandan vazgeçip çıktığın tahtı şimdi bir evladından vazgeçmeyip, öbür evladının hayatını zindan mı etmek istiyorsun, hanemizi yok mu etmek istiyorsun. Şimdi diyeceksin o ilüzyonda ki gerçek değil. Doğru olmayabilir ama hükümdarlar şüpheler ile değil gerçekler ile karar verir. İlk oğlunun halini hiç görmedim mi? Savaştan nefret ediyor sürekli barışı istiyor ama anlamıyor ki ancak savaşarak barış elde edersin, düşmanlarına korku salmassan kim seninle barış yapmak ister ki burası rüya değil ,burası kurtlar sofrası zayıflık gösteren yenir. Sadece güçlüye huzur vardır bu sofrada, senin ilk oğlun bunu anlamayacak kadar akılsız ve sen ise bunları göremeyecek kadar körsün. "dedi.Tam başka insanlarda konuşacakken Tan araya girdi. " Tamam fikirlerinizi kendinize saklayın, şimdi oylama yapacağız hangi karar daha fazla oy alırsa o kararı uygulayacağız. "dedi.Kral Gel bu sözleri duyunca oradaki insanlara bakmaya başladı. Bilge Tan "Benimle aynı fikirde olanlar ellerini kaldırsın. " dedi. Bir anda havaya onlarca el kalktı. Kral Gel havaya kalkan elleri saymaya başladı. Tam altmış dokuz kişi atası Tan ile aynı düşünüyordu . Bilge Tan "Bu sefer benim kararıma karşı olanlar ellerini kaldırsın. " dedi. Kral Gel havaya kalkan elleri saymaya başladı ama hiç mutlu değildi. Çünkü ilk kalkan ellerden daha az el kalkmıştı. Nitekim sayılarda bunu gösteriyordu. Sayım bittiği an Bilge Tan " Oylamanın sonuçlarını açıklıyorum. Benim ile aynı fikirde olan altmış dokuz kişi varken, benim ile farklı fikirde olan kırk beş kişi var. Oy çokluğu ile hanemizin varisi Kral Gel'in oğlu Prens Gerel olmuştur. "dedi.Kral Gel hem kendisinin hemde oğlunun öleceğini öğrendiğinden çökmüştü. Zorlukla atası Bilge Tan 'a bakarak, kısık sesle " Uyandığım vakit emrinizi yerine getireceğim atam. Oğlum Prens Tod'u veliahtlıktan azledeceğim. Ve oğlum Prens Gerel'i veliaht ilan edeceğim"dedi.Onun bu halini gören Kral Monant ise öne çıkarak Bilge Tan'a "Atam veliaht prensin şimdi değiştirilmesi gerekmiyor neden oğlanı reşit oluncaya yani yirmi yaşına basıncaya kadar askeri okula göndermiyoruz. Hem orada bir savaşcının ve bir komutanın nasıl olması gerektiğini öğrenir. " dedi. Kral Monant'ın söylediği sözler salon da yankılandı.Kral Monant'ın fikrini duyunca herkes onaylamaya başladı. Bilge Tan Kral Monant'a bakarak"Doğru dedin İgris Ankor oğlu Monant Ankor. " dedi. Sonra Kral Gel'e bakarak. "Bugün ikinci oğlunun askeri okula gitmesiyle ilgil konseydeki fikir neydi? " diye sordu. Kral Gel daldığı derin düşüncelerden atasının sesiyle uyandı. "Konseyde iki görüş vardı. Biri oğlumun Udro Kralığının sınırında bulunan Kur kasabasına vali ve askeri okul öğrencisi olarak yollanmasıydı. Bir diğer görüş ise oğlumun donanmaya verilip bir kaptan olmasıydı. " dedi. Bilge Tan salondakilere dönerek " Konseydeki fikirleri duydunuz sizce hangi fikri seçelim" dedi. Bilge Tan'ın söylediği sözler üzerine salon tekrar sessizliğe kavuştu. Az önce konuşup fikir belirtenler bile sesiz leşmiş ve salondaki diğer insanlarla beraber derin düşüncelere dalmışlardı. Krallığın son durumunu bildikleri için kararsız kalmışlardı. Herkes hala kararsızken Kral Daw'ın yanındaki kişi ayağa kalktı. "Ben Daw Ankor oğlu Gronnild Ankor 'um. Ben veliaht prensin donanmaya katılması gerektiğini düşünüyorum. Başkentimizi ve sularımızı korsanlardan korumalıyız, yoksa ticaretimiz zarar görecek ve para kaybedeceğiz. Herkesin bildiği gibi savaş parayla döner ve biz para kaybedersek karada ki savaşı destekleyemeyeceğiz. "dedi. Kral Gronnild 'ın söylediği sözler orada bulunan tüm insanlatın endişelendiği bir noktayı ortaya koyuyordu. Ama Kral Gronnild gibi düşünmeyenlere vardı. Bu insanlar içinde en dikkat çekici olan kişi az önce Kral Gel ile konuşan Kral İgnis di. Bir süre daha düşündükten sonra Kral İgnis ayağa kalkarak " Ben veliaht prensin kara ordusuna katılmasının uygun olduğunu düşünüyorum dedi. Elbette Ata Gronnild dediği yanlış değil ama bir nokta çok doğru ,para olmadan savaş olmaz. Doğru sularımızı korsanlardan korumalıyız. Ama bunu yapmak için kuvvetli bir donanmamız olmalı. Güçlü bir donanma için ise deneyimli askerler ve kaptanlar ayrıca bu askerleri suda taşıyacak olan güçlü ve sağlam gemilere ihtiyacımız var. Ama bizim bu gemileri yapmak için yeterli miser ağacımız , gemileri yapacak o kadar çok ustamız ve ustaların gemileri yapacağı o kadar çok tersanemiz yok işte bu bizim en büyük sorunumuz . Bildiğimiz gibi krallığımızdaki ormanlar alanları az, en fazla ormanlık alan Kur ve Tömör kasabasında bulunuyor. Ve bulunduğumuz alana bakarsak çevre krallıklar arasında ormanların bol olduğu ve bizim yapacağımız gemileri hatta daha fazlasını yapabilecek kereste Udro ve Monant krallıklarının arkasında bulunan Jenar Ormanında var. Bu iki kralıkla şu anki halimizle savaşamıyacağımıza göre onlarla savaşa bilecek noktaya gelene kadar öbür kralıklarla savaşıp onları kendimize katmalıyız. Böylece hem daha fazla nüfusa sahip olacak bu sayede vergi gelirimiz artacak, hem de yeterli gemi yapmak için ustalara, çıraklara, kerestelere ve en önemlisi o yapılan gemileri kullanacak olan kaptan ve askerlere sahip olacağız. "dedi. Kral İgnis konuşmasını bitirdiğinde kararsız olanlardan ve donanmaya katılması gerektiğini düşünenlerden bazıları ona katıldığını gösterircesine başlarını salladı. Ama bu konuşmalar hala çoğunluk oluşturan kararsızları ikna edememişti. Kral Ogon da bu karasızlardan biriydi ta ki iki atasının lafını dinleyip her ikisininde artılarını ve eksiklerini görene kadar. Bir an için herkesin fikrine karşı çıkacağını düşündüğü için bu fikrini söylemek istemedi . Ama oğlu Kral Gel'in torununun geleceği konusunda konuşulanları umursamadığını fark etti. Oğlunun torunu için bir şey yapmayacağını anlayınca ayağa kalktı. Kral Ogon'un ayağa kalktığını görenler onun ne diyeceğini merak ederek ona döndüler. Herkesin ona baktığını gören Kral Ogon kendini sakinleştirmek için on saniye bekledikten sonra konuşmaya başladı. "Ben Tarva Ankor oğlu Ogon Ankor um, ben her iki atamın dediklerine de katılıyorum. Ama ben seçim yapmamız gerektiğini düşünmüyorum. Torunumun yetişkinliğe ulaşmasına daha sekiz yıl var. Neden hem karada hem de donanmada eğitim görmesin. Bildiğiniz gibi Dakor kıtasında karalar denizlerden daha fazla bizde eğitimini ona göre ayarlarız. Mesela karada beş yıl donanmada ise üç yıl eğitim görebilir. Ve kıtayı birleştirecek kişi olmasa bile onun altında hangi konuda yetenekli ise verdiğimiz eğitim sayesinde o konuda kendini gösterebilir. "dedi.Kral Ogon sözlerini bitirdiğinde salondaki insanlar bu fikrin artı ve eksiklerini tartmaya başladı. Herkes derin düşüncelere dalmışken Kral Monant ayağa kalktı. Bilge Tan'a dönerek" Ben Kral Ogon 'a katılıyorum ve ata şimdi senden daha fazla oyalanmadan oylamayı yapmanı istiyorum. "dedi.Kral Monant'ın söylediği sözleri duyan Bilge Tan salondaki insanlara bakarak" İgris Ankor oğlu Monant Ankor'un dediği gibi oylamayı başlatıyorum, bu konseyde bize fikir sunan üç kişi de ayakta dursun. Söyleyin bana ey soyumdan gelenler veliaht prensi eğitime nereye gönderelim . Kral Gronnild dediği gibi donanmaya mı? Kral İgnis ın dediği gibi kara ordusuna mı? Yoksa Kral Ogon 'un dediği gibi hem karaya hem donanmaya mı gönderelim. "dedi.Bilge Tan sözlerini bitirince ayakta duran üç kişiden biri olan Gronnild öne çıkarak, " Benimle aynı fikirde olanlar ellerini kaldırsın. "dedi. Kral Gronnild sözlerini bitirince onunla aynı fikirde olanlar ellerini kaldırdı ve kalkan eller sayıldıktan sonra Kral Gronnild eski yerine döndü. Kral Gronnild yerine dönünce Kral İgnis öne çıktı ve atası Kral Gronnild'in dediklerini tekrarladı. Onunla aynı fikirde olup ellerini kaldıranlar sayılınca Kral İgnis de eski yerine döndü. En son Kral Ogon öne çıktı ve heyecandan titreyen sesiyle atalarını tekrar etti. Kral Ogon ile aynı fikirde olup ellerini kaldıranlar da sayılınca Bilge Tan "Oylamanın sonuçlarını açıklıyorum. Kral Gronnild ile aynı fikre sahip 20 kişi, Kral İgnis ile aynı fikirde olan 30 kişi ve Kral Ogon ile aynı fikirde olan 64 kişi var. Oy çokluğuyla Kral Ogon'un fikrinde kabul edilmiştir. " diyerek oylamanın sonucunu açıkladı. Ardından Kral Gel'e dönerek" Artık ikinci oğlun için ne yapacağını biliyorsun. Artık bizim için geç oluyor, güneş doğuyor. Şimdi git ve kalkınca bu kararları konseye söyle. "dedikten sonra Kral Gel'e konuşma fırsatı vermeden elini sallayarak onu oradan gönderdi. |
0% |