Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1.Bölüm

@m.sezayiyaldiz

Tanrı Kor sonsuz boşluğun ortasında Yakor dünyasını altı gece yedi günde yarattı.Ve sonrasında yardımcıları olan oivaları yarattı.Onlar dumansız alevin ışığındandılar, kanatsız bir şekilde uçabilir ve her canlıya dönüşebilirlerdi .Oivaların arasında Zurgal adılı bir bilge vardı .Öbür oivalara akıl hocalığı ederdi.Kor yeryüzü dengeye kavuşunca ,yeryüzünü doldurmak için yeni canlılar yarattı. Yaratılan ilk canlı işledikleri madenler gibi demir bilekli ,tunç yürekli cücelerdi.Cüceler işledikler madenleri çıkarmak için dağları yontmaya,çıkardıklarını dövmek için ormanları kesmeye başladılar.Bunun üzerine cücelerden 250 yıl sonra dağların bekçisi olarak bastım mı yerleri titreten vurdum mu yel estiren kudretli devleri, ormanların bekçisi olarak ise yakışıklı ve güzel oldukları kadar da savaşçı elfleri yarattı. Cüceler ;elfler ve devlere karşı uzun sürecek bir savaş başlattı.Bu savaş sırasında cüceler bir madende sıvı alevi yani lavı buldular.Lavı yeraltından çıkarıp çıkardıkları madenleri onunla eritmeye başladılar.Bunun üzerine Tanrı Kor alev soluyup , alev püskürten kanatları ile uçabilen kor alevin bekçisi ejderhaları yarattı.Cüceler ejderhalara savaş açtı .Lakin bu savaş uzun sürmedi ama sonuçları Dakor kıtasını mahvetmişti.Bu yüzden Tanrı Kor anlaşmanın sağlanması için her bir ırka bilgeleri yolladı.Cücelere bilge Dontur'u,Elflere bilge Nothrin'i,Devlere bilge Raktor'u,Ejderhalara bilge Tarma'yı gönderdi ve barışı sağladı.Ama barış kısa olucaktı.Bir gün bilge Nothrin oğlu Nagrin arkadaşlarıyla ava çıkmıştı Bir gümüşi geyiğin peşine takılıp uzaklara gitmişti.Tam geyiği atığı ok ile vuracakken gökyüzünden bir alev dalgası geldi ve gümüşi geyiği kapladı.Ve aşağıya beyaz bullu bir ejderha indi.Gelen bilge Tarma oğlu Rugun 'du.Nagrin bu harekete öfkelenmişti.Bir anda yayını çekti ve Rugun'a bir ok attı .Ok Rugun'un sağ bacağına gelmişti .Acı hissetmedi ama bir nefeste öldürebileceği bir canlının ona saldırması onu hiddetlendirdi.Ve o öfkeyle Rugun Nagrin'e doğru ateşli nefesiyle kükredi,bunu gören Nagrin de ok atmaya başladı. Rugun daha genç olduğu için ateşinin kuvveti azdı.Bunun sonuçunda ateş Nagrin'i öldürmedi,vücudunun sağ tarafı yandı ama attığı oklardan biri Rugun'un sol gözüne geldi ve gözü kör etti.Rugun gözünün acısıyla kıvranırken Nagrin oradan kaçtı ve babası bilge Nothrin 'in yanına geldi.Bilge Nothrin oğlunu durumunu görünce hiddetlendi ve tüm elflere savaşa hazırlanmalarını söyledi.Aynı olay bilge Tarma'nın tarafında yaşanıyordu .Böylece Dakor kıtasının barışı son buldu ve savaşlar yeniden başladı.Bu anı bekleyen cüceler bilge Dantur önderliğinde lavı ejderhalardan almak için elfler ile beraber olacaklarını duyurdular ve savaşa hazırlandılar.Beraberliklerini sağlamlaştırmak için bilge Nothrin oğlu Nagrin ile bilge Dantur kızı Turvan'ı evlendirdiler.Cüceler bunu yaparken devlerde boş durmuyordu çünkü cücelerin niyetini anlamışlardı.Eğer cüceler niyet ettiklerini başara bilselerdi,daha fazla madene ihtiyaç duyacaklardı ve o madenleri çıkarmak için dağlarını oyacaklardı ve devler buna izin veremezdi.Bilge Raktor önderliğinde devler ejderhalarla beraber olacaklarını duyurdu.Bu sırda oiva bilgesi Zurgal Tanrı Kor 'a yeryüzünün yine karıştığını ve yeni bir ırkın inerek düzeni tekrar sağlaması gerektiğini söyledi.Bunun üzerine Kor ona katıldı ve elfler gibi boylu,cüceler gibi demir bilekli ve bazıları onlar gibi yetenekli,devler gibi ama daha az kuvvetli ve ejderhalar gibi ama daha az kudretli olan insanları savaşın 15. yılında yarattı.Ve insan bilgesi olarak ise Tan 'ı yarattı.Kor 'un yeni bir ırk yarattığını gören Zurgal sinirlendi ve Tanrı Kor'a "Biz varken neden bu aciz yaratığı yarattın ki efendim biz dengeyi sağlayabilirdik" dedi.Bunun üzerine Tanrı Kor "Sen kimsin ki benden iyi bileceksin, yarattığımı benden daha iyi tanıyacaksın ,sen ki aydınlıktan sapmış karanlığa düşmüşsün,çabuk divanımı terk et ,kendi karanlığında kaybol."dedi.Zurgal "Size yarattıklarınızın biz oivalara göre ne kadar zayıf olduğunu göstereceğim efendim "dedi.Ve Tanrı Kor'un divanından gitti.İnsanların gelişiyle güç dengesi bozuldu ve insanların hareketleri gözlendi.İnsanların hiçbir şey yapmadıklarını gören diğer ırklar korktu.Çünkü savaş çok yıpratıcı geçiyordu bir taraf kazansa bile çok güçsüzleşecekti ve insanlar onlara saldırsa savaşı kaybedeceklerdi .Bu riski alamayan ırklar barış ilan ettiler.Ama savaştaki kayıplar korkunçtu Tarma oğlu Rugun,Raktor oğlu Yamtar, Nothrin oğlu Nagrin ve eşi Dantur kızı Turvan öldü.Nagrin ve Turvan geride 12 yaşında bir çocuk bıraktılar ve onun adı Dusul'du.Dusul ejderhalar ve devlere karşı büyük bir nefrete ayrıca insanlar ,elfler ve cücelere karşı büyük bir öfkeye sahipti.Öfkesi annesini ve babasını öldürenleri yok etmeden barışmaya karar vermelerin dendi .Bu sırada oiva bilgesi Zurgal Dusul'un bu halini gördü ve onun Tanrı Kor'a söylediği sözleri kanıtlayabilmek için kullanabileceğini fark etti.Ve böylece usta ve öğrenci bir araya geldi.Bu usta ve öğrenci gibi düşünenler kıtaya her çağda zarar verdi.Dusul 25 yaşına gelinceğe kadar Zurgal'dan ders aldı ve bu sırada hem cücelerden hem de elflerden kendisi gibi düşünenleri etrafına topladı.25 yaşına gelince dedeleri bilge Nothrin ve bilge Dantur ile konuşarak bir ormanın içinde bulunan yüce bir dağda yeni bir şehir kurmak istediğini söyledi.Bilgeler bunu kabul etti.Bunun üzerine Dusul takipçileri ve ustasıyla Sirtem şehrini kurdu.Ve takipçilerinin sayısını artırmak için harekete geçti.Dusul 100 yaşına geldiğinde ustası Zurgal ile artık harekete geçme zamanının geldiğine ve ilk olarak asker sayılarını arttırmak için elfler ve cücelerin komutasını ele geçirmeye karar verdiler.Dusul önemli bir şey konuşacağını söyleyerek bir araya getirdiği dedelerini ve beraberlerindeki askerleri zehirletti ama dedeleri ölmedi.Bunun üzerine Dusul zehir nedeniyle zayıflayan dedelerini kendi elleriyle öldürdü.5 büyük bilgeden 2'si bir anda ölmüştü .Dusul dedelerinin tahtında hak idda ettiğinde ise bir sorunla karşılaştı.Bu sorun Dontur oğlu Korza ve Nothrin oğlu Nothal idi.İkisi de tahtın kendi hakları olduğunu savunuyorlardı.Bu yüzden Dusul güç kullanmaya karar verdi.Yaptıkları öbür bilgeler tarafından duyulunca savaş büyüdü.Dusul 10 yılık büyük bir savaşın ardından kalan takipçileriyle son bir savaş için başkenti Sirtem'e çekildi.Bu savaşa öbür savaşlara kibrinden dolayı katılmayan ustası Zurgal'da katılacaktı .Savaş çok çetin geçti son saldırıda bilgeler Tan,Tarma ve Raktor Dusul ve ustası Zurgalı öldürmek için Tanrı Kor 'a ruhlarını sundular.Kor bilgelerin teklifini kabul etti bir anda yer altından ve gökyüzünden ateşli zincirler çıkarak Dusul ve Zurgalı yakaladı ve aynı zamanda bir anda alev alarak ikisini yaktı .Tanrı Kor Dusul'u takip eden elflere seslenerek" Zamanında ormanlarda yaşar güzeli severdiniz ak teninizi örtmeye ak kıyafet kullanırdınız ,güzelliğinizle övünürdünüz işte size cezam ; ak teniniz karaya dönsün güzelliğiniz güneş gibi batsın eşeğe dönsün , ormanlar size acı versin yer altı yurdunuz olsun "dedi.Sonra cücelere seslenerek "Zamanında madenlerde yaşar,demire ve onun şekillerine hayran kalır, güçlü pazunuzla övünürdünüz ; bundan gayrı madenler size alev çukuru bataklıklar size yuva olsun,hayran kaldığınız demire öfke ve korkuyla bakın ,güçüyle övündüğünüz pazunuzun güçü azalsın ,o dik başınız boynuzlarla dolsun" dedi .Ve böylece insanların khararis ve urkhilen dedikleri kötülüğün uşakları doğdu.Savaştan sonra ise kıta yeni değişikliklere uğradı.Bu değişiklikler şunlardı;kıtanın batısı savaşta yıkıma uğradı ve kötülüğün uşaklarının evi oldu,insan ,elf,dev ve cüce imparatorlukları dağıldı.Bilge Tan savaşta yenilirlerse diye henüz 3 yaşındaki küçük oğlu Daw'ı ne doğada yok edilecek kadar küçük ne de başkaları tarafından fark edilecek kadar büyük 1000 erkek ve 1000kadından oluşan grupla keşfedilmemiş topraklara yolladı.İnsan imparatorluğunda Bilge Tan'ın varisi olmadığı için ordu komutanları bağımsızlıklarını ilan ettiler ve nüfusu 5.000.000 olan insan kralığı 1000 kralığa bölündü.Cücelerde ise cüce soyluları imparator Korzaya baş kaldırdılar .Böylece 2.500.000 'luk nüfusu olan cüce imparatorluğu 800 krallığa bölündü .Elfler ise imparator Nothal'dan tahtan feragat etmesini istedi.İmparator Nothal halkının isteklerine uyarak tahtan feraget etti ve kendisini takip eden bir kısım elflerle atalarının evinden ayrılarak Khar Tengis denizinin sahillerine doğru yola çıktı. Elflerin çoğu ise yanlarına aldıkları takipçiler ile keşfedilmemiş topraklara yol aldı.Geride kalanlar ise dört krallığa ayrıldılar ve bu olaylar 1.800.000 nüfuslu elf imparatorluğunun 300 krallığa ayrılışının ayak sesleriydi.Devler ise bilge Raktor oğlu Tardo 'ya biat etmeyerek Tardo'yu öldürdüler ve görevleri olan dağları korumak için kabilelere ayrıldılar buda 300.000 nüfuslu dev imparatorluğunu dağıttı.Ejderhalar ise onları bastıracak ve bir araya getirecek bir imparator olmadığı için Dakor kıtasının dört bir yanına güçlüler tarafından oluşturulan küçük kabileler şeklinde dağıldılar. Bu olaylar Bilgeler çağının sona ermesine ve Krallar çağının başlamasına sebep oldular.Ve Kahinler geride bir kehanet bıraktılar. O kehanet ise şöyleydi. Bilgelerin kız veya erkek tek bir varisi olacak.

Birden fazla varisin olduğu gün karanlık derin uykusundan uyanacak

Karanlık geri geldiğinde onu aydınlatmaya çıkacak bilgelerin kayıp soyu .

Delecekler ateş kaplı kılıçları ve mızrakları ile karanlığın zırhını.

Yeniden birleştirecekler ayrı olan diyarı.

Kibire kapıldıklarında düşecekler karanlığa

, ateşleri yetmeyecek düştükleri yeri aydınlatmaya.

Bir ettiklerini parçalayacaklar üç defa

Kaybolup tekrar çıkacaklar karanlığı aydınlatmaya. "dedi .Büyücü Awelwater karşısındaki 14 ve 12 yaşlarındaki iki çocuğa bakarak.Bu çocuklar şu anki Khar Tengis denizinin kuzey tarafında bulunan Ankor kralığının prensleri Prens Tod ve Prens Gerel 'di. Prens Tod hemen heyecan ile Büyücü Awelwater 'e "Usta elflerden bahsettin acaba sen hiç elf gördün mü ? Elfler nasıl yaratıklar ?" sordu.Bunun üzerine Awelwater " Ben elfleri hiç görmedim prensim ama hikayelerde hep güzel ve uzun boylu anlatılır birde uzun yaşam süreleri vardır biz insanlar gibi 200 yıl yaşamazlar onlara Tanrı Kor tarafından 1000 yıllık ömür verildiği söylenir',dedi. Bu sırada Prens Gerel ise farklı bir şey düşünüyordu.Ve cevaplaması için Awelwater 'e şu soruyu yöneltti."Büyücü Awelwater buralar o zaman keşfedilmiş miydi? Ve krallığımızı kuran atalarım Bilge Tan ile beraber mi şavaşmıştı ? "Awelwater genç prense baktı ve derin düşüncelere daldı.Prens doğduğu zamandan beri atalarının kim olduğunu düşünüyor buna cevap arıyordu.Aynı zamanda savaşa da ilgi duyuyordu.Ataları ve babası gibi değildi, ataları ve babası çevredeki kralıklarla iyi geçinmeye çalışmış onlar saldırmadıkça kendileri de saldırmamaya özen göstermişlerdi.Saldırdıkları vakit savaş meydanını onlar dar etmiş ama ne yazık ki başka kralıkları ele geçirmemiş sadece elde olanı korumuşlardı.Ama prens farklıydı o diğer krallıkları ele geçirmeyi düşünüyordu.Bu yüzden babası Kral Gel ile arası hiçbir zaman iyi olmamışdı , kral ona bir öğretmen bile atamamış ve onu gayri resmi bir şekilde Awelwater a yollamıştı.Awelwater düşünceleri içinde kaybolmuşken Prens Gerel "Büyücü Awelwater sorumu cevaplamayacak mısın?"Prensin hatırlatmasıyla kendine gelen Awelwater hemen cevabı söyledi."Prensim o zaman buralar keşfedilmemişti. Bilge Tan'ın oğlu Daw 'nı buraya yani keşfedilmemiş topraklara gödermişti.İkinci sorunuza yanıt veremem çünkü yeterli kayıt yok bilinen en eski kayıt atanız Kral Monant zamanından o kayıtta sadece 6000 yıllık "dedi.Bunun üzerine prens Gerel tam yeni bir şey söyleyecekken odanın kapısı bir anda çalındı ve bir kişi içeriye girmek için izin istedi. Gelen Kral Gel'in kırk yoldaşı arasındaki en güçlüsü ve muhafız komutanı ve baş muhafızı Tusap 'dı .Awelwater 'e dönerek "Böldüğüm için üzgünüm büyücü Awelwater ama Kral Gel seni konsey toplantısına çağırıyor ."dedi.Bunun üzerine Awelwater ayağa kalktı ve prenslere dönerek "Ben gidiyorum prenslerim ama konseyden gelince devam edelim ben gelene kadar beni kütüphanede bekleyin "dedi. Prens Tod Awelwater in dediğini kabul ettiğini kafasını sallayrak gösterdi .Ama prens Gerel hemen ayağa kalktı ve Awelwater'e dönerek "Ben bahçeye çıkıp oyun oynayacağım" dedi .Awelwater ona baktı ve "nasıl isterseniz prensim "dedi .Sonra arkasını dönüp Tusap ile konsey odasına doğru gitti.Konsey odasına girince bakır ve demirden yapılmış tahtına dalgın bir şekilde oturan ve etrafı ayaktaki nazırları ile çevrili Kral Gel 'i gördü ve elini kalbine götürüp belini bükerek "beni çağırmışsınız majesteleri" dedi.Kral Gel dalgın gözlerini kırpıştırarak kendine geldi . Etrafına bakarak" herkes burada olduğuna göre toplantıya başlayalım.Herkese sizi neden buraya çağırdığımı söyleyeyim toplanma amacımız ikinci oğlum prens Gerel ile ilgili ,daha öncede bildiğiniz gibi soyumuzun her zaman tek bir erkek çocuğu olmuş bundan başka bir mirasçı ise olmamış 'dır .Ama şimdi ise benim iki çocuğum var ilk oğlum Tod 'a tahtı vericem ama Gerel'e ne bırakıcam .Bildiğiniz gibi ikinci oğlum ben ve atalarımın izlediği politikayi izlemek istemiyor .Sizce bu soruna ne gibi bir çözüm bulabiliriz".Bu sözlerin ardından derin bir sesizlik oldu ardından krallıktaki üç şehirden biri ve başkent Karon dan sonraki ikinci büyük şehir olan Rebas şehrinin efendisi Seyf ailesinin başı ,kralın eşi Kraliçe Olana'nın kardeşi ve baş nazır olan Olon söz alarak ."Majesteleri bence ikinci oğlunuz olan Prens Gerel'i başka kralıklar ile müttefik olmak için evlendirebiliriz "dedi. Ama daha cümlesini bitir bitirmez kralığın üçüncü şehri Nidya şehrinin efendisi Holton ailesinin başı adalet nazırı olan Horkos karşı çıkarak "Efendım ikinci prensin başka devletlerle müttefiklik için evlendirmek yerine neden sadık tebanız olan ailelerle evlendirmiyorsunuz "dedi. Kral Gel bu sözleri duyunca düşünmeye başladı onu düşünürken gören Awelwater ve Tusap bir an bakıştılar ve anlaşarak öne çıktılar. Kral Gel onların öne çıktığını görüdü . "Söyleyin kırk yoldaşımdan gelen iki kişi sizin fikirlerinizi duymak istiyorum." dedi. Bunun üzerine Awelwater krala bakarak "Majesteleri prens hepimizin bildiği gibi savaşa meraklı, o zaman ona neden savaşın nasıl bir şey olduğunu gösterip vazgeçirtmiyoruz". Bunu duyan Kral Gel eski düşünceli haline döndü. Bu sırada Tusap öne çıkarak "Majesteleri büyücü Awelwater ın dediği doğrudur prensi Udro kralığı sınırında askeri okul ve karakol olarak kullanılan Kur kasabasına askeri okul öğrencisi olarak gönderelim, eğer yetenekli ise kralığımız yeni bir komutan kazanır" dedi ve eski yerine döndü. Herkes Tusap ın öne sürdüğü fikri düşünürken bir ses duyuldu. Bu sesin sahibi Bahriye Nazırı Lord Turg idi. Lord Turg Kral Gel e dönerek" Majesteleri ben ikinci prensin donanmaya katılması gerektiğini düşünüyorum çünkü sizin de bildiğiniz gibi son zamanlarda sularımızda daha fazla korsan görülmeye başlandı ,yeterli savaş gemisi ve kaptan olmadan onlar ile başa çıkmamız zor olacak her ne kadar karada da problemler olsada onları çözebilecek yeterli asker ve yetenekli komutanlarımız var ama donanma da yeterli gemi, mürettebat ve kaptan olmadan korsan sorunu ile başa çıkmak zor olacak. Başkenti tehlikeye atacak ve deniz ticaretini etkileyecek." dedi. Ticaret lafı işitilince hazine nazırı Lord Alt hemen öne çıktı, Lord Turg a kötü kötü bakarak konuşmaya başladı. "Majesteleri şu an karada bulunan üç bin ve denizde bulunan bin asker ve 8 savaş gemisi hazineyi zorluyor eğer daha fazla asker alır isek onların maaşını ödeyemeyiz." Kral Gel bu sözleri duyunca kendine geldi ve "Değerlı nazırlarım söylediğiniz her fikri dikkate alarak karar vericem ama şimdi beni düşünmek için yalnız bırakın" dedi. Ve böylece konsey toplantısı dağıldı. Awelwater veliaht prens ile buluşmak için tekrar kütüphaneye gitti. Ve orda gördüğü manzara onu şaşırttı. Çünkü prens Tod ve prens Gerel ellerine aldıkları tahta sopalarla birbirlerine saldırıyorlardı. Hemen koşarak iki prensin arasına girdi, ellerindeki sopaları zorla aldı ve "siz iki kardeş neden birbirinize saldırıyorsunuz" diye bağırdı. Prens Tod hemen kardeşini gösterek "O'nun suçu usta ben burada kitap okurken o dışarıdan getirdiği sopayı hadi oynayalım diyerek benim kafama fırlattı . " dedi.Bunun üzerine Awelwater prens Gerel e dönerek "abinin söyledikleri doğrumu prensim" dedi. Prens Gerel ise o anki oyununun bölünmesinin öfkesiyle "evet doğru büyücü" dedi. Awelwater ise bu hitap şekline şaşırırken prens Tod hemen kardeşine öfkelenerek "O'na büyücü değil usta diyeceksin "diye bağirdı. Prens Gerel abisine baktı ve" hayır ona büyücü diyeceğim çünkü o benim değil veliaht prensin öğretmeni "dedi. Tam kardeşine kızacak olan veliaht prens ise bir anda susdu. Awelwater bu sözler üzerine bir an prens Gerel e farklı bir göz ile baktı sonra prens Tod a dönerek" önemli değil prensim "dedi. "İkisini de bıraktı ve bu gün farklı bir şey anlatmayı düşünüyordum ama bu gün konseydeki söylenenleri duyunca size Ankor Kralığının askeri ve sosyal yanlarını anlatacağım ". Yan taraftaki şöminenin yanını işaret ederek "hadi oturalım da konuşalım ". Bunun üzerine üçlü oturdu. Ve büyücü Awelwater iki prense dönerek "ben anlatcağım siz ise dinleyeceksiniz ve son da soracağım sorulara cevap verecekseniz eğer ki yanlış cevap söylediniz sizi ahıra kitleyeceğim orda atlar ile beraber uyursunuz "dedi. Cezayı duyan iki prens hemen anlatılanı duymak için pür dikkat kesildi. Onların bu halini gören büyücü Awelwater ın dudaklarında hafif bir gülümseme ortaya çıktı. Prens lere dönerek "önce hangisinden başlayayım" diye sordu. Prens Gerel hemen "askeri taraf" dedi, kardeşine bakan prens Tod ise bir süre kararsız kaldıktan sonra kardeşinin fikrine katıldığını söyledi. Büyücü Awelwater anlatmaya ,çocuklar ise dinlemeye başladı. "İlk olarak krallığımızda başkent Karon da 20bin,Rebas şehrinde 15 bin, Nidya şehrinde 7 bin , Kur kasabasında 5 bin ,Tömör kasabasında 4 bin,Khar kasabasında 2 bin , Icızay kasabasında 3 bin ,Murgul kasabasında 2 bin, Tsair kasabasında 2 bin kişi olmak üzere toplam altmış bin kişi yaşıyor ve bu kişilerden sadece 5 bin kişi asker , bu askerler şu şekilde dağılıyor 2,800 piyade, 200 atlı, 4 büyücü, bin denizci ve 8 savaş gemisi olmak üzere kraliyet ailesine ait geriye kalan bin kişi ise kralığımızın tek asil aileleri olan 570 piyade, 30 süvari olmak üzere Seyf ailesine kalan 380 piyade ve 20 süvari Holton ailesine aitdir. Tüm kasabalar diğer kralıklar ile olan sınırlarda ve madenlerin yakınlarında bulunmaktadırlar bu yüzden askerlerin çoğu kasabalarda konuşlanmışlardır. En önemli kasaba ise demir ve bakır madenlerine , aynı zamanda kralıktaki tek askeri okula sahip ,en güçlü düşman kralık olan Udro Kralığının sınırda olan Kur kasabasıdır. Böylece askeri kısım bitti çocuklar soracağınız soru var mı, yok ise ben sorucam "dedi Awelwater. Prens Gerel Awelwater sözünü bitirir bitirmez hemen "Udro kralığı neden en güçlü krallık, ve öbür kralıkların isimleri ve askeri durumu ne büyücü Awelwater "dedi. Awelwater Prens Gerel e baktı ve kararını merak edercesine Prens Tod döndü ama gördüğü onu hiç memnun etmedi çünkü anlattığı Prens Tod un umrunda değilmiş gibi görünüyordu. Awelwater tekrar Prens Gerel e döndü anlatmaya başladı." Udro kralığı etrafımızdaki en çok insana sahip olan karalıktır , en son bilinen nüfusu 120 bin idi ve aynı zamanda denize kıyısı bulunmaktadır . Donanmaların da 20 savaş gemisi bulunduğu biliniyor, karada ise 15 bin kişilik bir orduları var ama bu ordu 6 soylu aileye bölünmüş durumda ve ayrıca 3 büyücüleri var. Ondan sonra ise demir madeni bulunan Tömör kasabasının sınırındaki Monant Kralığı var, bu krallığın en son bilinen nüfusu 75 bin idi. Denize kıyısı bulunmamakta ,karada ise 12 bin kişilik bir orduları var ama bu ordu 4 soylu aileye bölünmüş durumda ayrıca 2 büyücüleri var. Üçüncü sırada çinko madeni bulunan Khar kasabasının karşısında bulunan Bravery Krallığı var, bu krallığın en son bilinen nüfusu 60 bin idi. Denize kıyısı bulunmamakla birlikte Detas dağlarında sınırı bulunmakta , karada ise 10 bin kişilik orduları var. Dördüncü sırada bakır madeni bulunan Murgul kasabasının karşısında bulunan Haref Krallığı var, bu krallığın en son nüfusu 40 bin idi. Denize kıyı bulunmamakta, karada ise 6 bin kişilik bir orduları var, bu ordu 3 soylu aileye bölünmüş durumda ayrıca 1 büyücüleri var. Beşinci sırada kalay madeni bulunan Icızay kasabasının karşısında bulunan Igzay Krallığı var , bu krallığın en son nüfusu 30 bin idi. Denizde 4 savaş gemisi ,karada ise 4 bin kişilik bir orduları var ama bu 5 soylu aileye bölünmüş durumda ayrıca 1 büyücüleri var. En son kralıklar ise bakır ve çinko madenin bulunduğu Tsair kasabasının karşısında bulunan Mes ve Fortis kralıkları var. Bu iki Kralığın da Khar Tengise kıyısı var ayrıca bu karalıklarda kraliyet ailesi dışında soylu aileler bulunmamakta . Mes Kralığının en son nüfusu 25 bin idi. Karada 2,5 binlik bir ordusu , donanmaların da ise 4 savaş gemisi ve 1 büyücüleri var. Fortis Kralığının ise en son nüfusu 19 bin idi. Donanmalarında ise 2 savaş gemisi, karada ise 2 bin kişilik bir ordusu ve 2 büyücüsü var." Awelwater, sonra prenslere dönerek şöyle dedi. "Kralığımız da 4 büyücü olduğunu söyledim , peki benim dışımdaki üç büyücüyü neden merak edip de sormadınız" dedi. Prens Gerel utançla başı eğerek" ben diğer kralıkları anlatacağını duyunca heyecandan sormayı unuttum büyücü Awelwater" dedi. Prens Tod ise" ben veliaht prens olduğum için onlar ile daha önce tanışdım Usta"diye cevap verdi. Bunun üzerine Awelwater başını salladı ve prens Gerel dönerek "Majesteleri hiçbir zaman duygularınızın aklınızı esir almasına izin vermeyin, unutmayın ki büyük komutanlar duygularının kölesi değildir, duyguları onların kölesidir dedi. Şimdi askeri taraf bittiğine göre sosyal tarafa başlayalım" dedi Awelwater. Bunun üzerine prens Tod hemen dikkat kesilirken prens Gerel sıkıntılı bir şekilde etrafına bakmaya başladı. Prens Gerel ın bu haline alışık olan Awelwater anlatmaya başladı." Kralığımız da komşu kralıklarımız olan Udro Kralığı, Monant Kralığı, Igzay Krallığı ve Mes Kralığı gibi kölelik bulunmamakta insanlarımız özgür bir hayat sürmektedir. İnsanlarımız geçimlerini bakır, demir, çinko, kalay madenlerinde madencilik yaparak;Karon,Rebas ve Nidya şehirlerinin yakınlarındaki tarlalarda çiftcilik yaparak veya hem kara hem de deniz ticareti yaparak sağlar "dedi. Awelwater devam edecek idi ama bir horlama sesi onu böldü. Sesi geldiği yöne doğru bakınca prens Gerel ın uykuya daldığını fark etti ve etraffına bakınca prens Tod 'unda kardeşine katılmak üzere olduğunu gördü. Havaya bakmak için pencereden başını uzatınca serin karanlık bir rüzgar eserek gece olduğunu belli etti. Awelwater önce muhafızları çağırdı ardından prensleri uyandırdı ve "bu günlük bu kadar yeter şimdi muhafızlar ile odalarınıza gidin. "dedi. Prensler Awelwater sözünü dinleyerek kütüphane den dışarı çıktı ve yataklarına gittiler.

Loading...
0%